1- (ÖZEL) BİLİM KURULU ÜYESİ YAVUZ: TOPLU TAŞIMADAKİ KALABALIKLARIN AZALTILMASI GEREKİYOR
Özlem YURTÇU KARABULUT, Buğra BENLİOĞLU/ İstanbul, (DHA) – SAĞLIK Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, toplu ulaşımdaki yoğunluğa dikkat çekti. Kendisinin de sürekli toplu taşıma kullandığını belirten Prof. Dr. Yavuz, “İnsanlar iki santim bile mesafe olmadan yolculuk yapmak zorunda kalıyor. Daha çok bulaştığını söylediğimiz bir virüs varken bunun kesinlikle çözülmesi gerekiyor. Evden çalışma imkanı olan tüm sektörlerde, bu uygulamaya geçilmesi kaçınılmaz artık” dedi.
Yavuz, vaka sayılarının en yüksek seviyeye ulaştığı bugünlerde Ramazan ayının da gelmesiyle beraber iftar davetlerinden kaçınılması gerektiğini de vurguladı.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, son günlerde kamuoyunda oldukça merak edilen ve tartışılan gündem maddeleriyle ilgili, Demirören Haber Ajansı’na önemli açıklamalarda bulundu. Ramazan ayına girdiğimiz bugünlerde vaka sayılarının da zirveye ulaştığına işaret eden Prof. Dr. Yavuz, özellikle iftar davetlerinden kesinlikle kaçınılması gerektiğinin altını çizerek “Ev halkı dışında kimseyle bir araya gelebileceğimiz bir dönemde değiliz” dedi.
“TOPLU TAŞIMADA İNSANLAR İKİ SANTİM MESAFEDE GİDİYOR”
Türkiye’nin vaka sayısında en üst seviyeye ulaştığını belirten Prof. Dr. Yavuz, “Hem çok yüksek hasta sayısı var, hem de sağlık sisteminin artık buna cevap verememe riski söz konusu. Dolayısıyla elimizden gelen tüm önlemleri en üst seviyede almamız gerekiyor artık. Toplu taşımalar gerçekten çok kalabalık. Ben de kullandığım için gayet iyi biliyorum, insanların arasındaki mesafe 1-2 santimi bile bulmuyor. Daha çok bulaştığını söylediğimiz bir virüs var, toplu taşımadaki kalabalıkların azaltılması gerekiyor. Bunun da yolu, bir kere, birçok işkolu için uzaktan çalışmaya geçmek. Yani şu aşamada artık belli iş kollarının açık kalması dışında diğerlerinin uzaktan çalışmaya geçmesi en akıllıca yöntem gibi görünüyor. Sadece Ramazan’a özel değil, bütün kalabalıkların bu dönemde azaltılması gerekiyor. Buna ibadet yerleri de dahil. Büyük yemek davetleri de dahil. Ev dışında hiç kimseyle görüşmemek gerekiyor. İftar için misafir davet etmemek gerekiyor. Ev halkı dışında hiç kimseyle görüşebilecek durumda değiliz” diye konuştu.
“VARYANT İÇİN EKSTRA TEST YAPTIRMANIN HASTAYA HİÇBİR FAYDASI YOK”
“Varyant virüsle enfekte miyim” diye merak edip ekstra test yaptırmanın, gereksiz yere ekonomik yük altına girmek anlamına geldiğini de belirten Prof. Dr. Yavuz, varyant virüslerde hastanın takibi ve tedavisinde hiçbir farkın olmadığına işaret ederek uyarılarda bulundu.
Yavuz, ” Pozitif kişilerin varyant virüsle enfekte miyim, değil miyim diye, gidip ekstra test yaptırmaları çok anlamsız. Hastanın hiçbir işine yaramayacak, bunu yaptırmalarına gerek yok vatandaşların. Boşu boşuna ekonomik kayba uğruyorlar. Çünkü zaten şu anda Türkiye’de yüzde 75-80 baskın olan varyant, İngiliz varyantı. Bu varyantları bizim takip etmemizin, Sağlık Bakanlığı’nın takip etmesinin nedeni, aşıdan kaçış ne kadar oluyor bunu görmek, acaba başka tür varyantlar var mı bunun takibini yapmak için. Hastalığın tedavisi açısından, hastaların hastanelerdeki yönetimi açısından herhangi bir fark yaratmıyor. Sadece ilgili hekim ve Sağlık Bakanlığı’nın bilmesi gereken biri veri. O nedenle insanların acaba varyant mıyım diye gidip ekstra test yaptırması çok gereksiz” dedi.
“EN BÜYÜK KAYGIM GÜNEY AFRİKA VARYANTI”
Artan vaka sayılarının Türkiye’ye özgü bir varyant riski yaratıp yaratmayacağı konusunda da açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Yavuz,
“Enfeksiyon ne kadar fazla görülüyorsa, her çeşit varyantın ortaya çıkma riski olur tabii ki. Dolayısıyla vaka sayılarını ne kadar hızlı bir şekilde kontrol altına alabilirsek, yeni varyantların, aşı için daha tehlikeli olabilecek varyantların gelişmesini de engellemiş oluruz. Benim en büyük kaygım, Türkiye’de şu anda Güney Afrika varyantı. Şu anki oran yüzde 1-2 gibi görünüyor. Ama bu varyantın daha detaylı sistematik olarak veri analizi yapmamız lazım. Çünkü bunun aşıdan kaçma, aşıyı etkisiz kılma riski var. Dolayısıyla bu varyantın çok daha yakından takip edilmesi gerekiyor. Aşılananlarda gelişen Kovid enfeksiyonlardaki suşların neler olduğunun da ayrıca takip edilmesi gerekiyor ki bir sıkıntı olduğu anda buna hemen müdahale edebilelim” diye konuştu.
