Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the jetpack-boost domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /home/haberolduk/domains/haberolduk.com/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114

Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the jetpack domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /home/haberolduk/domains/haberolduk.com/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114
DHA İSTANBUL BÜLTENİ-3 – Haberolduk.com – Son Dakika Haberler
  1. Haberler
  2. Gündem
  3. DHA İSTANBUL BÜLTENİ-3

DHA İSTANBUL BÜLTENİ-3

featured
service

1- (ek görüntüyle)- KADIKÖY’DE HDP MİLLETVEKİLLERİ YOL KAPATTI, TRAFİK FELÇ OLDU

Haber-Kamera: Ramazan EĞRİ- Gamze ŞİMŞEK/ İstanbul DHA 
Kadıköy’de, yasağa rağmen HDP milletvekilleri ile yürüyüş yapmak isteyen gruba polis müdahale etti, 65 kişi gözaltına alındı. Bunun üzerine yolu yaklaşık 1 saat boyunca trafiğe kapatan HDP milletvekillerine vatandaşlar tepki gösterdi.
Kadıköy’de akşam saatlerinde HDP’nin çağrısıyla toplanan grup, Söğütlüçeşme Caddesi’ne çıkıp yürüyüş yapmak istedi. Kaymakamlığın toplanma ve gösteri yürüyüşü yasağı kararını hatırlatan polis, grubun dağılmasını istedi. Ancak grup yürüyüş yapmakta ısrar edince polis müdahale etti. Müdahale sırasında 65 kişi gözaltına alındı. Polisin müdahalesinin ardından HDP milletvekilleri Muazzez Orhan Işık ve Saliha Aydeniz, Rıhtıma doğru ilerleyen bir İETT otobüsünün önüne oturarak yolu trafiğe kapattı. Polis ekipleri yolu açmak için yoğun çaba sarf etti. Bu sırada trafikte bekleyen vatandaşlar HDP milletvekillerine tepki gösterdi. Polisin yaklaşık 1 saatlik ikna çabasının ardından HDP milletvekillerinin otobüsün önünden kalkmasıyla trafik normale döndü. Gözaltına alınan 65 kişi, sağlık kontrollerinin ardından Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. 

Görüntü Dökümü:
————

EK GÖRÜNTÜ
-Yolu kapatan vekiller
-Vatandaşın tepkisi
-Polisle tartışma
-Dtaylmanr

///
-Grubun yürüyüş yapmaya çalışması 
-Çevik kuvvet ekiplerinin grubun etrafını çevirmesi
-Gözaltına alınanlar
-Milletvekillerinin otobüsün önüne oturması 
-Trafik polislerinin yolu açmaya çalışması 
-Genel ve detay

===================

2-  (HAVADAN GÖRÜNTÜLERLE) TOPKAPI SARAYI FATİH KÖŞKÜ RESTORASYONUNDA ÖNEMLİ AŞAMA

Haber-Kamera: Beyza Nur GÜLER-Mertcan ÖZTÜRK/İstanbul, (DHA) – TOPKAPI Sarayı’nda bulunan Fatih Köşkü’nde oluşturduğu yük nedeniyle binada çatlaklara ve kaymaya sebep olan kubbelerdeki betonlar kaldırılıyor. Çalışmalar kapsamında çatı sistemi, Osmanlı döneminde olduğu gibi ahşaba çevrilecek. Böylece Köşk, bin 500 tonluk yükten kurtarılmış olacak.
Topkapı Sarayı’nın en eski yapılarından Fatih Köşkü’nde 2019 yılından bu yana devam eden restorasyon çalışmalarında sona yaklaşıldı. Çalışmaların son aşamasında, binada çatlaklara ve kaymalara neden olan kubbelerdeki betonlar kaldırılıyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarında ahşap çatı ve kubbe sistemleri betonla yenilenen Fatih Köşkü, yapılacak uygulamayla bin 500 tonluk yükten kurtarılacak. Çalışma kapsamında çatı sistemi Osmanlı döneminde olduğu gibi ahşaba çevrilecek ve ağırlık bin 500 tondan 150 tona düşürülecek. Çalışmaların Nisan ayı sonunda tamamlanması ve Köşkün yeniden ziyarete açılması planlanıyor. 

BETONARME KÜTLE BİN 500 TON İLAVE YÜK OLUŞTURUYORDU
2019 yılında başlatılan restorasyon çalışmalarının son aşamasına gelindiğini anlatan Milli Saraylar İdaresi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Çapoğlu,  “Fatih Köşkü’ndeki restorasyon sürecinin başlamasına neden olan süreç, 2016 yılında burada, Sarayburnu cephesine doğru bir kayma olması ve yapı içindeki çatlakların oluşumuyla başlatılmıştır ve gündeme gelmiştir. İlk olarak zeminde kaymaya sebep olan, bu gördüğümüz betonarme kütle. Özgününde bu kütlenin yerinde ahşap bir çatı ve kubbe sistemi var. 1940’lı yıllarda değiştirilerek betonarme kubbeye dönüştürülüyor ve binanın üstünde bin 500 ton gibi ilave bir yük oluşturuyor” diye konuştu.

