Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the jetpack-boost domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /home/haberolduk/domains/haberolduk.com/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114

Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the jetpack domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /home/haberolduk/domains/haberolduk.com/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114
DHA YURT BÜLTENİ- 13  – Haberolduk.com – Son Dakika Haberler

DHA YURT BÜLTENİ- 13 

dha-yurt-bulteni-13-tZWsV4Pl.jpg

1) BOŞANMA AŞAMASINDAKİ EŞİNDEN CANSU’YA: HEPİNİZİ KÖR BIÇAKLA KESECEĞİM
 
BOLU’da, gördüğü şiddet ve kumar bağımlılığı nedeniyle boşanma davası açtığı eşi E.İ.’den sürekli ölüm tehditleri aldığını söyleyen 1 çocuk annesi Cansu İrki (31), cep telefonu kayıtlarını dinletti. E.İ. kayıtlarda, “Hepinizi kör bıçakla keseceğim. 3-5 gün yatarım 6’ncı gün yine dışarıdayım. Bu seni son uyarışım” diye tehditlerde bulunurken, Cansu İrki, “Televizyonlarda çıkanlar gibi ben de çocuğumun gözü önünde ölmek istemiyorum. Bir şekilde bu adam cezasını almalı. Almadığı takdirde ben de öleceğim diğer kadınlar gibi. Sesim duyulmazsa ben de öleceğim” dedi.

Bolu’da yaşarken 2019 yılında E.İ. ile evlenip, Antalya’ya taşınan Cansu İrki, hamileyken eşinden şiddet görmeye başladı. İrki doğum yaptıktan 1 yıl sonra hem gördüğü şiddet hem de kumar oynaması ve ailesine maddi olarak sahip çıkmaması nedeniyle E.İ.’den boşanmaya karar verdi. Cansu İrki, boşanma kararını E.İ.’ye söylediğinde yine şiddet gördü. Bunun üzerine durumu polise bildiren İrki, gelen memurların korumasıyla Antalya’dan otobüse binip, Bolu’ya geldi. İrki, Bolu’da boşanmak için mahkemeye başvururken, haberi alan E.İ. Bolu’ya geldi. E.İ., iddiaya göre boşanmalarına neden olduğunu öne sürdüğü kayınvalidesini darbetti. İrki’nin annesi E.İ.’den şikayetçi oldu. İrki’nin açtığı boşanma davası, Bolu Aile Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Duruşma, E.İ.’nin katılmaması nedeniyle ertelendi.

Cansu İrki, boşanma aşamasında olduğu E.İ.’nin kendisini ölümle tehdit ettiğini ve bu tehditlerini onun da bilgisi dahilinde kayda aldığını, boşanma davası dosyasında bunların da olduğunu söyledi. 

‘HEPİNİZİ KESECEĞİM, 3-5 GÜN YATARIM, 6’NCI GÜN YİNE DIŞARIDAYIM’
E.İ.’nin cep telefonu konuşmalarını kaydeden Cansu İrki, bu kayıtları DHA muhabirine dinletti. Kayıtlarda eşini ve ailesini kesmekle tehdit eden E.İ., şunları söylüyor:
“Şaka yapmıyorum, hepinizi keseceğim. Kör bıçakla keseceğim. Çocuğumun ölüsünü öpeyim ki sana en büyük yemin. 3-5 gün yatarım 6’ncı gün yine dışarıdayım. Bu seni son uyarışım. Bu işin şakası yok. Ben sizin beklemediğiniz gün geleceğim.”

