1) SUR’DA YAPIMI TAMAMLANAN KONUTLAR HAK SAHİPLERİNE TESLİM EDİLDİ
DİYARBAKIR’ın Sur ilçesinde, terör örgütü PKK’nın çukur eylemlerinin ardından kamulaştırılan alanlardan Alipaşa ve Lalebey mahallelerinde yürütülen çalışmalar kapsamında TOKİ’nin yapımını tamamladığı 28 konutun hak sahiplerine teslimi için tören düzenlendi.
Terör örgütü PKK tarafından 2015- 2016 yıllarında gerçekleştirilen çukur eylemleri nedeniyle Sur ilçesinde kamulaştırılan yerler arasında bulunan Alipaşa ve Lalebey mahallelerinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca kentsel dönüşüm çalışması başlatıldı. Bu kapsamda TOKİ tarafından yapımı tamamlanan 1’inci etaptaki 28 konut, hak sahiplerine teslim edildi.
Konut teslim töreninde konuşan Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Ufuk Nurullah Bilgin, bir süre önce de Sur ilçesinin terörden tahrip edilen 6 mahallesinde 93 konutun teslimini yaptıklarını belirtti. Alipaşa ve Lalebey mahallelerinde TOKİ’nin inşa ettiği konutların 1’inci etabı tamamlandığı aktaran Bilgin, kalan 4 etabın da 3 ay içinde tamamlanıp, hak sahiplerine teslim edileceğini söyledi. Bilgin, şunları söyledi:
“Biz bugüne kadar Sur’daki hak sahiplerinin yüzde 90’ına ulaştık. Ulaştıklarımızın da yüzde 87’siyle uzlaştık. Bizimle uzlaşmamış olanlar ilgili acele kamulaştırma dava süreçlerini başlattık. 528 dava açtık. Bunların 264 tanesinin davaları sonuçlandı. Toplamda rızai uzlaşma ya da acele kamulaştırma ile bugüne kadar 160 milyon TL ödeme yaptık. 7 milyon TL de kira desteği yaptık. Hak sahiplerinden talep edenlerden TOKİ konut sözleşmeleri imzaladık. Talep edenlere bedellerini ödedik. 3000’i aşkın hak sahibine nakdi olarak rızai uzlaşma ile bedellerini ödemiş olduk. Alanda şu anda devam eden çalışmalardan da tescilli yapıların restorasyonuna başladık. 244 tescilli yapının şu anda restorasyon süreci devam ediyor. Toplamda da 350 civarında tescilli yapının restorasyonu yapılacak, 106 tanesinin de proje ve ihale süreçleri devam ediyor. Sur bir açık hava müzesi. Sur’u bu açık hava müzesi ile gelecek nesillere ve tüm insanlığa ulaştırmak hedefindeyiz” dedi.
Görüntü Dökümü
———————-
-Surlardan görüntüler
-Diyarbakır Çevre ve Şehircilik İl Müd. Ufuk Nurullah Bilgin’in konuşması
-Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Emrah KIZIL – Nurettin FİDANCAN/DİYARBAKIR,(DHA)
========================================
2) KUMARHANEYE ÇEVRİLEN FIRINDAKİ 6 KİŞİYE 18 BİN TL CEZA
TRABZON’da, polisin düzenlediği operasyonda, kumarhaneye çevrilen fırında yakalanan 6 kişiye toplam 18 bin 900 TL ceza uygulandı.
Kentteki fırının arka bölümünde yer alan imalathanede kumar oynandığı bilgisi üzerine harekete geçen polis ekipleri, söz konusu adrese baskın yaptı. Baskında kumar oynayan 6 kişi suçüstü yakalandı. Bu kişilere, kumar oynamak ve salgın tedbirleri çerçevesinde uygulanan sokağa çıkma yasağını ihlalden toplam 18 bin 900 TL ceza verildi. Fırının faaliyeti durdurulurken, baskın anı kamera görüntülerine yansıdı.