BİNADA ÇATLAKLARIN OLUŞMASINA VE KAYMAYA NEDEN OLDU
2016 yılında yapılan incelemelerde bu betonarme kütlenin, binada çatlakların oluşmasına ve kaymaya neden olduğunu tespit edildiğini vurgulayan Çapoğlu, “2019 yılında bina sağlamlaştırılıyor. Aşağıdan yukarıya doğru restorasyon çalışmaları sürdürülüyor. Bugün itibarıyla, dilimleme usulü ile bu bin 500 ton yükü kaldırıyoruz. Bunun akabinde yerinde yaklaşık 150 ton gibi bir yük oluşturacak ahşap kubbe sistemini oluşturacağız. Planlarımıza göre Nisan ayı sonunda bu çalışmalar tamamlanarak restorasyon süreci bitirilmiş olacak” dedi.

RESTORASYON BİTTİĞİNDE MÜZE HALİNE GETİRİLECEK
Buranın Osmanlı döneminde seyir terası ve kıymetli eserlerin depolandığı hazine olarak adlandırılan bir mekan olduğunu dile getiren Çapoğlu,  “Biz de bu hazinede depolanan eserleri oluşturacağımız teşhir, tanzim projesi ile sergileyeceğimiz müze haline dönüştüreceğiz. Tüm bu çalışmaları da 2021 yılı sonuna kadar tamamlayarak ziyaretçilerin ziyaretine hazır hale getireceğiz” şeklinde konuştu.

Görüntü dökümü: 
———————– 
-Fatih Köşkü’ndeki çalışmalardan görüntüler
-Fatih Köşkü’nün havadan görüntüleri
-Prof. Dr. Ahmet Çapoğlu ile röp. 
-Genel ve detay

========================

3- (Geniş haber) CEYLAN HEMŞİREYİ BIÇAKLAYAN ESKİ SEVGİLİYE 14 YIL HAPİS CEZASI 

Özden ATİK / İSTANBUL, (DHA) – BEŞİKTAŞ’ta hemşire Ceylan G’nin önünü keserek elinden ve boynundan bıçakladığı iddiasıyla tutuklu yargılanan eski sevgilisi  Nazir Ilgın hakkındaki karar belli oldu. Son savunmasında, “Şiddete eğilimli değilim. Uzlaşmak istiyorum, yaralama suçundan cezalandırılmayı talep ediyorum” diyen sanık Nazir Ilgın,  “Kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan 14 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Önceki celse mahkemeye ulaşan adli tıp raporunda Ceylan G’nin bazı el parmaklarında işlev kaybı olduğu belirtiliyordu.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, tutuklu sanık Nazir Ilgın getirildi. Olaydan sonra Adana’daki ailesinin yanına yerleşen ve tedavisi nedeniyle mesleğine de dönemediği öğrenilen müşteki Ceylan G.’yi ise avukatı Çağrı Kılın temsil etti. Savcının mütalaasını kabul etmediğini belirten sanık Nazir Ilgın son savunmasında, “Tasarlayarak herhangi bir eylemde bulunmadım. O gün beni oraya Ceylan çağırdı. Hatta eve davet etti. Böyle bir niyetim olsaydı evde bunu gerçekleştirirdim. Olaydan önce beni aşağıladı. Bana sinkaflı sözlerle hakaret etti. Yeni erkek arkadaşının kendisine benim alamadığım elbiseyi aldığını söyledi. Ben de bu nedenle gözümü kapatıp elbiseye zarar vermek istedim. Ancak yaralandı. Öldürme kastıyla hareket etmedim. Ben şiddete eğilimli bir kişi değilim. Daha önce böyle bir olaya karışmadım. Şikayetçiyle uzlaşmak ve zararını karşılamak istiyorum. Yaralama suçundan cezalandırılmayı talep ediyorum” dedi. Sanık Ilgın son sözünde ise “Olaydan dolayı çok pişmanım. Tutuklu olmaktan dolayı ekonomik olarak da çok mağdur oldum. Son işyerim kapanmak üzere tahliyemi talep ediyorum” diye konuştu. Sanık avukatları da müvekkillerinin öldürme kastıyla hareket etmediğini, kasten yaralama suçundan cezalandırılmasını gerektiğini ileri sürdüler.

“CANAVARCA HİSLE ÖLDÜRMEK İSTEMİŞTİR”
Şikayetçi Ceylan G’nin avukatı ise Çağrı Kılın, “Sanık eylemini tasarlayarak gerçekleştirmiştir. Sanık canavarca hisle şikayetçiyi öldürmek istemiştir. Sanığın bu suçtan cezalandırılmasını talep ediyoruz” dedi.  

14 YIL HAPİS CEZASINA ÇARPTIRILDI
Mahkeme heyeti, sanık Nazir Ilgın’ı şikayetçi Ceylan G’ye karşı “Kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan 14 yıl ağır hapis cezasına çarptırdı. Sanığın tutukluluk halinin devamına hükmedildi.

