Beşiktaş’a ‘arkeoloji üssü’ kuruldu; dünya göç haritasını değiştirebilecek bulgular

besiktasa-arkeoloji-ussu-kuruldu-dunya-goc-haritasini-degistirebilecek-bulgular-VRJV8AUD.jpg

Beyza Nur GÜLER-Ali AKSOYER-Hüseyin ÇAKMAK-İbrahim MAŞE/ İstanbul, (DHA)  -BEŞİKTAŞ Metro İstasyonu olacak alanda İstanbul Arkeoloji Müzeleri tarafından yürütülen kazılarda, M.Ö 3500-3000 yılları arasında tarihlenen kurgan tipi mezarlar bulundu. Yaklaşık 6 bin yıllık buluntuların dünya göç haritasını değiştirebileceğini ifade eden Arkeolog Mehmet Ali Polat, “Dünya göç haritasına baktığımız zaman, Karadeniz’in Kuzey’inden, Balkanlardan Anadolu’ya doğru bir göç olduğu görülmekte Tunç çağında. Ama buradaki son veriler, buradaki mezarlar, içerisindeki küçük buluntular ve runik alfabe sembolleri değerlendirildiği zaman,  Anadolu’dan Balkanlara, oradan Avrupa’nın Kuzeydoğusu ve Karadeniz’e doğru göç haritasını değiştirebilir” dedi. 

İSKELE KURULDU, BRANDA ÇEKİLDİ
Kabataş-Beşiktaş-Mecidiyeköy- Mahmutbey metro hattının Beşiktaş İstasyonu olacak alanda, İstanbul Arkeoloji Müzeleri tarafından 2016’dan bu yana arkeolojik kazılar yapılıyor. Tüm hızıyla devam eden kazıları sekteye uğratacak hava olaylarından alanın korunması için, dev bir iskele kuruldu ve üzerine branda serildi. Yapılan çalışmalarda 1910 yılında yapılmış tramvay hattı ve depolarına ait kalıntıların yanı sıra geç Osmanlı dönemi ve ardından orta ve geç Bizans dönemi kalıntılarına rastlandı. Bu katmandan hemen sonra ise, Boğaz hattı için çok önemli olan Helenistik ve Roma dönemine ait küçük buluntular ortaya çıkarıldı. Ancak Beşiktaş’taki kazılarda arkeologları en çok heyecanlandıran buluntularla, bu katmanlardan sonra karşılaşıldı. Günümüz deniz seviyesinden 1 buçuk metre derinlikte, dairesel plan veren taş dizileri görüldü. Çalışmalar ilerledikçe bu yapıların, kurgan tipi mezarlar olduğu ortaya çıktı. Türkiye’de bulunmuş en eski kurgan tipi mezarların, İlk Tunç çağına ait olanların hepsi ‘kremasyon’ yani yakılarak gömüldüğü için, kemikler çatlamış ve ufalanmış durumda. O nedenle alandaki arkeologlar çalışmalarını, dişçi aletleriyle ve titizlikle sürdürüyor. Çok ince bir çalışma yapılarak tüm mezarlar açılıyor ve belgeleniyor. 

82 ADET MEZARA RASTLANDI 
2016’dan bu yana devam eden kazılarda karşılaştıkları buluntular ile ilgili Polat, şunları söyledi: 
“İçinde bulunduğumuz kazı alanı, Beşiktaş istasyon alanı. Biz burada İstanbul Arkeoloji Müzeleri olarak 2016 yılında çalışmalara başladık. Burası biliyorsunuz, Beşiktaş Meydan’da. Hemen meydan seviyesinden itibaren başlayan çalışmalarda yüzeyden 2 metreye kadar güncel dolgu ardından, 1910 yılında yapılmış tramvay hattı ve depolarına ait kalıntılara ulaştık. Bu kalıntılar koruma kurulu kararı ile kaldırıldıktan sonra çalışmalara devam edildi. Hemen altından geç Osmanlı, ardından orta ve geç Bizans dönemi olmak üzere Bizans dönemi buluntularına rastladık. Bu katmandan hemen sonra ise, Boğaz hattı için çok önemli olan klasik dönem, yani bizim M.Ö. 6. yüzyıl dediğimiz klasik, Helenistik ve Roma dönemine ait küçük buluntulara rastladık.  Bunlar esasında bu bölgede yapılmış ilk kazıda çıkan bulgular olması nedeniyle önemliydi. Ama esas Beşiktaş için  önemli olan, bu klasik dönem dolgusunun hemen altında günümüz deniz seviyesinden 1 buçuk metre aşağıda dairesel plan veren taş dizilerine rastlanmış olması. Buradaki dairesel planlı taş dizilerinin, biraz kazılar ilerlediğinde kurgan tipi mezarlar olduğu açığa çıktı.  Yaklaşık M.Ö. 3500 yani kronolojide ilk Tunç dediğimiz çağlara ait. Bu dairesel plan veren taş dizileri halindeki kurganların içinde ve dışında, yaklaşık 82 adet mezara rastladık. Bu 82 adet mezarın 75 tanesi kremasyon yani yakarak gömülmüş iskeletlere ait. 7 tanesi ise inovasyon dediğimiz yani doğrudan gömü olan mezarlardı.”

