Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the jetpack-boost domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /home/haberolduk/domains/haberolduk.com/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114

Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the jetpack domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /home/haberolduk/domains/haberolduk.com/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114
DHA İSTANBUL BÜLTENİ- 2  – Haberolduk.com – Son Dakika Haberler
  1. Haberler
  2. Gündem
  3. DHA İSTANBUL BÜLTENİ- 2 

DHA İSTANBUL BÜLTENİ- 2 

featured
service

 

(ÖZEL) 
1- KABATAŞ’TA İSTANBUL’UN TARİHİNE IŞIK TUTACAK KALINTILAR

– Kabataş’ta yapılan metro kazısında, tarihi kalıntılara rastlandı. 19. yüzyılın sonlarında yapılan, Avrupa’nın ilk konserve fabrikası kalıntılarının bulunduğu alanda, bir de podima döşemeli mozaikler ortaya çıktı. 

– Deniz seviyesinin 4 metre altında ise M.Ö 6. yüzyıla ait klasik dönem küçük buluntulara rastlandı. Çalışmaların devamında ise arkeologlar, daha derinde antik liman dolgusuna ulaşmayı öngörüyor. 

– Arkeolog Mehmet Ali Polat, “Bu bulguların çıkması, burada küçük bir koyun olabileceğini, antik bir liman olabileceğini düşündürüyor” dedi.

Haber-Kamera: Beyza Nur GÜLER-Güven USTA-Ali AKSOYER/İstanbul, (DHA) – KABATAŞ metro istasyonu için yapılan çalışmalar sırasında, alanda arkeolojik kalıntılara rastlandı. Arkeolog Mehmet Ali Polat, “Büyük bir ihtimalle derine indiğimiz zaman burada küçük bir antik liman dolgusu ile karşı karşıya geleceğiz”  dedi.

Kabataş-Beşiktaş-Mecidiyeköy- Mahmutbey metro hattının Kabataş istasyonu olacak alanda, İstanbul Arkeoloji Müzeleri tarafından bir yıldır arkeolojik kazılar yapılıyor. Kazılar sırasında yüzeyin hemen 1 metre altında, kalıntılar ortaya çıkmaya başladı. 19.Yüzyılın sonlarında yapılan, Avrupa’nın ilk konserve fabrikası kalıntılarının bulunduğu alanda, bir de podima döşemeli mozaiklere rastlandı. Deniz seviyesinin 4 metre altında ise M.Ö 6. yüzyıla ait klasik dönem küçük buluntular ortaya çıkarıldı. Çalışmaların devamında ise arkeologlar, daha derinde antik liman dolgusuna rastlamayı öngörüyor. 

AVRUPA’NIN İLK KONSERVE FABRİKASININ TEMEL KALINTILARINA ULAŞILDI 
Bir yıldır süren Arkeolojik kazılarda nasıl kalıntılara rastladıklarını anlatan Arkeolog Mehmet Ali Polat, “Burası, Kabataş-Beşiktaş-Mecidiyeköy- Mahmutbey metro hattının Kabataş istasyon alanı. Burada İstanbul Arkeoloji Müzeleri olarak gerçekleştirilen bir çalışma var. İstanbul Arkeoloji Müzeleri, yıl içinde İstanbul genelinde yaklaşık 250 kazı çalışması gerçekleştirmekte.  Bunların bir kısmı inşaat kazıları, altyapı çalışmaları. Bir kısmı ise büyük projeler. Yani  metro, Marmaray gibi  projelerin kazıları.  Burası da metro hattının bir istasyon alanı. Kazı çalışmalarına başlanmadan önce, kurul kararları gereği İstanbul Arkeoloji Müzeleri tarafından bir çalışma yapılması istenildi.  3 sene önce, hemen arkamızda gördüğünüz bir şaft kazısı gerçekleştirildi. Bu şaft kazısı yapıldıktan sonra istasyonun genişletilmesi gerektiği düşünüldüğünden çalışmalar, alanın büyütülmesiyle devamı etti. Hemen denizin dibindeyiz. Yüzeyden itibaren, yaklaşık 1 metre sonra kalıntılar gelmeye başladı. Burada, hemen arkamda temellerini gördüğünüz yapı bin 800’lü yılların yani 19. yüzyılın sonunda, 1891’de yapılmış, Avrupa’nın ilk konserve fabrikasına ait temeller var. İsmi Ermys Konserve Fabrikası. Çoğunlukla domates ve bezelye  yaptığı tarihsel kayıtlardan görünüyor. Avrupa’nın ilk konserve fabrikası bu. İkinci fabrikayı ise aynı firma, Ayvansaray’a açıyor. Biz o konserve fabrikasının taş temellerini bulduk. Fabrika aslında taş üzeri ahşap ve kırma çatılı, makas çatıyla yapılmış. Tabii zamanla yıkıldığı için, sadece yüzey altında kalan temelleri günümüze kadar ulaşmış durumda” dedi.