Görüntü Dökümü
———————-
-Fırın içinden görüntü
HABER: Fatih TURAN KAMERA: TRABZON,(DHA)
======================================
3) MESLEĞİNİ BIRAKTI, KİMYAGER EŞİYLE ARICILIK YAPMAYA BAŞLADI
MERSİN’in Erdemli ilçesinde gemi mühendisi Celal Çay, mesleğini bırakarak kimyager eşi Gökçe Çay ile birlikte Toros Dağları’nın eteğinde bulunan Eğriçayır Yaylası’nda Dünya Arıcılık Örgütü tarafından tescillenen dünyanın en iyi balını üretiyor. Çay, eşiyle birlikte 2 bin 500 rakıma kadar çıkardığı arılarından yılın 12 ayının neredeyse tamamından bal sağımı yapıyor.
Gemi Mühendisi Celal Çay, yaklaşık 14 yıl İstanbul’da çalıştıktan sonra işi bıraktı. Kimyager eşi Gökçe Çay ile birlikte memleketi olan Mersin’in Erdemli’ne yerleşti. Nesiller boyu, deden kalma, arıcılık mesleğine yönelen Çay çifti, hikayeleriyle görenlere umut oldu. Torosların zirvesinde, Eğriçayır Yaylası’nda ürettikleri balla, Dünya Arıcılık Örgütü (APİMONDİA) tarafından düzenlenen yarışmada ‘Dünyanın en iyi balı’ ödülünü alan Çay çifti, çıktıkları yolda mesleğe farklı bir bakış açısı getiriyor.
İstanbul’dan Mersin’e uzanan yolculukta gemileri yaktığını ifade eden Celal Çay, “Gemileri yaktım. Normalde İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşa Mühendisliği mezunuyum. 2003 mezunuyum. Yaklaşık 14 yıl sektörde çalıştıktan sonra gemileri yakıp aile mesleğine döndüm. Çünkü o İstanbul’un zorlu yaşam koşulları, trafiği stresinden sonra aile mesleğimiz olan arıcılıkta doğada çok daha rahat çalışıyoruz. Doğanın önemini anladım İstanbul’daki bu kalabalığı stresli ortamı görünce aile mesleğime döndüm. Arıyı çok seviyorum. Aynı zamanda mezun olduğum üniversitenin sembolü de arıydı. Çocukluğumda kovanların arasında büyüdüm. Okuduğum üniversitenin logosu arı olunca dedim ‘bu arılar benim peşimi bırakmayacak’. Tekrar arılara döndüm. Şu anda çok severek yapıyorum. Para kazanmanın üzerinde çok güzel narin hayvanlar. Onlarla çalışmayı çok seviyorum” dedi.
2 BİN 500 RAKIMDA ÜRETİM
Çıktığı yolda en büyük destekçisinin eşi Gökçe Çay olduğunu ifade eden Celal Çay, “Aslında bizde, arıcılık çok eski. Yazılı kaynaklar olmadığı için bilemiyoruz ne zaman başlandığını. Yörük bir aileyiz. Hayvancılıktan başka yaptığımız bir iş yok bizim aile olarak. Babam dedesinden öğreniyor. Dedesi de onun dedesinden öğreniyor bu mesleği. Arıcılık tek yaptıkları meslek değil. Keçi, koyun gibi küçükbaş hayvancılıkta yapılıyor. Arıcılıkta bunun içerisinde yapılan mesleklerden bir tanesi. Yazın 2 bin 500 rakımına çıkarıyorlar kovanlarını deveyle. Güz geldiğinde ise Erdemli sahiline indiriyorlar, kışlıyorlar. Bu yolculuk 300 senedir devam ediyor. Bu gün hala, belki kamyonlarla taşıyoruz arılarımızı ama üç yüz yıldır dedelerimizin taşıdığı gibi kovanlarımızı baharın gelmesiyle, Torosların eteklerinden sıfır rakımından, baharla birlikte yer yer önce 500 rakıma, sonra bin rakıma ve en sonda 2 bin 500 rakıma kadar kovanlarımızı taşıyarak buralarda arıcılık yapıyoruz. Mersin Torosları arıcılık için çok uygun bir bölge. Önce sahilde nisan ayında sandal balı sağıyoruz. Sonra kovanlarımızı daha yukarıya çıkarıyoruz. bin 500 bir sağım yapıyoruz. Sonra, temmuz, ağustos gibi Eğriçayır Yaylası’nda, yine bir sağım yapıyoruz. Güz gelip eylül ayı geldiğinde ise bu kez yolculuğumuz ters yönde başlıyor. En son kasım, aralık ayında Keçi boynuzu sağarak sezonu kapatıyoruz. Toroslara neredeyse 12 ay arılarımız aktif” diye konuştu.
