MHP’li Bülbül: Genel Başkanımızın Türk dünyası için yaptıklarını Davutoğlu’na ispat etmek zorunda değiliz
MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun ‘Bahçeli’nin Türk dünyasına yaptığı ne var?’ paylaşımına tepki göstererek, “Genel Başkanımızın Türk dünyası için neler yaptığını Ahmet Davutoğlu’na ispat etmek zorunda değiliz” dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun dün akşam saatlerinde sosyal medya hesabından, “Bahçeli’nin Türk dünyasına yaptığı ne var?” şeklindeki paylaşımına MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül tepki gösterdi. Levent Bülbül, “Dün itibariyle sosyal medyada yer alan Sayın Genel Başkanımıza yönelik olarak “Türk dünyasında ne hizmeti var ki şu ana kadar?” şeklindeki atmış olduğu mesaj ve tweetleri kabul etmek mümkün değil. Ahmet Davutoğlu’nun başka birtakım dertleri olduğunu ve Milliyetçi Hareket Partisi’ne yönelik olarak geçmişten bugüne çok ciddi hasmane bir tutum içerisinde olduğunu ve bunun aslında MHP’ye yönelik değil, Türk milletine ve Türk milliyetçiliğine yönelik alerjisinden kaynaklandığını açık bir şekilde görüyoruz. Ahmet Davutoğlu, Türkiye’yi stratejik derinlik deyip stratejik kara çukurların içerisine düşüren dış politikanın mimarlarındandır” dedi.
Bülbül, “MHP olarak bizim ona ‘Serok Ahmet’ dememizin birtakım sebepleri vardır” diyerek, şöyle konuştu:
“Bu noktada hiç iyi hatıralarımızın olduğunu söyleyemeyiz. Genel Başkanımızın Türk dünyası için neler yaptığını Ahmet Davutoğlu’na ispat etmek zorunda değiliz, fakat Türk dünyasından ve Türk’ün yaşadığı bütün coğrafyalardan Genel Başkanımıza ve milliyetçi harekete duyulan teveccüh ve sevgiyi cümle alem bilmektedir. Bu gönül coğrafyamızda, Turan coğrafyasında milliyetçi ülkücü hareket, fikirleriyle, lideriyle, Başbuğ Alparslan Türkeş, bugünkü lider Devlet Bahçeli, Türk dünyasının lideri olarak kabul edilmektedir. Bu noktada Ahmet Davutoğlu bir ithamda bulunmuştur. Milliyetçi hareketin bu noktadaki değerlerine karşı savaş içerisindedir. Bunu bizim kabul etmemiz mümkün değildir.”
‘AHMET DAVUTOĞLU’NUN BU NOKTADA SÖYLEYECEK SÖZÜ YOKTUR’
Davutoğlu’na yönelik eleştirilerini sürdüren Bülbül, “Barzani referandumu yapılır, Kerkük’te Türkmenler yok sayılmaya çalışılır. Kuzey Irak’ta yapılan referandumda kalkar Türkmenlerin karşısında yer alır. Suriye ve diğer meselelerde de aynı şekilde. Dolayısıyla Ahmet Davutoğlu’nun bu noktada söyleyecek bir sözü yoktur. Biz bunu şiddetle reddediyoruz. Kendisi bağlantı içerisinde oldukları yapılarla Türkiye’nin milli ve yerli yolda gidişini engellemeye ve bunu aksatmaya yönelik faaliyetler içerisindedir. Bunu milletimiz en iyi şekilde takdir edecektir diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Levent Bülbül röp.
HABER: Ramiz Kaan OKTAR/KAMERA: Onur GÜDEN/SERDİVAN (Sakarya), (DHA)
========================
Husumetlisi yerine üst kat komşusunun kapısına dayandı, kovalamaca sırasında 3 araca çarptı -YENİDEN
ANTALYA’da husumetli olduğu kayınbiraderini öldürmek için eşi ve bir arkadaşıyla evine giden Serkan Ç. (36), yanlışlıkla bir üst kattaki Ahmet A.’nın (30) kapısına dayandı. Ne olduğunu anlayamayan Ahmet A. ve eşi Esra A. kapıya malzemelerle barikat kurup polisi aradı. Olayın ardından otomobille kaçan, 10 kilometrelik kovalamaca sırasında 3 araca çarpan şüpheliler, polis ekipleri tarafından yakalandı.