PODİMA MOZAİK DÖŞEMELİ BİR DE AVLU ORTAYA ÇIKARILDI 
Fabrikanın hemen yanında daha eski yıllara ait podima mozaik döşemesine rastladıklarını ifade eden Polat, “Konserve fabrikasının hemen yanında genişçe bir avlu var. Bu bin 800’lü yıllar yani fabrikadan biraz daha öncesine tarihlendirilen podima mozaik döşemeli bir avlu. Podima mozaiklerinin hemen ortasında da bir süs havuzu var. Yani bir sosyal alan ortaya çıkartıldı. Bunun yanında, yine 1700’lü yılların sonu, 1800’lü yılların başlarına ait temel kalıntıları var. Bu kalıntıların belgelenme çalışmaları devam ediyor.  Belgeleme çalışmaları ve kazı çalışmaları bittikten sonra ilgili kurula, çıkan bulguların tamamı sunulacak. Kuruldan gelecek karar neticesinde de buradaki çalışmaların akıbeti belli olacak. Yani bunların kalındırılıp kaldırılmayacağı, taşınıp taşınmayacağı, derine inip inilmeyeceği…” ifadelerini kullandı.

“ALANDA MİLATTAN ÖNCE 6. YÜZYILA AİT KÜÇÜK BULUNTULAR MEVCUT”
Deniz seviyesinin 4 metre altında, M.Ö 6. yüzyıla ait klasik dönem küçük buluntulara da rastladıklarını anlatan Mehmet Ali Polat, bu buluntuların İstanbul Arkeoloji müzelerine götürüldüğünü ifade etti. Polat,  “Başlangıçta bahsetmiştim, biz ilk şaftla kazıya başladık. Orada 25-30 metre kadar derine inildi. Zaten aşağıda metro çalışmaları devam ediyor. Oradaki bulgularımıza bakarsak bu kalıntılardan sonra, deniz seviyesinden hemen sonra eski bir liman dolgusu ile karşı karşıya geleceğiz. Orada elde ettiğimiz en eski veri ise, M.Ö 6’ncı yüzyıla ait, bizim Yunan dönemi dediğimiz döneme ait küçük çanak-çömlekler, küçük buluntular mevcut. Büyük ihtimal burada derine indiğimiz var M.Ö 5-6’ncı yüzyıla, Roma dönemine ait buluntularla karşı karşıya geleceğiz” diye konuştu. 

“BÜYÜK İHTİMALLE DAHA DERİNDE ANTİK BİR LİMAN İLE KARŞI KARŞIYA GELECEĞİZ”
Bu kalıntıların tarihsel ve arkeolojik açıdan ne anlam ifade ettiği ile ilgili  ise Polat,  “M.Ö 5-6’ncı yüzyılda, boğaz hattında, arkeolojik kazılarla kanıtlanmış bir yerleşim alanı mevcut değil. O yüzden burada bulmuş olduğumuz kalıntılar, boğaz hattı arkeolojisi için çok önemli. Aynı tip bulgular hemen biraz ileride, Beşiktaş metro kazısında da mevcut. Ama burada gördüğümüz, bu bulguların çıkması, burada küçük bir koyun olabileceğini, antik bir liman olabileceğini düşündürüyor. Zaten topografyaya da baktığımız zaman da, buranın küçük bir koy olduğu ve dolduğu Osmanlı dönemine de tarihsel kayıtlardan anlaşılıyor. Büyük bir ihtimalle derine indiğimiz zaman burada küçük bir antik liman dolgusu ile karşı karşıya geleceğiz” dedi. 

ÇALIŞMALARIN AKIBETİNE İLGİLİ KURUL KARAR VERECEK 
Kazıdaki titiz çalışmaların nasıl ilerlediğini anlatan Polat, kalıntıların akıbetine ilgili kurulun karar vereceğinin altını çizerek, 
“Burada bütün alan 5’e 5 karelajlara bölünüyor.  Her birine bir numara veriliyor. Buralarda çıkan buluntulara kasalara konduğu zaman etiketine de hangi karelaja ait olduğu yazılıyor. Ve bunlar atölye kısmına çıkartılıyor, burada yıkanıyor ve tasnif ediliyor.  Etütlük veya envanterlik olarak ayrılıyor. Bunların belgelenmesinin ardından, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne götürülüyor.  Çok yüzeyde bu buluntular. Zaten oldukça da tahrip olmuş. Daha önceki şaft kazısında da çıkan buluntular kesilip kaldırılmıştı. Büyük ihtimalle bunların kaldırılması ve kazının devam etmesi lazım. Çünkü kot olarak çok aşağı inmemiz gerekiyor. Bu şekilde inmenin mümkünatı yok ama tabii buna karar verecek olan, ilgili kuruldur” ifadelerini kullandı. 

Görüntü dökümü: 
————————- 
//GÖRÜNTÜLER İKİ PARÇA GEÇİLECEK///
-Kazı alanının havadan görüntüleri
-Bulunan konserve fabrikası temel kalıntılarının görüntüleri 
-Podima döşemeli mozaikli alanın görüntüleri
-Alanda çalışma yapılması 
-Küçük buluntuların yıkanması
-Geç Osmanlı dönemine ait küçük buluntuların görüntüleri
-Arkeolog Mehmet Ali Polat ile röp. 
-Muhabir anonsları(Beyza Nur GÜLER) 
-Fabrikanın eski fotoğrafları 
-Genel ve detay

