1- (ÖZEL) – ESENYURT’TA DEHŞET ANLARI; OTOMOBİL KADINLARA ÇARPIP MANAVA GİRDİ…
Erol DEĞİRMENCİ – Ersan SAN / İSTANBUL , (DHA) – ESENYURT’ta sürücüsünün kontrolünü kaybettiği otomobil, çöp konteynerlerine çarpıp manava girdi. Bu sırada manav önündeki 2 kadın da otomobil ve savrulan konteynerlerin çarpmasıyla yaralandı.
Güvenlik kamerasına yansıyan feci kaza, saat 07.00 sıralarında Esenyurt’un Talatpaşa Mahallesi’nde meydana geldi. Hızlı ilerlediği öne sürülen otomobil sürücüsü henüz bilinmeyen nedenle direksiyon hakimiyetini kaybetti. Otomobil çöp konteynerlerine çarptıktan sonra manava daldı. Bu sırada manav önünde bulunan kadınlar da otomobil ve konteynerlerin çarpmasıyla savruldu. Kazayı görenler, durumu polis ve sağlık ekiplerine bildirirken ekipler kısa sürede olay yerine geldi. Sağlık ekipleri, 1’i ağır 2 yaralıyı yaptıkları ilk müdahalenin ardından hastaneye kaldırdı. Polis ekipleri ise kazaya karışan sürücüyü ifadesini almak üzere polis merkezine götürdü.
“OKULUN GİRİŞ VE ÇIKIŞLARININ OLMASINA RAĞMEN HİÇBİR TÜMSEK YOK”
Kazayı gören çevredeki dükkanın sahiplerinden Feyzullah Uçar, “Burada yaşanan kaza, tamamen eksikliklerden kaynaklıdır. Okul çıkışının olmasına rağmen hiçbir tane tümsek yok. Kazada 2 yaralımız var. Buranın 100 metre ilerisinde okul var. Okulun giriş ve çıkışlarının olmasına rağmen hiçbir tümsek yok. Tümsek olmaması yüzünden araçlar kontrolsüz bir şekilde geçiyor” dedi.
Görüntü dökümü:
———-
Güvenlik kamerası / 2 farklı açı
-Otomobilin kadınlara çarpması
-Otomobilin manava girmesi
Aktüel
-Kazanın olduğu yer
-Kazanın olduğu manav
-Feyzullah Uçar röp
===================
2- (ÖZEL) – DEPODAN HASTANEYE BİONTECH AŞISININ YOLCULUĞU
– Biontech aşılarının Halk Sağlığı laboratuvarlarından, aşı polikliniğinde uygulanmasına kadar yolculuğu, Demirören Haber Ajansı tarafından görüntülendi.
Özlem YURTÇU KARABULUT, Kubilay ÖZEV / İstanbul, (DHA) – MERAKLA beklenen Pfizer-Biontech aşılarının uygulanmasına bugün itibariyle başlandı. Aşı hakkı açılanlar, MHRS randevu sistemi üzerinden Sinovac veya Biontech arasında seçim yaparak aşıların uygulandığı hastaneler veya aile hekimliklerinden randevularını alarak aşı olmaya gitti. Biontech aşılarının Halk Sağlığı laboratuvarlarından aşı polikliniğinde uygulanmasına kadar yolculuğu, Demirören Haber Ajansı (DHA) tarafından görüntülendi.
İnaktif aşı olan Sinovac’tan farklı olarak Halk Sağlığı Laboratuvarları’nda -70 derecedeki dolaplarda saklanan aşılar, günlük randevu sayısına göre belirlenen ihtiyaç doğrultusunda ana dolaplardan aşı araçları ve özel taşıma aküleriyle soğuk zincir kırılmadan aşı merkezlerine götürülüyor. Aşılar, 2-8 derecelik aşı dolaplarında 120 saat yani 5 gün boyunca tutulabiliyor. Biontech aşıları, mRNA bazlı aşı olduğu için önce çözünmesi bekleniyor, daha sonra flakonlar serum fizyolojik ile sulandırılıyor. Ardından çok hassas bir şekilde sallanarak karıştırma işlemi yapılıyor, renk ve partikül kontrolü yapıldıktan sonra bir flakondan tek kullanımlık şırıngalarla 6 ayrı doz şeklinde vatandaşlara uygulanıyor. Hızla kullanılması gereken durumlarda aşı, oda sıcaklığında yarım saat içinde çözünebiliyor. Çözünen aşının 6 saat içinde uygulanmış olması gerekiyor. Biontech aşılarının Halk Sağlığı Laboratuvarlarından aşı polikliniğinde uygulanmasına kadar yolculuğu, DHA tarafından görüntülendi.