‘ÇOCUĞUM ÇIĞLIĞIMI DUYMASA BENİ ÖLDÜRECEKTİ’
Evlendikten sonra şiddet görmeye başladığını ve hamileyken de dayak yediğini söyleyen İrki, birçok hastalığa yakalandığını kaydederek, “Çalışmıyor, sanal kumar oynuyor. Madde bağımlılığı var. Çalışma hırsı yok. İşe gidiyor öğlen geliyor ve çalışmanın ona göre olmadığını söylüyor. Çünkü kumar oynuyor. Daha sonrasında ben boşanmak istediğimi söyledim. Çünkü bana düzen kurmayacaktı. Benim ayrılmak istememin sebebinin annem olduğunu düşünerek annemi darbetti. Öldüresiye de dövdü. Tehditleri devam ediyor. Öldüresiye dövdüğü için, aileme zarar vermesin diye ben arkasından gitmek zorunda kaldım. Arkasından gidince de olmadı. Düzen tutturamadık. Baktım böyle olmayacak ‘anlaşmalı olarak boşanalım’ dedim, o da kabul etti. Bu o dönemde beni oyaladı. Ben de eşyaları toplayıp Bolu’ya gelecektim. Eve çocuğu görmek için geldi. Bir şey yapmayacağını söyleyince ben de kapıyı açtım. Benim eşyaları hazırladığımı görünce beni dövmeye başladı. Öldürecekti beni. Çocuğum ‘İmdat’ sesime uyanınca bıraktı. Çocuğum uyanmasaydı beni öldürecekti. Benim telefonumu ve evin anahtarını alarak çıkıp gitti. Ben de bu zaman zarfında balkona çıktım. Yoldan geçen birine seslendim. Polisi aradık. Polis gelip bizi aldı. Hastane ve darp raporundan sonra özel hiçbir eşyamı alamadan Bolu’ya geldim.”

‘HALA BİZİ ÖLDÜRECEĞİNİ, KESECEĞİNİ SÖYLÜYOR’
E.İ.’nin tehditlere devam ettiğini söyleyen Cansu İrki, “Bizi öldüreceğini, keseceğini söylüyor. Çocuğu vermezsek bizim beklemediğimiz an bizim karşımıza çıkıp öldüreceğini söylüyor. Konuşurken de onun bilgisi dahilinde ses kaydı aldım. Ben ne yaparsam yapayım bu adam elini kolunu sallayarak geziyor. Kendisi de ‘3 gün 5 gün yatarım 6’ncı gün ben yine dışarıdayım. Ben yine yapacağımı yapacağım’ diyor” diye konuştu. 

‘BEN DE ÇOCUĞUMUN GÖZÜ ÖNÜNDE ÖLMEK İSTEMİYORUM’
Ölmek istemediğini ve yakınlarının da tehlikede olduğunu dile getiren Cansu İrki, “Bu adam elini kolunu sallayarak gezmesin. Ben ölmek istemiyorum. Benim annem öldürülsün istemiyorum. Diğer televizyonlarda çıkanlar gibi ben de çocuğumun gözü önünde ölmek istemiyorum. Birileri benim sesimi duysun. Bir şekilde bu adam cezasını almalı. Almadığı takdirde ben de öleceğim diğer kadınlar gibi. Sesim duyulmazsa ben de öleceğim. Ben sesimi bu şekilde duyurmaya çalışıyorum ama kimse benim sesimi duymuyor. Belki benim çocuğum annesiz kalacak, belki de ben annesiz kalacağım” dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Cansu İrki ile röportaj
-Dava dosyaları, suç duyuruları ve tutanakları göstermesi
-Ses kaydını dinletmesi
-Detaylar
Haber-Kamera: Murat KÜÇÜK/BOLU,(DHA)

========================

2) HASTANE ÇALIŞANLARINA SALDIRAN ŞÜPHELİLERE ÇİFTE CEZA

SİVAS Numune Hastanesi’nin acil servisinde görevli 6 güvenlik personeline saldırıp ortalığı dağıtan 2’si kadın, 9 şüpheli hakkında yasal işlem başlatıldı. Bu kişilerin hastaneye gelirken kullandıkları 2 araca da ceza kesilerek, trafikten menedildi. Ayrıca şüphelilere koronavirüs tedbirlerini ihlal ettikleri gerekçesiyle toplam 13 bin 410 TL para cezası kesildi.