Olay, dün saat 23.30 sıralarında Kepez ilçesi Karşıyaka Mahallesi’ndeki bir sitede meydana geldi. Serkan Ç., yanına eşi Derya Ç. ve arkadaşı Mahmut K.’yi (25) de alarak otomobille siteye geldi. Eşi Derya Ç. ve arkadaşı Mahmut K. ile birlikte apartmana giren Serkan Ç., para meselesi yüzünden husumetli olduğu 3’üncü katta oturan kayınbiraderi Volkan Korkmaz’ın evine çıkmak istedi. Ancak grup, yanlışlıkla bir üst katta oturan Ahmet A.’nın kapısına gitti. Serkan Ç., eşi ve arkadaşıyla birlikte, kapıyı zorlayarak açmaya çalıştı. Hemen polisi arayan Ahmet A., eşi Esra A. ve çocuklarını başka bir odaya kapattı, kapının açılmaması için arkasına evdeki masa ve sandalyelerden barikat kurdu.
3 OTOMOBİLE ÇARPTI
Kapıyı zorlayarak zarar veren, ancak açmayı başaramayan Serkan Ç., eşi Derya Ç. ve arkadaşı Mahmut K., Ahmet A.’nın polisi aradığını anlayınca hemen apartmandan çıktı ve 15 AAT 836 plakalı otomobillerine binerek uzaklaştı. Bölgeye sevk edilen polis ekipleri şüphelilerin peşine düştü. Şüpheliler, yaklaşık 10 kilometre boyunca yaşanan kovalamaca sırasında 3 otomobile çarptı. Serkan Ç.’nin kullandığı otomobil, Kepez ilçesi Yeşilırmak Caddesi üzerinde polis ekipleri tarafından önü kesilerek durduruldu.
POLİSLERE HAKARET
Serkan Ç. ve Mahmut K., ekipler tarafından gözaltına alınırken polislere ve kendilerini görüntüleyen gazetecilere hakaret etti. Kendisini gözaltına almak isteyen polis ekiplerine direnen Serkan Ç., gazetecilere de dönerek, “Psikolojik sorunlarım vardı arabayı ben sürdüm” dedi. Sürücü Ç.’nin polise yönelik hakaret ettiği anlar da saniye saniye kaydedildi. Otomobilde arka koltukta oturan ve kovalamaca sırasında hafif yaralanan Serkan Ç.’nin eşi Derya Ç., çağrılan ambulansla hastaneye götürüldü.
‘KAZAYA KURBAN GİDECEKTİK’
Evde oturdukları sırada kapıya müdahaleyle neye uğradıklarını şaşırdığını söyleyen Ahmet A., yaşananları şöyle anlattı:
“Akşam evde oturuyorduk. Kapı bir anda kırılmaya çalışıldı. ‘Açın öldürmek istiyoruz sizi’ dedi. 2 kişi kırmaya çalıştı. Eşim Esra ile beraber, çocukları başka bir odaya aldıktan sonra kapıya barikat kurduk. Yanlış eve gelmişler, alt kattaki kayınbiraderi yerine bizim eve geldiler. Eğer ki eve girselerdi kazaya kurban gidecektik. Kapı yerinden çıktı, oynadı. Kapıya biz malzeme koyarak barikat kurduk, içeri girmesinler diye. Çelik kapı şu an kapanmıyor ve 500 TL’lik maddi hasar meydana geldi. Şahıslardan şikayetçiyim.”