TRAFİKTE KALMA İHTİMALİNE KARŞI ÖZEL BUZ AKÜSÜ İÇİNDE TRANSFER
Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi aşı sorumlusu hemşirelerinden Neslihan Bilge Işık, DHA’ya mRNA aşısının farklı uygulamasıyla ilgili detayları anlattı. Işık, “Aşılarımızı Halk Sağlığı laboratuvarlarından – 70 derecedeki dolaplardan, trafikte vs sıkıntı yaşanma ihtimaline karşı gerekirse kuru buz eşliğinde -20 dereceye kadar soğutabildiğimiz özel akülü aşı çantalarımızla teslim aldık. Kurumunuza geldikten sonra aşılarımızı 2-8 derecedeki aşı dolaplarımızda 120 saat muhafaza edebilecek şekilde planlamaları yapıldı. Uygulama ise aşı çözüldükten sonra, serum fizyolojikle sulandırarak ve sulandırılmış aşının 6 saat içerisinde hastalara enjekte edilecek şekilde yapılıyor. Her aşı flakonu, kişilere uygulanmadan önce tanımlaması, barkodlaması ve okutulması yapılarak kaydediliyor. Her doz ise 6 ayrı kişiye tanımlanacak şekilde sisteme kaydediliyor. mRNA aşılarında inaktif aşıdan farklı olarak bir flakondan 6 doz aşı çıkıyor. Bu nedenle bir flakonun barkoduna o güne randevulu 6 vatandaşımızın tanımlanması yapılıyor. Barkodu flakon üzerine yapıştırıyoruz, kalan 6 dozu da bu barkoda işleyerek hangi kişiye işlendi ise onun TC bilgisini tanımladıktan sonra kayıtlarımıza geçiriyoruz. Aşıdan sonra vatandaşlarımızı bir süre burada tuttuktan sonra bir sorun çıkmadığı taktirde gönderiyoruz” dedi.
EKİPLER HEM BIONTECH HEM BAKANLIK EĞİTİMLERİNE KATILDI
Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Necdet Sağlam ise BioNTech aşılarının uygulanmasına dair ekiplerin hummalı bir eğitimden geçirildiğini söyleyerek, hem BioNtech’in kendi eğitim videoları hem de Sağlık Bakanlığı’nın bilgilendirme eğitimleriyle planlamaların yapıldığını söyledi. Doç. Dr. Sağlam, “Aşılarımız sabahın erken saatlerinde soğuk zincir kurallarına uyularak getirildi. Hastanemizde aşı polikliniği şartlarında, aşılar çözüldükten sonra, hazırlıklarını yapan uygulayıcı hemşire arkadaşlarımız tarafından yapılıyor.ç Gerek BioNTech, gerekse Sağlık Bakanlığımızın eğitimlerinden geçen ekiplerimiz, mevcut aşı polikliniklerimizde hazırlıklı olarak aşılamalara başladı. Bugün için randevu sayısı BioNTech için yaklaşık 500 civarında. 150 civarında da Sinovac aşısı randevumuz var. Bugün aşı polikliniklerimiz BioNTech ağırlıklı olacak, yaklaşık 5 poliklinikte BioNTech aşılamaları yapılıyor. İlk planda gelen randevulu kişiler içeriye alındıktan sonra, sulandırılan flakonlar 6 kişiye uygulanacak dozlar şeklinde hazırlanıyor. Çözülmüş olarak bekleme süreleri içerisinde uygulanması gerekiyor” diye konuştu.
GÜNLÜK RANDEVU SAYISINA GÖRE AŞILAR ÇÖZDÜRÜLECEK
Doç. Dr. Sağlam, Halk Sağlığı Laboratuvarlarından getirilen BioNTech aşısının -70-80 derecedeki dolaplardan direkt alınarak hastaneye getirildiğini söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu aşıyı – 80 derecelik buzdolaplarında tutmuyoruz hastanede. 2 ila 8 derecelik buzdolabında bekletiyoruz. Çünkü bu sıcaklıkta bozulmadan 5 gün kalabiliyor. Biz de soğuk zincire uygun şekilde günlük veya belki iki günde bir, hastaların aldığı randevu sayılarına göre depolardan aşı transferi planlamalarını yapacağız. Aşıların çözdürülmesi işlemi ise alınan randevu sayısına göre yapılacak. Örneğin bugün 500 randevu var, öğlene kadar gelecek olan vatandaşların sayısına uygun sayıda flakon çözdürülecek ve uygun süresi içinde yapılacak. Hepsi bir anda çözdürülmeyecek”
“ÖNCE ÇEKİNDİK AMA ARTIK ÇEMBER DARALDI”
Emekli doktor olan babası Ramazan Cengiz Özgen’in (72) aşı randevusu için hastaneye geldiklerini anlatan Arzu Özgen, aşı seçimine dikkat etmediklerini, hangi aşı için randevu uygunsa o aşıya randevu aldıklarını söyledi . Özgen, “Babamın aşısını yaptırmak için geldik. Aslında biraz geç kaldık. Bazı ağır hastalıklar geçirdiği için, şüphelerimiz de vardı, aşı etkinliği güvenliği ile ilgili. Ama gerek basından gerek doktorlarımızdan ama en önemlisi de çemberin iyice daralmasından dolayı aşısını yaptırmaya karar verdik. Tehlike bizlere doğru da geliyor çünkü. Randevu almakta hiç zorlanmadık. Hangi aşı olduğuna bakmadan, BioNTech mi Sinovac mı gözetmeden ilk randevuyu aldık. Bizlere aşı sırası gelmesine daha var ama ben çalışıyorum, aynı evde yaşıyorum. Dolayısıyla her an eve hastalığı taşıma riskim var. Bu nedenle de büyüklerimizi yaşlılarımızı korumak ve kollamak zorundayız” diye konuştu.