Olay, dün saat 19.30 sıralarında Sivas Numune Hastanesi Acil Servisi’nde meydana geldi. Merkeze bağlı Gümüşdere köyünde yaşayan Y.Ö. (43) traktörden düşünce, yakınları tarafından ayağında kırık şüphesiyle hastaneye getirildi. Y.Ö.’ye acil serviste müdahale edildi. Bu sırada Y.Ö.’nün yakınları, kendileriyle ilgilenilmediğini iddia etti. Gelen güvenlik personeli, bu kişilere, acil serviste kalabalık oluşturmamaları gerektiğini belirtti. Taşkınlık yapan hasta yakınları, özel güvenlik görevlileri Turan Polat (32), Mehmet Durmuş (34), Enes Demir (27), Recep Taşcı (30), İhsan Ceran (25) ve Birol Karaaslan’a (45) saldırdı, acil servisteki malzemelere de zarar verdi.

Güvenlik güçlerinin müdahalesiyle yatıştırılan olay sonrasında şüpheliler A.Ü. (50), G.Ö. (32), M.Ö. (22), A.Ö. (57), V.Ö. (24), İ.Ü. (25), Ş.B. (44), M.Ö. (17) ve S.Ö. (36) gözaltına alındı. Bu kişilerden bazılarının çeşitli suç kayıtları bulunduğu belirlendi. Olay sonrası hastaneye giden ve güvenlik personeli ile görüşen Vali Salih Ayhan da geçmiş olsun dileklerini iletti. 
Gözaltına alınan şüphelilerin Emniyet Müdürlüğü’ndeki sorguları devam ediyor. 

ARAÇLARI MENEDİLDİ, KORONA CEZASI KESİLDİ
Bu arada, şüphelilerin hastaneye geldikleri iki araç, trafik ekiplerince çeşitli maddelerden 1467 lira trafik cezası uygulanarak trafikten menedildi.
Ayrıca şüphelilere Covid-19 tedbirleri kapsamında sosyal mesafe kuralına uymadıkları için kişi başı 427’şer TL’den toplam 3 bin 843 TL, maske takmadıkları için kişi başı 900 TL ‘den 8 bin 100 TL olmak üzere, toplamda 13 bin 410 TL idari para cezası uygulanmak üzere tutanak tutuldu.

SİVAS SAĞLIK PLATFORMU’NDAN SALDIRI TEPKİSİ
Sivas Sağlık Platformu Numune Hastanesi’ndeki özel güvenlik görevlilerine yapılan saldırıya ilişkin basın açıklaması düzenleyerek tepki gösterdi. 
Sivas Numune Hastanesi Acil Servis önünde toplanan grup adına açıklama yapan Sivas Erzincan Tabip Odası Başkanı Dr. Ömer Faruk Güzelimdağ, sağlık çalışanlarının son dönemde 24 saat boyunca koronavirüs salgını ile mücadele ettiklerini belirterek, “Bu mücadelede hastalanıyoruz, ölüyoruz ama mücadeleye devam ediyoruz. Tam da motivasyona ve halkımızın desteğine ihtiyaç duyduğumuz şu zor günlerde, hiç olmaması gereken olaylar vuku buluyor. Önce Osmaniye de bir hukuk insanının poliklinikteki bir hekim arkadaşımıza uyguladığı psikolojik ve sosyal şiddet, dün Numune Hastanesi Acil servisinde hasta yakınları tarafından acil hekimleri, acil sağlık personeli ve acildeki güvenlik personeline karşı uygulanan fiziksel ve psikolojik şiddet sabrımızı tükenme noktasına getirmiştir. Bizlere, yıllardır verilen sözler tutulmadığı gibi üzerine tuz biber olan bu olaylar, insanüstü güçle çalışan ve mücadele eden biz sağlık çalışanlarını oldukça üzmüş ve hayal kırıklığına uğratmıştır. Yetkili makamların artık bu üzücü ve tahammül edilemeyen bir hal alan, sağlıkta şiddete bir çözüm bulmalarını etkili, caydırıcı ve uygulanabilir bir yasanın bir an önce çıkarılmasını talep ediyoruz. Bizler mesleğimizin gücü, önemi ve değerini biliyoruz. Bu salgın sürecinde dahi şiddete maruz kalınıyorsa her hastanın başına güvenlik görevlisi konulamayacağına göre, çözüm güvenliği artırmakta değil, sağlık çalışanına verilen değer ve sahiplenmeyle olacaktır. Lütfen bu farkındalığı artıracak ve toplumda karşılık bulacak, yasal düzenlemeler ve caydırıcı tedbirler ile sağlık çalışanlarına şiddet ve mobbingin önüne geçilmelidir. Sağlık çalışanları olarak enerjimizi ve motivasyonumuzu kaybettik, yorgunuz ve çok üzgünüz. Lütfen bizlerin sabrını ve sevgisini sınamasın, yeter artık. Bitsin bu rezillik ve saygısızlık. Hak etmiyoruz bizler bu muameleleri” ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü:
-Hastaneden görüntüler
-Sağlık Platformunun açıklaması
-Ömer Faruk Güzelimdağ’ın konuşması
-Acil servisi ziyaretleri
Haber-Kamera: Eraydın AYTEKİN-Hüsnü Ümit AVCI-Ayşe Mine EĞÜZ/SİVAS, (DHA)