SERBEST KALINCA BIÇAKLA SALDIRMIŞTI
Beşiktaş’ta eski sevgilisi Ceylan G.(29)’ye 6 Haziran 2020’de şiddet uygulayan Nazir Ilgın (25), Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerince yakalanarak gözaltına alınmış, mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Nazir Ilgın, serbest bırakılmasının ardından 8 Haziran 2020’de akşam saat 21.45 sıralarında Muradiye Mahallesi Deryadil Sokak’ta eski sevgilisi Ceylan G.’nin önünü kesip darp etmişti. Sanık Nazir Ilgın, Ceylan G’yi elinden ve boynundan bıçakla yaraladıktan sonra polis ekiplerince olay yerinde yakalanarak gözaltına alınmıştı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Nazir Ilgın çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da tepki gösterdiği olayla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı sanık Nazir Ilgın hakkında, “Kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan 9 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açmıştı. Bir önceki celse mütalaasını açıklayan savcı da sanığın “Kasten öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılmasını talep etmişti. Sanık Nazir Ilgın ise “Olay aniden gelişti. Ben elbisesine zarar vermek için anlık bir sinirle eylemi gerçekleştirdim” demişti.

Görüntü dökümü:
————
-ARŞİV

===================

4- 45 EVDEN 5 MİLYON LİRALIK HIRSIZLIK YAPAN ŞÜPHELİLER YAKALANDI

Ali AKSOYER – Adem VAROL / İSTANBUL, (DHA) – İSTANBUL’da son beş ayda 45 farklı adresten 5 milyon lira değerinde hırsızlık yapan 13 şüpheli yakalandı. Şüpheliler adliyeye sevk edilirken, hırsızlık anları kameralara yansıdı.
İstanbul’da son beş aydır gelen evden hırsızlık ihbarları üzerine Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri çalışma başlattı. Daire sakinleri evlerinde uyuduğu sırada kapıları kredi kartıyla açan şüphelilerin, 45 ayrı adresten 5 milyon lira değerinde hırsızlık yaptığı tespit edildi.  Polis ekipleri, yaptıkları teknik takip sonucunda şüphelilerin kimliklerini ve adreslerini tespit etti. 2 Şubat tarihinde 25 farklı adrese yapılan eş zamanlı operasyon ile 1’i kadın 13 şüpheli, evlerinde yakalanarak gözaltına alındı. Çete lideri olduğu öğrenilen Önder Y.(24)’nin, 75 ayrı hırsızlık suçundan polise geliş kaydı olduğu ortaya çıktı. Şüpheliler emniyetteki işlemlerinin ardından Çağlayan Adliyesi’ne sevk edildi. Şüphelilerin evlerin kapılarını kredi kartı yardımı ile açmaları, apartmanlarda bulunan güvenlik kameralarına saniye saniye yansıdı. Görüntülerde, hırsızlık yapan iki şüpheliden birisi, diğer şüphelinin daireye girdiği anda çaldıkları paralardan bir miktarını pantolonunun içine sokuyor. Bu anlar da kameralar tarafından kaydedildi.

Görüntü dökümü
——————-
-Hırsızlık anları güvenlik kamera kaydı
-Şüphelilerin adliyeye sevk görüntüleri

=====================

5- (Özel) METROBÜSTE TACİZE VERİLEN 6 YIL HAPİS CEZASININ GEREKÇELİ KARARI AÇIKLANDI

Halil Sadri YILMAZ / İSTANBUL, (DHA) – AVCILAR’da metrobüste N.C. isimli kadına cinsel saldırıda bulunduğu gerekçesiyle sanık F.Ö.’ye 6 yıl hapis cezası veren mahkeme, kararın gerekçesini açıkladı. Gerekçeli kararda eylemin 10 metrobüs durağı arasında sürerek sarkıntılık boyutunu geçtiği belirtildi. İstinaf Mahkemesi’nce verilen ‘Eylemin niteliği değil, süresinin önemli olduğuna dair karar’ gerekçe gösterildi. Ayrıca gerekçeli kararda sanığın ifadesinde suçlamayı kabul etmediği, fakat müştekinin namus ve iffeti ile ilgili bir konuda yalan beyanda bulunmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı vurgulandı.
Küçükçekmece 20. Asliye Ceza Mahkemesi’nce açıklanan 21 sayfalık gerekçeli kararda, sanık F.Ö.’nün 23 Nisan 2019’da metrobüste ayakta bulunduğu sırada önünde oturan N.C.’ye cinsel saldırı suçunu işlediği anlatıldı. Gerekçeli kararda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi’nin “5 saniyelik saldırının ‘sarkıntılık’ düzeyinde kaldığına dair kararını” yineleyen mahkeme, bu sürenin aşılması halinde eylemin sarkıntılık düzeyini aştığına dair karar olduğunu belirtti.

“EYLEM 10 METROBÜS DURAĞI KADAR SÜRDÜ”
Müşteki N.C.’nin beyanlarına göre sanığın temasının herhangi bir cisim veya vücudunun başka bir yeriyle dokunması olarak algıladığı, N.C.’nin söylenerek sanık F.Ö.’yü uyarmaya çalıştığı, zamanla  mağdur kadının araya çanta koyduğu ve tüm bu temasların yaklaşık 10 metrobüs durağı kadar sürdüğü kaydedildi. Söz konusu süre boyunca da eylemin sarkıntılık düzeyini geçtiği gerekçeli kararda vurgulandı. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesi’nce onanan bir cinsel istismar davasının emsal olarak gösterildiği gerekçeli kararda, cinsel saldırı eyleminin sarkıntılık düzeyinde kalması hususlarında eylemin niteliğinin değil, süresinin de önemli olduğu belirtildi.

