1- TUZLA’DA OTOMOBİL BETON BARİYERE ÇARPIP TAKLA ATTI; 1 ÖLÜ
Ali Kerem BENGİ / İSTANBUL, (DHA) TUZLA’da sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği otomobil beton bariyere çarparak takla attı. Kazada otomobilin sürücüsü hayatını kaybetti.
Kaza, saat 07.15 sıralarında Tuzla D-100 Karayolu İçmeler Mevkii Edirne istikametinde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, Edirne istikametine ilerleyen 22 RM 811 plakalı otomobilin sürücüsü direksiyon hakimiyetini kaybederek yol kenarındaki beton bariyere çarptı. Çarpmanın etkisiyle otomobil 100 metre ileriye takla attı. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda polis, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin ilk müdahalede bulunduğu sürücünün hayatını kaybettiğini belirledi. İtfaiye ekipleri tarafından yerinden çıkarılan sürücü, sağlık ekipleri tarafından ambulansa konularak Tuzla Devlet Hastanesi morguna kaldırdı. Sürücünün adının H.Ö. olduğu tespit edildi.
Kaza nedeniyle yaklaşık iki saat Edirne İstikametinde trafik yoğunluğu oluşurken, otomobil çekici yardımıyla kaldırıldı. Kazayla ilgili soruşturma sürüyor.
Görüntü Dökümü:
———–
-İtfaiye ekiplerin çalışması
-Sağlık ekipleri sürücüye müdahalesi(Özel)
-Ex olan sürücüyü araçtan çıkarılarak ambulansa götürülmesi(Özel)
-Kaza nedeniyle etrafa dağılan otomobilin parçaları
-Edirne istikametinde oluşan trafik yoğunluğu
-Genel ve detaylar
=================
2-ŞİŞLİ’DE İSTİNAT DUVARI ÇÖKTÜ, DOĞALGAZ BORUSU PATLADI
-Apartman sakinleri panik yaşadı.
Murat DELİKLİTAŞ-Özgür EREN/İstanbul,(DHA) ŞİŞLİ’de, yan tarafında inşaat çalışması yapılan binanın çöken istinat duvarı, doğalgaz borusunu patlattı. Gaz sızıntısı nedeniyle panik yaşayan apartman sakinleri kendilerini sokağa attı.
Olay, Eskişehir Mahallesi Kınalı Keklik Sokak’ta saat 09.00 sıralarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, temel kazı çalışmaları yapılan inşaat alanında gece saatlerinde yaşanan toprak kaymasının ardından yan binanın istinat duvarı çöktü. Birkaç saat sonra ikinci kez yaşanan toprak kaymasıyla birlikte yerinden oynayan duvar parçaları, binanın doğal gaz borusunu patlattı. Birkaç yerden kırılan borudan sızan gazın kokusu tüm sokağı sardı. Sızıntı nedeniyle oluşan ses ve gaz kokusu yüzünden panik yaşayan bina sakinleri kendilerini sokağa attı.
“BÜTÜN BİNADA OTURANLAR DIŞARIDAYIZ”
Haber verilmesi üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, çevrede güvenlik önlemi alırken, paniğe neden olan doğalgaz sızıntısı ise görevlilerin binaya giden akışı kesmesiyle sona erdi. Bina sakinlerinden Murat Bebek, “Sabaha karşı istinat duvarı çöktü. Ondan sonra da bu şekilde doğalgazın patladığı haber verildi. Hemen binayı boşalttık. Bütün binada oturanlar dışarıdayız. Binayı boşalttığımız için kimseye bir şey olmadı. Doğalgaz ekibi de geldi, doğalgazı kestiler. Sürece bakacağız. Belediyenin bu konuda biraz daha temkinli olması lazım” dedi.
