– Telefonla dahi konuşamayacak haldeyken dalışa başladı
Özlem YURTÇU KARABULUT, Mertcan ÖZTÜRK, İstanbul (DHA) KORONAVİRÜSE yakalanan ilk sağlık çalışanlarındandı. Tam bir yıl önce kendi servisine “hasta olarak” yatırıldı, 3-4 gün sonra yoğun bakımda entübe edildi. 6 dakika kalbi durdu, hayata yeniden döndürüldü. Tam 23 gün yaşamla ölüm arasında gidip geldi. Sağlığına kavuşması için tüm Türkiye’nin dua ettiği, meslektaşlarının insan üstü bir çabayla hayata döndürdüğü Dr. Selçuk Köse, 35 günlük kovid savaşından zaferle çıktı. O kötü günlerin yıldönümünde, DHA’ya konuşan Dr. Köse, imkansızı başardı ve hastaneden çıktıktan 5 ay sonra, hep yapmak istediği hayalini gerçekleştirerek dalış brövesi aldı. Aylar süren yoğun solunum fizyoterapileriyle hem derin denizlere hem de çok sevdiği ameliyathanesine kavuşan Dr. Köse, Aralık ayında ikinci kez Kovid geçirdi. Ama bu sefer hafif atlattı. Dr. Köse, “Artık korkmuyorum, sadece yapmayı ertelediğim her şeyi yapmaya gayret ediyorum” dedi.
Türkiye’nin ilk koronavirüs vakalarından biriydi Göğüs Cerrahi Uzmanı Dr. Selçuk Köse. 11 Mart’ta belirtileri başladı ama grip zannedip antiviral ilaçlarla evde atlatmaya çalıştı. PCR testlerinin Türkiye’ye de getirilmesiyle hastalığının Kovid-19 olduğu anlaşıldı, hemen Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma hastanesine, kendi çalıştığı göğüs cerrahisi kliniğine yatırıldı. Yıllardır hasta baktığı odalarda, kendisi hasta olarak tedavi ediliyordu. Durumu kötüleşince birkaç gün sonra yoğun bakıma alındı ve entübe edildi. Bir hafta sonra, 6 dakika boyunca kalbi durdu, meslektaşlarının yoğun çabasıyla yaşama döndürüldü. Virüs beynine sıçradı, mide kanaması geçirdi. Ama o, meslektaşlarının hiç pes etmemesi ve Tüm Türkiye’nin de duasıyla 35 gün sonra sağlığına kavuşarak taburcu oldu. Ölümden dönen ve ancak 4 ay sonra hastalarına kavuşabilen Köse, ilk ameliyatını Ağustos ayında yapabildi. Aralık ayında ikinci kez Kovid geçirdi ama bu sefer hafif atlattı. Pandeminin ilk hastalarından olan Dr. Selçuk Köse, yaşamla ölüm arasındaki çizgiden 6 ay sonra dalış sertifikası almaya uzanan süreci Demirören Haber Ajansı (DHA)’na anlattı.
TÜRKİYE’NİN İLK HASTALARDAN BİRİYDİ
Geçtiğimiz yıl 11 Mart gibi belirtilerinin başladığını ve grip olduğunu düşünerek evde kendi kendine iyileşmeye çalıştığını anlatan Dr. Köse, “16 Mart’a kadar o zaman Kovid 19 PCR testleri yaygınlaşmadığı için yaptıramamıştım. Gribe yönelik antiviral ilaçlar, antibiyotikler vesaire kullanmıştım ama şikayetlerim geçmedi. Ateşim giderek yükseldi ve halsizliğim, nefes darlığım artınca Kovid-19 şüphesi güçlendi. O arada hastanemize de PCR testlerinden gelmişti. Test yaptırınca Kovid olduğum ortaya çıktı. 16 Mart’ta göğüs cerrahi servisinde, yani hastalarıma baktığım odalardan birinde hasta olarak yatmaya başladım. 4 gün sonra durumum kötüleşince yoğun bakıma naklettiler. Ailem, sevdiklerim ve çocuklarımla, herkesle vedalaşmışım. Hiçbirisini hala hatırlamıyorum. Bana hep sonradan anlattılar” dedi.
FAVİPİRAVİR VE KÖK HÜCRE TEDAVİSİ İLK ONDA DENENDİ
Yoğun bakımda solunum cihazına bağlanmasına rağmen kan oksijen düzeyi bir türlü düzelmeyen Dr. Köse için gece gündüz araştırma yapıp durumuna çare olmaya çalışan meslektaşlarından Dr. Necati Çıtak, tüm tıp literatürünü araştırdı. Favipiravir’in dünyada kullanılmaya başlandığını öğrenince, ilacın Türkiye’ye de getirilmesiyle, Sağlık Bakanlığı’ndan özel izinlerle Favipiravir ilk olarak Dr. Selçuk Köse’de kullanıldı. Ancak aynı günlerde kalbi durdu. Köse, “7 ya da 8’inci gün yoğun bakımda kalbim durmuş. Kalpteki yoğun tutulma bağlı gerçekleşen bir tabloymuş. Hızlı müdahale ile yeniden çalıştırmışlar. Sonra beyin tutulumu olduğu anlaşılmış. Bütün bunların sonucunda organ hasarını düzeltebilmek için de yine ilk defa kök hücre tedavisini bende uygulamışlar” dedi.