Olaya şahit olan komşu Mustafa K. de, “Dün yukarıda evde balkonda oturuyordum. Bir araç geldi site önüne, dörtlülerini yaktı. Sitenin kapısına tekme atarak içeriye girdi. Ondan sonra bina içerisine girerek yukarıya çıktı. İlk başta niye çıktı bilemedim. Sonrasında Ahmet A.’nın kapısından seslerin geldiğini duyduk. Gelen kişi küfürler ediyordu. Tekme sesleri vardı, kapıya tekme atıyorlardı. Bu esnada küfürler de ediyordu, ‘Çık kapıya’ diye sesleniyordu. Bizde de korku oluştu. İnmek istedim ama inemedim” dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
————–
– Kaza yapan araban detay
– Polis ekipleri detay
– Evi basılan Ahmet Altun’un polise “Olay vurup kaçma değil” derken
– Olay yerindeki kaza yapan araçtan
– RÖP1: Evinin kapısına dayanılan Ahmet A. ile röportaj
– Polis aracındaki zanlılardan M.K.’nın diğer polis aracına alınması
– S.Ç.’nin polislere tepki göstermesi küfürleri
– S.Ç. arabayı ben sürüyorum pkk’lı değilim ülkücüyüm demesi
– S.Ç.’nin polis otosu içinde taşkınlık yapması detay
– S.Ç.’nin karısı D.Ç.’nin araç içinden sedyeye alınması ve ambulansa taşınması
– Olayın yaşandığı sitenin genel görüntüleri
– RÖP2: Olaya şahit olan komşu Mustafa K. ile röportaj
– Binanın gündüz çekilen görüntüleri
– Teklemelenen daire kapısından görüntü
– Detay
HABER-KAMERA: Adem AKALAN/ANTALYA, (DHA)
=========================
Tarladan sofraya artan fiyatlara üreticiden ‘aracılar kazanıyor’ tepkisi
Antalya’da örtü altı sebze üretimi yapan üretici, sattıkları ürünün son alıcıya 2-3 katı fiyata satılmasının sorumlusunun kendileri olmadığını, aradaki aracıların bunda etkili olduğunu söyledi.
Afyonkarahisar’daki yumurta üreticileri de fahiş fiyat artışlarının kendilerinden kaynaklanmadığını kaydetti.
TÜİK, tarım ürünlerinde üretici enflasyonunu yüzde 21.2 seviyesinde açıklarken, ürünlerin tarladan sofraya gelişinde ciddi fiyat artışları görüldü. Türkiye’nin örtü altı sebze üretim merkezi Antalya’daki üreticiler ve sektör temsilcileri kendilerinin zaman zaman maliyetine sattıkları ürünlerin tezgahlara bu kadar yüksek fiyatlarla yansımasından şikayet ederken, kazananın kendileri değil, aracılar olduğunu söyledi.
‘BÜYÜK KAR ELDE EDENLER KİMDİR?’
Kumluca Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı ve domates üreticisi Mustafa Çetin, “Biz sıcak iklim olmasından dolayı ülkemiz için üretim yapmaya devam ediyoruz. Fakat belimizi büken bir şey var. Bugün Kumluca Toptancı Hali’nde domates fiyatı 1.80- 2.20 lira arasında. Bu domatesler İstanbul’da 10 liraya satılıyor. Bu aradaki farkı kim yiyor? Biz maliyetinin altında domates satarken o aradaki farkı götüren, büyük kar elde edenler kimdir? Biz bunların irdelenmesini istiyoruz. Kimse hakkımızı yemesin. Kimse ülke çiftçisinin belini bükmesin. Bu konuda devlet yetkililerini göreve davet ediyoruz” dedi.
‘ÜRETİCİ ZARARINA SATIYOR, TÜKETİCİ ÇOK PAHALI YİYOR’
Kumluca Ziraat Odası Başkanı Hidayet Kökce, “Biz ne kadar mal satarsak karlıyız. Çünkü seralarımız dopdolu. Çünkü biz ürettik. Yüce Mevlamız bize verdi. Gecemizi gündüzümüze kattık ürettik. Emeğimizin karşılığını almak istiyoruz. Dışarıya bağlı kalmamak için üretmeye devam ediyoruz. 1 lira ile 1.80 lira arasında giden domatesin 1 liranın üzerine koyduğumuz nakliye, ambar, masrafları ile birlikte oldu 3 lira. 1 lira da orada tüccar koysun, aracı koysun, 4 lira. 1 lira da market veya manav koysun 5 lira. 5 liraya satılmış olsa bizim malımız iç piyasada epey bir gidecek. Ama baktığımız zaman 10- 15 liraya domates satılıyor. Bu da bizi üzüyor. Üretici ile tüketicinin arasını tamamen açıyor. Üretici hakkını alamıyor, zararına satıyor, tüketici de çok pahalı yiyor. Tüketici de diyor ki üretici çok pahalı mı satıyor. Bu fiyat uçuruma neden olan, aradaki farkı yiyenler kimlerdir. Bizim çoluğumuz çocuğumuz bu seranın içinde. Burada yatıyoruz. Burada büyüyoruz. Benim çocuklarım burada büyüdü. Torunlarım da burada büyüyor. Çayı burada, ekmeği burada, yemeği burada. Gece sabaha kadar don bunun içinde. Biz ev yüzü görmüyoruz. Allah rızası için emeklerimizi zayi etmesinler. Aradaki farkı kimler yiyorsa parayı, yani 3 liranın üstünde 10- 15 liraya kimler satıyorsa onları yüce Allah’a havale ediyorum. Bunu devletimiz takip etsin. Bunları bulsun Allah rızası için. Yalvarıyoruz” diye konuştu.