Görüntü Dökümü
——————
-Sokakta doğalgazı sokağa saçılmasından genel ve yakın detaylar
-Sokak sakinlerin sokağa dökülmesi
-İnşaat alanında genel ve yakın detaylar
-Kepçeden detay görüntü
-Polis ekiplerinden detay görüntü
-Doğalgaz ekiplerinin gelişi
-Sokak sakinleri ile röportajlar
======================
3- BEYKOZ’DA KAZA; MEYVE SUYU YÜKLÜ KAMYON DEVRİLDİ
Haber-Kamera: Cengiz ÇOBAN-İsa ALMAÇAYIR-İSTANBUL (DHA) BEYKOZ Kuzey Marmara Otoyolu’nda meyve suyu yüklü kamyona arkadan başka bir kamyon çarptı. Kazada çarpmanın şiddetiyle kamyonlardan biri devrilerek yan yatarken, bir kişi yaralandı
Kaza saat 08.00’de Beykoz, Kuzey Marmara Otoyolu Riva mevkii Edirne istikametinde meydana geldi. Ramazan Özcan idaresindeki 03 FN 626 plakalı kamyon önünde seyreden Hakan Ertan idaresindeki 16 NFJ 45 plakalı meyve suyu yüklü kamyona çarptı. Çarpmanın şiddetiyle kamyon, bariyerleri parçaladıktan sonra devrilerek yan yattı. Kazayı gören diğer sürücüler itfaiye ve sağlık ekiplerine haber verdi. Otoyol görevlileri ve Jandarma ekipleri de başka bir kazanın yaşanmaması için önlem aldı. Kazada devrilen kamyonun sürücüsü yara almazken, çarpan kamyonun sürücüsü hafif şekilde yaralandı. Yaralıya ilk müdahale kaza yerine gelen ambulans içinde yapıldı. Kamyon sürücüsü Hakan Ertan “Arkadan çarpınca bariyerlere çarptıktan sonra devrildi kamyon. Arnavutköy’e gidiyordum vurunca yan yattı” diye konuştu. Ekiplerin yan yatan kamyonu kaldırma çalışmaları devam ediyor.
Görüntü dökümü:
—————————–
-Ambulans içindeki yaralının görüntüsü
-Devrilen kamyonun görüntüsü
-Çarpan kamyonun görüntüsü
-Kamyon sürücüsü ile röp
-İtfaiye ve sağlık ekiplerinden görüntü
-Parçalanan bariyerler
-Dökülen meyve suyu kutuları
-Genel ve detay görüntüler
===================
4- (Özel) KADIKÖY’DE MOTOSİKLETLİYE OTOMOBİLİYLE BÖYLE ÇARPTI
Cengiz ÇOBAN / İSTANBUL, (DHA) KADIKÖY’de iddiaya göre tartıştığı kişiye sinirlenen sürücü, otomobilini park halindeki motosiklete doğru sürdü. Kaza sırasında motosiklet savrulurken, motosikletin üzerinde oturan sahibi ise yaralandı. O anlar güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı.
Olay geçtiğimiz cuma günü akşam saatlerinde Koşuyolu’nda meydana geldi. İddiaya göre kadın sürücü ve yanındaki bir kişi, caddede başka biri ile tartışmaya başladı. Tartışma sırasında sinirlenen kadın sürücü, bir anda kaldırımda park halinde bulunan motosiklete doğru aracını sürdü. Otomobil, önce 350 kiloluk saksıya sonra park halindeki motosiklete çarptı. Çarpmanın etkisiyle motosiklet savrulurken, o anda motosikletin üzerinde oturan sahibi ise yaralandı. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralı Burak Göksu (23) ambulansla hastaneye kaldırıldı.
5 GÜNLÜK İŞ GÖREMEZ RAPORU ALDI
Parmağından ve vucüdunun çeşitli yerlerinden yaralanan motosiklet sürücüsü Burak Göksu o anları anlattı. Göksu “Kadınla bir adam dışarıda başka birisi ile tartışıyordu. Bizde sesleri duyarak müdahale etmek istedik. Kadın çok sinirlendi. Sinir krizi geçirince direkt aracı bizim üzerimize sürdü. Önce 350 kiloluk saksıya çarptı. Sonra duran bir motosiklete çarpıp, benim oturduğum motora çarpıyor. Ben son anda kendime atmamla ufak tefek sıyrıklarla kurtuluyorum. Kadın 100 metre sonra duruyor ve ağlamaya başladı. Mucize kurtuluş gibi. Doktorlar da ‘1-2 saniye olayda kenara atmasaydın ölmüştün’ dedi. 5 günlük iş göremezlik raporu verdi. Parmağımda şişlik ve vücudumun bazı yerlerinde zedenlenme oldu” dedi.