Görüntü dökümü
———
-Aşıların özel buz aküleriyle halk sağlığı laboratuvarlarından alınışı
-Araca yerleştirilmesi ve yolculuğu, hastaneye götürülmesi
-Muhabir anonsu (Özlem YURTÇU KARABULUT)
-Kutuların açılıp dolaba yerleştirilmesi,
-Aşı hemşiresinin aşı yolculuğunu özetlediği ve uygulamada sinovac aşısından farkını anlattığı detay görüntü
-Aşının sulandırılması ve çok dikkatli bir şekilde çalkalanıp renk-partikül kontrolü
-Aşı öncesi vatandaş bilgilendirme görüntüleri
-Barkodlama ve aşılama detay görüntüleri
-Aşı Hemşiresi Neslihan Bilge Işık röp
-Başhekim Doç. Dr. Necdet Sağlam röp
-Aşı sırasındaki vatandaş Arzu Özgen röp
===================
3- (ÖZEL)- MALTEPE’DE CEZA KESİLEN SÜRÜCÜ MİNİBÜSÜ BIRAKIP UZAKLAŞTI
Mustafa ESEN – Ali Kerem BENGİ / İSTANBUL, (DHA) – MALTEPE’de fazla yolcu alan sürücü, koronavirüs denetiminde ceza kesilince minibüsünü bırakarak uzaklaştı.
Kartal- Kadıköy hattında çalışan bir minibüs, D100 Karayolu Maltepe mevkiindeki denetim noktasında trafik polisleri tarafından durduruldu. Minibüste koronavirüs kurallarına göre olması gerekenden fazla yolcu çıktı. Sürücü Cihan Yavuz “Bu araç buradan gitmeyecek, çalışmayacağım. Bittim ben” diyerek araçtan indi. Sürücü işlem yapılmak üzere polis aracına götürülürken “Neden kurallara uymuyorsun” diyen polise, “Hangi kurallara uymuyorum” dedi ve minibüsü bırakarak gitmeye çalıştı. Yolcular ise araçtan inerek başka toplu taşıma araçlarına yöneldi.
Cihan Yavuz, kolundan tutarak cezai işlemin yapılacağı aracın yanına götüren polise, “Bu araç para kazanmıyor, garaja çek. Ben artık çalışmıyorum” dedi. Sürücüye, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’na göre 3 bin 150 lira ile fazla yolcu almaktan 144 lira cezai işlem uygulandı. İşlemlerin ardından sürücü olay yerinden ayrılırken, aracı ise çekici yardımı ile otoparka çekildi.
Görüntü Dökümü:
—————-
-Dolu olan minibüsten görüntü
-Minibüsün yolcu indirmesi ve bindirmesi
-Minibüsün denetim noktasına girmesi
-Sürücünün yolculara açıklaması ve inmesi
-Polisin yolcuları kontrolü
-Sürücünün olay yerinden uzaklaşmaya çalışması
-Polisin kolundan tutarak ikna etmesi
-Sürücü Cihan Yavuz’un diyalogları
-Ceza uygulanması
-Sürücünün ayrılışı ve aracın çekiciye yüklenmesi
-Yolculardan görüntüler
=================
4- TBMM BAŞKANI ŞENTOP: BUNLAR BÜTÜNÜYLE CEHALET MAHSULÜ DEĞERLENDİRMELER (1)
Beyza Nur GÜLER- Buğra BENLİOĞLU – İstanbul DHA –
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Bazı siyasetçiler, köşe yazarları da yapılanı zaman zaman çok da ağır bir dille, ‘meclise darbe’ falan gibi ifade ediyorlar. Bunların bütünüyle bir cehalet mahsulü değerlendirmeleri olduğunu ifade etmek isterim” dedi,
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “100. Yıl Perspektifiyle 1921 Teşkîlât-ı Esâsîye Kanunu ve Millî Egemenlik Sempozyumu”nun açılışında konuştu.
Şentop, “Şüphesiz ki tartışmaları yapmak yanında, bu tartışmaların yapıldığı ortam da önemlidir. İnsanların birbirlerini anlamaya yönelik bir gayret içinde bulunması gerekir. Veya bir düzey tabiri caizse, seviye içerisinde olmaları gerekir. Yapılan konuşmalarda bir konuyu izah ederken, kullanılan yan argümanları alıp da onlar üzerinden farklı sonuçlar çıkararak değerlendirme yapmak veya şahısların özellikle siyasetçilerin, köşe yazarlarının sıfır bilgiye sahip oldukları bir konuda yorum, değerlendirme yapmaları suretiyle, sadece bizim anayasa tartışması değil, hiçbir tartışmayı sürdürebilmemiz, yönetebilmemiz mümkün değil” diye konuştu.