“HENÜZ TÜRKİYE’YE ÖZGÜ BİR VARYANT TESPİT EDİLMEDİ”
Bir varyantın anlamlı hale gelebilmesi için pek çok farklı şehir ve ülkede görülmesi gerektiğini de söyleyen Prof. Dr. Serap Yavuz, şimdilik bu şekilde Türkiye’ye özgü bir varyant tespitinin olmadığını söyleyerek “Varyantın anlamlı hale gelmesi, yani Variants of Concern (VOC) dediğimiz, endişe yaratacak bir varyant olması için bunun ya yayılması, başka şehir ve ülkelerde görülmesi, ya daha ağır hastalık yapması, ya da aşılardan kaçması gibi bir takım becerilerinin olması lazım. Türkiye’de şu anda henüz buraya özgü öyle bir varyant tanımlanmadı” dedi.
“ÇOCUKLAR İÇİN HENÜZ KULLANIMA GİRMİŞ BİR AŞI YOK”
Birçok aşı platformunun çocuklarda aşı çalışmalarına başladığını da belirten Prof. Dr. Yavuz, ancak şu anda çocuklar için henüz kullanıma girmiş bir aşı olmadığını söyledi. Yavuz, “Toplumda hastalığın kontrol altına alınabilmesi, okulların tam olarak açılabilmesi için ileride çocuklarda da aşıya gerek olacak. Ama şu anda çocuklara yapılacak bir aşı yok elimizde. BioNTech 11 yaş üstündeki çocuklarda çalışmalarını bitirdiler ve güvenli olduğunu gösterdiler, onay için ruhsat başvurusunda bulundular sadece. Sinovac ile ilgili de çocuklarda bir Faz 3 çalışmasının başlayacağına dair yayınlar yapıldı” şeklinde konuştu.
“EN İYİ KOVİD AŞISI ŞUDUR DİYEBİLECEK NOKTADA DEĞİLİZ”
Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, geçtiğimiz günlerde Çin Hastalık Kontrol Merkezleri Direktörü Gao Fu’nun ülkede üretilen koronavirüs aşılarının etkisinin ‘düşük’ olduğu ve etkiyi artırmak için farklı aşıların karıştırılmasının düşünüldüğü yönündeki açıklamaları üzerine başlayan tartışmaların da yersiz olduğunu belirterek, “Aşıların etkililik analizinin yapıldığı Faz 3 çalışmaları, zaten (clinicaltrials.gov) adresine girildiği zaman da görülebiliyor. Aşının etkililiği belirlendikten sonra, bir de gerçek yaşam verilerine bakılıyor. Türkiye’de yapılan çalışmada da yüzde 80-85 etkili oldu (iki dozunu olup 14 gün geçen kişilerde), ne kadar korudu diye bakılıyor. Gerçek yaşam verileri daha uzun süreli de takip edilecek. En başından beri Faz 1-2 aşamasından biri Sars-Coronavirüsü aşısının antikor seviyelerini biliyorduk, tabii ki mRNA’ya göre daha düşük seviyelerde antikor oluşturduğunu biliyoruz. Bu gizli bir bilgi değil. Şu anda Kovid için en ideal aşı hangisi sorusunun cevabı henüz verilmiş değil. Bunu bilmemiz gerekiyor. Çin’den de yapılan açıklama da mantıklı, antikor yanıtı daha düşükse, acaba antikor yanıtını artıran bir ajanla ardışık olarak yaparsak daha mı yüksek olur, buna bakıyorlar. Klinik çalışmalar yapılacak bununla ilgili. Bu, halen devam eden bir süreç. Bunlara dayanarak en iyi Kovid aşısı şudur diyebilecek noktada değiliz henüz” ifadelerini kullandı.
“SİNOVAC AŞISINI BOŞUNA MI YAPTIRDIK DİYE KAYGILANMAK GEREKSİZ”
Şu anda kullanımda olan aşılar dahil pek çok aşının verilerinin yakından takip edildiğini de vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, “Bazı aşıların istenmeyen yan etkileri çıkıyor, onlar takip ediliyor. Acaba orada bir doz azaltılmasına gidebilir miyiz deniyor vs; bilimsel gelişmeler böyle olur. Burada şu aşı kötü, bu aşı iyi tartışmaları çok anlamsız. Aaşıların hepsinin, ağır hastalığa karşı, ölüme karşı büyük oranlarda koruduğu görülmüş. Buradaki sıkıntı şu olabilir, şu anda bizim Faz 3’teki çalışmamızdan sonra gerçek yaşam verilerini Bakanlığımızın bir an önce çıkarması, bilimsel platformlarda bunu paylaşması lazım. Yani halka açıklamak da önemli ama esas, en azından preprint bilimsel platformlarda, bu veriler paylaşılırsa, herkes biraz daha rahat eder. Sinovac firmasının aşısı olan CoronaVac aşısını boşuna yaptırdık diye kaygılanmak gereksiz ve söz konusu değil. Çünkü bütün Faz çalışmalarında bu aşının da etkili olduğu gösterildi. Hem ağır hastalığa, hem de hastaneye yatışta. Sağlık Bakanlığının açıkladığı öncü gerçek yaşam verilerinde de etkili olduğunu gördük. Zaten hekimler de kendi aşıladıkları hasta gruplarında, etkisini görüyorlar. Etkisizlik kesinlikle söz konusu değil. Tabii ki en iyi aşıyı bulmak, daha iyisine ulaşmak için çalışmaların da devam etmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
“İLK DOZDAN SONRA HASTA OLANLARIN İKİNCİ DOZU OLMASIAN GEREK YOK”
