SAĞLIK Bakanı Fahrettin Koca, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun aşı iddiaları ile ilgili, ”Aşı savaşının olduğu bir dünyada üretici bir firma bir ülkeye aşıyı bedava bağışlar mı? Bunun akıl ile izahı var mı?” dedi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısı sonrası Bakanlıkta açıklamalarda bulundu. Bakan Koca, salgının uzunca bir süredir dünyanın en önemli gündem maddesi olduğunu belirterek, “Küresel bir hastalık ile mücadelede tüm ülkeler tecrübeleri ve alt yapıları ile uyumlu olarak mücadele etmeye çalışıyor. Bu yolda hiçbir ülkenin mücadelesi yetersiz; hiçbir ülkenin mücadelesi de diğerlerinden çok başarılı değildir. Bu dönemin insanları olarak hep birlikte yeni bir salgın hastalık dönemini tecrübe ediyoruz. Dünya başarılı bir sınav vermedi. Ancak başarısızlığı üzerinden de salgınla mücadele etmek mümkün değil. Her ülke elindeki imkanlar nispetinde tedbirler almaya çalıştı. Biz de elimizdeki imkanları en iyi şekilde kullanmaya çalıştık ve ülkemizin ismini dahi duymamış insanlara burada salgınla iyi mücadele edildiğini gösterdik. Salgınla iyi mücadele etmek şüphesiz başta sağlık çalışanları olmak üzere tüm milletimizin gayret ve özverisi ile oldu. Bu mücadele yaşadığımız acıları ve ödediğimiz, belki de ödeyeceğimiz bedelleri de ortadan kaldırmıyor. Can yakan kayıplarımız var” şeklinde konuştu.
‘EN HIZLI VE EN ÇOK AŞILAMAYI BAŞARMIŞ DURUMDAYIZ’
“Bilim Kurulumuzca hazırlanan plan dahilinde bugüne kadar aşılama çalışmalarında yaklaşık 1,5 milyonu 2’nci doz olmak üzere 8 milyon doz aşı seviyesine ulaştık” diyen Koca, şunları söyledi:
“Aşılama planındaki ilk aşamanın sonuna yaklaştık. Aşı tedarikine paralel olarak ortaya koyduğumuz performans ile küresel düzeyde en başarılı ülkeler arasındayız. Aşıyı hazır temin eden ülkeler içinde en hızlı ve en çok aşılamayı başarmış durumdayız. Ancak aşı temininde tüm ülkelerin önemli sorunlar ve aksaklıklar yaşadığı böyle bir dönemde yeterince yüksek hızda ve sistematik olarak aşı programını uygulamış olsak da nüfusa oranla daha kat etmemiz gereken çok yol var. Temin ettiğimiz aşıya rağbet artıyor. Bu tercihimizin doğruluğunu taktir etsek de lojistik ile ilgili tehdidi artırıyor. İlgi gören her ürünün temininde güçlük vardır. Kaldı ki deyim yerindeyse aşı kıtlığı yaşanan bir zamandayız. Aşılama programımızı anlık ve canlı olarak yayınlamaktayız. Bu açıklanan veriler üzerinden çeşitli değerlendirmeler yapılarak haklı haksız eleştiriler yapılmaktadır. Aşı programı adaletle ve şeffaf şekilde yürütülmektedir. Zaman zaman aşılama sayısında azalma olması ya da artış olması tamamen lojistik gerekçelerle bilinçli olarak planlanmaktadır. Bugün aşıyı temin edebilirken yarın temin edilebileceğinin garantisini kimse veremez. Aşı tedarikinde her an aksaklık yaşanabilir ve program kesintilere uğrayabilir. Bunu yaşamamanın tek yolu kendi aşımızı üretmektir.”