======================

3) PROF. DR. SÖZBİLİR: DEPREMLER, DATÇA’DA TSUNAMİ TEHLİKESİNE YOL AÇABİLİR
 
İZMİR Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Ege Denizi’nde meydana gelen depremlere ilişkin değerlendirmede bulundu. Bölgede hem volkanik hem de diri fay hareketliliği olduğunu belirten Sözbilir, “Burası volkanizmaya bağlı depremsellik niteliği taşıyorsa bölgedeki depremler sürerse deniz altında heyelanlar devreye girebilir. Datça’da güney kesimlerinde tsunami tehlikesine yol açabilir” dedi.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Deprem Dairesi’nin (AFAD) verilerine göre, dün saat 23.28’de Ege Denizi’nde, Muğla’nın Datça ilçesinin 19,61 kilometre açığında 5.1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Yerin 2,51 kilometre derinliğinde olan deprem, ilçe merkezinin yanı sıra Bodrum ve Marmaris’te de hissedildi. Deprem, kısa süreli endişeye neden oldu. Bölgede son 10 günde, 100’ün üzerinde deprem olduğu belirtildi.

DAUM Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sözbilir, depremlerle ilgili değerlendirmede bulunarak, “Bu bölgede hem volkanik etkinlik anlamında aktif volkanlar söz konusu hem de ciddi anlamda diri faylar mevcut. Bölgedeki depremler 10 gündür sürüyor. ‘Nisyros’ adlı volkanın güneyinde sürüyor. 5 ve 4 büyüklüğünde çok sayıda deprem oldu. Deprem fırtınası şeklinde gerçekleşiyor, diyebiliriz. Bunların volkanik adanın etrafında yoğunlaşması, volkanik kökene ait olabileceğini gösteriyor” dedi.

‘Nisyros’un eski yıllarda da ciddi aktivitesi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Sözbilir, “Adada bir kaldera var. Bu kalderanın içinde de gaz çıkışları devam ediyor. Dolayısıyla diri bir volkan sınıfında değerlendiriliyor. Burası bu volkanizmaya bağlı depremsellik niteliği taşıyorsa bölgedeki depremler sürerse deniz altında heyelanlar devreye girebilir. Belki de Datça’da güney kesimlerinde tsunami tehlikesine yol açabilir” diye konuştu. 

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
– Prof. Dr. Hasan Sözbilir röp.
– Genel ve Detay görüntü
Haber: Kadir ÖZEN- Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR, (DHA)

======================

4) KARABURUN’DA BALIK TESİSİNE ‘KİRLİLİK’ TEPKİSİ

İZMİR’in Karaburun ilçesindeki Eğriliman mevkiinde bulunan iki farklı şirkete ait balık çiftlikleriyle ilgili konuşan Eğriliman Koruma ve Geliştirme Platformu Sözcüsü Ömür Mavioğlu, balık tesislerinin yasal olmayan uygulamaları nedeniyle çevreye zarar verdiklerini öne sürdü.