Aşıda gerçek korumanın ikinci dozdan sonra başladığına da işaret eden Prof. Dr. Yavuz, ilk doz aşısını olup hastalığı geçirenlerin ikinci doz aşı olmasına gerek olmadığını belirterek “Kovid aşısının ilk dozunu olduktan sonra koruyuculuk pek olmuyor. Hele ki ilk 14 gün, sıfıra yakın. Ancak ilk dozun 14’üncü gününden sonra, küçük bir grupta etkinlik başlıyor. Diyelim ki aşı olanların yüzde 25’i gibi Sinovac’da. Tabii ki düşük bir oran. Ancak ikinci dozu olduktan sonra da hemen tam istenen, hedeflenen düzeye ulaşılamıyor. İkinci dozdan hemen sonra yüzde 50’lere çıkıyor. İkinci dozdan 14 gün sonra ise tam istediğimiz etkinlik oluşuyor. Dolayısıyla ilk dozdan sonra, zaten hastalanma riski var. Şunu da vurgulamak istiyorum, hastalığı geçirdiyseniz ilk doz aşı olduktan sonra ikinci dozu olmanıza gerek yok. Çünkü hastalığı geçirmiş olmak, aşılanmak kadar koruyor aslında. Şu anda etkili olduğu bir şekilde gösterilmiş DSÖ’nün önerdiği yüzde 50 etkinlik seviyesinin üstündeki bir aşıya ne zaman ulaşabiliyorsanız hemen olun. Aşı olma sırası gelen herkesin bir saniye bile vakit kaybetmeden, hem kendisi, hem de toplumun bu işten kurtulabilmesi için aşı olması gerekiyor. Bağışıklık yetmezliği olanlar, hemodiyaliz hastaları ve kanser hastaları BioNTech aşısını tercih edebilirler. Çünkü onlarda antikor yanıtı biraz sıkıntılı. İnaktif aşılarda antikor yanıtı bu hastalarda biraz daha düşük olabilir. Dolayısıyla onlar BioNTech’i tercih edebilir. Ama yoksa da hemen hangi aşıyı olabiliyorlarsa onu olmaları gerekiyor. Genç ve sağlıklı insanlarda ise antikor yanıtının çok sorun yaratmayacağını düşündüğümüz için, her ikisi aşı da tercih edilebilir” diye konuştu.
Görüntü dökümü:
————-
Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz röp
Genel ve detay görüntüler
=================
2- (ÖZEL) – KORUMA ALANI İLAN EDİLEN TAVŞAN ADASI ÇEVRESİNDE KEŞİF DALIŞI
Gülseli KENARLI – Harun UYANIK / İstanbul, (DHA) – CUMHURBAŞKANLIĞI Kararnamesi ile “kesin korunacak hassas alan” ilan edilen Tavşan Adası ve çevresinde dalış ile keşif yapıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruna Genel Müdürlüğü Araştırma Ve Tescil Dairesi Başkanı Ümit Turan, “Bir araştırma çalışması başlattık. ‘Prens Adaları Özel Koruma Bölgesi Projesi’ taslak bir şekilde şu anda araştırma çalışmalarımız devam ediyor. Eğer bu da gerçekleşmiş olursa daha büyük bir koruma alanına sahip olmuş olacağız hem de denizel alan koruma miktarımız artmış olacak” dedi.
“Tavşan Adası” olarak adlandırılan Neoandros Adası ve çevresi Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile koruma alanı ilan edildi, karar Resmi Gazete’de yayınlandı. 90 metre uzunluğuyla Prens adalarının en küçüğü ve Akdeniz’in nadir siyah mercanları ve kırmızı gorgonlarına, yüzde 80 yok olan pina midyesi gibi bir çok deniz canlısına ev sahipliği yapan Tavşan adası ve çevresi özel öneme sahip. Pek çok balık türü de Adalar ve çevresinde yaşıyor ve bu alanda yumurtluyor. Ancak gırgırla yapılan avcılık nedeniyle denizde yaşayan mercanlar ve balık yuvaları yok oluyordu. Adalar çevresinde atılan gırgır ağları burada yaşayan mercanları koparıyor, balık yuvalarını dağıtıyordu.
“SÖZ KONUSU ADADA DA ENDEMİK TÜR SAYIMIZ OLDUKÇA FAZLA”
Tavşan Adası’nın koruma alanı ilan edilmesinin ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruna Genel Müdürlüğü Araştırma Ve Tescil Dairesi Başkanı Ümit Turan ile Deniz Yaşamını Koruma Derneği üyeleri bölgede incelemelerde bulundu ve keşif dalışını takip etti.
Demirören Haber Ajansı’na değerlendirmelerde bulunan Ümit Turan, “7 milyon 600 bin metrekare hem deniz hem de karasal olarak bir alana kapsamakta. Özellikle ada, ekosisteminin en iyi temsil edildiği Marmara Denizi’ndeki en önemli noktalarda biri. Ülkemiz biyolojik çeşitlilik açısında oldukça zengin bir ülke. Neredeyse 13 bin bitki türünden 3 bin 500’e yakını endemik düzeyde. Söz konusu Adada da endemik tür sayımız oldukça fazla. Hem de Akdeniz foklarının bölgeyi kullandıklarını biliyoruz, deniz mağaralarının da olduğu bir bölge. Bundan sonraki aşamalarda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü olarak bölgede biyolojik çeşitlilik araştırmamız başlayacak. Bu araştırma sonuçlarına göre de yönetim planlarımız hazırlanacak” dedi.