“KADININ YALAN BEYANDA BULUNMASI HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRI”
Sanığın ifadesinde suçlamayı kabul etmemesine değinilen gerekçeli kararda, müştekinin namus ve iffeti ile ilgili bir konuda yalan beyanda bulunmasının ve sanık ile herhangi bir husumetinin bulunmaması nedenleriyle kadının yalan beyanda bulunmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığının kabul edildiği ifade edildi.

“ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR İLKESİ CİNSEL SALDIRI SUÇLARINDA UYGULANMAMALI”
Gerekçeli kararda “Suçlar açısından mağdurun kendi iffet ve onurunu zedeleyecek şekilde beyanda bulunması beklenemeyeceğinden ‘Şüpheden sanık yararlanır’ şeklindeki evrensel ilkenin cinsel saldırı suçları açısından mutlak bir şekilde uygulanmaması gerekecektir” şeklinde ifadeler kullanıldı. Mahkeme, bu tespitinde de Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin verdiği kararı emsal gösterdi.

GELEN RAPORLAR ALTINA KAÇIRMA SAVUNMASINI BERTARAF ETTİ
Gerekçeli kararda Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi’nden gelen raporda sanığın olay günü giymiş olduğu iç çamaşırı ve pantolon üzerinde sperm lekelerine rastlandığı, sanığın ‘Altına kaçırma’ savunmasının bu nedenle bertaraf edildiği vurgulandı.

SUÇUN METROBÜSTE GERÇEKLEŞMESİ CEZADA ARTIRIM OLARAK KABUL EDİLMEDİ
İddianamede suçun metrobüste gerçekleştiği için “İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle cinsel saldırı” suçundan sanığın daha ağır şekilde cezalandırılması istemiyle dava açıldığı belirtilen kararda, İzmir 15. Ceza Dairesi’nin verdiği karar emsal gösterildi. Örnek gösterilen söz konusu emsal kararda ‘Belediye otobüsünde seyahat halindeyken seyahat süresinin sınırlı zamanda insanların bir arada bulunup bu durumun toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğu olan yerlerden olmadığı, bu nedenle yasal şartların oluşmadığı’ ifadeleri gerekçe gösterilerek, cezada artırımı yapılmadığı belirtildi. Kararda metro, metrobüs gibi toplu taşıma araçlarının bahsi geçen nitelikli hal kapsamında kabul edilmediği ifade edildi.

PİŞMAN OLMAMASI NEDENİYLE CEZADA İNDİRİM YAPILMADI
Mahkeme, bu gerekçelerle sanığın üzerine atılı “cinsel saldırı” suçunda sarkıntılık boyutunu geçtiği, eylemin amacı ve suçun işlendiği yerin bir toplu taşıma araç olmasını gerekçe göstererek sanığın “Cinsel saldırı” suçundan 6 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına hükmetti.
Sanığın kovuşturma aşamasında olaydan ve işlenen suçtan dolayı pişman olduğuna dair herhangi bir emareyle karşılaşılmadığına kanaat getiren mahkeme, bu sebeple sanığa verilen cezada takdiri indirim uygulamadığını belirtti. Sanığa verilen cezanın miktarını da göz önünde bulunduran mahkeme bu sebeplerle cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verdi. Ayrıca gerekçeli kararda sanık F.Ö.’nün üzerine atılı “Hakaret” suçundan beraat karar verildiği hatırlatılarak, sanığın cezalandırılmasına ilişkin de yeterli delil bulunmadı belirtildi.

Görüntü dökümü:
—————————
Arşiv

=======================

6- PROF. DR. TOLUNAY: BARAJLARI YÜZDE 100 DOLULUĞA ULAŞTIRAMAZSAK BÜYÜK KENTLERE SU YETİŞTİRMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL

İlayda KILIÇAY – Osman BAKIR / İSTANBUL, (DHA) – İSTANBUL  Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, İstanbul’da geçen ay yağan karın barajların doluluğuna etkisinin fazla olmayacağını belirterek, “Her durumda su tasarrufu yapmamız gerekiyor. Barajları yüzde 100 doluluğa ulaştıramazsak yağışlı da geçse, kurak da geçse bu kadar nüfusun toplandığı büyük kentlerde suyu yetiştirmemiz mümkün değil.” diye konuştu.
Prof. Dr. Doğanay Tolunay, Demirören Haber Ajansı’na (DHA) iklim değişikliğinin Türkiye üzerindeki etkileri, hava olayları, barajlardaki doluluk,  kuraklık, su tasarrufu, su hasadı gibi konulara ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye’de mevsimler arası geçişin kısaldığını, yazların daha uzun ve sıcak geçtiğini belirten Tolunay, “Türkiye’de yılların ortalamalarına baktığımızda sıcaklıklarda sürekli bir artışın olduğunu görüyoruz. 1990’lı yılların sonundan itibaren ortalamaların üzerinde bir sıcaklık seyri gördük ve zaman zaman rekorlar kırıldı. Bunlar iklim değişikliğinin bir göstergesi. Yağışlarda sürekli azalma yönünde bir eğilim görmüyoruz. Bazı yıllar daha kurak bazı yıllar yağışlı geçebiliyor.” dedi.

