22 Ocak’ta biten haftada, toplam krediler %0.1 daralırken, kredilerin ivmesini gösteren 13 haftalık hareketli ortalama kredi büyüme hızı %3’e yavaşladı. Toplam krediler yeni yılda %0.7 daralma gösterdi. Kredilerin yavaşlamadan daralmaya dönmesi, ekonomik aktivitenin 3-6 ay zarfında daralacağının en somut ve yanılmaz öncü göstergesi. Kredilerde daralmayı geri çevirmek kolay olmayacak. Ekonomide %4, %5, %6, reel GSYH büyümesi bekleyenlerin finansal kısıtlamaları göz önüne almadan tahmin yapmaları komik kaçıyor.
Kredi hacminde yavaşlamada ticari krediler başı çekiyor. Eğer özel sektör satışlarını ve kar marjını artırıp nakit üretebilseydi, bu yavaşlama büyük sorun olmazdı. Fakat, halihazırdaki durum, bankaların özel işletmeleri riskli gördükleri için kredi vermekte nazlandıklarını ya da artık şirketini kurtarmaktan umudunu kesmiş patronajın kredi dahi almak istememesini anımsatıyor.
Faizlerde durum
BMD bültenine göre: Bankaların TL mevduat için uyguladıkları faiz oranı 22 Ocak haftasında bir önceki haftaya göre 4 baz puan azalışla %16,08 olurken dolar mevduat faizi 2 baz puan azalışla %1,41 ve Euro mevduat faizi 3 baz puan artışla %0,71 oldu.
TL bazlı ticari kredilerin faiz oranı ise aynı haftada bir önceki haftaya göre 57 baz puan artışla %20,45 oldu. TL bazlı konut kredi faizleri 21 baz puan azalışla %18,19; taşıt kredi faizleri 29 baz puan azalışla %20,06 ve ihtiyaç kredi faizleri 22 baz puan azalışla %22,72 olarak gerçekleşti.
Mevduat faizlerinin gerilemesi, bankaların kredi iştahsızlığının önemli nedenlerinden biri. Faizleri düşürerek kullanamayacakları mevduatı kovuyorlar.
TCMB Başkanı Naci Ağbal’ın uzun süre sıkı para politikasında kalma vaadi ve yavaşlayarak süregelen DTH mevduatlarında artış, kredi faizlerinin önümüzdeki 3-6 aylık vadede düşmeyeceğini düşündürüyor.
Bankaların kredi vermekten çekinmesi için bir neden daha var. Makroihtiyati kuralları geşveterek aslında batık kedileri suni teneffüsle yaşatmak, bilançolarda çok kesif faizi ödenmeyen kredi birikimi yarattı.
Bu gelişmenin en güzel örneğini, AB otoritesinin kurallarına göre bilanço düzenleyen BBVA Garanti’de görüyoruz. Yazarımız Erol Taşdelen şunları kaydediyor:
“Beklenen zarar karşılıkları da bankada % 23 artarak 15,8 milyar TL’den 19,4 milyar TL’ye yükselmiş durumda. Gayri Nakdi Kredilerde de büyüme sağlayan banka 60,5 milyar TL’lık hacmini 76,3 milyar TL’ye çıkararak % 26 büyüme gerçekleştirdi. Bankada ertelenen krediler toplam kredilerin % 11 düzeyine, 40,1 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Ertelenen kredilerin % 54’ü Ticari ve Kurumsal; % 34’ü Kredi Kartları dahil Bireysel Krediler; %12’lik kısım KOBİ Kredilerinden oluşuyor”.
Yani, özel bankalarda riskli ya da batmaya yakın kredi oranı %4.3 değil, %11-15 kadar yüksek olabilir.
Bu senaryoda, banka sermayesini korumak için makro-ekonomik koşullar düzelinceye kadar, yani ekonomideki genel kredi riski düşünceye değin riskli aktiflerden kaçınabilir.
Türkiye örneğinde, ekonominin normale dönmesi için önce Covid-19 salgın ile başedilip, sokağa çıkma yasağı ve kapatmaların kalkması gerekecek. Bu duruma gelmemiz ise en erken Mart ortalarında gerçekleşir. Eğer mütant varyantlar toplumda yayılıyorsa, Almanya ve İngiltere’de olduğu gibi tüm 2Ç2021 kısıtlamalar altında geçebilir. Bu durumda, kredilerde toparlanma 3Ç2021 sonrasına kalabilir.
Erol Taşdelen: GARANTİ BBVA’da bilanço büyüdü, Net Kar yerinde saydı
Ercan Uysal Yazdı: ‘Hanehalkı Borçluluğu; Zor Zamanlar’
Ercan Uysal Yazdı: ‘Merkez’in Borçla İmtihanı’ – (2. Bölüm)
Güldem Atabay’la Gerçek Ekonomi: Veriler ekonomi hakkında ne söylüyor?
Kaynak: Para Analiz