====================

(ÖZEL) 
2- MALTA’DA KOPAN PARMAĞINI SIRT ÇANTASINDA TÜRKİYE’YE TAŞIDI VE LİTERATÜRE GİRDİ

Özlem YURTÇU KARABULUT, Harun UYANIK / İstanbul, (DHA) – MAKİNE mühendisi Berk Altınelli’nin, geçtiğimiz Şubat’ta yurt dışında açık denizde görevdeyken, kaza sonucu sağ el işaret parmağı orta ekleminden koptu. Helikopterle acilen Malta’da bir hastaneye götürüldü ama doktorlar parmağının dikilmeyeceğini, çöpe atmasını söyledi. Altınelli, pandeminin zor koşullarına rağmen 19 saati bulan film gibi bir operasyonla Türkiye’ye getirildi ve kopan parmağı 11 saat süren bir ameliyatla yerine dikildi. Ameliyatı gerçekleştiren Prof. Dr. Mehmet Veli Karaaltın, “Literatürde bu kadar uzun süre sonra dikilip de tutan bir uzuv ameliyatı yok. Bu ameliyatla literatüre de girecek” dedi.  
2014 yılından bu yana yurt dışı görevlerde mühendis olarak çalışan 29 yaşındaki Berk Altınelli, yaklaşık iki ay önce açık denizde olduğu sırada bir kaza geçirdi ve sağ el işaret parmağı orta ekleminden koptu. İlk paniğin ardından, aldığı mesleki eğitimleri sayesinde, kopan parmağını arkadaşlarına buldurdu ve buz ile sardı. Akşam saatlerinde helikopterle Malta adasının en büyük kamu hastanelerinden birine götürülen Berk Altınelli’ye doktorlar, parmağının dikilemeyeceğini boşuna saklamaması gerektiğini hatta çöpe atmasını söyledi. Parmağından vazgeçmeyen genç mühendis İstanbul’da yaşayan diş hekimi dayısını aradı, bu ameliyatı Türkiye’de yapılıp yapılamayacağını sordu. Annesi Alev Altınelli ile birlikte dayısının da uğraşları sonucu aile rekonstrüktif cerrahi mikrocerrahi alanında çok başarılı ameliyatlar gerçekleştiren Prof. Dr. Mehmet Veli Karaaltın’a ulaştı. Prof. Dr. Karaaltın, normalde uzuv kopmalarında maksimum 8-9 saat içinde uzvun yerine dikilmesi gerektiğini söyleyerek “Risk alıyoruz ama deneyeceğim” dedi. Berk Altınelli’nin neredeyse 24 saati bulan film gibi Malta-Türkiye parmak kurtarma operasyonu bu cümleyle başladı ve literatüre girecek bir ameliyatla genç mühendisin parmağı kurtarıldı.

KORKU DOLU SAATLER GEÇİRDİ
Altınelli, “İşaret parmağım eklem yerinden koptu. Acil olarak helikopterle hastaneye kaldırdılar. Malta’daki doktorlar parmağımın bir daha dikilemeyeceğini, parmağımı kesinlikle kullanamayacağımı açıkça belirttiler. Dayımı aradım umutsuzca. Türkiye’de bu operasyonu yapabilecek bir doktor var mı diye. Tabii bu süre zarfında çok korktum. Çünkü bir yandan parmağımı düşünmem gerekiyor, bir yandan Malta’daki hastanede hiçbir şey yapılamayacağını söylüyorlar, bir yandan hastanede hiç ilgilenmiyorlar, pansuman bile yaptıramadım saatlerce. Uçak bileti bulmam gerekiyor, pandemi var. Ama pes etmedim. Ameliyatın Türkiye’de yapılabileceğini öğrendiğimde umudum daha da arttı” dedi.

İLK ŞOKU ATLATTI, KOPAN PARMAĞINI BULUP BUZA KOYDU
Ameliyata girene kadar parmağını çok iyi koşullarda saklamasının çok önemli olduğunu bilerek olaydan birkaç dakika sonra hemen birkaç parça buzun içinde saklayıp hastaneye gittiğini vurgulayan Altınelli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hastaneden ekstra buz bile vermediler. Birkaç parça buz ile otele geçtik. Türkiye’ye gelene kadar buz aküsünde saklamam gerekiyordu doku ölümü olmaması için. Ama pandemi var, hafta sonu akşam saatleri, her yer kapalı. Akü bulmam imkansızdı. Şansıma, benimle hastaneye gelen arkadaşım, annesinin evindeki buzdolabından, piknikte vs kullandığı buz aküsünü getirdi. Zar zor sabah 9-9:30 gibi bir saate uçak bileti buldum. Otel odasında akü içinde kopan parmağım, uçak saatini beklemeye başladım. Maksimum 19 saat içinde ameliyat olacağım hastaneye ulaşmam gerekiyordu çünkü dokunun öleceğini söylediler. Ancak pandemi imkansızlıkları içinde İstanbul’a gelip ameliyata girmem 19 saati bile geçti. Kaza, akşam üzeri saat 7 civarında olmuştu, uçaksa ertesi sabah 9.30 civarındaydı”