YAĞIŞLAR YÜZDE 50 AZALDI
Prof. Dr. Tolunay, yıl içerisinde de yağış miktarında sıklıkla değişikliklerin yaşandığını ve yağışların bütün yıla düzenli olarak dağılmadığını söyledi. Yaz aylarındaki yağışların azaldığını vurgulayan Tolunay, “2020’nin ilk 6 ayı ortalamaların üzerinde yağışlıydı ancak son 6 ay önceki yıllarla karşılaştırıldığında yağışlar yüzde 50 azaldı. Tek bir yılla iklim değişikliğinin yaşanıp yaşanmadığına karar veremezsiniz. Son 20-30 yılın verilerine baktığımızda yağışların mevsimlere dağılışının kötüleştiğini, daha çok kış yağışlarının arttığını, kar yağışlarının azaldığını ve aslında tarımsal ve kentsel kullanım açısından en gerekli olan yaz ve sonbahar aylarındaki yağışların ise azaldığını görüyoruz.” diye konuştu.

‘AŞIRI HAVA OLAYLARINDA CİDDİ ARTIŞ VAR’
Uzun kurak geçen dönemlerin ardından gerçekleşen şiddetli sağanak yağışların sellere neden olduğunu belirten Prof. Dr. Tolunay,  Türkiye genelinde sel, kuraklık, fırtına, hortum gibi aşırı hava olaylarındaki artışın ciddi boyutlara ulaştığını belirterek. “1990’lı yıllarda ortalama 50-60 aşırı hava olayı meydana gelirken bu 2000’li yıllarda 200’lere, 2010’lu yıllarda 500-600’e çıktı. 2020 yılının verileri açıklanmadı ama 2019 yılı 935 aşırı hava olayıyla bugüne kadar en fazla afetin yaşandığı yıldı. Bütün bunlara baktığımızda ülkemizde giderek daha fazla ısınma, yağışlarda düzensizleşme ve bunlara bağlı olarak da afet sayılarında düzensizleşme görüyoruz ve bütün bunları da iklim değişikliğine bağlıyoruz” dedi.
“2020’de evsel kullanımlar arttı ama sanayi tesisleri, restoran gibi yerlerde de su kullanılmadıö diyen Tolunay,  İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre 2020 yılındaki su tüketiminde önceki yıla göre önemli bir artışın yaşanmadığını belirtti. Tolunay, “İlginç olan şu ki; 2020’nin son iki ayında önceki yılın aynı dönemine göre su tüketiminin azaldığını görüyoruz. Bunun da incelenmesi gerekir. Bunun nedeni insanların hijyen kurallarına dikkat etmeyişi mi yoksa su tasarrufu yapmaları mı ? “diye konuştu.

TÜRKİYE’DE SU TÜKETİMİNDE TARIM İLK SIRADA
Su tasarrufuna yönelik uygulanabilecek politikalara değinen Tolunay, kentlerin toplam su tüketiminin yüzde 10’unu, tarımın ise yüzde 71’ini kapsadığını belirtti. Su politikasının öncelikli olarak kentlerden çok, su tüketiminin fazla olduğu alanlarda uygulanması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Tolunay, tarım ve sanayi alanında su tüketimi konusunda önlemlerin alınması gerektiğini söyledi.  
Prof. Dr. Tolunay, kentlerde ise su kesintisi, suyu ücretlendirme gibi önlemlerden önce su kaybındaki en önemli faktör olan şebeke hattındaki kaçak probleminin çözülmesi gerektiğini belirterek,  “İstanbul’da bir yılda tüketilen 1 milyar metreküp suyun yaklaşık yüzde 24’ü barajdan evimize gelene kadar toprağa sızıyor. Bu miktar Ömerli Barajı’nda bir yılda biriken suyun tamamı anlamına geliyor. Su havzalarında yapılaşmanın olmaması gerekiyor. Onları mutlaka korumamız gerekiyor. Çünkü yapılaştırdığınız an içme sularının kirlenmesine neden oluyorsunuz. İşin içine bir de sanayi girerse o içme suyu havzaları kirlenir.” dedi.

KENTLERİ ÇOK FAZLA BÜYÜTMEMEK GEREKİYOR
Nüfusun artışıyla birlikte ihtiyaç duyulan su miktarının da artacağını ifade eden Tolunay, “Kentleri çok fazla büyütmemek gerekiyor. Çünkü nüfusu belli bir yere toplarsanız ihtiyacınız olan su miktarı da artacaktır. Bir İstanbullu şebeke kayıp suyuyla birlikte günlük 190 litre su kullanıyor. Tükettiğiniz suyun farkında değilsiniz çünkü duş alırken 50-60 litre gidebiliyor, sifona bastığınızda gidiyor, bulaşık ve çamaşır yıkarken bu suyu tüketiyoruz. Nüfus arttıkça her bir kişiye 190 litre su temin etmeniz gerekiyor. Dolayısıyla nüfus arttıkça su ihtiyacı da artıyor ve kent büyüdükçe su kaynaklarınız genişlemiyor. Bunun için çok ciddi önlemlerin alınması gerekiyor.” diye konuştu.