“BUNLAR BÜTÜNÜYLE BİR CEHALET MAHSULÜ DEĞERLENDİRMELER”
” Bunu biraz da dün yaşanan olayla bağlantılı söylüyorum” diyen Şentop, “Malumunuz ben burada sadece bir akademisyen olarak bulunmuyorum. Meclis Başkanı sıfatıyla bulunduğum için, bu güncel konuya dair de hukukçuların arasında bir şeyler söylemek isterim. Kısaca olayı önce ifade etmek isterim. Evvelki gün TBMM’de bir kanunun oylanması ile ilgi bir sorun yaşandı. Şöyle bir durum. Oylamada, maddelere ne geçilmesi geneli üzerindeki görüşmelerinden sonra kanunun maddelerine geçilmesi oylanıyor. Bu oylamada oturumu yöneten meclis başkanvekilinin yeterli sayıda kabul oyu olmadığı dolayısıyla maddelere geçilmesi kabul edilmediği, bu durumda da kanun teklifi genel kurulda reddedilmiş oluyor. Kanun teklifinin reddedildiğine dair bir açıklaması oldu. Bunun üzerine bazı gelişmeler yaşandı. Dün oylama tekrar edildi. Maddelere geçilme kararı alındı. Burada bunu değerlendiren bazı siyasetçiler, köşe yazarları da yapılanı zaman zaman çok da ağır bir dille, ‘meclise darbe’ falan gibi ifade ediyorlar. Bunların bütünüyle bir cehalet mahsulü değerlendirmeleri olduğunu ifade etmek isterim. Sadece ben onların yaptığı gibi cehalet mahsulüdür deyip bırakmıyorum” ifadelerini kullandı.
“BU YETKİLERİN HEPSİ, MECLİS BAŞKANINDA VAR”
Şentop şöyle devam etti: “Öncelikle meclis başkanlığının genel kurulun işleyişi ile ilgili tek ve kendisine mahsus yetkisi vardır. Meclis iç tüzüğünün 14. Maddesi, genel kurulun yönetimi görev ve yetkisini meclis başkanına veriyor. Meclis başkan vekilleri ile ilgili iç tüzüğün 15. maddesi ise, meclis başkanvekillerinin, meclis başkanı yerine genel kurulu yöneteceğinden bahsediyor. Yine meclis başkanının, başkanvekillerinden hangisinin, hangi birleşimi, günlük toplantıyı veya toplantı içindeki bölümleri, hangi oturumu yöneteceğine meclis başkanının karar vereceğini söylüyor. Dolayısıyla meclis başkanvekilleri meclisi yönetirken, kendi nam ve hesaplarına değil, meclis başkanı hesabına yönetirler. Dolayısıyla bu yönetimin bütün hukuki sorumluluğu doğrusuyla, yanlışıyla meclis başkanına racidir. Bu bakımından meclis başkanın yönetim sırasında bazı hukuka, iç tüzüğe aykırı işleyişler görmesi halinde buna müdahale etmesi, bu müdahalenin boyutları da değişebilir. Yöneten başkanvekili yerine bizzat kürsüye kendisinin çıkması veya onun yerine başka bir başkanvekilini görevlendirmesi söz konusudur. Bu yetkilerin hepsi, meclis başkanında var. Bunun örnekleri de var. Bunu şunun için söylüyorum, meclis başkanının, yaşanan bir sorun varsa buna müdahale etmesi, bu tartışma konusunda bir kanaat belirtmesi, bir yön belirtmesi tamamen iç tüzükten kaynaklanan bir yetki hatta bir görev, bir sorumluluktur”
Görüntü Dökümü:
——–
-Şentop açıklamalar
=================
5- ŞİŞLİ’DE TOPLU ULAŞIM ARAÇLARINDA DA HIRSIZLIK YAPAN ŞÜPHELİLER YAKALANDI
*Özellikle toplu ulaşım araçlarında hırsızlık yapan yaşı küçük 7 şüpheli de gözaltına alındı.
Hasan YILDIRIM – Özgür EREN İSTANBUL (DHA) ŞİŞLİ’de üç ay içinde hırsızlık olaylarına karışan 10 kişilik çete çökertildi. Yüzlerce saat kamera kaydını inceleyen ekipler, şüphelileri tek tek tespit ederek gözaltına aldı. Şüphelilerden ele geçirilen malzemeler sahiplerine tespit edildi.
Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, evden, iş yerinden ve toplu taşıma araçlarından yapılan hırsızlık olaylarını aydınlatmak için çalışma başlattı. Son üç ayda yapılan hırsızlıkların genelde toplu taşıma araçlarından ‘Yankesicilik’ yöntemiyle ve iş yerlerine girilmesi ile olduğu tespit edildi. Yüzlerce saat güvenlik kamerası kaydını inceleyen ekipler, 10 ayrı hırsızlık olayına karışan 10 şüpheliyi tespit etti.