SIRT ÇANTASINDA PARMAĞI İLE TÜRKİYE’YE UÇTU
Ertesi sabah sırt çantasına koyduğu buz aküsünün içindeki parmağı ile uçağa binen Berk Altınelli, elinde valizi koşa koşa uçağa bindiğini anlatarak sözlerini şöyle noktaladı: “Uçaktan indiğimde ambulans ayarlanmıştı zaten, hemen havaalanından ambulansla acil olarak hastaneye getirildim. Akşam üzeri ameliyata alındım. Cerrahlarım sağolsun, parmağım yerinde şu anda. Fizik tedaviye başlayacağız inşallah. ‘Beni Türk hekimlerine emanet edin’, bu gerçek. Ben bunu bizzat yaşadım. Oradaki doktorlar bu parmağı niye tutuyorsun, çöpe at dedi. Ama ben ümidimi kesmedim. Allah’a şükür şu anda parmağım yerinde ve çok mutluyum. Uzuv kayıplarında ilk yapmamız gereken şey, ne olursa olsun herkes bunu lütfen aklında tutsun, bir an önce buza koymak. Buzda saklanan uzuvda dokunun yaşama ihtimali o kadar yüksek. Tekrar yerine dikilme imkanı artıyor. Bunun en büyük örneği benim”

“AMELİYATTAN SONRA 72 SAAT GÖZÜMÜ KIRPMADIM”
Oğlunun Malta’dan İstanbul’a uzanan parmak operasyonunu zaman zaman duygulanarak anlatan Alev Altınelli (60) ise o orada uçak bulmaya çalışırken kendisinin de burada büyük bir stres içinde beklediklerini söyleyerek yaşadığı korku dolu saatleri şöyle anlattı: “Berk bir hafta sonu akşam üzeri beni aradı ve ‘Anne acilen İstanbul’a dönüyorum. Kaza geçirdim parmağım koptu. Helikopter beni alıp Malta’ya götürecek. Orada parmağımı dikecekler’ dedi. Ama Malta’daki hastanede çok fazla ilgilenmemişler. Hatta işe yaramayacağını, parmağını atması gerektiğini söylemişler. Biz de burada girişimlerde bulunduk ve sonrasında çaresizce gelmesini bekledik. Ertesi gün öğlen 14:30 gibi burada olacaktı. Dayım hemen hastaneyi organize etti. Doktorlarla konuşmuştu, havaalanından hemen ameliyata götürüldü. Ameliyattan sonra 72 saat boyunca hiç uyumadan başında bekledim. Çünkü en ufak bir doku kaybının olmaması gerektiği söylendi. 10 dakikada bir pansuman yapılıyordu. Çok kritik bir süre dediler bu 72 saat için. Çok şükür şimdi bugünlere geldik. Çok mutluyuz. Allah doktorlarımızdan razı olsun, biz onların hakkını hiç ödeyemeyiz”

“RİSK ALIP DENEYECEĞİM DEDİM”
Literatüre girecek operasyonu gerçekleştiren Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Veli Karaaltın ise “Süreyi duyar duymaz ilk dediğim şey, olası 8-10 saatlik sınırı epey aştığını, hatta tur döndüğünü, 24 saate kadar uzayabileceğini öğrenince, hastanın yakını olan meslektaşıma ‘Deneyeceğiz, başarmaya çalışacağız’ dedim sadece. Bazı şeylerin telafisi yok, bir mühendisin işgücü kaybına uğraması çok ciddi bir kayıp. Hem ülke için, hem kendisi için, hem de ailesi için. Bir mühendisin yetişmesi yıllar alıyor. Kitabi bilgiye göre bu kadar süre geçtikten sonra bu ameliyatta başarılı olma ihtimaliniz neredeyse yok. Ben aslında bir risk aldım. Çünkü başarısız olursam, aile anlayışlı baksa da, cerrahi bir başarısızlık olacaktı benim için. Ama hastanın yaşı, konumu yaşayacağı kaybın risklerini düşününce denemeye karar verdim” dedi.

“AMELİYATTAN ÇIKINCA SARILDI VE AĞLADI”
Berk Altınelli’nin çok şanssız bir dönemde böyle bir kaza geçirdiğinin altını çizen Prof. Dr. Karaaltın, “Pandemi var, tarifeli uçuşlar neredeyse yok. Buraya getirilmesi bir hayli zor oldu. Ertesi günü buldu. Tabii ki normal koşullarda ambulans uçak da olabilirdi ama bu şartlar maalesef ona elverişli değildi. 17’nci saatte buraya ulaşabildiö diye konuştu. Uzuv kayıplarında doku ölümünün kansız kalma yani iskemi nedeniyle gerçekleştiğine işaret eden Prof. Dr. Karaaltın, “Parmak, bu açıdan biraz daha dayanıklı bir uzuv. İçinde kas dokusu neredeyse yok. Daha çok bağ dokuları, cilt ve kemik doku var. o açıdan şanslıydık sadece. Bizim yaptığımız ameliyat ise literature girecek nitelikte bir operasyon oldu. Çünkü çok uzun bir süre sonra yapılabildi. Berk ameliyattan çıkınca ağladı ve bana sarıldı parmağını kurtarabildiğimiz için. Bu da parmağını kaybetse onda nasıl bir etki oluşacağını (yani aldığımız riske değdiğini) bir kere daha gösterdi” şeklinde konuştu.