‘AŞI OLDUĞUMUZ GÜN KORUMA BAŞLAMIYOR’
Koca, yerli aşı çalışmaları ile ilgili olarak çok önemli mesafeler alındığını ifade ederek, “Bugün itibariyle açıkça ifade etmek isterim ki bir tedarik ve planlama sorunumuz yok. Bu önemli bir güvencedir. 1’inci doz aşısını olan tüm vatandaşlarımızın 2’nci doz aşıları güvence altındadır. Ancak daha güvenli olanı kendi aşımıza sahip olmaktır. Sizlerden özellikle bu konuda yapılabilecek eleştirileri, eldeki imkanları, en iyi şartlarda kullandığımızdan emin olarak değerlendirmenizi istirham ediyorum. Aşı ile ilgili bir hakikati da hatırlatmak isterim. Aşı olduğumuz gün koruma başlamıyor. 2’nci doz aşıyı olup üzerinden 14 gün geçtikten sonra aşılanmış oluyoruz. Yani ilk aşı olduğumuz günden 42 gün sonra. Bu 42 gün kendimizi daha iyi korumak zorundayız. Ayrıca tüm nüfusumuzun en az yüzde 60’ını aşılamadan aşı güvencesini elde etmiş olmuyoruz. Aşının ilk dozunu yaptırmış olmak bizi rehavete değil tedbire sevk etmeli. Bu noktada ülkemizde de her geçen gün sayısı artan mutasyonlu virüsü de dikkate almak mecburiyetindeyiz. Bazı illerimizde buna yönelik özel planlarımız var” diye konuştu.
‘İLLERİMİZİN DÜZEYLERİNİ DÜŞÜK, ORTA, YÜKSEK VE ÇOK YÜKSEK RİSKLİ OLARAK İLAN EDECEĞİZ’
Koca, salgın döneminde yerinde karar dönemine geçileceğini duyurduklarını hatırlatarak, “Bu verileri her hafta düzenli olarak paylaşmaya devam edeceğiz. Vaka sayıları ile birlikte pozitif test oranı, yoğun bakım doluluk oranları ve entübe edilen hastalardaki değişim gibi faktörlerde illerimizdeki risk durumuna etki etmektedir. Belirttiğim parametrelere göre illerimizin risk düzeylerini düşük, orta, yüksek ve çok yüksek riskli olarak ilan edeceğiz. Bu risk durumlarına göre farklı iş kollarımızın faaliyet serbestliği konusunda Bilim Kurulumuzun çalışmasını Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında Kabinemize arz edeceğim. Alınan Kabine kararlarını da Kabine Toplantısı sonrasında tensipleri halinde Sayın Cumhurbaşkanımız açıklayacaklardır. Yerinde karar dönemiyle birlikte kurallara uyum konusunda güvenlik kuvvetlerimiz denetimleri artıracak. Bu hususta Sayın İçişleri Bakanımız ile yaptığımız görüşmede kendileri de kararlılıklarını ifade ettiler” şeklinde konuştu.
‘VATANDAŞIMIZIN ZİHNİ NİYE BULANIKLAŞTIRILIYOR?’
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘bedelsiz aşı’ iddialarına cevap veren Bakan Koca, şunları söyledi:
“Özellikle bu dönemde dünyada aşı savaşının yapıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Ve ülkeler arası ticari sır olarak kalması gereken bilgilerin ifşa edildiğini görüyoruz. Ülkeler arasında bunun ilişkileri etkileyebileceğini ve özellikle ücret ve benzeri noktalarda bunun ticari sır olarak kalmasını sözleşmeye de konduğunu ve bu nedenle de fiyatı özellikle söylememiştim. Ama şunu ifade etmiştim; vatandaşımız bunu çok iyi bilsin, biz aşıyı dünyadaki bütün ülkelerin aldığı fiyattan en ucuza alan ülkeyiz. Ve bu iddiamın halen arkasındayım. Dolayısıyla bu ülkeler arası karşılıklı sözleşme ile de ticari sır olarak korunması gereken durumdu. Bunu çok rahatlıkla açıklayabilirdim. Rakamı söylediğimde bunun dünyadaki aşı fiyatlarından düşük olduğunu zaten herkes biliyor olacaktı ama bu aşı sadece Türkiye’ye satılmıyor. Birçok devlete satılıyor. Bu devletlerin aldığı fiyattan da en ucuza alan Türkiye ve bunu aldığımız gibi biz bu dönemde üstelik bu aşıyı teminat olmadan almayacağımızı