“HEDEFİMİZ 2030’LARDA DA YÜZDE 30’LAR SEVİYESİNE ÇIKARMAK”
“Ada bundan sonraki sistemde sadece bilim ve araştırma adı altında bir koruma statüsüne sahip oldu” diyen Turan, “Bu ülkemiz açısından çok sevindirici, özellikle İstanbul bölgesinde denizler koruma alanı adı altında ilan edilmiş bir bölge oldu. Bakanlık olarak zaten hedefimiz şu anda 10.6 olan korunan alan miktarımızı 2023’de yüzde 17’ler seviyesine 2030’larda da yüzde 30’lar seviyesine çıkarmak. Projelerde elimizden geldiği kadar çalışmalarımızı hızlı bir şekilde devam ettiriyoruz. Korunan alanlar aslında insanların yaşam ortamlarındaki eko sistem hizmetleridir. Bölgede gördüğünüz tüm habitatlar aslında insanla iç içe olan canlıların hem üreme noktaları, hem yaşam alanları. İnsan da doğanın bir parçası olarak bununla bütünleşik yaşamayı öğrenmek zorunda. Bundan biraz uzaklaştığımız zaman başıma ya felaketler ya da küresel ısınma gibi devasa bir felaket ya da iklim krizi gibi çözemeyeceğimiz yani geri dönüşü olmayan süreçlerin başlangıcı olacağından bu tür alanlarımızı korumamız insanlığın geleceği açısında da çok önemli. Bu süreçte STK’lar ile çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Deniz Yaşamını Koruma Derneği’ne de teşekkürlerimizi iletiyoruz, onların daha önceden bölgede yaptığı araştırmalar bize bir ışık oldu” diye konuştu.
PRENS ADALARININ TAMAMI İÇİN KORUMA ÇALIŞMASI
Turan, “Bakanlığımız olarak Marmara Denizi bizim için çok önemli bir deniz alanı. Bölgede Tavşan Adası’nı kesin korunacak alan ilanımız 10 Nisan 2021’de gerçekleşti. Bundan sonraki süreçte Adalar bölgesi özel çevre koruma bölgesi olarak ilan sürecinde. Bir araştırma çalışması başlattık, ‘Prens Adaları Özel Koruma Bölgesi Projesi’ taslak bir şekilde şu anda araştırma çalışmalarımız devam ediyor. Eğer bu da gerçekleşmiş olursa daha büyük bir koruma alanına sahip olmuş olacağız hem de denizel alan koruma miktarımız artmış olacak. Bu da ülkemiz açısından çok önemli bir süreç. Çünkü Marmara Denizi Türkiye için bir kalp görevi görüyor. Türkiye nüfusunun neredeyse dörtte biri bu bölgede. Bu bölgedeki bir koruma statüsü de bölgenin ekosistem hizmetlerine olan desteğini artıracaktır. Bununla ilgili de bu yıl içerisinde çalışmamız tamamlanır diye düşünüyorum. Her şey olumlu geçerse öyle bir ilanımız gerçekleşebilir. Bu müjdeyi de şimdiden vermek istiyorum” şeklinde konuştu.
“5-6 YIL SONUNDA MARMARA DENİZİ’NDE İLK DEFA KORUNACAK BİR ALAN, BİR HASSAS ALAN YARATILMIŞ OLDU”
Deniz Yaşamını Koruma Derneği Volkan Narcı ise, 6 yılı bulan çalışmalarının sonucunu değerlendirerek, “Gelecek hem Marmara hem de Akdeniz yaşamı için bir anneanne sandığını yaratabildiğimiz bir alan. Bu gelecek ekosistem ve sürdürülebilir deniz yaşamı için bir nadas alanı. Bu aynı zamanda, insanlar için, gelecek türler için, balıkçılık için bir besin kaynağı alanı. Yapılacak bütün bilimsel çalışmaların, denizin ne kadar değerli bir yapı olduğunu kanıtlayacak bir alan demek bizim açımızda. Büyük mutluluk verici durum 5-6 yıl sonunda Marmara Denizi’nde ilk defa korunacak bir alan, bir hassas alan yaratılmış oldu” diye konuştu.
“POPÜLASYONUN YÜZDE 80’İNİN YOK OLDUĞU BİLİNEN PİNA İÇİN BU KIYILAR EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR”
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Ve Deniz Biyoloğu Cem Dalyan da bölgenin habitatı konusunda değerlendirmelerde bulundu. Cem Dalyan, “Yaptığımız araştırmalar gösteriyor ki burası çok önemli türlere alan sağlıyor. Yumuşak mercanlar için çok önemli bir alan. Denizlerimizin süzücüleri ve onlar sayesinde denizlerimizde bir çok farklı canlı türü kendine yaşayacak alan sağlıyor. Aslında mercanların bulunduğu yerler hayvan ormanları olarak geçer ve farklı bir ekosistem yaratırlar yani ekosistem inşası denir mercanların yaptıkları iş için, değişik canlılara ev sahipliği yaparlar. Bunun dışında deniz çayırları var, son zamanlarda önemi daha çok anlaşılmaya başlayan bir canlı grubu. Deniz çayırları Amazon Ormanlarından bile daha fazla oksijen üretimine sahip ve çok fazla karbondioksit tutulumu sağlayabilen bir canlı grubu. Bunun yanında bu kıyılar Akdeniz’in en büyük midyesi pina için ev sahipliği yapan kıyılar. Akdeniz’de geçen sene yapılan araştırmayla popülasyonun yüzde 80’inin yok olduğu bilinen pina için bu kıyılar ev sahipliği yapıyor. Tüm bu anlattıklarımla aslında Neoandros’un ya da Tavşan Adası’nın bir koruma statüsünün olmasının neden önemli olduğu ortaya çıkıyor. İstanbul diyoruz, dünya başkenti diyoruz ve İstanbul’un sonunda bir deniz koruma alanı var” ifadelerini kullandı.