PANDEMİ ARI ÜRÜNLERİNE TALEBİ ARTTIRDI
Ürünlerini aracısız olarak e-ticaret üzerinden vatandaşlara ulaştırdıklarını ifade eden Çay, pandemi sürecinden arı ürünlerine olan talebin yüzde 300 arttığını kaydederek, “Geçen yıla göre yüzde 300 ile yüzde 400 arası talep artışı oldu ürünlerimize. Ben aslında bir çiftçi çocuğu olarak, çok ticaret yapan bir aileden gelmediğim için üretim tarafını yapıyoruz. Ticaret tarafında aile tecrübemiz yoktu açıkçası. Yine İstanbul’da doğmuş büyümüş kimyager olan eşimin, bu noktada çok büyük desteğini gördüm. Kendisi İstanbul’da doğmuş büyümüş ticaret yapan bir aileden geliyordu. Bizim üretim tecrübemiz eşimin ticari tecrübesi ile bir araya gelince ortaya çok iyi bir sonuç çıktı. Mesleğimizi çok seviyoruz, arıcılığı, balcılığı. Ben bu mesleği yaparken eşimin çok büyük desteğini gördüm. Neticede gıda üretiyoruz. İşin içerisinde kadın olduğu zaman, kadın titizliği ve kadının detayı görmesi olduğu zaman çok daha başarılı oluyor bu iş. Eşime de buradan çok teşekkür ediyorum” ifadesini kullandı.
GEMİ MÜHENDİSİ İLE KİMYAGER EŞİ ARICILIK YAPIYOR
Çıktığı yolda ise Celal Çay’ın en büyük destekçisi olan eşi Gökçe Çay çıktığı yolda eşine tam destek olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
“Benim alanım lisans mezunu kimyagerlik. Eşimle birlikte arıcılıkla tanıştım. Balı sadece kahvaltıda tüketen biriydim. Ama arıcılıkta çok keyifli olmaya başladı. Metropolde doğmuş büyümüş biri olarak, doğa özellikle bana anne olduktan sonra daha keyifli, daha merak uyandırmıştı. Eşimle bu işi geliştirdik, büyüttük. Farkındalıklara daha çok destek oldum. Arı ürünlerinden kadınları güzelleştirmeye başladık her şeyden önce. Sadece gıdada kalmayarak, krem olsun, bakım ürünleri olsun ve bunlarla da bütünleştirmiş olduk. Bunları her şeyden önce organik yapmış olduk. Hem doğaya zarar vermedik, hem hayvanları koruduk, hem de insanlara faydalı ürünler sunmuş olduk.”
‘FİKİRLERİMİ ÖNEMSEDİ’
Tanıştıklarında eşinin gemi mühendis olduğunu dile getiren Gökçe Çal, “Celal’e tanıştığımızda her zaman arı ile ilgili bir şeyler yapmasından, hayallerinden hep bahsediyordu ve gemileri yakarak, beni de katarak bu yola çıktı. Bu yolculukta ben ciddi destek olduğumu düşünüyorum. Hep birlikte güzel ortak bir şey yakaladık. Onun üretim deneyiminden, ailesinden, dedelerinden gelen üretim desteğinden faydalandık. Çünkü ben üretim tarafını bilmiyordum. Metropolde yaşadığım için bende ticaretle uğraşan bir aileden geldiğim için bunu birleştirdik. Altıncı hissime güveni, bir kadın olarak, fikirlerimi yargılarımı önemsedi. Bende onun fikirlerini ve ön yargılarını önemsedim. Bir kadın ve bir erkek olarak, bu şekilde de bu günlere geldik” diye konuştu.