TEK TEK GÖZALTINA ALINDILAR
Şüpheliler evlerine yapılan baskınla tek tek gözaltına alındı. Evlerde yapılan aramada 10 cep telefonu, laptop, tablet ve şarjlı el matkabı ele geçirildi. 10 şüpheliden 3’ü sevk edildiği adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi. Yaşları küçük olan 7 şüpheli ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Şüphelilerden ele geçirilen malzemeler sahiplerine teslim edildi.
HIRSIZLIK ANLARI KAMERADA
Şüphelilerin hırsızlık anları güvenlik kameraları tarafından kaydedildi. Görüntülerde, iş yerinin camından içeri giren şüpheli, cep telefonun ışığı ile etrafı kontrol ediyor. İş yerinde bulunan tablet ve elektronik malzemeleri alarak kaçıyor. Bir diğer hırsızlık olayında ise metroya binmek için bekleyen kadının cep telefonu alan şüpheli olay yerinden uzaklaşıyor.
Görüntü Dökümü:
———————
İş yerine giren hırsızın görüntüleri
Şüphelinin etrafı kontrol ederek hırsızlık yapması
Metroda kadının cep telefonunu çalan şüpheli
Şüphelilerin evinden ele geçirilen malzemeler
Bir şüphelinin adliyeye sevk edilmesi
Genel ve detaylar
================
6- TÜRK VE İSPANYA SAVAŞ GEMİLERİ SARAYBURNU’NA DEMİR ATTI
Murat SOLAK – Vedat BAYRAKTAR/İSTANBUL,(DHA) KARADENİZ’den gelen Türk savaş gemisi Kemal Reis ile İspanya bayraklı Mendez Nunez savaş gemisi ikmal ve mola vermek için Sarayburnu’na demir attı. Gemilerin iki gün bekledikten sonra Akdeniz’e açılacağı öğrenildi.
Karadeniz’den Akdeniz’e hareket eden TCG Kemal Reis ve İspanya bayraklı Mendez Nunez savaş gemisi, ikmal ve mola vermek için sabah saatlerinde Sarayburnu Liman Müdürlüğü’ne demir attı. Limana TCG Kemal Reis’in yanaştığını duyan aileler, gemide bulunan mürettebattaki yakınlarını görmek için limana geldi. NATO flaması bulunan gemilerin iki gün limanda bekleyeceği, yeterli düzeyde ikmali sağlandıktan sonra Akdeniz’e açılacağı öğrenildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Limana yanaşan savaş gemilerinden görüntü
-Mürettebattan görüntü
-Ailelerden görüntü
-Genel ve detaylar
==================
7- TİYATRO SANATÇISI HANDAN ERTUĞRUL İÇİN HARBİYE MUHSİN ERTUĞRUL SAHNESİ’NDE TÖREN DÜZENLENDİ
Haber – Kamera: Uğur Şahin /İSTANBUL, (DHA) Türk Tiyatrosunun duayen ismi Muhsin Ertuğrul’un eşi tiyatro ve opera sanatçısı Handan Ural Ertuğrul için Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahne’sinde tören düzenlendi. Ertuğrul, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda kılınan cenaze namazının ardından aile kabristanlığında toprağa verildi.
Türk tiyatrosunun duayen ismi Devlet Tiyatrosu Eski Genel Müdürü Muhsin Ertuğrul’un eşi tiyatro sanatçısı Handan Ertuğrul’un dün 94 yaşında hayatını kaybetti. Handan Ertuğrul için bugün eşinin adını taşıyan Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde tören düzenlendi. İstanbul Devlet Tiyatroları görevlisi Kubilay Karslıoğlu’nun sunduğu tören Handan Ertuğrul’un biyografisinin okunması ve hayatını anlatan kısa filmle başladı. Pandemi koşullarının uygulandığı törene; Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancığolu, Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Öktem, Ertuğrul’un ailesi ve sanatçı dostları katıldı. Törende Ertuğrul ailesi adına Handan Ertuğrul’un manevi oğlu Tanju Bilgen, Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Öktem, Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan birer konuşma yaptı.
ERTUĞRUL AİLESİ KÜLTÜR DÜNYAMIZDA SİLİNMEYECEK İZLER BIRAKTI
Törende konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Ertuğrul ailesi kültür-sanat dünyamıza asla silinmeyecek izler bıraktı. Gerek Handan Uran Ertuğrul gerekse eşi, tiyatro tarihimizin en büyük isimlerinden Muhsin Ertuğrul, hayatlarını Türkiye’de sanatın gelişimine adayan çok kıymetli şahsiyetlerdi. Ülkemizin kültür sanat alanında yetiştirdiği en büyük değerler arasındalardı. Ertuğrul Ailesi, cumhuriyetin daha ilk yıllarında, Türk tiyatrosunun henüz gelişmeye başladığı bir dönemde sahnelerde boy gösterdiler, eserler verdiler” dedi. Sanatçı, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda kılınan cenaze namazının ardından aile kabristanlığında toprağa verildi.