“PARMAĞIN KANLANMASI 25’İNCİ SAATTE OLDU”
Yaralanmalarda bazen uzuv kısaltarak organı kurtarmak gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Karaaltın, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Çünkü azıcık kısa ama işleyen bir parmak olur. Biz o stratejiyi uyguladık. Ama en büyük problem, ezilme ile birlikte kopma yaralanmasıydı. Yurtdışındaki hastanede de parmak replantasyon endikasyonu olmaz demişler. Aslında kitabi olarak doğru. Ama hastanın koşullarına göre bazen risk almak gerekebiliyor. Parmağın kanlanma saati 25 saati buldu. Ben damarı onarıp klempi açıp parmağa kan gideceği zaman duraksadım ve büyük bir heyecanla bekledim. Bakalım parmak, ameliyatımıza cevap verecek mi diye. Klempi açtıktan sonra parmak kanlanınca da çok mutlu oldum. Ameliyatlardan önce  saatimi genellikle çıkarır ve masanın üzerine koyarım. Zamanı unuturum. Mikrocerrahi böyle bir şey. Çok heyecanla girdiğim ameliyatlar bunlar. Çünkü uzuv kurtarıyorsunuz. Açıkçası saate bakmadım ama sanırım 11 saati bulmuş. Türkiye, mikrocerrahi açısından bence Avrupa’da en iyi konumda. Şimdiki genç meslektaşlarımız pek istemiyorlar mikrocerrahiyi. Çünkü çok zahmetli ve yorucu. Ama benim onlardan ricam, lütfen bazıları da bu alana girsin. Çünkü ülkenin buna ihtiyacı var”

Görüntü dökümü:
————-
-Berk Altınelli röp
-Alev Altınelli röp
-Prof. Dr. Mehmet Veli Karaaltın röp
-Ameliyat sonrası dikişleri alınırken görüntüler
-Parmağını oynatırken ve nereden koptuğunu tariflediği detay görüntüler
-Doktoru ve annesiyle genel ve detay görüntüler

=================

(ÖZEL) 
3- ARNAVUTKÖY’DE POLİS İLE KORSAN TAKSİCİ ARASINDA NEFES KESEN KOVALAMACA

-Kovalamaca anları arkadan gelen bir aracın sürücüsünün cep telefonu kamerasına yansıdı. 

Haber: Erol DEĞİRMENCİ / İSTANBUL, (DHA) ARNAVUTKÖY’de, dur ihtarına uymayan korsan taksi şoförü ile trafik polisleri arasında kovalamaca yaşandı. Aksiyon filmlerini aratmayan kovalamacada şoför sonunda yakalanırken, kovalamaca anları arkadan gelen bir aracın sürücüsünün cep telefonu kamerasına yansıdı. 
Olay, geçen cuma Arnavutköy’de yaşandı. Edinilen bilgiye göre, daha önce de korsan taksicilik yaptığı için ceza kesilen 34 L 4919 plakalı otomobilin şoförü Erhan T.’yi yanında müşterisi ile giderken gören trafik polisi ekipleri, dur ihtarında bulundu. Trafik polisleri, uyarılara aldırış etmeyerek kaçmaya başlayan Erhan T.’nin peşine düştü. İki otomobil arasında yaklaşık 5 dakika süren bir kovalamaca başladı. Trafiğin yoğun olduğu noktada polis ekipleri tarafından sıkıştırılan şoför sonunda yakalandı. Araçtan indirilen Erhan T., polis merkezine götürülürken, otomobili 60 gün trafikten men edildi. Polislerden kaçan korsan taksi şoförüne “Trafiği tehlikeye atmak”, “Korsan taşımacılık yapmak” ve “Ters yönde araç kullanmak” suçlarından yaklaşık 10 bin lira ceza kesildi.

NEFES KESEN KOVALAMACA CEP TELEFONU KAMERASINDA
Korsan taksi şoförü ve trafik polisleri arasında yaşanan nefes kesen kovalamaca anları arkadan gelen bir aracın sürücüsünün cep telefonu kamerasına yansıdı. Görüntülere Erhan T. ile polisler arasında yaşanan kovalamaca, aracın durdurulma ve şoförün yakalanma anları yansıdı.

Görüntü dökümü:
——————-
-Yaşanan kovalamaca anları
-Otomobilin durdurulması
-Şoförün araçtan indirilmesi
-Şoförün üzerinin aranması
-Detaylar 