Görüntü Dökümü
———————-
-Arıların görüntüsü
-Celal Çay ve eşi Gökçe Çay kovanlar başında çalışırken
-Çay ve eşi peteklere bakarken
-Makineden süzülen bal
-Alanın drone ile çekilen görüntüsü
-Polen görüntüsü
-Paketlenen ürünlerin görüntüsü
-Celal Çay’ın Kanada’da ödül almasının görüntüsü
-Arı ve çiçek görüntüsü
-Celal Çay ile röp
-Gökçe Çay ile röp
-Genel ve detay
Haber-Kamera:MERSİN, (DHA)
==========================
4) ANTALYA, TAM KAPANMADA 100 BİN TURİST AĞIRLIYOR
ANTALYA’nın dünyaca ünlü otelleri mayıs ayında yüzde 90 doluluk beklerken, Rusya’nın 1 Haziran’a kadar charter uçuşları durdurması ve Türkiye’deki tam kapanma nedeniyle oran yüzde 30’lara geriledi. İl genelinde 100 bin yabancı turist misafir ediliyor. Türk turistlerin ise daha çok yazlık ev sahiplerinden oluştuğu kaydedildi.
Türkiye’de de 29 Nisan’dan 17 Mayıs’a yaklaşık üç haftalık tam kapanma döneminde TÜRSAB’a bağlı seyahat acenteleri ve turizm sektörü temsilcilerinin veri ve tahminlerine göre Antalya’da 100 binin üstünde yabancı turist, 10 bin de Türk misafir olduğu kaydedildi. Ancak Türk misafirlerin önemli bölümünün kendine ait yazlıkları bulunduğu belirtildi.
Geçen yıl koronavirüs salgını tüm dünyada etkili olduktan sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde başlatılan ve dünya turizm sektörü açısından da örnek teşkil eden Güvenli Turizm Sertifikası kapsamında temizlik, mesafe ve maske başta olmak üzere 150’ye yakın kriterin uygulandığı Antalya otellerinde, yerli ve yabancı turistlere ‘Safe Tourism (Güvenli Turizm)’ programı uygulanıyor.
GÜNDE 100 BİN KİŞİ GELİYORDU
Koronavirüs öncesi yaz aylarında günde 100 bin turistin geldiği Antalya’da, yaklaşık 20 günlük süreç için toplamda 100 binin biraz üstünde turist konaklıyor. Az sayıdaki yabancı turist, beş yıldızlı otellerin sahilleri veya havuzlarında sosyal mesafeye uygun hazırlanan şezlonglarda güneşleniyor, deniz veya havuza giriyor. Restoranlarda ise eskiden olduğu gibi açık büfeden yemeği kendileri alamıyor, talep ettikleri yemekler otel görevlileri tarafından takdim ediliyor. Gün içinde yoga, dart, voleybol, tenis gibi çeşitli sportif etkinlikler yapabiliyor. Tam kapanma dönemini otelde geçiren Türk misafirler ise işlerini online yürütebiliyor.
OBAMA’NIN KONAKLADIĞI OTEL
2015 yılında düzenlenen G-20 Zirvesi’nde dünya liderlerine ev sahipliği yapan ve dünyanın en lüks otellerine sahip Serik ilçesi Belek turizm bölgesinde, dönemin ABD Başkanı Barack Obama’nın da konakladığı Calista Luxury Hotel, tam kapanma sürecinde Ukrayna, Polonya, Belarus, Romanya, Rusya ve Türkiye’den misafirlere hizmet veriyor.
YÜZDE 90 BEKLENTİ VARDI
Mayıs ayının Antalya’daki otelciler açısından sezonun başlangıcı anlamına geldiğine işaret eden Calista Luxury Genel Müdürü Ali Kızıldağ, “Çok ciddi, güzel doluluklar bekliyorduk. Özellikle Rusya’nın aldığı erteleme kararı ve akabinde bizim tam kapanma kararımızla birlikte mayıs ayında çok ciddi düşüşler yaşadık. Yüzde 90’lara varan doluluk beklentilerimiz bir anda yüzde 30’lara düştü. Mayıs geneli ise yüzde 30 görünüyor” dedi.