‘SU KESİNTİSİ ÇOK DOĞRU BİR KARAR DEĞİL’
Su tasarrufu için kentlerde uygulanan su kesintilerinin su politikası için doğru bir yaklaşım olmayabileceği konusuna değinen Prof. Dr. Tolunay, “İnsanlar pandemi koşullarında hijyene dikkat etmek zorunda kaldıkları için su kesintilerine gidildiği zaman suyu depolamaya yönelebilirler. Bu da baraj seviyesinin hızla aşağıya düşmesine neden olabilir. Bunun yerine su tasarrufu kültürünün oturtulması gerekiyor” dedi.

‘İNSANLAR SUYU NERELERDE TÜKETTİĞİNİ BİLMİYOR’
Prof. Dr. Tolunay, insanların suyu evlerinin hangi alanlarında ne kadar tükettiğini bilmediğine dikkat çekerken, tüketimin çoğunun banyo ve mutfaklarda gerçekleştiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Banyo ve mutfaklarda yapılan su tasarrufu daha etkili olacaktır. Örneğin duş alırken, elde çamaşır bulaşık yıkarken su ısınana kadar beklersiniz.  Bu sırada 5-10 litre su kaybedebilirsiniz. O suyu bir kovada biriktirirseniz bulaşıklarınızı durulamada, banyo temizliğinde, tuvaletlerde kullanabilirsiniz. Tuvaletlerin rezervuarlarındaki kapasiteyi düşürebilirsiniz. Çamaşır yıkarken de makinaların tam dolu olmasına dikkat etmek gerekiyor. 3 parça eşya için makine çalıştırmamak gibi önlemler almak gerekiyor. Özellikle pandemide evde kaldığımız zamanlarda bir giydiğimizi bir daha giyelim. Bulaşığı elde değil makinada yıkayalım. Örneğin bulaşıkları makinaya koyarken bile sudan geçirerek koyuyoruz. Bunun yerine bir bezle silmek, fırçayla temizlemek ciddi su tasarrufu sağlıyor.  Evde alınan bu önlemlerin etkisi tarımda alınacak önlemlere kıyasla çok daha az çünkü suyumuzun en önemli kısmını tarımda kullanıyoruz. Hava değişiklikleri de en fazla tarım alanlarını etkiliyor.”

‘KURAKLIKLA BİRLİKTE TARIM ALANINDA ÜRÜN KAYIPLARI BEKLİYORUZ’
Tarım alanlarında yaşanan kuraklık nedeniyle köylülerin derelerden su çektiğini ve bunun sonucunda derelerin suyunun tamamen bitebildiğini belirten Tolunay, “Hiç düşünmüyoruz ama o derede de bir sürü canlı yaşıyor. Derelerin beslediği göllerde de su seviyeleri düşüyor bu su yaşamını etkileyebilir” dedi.

YER ALTI SULARI BİZİM HAZİNEMİZ’
Kuraklıkla birlikte tarım alanlarında ürün kayıplarının beklendiğini ifade eden Prof. Dr. Tolunay,  “Yağmur yağmazsa tohum çimlenmez ve o seneki ürünü kaybedebilirler. Köylüler mecbur kaldıklarında tarımsal sulama için yer altı sularını da kullanabiliyorlar. Yer altı sularını da planlı kullanmamız, hoyratça kullanmamamız gerekiyor çünkü gelecekte iklim değişikliğine bağlı olarak yaşanabilecek kuraklıklarda o yer altı suları bizim kuraklıkları atlatmada en büyük değerimiz, hazinemiz olacak.ö diye konuştu. Tarımda damla sulama gibi çeşitli sulama yöntemleriyle tarımda tasarrufun sağlanabileceğinin mümkün olduğunu vurgulayan Tolunay, yörenin iklim koşullarına göre uygun ürün yetiştirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

SU HASADI
“Su hasadı’ diye bir kavramımız vardır bizim.” diyen Prof. Dr. Tolunay, “Yağmur suyu hasadı da denir. Nedir bu ? Yağan yağmuru bir şekilde toplayıp, toprağa sızdırmaktır. İBB bu yönde bir karar aldı. Örneğin yağmur suyu giderlerinin altına bir depo yaparak bu depoda biriken suyu pek çok alanda kullanabilirsiniz. Dağlık alanlarda, meralarda ormanlarda ise küçük küçük göletler yaparak yağan yağmur suyunun oralarda birikmesini sağlayabiliriz. Bu uygulama aynı zamanda yerleşim yerlerine ulaşan yağış sularını da azaltarak selleri de engelleyecek.  En önemli su hasadı yöntemi de doğal ekosistemi, ormanları, meraları korumak. Aşırı yoğun kullanımdan dolayı meralarımızın ot verimi düşük, toprak çıplaklaşmış.” dedi.
“Suyun yoğun tüketildiği özellikle yeraltı sularını kullanarak çalışan sanayii tesislerine o bölgelerde izin vermememiz gerekiyorö diyen Tolunay yer altı sularının gelecek yıllar için mutlaka rezerv olarak tutulması gerektiğini vurguladı ve  yer altı suları için “Onlar altından bile değerlidir. Çünkü nüfusumuz artacak” dedi.