Görüntü dökümü:
-Tabutun Sahneye getirilmesi
-Tanju Bilgen Konuşma
-Ekrem İmamoğlu konuşma
-Haydar Ali Yıldız konuşma
-Tören detay
==================
8- BAHÇELİEVLER’DE BABASINI ÖLDÜREN SANIK: ANNEMİN DİŞLERİNİ KIRDI KARDEŞİMİ DEFALARCA DARP ETTİ
*Tanık olarak dinlenen anne Songül Çapan,
“Oğlum aslında dört kişinin canını kurtardı.”
Sevda SARIKAYA / İSTANBUL (DHA) – BAHÇELİEVLER’de uzun yıllar boyunca kendisine ve annesine şiddet uyguladığını iddia ettiği babası Yusuf Cemal Sezgin’i (43) 31 Ekim 2020’de öldürdüğü gerekçesiyle “Haksız tahrik altında kasten öldürme” suçundan 18 yıla kadar hapsi istenen tutuklu sanık Haydar Mert K. (20) ilk kez hakim karşısına çıktı. Yıllarca babasının şiddetine maruz kaldığını belirten sanık, olay günü babasının kendisine küfür ettiğini belirterek, “Ben de silahı alarak hedef gözetmeksizin sıktım. Silahı Halıcıoğlu Köprüsü’nden aşağı atarak polise teslim oldum” dedi. Tanık olarak dinlenen sanığın annesi Songül Çapan verdiği ifadede “Maktul beni domuz bağıyla bağlayıp 13 gün boyunca banyoda kilitli tuttu. Çekiçle dişlerimi kırdı. Penseyle etlerimi sıkıştırdı. Suç makinesiydi” dedi. Mahkeme heyeti sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.
Bakırköy Adliyesi 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Haydar Mert K., avukatı ,sanığın annesi Songül Çapan ve yakınları da duruşmaya katıldı. Sanık Haydar Mert K., duruşmadaki ifadesinde maktul babasının şimdiye kadar maddi ve manevi hiçbir desteğini görmediğini söyledi. Annesinin, kendisinin ve kardeşinin yıllarca babasının işkencesine maruz kaldıklarını belirten sanık Haydar Mert K., “Yıllar önce babam cezaevine girdi, hapisten çıktıktan sonra da şiddet ve tacizlerine devam etti. Annemin dişlerini kırdı. Kardeşimi defalarca darp etti. Bu sebeple sürekli adres değiştiriyorduk. Hayatı paramparçaydı, bizim hayatımızı da paramparça etti. Ne zaman görüşsek sonu ya hastanede ya da karakolda bitiyordu. Son zamanlarda konuşmak için bir araya geldik. Bana uyuşturucu kullanmadığını düzeldiğini söylüyordu. Dükkan açacağını söylüyordu ve benden yardım istiyordu. Teklifini kabul ettim. Ancak dükkanda cezaevindeki arkadaşlarıyla uyuşturucu içtiğini görünce kendisinden uzaklaştım. Bana, anneme, eşime ve çocuğuma bir şeyler yapacağından bahisle tehditler savuruyordu. Dediğini yapan bir insan olduğu içinde korkuyordum. Tehditler yüzünden eşim ve kızımı alıp annemin evine yerleştik. Annemin evinde kamera sistemi vardı” dedi.
“BABAM ÇOCUKLUĞUM SOL GÖZÜME VURARAK GÖRME KAYBI YAŞAMAMA NEDEN OLDU”
Sanık Haydar Mert K., maktul babasının kendisinin evine silah sakladığını ve bazı eşyalarını bıraktığını söyledi. Olaydan önceki gece babasının kendisine taciz ve tehdit mesajları yolladığını belirten Sanık Haydar Mert K. “Babam çocukluğumda sol gözüme vurarak görme kaybı yaşamama neden olmuştur. Olay günü sabah 08.00’de dükkanın orada olacaksın!’ diyordu. Bir şey olacağını düşündüm. Korktuğum için önce kendi evime giderek babamın emanet verdiği eşyalarını topladım. Bunların içinde silahta vardı. Dükkana gittim, maktul bana küfür etmeye başladı. Ben de silahı alarak hedef gözetmeksizin sıktım. Daha önce hiç silah kullanmamıştım, silahı Halıcıoğlu Köprüsü’nden aşağı atarak polise teslim oldum. Ben o gün ona onunla bir daha görüşmeyeceğimi söylemeye gidiyordum. İletişimi kesmek için eşyalarını götürüyordum” dedi.