ifade etmiştim. Biz bu bağlantıları çok erken yaptık. Eğer Faz 3 çalışması uygun çıkmamış olsaydı, eğer devamında Türkiye kendi yapması gereken tetkiklerden olumlu sonuç almamış olsaydı, bu aşıyı biz almamış olacaktık. Dolayısıyla bununla ilgili teminatları dahi garantiye aldık, dünyanın daha bu aşıyla ilgili sözleşmeleri doğru dürüst yapmadığı dönemde. Burada iddia şu deniyor ki; ‘Üretici firma bir milyon doz aşı üretti ve bu 1 milyon doz aşıyı Türkiye’ye aslında bedel almadan bağışladı. Distribütörü olan firma ise bunu Devlet Malzeme Ofisi’ne (DMO) yani devlete fatura etti. Üretici firmanın bağışlamış olduğu veya bedelsiz verdiği aşıyı üretici firma fatura ederek devletten 12 milyon dolar para aldı.’ İddia bu. Aşı savaşının olduğu bir dünyada üretici bir firma bir ülkeye aşıyı bedava bağışlar mı? Bunun akıl ile izahı var mı? Bunun üzerine biz firmaya dedik ki; ‘Biz sözleşmemiz gereği size vermemiz gereken bir bedel var. Bu bedeli biz ödüyoruz. Böyle bir iddia var. Bu nedir?’ Firmanın bize cevabı; ‘Bu aşıyla ilgili buradaki amaç siz bizden teminat istediğiniz için biz teminatı sağlayamamıştık. Bu nakit akış yönetimini sağlamak için biz distribütörümüz olan bizi de temsil eden, Sinovac firmasını da aynı zamanda temsil eden, firmaya biz bedelsiz olarak verdik. Ama biz sizden ücretini olduğu gibi aldık.’ Bunu kim söylüyor, üretici firma. Hani üretici firma bağışlamıştı, Türkiye Cumhuriyeti’ne? Bununla ilgili de bütün vergileri dahil olmak üzere, kurumlar vergisi dahil olmak üzere de beyanı ve ödemesi de ayrıca yapılmış. Vergiyle ilgili de hiçbir sorun yok. Ve bizimde verdiğimiz ücreti firma ‘Ben aldım’ diyor. Vatandaşımızın zihni niye bulanıklaştırılıyor? Ben özellikle bu dönemde siyasi arenaya çekmek istemedim. Ve burada da son derece direndim. Çünkü salgında 83 milyonun birlik ve beraberlik içinde bu mücadelede yer alması gerekiyor. Buna inanıyoruz.”
‘ŞU AN TAM KAPANMA GİBİ BİR DURUMU DÜŞÜNMÜYORUZ’
Koca, Karadeniz Bölgesi’nde vaka sayılarının artmasına bağlı olarak yeni tedbirlerinin alınma ihtimalinin sorulması üzerine, “Özellikle bugün Bilim Kurulumuzun gündeminde daha çok bölgelerin Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği şekliyle yani düşük, orta, yüksek ve çok yüksek olarak ayrımının nasıl olması gerektiği, hangi kriterlerin esas alınması gerektiği ve bununla ilgili illerde nasıl bir kısıtlama veya açılım olabileceğini tartışmış olduk. Dolayısıyla bu anlamda tam kapanma gibi şuan bir durumu düşünmüyoruz. Ama her geçen gün hepimizin de gördüğü şekliyle vaka sayılarının da giderek arttığını görüyoruz. Ve mutasyonunda bazı bölgelerde etkisini göstermeye başladığını gözlemliyoruz. Özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Samsun, Ordu gibi. Bu mutasyon oranı bazı illerimizde giderek artıyor. Mutasyonun artışı daha çok ağırlıklı İngiltere mutantı dediğimiz özellikle en yaygın olan virülansı üzerine etkisinin daha olmadığı ama bulaşıcılığının arttığını bildiğimiz bir mutant daha yaygın. Brezilya mutantı zaten bir tane diye söylemiştik İstanbul’da. Onun dışında olmamış oldu. Güney Afrika ile ilgili de şu ana kadar 49 gibi bir mutantın görüldüğünü söyleyebilirim. O nedenle de bu dönemde tedbirler daha önemli olmaya başladı. Yakınlıklarla, maskesiz olma durumunda, temasın ortadan kalktığı durumlarda bu bulaşıcılığın daha öncekine göre biraz daha arttığını çok rahat söyleyebiliriz” cevabını verdi.