“KOVİDDEN SONRA HAYATI ERTELEMEMEYE KARAR VERDİM”
Uyandığı an ilk olarak annesini sorduğunu söyleyen Dr. Köse, dalış sertifikası almasına giden süreci ise “İlk uyandığımda annem nasıl demişim. Çünkü hastaneye yatmadan önce Kovid olduğumu bilmeden annemle beraber kalıyordum. Kovid hastalığından sonra bende şöyle bir şey gelişti. Hayatta yapmak istediklerimi hiçbir zaman ertelememeye karar verdim. Yapmak istediğim en önemli şeylerden bir tanesi de deniz dalışıydı. Çok istiyordum ama bir türlü cesaret edemiyordum. Hem de zaman ayıramıyordum. Bir arkadaşım vasıtasıyla dalış okulu ile tanıştım. İyi bir eğitim aldım ve ilk dalışımı Eylül ayında Kaş’ta yaptım. Şu anda bir yıldız dalış sertifikam var. Bundan sonra da hedefim ikinci yıldızı alabilmek” diye anlattı.
TELEFONLA DAHİ KONUŞAMAYACAK HALDEYKEN DALIŞA BAŞLADI
Hastaneye ilk yatırıldığında telefonla bile konuşamayacak kadar kötü bir halde olduğunu söyleyen Dr. Köse, akciğerlerinin virüs nedeniyle neredeyse iflas ettiğini ve aylar süren yoğun solunum fizyoterapileri ile dalış yapabilecek duruma gelebildiğini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Hastaneye yattıktan birkaç gün sonra telefonla bile konuşamaz haldeydim. Sonra da zaten yoğun bakıma alındım. Akciğer, sağda üç, solda iki lob olmak üzere 5 lobdan oluşan bir organ. O zamanki akciğer tomografilerimde sadece bir lobun bir segmentinde düzgün bir görünüm vardı, akciğerde tutulmamış bir alan kalmıştı, geri kalan her yer Kovid tutulumuydu. Bu vaziyetten dalış sertifikası alabilecek duruma geldim. Ama fizik tedavideki arkadaşlarımın, Meltem Vural hocamın yoğun gayreti sayesinde bunu başarabildim. O kadar çok insan var ki, bütün hastaneye teşekkür etmem gerekiyor. Evlerinden yemek yapıp getirdiler hastanede yattığım dönemde. Haklarını ödeyemem. İstanbul Tabip Odası’ndan da yaşadıklarım ve sonrasında gösterdiğim çaba nedeniyle sağ olsunlar bir ödül düşünmüşler, Dr Türkan Saylan Tıp Ödülü’nü 14 Mart nedeniyle bana vermeyi düşünmüşler sağ olsunlar”
“25 KİLO VERDİM KASLARIM ERİDİ CERRAHİYE DÖNMEK İÇİN ÇOK ÇABALADIM”
Yaklaşık 4 ay ameliyathaneden de uzak kalmak zorunda kalan Dr. Köse, bir cerrah için en zor şeyin ameliyat yapamamak olduğunu vurgulayarak “Ben hayatım boyunca tıp fakültesinde okurken de hep cerrah olmak istemiştim. Cerrahi, beni hayata en çok bağlayan şeylerden biri. Hemen hemen her hafta sonu hastanede yaşıyorum. Nöbetim olmamasına rağmen. Ancak reflekslerinizin, motor aktiviteler dediğimiz kaslarınızın tamamen düzgün çalışması gerekiyor. Ama ben Kovid enfeksiyonu sonrası neredeyse 25 kilo verdim. Kaslarım, özellikle iskelet kaslarım yok oldu. 3 ay boyunca yoğun bir fizyoterapi gördüm. Bana verilen egzersizleri çok doğru bir şekilde, saati saatine uyguladım. Çok çalıştım eski halime dönebilmek için. Nefes alma teknikleri, solunum fizyoterapisi için gerekli egzersizlerin hepsini belki fazlasıyla yaptım. En sonunda da mesleğime geri dönebildim. İlk ameliyatımı da Ağustos ayında yapabildim. Hatta ikinci dalga sırasında çevre hastanelerin ameliyathaneleri kapandığı için o dönem çok yoğun akciğer kanseri ameliyatları yaptık” dedi.
ARALIK AYINDA İKİNCİ KEZ KOVİD OLDU
Aralık ayında ikinci kez kovide yakalanan Dr. Köse, akciğer kanseri bir hastasından virüsü kaptığını söyleyerek sözlerini şöyle noktaladı: “PCR testim aslında negatif geldi ama tomografimde yeni tutulum odakları ve kan bulgularında şüpheli sonuçlar görülünce hemen tedaviye başlandı. Bu sefer şanslıydım, yaklaşık üç günde toparlandım. 10 gün sonra da izolasyondan çıkarak hastaneye döndüm. Zaman zaman konuşmamda hala aksaklıklar yaşıyorum. Hastalığın bende bıraktığı izlerden. Ama çok şükür ki ellerimde bir şey yok”
Görüntü dökümü:
———
Dr. Selçuk Köse röp
Ameliyathanede ameliyat yaparken görüntüler
Deniz altı dalış görüntüleri
Annesi Vahide Köse ve ablası Yıldız Pekmezci ile görüntüleri
Hastane mesaisinden arşiv görüntüleri