‘KURAKLIK VE DOLU PORTAKAL FİYATINI ETKİLEDİ’
Finike Meyve Üreticileri Tarımsal Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve narenciye üreticisi Celal Bülbül, portakal bahçelerinde 2020 yılının Mayıs ayında Akdeniz bölgesinde yaşanan sıcak havadan dolayı ürün kayıpları meydana geldiğini, eylül-ekim aylarında yaşanan dolu felaketi nedeniyle kayıpların daha da arttığını söyledi. Bülbül, “Kaybın fazla, ürünün az olduğu yerde ürün fiyatları sezon içerisinde dönem dönem çok çok yükselebiliyor. Siz, bir ağaçtaki 200-300 kilo ürünün tamamını pazara gönderemiyorsunuz. Ürün kayıpları meydana geliyor. Iskartaya ayrılıyor. Çürükler seçiliyor. Ürün kaybı maliyeti direkt artırıyor” dedi. Celal Bülbül, yaş meyve ve sebzenin çabuk bozulan bir ürün olduğunu, hem üretici hem de nihai satış noktasına kadar olan zincirde risk oluşturduğunu, bunun da fiyat yükselten önemli bir unsur olduğunu belirtti.
ÜRETİCİ, TÜKETİCİ MEMNUN DEĞİL
Gazipaşa’da 4 dekar örtü altı alanda patlıcan üretimi yapan Olcay Uysal, fiyatların geçen yılın altında seyrettiğini, aracılar tarafından yapılan artışlarla pazarda üç katına satılan ürünün vatandaşın cebini yaktığını söyledi. Uysal, “Patlıcanlarımızı eylül ayında toprakla buluşturduk. İlk hasada 80 kuruş, 1 liradan başladık. Şu anda da fiyat 3,5- 4 lira ama İstanbul’daki vatandaşlar, ürünü 10- 15 liraya alıp yiyor. Arada kaç aracı var onu bilmiyoruz. Ürünleri vatandaşımız hem pahalıya yiyor hem biz para kazanamıyoruz. Biz aynı zamanda tüketiciyiz, bizim de gıda ihtiyacımız oluyor, onlar da arttı. Fiyatlar çok yüksek biz de alamıyoruz. Ürünleri istediğimiz fiyata satamıyoruz” dedi.
‘YUMURTADA FAHİŞ FİYATIN SORUMLUSU ARACILAR’
Türkiye’nin yumurta piyasasının belirlendiği Afyonkarahisar’daki üreticiler de aynı durumdan şikayetçi. Afyon Yumurta A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Genç, Afyonkarahisar’da çiftlikten çıkan yumurtanın tane fiyatının 60 kuruş, koli fiyatının ise 18 lira olduğunu, ulusal marketlerde 30, 34 ve 36 liradan satılan yumurtanın koli fiyatının fahiş olduğunu, üreticinin günah keçisi gösterildiğini söyledi. İsmail Genç, “Afyon’da bizim 63-72 gram diye sınıflandırdığımız large yumurtanın çiftlik koli satış fiyatı, hiçbir zaman 20 lirayı geçmedi. Ulusal marketlerde 30 lira, 34 lira, 36 lira gibi fahiş fiyatlarda satılmasının bizimle hiçbir ilgisi yok. Şu an 63-72 gram large yumurtanın bu hafta için koli fiyatı 18 lira. Yani o yüzden üreticiyi günah keçisi ilan etmenin anlamı yok. Şu anki satış fiyatlarımız maliyet sınırında. Cebimize giren bir kar marjı yok. Maalesef her şeyde olduğu gibi yine aracılar kazanıyor” dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
————–
– Domates serasından genel görüntü
– Domates toplayan kadından görüntü
– RÖP1: Mustafa Çetin ile röportaj
– Salkım salkım domates görüntüleri
– RÖP2: Kumluca Ziraat Odası Başkanı Hidayet Kökce (Şapkalı) ile röportaj
– RÖP3: Narenciye üreticisi Celal Bülbül ile röportaj
– Patlıcan serasından genel görüntü
– Patlıcandan yakın plan
– RÖP4: Olcay Uysal ile röportaj
– Yumurta üretim tesisinden genel
– Yumurtaların paketlenirken
– RÖP4: Afyon Yumurta A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Genç ile röportaj
HABER-KAMERA: Ramazan SARIKAYALI- Suat SÖĞÜT- Yücel BULUT- Ali Fuat GÜÇLÜER/ANTALYA
======================
Burdur’un müze ve ören yerleri hayran bırakıyor
Burdur müze ve ören yerleriyle her yıl yerli ve yabancı binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Tarihi yıllar öncesine dayalı, onlarca tarihi eseri bünyesinde barındıran Kibyra ve Sagalassos gibi antik kentlerin bulunduğu Burdur, müzeleriyle de ilgi çekiyor. 2019 yılında 249 bin kişiyi ağırlarken, bu yıl pandemi nedeniyle ziyaretçi sayıları azalsa da Burdur’daki müze ve ören yerleri görenleri hayran bırakıyor.