“YAKILARAK GÖMÜLEN İSKELETLER UFALANMIŞ KEMİKLER HALİNDE KARŞIMIZA ÇIKIYOR”
İlk Tunç çağına ait bu kurganların içinde, farklı tipte gömü çeşitlerinin olduğunu gördüklerini dile getiren Polat, 
“Yakılarak gömülen iskeletler, çok ufalanmış kemikler halinde karşımıza çıkıyor. Burada bazı kurganların içerisinde, direkt yerinde yakılmış ve orada bırakılmış mezarlar mevcut, bazı mezarların içerisinde de farklı bir yerde yakılıp, pişmiş toprak kapların içine konulup getirip buraya gömülmüş mezarlar da mevcut.  Bu mezarların içinde, iskeletlerle beraber, mezar hediyeleri olduğunu gördük. Çoğunluğu bunların pişmiş toprak kaplar. Çok az miktarda ise arsenikli bakır dediğimiz aletler tespit ettik. Bunlarla beraber küçük oyuncak arabaların tekerlekleri olabilecek pişmiş topraktan objeler tespit edildi” şeklinde konuştu.

BUGÜNE KADAR BENZERİ BULUNAMAYAN FİGÜRİNLER ORTAYA ÇIKTI
Buradaki mezarların, Türkiye’de bulunmuş en eski kurgan tipi mezarlar olması nedeniyle öneminin büyük olduğunu ifade eden Polat, şöyle devam etti:  “Bunlar ilk Tunç çağlarına ait. Burada bir mezarın içerisinde, iki adet pişmiş toprak figürin tespit ettik. Biri büyük, biri küçük olmak üzere ayak ucuna, birbirlerine değecek şekilde mezara yerleştirilmişlerdi. Bunların önemi ise, bu figürinlerin benzerini bugüne kadar bulamamış olmamız. Figürinlerin üzerinde bazı semboller yer almaktaydı. Biraz araştırdığımız zaman bunların runik alfabe sembolleri olduğunu gördük. Romanya tarafında Vinca  kültüründe görülen semboller.”

BURADAKİ VERİLER DÜNYA GÖÇ HARİTASINI DEĞİŞTİREBİLİR 
Mezarlar sayesinde ulaştıkları verilerin, dünya göç haritasını değiştirebileceğini ve bu nedenle çok önemli olduğunu vurgulayan Polat,  “Dünya göç haritasına baktığımız zaman, Karadeniz’in Kuzey’inden, Balkanlardan Anadolu’ya doğru bir göç olduğu görülmekte Tunç çağında. Ama buradaki son veriler, buradaki mezarlar, içerisindeki küçük buluntular ve runik alfabe sembolleri değerlendirildiği zaman,  Anadolu’dan Baklalara, oradan Avrupa’nın Kuzeydoğusu ve Karadeniz’e doğru göç haritasını değiştirebilir. Bundan dolayı, Beşiktaş kurganları çok önemli. Burada yerinde yakılıp gömülen mezarlar da literatür için ilk örnekler. Buradaki bir örnekte şunu gördük, ceset yakılmadan önce hocker pozisyonunda, yani cenin pozisyonunda ağaçların üzerine yatırılıyor, üzerine ağaç seriliyor ve bu şekilde yakılıyor. Daha önce nasıl yakıldığına dair elimizde bir veri yoktu. O nedenle bu da literatür için çok önemli” diye konuştu. 

BEŞİKTAŞ İSTASYONU’NUN EN ÜSTÜNDE SERGİLENECEK
Buradaki buluntuların akıbetinin ne olacağı ile ilgili ise Polat, “Şu an arkada gördüğünüz çalışma, Bu metro istasyonunun ikinci bölümü. Birinci kısımda çıkan kurganlar ilgili kurul kararınca istasyonun en üst kısmında sergilenmek üzere belgelenerek kaldırıldı. Bu kısımdaki yeni çıkardığımız kurganlar da büyük ihtimalle kaldırılıp onlarla beraber, metronun en üst kısmında sergilenecek” dedi. 

Görüntü dökümü: 
———————— 
///////GÖRÜNTÜLER 2 PARÇA GEÇİLECEK//////
-Alanın havadan görüntüleri
-Kazı çalışmalarından görüntüler 
-Bulunan figürinlerin fotoğrafları 
-Kurganların fotoğrafları
-Atölyeden görüntüler
-Mehmet Ali Polat ile röp. 
-Muhabir anonsları(Beyza Nur GÜLER) 
-Genel ve detay

 

Exit mobile version