Görüntü Dökümü:
——————–
– Ekibin denize açılması
– Dalış ekibinin hazırlanması
– Keşif dalışı
– Muhabir anonsu (Gülseli Kenarlı)
– Su altı görüntülerinin izlenmesi
– Su altı görüntüleri
– Turan’ın açıklamaları
– Narcı’nın açıklamaları
– Dalyan’ın açıklamaları
– Detaylar
===================
3- FETÖ’NÜN ANKESÖR SORUŞTURMASINDA 60 ŞÜPHELİYE GÖZALTI KARARI
Özden ATİK / İSTANBUL, (DHA) FETULLAHÇI Silahlı Terör Örgütü’nün (FETÖ) Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki (TSK) yapılanması soruşturmasında, ankesörlü hatlarla iletişim kurdukları tespit edilen Deniz ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda görevde bulunan ve ihraç edilen askerler ve askeri okul öğrencileri ile sivil imamların da arasında bulunduğu 60 şüpheli hakkında İstanbul merkezli 19 ilde gözaltı kararı verildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından, FETÖ/PDY terör örgütünün örgütsel iletişim modeli olan ankesör/büfe gibi sabit hatlardan ardışık arandığı tespit edilen ve örgütsel mensubiyetlerine dair başkaca deliller (itirafçı beyanı vb) elde edilen şüpheliler hakkında soruşturma devam ediyor. Soruşturma kapsamında, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na mensup görevde bulunan 3 astsubay, 1 üsteğmen ve açıkta bulunan 1 astsubay ile ihraç edilen 2 astsubay, 2 emekli ve 1 istifa etmiş eski personel tespit edildi. Ayrıca askeri okullara giriş sınavında örgüt üyelerini askeri okullara yerleştirmek için kullanılan kodlama bilgisi bulunduğu yönde tespit yapılan 38 kapatılan askeri okul öğrencisi ile hakkında elde edilen itirafçı beyanlarıyla FETÖ/PDY mahrem yapılanmasında mahrem imam oldukları tespit edilen 12 sivil mahrem imamın da arasında bulunduğu toplam 60 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildi. Savcılık tarafından verilen gözaltı talimatıyla İstanbul merkezli 19 ilde 60 şüphelinin yakalanması işlemleri devam ediyor.
==================
4- (ÖZEL) – GÜNGÖREN’DE ‘SÜRÜNGEN HIRSIZLAR’ KAMERADA
-Girdikleri iş yerinde sürünerek hareket eden hırsızlar saniyeler içinde 18 akü çaldı
Haber-Kamara: Vedat BAYRAKTAR/İSTANBUL,(DHA)- GÜNGÖREN’DE 5 kişinin, levyeyle kepenklerini açıp sürünerek içeri girdikleri otomobil yedek parçası satan iş yerinden 18 akü çaldıkları anlar güvenlik kameralarına saniye saniye yansıdı.
Olay, geçtiğimiz cuma günü saat 07.15 sıralarında Eski Londra Asfaltı Caddesi üzerindeki iş yerinde yaşandı. Geldikleri hafif ticari aracı otomobil yedek parçası satılan iş yerinin önüne yanaştıran 5 kişi, ilk denemelerinde kepenkleri açamadı. Ayrıldıktan 5 dakika sonra tekrar gelen şüpheliler, levye yardımıyla kepenkleri açıp sürünerek iş yerine girdi. ‘Sürüngen hırsızlar’ saniyeler içinde 18 akü çalıp, geldikleri araçla kaçtı. Alarmın cep telefonuna mesaj göndermesi üzerine gelen iş yeri sahibi Süleyman Dikici, kepenklerin açıldığını fark etti. Güvenlik kamera görüntülerini inceleyen Dikici, akülerin çalındığını görünce polise haber verdi. Polis ekipleri hırsızlık olayına ilişkin çalışma başlattı.
“SÜRÜNEREK İÇERİ GİDİYORLAR”
İş yeri sahibi Süleyman Dikici, “Sabah 06.30 sıralarında iş yerimizin alarmı çalmış telefona mesaj geldi. İş yerine geldiğimizde hırsızlık olayının olduğunu gördük. Polis gelip gerekli incelemeleri yaptı. Bir araç içinde 4 kişi yere yatıp sürünerek içeri geliyorlar. Kepengi levye ile açıyorlar mevcut olan aküleri çalıyorlar. Bir kez geliyorlar açmaya çalışıyorlar açamıyorlar geri gidip tekrar geri geliyorlar. İkinci seferde başarılı oluyorlar. 10 bin lira üzerinde zararımız oldu” dedi.
“18 AKÜ ALIP GİDİYORLAR”
İş yeri çalışanı Engin Yavuz ise, “Hırsızlar önce geliyorlar baya bir uğraşıyorlar, açamıyorlar. Aradan beş, altı dakika sonra tekrardan geliyorlar. Kepengi kırıp açıyorlar. Sürünerek içeri giriyorlar. Üç dakika içinde 18 akü alıp gidiyorlar. Toplam 5 kişi biri şoför 4 kişi de hırsızlık yapıyor” ifadelerini kullandı.
HIRSIZLIK ANI KAMERADA
Yaşanan hırsızlık anı ise iş yerinin güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. Görüntülerde, hırsızların kepenkleri kırdığı, bir kişinin ilk önce sürünerek içeri girdiği, ardından diğer kişilerin de içeri girerek saniyeler içine aküleri çaldığı görülüyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
—————–
Güvenlik kamerası
İş yerinde hırsızlık anı
Aktüel görüntü
İş yerinden detaylar
Röportajlar
Genel görüntü ve detay
===================
5- (ÖZEL) BEYOĞLU’NDA TARTIŞTIĞI KİŞİYİ BIÇAKLADI: O ANLAR KAMERADA
Adem VAROL/İSTANBUL,(DHA)
Beyoğlu’nda tartıştığı kişiyi ardı ardına bıçaklayan şüpheli yakalandı. Bıçaklama ve kavga anları anbean kameralara yansıdı.