====================
(ÖZEL) 
4- PANDEMİNİN GÖZDESİ ŞİLE’DE “KAÇAK KONTEYNER” SAVAŞI

Gülseli KENARLI – Nurcan KIRCALI – Kamera: Mertcan ÖZTÜRK / İstanbul,(DHA) ŞİLE’de pandemi ile birlikte son bir yılda ormanlık arazilere, tarım arazilerine kaçak kurulan konteyner evlerin sayıları arttı. Ancak çok sayıda kişi de kamyonlarla konteyner ev getirerek kaçak olarak kurmak istiyor. Belediye ekipleri kamyonlarla getirilen, kaçak konteyner evleri yakalayarak ceza kesiyor. Şile Belediye Başkanı İlhan Ocaklı, “Özellikle son zamanlarda, pandemiden sonra bölgemiz malum doğal dokusu itibariyle cazibe merkezi haline geldi. Ama bu tür kaçak yapılara asla müsaade etmiyoruz. Fırsatçılara da izin vermiyoruz” dedi.
Denizi ve ormanlık alanlarıyla Şile, koronavirüs pandemisinin başlangıcından bu yana kalabalıktan kaçanların gözdesi oldu. Şehirden kaçanlar şimdilerde Şile’de boş buldukları arazilere konteyner evler yerleştirmeye başladı. Ormanlık alanlar, dere kenarları ve hazine arazilerine izinsiz kurulduğu iddia edilen prefabrik ev ve konteynerler için zabıta ekipleri çalışma başlattı. 787 kilometrekarelik ilçede zabıta ve belediye ekipleri uydu fotoğrafları ve drone kullanarak kaçak yapıları tespit etmeye çalışıyor.
Kaçak yapılar hem kuruldukları alanlarda tespit edilip mühürleniyor, hem de ilçeye kamyon ve TIR’lar ile getirildikleri sırada yakalanıyor.
İlçe sınırları içinde ormanlık arazi, tarım arazisi gibi alanlara yerleştirilen kaçak konteyner evlere mühürlendikten sonra bulunduğu arazinin rayiç bedeli üzerinde para cezası kesiliyor. Sahibine ise “yıkın” uyarısı yapılıyor. Eğer kaçak yapının sahibi yıkımı gerçekleştirmezse, bu kez belediye ekipleri yıkımı gerçekleştirerek bunun bedelini yapı sahibine rücu ediyor.

“PANDEMİDEN SONRA BÖLGEMİZ MALUM DOĞAL DOKUSU İTİBARİYLE CAZİBE MERKEZİ HALİNE GELDİö
Demirören Haber Ajansı’nda bu kaçak yapılarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Şile Belediye Başkanı İlhan Ocaklı, “Ağva’da bir ziyaretim vardı, dönüş yolundayken 2 nakliye kamyonu üzerinde konteyner evlerin Ağva’ya doğru gittiğini gördüm. İlgili zabıta arkadaşlara talimatı verdik hemen sağ olsunlar müdahale ettilerö diyerek, ilçe yaşanan kaçak yapılaşmayla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
“Gerekli işlemleri yapıldı. Özellikle son zamanlarda, pandemiden sonra bölgemiz malum doğal dokusu itibariyle cazibe merkezi haline geldi. Ama bu tür kaçak yapılara asla müsaade etmiyoruz. Fırsatçılara da izin vermiyoruz. Buranın belediyecilik anlamında doğal dokusunu, kimliğini korumak da bizim başlıca görevlerimiz arasında. İmar yasalarına uygun bir şekilde yapacak olanlar zaten kolay şekilde bu imkanlardan istifade edebiliyorlar. Özellikle tarım arazileri, dere yatakları, imara aykırı olan yerlerde, hazine arazilerinde, koruma arazilerinde bu tür yapılara asla müsaade etmiyoruz. Ciddi böyle bir yapı stoku oluştu, bunlarla mücadele ediyoruz. Gerekli zabıta arkadaşlarımız, imardaki, kaçak yapıdaki arkadaşlarımız bunları tespit ediyorlar, mühürlüyorlar. Encümene havale edip gerekli yasal para cezasını kesiyoruz ve yıkım kararlarını alıyoruz. Belediyenin imkanları çerçevesinde yıkımları gerçekleştiriyoruz” dedi.

“BİR YANLIŞ ANLAŞILMA VAR, YAPI KAYIT BELGESİNİ ALMIŞ OLMAK ONUN ELİNDEKİ BİR TAPU DEĞİLDİRö
Başkan Ocaklı, kaçak yapılar konusunda imar barışın yanlış anlaşıldığına dikkat çekerek, “Özellikle pandemi ile beraber elbette ki bu tür konteynerler arttı. Ama imar affıyla beraber bunu fırsata çevirmek isteyenler de oldu. Aslında burada devletimiz çok sağlıklı yerinde bir kararla eskiden bugüne gelen bu tarz sorunlu işleri çözümü noktasında 31 Aralık 2017’ye kadar yapılan yapılarla ilgili bir imar barışı getirdi. Yasa çok açık 31 Aralık 2017’ye kadar yapılan imalatlar ilgili yapı kayıt belgesi veriliyor. Ama bu tarihten sonra yapılan imara aykırı yapıların hepsi zaten kaçak hükmündedir. Yapı kayıt belgelerini o gün alınmış olanları dahil Çevre ve Şehircilik Bakanlıyla birlikte uydu fotoğrafları ve belediye kayıtları dikkate alınarak yapıların ne zaman yapıldığı takip ediliyor. Eğer gerçekten 2017’den önce yapılmışsa elindeki yapı kayıt belgesi geçerliliğini koruyor. Ancak bu tarihten sonra yapıldıysa bu belgeler iptal ediliyor. Bir yanlış anlaşılma var, yapı kayıt belgesini almış olmak onun elindeki bir tapu değildir. Devlet sadece vatandaşın beyanını dikkate alarak bu yapı kayıt veriyor. Ancak ‘ben kayıtlara, uydu fotoğraflarına bakacağım, belediye kayıtlarına bakacağım, eğer sizin beyanının bu tarihten önceye dayanıyorsa o belge geçerlidir. Değilse biz yapı kayıt belgesini iptal edeceğiz, bununla ilgili ödenmiş harçları irat kabul edeceğiz, belediye bununla ilgili kararlarını alıp, yıkım ve para cezası karalarını encümende alıp uygulamak zorundadır’ diyor. Şu anda ilgili birimdeki arkadaşlarımızı bununla mücadele ediyor” şeklinde konuştu.