O ANLAR KAMERADA
O anlar güvenlik kameraları tarafından da kaydedildi. Görüntülerde hızla gelen araç motosikleti ve sahibini sağa sola savurduğu görülüyor. Çevrede bulunanların yaralının yardımına koşması yine görüntülere yansıyor.
Görüntü dökümü:
—————————
-Yaralanan motosiklet sürücüsü ile röp
-Kaza yeri
-Motosikletten görüntü
-Olayı gören arkadaşının kazayı anlatması
-Genel ve detay görüntüler
(Güvenlik kamerası)
-Restorantın önünden görüntü
-Bekleyen vatandaşlar ve motor kuryeden görüntü
-Aracın gelmesi
-Motosiklete çarpması
-Motosiklet sürücüsünün kenara kaçması
-Genel ve detaylar
===================
5- BEYOĞLU’NDA 2 KATLI METRUK BİNA ALEV ALEV YANDI
Haber-Kamera: Özgür EREN-Murat DELİKLİTAŞ İSTANBUL (DHA) Beyoğlu’nda iki katlı metruk bina alev alev yandı. Yan binaya da sıçrayan alevler nedeniyle burada oturanlar panikle kendilerini dışarı attı. Yangında ölen ya da yaralanan olmazken, metruk bina küle döndü.
Beyoğlu, Bedrettin Mahallesi Yaşmak Sıyıran Sokakta saat 09.15 sıralarında iki katlı metruk binada henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Alevler kısa sürede tüm binayı sardı. Alevler yan apartmana da sıçradı. Apartman sakinleri kendilerini panikle dışarı attı. İhbar üzerine olay yerine, itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. Yangın, itfaiye ekiplerinin çalışmasıyla kısa sürede söndürülürken, metruk bina küle döndü. Alevlerin sıçradığı yan apartmanda da hasar oluştu. Yangının sıçradığı yan binada oturanlardan biri “Yangın çıkan binanın yan tarafından oturuyorum. Dumanlar balkonumuza kadar geldi. Ben de kedimi alıp, sokağa çıktım” diye konuştu. Yangını gören Yavuz Gültekin, “Sırt çantalı 3 genç çıktı yanan binadan. Çıkıp bu tarafa doğru gittiler. İtfaiyeye haber verdik. Ben yukarıdan gördüm yangını.” dedi.
Görüntü Dökümü
-Cep Telefonu
-Binanın alev alev yanması
-Aktüel
-Binadan yoğun duman çıkması
-İtfaiyenin söndürme çalışmaları
-Dumanların arasından alevlerin çıkması
-Sokaktan detaylar
-Yan binada oturanların sokakta beklemesi
-Kediden detay görüntü
-Kedin sahibinden detay görüntü
-Yavuz Gültekin ile röportaj
-Kedinin sahibi kadın ile röportaj
========================
6- ESENYURT’TA GALERİDEKİ 2 LÜKS OTOMOBİL İLE ÇELİK KASAYI ÇALDILAR
Şahin BOZKURT-Erol DEĞİRMENCİ/İSTANBUL, (DHA) ESENYURT’ta sabah saatlerinde alarm sistemini devre dışı bırakarak oto galeriye giren şüpheliler, toplam 5 milyon lira değerindeki 2 lüks otomobille birlikte çelik kasayı da alarak kayıplara karıştı. Otomobillerden birinin kaçırıldığı anlar güvenlik kameralarına yansıdı.
Olay dün sabah saatlerinde Osmangazi Mahallesi Atatürk Bulvarı’nda bulunan bir oto galeride gerçekleşti. Edinilen bilgiye göre, oto galerinin önüne siyah renkte bir otomobille gelen kimliği belirsiz 4 kişi, alarm sistemini devre dışı bıraktı, tornavida ile kapıyı zorlayarak iş yerine girdi. Şüpheliler, yaklaşık 5 milyon değerindeki 2 lüks otomobilin yedek anahtarını aldıktan sonra, çelik kasayı da birinin bagajına koyarak kayıplara karıştılar.