Karaburun ilçesi Eğriliman’da balık çiftliklerinin oluşturduğu ifade edilen doğa tahribatı nedeniyle bölgede yaşayan vatandaşlar tarafından kurulan Eğriliman Koruma ve Geliştirme Platformu, 2015 yılından itibaren çevre için mücadele etmeyi sürdürüyor. İki firmaya ait balık çiftlikleri tarafından kapalı bir koy olan ve drenajı olmayan Eğriliman’nın işletme atıkları, balık aşıları gibi biyolojik maddelerle kirletildiğini dile getiren Eğriliman Koruma ve Geliştirme Platformu Sözcüsü Ömür Mavioğlu, bu konuda gerekli kurum ve kuruluşlara başvurduğunu ancak özellikle firmalara ruhsat veren Karaburun Belediyesi’nden gerekli desteği bulamadıklarını söyledi. Yıllardır bölgede yaşayan vatandaşlar ise balık çiftliklerinin balıkların üreme alanlarına zarar vermesi nedeniyle denizde yaşayan balık sayısının ciddi oranda azaldığını, hem karada hem de denizde doğa tahribatı yaşandığını dile getirerek duruma tepki gösterdi.

‘OFİS DİYE RUHSAT VERİLEN BU ALANDAKİ FİRMALAR GAYRİ SIHHİ MÜESSESLERDİR’
Balık çiftliklerine Karaburun Belediyesi tarafından ofis ruhsatı verildiğini ileri süren Eğriliman Koruma ve Geliştirme Platformu Sözcüsü Ömür Mavioğlu, “Bölgenin korunması için 2015 yılından beri mücadele ediyoruz. Bu süreçte Karaburun Belediyesi’nden destek göremedik. Bu çiftliklere ait karasal tesislerin doğaya verdiği zararı önleyemedik. Firmalar kendi tesislerine ulaşabilmek için ormana kaçak yol yaptırdılar. Kaçak köprüler inşa ettiler. Belediyelere, kaymakamlığa ve bu konu ile ilgili çeşitli kurumlara başvuruda bulunduk ancak özellikle Karaburun Belediyesi çiftliklere sıhhi müessese ruhsatı verdi. Aslında bu yapılar organize karasal işletmelerdir. Ofis diye ruhsat verilen bu alandaki firmalar gayri sıhhi müesseslerdir. Belediyeyi ilgili makamlara şikayet etmek zorunda kaldık. Henüz belediyeden bir hareket görmedik. Bu nedenle Karaburun Belediyesi yetkililerini kınıyoruz” açıklamasında bulundu.

‘AŞI ENJEKTÖRLERİ VE FLAKONLARI KIYIYA ATILIYOR’
35 yıldır Eğriliman mevkiine geldiğini dile getiren vatandaşlardan Uğur Ayözen (57), balıkların hastalanmaması için uygulanan aşıların kıyıya yakın bölgede yapıldığını ve enjektörleri ve flakonlarının kıyıya atıldığına dikkati çekti. Ayözen, “Kıyı balıkçılığı yaptığım için burada balıkların azaldığını adım adım gördüm. Kefal çok olurdu ancak artık yok, tutamıyorum. Çizmeyle suya girdiğim zaman balık çiftliklerine ait teknelerden atılan sintinelerin yağları ve mazotları çıkıyor. Ayrıca yavru balıklara kıyıya yakın bölgede canlı virüs ve bakteri aşısı yapılıyor. Aşı enjektörleri ve aşı planktonlarının kıyıya atıldığını gördük. Balık çiftlikleri ile doğaya verilen bu zarardan vazgeçilmesini istiyoruz. Burası doğal bir alan, burada yaşamak istiyoruz.”

‘BALIK ÇİFTLİKLERİ NEDENİYLE KOYU YAĞ TABAKASI KAPLADI’
4 yıldır Eğriliman mevkiinde yaşayan Gürsel Eracun (40), “Yılın 365 günü buradayız. Balıkçılık yapıyorum. Bu koyda yüzemez hale geldik hatta teknelerimizle denize açılırken bile zorluk çekiyoruz. Balık çiftliklerine ait tekneleri bağladıkları tonozların halatları teknelerimizin ipiyle karışıyor. Koyda kendi yerleri haricindeki plajları ve alanları da park alanı olarak kullanıyorlar. Tüm malzemelerini bu alanda bırakıyorlar. Geceden sabaha kadar iş makineleri çalışıyor. Bu sesler bizi çok rahatsız ediyor. Çok sayıda yem kamyonu ve TIR geliyor. Koya ulaşan yol zeytin bahçelerinin içinden geçiyor. Burada doğaya verilen zarar çok büyük. Balıklar için kullanılan yemler nedeniyle denizde oluşan bulanıklık ve yağ tabakası olduğu gibi koyda kalıyor. Doğal yaşamı engelliyor. Açıkta tuttuğum balıkları deniz kıyısına gelip deniz suyu ile temizleyemiyorum çünkü suyun kirliliğinden tiksiniyorum” dedi.

