İSTANBUL, (DHA)- Teknoloji inovasyon şirketi InfiniTech, Yeditepe Üniversitesi ve sanayi iş birliğiyle tüm tekstil alanlarında koronavirüsler dahil mikroorganizma ve virüslere karşı yüzde 99.9 koruyan, dünyanın ilk ve tek formülasyonunu geliştirdiğini duyurdu. Tamamen yerli ve milli kaynaklarla üretilen formülasyonun, Türkiye’nin ihracatına 700 milyon dolarlık katma değer yaratması hedefleniyor.
‘Giyilebilir Teknolojiler’ alanında inovatif çözümler üreten teknoloji firması InfiniTech, Yeditepe Üniversitesi ve sanayi iş birliğiyle insanları tüm mikroorganizma ve virüslerden yüzde 99.9 koruyan formülasyon geliştirdi. Uzun yıllar süren çalışmalar sonucunda ortaya çıkan formülasyon sağlık, savunma, spor alanlarının dışında; ev tekstili, kurumsal giyim, iç giyim gibi alanlarda da kullanılabilecek. Bor bileşikleri kullanılarak geliştirilen, yerli ve milli formülasyonun Türkiye tekstil ihracatında devrim yaratması hedefleniyor. Klinik testlerle koronavirüslere karşı koruma sağladığı da kanıtlanan formülasyon, gerçekleştirilen lansmanla duyuruldu. InfiniTech Kurucusu ve CEO’su Esen Tümer, Yeditepe Üniversitesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Fikrettin Şahin, InfiniTech Kurucusu ve CSO’su Selin Özyüksel’in formülasyonu anlattığı lansmanın moderatörlüğünü Bilişim Vadisi Giyilebilir Teknolojiler Koordinatörü Arzu Kaprol üstlendi.
Formülasyonu, iş ortağı olan markalar kendi çatıları altında pazara sunabilecek.
MİKROORGANİZMALAR VE PATOJENLER KONTROL EDİLEBİLİYOR
Çalışmalar hakkında bilgi veren Yeditepe Üniversitesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Fikrettin Şahin, “Daha çok enfeksiyon hastalıklarının kontrol edilmesi, özellikle patojenlerin kontrol edilmesi ve aynı zamanda da malzemelerin ömrünün uzatılması, ekonomik ürünlerin ömürlerinin korunması için başlatılmış çalışmalardır. Uzun yıllardır süren bu çalışmaların, Kovid-19 salgını başlayınca da bizim için önemi daha da arttı ve bu alanda yoğunlaştık” dedi.
KORONAVİRÜSÜN SEYRİNİ DEĞİŞTİREBİLİR; YÜZDE 99.9 ETKİLİ
Şu ana kadar çeşitli formülasyonlar geliştirdiklerine dikkat çeken Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kovid-19’la ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Yüzde 99.9’un üzerinde etkili formülasyonlar. Biz viral patojenleri ister DNA ister RNA virüsü olsun, buna koronavirüsler de dahil olmak üzere çalışmalara devam ediyoruz. Kovid-19’un seyrini değiştirebilecek bir çalışma. Son yıllarda birçok salgın hastalık virüsler tarafından oluşuyor. Kovid-19 da bunlardan bir tanesi. Yarın başka virüslerin, salgınlar oluşturmayacağının garantisi yok. Bu tür ürünlere ve teknolojilere ihtiyaç var. Kovid-19’la mücadelede hastalığın salgının kontrol edilebilmesinde etkili olacaktır. Olası salgınlarda da, önemli olacaktır.”