İş yeri sahipleri sabah geldiklerinde 2 otomobilin ve çelik kasanın çalınmış olduğunu görerek durumu hemen polise bildirdi. Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı ekipler kaçan şüphelileri yakalamak için çalışma başlattı. İş yerinin güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerde şüphelilerin çaldığı iki araçtan beyaz renkte olanının kaçırılışı yer alıyor.
“TORNAVİDAYLA PARÇALAYARAK KAPIMIZI AÇIYORLAR”
Yaşanan hırsızlığı anlatan galeri çalışanı, “Olay 05.20 sıralarında gerçekleşiyor. 4 kişi siyah bir otomobille geliyor. İlk önce tornavidayla parçalayarak kapımızı açıyorlar. Burada lüks bir aracımız vardı onu ve dışarıdaki başka bir aracı alıyorlar. Kasamızda yüklü miktarda para vardı, kasayı da alıyorlar. Alarmı devre dışı bırakıyorlar. Devre dışı bıraktıktan sonra da rahatlıkla çalışıyorlar içeride.” diye konuştu.
Görüntü Dökümü:
—————-
Güvenlik Kamerası:
-Hırsızların birinin araca binmesi
-Hırsızların araba ile olay yerinden uzaklaşması
Aktüel
-Hırsızlığın yapıldığı galeri
-Ciplerden görüntü
-Kasanın çalındığı oda
-Galeri çalışanı ile röp
-Genel Görüntü ve Detay
=====================
7- PROF. DR. TOROS: VERİLERE BAKTIĞIMIZ ZAMAN TÜRKİYE’DE İKLİMİN DEĞİŞTİĞİNİ RAHAT BİR ŞEKİLDE GÖREBİLİYORUZ
Burçak BOZKUŞ – Mertcan ÖZTÜRK / İSTANBUL (DHA) – İSTANBUL Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, “Veriler ülkemizin küresel iklim değişikliğinden olumsuz yönde etkilendiğini gösteriyor. Sıcaklık verileri ve yağış verilerine baktığımız zaman Türkiye’de iklimin değiştiğini rahat bir şekilde görebiliyoruz” dedi.
“OLANLAR, ÜLKEMİZİN KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDEN OLUMSUZ ETKİLENDİĞİNİN GÖSTERGESİDİR”
İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, iklim değişikliğine ilişkin Demirören Haber Ajansı’na (DHA) konuştu. Türkiye’nin iklim değişikliğinden olumsuz etkilendiğini belirten Prof. Dr. Toros “Geçtiğimiz sonbaharda son 50 yılın en sıcak sonbaharını yaşadık. Bunlar daha önce görmediğimiz olaylar. Yine ülkemizde şiddetli yağış sonucu taşkınların, sellerin sayısında artışlar, hortumdaki artışlar gördük. Bütün bunlar küresel iklim değişikliğinden ülkemizin de olumsuz etkilediğinin birer göstergesidir” diye konuştu.
“TAHMİNLER ÖNÜMÜZDEKİ AYLARDA SICAKLIKLARIN NORMALİN ÜZERİNDE OLACAĞI ŞEKLİNDE”
Önümüzdeki kısa süreç içerisinde tahminlerde bulunan Prof. Dr. Toros, “Şu an tahminler, önümüzdeki aylar için ülkemizde genel olarak sıcaklıkların normalin üzerinde olacağı şeklinde. Yağışın kuzey bölgelerimizde, İstanbul’un olduğu bölgelerde şubat ve martta normalin üzerinde yağış gözüküyor. Sonrasında ise normalin altında yağış gözüküyor” dedi. Prof. Dr. Toros, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Önümüzdeki yıllarda büyük ihtimalle yapılaşmamızı meteorolojik şartlara göre yapıyor olacağız. Biz geçmişte meteorolojiye sadece ‘Yarın şemsiye alacak mıyım?’ diye bakıyorduk. Ama ilerde iş insanları bile planlama yaparken meteorolojiden faydalanacak. Meteoroloji bundan sonraki süreçte güvenliğimiz ve sürdürülebilirliğimiz açısından son derece önemli bir parametre olacak diye düşünebiliriz.”