KAÇAK YAPI TESPİTİNDE TEKNOLOJİ KULLANILIYOR
Ocaklı, Şile’nin arazisinin 787 kilometrekarelik büyük bir alan olduğuna dikkat çekerek şunları kaydetti:
“Arazinin yüzde 80’i orman, yaklaşık yüzde 7-8’lik bir kısmı da tarım arazisi. Buralarda hiçbir şekilde imar durumu yok. Özellikle bazı bölgelerde dere yataklarında da bu tür imalatları görüyoruz. Mühürlemelerimizi yaptık, arkadaşlarımız inanılmaz bir mesai harcıyorlar. Mühürlemelerimizi yaptık, encümenimize havalelerini gerçekleştirdik. uygunsuz bir şekilde yapı kayıt belgeleri olanlarında, bu belgesini zaten Çevre ve Şehircilik Bakanlığı iptal ediyor. Biz de imkanlarımız çerçevesinde bununla mücadele etmeye devam ediyoruz. Belediye de bu tarz sistemimizi de genişlettik, ilgili kaçak yapıdaki arkadaşlarımızla teknolojinin nimetlerinde istifade ediyoruz. Uydu fotoğrafları bunun için önemli bir detay aynı zamanda da dronelarla ormanlık alanda girilemeyen yerlerde de bu tarz yapıları tespit ediyoruz”
 
Görüntü Dökümü:
——————–
– Yakalan konteynerlerin cep telefonu görüntüsü
– Ocaklı ile röportaj
– Şile sahilden görüntüler
– Ormanlık alanlardan görüntüler
– Detaylar  

================

5- (Özel) NİJERYA UYRUKLU KİŞİLERİN DÜZENLEDİĞİ PARTİYE BASKIN KAMERADA

* Partiye katılan 30’u yabancı uyruklu olmak üzere 80 kişiye 238 bin lira para cezası uygulandı. 

Adem VAROL / İSTANBUL, (DHA) BEYOĞLU İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Nijerya uyruklu kişilerin düzenlediği belirlenen partiye baskın düzenledi. Üst katı kafeterya, alt katı ise gece kulübü şeklinde dizayn edilmiş binada bulunan 30’u yabancı uyruklu 80 kişiye toplam 238 bin lira para cezası kesildi. Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekipleri, bu gece 03.00’te koronavirüs tedbirleri kapsamında kapalı olması gereken bir kafeteryada parti düzenlendiğini belirledi. Beyoğlu İmrahor Caddesi üzerinde bulunan kafeteryaya giden özel denetim ekipleri, 30 yabancı uyruklu kişiye sosyal mesafe kuralını ihlal etmekten 102 bin TL, sokağa çıkma yasağını ihlal ettiği tespit edilen 50 kişiye ise 136 bin TL olmak üzere toplam 238 bin TL cezai işlem uyguladı. Ayrıca, binanın gündüz kafeterya olarak, gece ise alt katının eğlence mekânı olarak işletildiği tespit edildi. Nijerya uyruklu bir grubun partiyi organize ettiği ve davetiye yoluyla mekâna giriş yapıldığı öğrenildi. İş yeri sahibinin de aralarında 4 kişi gerekli işlemlerin yapılması için polis merkezine götürülürken, işletme zabıta tarafından mühürlendi. 

BASKIN ANI KAMERADA
Partiye yapılan baskın anı cep telefonu kamerasına yansıdı. İçeride bulunan kişilerin rahat tavırları ile sosyal mesafe ve maske kurallarına uymayan kişilerin eğlence anları görüntülerde yer aldı.

Görüntü dökümü:
———————–
-İçeride bulunan kişilerin eğlence anları
-Mekana giriş
-Mekan boşaltıldıktan sonrası
-Genel ve detaylar

================

6- TAKSİDE UNUTULAN İÇİNDE 200 BİN LİRA OLAN ÇANTAYI SAHİBİNE VERDİ 

Haber-Kamera: Enver ALAS / İSTANBUL, (DHA) TÜRKİYE’ye tatile gelen Kuveytli Khalid Monahe, İstanbul Havalimanı’ndan oteline gitmek üzere bindiği takside, içinde yaklaşık 200 bin lira değerinde döviz olan çantasını unutunca büyük şok yaşadı. Ancak durağa döndükten sonra çantayı fark eden taksicinin oteli arayarak durumu bildirmesi üzerine rahat bir nefes alan Kuveytli turist, ikinci kez geldiği havalimanında deste deste parasını görünce mutluluktan adeta uçtu. 
Kuveytli iş insanı Khalid Monahe, dün öğleden sonra tatil için tarifeli sefer ile İstanbul Havalimanı’na geldi. Havalimanı taksisine binen Monahe, Başakşehir’de konaklayacağı otele geçti. Yolcuyu bıraktıktan sonra İstanbul Havalimanı’ndaki taksi durağına geri dönen taksici Levent Toraman (59), aracın arka koltuğunda bir çantanın unutulduğunu fark etti. Çantayı kontrol eden taksici, içerisinde bir miktar Türk Lirası olmak üzere çoğunluğu dolar ve kendi ülkesinin para biriminden oluşan yüklü miktarda para olduğunu gördü.