MART SONUNA KADAR 4 BUÇUK MİLYON BİONTECH AŞISI GELECEK
Koca, BioNTech aşılarının ne zaman geleceği ile ilgili olarak ise “BioNTech ile ilgili ilk etapta gelebilecek aşı miktarı 800 bin olacak. Toplamda 4 buçuk milyon. 5 milyona tamamlanması için de çaba sarf edilecek ama 4 buçuk milyon olarak netleşti mart ayı sonuna kadar. İlk 800 bin doz aşı da muhtemelen 10 gün içerisinde gelmiş olacak” dedi.
‘BU 52 BUÇUK MİLYON İNSANIMIZIN AŞILANMASI DEMEK’
24 Kasım’da Sinovac firması ile sözleşme yapıldığını hatırlatan Sağlık Bakanı Koca, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“100 milyon doz için sözleşme yapıldı. İlave BioNTech ile ilgili 4 buçuk milyon doz mart sonu olmak üzere sözleşme yapıldı, 104 buçuk. Ama 4 buçuk milyon 30 milyona kadar opsiyonel. Onu marttan sonraki dönemde artırmak için Uğur Hoca ile birlikte yakın iletişimdeyiz. Gayret içinde olacağız. Bunun dışında Rus aşısı ile ilgili Türkiye’de toksikolojisi başladı. Üretim dahil olmak üzere bunu gerçekleştirecek firma bütün hazırlıklarını yapıyor. Onunla ilgili de ayrı bir hazırlığımız devrede. Bizim için önemli olan nisan en geç mayıs ayında bu aşılama sürecini tamamlayabilir olmak. Bu süreci derken özellikle 20 yaş üstü nüfusumuz belli. Bizim toplamda şu an nisan en geç mayıs ayı sonuna kadar 105 milyon doz aşıya erişeceğimizi biliyoruz. Bu 52 buçuk milyon insanımızın aşılanması demek. Bu da zaten aşılanabilecek olan toplam belli bir yaşın üzerindeki insanımızın; 20 yaş üzerindeki herkesi yapabilir duruma gelmiş olacağız.”
‘BU KONUDA BİR ESNETME YAPILABİLİR’
Koca, 65 yaşın aşılamadan sonra kısıtlamalarının kalkacağının sorulması üzerine, “2’nci aşıdan 2 hafta sonra koruyuculuğu başlıyor. 65 yaş üzerinde olup 2 haftasının daha tamamlanmadığını biliyoruz. Ama süreçte 65 yaş üzerinde aşılama oranının yükselmesine bağlı olarak illerde bu konuda bir esnetme yapılabilir. Aşılama oranı da parametrelerin arasında yer alacak” şeklinde cevap verdi.
‘BÜTÜN DETAYLAR, KABİNEDE ELE ALINACAK’
Koca, tedbirlerin nasıl kalkacağının sorulması üzerine ise “Bilim Kurulumuz bu konuyu tartışı. Bu konudaki öneriyi pazartesi Kabine’ye sunacağım. Kabine’de bu öneri tartışılacak ve devamında Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle gerektiğinde açıklama yapılmış olur, alınan Kabine kararıyla. Esas önemli olan, illerin bundan sonraki dönemde vaka sayıları, vaka- test oranını, yoğun bakım doluluk oranı gibi parametrelerle bu kademelendirmenin nasıl yapılacağı tartışıldı. İki haftada bir uygulamayla hangi ilin hangi kararı alması gerektiği belli olacak. Eğitim dahil olmak üzere bütün detaylar pazartesi Kabine’de gündeme alınacak” diye cevap verdi.
Görüntü dökümü:
– Bakan Koca’nın açıklamaları
– Genel ve detay
Haber: Kaan ULU/ANKARA, (DHA)