“GEÇMİŞTEKİ VERİLER, ÜLKEMİZDE İKLİMDE ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER OLDUĞUNU GÖSTERİYOR”
Gelecek süreçte iklimin hızla değişeceğine dair göstergeler olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hüseyin Toros, “Geçmişteki veriler, ülkemizde iklimde önemli değişiklikler olduğunu gösteriyor. Gelecek ile ilgili yapılan projeksiyonlar da yine iklimin hızla değişeceği yönünde göstergeler var. Sıcaklıklar artıyor, yağışlar azalıyor. Ülkemizin tarım ülkesi olması, zamanla yerleşim yerlerindeki su kaynaklarının azalıyor olması, geleceğe yönelik planlama anlamında hem de sahip olduğumuz su kaynaklarının daha verimli kullanılması konusunda çalışmamızı hızlandırmamız gerektiğini gösteriyor. İklim ile hava durumunu karıştırmamak lazım. Hava durumu günlük havadaki değişimlerdir. İklime baktığımız zaman iklim bir bölgede uzun yıllar içinde oluşmuş sistemdir” şeklinde konuştu.
“BİR BÖLGENİN SICAK BİR BÖLGENİN SOĞUK OLMASI, ÜLKEMİZİ ETKİLEYEN SİSTEMLERİN GEÇİŞİ VE ORADAKİ DALGALANMALARIN SÜRECİNE BAĞLI”
Türkiye’nin küresel iklim değişikliğinden olumsuz etkilendiğine vurgu yapan Prof. Dr. Toros, “Küresel iklim değişikliğinden dolayı bir bölgemizin sıcak, bir bölgemizin soğuk olması, onun sonucu değildir. Onun etkisi vardır ama tam neden değildir. Bu iklimde 100 yıl önce de bir bölge soğuk olurken, bir bölge sıcak olabilir. Bunun için meteorolojik verilere baktığınız zaman, örnek veriyorum 2020 yılı verilerine bakın bir bölge 2019’a göre daha yağışlı iken, bir başka bölge daha kurak geçmiş olabilir. Ya da bir bölge daha sıcak iken bir bölge daha soğuk geçmiş olabilir. Bunlar tamamen ülkemizi etkileyen sistemlerin geçişi ve oradaki dalgalanmaların sürecine bağlıdır” ifadelerini kullandı.
Görüntü dökümü:
———————
-Prof. Dr. Hüseyin Toros ile röp
-Genel ve detaylar
===================
8- KADINLAR KOVİD’DEN KAÇARKEN KANSERE YAKALANIYOR. KADIN KANSERLERİNİN ERKEN TANISINDA YÜZDE 50 AZALMA VAR
Özlem YURTÇU KARABULUT- Doğan GÜNDOĞDU / İSTANBUL, (DHA) TÜRK Jinekolojik Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Fuat Demirkıran, Kovid pandemisi nedeniyle kadınların hastaneye gitmekten çekindiğini ancak jinekolojik kanserlere yakalanma tehlikesinin arttığını söyledi. Prof. Dr. Demirkıran, dünyada yapılan çalışmalarda kadın kanserlerinde, özellikle meme kanserinde, erken tanı oranının pandemiyle beraber yarı yarıya düştüğünü belirterek, benzer bir durumun jinekolojik kanserler için de geçerli olduğunu söyledi.
Jinekolojik kanserler dünyada kalp hastalıklarından sonra en çok ölüme yol açan hastalıklar arasında yer alıyor. Bu kanserler içinde yer alan rahim ağzı (serviks) kanseri ise kadınlarda en sık görülen kanserler içinde üçüncü sırada. Ocak ayının Serviks Kanseri Farkındalık ayı olduğuna dikkat çekerek jinekolojik kanserler konusunda önemli uyarılarda bulunan Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği ve İstanbul Üniversitesi- Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Jinekolojik Onkoloji Bilimdalı Başkanı Prof. Dr. Fuat Demirkıran, bu yıl Kovid pandemisi nedeniyle kadın kanserlerinin erken teşhisinin büyük oranda azaldığına dikkat çekti.