Türkiye’nin Maldivleri olarak adlandırılan Salda Gölü ve lavanta bahçeleriyle alternatif turizm merkezi olan Burdur, müzeleri ve antik kentleriyle de dikkati çekiyor. Burdur Arkeoloji Müzesi, ‘Gladyatörler şehri’ olarak bilinen ardıç ve sedir ormanlarıyla kaplı 1350 metre yüksekliğe kurulmuş, Gölhisar Ovası’nın batı yamacına hakim Kibyra Antik Kenti, Ağlasun ilçesinde MÖ 3000 döneminde, Anadolu’nun yerel halkı olarak kabul edilen Luwiler’in yerleştiği, sonrasında onlarca medeniyete ev sahipliği yapan 1600 metre yüksekliğe kurulan antik Roma kenti Sagalassos turizme hizmet ediyor. Yabancı tatilcilerin yanı sıra Türkiye’nin dört bir yanından tur otobüsleriyle kente gelen binlerce kişi, Burdur’un turistik ve tarihi yerlerini ziyaret ediyor, doğal güzellikleri önünde fotoğraf çektiriyor.
ZİYARETÇİ YÜZDE 44 AZALDI
Koronavirüs tedbirleri kapsamında mart ayının sonunda ziyarete kapatılan müze ve ören yerleri 1 Haziran’daki normalleşme adımlarının atılması ile birlikte yeniden ziyaretçilerini ağırlamaya başladı. Burdur’daki müze ve ören yerlerini 2020 yılında bir önceki yıla göre yüzde 44 azalışla 140 bin yerli ve yabancı turist gezdi. Bu rakam 2019 yılında 250 bin kişi olarak gerçekleşti.
KİBYRA’YA ZİYARETÇİ ARTTI
Geçen yıl 80 bin kişinin ziyaret ettiği Sagalassos Antik Kenti’ni bu yıl 42 bin kişi gezdi. Geçen yıl 35 bin kişinin gezdiği Burdur Arkeoloji Müzesi 2020 yılında 8 bin, geçen yıl 7 bin ziyaretçiyi ağırlayan kent merkezindeki Doğa Tarihi Müzesi ise bu yıl 3 bin kişiyi ağırladı. Türkiye’nin turizme açılan ilk mağarası olan İnsuyu Mağarası’nı bu yıl 65 bin kişi gezerken, bu rakam geçen yıl 114 bin olarak gerçekleşmişti. Gölhisar ilçesindeki Kibyra Antik Kenti’nde ise bu yıl geçen yıla göre ziyaretçi sayısı arttı. Kibyra Antik Kenti’ni geçen yıl 15 bin kişi gezerken bu yıl bu sayı 22 bin oldu.
BURDUR MÜZESİ
Ceviz ezmesiyle de gelenlere eşsiz bir lezzet sunan Burdur’da tatilcilerin ilk durak noktası, 1969 yılında kurulan Burdur Arkeoloji Müzesi. Müzede, 20 bini arkeoloji, 34 bini Pers, klasik, Helen, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait sikke ve 4 bine yakını da etnografik eser olmak üzere 57 binden fazla eser bulunuyor. Burdur Arkeoloji Müzesi’ni geçen yıl 35 bin kişi ziyaret etti. 2020 yılında ise bu rakam 8 bin olarak gerçekleşti.