DİĞER ÜRÜNLERDEN FARKI; CİLT HASTALIKLARININ TEDAVİSİNDE KULLANILIYOR
Piyasada virüslerde yüzde 99,9 antibakteriyal etkili olarak satılan ürünlerden, formülasyonun farkını anlatan Şahin, “2 temel farklılık var. Bizim ürünlerimiz bor içerikli ürünler. Bu yönüyle dünyada yeni bir trend. Aktif molekül olarak da bor moleküllerinin hepsi aynı antimikrobiyal ve antiviral etkinliği göstermiyor. Uzun süren deneysel çalışmalar sonucunda yüksek oranda antimikrobiyal ve antiviral etkinlik gösteren bor bileşikleri belirlenmiş ve çalışmaları tamamlanmıştır. Bu bor bileşiklerinden ürünler geliştirilmiş ve patentlenmiştir. İkincisi de biz sadece mikroorganizmaları ve virüsleri kontrol etmiyoruz. Mikroorganizmaların var olduğu ve salgınların yayılmasında etkili olan yüzeyleri de mikroorganizmaların gösterdiği etkilere karşı koruyup mikrobiyal yayılmayı kontrol altına alıyoruz. Böylece yüzeylerden kaynaklı bulaş riskini kontrol ettiğimiz gibi malzemenin mikroorganizmalar kaynaklı bozulmalarını engelleyip ürün kullanım süresini de uzatıyoruz. Ayrıca geliştirilen bu ürünler insanlar üzerinde herhangi bir toksik veya ciltlerinde irritan etki göstermiyor. Aksine bu bileşikler cilt hastalıkları da dahil olmak üzere çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılabilen bileşiklerdir. Bu yönüyle de çok farklı ve bu alanda da bir ilk olduğunu söyleyebilirim. İspatlanmış olan herhangi bir yan etkisi ise yoktur” diye konuştu.
TÜRKİYE’NİN İHRACATINA CİDDİ KATKILAR SUNACAK
Şirketin Kurucusu ve CEO’su Esen Tümer, formülasyonun Türkiye’nin ihracatına ciddi katkılar sunacağına dikkat çekti.
Teknik bilginin yerli ve milli kaynaklarla hayata geçirilmesinden büyük gurur duyduklarına dikkat çeken Tümer, “İlk hedefimiz 700 milyon dolar. Katma değerli Türkiye ekonomisine, özellikle ihracatına çok ciddi katkısı olacağına inanıyoruz. Bu rakamlar 2026 rakamları. Dünya ölçeğinde Türkiye de bu pastadan pay alabilir. Biz de buna adayız. Hedefi koyduğunuz zaman da niyet çok önemli” dedi.
KADIN GİRİŞİMCİLER TAKIM OLUŞTURABİLİYOR
Genelde kadının özellikle teknoloji alanında geride kaldığını gördüklerini ifade eden Tümer, “Kadın girişimciler takım oluşturabiliyor, değer yaratabiliyor. Sanayi, endüstri, teknoloji var ama burada başarı hepsinin bir araya gelmesi. Kadın girişimcilerin bütüncül yaklaşması ve değerli fikirleri hayata dönüştürebilmesindeki gücünün çok önemli olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE’Yİ FASON ÜRETİCİ TANIMINDAN ÇIKARTMAYI HEDEFLİYORUZ
Selin Özyüksel ise, esas amaçlarının Türkiye’yi tekstil alanında fason üretici tanımından çıkartmak olduklarına vurgu yaparak, “Biz formülasyondaki etken molekülleri farklı uygulama alanlarında deneyerek, ÜR-GE çalışmalarıyla farklı formlarda uygulama imkanı bulduk. Masterbatch, sprey veya sıvı formlarda uyguladığımız alanlarda 20 yıkamaya kadar etkili bir koruma alanı antimikrobiyal ve antiviral özellik sağlayabildiğimizi gördük. Türkiye’yi katma değerli inovasyonlu ürünler üreten ve bunları ihraç eden ülke konumuna getirmeyi amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı.
GELECEK DÖNEM SADECE ANTİMİKROBİYAL VE ANTİVİRAL ÜRÜNLER KONUŞULACAK
Gelecek dönemin farklı olduğunu belirten Özyüksel, “Gelecek dönem sadece antimikrobiyal ve antiviral ürünleri konuşacağımız bir dünya olacak. Öncelikle sağlık, spor ve savunma alanlarında bunu uygulayabiliyoruz ama bunlarla sınırlı değil. Herhangi bir ürünün antimikrobiyal ve antiviral hale getirmek isteyen herhangi bir iş ortağımızla biz bunu iplikten başlatarak son ürüne kadar bu özelliği kazandırma yetkisine ve yetiye sahibiz. Perakende satışımız yoktur. Biz aslında daha çok B2B ve B2G yani farklı iş ortaklarıyla ve devletle çalışıyoruz. Bizim iş ortaklarımıza sunmuş olduğumuz bu ürünleri, markalar kendi çatıları altında pazara sunabilecek” diyerek sözlerini tamamladı.