“PANDEMİ SÜRESİ UZAYINCA HASTALAR KONTROLE GELMEDİ”
Prof. Dr. Demirkıran, “Pandemi başladığında tüm dünyada olduğu gibi biz de Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği olarak jinekolojik kanserlerin yönetiminde birtakım değişiklikler yapmak zorunda kaldık. Bazı kanser türlerinin gelişmesi daha yavaş olduğu için, (Kovid nedeniyle) bunlarda tedaviyi kısmen geciktirdik. Başta yumurtalık kanseri olmak üzere, rahim ağzı kanseri gibi kanserlerin tedavisini ise aksatmadan devam ettirdik. Ama pandemi süresi uzayınca tedavi protokolleri de aksadı. Hastaların bir bölümü hastaneye gelmemeye başladı. Kontrole gelmeyen bir hasta grubu da oluştu. Dolayısıyla bu grupta tekrarlayan tümör tanıları gecikti. Hastalığa erken tanı koyma oranı da azaldı” dedi.
MENOPOZ DÖNEMİNDEKİ KADINLAR İÇİN BÜYÜK TEHLİKE
Pandemi korkusuyla insanların hastane ortamına girmemeleri ya da hastaneye gelse bile tedavilerini geciktirdiğini belirten Prof. Dr. Demirkıran, özellikle menopoz dönemindeki kadınlar için çok önemli şu uyarıda bulundu: “Biz, Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği olarak özellikle menopoza giren kadınlarda çok anormal kanamalar olursa, ilişki sırasında kanama ya da karında, kasıklarda şişlik, ağrı veya ciddi beslenme bozuklukları gibi şikayetler olursa bir an önce hastaneye başvurmasını öneriyoruz. Tanıda gecikme olursa tedavideki başarı oranı da düşüyor. Dolayısıyla bu şikayetleri olan kadınların kadın kanserleri açısından söylüyorum, gecikmeden hastaneye ya da kendilerine en yakın sağlık merkezine başvurmaları çok önemli.”
“ERKEN TANIDA YÜZDE 50 AZALMA OLDU”
Kovid pandemisi boyunca dünyadaki önemli merkezlerden gelen çalışma sonuçlarına göre bir kısmı meme kanseri olmak üzere kadın kanserlerinin erken tanısında yüzde 50 oranında bir azalma olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Demirkıran, “Ülkemizde jinekolojik kanserler açısından böyle bir çalışmamız henüz yok ancak gözlemsel değerlendirme olarak bahsedersek Türkiye’deki jinekolojik onkoloji merkezlerinin bu konudaki izlenimleri de buna benzer şekilde. Erken tanı oranlarında gecikmeler görüyoruzö diye konuştu. Jinekolojik kanserlerde, rahim ağzı kanseri hariç, en büyük risk grubunun menopoz dönemindeki kadınlar olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Demirkıran sözlerini şöyle sürdürdü: “Yani daha çok, 40 yaş ve üstü dönemde görülüyor bu kanserler. Bizim hasta grubumuz postmenopozal dönem ya da menopoza yakın dönem kadınlar oluyor genellikle.”
KADIN KANSERLERİ İÇİNDE TEK ÖNLENEBİLİR KANSER
Jinekolojik kanserler içinde rahim ağzı (serviks) kanserinin farklı bir yerde olduğuna işaret eden Prof. Dr. Demirkıran, “Her şeyden önce, önlenebilir bir kanser türü. Bir kadın her türlü kansere yakalanabilir ama isterse serviks kanseri olma ihtimalini sıfırlayabilir. Çünkü serviks kanseri yaklaşık 6 yıl süren bir kanser öncesi hastalık döneminden sonra gelişir. Dolayısıyla 6 yıl boyunca taramalar ve hatta serviks kanserine neden Human Papilloma Virüsü (HPV) aşılarının uygulanması, bu kanserin görülme oranını çok yüksek oranda azaltıyor. Serviks kanseri ülkemizde, kadınlarda 14’üncü en sık görülen kanser türü. Ama 40 yaş altı gruba baktığımızda, üçüncü ve dördüncü en sık görülen kanser. Yani 40 yaş altı kadın kanserlerinin önemli bir bölümünü serviks kanseri oluşturuyor” dedi.