Olay, 10 Nisan tarihinde Hüseyinağa Mahallesi Halas Sokak üzerinde sabah saatlerinde meydana geldi. İddiaya göre, önceden aralarında alacak verecek meselesi yüzünden husumet bulunan Mehmet A.(31) ve Ömer T.(38), sokak üzerinde karşılaştı. İkilinin sözlü olarak tartışması, büyüyerek kavgaya dönüştü. Mehmet A., kavga sırasında yanında bulunan bıçağı çıkararak Ömer T.’yi üç yerinden bıçaklayarak olay yerinden hızla uzaklaştı. Çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Ömer T., ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Polis ekipleri, olay ile ilgili çalışma başlattı.
KISKIVRAK YAKALANARAK GÖZALTINA ALINDI
Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekipleri, kamera kayıtlarından yola çıkarak şüpheliyi adım adım izledi. Başlattıkları çalışma neticesinde şüphelinin Kamer Hatun Caddesi üzerinde bir binada saklandığını tespit eden polis ekipleri, yaptıkları operasyon ile şüpheliyi olayda kullandığı bıçak ile kıskıvrak yakalayarak gözaltına aldı. Mehmet A., emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Ayrıca şüpheli Mehmet A.’nın 5 adet kasten yaralama, 2 adet ruhsatsız silah taşıma, 2 adet polise mukavemet ve 1 adet uyuşturucu madde ticaretinden suç kaydı olduğu ortaya çıktı.
BIÇAKLAMA ANI SANİYE SANİYE KAMERALARA YANSIDI
Öte yandan, ikilinin tartışması ve Mehmet A.’nın Ömer T.’yi bıçaklama anları çevrede bulunan güvenlik kamerası tarafından kaydedildi. Şüphelinin yanında bulunan bıçağı çıkararak ardı ardına tartıştığı kişiye saplaması görüntülerde yer alıyor.
Görüntü dökümü
———————
-İkilinin kavga anları ve şüphelinin bıçaklama anı
-Polis ekipleri tarafından ele geçirilen olayda kullanılan bıçak
================
6- JANDARMADAN SAHTE PASAPORT OPERASYONU; PORTAKAL SIKACAĞINDAN MÜHÜR BASMA ALETİ YAPMIŞLAR
Burçak BOZKUŞ – Buğra BENLİOĞLU / İSTANBUL (DHA) – Terör örgütü mensuplarına sahte pasaport ve belge düzenleyenler, İstanbul İl Jandarma Komutanlığınca düzenlenen operasyonla yakalandı. Operasyonda yakalanan şüphelilerin portakal sıkacağını mühür basma aleti olarak kullandıkları tespit edildi. Operasyonda gözaltına alınan Suriye uyruklu 2 şüpheli tutuklandı.
İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince; başta terör örgütü mensupları olmak üzere yasadışı yollardan yurtdışına çıkış yapmak isteyen kişilere sahte pasaport, firari olarak aranan kişilere ise sahte kimlik düzenleyen şebekeye operasyon düzenlendi. Türkiye’ye yasadışı yollardan gelmiş yabancı uyruklu kişilere sahte ikamet izin belgesi düzenleyen Suriye uyruklu M.A. ve M.T. isimli şüpheliler Esenyurt’ta tespit edilen adreslerine düzenlenen operasyonla yakalandıktan sonra tutuklanıp cezaevine gönderildi.
M.A. ve M.T.’ye ait adreslerde yapılan aramalarda; 244 sahte pasaport, 320 sahte kimlik kartı, 45 sürücü belgesi, sağlık raporu, 297 sahte pasaport belgesi, 189 sahte kimlik belgesi, 2 kart okuyucu, 5 fotokopi makinesi, 4 bilgisayar, para detektörü, baskı makinesi, 2 belge tarayıcı, 2 kimlik kaplama makinesi, 6 yazıcı, 2 kart basım cihazı, 5 pres ve kağıt kesme makinesi, 104 sahte mühür ve kaşe ve çok sayıda resmi belgede sahtecilik suçuna konu materyal ile suçtan elde edildiği değerlendirilen 11 bin 800 dolar ele geçirildi.
BİN İLE BİNBEŞYÜZ DOLARA SAHTE BELGE
M.A ve M.T. isimli şüpheliler jandarmadaki sorgulamalarında, sahte belgeleri bin dolar ile bin 500 dolar civarında paraya düzenlediklerini itiraf etti. Şüphelilerin adreslerinde yapılan aramalarda, hazırladıkları sahte belgelere özellikle portakal sıkacağı ile mühür bastıkları tespit edildi. Sorgulamaları tamamlanan şüpheliler, haklarında “Resmi Belgede Sahtecilik” suçundan düzenlenen suç dosyasıyla çıkarıldıkları adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Görüntü Dökümü
-Operasyonda ele geçirilenler
-Muhabir anonsu (Burçak BOZKUŞ)
-Genel ve detay
=======================
7- ESENYURT’TA MİNİBÜSLE OTOMOBİL ÇARPIŞTI: 8 YARALI
Haber – Kamera: Alper KORKMAZ / İSTANBUL, (DHA) Esenyurt’ta servis minibüsü ile otomobil çarpıştı. Kazada 1’i ağır 8 kişi yaralandı.
Kaza saat 08.00 sıralarında Akçaburgaz Mahallesi, Alkop Yolu Caddesi üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, O.E. (39) kullandığı 34 GMC 05 plakalı otomobille yolu kısaltmak için caddeden dönüş yapmak istedi. Hatalı dönüş yapan sürücünün kullandığı otomobile Cengiz Bilgili’nin kullandığı 34 HS 8884 plakalı servis minibüsü çarptı. Çarpışmanın şiddetiyle minibüs otomobili yaklaşık 15 metre sürükledikten sonra durabildi. Sürücü O.E. araç içinde sıkışırken minibüste bulunan 7 işçi hafif şekilde yaralandı. Vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine itfaiye, sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri otomobil içinde sıkışan sürücüyü çıkararak sağlık ekiplerine teslim etti. Ağır yaralandığı öğrenilen sürücü ambulansla hastaneye kaldırılırken, diğer 7 yaralıdan bazıları ayakta tedavi edildi, bazıları ise başka araçlarla hastaneye götürüldü. Yaşanan kazayı anlatan servis minibüsü sürücüsü Cengiz Bilgili, “Ara yoldan çıkarak caddeden ters yöne girerek, dönüş yapmaya çalıştı. Sürekli kazalar oluyor zaten önlem alınması lazım. 200-300 metre ilerden dönmek varken buradan kestirmeden dönmeye çalışıyor. Bende 7 yaralı vardı. Bir de diğer sürücü var onun durumu ağırdı. İtfaiye çıkardı. Bendekiler hafifti. Hastaneye gönderdik. Haber bekliyoruz.” diye konuştu.