‘İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ GEÇİCİ BİR SORUN DEĞİL’
İklim değişikliğinin geçici bir sorun olmadığına dikkat çeken Tolunay, “İklim değişikliği, ekolojik krizin şu anda içindeyiz, gelecekte yaşanacak bir olay değil. Paris İklim Anlaşması. 2030 yılına kadar sera gazı salınımlarını 30, hatta 25 milyar tonun altına düşürmemiz gerektiğini söyler. 2019 yılında ise dünya genelinde 59 milyar ton sera gazı salınımı yapmışız” dedi.

‘TÜRKİYE’DE YAĞIŞLAR DÜZENSİZLEŞEK’
Prof. Dr. Tolunay, Türkiye’nin iklim geleceğiyle ilgili olarak da şunları söyledi:
“Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre Türkiye genelinde 2040’lı yıllarda 2-3 derece,  2070’li yıllarda 3-4 derece, yüzyıl sonunda ise 4-5 derece daha sıcak olabilir. Yağışlar düzensizleşecek, özellikle yaz ve sonbahar yağışlarındaki azalmalar yüzde 50’leri bulabilir. İstanbul’un 3-4 derece daha sıcak olması demek, İstanbul’a hiç kar yağmaması anlamına gelebilir. Ağaçlar hiç yaprak dökmeyebilir. İklim değişikliğine karşı dünya olarak şimdi akıllansak bile bunun etkisini görmeniz belki de yüz yılı bulacak. Ekolojik kriz dediğimiz bir olay var. Ormanlarınıza sahip çıkmazsanız, tarım alanlarınıza sahip çıkmazsanız, bunları yapılaşmayla sanayileşmeyle kaybederseniz, meralarınızı korumazsanız bunun sonucunda daha çok selle karşılaşırız. Ormanı kaybederseniz sel olur, merayı kaybederseniz hayvancılık ölür, hayvanınızı otlatamazsınız. Tarım alanlarınızı kaybederseniz aç kalırsınız. Çünkü nüfusumuz artarken tarım alanlarımız genişlemiyor. Bütün bunları ekolojik kriz olarak nitelendiriyoruz. Bu durumdan doğadaki tüm canlılar etkileniyor, olaya bütüncül olarak bakmamız gerekiyor.”

Görüntü dökümü:
————————
-Prof. Dr. Tolunay’ın konuşması
-Alibeyköy barajının havadan çekilen arşiv görüntüsü
-Detaylar

========================

7- BEYAZIT MEYDANI’NDA BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ OLAYLARINA İLİŞKİN AÇIKLAMA

Murat SOLAK – Cemal YURTTAŞ/İSTANBUL,(DHA) TÜRKİYE Gençlik Birliği (TGB) üyesi yaklaşık 100 kişilik grup, Beyazıt Meydanı’nda bir araya geldi, Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan olaylara ilgili basın açıklaması yapıldı.
Ellerinde Türk bayrakları ve dövizlerle slogan atan grup,  “Demokratik Üniversitenin Yanında, Terörün Karşısındayız” pankartı açtı. Grup adına basın açıklamasını yapan TGB Genel Başkanı Yıldırım Gencer, şunları söyledi:
“Yalnız Boğaziçi Üniversitesi’nde değil bütün Türkiye’de rektörlerin seçimle belirlenmesi gereklidir. Köklü ve gerçek çözüm budur. Ancak ‘katil polis’ sloganı atanların, Kabe’yi yere serenlerin, kayyum rektör sloganlarının, polis arabası tekmeleyenlerin, LGBT bayrağı sallayanların, terör örgütüyle irtibatlı olanların meselesi rektörlerin seçilmesi değildir. Onların sokak çağrıları ve bütün yaptıkları PKK’yı ve FETÖ’yü kurtarmak içindir. Zaman, ABD merkezli fitne ve fesat girişimlerini bozguna uğratma zamanıdır. Maskeleri indirme zamanıdır. Türkiye’nin hiçbir sorunu PKK ve HDP ile birlikte cepheler kurularak çözülemez. HDP’nin kendisi demokrasi ve özgürlük mücadelesinin karşısındaki sorundur. Vatan bölücüleri ABD piyonu teröristlerle üniversite mücadelesi vermeye kalkanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindedir. Çünkü bunların derdi öğrenci değil, vatan değil, bağımsızlık değil” dedi.

“ÜNİVERSİTEMİZE BURNUNUZU SOKMAYIN”
Boğaziçi Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübü Başkanı Gökalp Erbaş da şunları söyledi;
“Boğaziçi Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübü olarak ABD emperyalistlere sesleniyoruz. Üniversitemize burnunuzu sokmayın. Üniversitemiz öğrenci ve akademisyenleriyle 1 Ocak 2021 tarihinde yapılan rektörlük atamasının geri alınması ve üniversitemizin rektörünü üniversite seçmesi için 1  aya aşkın haklı bir mücadele veriyor. Bugün geldiğimiz noktada demokratik üniversite ilkesine aykırı bu atama kararında ısrar etmenin yarattığı sonuçlar ortadadır. Buna karşı mücadelenin herkesi birleştiren zeminden uzaklaştırması, üniversitenin dışına taşınması, Boğaziçi’nin haklı talebin kendi siyasi yörüngesine çekmeye çalışan terörle ilişkili ve Türkiye’ye düşman siyasi odakların mücadeleleri nedeniyle Boğaziçi Üniversitesi için yaptığımız meşru itiraz ABD emperyalizmleri tarafından da kullanılmaya başlanmıştır” dedi.