“HPV DNA’SI TARAMASI İLE DAHA ERKEN YAKALANIYOR”
Serviks kanserini önlemenin iki yolu olduğunu anlatan Prof. Dr. Fuat Demirkıran, şu bilgileri verdi: “Birincisi, sekonder önleme dediğimiz, taramalarla; Pap test ve smear taramalarıyla yapılan değerlendirmeler sonucunda, kanser öncesi hastalığın teşhis edilmesi ve tedavi edilmesidir. Son yıllarda alınan smear örneğinden HPV DNA’sı bakılarak yapılan taramalar daha çok tercih edilmeye başlandı. Çünkü bunun güvenilirliği ve doğruluk hassasiyeti çok daha yüksek. Daha yüksek oranda kanser öncesi hastalığı tespit etme şansına sahibiz HPV DNA’sı bakarak. Zaten Sağlık Bakanlığı’nın da rahim ağzı kanserlerinin taramasında kullandığı yöntem HPV DNA’sı bakmaktır. Tarama, 30 yaşında başlar. 5 yılda bir, negatif olan hasta gruplarında devam eder. Son yıllarda HPV DNA’sı smear taramalarının da önüne geçmiştir. Eğer smear hücresinde HPV DNA’sı varsa, o zaman bu kadında HPV enfeksiyonu var demektir. HPV enfeksiyon varsa da bu kadının kanser öncesi hastalık ve hatta kansere yakalanma ihtimali çok yüksek demektir. Takip ve tedavilerle kanser önlenir.”
“BU KANSERDE EN ÖNEMLİ SİLAH AŞI”
Serviks kanserine karşı en önemli silahın aşılama olduğunu da anlatan Prof. Dr. Demirkıran sözlerini şöyle noktaladı: “İkinci yöntem de primer koruma dediğimiz, HPV aşılarıyla HPV enfeksiyonuna engel olup kanser öncesi lezyonları, dolayısıyla kanseri daha oluşmadan engellemektir. Dünya Sağlık Örgütü’nün de önerisi, 15 yaş altı kız çocuklarında iki doz HPV aşısı, ondan sonraki yaşlarda 30-40’lı yaşlarda HPV DNA’sı ile takip, öncül lezyonların doğru tedavisi yapıldığında, 2030 yılına kadar serviks kanseri görülme oranı ve buna bağlı ölümleri belirgin olarak azaltmaktır. Serviks kanseri eradike ya da elemine edilebilecek olan bir kanserdir. Yani aşı ve takiplerle serviks kanseri insidansının (görülme oranının) sıfırlanması mümkündür. Oysa bir kadına serviks kanseri tanısı koyulduktan sonra, özellikle ileri evrelerde, kansere bağlı ölüm oranı çok yüksektir. Hastalığın tekrarlama oranı da aynı şekilde çok yüksektir. Dolayısıyla önlenebilir bir kanser olması nedeniyle serviks kanserinin önleme faaliyetlerini ülkemizde de yaygınlaştırmakta fayda var.”
Görüntü dökümü:
——————-
-Prof. Dr. Fuat Demirkıran röp
-Genel ve detay görüntüler
========================
9- BEŞİKTAŞ’TA DURAĞA DALAN OTOBÜS ŞOFÖRÜNDE AKIL HASTALIĞI SAPTANMADI
Haber: Özden ATİK / İSTANBUL, (DHA) BEŞİKTAŞ’ta durağa dalarak bir kişinin ölümü ve 14 kişinin yaralanmasına neden olduğu iddiasıyla müebbet hapis ile 210 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan özel halk otobüsü şoförü Necdet Karakuş hakkındaki Adli Tıp Kurumu raporu mahkemeye ulaştı. Raporda, sanık Necdet Karakuş’ta akıl hastalığı saptanmadığı ve suça karşı cezai sorumluluğunun tam olduğu belirtildi.
İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Necdet Karakuş getirilirken, taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmada, sanığın akıl hastası olup olmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumu raporunun mahkemeye ulaştığı belirtildi. Raporda, sanığın 8 Haziran ve 27 Temmuz 2020 tarihlerinde yapılan muayenesine göre sanıkta akıl hastalığı ve zeka geriliği saptanmadığı, suçu işlediği sırada eylemin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme veya davranışlarını yönlendirme yeteneğini ortadan kaldıracak veya azaltacak boyutta bir akli arızanın içinde olduğuna delalet edecek bir tıbbi bulgu ve belgeye rastlanmadığı kaydedildi. Raporda sanığın suça karşı cezai sorumluluğunun tam olduğu ifade edildi.