Görüntü dökümü:
——————
-Kaza yapan araçlardan görüntü
-Caddeden görüntü
-Sürücü ile röportaj
-Sağlık ve itfaiye araçlarından görüntü
====================
8- KAPKAÇÇIYI İNŞAAT İŞÇİLERİ YAKALADI
Haber-Zeki GÜNAL İSTANBUL DHA
Kağıthane’de bir kadından kapkaç yaparak inşaata saklanan şüpheli, inşaat işçileri tarafından yakalanıp dövülerek hastanelik edildi. Kapkaççının kadından çaldığı çanta sahibine teslim edildi.
Olay, Yahya Kemal Mahallesi’nde dün akşam saatlerinde meydana geldi. İddialara göre, sokakta yürüyen bir kadının çantasını alan kapkaççı saklanmak için inşaata girdi. Kapkaççının inşaata saklandığını gören işçiler, şüpheliyi yakalayıp darp ederek hastanelik etti. İşçiler kadının çantasını sahibine teslim etti. O anlar cep telefonu kamerası tarafından kaydedildi. Yerde baygın halde yatan şüpheli daha sonra hastaneye gönderildi.
Görüntü Dökümü:
—————-
Yerde yatan şüpheli
İnşaat işçilerinin konuşması
Genel ve detaylar
=================
9- BAĞCILAR’DA ESKİ SEVGİLİSİ İŞ KADINININ HAYATINI KABUSA ÇEVİRDİ; İŞ YERİNDE KORKU DOLU ANLAR
-“Uzaklaştırma ihlali yaptığında kamera kayıtlarıyla başvurdum. İki gün sonra yetersiz delil sonucu geldi.”
Serdar ALTINTEPE / İSTANBUL, (DHA) – BAĞCILAR’da tekstil işiyle uğraşan iş kadını Yasemin Sönmez, (42) 2 ay görüşüp, ayrıldığı Mehmet B.’nin kendisini tehdit ve darp ettiğini iddia etti. Mehmet B.’nin iş yerindeki ve evindeki eşyaları kırıp döktüğünü belirten Sönmez, “3 çalışanımı 4 saat boyunca elinde bıçakla evde rehin aldı. Savcılığa gittik, bütün kamera kayıtlarını ve elimizdeki her şeyi verdik. Buna rağmen hiçbir sonuç alamadık” dedi. Çalışanlarıyla birlikte ölüm korkusu yaşadığını ifade eden Sönmez, her gün tehdit edildiğini belirterek yetkililerden yardım istedi. Öte yandan Mehmet B. olduğu belirtilen kişinin, Yasemin Sönmez’e ait iş yerini dağıtması da güvenlik kameralarına yansıdı.
İddiaya göre, Bağcılar’da tekstil işi yapan Yasemin Sönmez 2 yıl önce Mehmet B. ile tanıştı. Yaklaşık 2 ay süren görüşmenin ardından Yasemin Sönmez ayrılma kararı aldı. Bu süreçte cezaevine giren Mehmet B., 1,5 yıl sonra tahliye oldu ve Yasemin Sönmez’e kabus dolu günler yaşatmaya başladı. Yasemin Sönmez’i tehdit etmekle kalmayıp çalışanlarını rehin alan Mehmet B., Yasemin Sönmez’in 1 milyon lira para ve tekstil fabrikasını kendisine vermesini istedi.
“3 ÇALIŞANIMI 4 SAAT BOYUNCA BIÇAKLA EVDE REHİN ALDI”
Kamera kayıtlarıyla birlikte savcılığa başvurduğunu ve hiçbir sonuç alamadığını iddia eden Yasemin Sönmez yaşadığı korku dolu günleri anlattı. Her gün tehdit aldığını öne süren Sönmez, “Mehmet B. ile 3 aydır mücadele içindeyiz. 3 ay önce darp etti, niyeti elimde avucumda ne varsa almak. 2 yıl önce tanışıklığımız oldu, sonra 1,5 yıl cezaevindeydi. Çıktıktan sonra bunlar başladı. Hem bana hem çalışanlarıma en son söylediği şey, fabrikayı ve 1 milyon lira parayı verince beni rahat bırakacakmış. ‘Aksi takdirde bütün işlerini bozarım’ demiş. Her gün tehdit ediyor, hatta dün bile tehdidi geldi. Geçtiğimiz günlerde iş yerine geldi bütün çalışanlarımı dışarı çıkarttı ve her yeri talan etti. Buradan çıkıp evime geçti. Evde hiçbir şey kalmadı, komple yıktı. 3 çalışanımı 4 saat boyunca elinde bıçakla evde rehin aldı. Savcılığa gittik, bütün kamera kayıtlarını ve elimizdeki her şeyi verdik. Buna rağmen hiçbir sonuç alamadık” dedi.
