Amerika Birleşik Devletleri’nin 43’üncü Başkanı Joe Biden’ın 1915 olaylarını ülke tarihinde ilk defa resmi dilden “soykırım” olarak nitelendirmesi büyük skandala sebep olduğunu söyleyen Sosyolog ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Bahlul Aliyev, “Bu karar sadece siyasi bir amaç taşıyor. Hukuki hiçbir bağlayıcılığı yok” dedi.
“ERMENİ İSYANI RUSYA VE FRANSA TARAFINDAN YÖNETİLDİ”
1915 olaylarının arka planını değerlendiren İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Bahlul Aliyev, “Tarihe dönüp baktığımızda Rusya ve Fransa tarafından yönetilen büyük bir Ermeni isyanı görüyoruz. Nedense, bu isyanlar sonucu yakılan, diri diri gömülen, türlü işkencelerle öldürülen, kazığa oturtulan 500 binden fazla Anadolu insanının hatırası önemsenmemekte, aksine bu vahşeti yapan Ermeniler’in geçici bir tehcire tabi tutulması sahte tarih yazılımıyla kurgulanmış bir gündem oluşturuluyor” ifadelerini kullandı.
“BIDEN KAOSU KÖRÜKLÜYOR”
ABD Başkanı Joe Biden’ın ülkedeki kaosu körükleyerek ve kullanarak iktidara geldiğini vurgulayan Dr. Aliyev, “Joe Biden ABD seçimleri öncesinde aşırı solcu Antifa ve BLM örgütlerinin ülkede başlattığı yıkıcı kaosu körükleyerek, söylemlerini ona göre şekillendirerek iktidara gelmeyi başarmış bir lider. Bu nedenle onun kaostan beslendiğini açıkça söyleyebiliriz. Son bir aydır daha senatör olduğu zamanlar finansal destek karşılığında Ermeniler’e iktidara gelince sözde soykırımı resmen tanıyacağına dair vermiş olduğu sözü tutması için Ermeni asıllı birçok senatör ve temsilci tarafından defalarca uyarılmaktaydı. Bunu kongredeki konuşmalardan görüyorduk. Böylece Biden’ın, aynı zamanda baskı altında da böyle bir karar almış olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.
“SİYASİ MANTIKSIZLIK”
Biden’ın konuşmasında “soykırım” kelimesini kullanmasının Amerikan siyaseti açısından da büyük bir hata olduğunu dile getiren Dr. Aliyev sözlerine şöyle devam etti:
“Böyle bir seçim reelpolitik açısından da büyük bir hata. Türkiye bölgede ABD’nin en önemli stratejik müttefiki konumunda. Özellikle, Ukrayna ve Rusya sınırında gerilim tırmanmakta olduğu bir dönemde Biden’ın şahsen Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’ye açık bir şekilde destek sözünü vermesinin ardından Türkiye gibi bölgesel aktörle ilişkileri zaafa uğratmak Rusya’nın stratejik hedeflerine hizmet etmekten başka bir şey değil. Ayrıca, iktidara gelir gelmez 2008 yılında Rusya’nın Gürcistan’a saldırması üzerinden Rusya’yı kınayan ve hesaplaşma imalarının ardından bu bölgenin en önemli gücü olan Türkiye’ye karşı böyle tavır alması siyasi mantıksızlıktır.”
“PANDORA’NIN KUTUSU AÇILDI”
Biden’ın başlatmış olduğu bu polemiğin en çok ABD için kötü sonuçlar doğuracağına dikkat çeken Dr. Aliyev, “Başkan düzeyinde birisinin böyle bir söylem seçmesiyle Pandora’nın kutusu açıldı. Türkiye mütekabiliyet esasında adımlar atarsa ABD kan ve katliam üzerinde kurulmuş tarihiyle hesaplaşmalı olacaktır. Amerikan yerlilerine karşı işlediği cinayetler, 15 milyondan fazla insanın fiziki yok edilmesi, Afrikalılara karşı kölelik ve şiddet dolu tutumlar, Vietnam’da sivillere karşı kullanılan Napalm bombaları, savaşın bitmesine rağmen Hiroşima ve Nagasaki’ye atılan nükleer bombalar, Afganistan ve Irak’ta işlenen cinayetler, Ebu Gureyb ve Guantanamo gibi insanlık onuruna aykırı olaylarla yüzleşmesi gerek. Bu listeyi daha çok uzatmak mümkün ancak, bu kadarı bile 1915 olayları üzerinden kurgulanmış tarih yazılımına karşı yeterince belgelenmiş ve yakın tarihin utanç sayfalarıdır” diye konuştu.
“HUKUKİ BAĞLAYICILIĞI YOK”
ABD Başkanı Joe Biden’ın söyleminin herhangi bir hukuki bağlayıcılığın olmadığının altını çizen Aliyev sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Dünya’da 30 ülke 1915 olaylarını resmi olarak ‘Soykırım’ olarak tanımaktadır. Bunun hiçbir hukuki bağlayıcılığı yoktur. ABD eyaletlerinden 49’u eyalet meclisi düzeyinde sözde soykırımı tanımaktadır. Sayın Erdoğan’ın defalarca Ermenistan tarafına ortak komisyon kurma teklifi ve sonuçlarını kabul edeceğine dair sözü nedense hep göz ardı edildi ve kabul görmedi. Oysaki dünyada hiçbir lider bu kadar samimi davranmamıştı. Bu hem Ermeni lobisinin hem de onları maşa olarak kullanan devletlerin çifte standartları apaçık bir düzeyde uyguladığını göstermektedir. Sonuç her ne olursa olsun, bu yalnızca Türkiye’ye baskı için alınmış siyasi bir karardır, tarih yazımında geçerliği yoktur.”