AVUKATI TAHLİYESİNİ VE BERAATİNİ TALEP ETTİ
Söz verilen sanık Necdet Karakuş, “Olay günü maraton vardı, ben yol kapalı olduğundan dolayı Beşiktaş’a döndüm. Arabada kimse yoktu. O esnada gözüm karardı. Frene bastım. Ancak durdurabildim. Elime meyve bıçağı alıp kaçmaya başladım. Sonra suya atladım. Çok özür dilerim” dedi. Sanık avukatı Ahmet Adıgüzel, müvekkilinin tutukluluğuna itiraz ettiklerini belirterek “Adli Tıp Kurumu raporuna karşı beyanda bulunmak için süre talep ediyoruz. Bilirkişinin de tarafsızlığını yitirdiğini düşünüyoruz. Müvekkilimin ruh sağlığı yerinde olmadığından beyanlarına itibar edilmemelidir. Tahliyesini ve beraatini talep ederim” dedi. Sanığın diğer avukatı Yasin Ataç ise “Müvekkil ifadelerinde hayali şahısların arkadaşı olduğunu ve bunların polisle kendisini içeri attırmak için komplo kurulduğunu iddia etmiştir. Müvekkilin bu söylemleri şizofrenik olduğunu göstermektedir. Müvekkilin adli melekelerinin yerinde olup olmadığının tespiti için 6 aylık bir müşahade altına alınarak rapor verilmesi gerekmektedir. Rapor alınması için sağlık kuruluşunda kalması için adli kontrol kararı verilmesini talep ediyoruz” dedi.
DOSYA MÜTALAA İÇİN SAVCILIĞA GÖNDERİLECEK
Mahkeme, esas hakkındaki görüşünü bildirmesi için dosyanın savcıya gönderilmesine karar verdi. Sanığın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.
OTOBÜSÜ KASTEN İNSANLARIN ÜZERİNE SÜRDÜĞÜNÜ SÖYLEMİŞTİ
İddianamede, özel halk otobüsü şoförü Necdet Karakuş’un 3 Kasım 2019’da Beşiktaş’taki otobüs durağı ve burada bekleyen yolculara çarparak bir kişinin ölümüne ve bir çok kişinin yaralanmasına neden olduğu belirtildi. İddianamede, kazadan sonra otobüsten inen sanık Necdet Karakuş’un bazı şahısları elindeki bıçakla yaraladıktan sonra denize atladığı kaydedildi. Olay yerinin Sinanpaşa Mahallesi, Beşiktaş Caddesi, Bahçeşehir Üniversitesi otobüs durağı önü olduğu belirtilen iddianamede, otobüsün ön tekerinden itibaren 15,5 metre boyunca fren izi bulunduğu tespit edildiği anlatıldı. 4 Kasım 2019’da tutuklanan sanık Karakuş polise ve sorgu hakimliğine verdiği ifadesinde, olaydan önceki gece uyuşturucu madde kullandığını, olay sırasında frene basıp basmadığını hatırlamadığını, otobüsün kameralarını bilerek ve isteyerek bozduğunu söylediği belirtildi. Sanık ifadesinde kasti olarak kalabalığın üzerine otobüsü sürdüğünü, kalabalığa çarptıktan sonra frene basmadığını, otobüsün kendiliğinden durduğunu, otobüste bulunan meyve bıçağını alarak indiğini rastgele salladığını, daha sonra kendisini suçlu hissederek öldürmek istediğini ve Beşiktaş İskelesinden denize atladığını söylediği de yer aldı. İddianamede, sanık Necdet Karakuş’un, Yalçın Tahir Billur’u “Kasten öldürmek” suçundan ve “14 kişiyi de kasten öldürmeye teşebbüs etmek” suçundan bir müebbet ve 126 yıldan 210 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
Görüntü Dökümü:
————————–
– Arşiv