“ÖLÜM KORKUSU YAŞIYORUM”
Çalışanlarıyla birlikte uzun süredir ölüm korkusu yaşadığını ifade eden Sönmez konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Ölüm korkusunu sadece ben değil çalışanlarım da aynı şekilde yaşıyor. Artık müşterilerim çok rahat bir şekilde gelemiyorlar. Çünkü onları da tehdit etmeye başladı. Gün içinde beni sürekli takip ediyor. KADES’e de başvurdum ama bir sonuç alamadım. Geçtiğimiz ayda fabrikanın servis aracını bakıma gönderdik. Aracı oradan alıyor, arkadaşının yerine bırakıyor. Aracımız gasp ediliyor. Güneşli Polis Karakolu’na gidip tutanak tutturmamıza rağmen bu konuyla ilgilenmiyorlar. 3-4 gün üst üste aradık, yine sonuç alamadık. Aracımız bir hafta sonra parçalanmış şekilde alındı.”
“RAHATÇA DIŞARI ÇIKMAK İSTİYORUM AMA ÇIKAMIYORUM”
Kâbus dolu günleri geride bırakıp çalışmak istediğini ve rahatça dışarı çıkmak istediği ifade eden Sönmez, “Şu an tek istediğim çalışmak istiyorum. Çalışamıyorum, ne ben ne personelim çalışamıyor. Ondan bir haber duymak istemiyorum, önüme çıkmasını istemiyorum, çalışanlarımı tehdit etmesini istemiyorum. Rahatça dışarı çıkmak istiyorum ama çıkamıyorum. Uzaklaştırma ihlali yaptığında kamera kayıtlarıyla başvurdum. İki gün sonra yetersiz delil sonucu geldi” diye konuştu.
Görüntü Dökümü:
————-
Güvenlik kamerası görüntüsü
Mehmet B.’nin iş yerinde ortalığı dağıtması
Mehmet B.’nin arkadaşlarıyla iş yerine gelmesi
Yasemin Sönmez röportaj
Yasemin Sönmez detaylar
Genel ve detaylar
====================
10- (ÖZEL) ESENYURT’TA YANGIN TÜPÜ HIRSIZI KAMERADA
Veysel TİMDU-Ersan SAN/İSTANBUL, (DHA)- ESENYURT’ta bir binaya iki kez gelen şüpheli, her biri 10 kilo ağırlığında olan 5 yangın tüpünü çaldı. Hırsızlık anı güvenlik kameralarına saniye saniye yansıdı.
Hırsızlık, geçen cuma günü saat 19.30 sıralarında Pınar Mahallesi’ndeki bir binada meydana geldi. Binanın önüne geldikten sonra rastgele bir evin kapısını çalan şüpheli, kapının açılması üzerine içeri girdi. Güvenlik kameraları ile kaydedilen hırsızlık olayında rahat tavırlarıyla dikkat çeken şüpheli yangın tüplerini alarak binadan ayrıldı. Her biri 10 kilo ağırlığındaki tüplerden ilk seferde 3, ikinci seferde 2 tüpü alan şüpheli, kayıplara karıştı. Bina yöneticisi Vahit Aktay, Esenyurt’taki hırsızlardan bıktıklarını belirtirken, “Burası, doğal gazlı bina. Allah korusun bir yangın çıkarsa itfaiye gelene kadar insanlar yanar ölür. Bu işe bir çare bulunsun” dedi. Aktay, güvenlik kamerası görüntülerini polise teslim ederken, şüphelinin yakalanmasını ve çalınan 5 yangın tüpünün bulunmasını istedi.
Görüntü Dökümü:
————–
(Güvenlik kamerası)
Şüpheli binanın önünde
Şüpheli zilleri çalarken
Şüpheli binaya girerken ve yangın tüplerini alarak kayıplara karışırken
(Aktüel)
Bina yöneticisi Vahit Aktay ile röportaj
Aktay, hırsızlık yapılan yeri gösterirken
Genel ve detay görüntüler
====================
11- BEYLİKDÜZÜ’NDE EVDEN HIRSIZLIK YAPAN ŞÜPHELİ YAKALANDI
Ali Çağlar TINBEK / İSTANBUL, (DHA) BEYLİKDÜZÜ’nde girdikleri evden dizüstü bilgisayar, 2 cep telefonu ve 4 bin lira çalan iki şüpheliden biri yakalandı.
Olay, Beylikdüzü Adnan Kahveci Mahallesi Ihlamur Caddesi’nde bulunan binada meydana geldi. Polis ekipleri, 6 Nisan Salı günü saat 04.00 sıralarında H.T., isimli kişinin evinden hırsızlık ihbarı aldı. Harekete geçen ekipler, hırsızlığın gerçekleştiği bölgede 21 adet Kent Güvenliği Yönetim Sistemi (KGYS) kameralarını inceledi. Olayı gerçekleştiren 2 kişinin belediye pazarı açık otoparkına otomobille geldikten sonra yaya olarak olay yerine geçtikleri ve olay sonrası otoparktan aynı otomobille uzaklaştıkları tespit edildi. Eve giren hırsızlık şüphelilerin, H.T.’ye ait dizüstü bilgisayar, 2 cep telefonu ve 4 bin lirayı çaldığı belirlendi. Polis, otomobilin Bağcılar’da bulunan araç kiralama şirketi üzerinden olay günü kiralandığını belirledi. Aracı kiralayan olayın şüphelilerinden S.H.B. (22), 11 Nisan Pazar günü Bağcılar Güneşli Mahallesi’ndeki ikametinde yakalandı. Gözaltına alınan ve 12 Nisan’da “Evden Hırsızlık” suçundan adliyeye sevk edilen şüpheli S.H.B. serbest bırakıldı.
Görüntü dökümü:
———————
– Şüphelilerin araçtan inmeleri
-Şüphelilerin girdikleri eve doğru yürüme görüntüleri
-Şüphelilerin bina içerisinde girdikleri daireye doğru yürüdükleri görüntüler
-Eve giren hırsızların olay yerinden hızla uzaklaşıp kaçma görüntüleri
-Gözaltına alınan şüphelilerin sevk görüntüsü
-Genel ve detaylar