“İŞKENCEYİ ÇOK SEVER,ZEVK ALIRDI”
Duruşmada tanık olarak dinlenen sanığın annesi Songül Çapan maktul Yusuf Cemal Sezgin’in eskiden minibüs şoförü olduğunu ve kendisini minibüste yalnız kaldığında kaçırdığını söyledi. İlk 3 yıl ailesini hiç görmediğini belirten Çapan, ” Maktul bize sürekli şiddet uyguluyordu, sosyopat bir kişilikti, işkenceyi çok sever ve zevk alırdı. Anlatsam inanamayacağınız şeyler yaşadım. Beni domuz bağıyla bağlayıp 13 gün boyunca banyoda kilitli tuttu. Çekiçle dişlerimi kırdı. Penseyle etlerimi sıkıştırdı. Suç makinesiydi. Sürekli içeri girip çıkardı. Hapisten hiç çıkamasın diye dua ederdim. Bana karşı takıntılıydı. Yıllar önce içinde uyuşturucu olan sigarayı içip benle Mert’in yüzüne üfledi, çocuğum kafasını kaldıramıyordu. İkimizde aptal gibi olmuştuk. Bulanık görürdük, kusardık. Ona yapmamasını söylediğim için bizi darp etti. Beni çok şiddetle dövdü, çocuğun gözüne kan oturdu. Ondan kaçmak için yazmaları birbirine bağlayıp kendimi çocuğumla beraber ikinci kattan aşağı attım ve bacaklarım kırıldı” dedi.
“HIRSIZLIK YAPTIĞI EVLERDEKİ KADINLARA TECAVÜZ ETTİĞİNİ DUYDUM”
Songül Çapan, “Maktulün hırsızlık yaptığı evlerdeki kadınlara tecavüz ettiğini duydum. Kendisi daha sonra başka suçtan tutuklandı. Cezaevinden kaçtığında evin telefon kablosunu kesip dışarıyla bağlantımızı kesti. Benimle tekrar görüşebilmek için çocuğumu sıkıştırmaya başlamış. Çocuğunu eşiyle ve kızıyla tehdit etmiş o yüzden yanıma yerleştiler. ‘Annene yaptıklarımı hatırlıyor musun onları eşine ve kızına da yaparım’ diyerek tehdit etmiş. Olaydan önceki gece Mert’e mesajlar gönderdi, arayıp durdu. Ben oğluma görmezden gel dedim. Çocuğum ağladı. Hazırlandığını görseydim kapıyı kilitlerdim, izin vermezdim gitmesine. Ama ben uyuyakalmışım o da gitmiş. Olayda kullanılan silahı maktul daha önce oğlumun evine ben oraya geldiğimde beni vurmak için koymuş, benim oğlumun tek hatası babasızlıktı. Oğlum aslında dört kişinin canını kurtardı. Adalet varsa işlemesini istiyorum” dedi. Sanığın tutukluluk halinin devamını karar veren mahkeme heyeti, eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
İDDİANAME
İddianamede hakkında “Haksız tahrik altında kasten öldürme” suçundan 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istemiyle dava açılan Haydar Mert K.’nın 31 Ekim 2020’de Bahçelievler’deki 43 yaşındaki maktul Yusuf Cemal Sezgin’i silahla öldürüldüğü belirtildi. İddianamede, maktulün sanığın biyolojik babası olduğu ancak nüfus kaydında baba olarak gözükmediği anlatılarak, sanığın kaydının annesi üzerinde olduğu aktarıldı. İddianamede, maktulün sanığı kendi nüfusuna kayıt ettirmediği gibi doğduğu günden olay tarihine kadar maddi ve manevi hiçbir şekilde babalık görevini yerine getirmediğine vurgu yapılarak, bu sebeple resmi kayıtlar ve dosya içerisindeki tüm deliller değerlendirildiğinde maktulü sanığın babası olarak kabul etmenin hukuken ve vicdanen imkanının olmadığı kaydedildi. Maktul Yusuf Cemal Sezgin’in soruşturma kapsamında kanaat oluşturması açısından sabıka kaydına bakıldığına yer verilen iddianamede, maktulün sabıka kaydının iki sayfa olduğu aktarıldı.Maktulün cezaevi dışında olduğu süre içerisinde sanığın annesine yönelik pek çok kez şiddet uyguladığı, bu şiddetin çoğu kez eziyet boyutlarına vardığı kaydedildi. İddianamede, maktulün sanığın yanında sürekli olarak uyuşturucu kullandığı, annesiyle bir araya gelmek istediğini söylediği ancak annenin bu isteği reddettiği ve maktulün sanığı tehdit etmeye başladığı anlatıldı.Maktulün doğduğu tarihten itibaren sanığın kendisi, annesi, kardeşi ve son zamanlarda eşi ve çocuğuna yönelik yoğun, süreklilik arz eden haksız ağır tahrik oluşturacak eylemler gerçekleştirdiği belirtilen iddianamede, sanık Haydar Mert K.’nın “Haksız tahrik altında kasten öldürme” suçundan 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.