RUSLARIN PASKALYA BAYRAMI
An itibariyle Rusların Paskalya bayramı nedeniyle bir doluluk olduğundan bahseden Kızıldağ, “Ukrayna, Romanya, Belarus, Polonya, biraz da Belarus üzerinden Türkiye’ye gelen Rus misafirlerden dolayı otelimizde an itibariyle yüzde 50 doluluk var, ancak ay ortalamamız tabi ki daha düşük. Bu kapanma nedeniyle Türkiye’den de uzun süreli konaklamalı misafirler ağırlıyoruz. Ama bunların sayısı çok değil. Yaklaşık 18-10 oda Türk misafirimiz bulunuyor” dedi.
TÜRKLERDEN AZ SAYIDA UZUN DÖNEM TATİL
Mayıs ayının bu şekilde geçeceğinin göründüğünü dile getiren Kızıldağ, Türk misafirlerin bir kısmının bayram dönemi için rezervasyon yaptıranlar, bir kısmının da uzun dönemli kapanmayı evlerinde yaşamak yerine hem tatil yapıp hem de tatil zamanında işlerini online yürütme imkanı olanlar olduğunu söyledi. Kızıldağ, seyahat acenteleriyle yapılan istişarelere göre Türk misafirlerin bu dönemde Antalya’daki otellere talebinin çok fazla olmadığını kaydetti. Haberlerde ise özellikle büyükşehirlerden sahillere doğru trafik akışı izlendiğini gördüklerini anlatan Ali Kızıldağ, “Ama bunların büyük bölümünün yazlık evleri olan Türk misafirler olduğunu düşünüyorum. Ve yine büyük bölümü Ege kıyılarına doğru gitti. Antalya’ya bu anlamda çok fazla Türk misafir geldiğini tahmin etmiyorum. Belki 5 bin, maksimum 10 bin kişidir” diye konuştu.
İNSANLAR KURALLARA ALIŞTI
Güvenli Turizm Sertifikası uygulamaları ve misafirlerin mesafe, hijyen ve maske gibi kurallara uyumuyla ilgili de bilgi veren Kızıldağ, şöyle konuştu:
“Pandemi süreci zaten bütün dünyada hem şirketler hem bireyler tarafından prosedürler, protokoller, hijyen, mesafe ve maske kurallarının uygulanmasıyla geçtiği için kendi ülke ve evlerindeki disiplinleri biz otellerimizde daha gelişmiş düzeyde uyguluyoruz. Onlar da alıştıkları bir düzen olduğundan herhangi bir uyum sorunu çekmiyorlar. Zaten Sağlık, İçişleri, Kültür ve Turizm bakanlıklarının genelgeleriyle hem yöneticilerimiz hem çalışanlarımız üst düzeyde bu konuda eğitimli. Misafirlerimizle iletişimimizde de bu konuda herhangi bir sıkıntı yaşamıyoruz. Misafirler bu konulara çok ciddi uyum gösteriyor. Bir de alışkanlıklar var, kendi ülkelerinden alışkın olduklarından herhangi bir problemle karşılaşmıyoruz.”
Tatil için Antalya’yı tercih eden Ukrayna’dan Martynchuk ve Polonya’dan Vafidis çiftleri, Antalya’ya her sene geldiklerini belirterek, Türkiye’deki tam kapanma kararından dolayı önce biraz korktuklarını, ancak oteli önceden tanıdıkları, hijyen ve mesafe gibi kurallar uygulandığı için de güvendiklerini söyledi. Çok mutlu olduklarını da belirten turistler, her otelin Safe Tourism sertifikası almasının çok iyi olduğunu, tatil dönüşünde de herkesin Antalya’ya, Türkiye’ye gelip rahatça tatil yapabileceğini ifade etti.
Görüntü Dökümü
———————-
-Otelden görüntüler
-Turistlerden görüntüler
-Havuz başından görüntüler
-Yürüyen turistler
-Ali Kızıldağ ile röp
-Turistler ile röp
-Dart oynayan turistler
-Sahilden detaylar
-Çocuklar detay
-Sahil kenarından oturanlar detay
-Otellerde alınan önlemler detay
-Temassız işlemler detay
-Genel ve detaylar
HABER: Mehmet ÇINAR – KAMERA: Burak YALMAN/ANTALYA, (DHA)
=================================================