Görüntü dökümü:
——————
-Toplanan gruptan görüntü
-Grubun sloganlar atması
-Basın açıklaması
– Boğaziçi Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübü Başkanı Gökalp Erbaş açıklama

===================

8- SİLİVRİ’DE 2 TRAFİK KAZASI: 5 YARALI

Haber-Kamera: Uğur Samet AVCI / İSTANBUL,(DHA) SİLİVRİ’de 500 metre arayla 2 ayrı trafik kazası meydana geldi. Her iki kazada da can kaybı yaşanmazken, 5 kişi yaralandı.
İlk kaza Silivri TEM Otoyolu Çerkezköy yolu istikametinde saat 11.00’de meydana geldi. Panelvan minibüs, kamyonet ve bir otomobilin karıştığı ilk kazada minibüste bulunan 3 kişi yaralandı. Panelvan minibüste sıkışan sürücü ve yolcu itfaiye ekipleri tarafından çıkartıldı. İkinci kaza ise ilk kazanın yaşandığı yolun 500 metre ilerisinde yaşandı. Kum yüklü hafriyat kamyonu, panelvana çarpması sonucu devrildi. Kumlar yola savruldu. Meydana gelen 2 kaza nedeniyle uzun araç kuyrukları oluşurken, 5 kişi sağlık ekipleri tarafından hastaneye kaldırıldı. Tedavi altına alınan yaralıların sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi.

Görüntü Dökümü:
————————
– Kazalardan detaylar
– Genel ve detay görüntüler 

====================

9- ATAŞEHİR’DE 58 ADET SU SAYACI ÇALAN ŞÜPHELİ KAMERADA

İSTANBUL (DHA) – ATAŞEHİR’de 7 ayrı adresten 58 adet su sayacı çalan şüpheli S.Ç. yakalandı. S.Ç’nin hırsızlık anları güvenlik kameralarına yansıdı.
Ataşehir’de 7 farklı adresten 58 adet su sayacı çalındı. İhbar üzerine polis ekipleri şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı. Ekipler, kimliğini tespit ettikleri şüpheli S.Ç.’yi gözaltına aldı. S.Ç.’nin su sayaçlarını 20 lira karşılığında Küçükbakkalköy Mahallesi Dudullu Caddesi’nde, A.D. isimli kişinin sahip olduğu ve hurdacı olarak faaliyet gösteren işyerine sattığı belirlendi. Aynı gün içerisinde yapılan çalışmaların devamında A.D. iş yerinde yakalandı ve yapılan aramada çalıntı olduğu belirlenen 11 adet su sayacı polis ekiplerince muhafaza altına alındı. Şüphelilerden A.D. “Suç Eşyası Satın Alma” suçundan, S.Ç. ise “Açıktan Hırsızlık” suçundan adli makamlara sevk edildi. Öte yandan şüphelinin hırsızlık için apartmana girdiği anlar kameralara yansıdı.

Görüntü Dökümü:
—————–
-Hırsızlık anları kamera kayıtları

======================
 
10- KAĞITHANE’DE KUMAR OPERASYONU KAMERADA

İSTANBUL, (DHA) – KAĞITHANE’de kumar oynatılan ruhsatsız işyerine polis baskın düzenledi. Koronavirüs tedbirlerini ihlal edenler ile kumar oynayanlara toplam 52 bin 597 lira para cezası uygulanırken, işyeri de mühürlendi. Polisin baskın anı da kameraya yansıdı. 
İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, önceki gün Kağıthane Sultan Selim Mahallesi Atatürk Caddesi’nde bulunan bir işyerinde kumar oynandığı ihbarını aldı. İhbar üzerine harekete geçen ekipler adreste yaptıkları denetimlerde içeride bulunan 13 kişinin iskambil kâğıtları ile oyun oynadığını ve söz konusu işyerinin ruhsatsız olduğunu tespit etti. 1593 Sayılı Umum Hıfzıssıhha Kanunu’nun 282. Maddesine istinaden 3 bin 469 liradan 13 kişiye toplam 45 bin 97 lira para cezası kesildi.  Kabahatler Kanunu’nun ilgili maddesi gereğince kumar oynadığı belirlenen 6 kişiye de toplam 7 bin 500 lira para cezası kesildi. Böylece içerde bulunanlara toplam 52 bin 597 lira  idari para cezası işlemi uygulandı. İşyeri mühürlenerek faaliyetlerine son verilirken, işyeri sahibi F.K. hakkında da “Kumar oynanmasına yer ve imkan sağlama” suçundan adli işlem yapıldı.

Görüntü Dökümü:
———————-
İşyerine yapılan baskın
İçerdekilerden görüntü
Oyun oynayanlardan görüntü
Genel ve detaylar 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Haberolduk.com - Son Dakika Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!