SAGALASSOS VE ANTONİNLER ÇEŞMESİ
Antalya ve Isparta’yı da kapsayan Batı Akdeniz Bölgesi’nin en küçük kenti olan Burdur’da tatilcilerin diğer durak noktası ise Ağlasun ilçesindeki Sagalassos Antik Kenti. Antik kentte MS 160-180’de inşa edilen Roma imparatorlarının sülalesi Antoninler’in adını taşıyan çeşme, en çok merak uyandıran yerlerin başında geliyor. Tatilcilerin mutlaka ziyaret ettiği Antoninler Çeşmesi’nde, antik dönemde olduğu gibi bugün de Ağlasun Dağı’ndan antik su yollarıyla getirilen doğal kaynak suyu, küçük bir şelaleyi andırır vaziyette akmaya devam ediyor. Yukarı Agora’nın kuzeyindeki görkemli çeşme, 28 metre uzunluğunda ve 9 metre yüksekliğe sahip. Yapımında 7 farklı renkte taş kullanılan çeşmenin önünde ise 81 metreküplük havuz bulunuyor.
ÇEŞMEDEKİ HEYKELLER İMİTASYON, GERÇEĞİ MÜZEDE
Her iki ucunda dışarıya doğru çıkıntı yapan sütunlu birer podyum bulunan çeşmenin suyu ise 4,5 metre yükseklikten şelale gibi akarak havuzu dolduruyor. 1998’de kazı ve restorasyon çalışmalarına başlanılan çeşme, 2010 yılında yeniden faaliyete geçirildi. Kazılarda ortaya çıkarılan 4 heykelin asılları Burdur Arkeoloji Müzesi’nde sergilenirken, çeşmeye birebir imitasyonları yerleştirildi. Tatilciler, Sagalassos’un en önemli hayırseveri, Titus Flavius Severanus Neon ve eşinin yaptırdığı düşünülen çeşmeden su içiyor, havuz başında fotoğraf çektirerek serinliyor. Sagalassos Antik Kenti’ni geçen yıl 80 bin yerli ve yabancı turist ziyaret ederken bu yıl pandeminin de olumsuz etkisiyle sayı 42 bin kişi olarak gerçekleşti.
‘GLADYATÖRLER ŞEHRİ KİBYRA’
Gölhisar ilçesinde bulunan, ‘Gladyatörler şehri’ olarak da bilinen 2 bin 300 yıllık Kibyra Antik Kenti ise devasa anıtsal yapılarıyla dikkati çekiyor. Kibyra Antik Kenti, 2006 yılında başlatılan ve Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim üyesi Doç. Dr. Şükrü Özüdoğru başkanlığında devam eden kazıları ile tarihe ışık tutuyor. Arkeoloji kaynaklarında 30 bini aşkın piyade ve 2 binin üzerinde atlı askeri birliğiyle Türkiye’deki antik döneme ilişkin en uzun gladyatör frizlerinin bulunduğu militarist karakteri öne çıkan Kibyra, devasa anıtsal yapıları arasında gezinenleri kendisine hayran bırakıyor. Roma ve Bizans mimari geleneği ile yapılmış 10 bin kişilik stadyumu, orkestra bölümü dünyada bir benzerinin daha olmadığı Medusa mozaiği ile kaplı odeonu (müzik evi), geç Roma hamamı, agoraları, ana caddesi, 9 bin kişilik devasa tiyatrosu, yer altı oda mezarları ile 2016 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne giren Kibyra’yı 2020 yılında 22 bin kişi gezdi. 2019 yılında bu rakam 15 bin kişi olarak gerçekleşti.
İNSUYU MAĞARASI
Türkiye’nin 1965 yılında turizme açılan ilk mağarası olan, Burdur- Antalya karayolu üzerinde, Burdur’a 13 kilometre uzaklıkta yer alan İnsuyu Mağarası, 597 metre uzunluğunda yatay bir mağara. İnsuyu’nda karstik yapının zamanla erimesi ve aşınması sonucu meydana gelen sarkıt ve dikitler ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Kalker tortulanmalarından türlü şekil ve yapıda meydana gelen sarkıt ve dikitlerin oluşum tarzları dikkate alındığında, mağaranın binlerce yıl önce oluştuğu tahmin ediliyor. İnsuyu Mağarası’nı 2020 yılında 65 bin kişi ziyaret ederken, bu rakam geçen yıl 114 bin kişi olarak gerçekleşti.