DURUŞMANIN ARDINDAN AÇIKLAMA
Duruşma sonrasında adliyenin önünde gazetecilere açıklamalarda bulunan Songül Çapan, “Maktül hiçbir zaman benim evlatlarıma babalık yapmadı, bir baba kendi evlatlarını annelerini öldürmek için kullanmaz. Ben bir anne olarak çocuklarımın hem annesi hem babası oldum, onları en iyi şekilde en ahlaklı ve edepli şekilde büyüttüm. Benim çocuklarım inanın ki bugüne kadar en ufak bir suça karışmamışlardır. Biz 20 yıl boyunca işkenceye maruz kaldık, akla hayale gelmeyecek, dizi yapılsa veya bir sinema filmi çekilse yok artık bu kadarda değildir denilecek şekilde şeyler yaşadık. Benim oğlum 4 kadının hayatını kurtardı, oğlumun iki yaşında bir kızı ve 20 yaşında bir eşi var en büyük dileğim en yakın zamandan Rabbim evladının yüzü suyu hürmetine onu özgürlüğüne kavuştursun. 4 yerimden bıçaklandım. Bir şekilde ölmedim yaşıyorum, çocuklarımın yanında ve arkasındayım. Benim oğlum her şeyden önce bir baba, baba özlemiyle o maktulün yanına gitmişti, belki düzelir diye vicdan yaptı ama vicdansızlıkla karşılaştı” diye konuştu.
“MAKTUL’ÜN 63 TANE SUÇ KAYDI VAR”
Haydar Mert K.’nın avukatı Aslı Ercan maktulün 63 suç kaydı olduğunu belirterek, “Aslında bir maktul var ortada ama kurban kim belli değil, uğranılan işkenceler uzun uzun içeride anlatıldı, çocuğun sol gözü baba tarafından uğradığı şiddet sebebiyle görmüyor. 20 sene boyunca maruz kalınan sistematik bir işkence söz konusu, cezaevinden çıktıktan sonra bu olay gerçekleşmeden önce özellikle son 15 gün eşine, annesine, küçük 1 yaşındaki kızına şu an ağıza alamayacağım eylemleri gerçekleştireceğine yönelik bir tehdit hali söz konusu. Biz haksız tahrik hükümlerinin en üst sınırdan uygulanması gerektiğini düşünüyoruz, orada oturmayı hak etmiyor ama orada olmasaydı biz şu an muhtemelen bir kadın cinayetinin haberini yapıyor olacaktık. İş kadın cinayetine dönmesin diye aslında o çocuk şu an içerde. Tutuklu bir şekilde yargılanıyor” dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
——————————
-Avukat Aslı Ercan Röp.
-Songül Çapan Röp.
-Genel ve detay görüntüler
-ARŞİV
====================
9- İSTANBUL HAVALİMANI’NDA, ÇOK SAYIDA SUÇTAN ARANAN ŞÜPHELİ YAKALANDI
*İnterpol tarafından da aranması olan şüphelinin yakalanma anı kameraya yansıdı.
Ali ÇAĞLAR TINBEK / İSTANBUL, (DHA)
İSTANBUL Havalimanı’nda, çok sayıda suçtan aranan şüpheli R.A., Türkiye’ye girmek isterken pasaport kontrolü esnasında gözaltına alındı. Şüphelinin yakalanma anı güvenlik kamerasına yansırken, R.A., polis ekipleri tarafından sorgulanmak üzere emniyete götürüldü. İstanbul Emniyet Müdürlüğü İnterpol Şube Müdürlüğü görevlileri, 31 Mart Pazartesi günü, saat 23.55 sıralarında Hollanda’dan İstanbul Havalimanı’na gelerek giriş yapmak isteyen R.A., isimli kişi pasaport kontrolü sırasında gözaltına aldı. Şüphelinin yapılan kontrollerinde interpol
tarafından aranması olduğu ve 4 kez “Basit Yaralama”, 2 kez “Hakaret”, “Tehdit” ve 2 kez de “Kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak” suçlarından arandığı tespit edildi. Gözaltına alınan şüpheli R.A., emniyetteki işlemleri devam ederken, yakalanma anı ise güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
—————————
-zanlının pasaport kontrolü esnasında polise ekiplerince gözaltına alınması
-zanlının karakola götürülüşü
-zanlının polis ekiplerince havalimanından götürülüşü
-genel ve detaylar
===============
10- GAZİOSMANPAŞA VE SULTANGAZİ’DE TAKLİT ÜRÜN OPERASYONU KAMERADA
Ali Çağlar TINBEK / İSTANBUL, (DHA) GAZİOSMANPAŞA ve Sultangazi’de ünlü markaların taklit ürünün satışını ve üretimini yapan 5 ayrı adrese operasyon düzenlendi. 30 bin 566 adet taklit ürün ele geçirilirken, operasyon anları da kameraya yansıdı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri, 31 Mart Çarşamba günü Gaziosmanpaşa ve Sultangazi’de 5 ayrı adrese eş zamanlı operasyon düzenlendi. Adreslerde yapılan aramalarda 3 bin 28 çift satışa hazır ayakkabı, bin 428 çift satışa hazır terlik, 26 bin 110 yarı mamul ürün (ayakkabı sayası, etiket, amblem), 10 metre kumaş olmak üzere toplam 30 bin 566 adet taklit ürün ele geçirildi. Operasyonda gözaltına alınan 6 şüpheli adli makamlarca serbest bırakıldı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
—————————
-Adreslere yapılan baskın anı
-Ele geçirilen taklit ürünlerin görüntüsü
-Ele geçirilen ürünlerin kolilenmiş halde yakalanma görüntüsü
-Genel ve detaylar