TAKSİCİ OTELİ ARAYARAK TURİSTE ULAŞTI
Taksi şoförünün durumu bağlı bulunduğu taksi durağına bildirmesi üzerine, hemen turistin gittiği otel ile irtibata geçilerek Kuveytli turiste ulaşıldı. Tekrar havalimanına gelen Kuveytli turist, parasının kendisine teslim edilmesiyle büyük sevinç yaşadı. 

“PARAMIN KAYBOLACAĞINDAN KORKMADIM”
İstanbul’a tatil için geldiğini belirten Khalid Monahe, unuttuğu paranın kendisine ulaştırılarak teslim edilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Monahe, “Şoföre çok teşekkür ederim. Çünkü çantamı unuttum. Kısa süre içinde bana ulaştılar. Çantamın içindeki para dahil hiçbir şeye dokunmamışlar. Aradığımda hemen gelip beni aldılar. Tekrar çok teşekkür ederim. İstanbul’a tatil için geldim, ziyaret için sık sık geliyorum. Çok mutluyum, bu ülkeyi seviyorum. Paramın kaybolacağından korkmadım. Türkiye iyi bir ülke, vatandaşları iyi insanlar. Direkt aradım ve hemen geldiler” dedi.

“DAHA ÖNCE BÖYLE BİR ŞEY BAŞIMA GELMEDİ”
Yaklaşık iki buçuk yıldan beri İstanbul Havalimanı Taksiciler Kooperatifi’ne bağlı olarak taksicilik yaptığını belirten Levent Toraman ise olayla ilgili olarak şunları söyledi: 
“Müşterimi indirdikten sonra havalimanına geldiğimde yaptığım kontrolde bir çanta gördüm. Çantayı görevlilere teslim ettim. Görevliler de içinde para olduğunu söyledi. Telefonla ulaştık. Oteli aradık, onlar da bizi arıyormuş. Onun öncesinde kooperatifimiz aradı ve ulaştı. İki buçuk yıldır burada taksicilik yapıyorum. Daha önce böyle bir şey başıma gelmedi.”
İstanbul Havalimanı Taksiciler Kooperatifi yetkilileri parayı Kuveytli turiste teslim etti. Yolcu ve beraberindeki arkadaşı aynı taksici ile otele gitmek üzere tekrar İstanbul Havalimanı’ndan ayrıldı. Öte yandan Monahe’nin taksiciye 300 dolar bahşiş verdiği öğrenildi. 

Görüntü Dökümü
—————————
-Kuveytli turistin havalimanı taksi durağına gelişi
-Durakta masa üzerinde konulan paralar
-Kuveytli yolcunun paraları göstermesi
-İngilizce Mutluluktan uçuyorum demesi
-Deste deste paralar
-Taksici Toraman ile röp
-Kuveytli Monahe ile röp
-Turist ve arkadaşının paraları toplaması
-Tekrar taksiye binişleri
-Otele hareket 
-Havalimanından gelen ve detaylar

============

7- İSTANBUL- SİS ALTINDAKİ AVCILAR VE KÜÇÜKÇEKMECE HAVADAN GÖRÜNTÜLENDİ

Haber-Kamera: Serdar ALTINTEPE / İSTANBUL,(DHA) İSTANBUL’un bazı ilçelerinde sabah saatlerinden itibaren sis etkisini gösterdi. Avcılar ve Küçükçekmece ilçelerinin üzerini kaplayan sis havadan görüntülendi.
İstanbul’un bazı ilçelerinde sabah saatlerinden itibaren sis etkisini gösterdi. Avcılar ve Küçükçekmece ilçeleri başta olmak üzere, kentin bazı bölgelerinde sabah saatlerinde etkili olan sis, görüş mesafesini azalttı. Kısıtlamalı hafta sonunda Avcılar ve Küçükçekmece ilçelerinin üzerini kaplayan sis havadan görüntülendi.

Görüntü dökümü:
——————–
Sis genel görüntü
Sis altındaki binalar

=================

8- ŞİŞLİ’DE UYUŞTURUCU OPERASYONU: 3 TUTUKLAMA

Ali TINBEK / İSTANBUL DHA
Şişli’de düzenlenen uyuşturucu operasyonunda gözaltına alınan 3 yabancı uyruklu zanlı tutuklandı. 
İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, “Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal veya Ticareti” ve “Parada Sahtecilik” suçlarına ilişkin Şişli’de yürüttükleri çalışmalar kapsamında, bir adres önünde bekleyen ve durumundan şüphelenilen Nijerya uyruklu K.A.A. isimli şüphelinin üzerinde 1.83 gram uyuşturucu madde ele geçirdi. 

Operasyonu genişleten polis ekipleri, alınan izin doğrultusunda K.A.A.’nın evinde yapılan aramada 126.55 gram uyuşturucu madde, 100 dolarlık banknotlar halinde 726 adet sahte olduğu değerlendirilen para,3 deste halinde sahte para yapımında kullanılan boş kâğıt, 2 adet karartılmış ve boyanmış 100 dolarlık banknotlar ele geçirildi. Evde bulunan Nijerya uyruklu M.O. ve Kamerun uyruklu F.T.H. isimli şüpheliler de gözaltına alındı. 3 şüpheli sevk edildikleri adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi. 

Görüntü dökümü:
————–  
-Şüphelilerin polis merkezinden çıkarılması 

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Haberolduk.com - Son Dakika Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!