Kent merkezindeki Doğa Tarihi Müzesi’ni ise 2020 yılında 3 bin yerli ve yabancı turist gezdi. Doğa Tarihi Müzesi’ni geçen yıl 7 bin yerli ve yabancı turist gezmişti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
————–
– Müze ve ören yerlerinden görüntüler
HABER- KAMERA: Mesut MADAN/BURDUR, (DHA)
=========================
Artvin’de sağlık çalışanlarına ev kadınlarından baklava ikramı
ARTVİN’in Yusufeli ilçesinde yaşayan 8 ev kadını, pandemi sürecinde fedakarca görev yapan sağlık çalışanlarına jest için açtıkları ev baklavalarını ikram etti.
Yusufeli ilçesinde yaşayan Fatma Demirci, Şenay Arslan, Elif Demirel, Şengül Yıkılmaz, Fatma Dursunoğlu, Funda Güney, Habibe Toprak ve Ebru Kaçmaz, Covid-19 salgını nedeniyle fedakarca görev yapan sağlık çalışanlarına jest yapmak için kolları sıvadı. 8 kadın, imece usulü önce baklava için malzeme aldı, ardından da evlerinde 3 tepsi baklava yaptı. Hazırladıkları baklavaları paketleyen kadınlar, Yusufeli Devlet Hastanesi, Toplum Sağlığı Merkezi ve Aile Sağlık Merkezi’ni ziyaret ederek, sağlık çalışanlarına ikram etti. Sürpriz karşısında çok sevinen sağlık çalışanları ise emek veren kadınlara teşekkür etti.
‘GECE VE GÜNDÜZ BİZİM İÇİN ÇALIŞIYORLAR’
Sağlık çalışanlarının canla başla görevlerini yaptığını söyleyen Fatma Demirci, “Sağlık çalışanlarına minnettarız, onlara moral ve motivasyon verebilmek için arkadaşlarımızla birlikte ev baklavası yaptık. Bugün onları ziyaret edip, baklavaları verdik. Onlara çok teşekkür ediyoruz, gece ve gündüz bizim için çalışıyorlarö dedi.
Sağlık çalışanlarına moral vermek istediklerini ifade eden Elif Demirel ise, “Kendi elimizle açmış olduğumuz baklavaları sağlık çalışanlarına getirdik. Her zaman onların yanındayız. Onları unutmadığımızı göstermek istedikö ifadelerini kullandı.
Görüntü Dökümü
———————
-3 tepsi baklavanın paketlenmesinden detaylar
-Sağlık merkezlerine giden kadınlardan detaylar
-Detaylar
-Sağlık çalışanlarına baklava ikramından detaylar
-Fatma Demirci’nin röportajı
-Elif Demirel’in röportaj
Haber-Kamera: Nusret DURUR/YUSUFELİ, (Artvin), (DHA) –
===============================
Polisten, banka önünde bekleyen çocuğa “Baban 900 lira daha fazla çeksin”
DÜZCE’de, polis ekipleri maske denetimi sırasında banka önünde babasını bekleyen çocuğa, “Babana söyle 900 lira daha fazla çeksin” diyerek, tutanak tuttu.
Düzce Emniyet Müdürlüğü ekipleri, İstanbul Caddesi üzerinde maske ve kısıtlamalara uyulup uyulmadığı yönünde denetim yaptı. Polis, bir bankanın önünde bekleyen R.C.’yi (15) gördü. R.C.’ye banka önünde neden beklediğini soran polis, babasının bankadan çıkmasını beklediği cevabını alınca, “Babana söyle 900 lira fazla çeksin. Git babanı çağır gelsin.” dedi. Çocuğun çağırması üzerine dışarı gelen Mehmet Can, çocuğunu banka içerisine sokmak istemediği için dışarıda beklettiğini söyledi. Polis memuru bunun üzerine babaya “Yayınlanan kararnamede 20 yaş altı kişilerin sokağa çıkma saati belli. Siz çocuğunuzu dışarı çıkarmışsınız. Evden dışarı çıkması da yasak. Ayrıca koruyucu maskesi de yok” dedi. Ardından kısıtlama kurallarına uyulmadığı gerekçesi ile tutanak tutuldu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Polisin denetimi
Polisin çocukla ve baba ile konuşması
Polisin tutanak tutması ve detaylar
Dosya adı dzcmaskedenetimicocuk
HABER-KAMERA: Tugay BEKTAŞ/DÜZCE, (DHA)