‘ESKİDEN YÜZERDİK, ŞİMDİ KOYA GİREMEZ OLDUK’
Koyun balıkların yumurtlama alanı olduğunu ancak balık çiftliklerinin balıkların üreme alanına zarar verdiğini söyleyen emekli öğretmen Belgin Güler (63) ise “1984 yılından beri burada yaşıyorum. Doğası, çevresi için buraya geldik. Balık boldu, ürüme yerleri zarar gördüğü için şu an bu konuda büyük sorunlar var. Her şey çok değişti. Şu anda balık yok denecek kadar az. Çiftlikler malzemelerini kıyıya getirip doldurdukları için deniz kıyısında yürüyemez ve balık tutamaz olduk. Bu bölgede doğa tahribatı var. Torunlarım, çocuklarım var. Eskiden burada denize girebiliyorlardı. Şimdi denize girmelerine izin vermiyoruz, çünkü kirli” diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
– Eğriliman Koruma ve Geliştirme Platformu Sözcüsü Ömür Mavioğlu röp.
– Vatandaşlardan Uğur Ayözen, Gürsel Eracun, Belgin Güler röp.
-Koydaki işletmelerden görüntü
-Karaburun balık çiftliklerinden görüntü
-Genel ve detay görüntüler
Haber: Eda Ebru NANECİ – Kamera: Can ÇUBUKÇIOĞLU / İZMİR, (DHA)

=========================

5) ÇEYİZİNDEN KALMA ‘TÜLÜCE’ KİLİMİNİ SATIP, HACCA GİTMEK İSTİYOR
 
SİVAS’ın Yıldızeli ilçesine bağlı Yukarıçakmak köyünde yaşayan Fadime Güveç (70), büyüklerinden kalan ve çeyizine konulan yöreye özgü eski ‘tülüce’ kilimini satarak hacca gitmeyi arzuluyor. Unutulmaya yüz tutmuş olan tülüce dokumacılığını kendisi de ilerleyen yaşına rağmen sürdüren Güveç, büyüklerinden yadigar kalan kilimi değerini bilen birinin almasını istiyor.

İlçeye 15 kilometre mesafedeki Yukarıçakmak köyünde yaşayan 6 çocuk annesi Fadime Güveç, 1968’de Hacı Mehmet Güveç ile evlendi. Evliliği sırasında düğünde Fadime Güveç’in annesi Hatice Akar, kızına yöreye özgü eski ‘tülüce’ kilimini çeyiz olarak verdi. Fadime Güveç, yıllar geçmesine rağmen yaklaşık 100 yıllık tezgahta dokunan kilime gözü gibi bakıyor. Yapımı Selçuklu dönemine kadar dayanan ve çadırların duvarlarına asılarak soğuğu engellemek için kullanılan, bugünlerde ise unutulmaya yüz tutmuş olan tülüce kilimi yıllara meydan okuyor. Yöre kadınlarının el emeği ile yünden yapılan ‘tülüce kilim’ değerini bilenler tarafından tercih ediliyor. 10 yaşından bu zamana kadar bu tülüce kilimi dokuyan Fadime Güveç ise büyüklerinden çeyiz olarak kalan kilimi satarak, hacca gitmeyi hayal ediyor.

‘KÖYÜMÜZDE BU SANAT HALA YAŞATILIYOR’
100 yıllık tülüce tezgahını İlçe Kaymakamı Furkan Atalık’a hediye eden ve annesinden çeyiz kalan tülüce kilimi de satıp parasıyla hacca gitmek isteyen Güveç, “Bu tezgahı eskiden toprağa gömüp üzerinde tülüce gibi halıları dokurduk. Bu tezgah yüz yılı aşkın ve bana babamdan hatıra kaldı. Ben de kaymakamımıza hediye ettim. Tülüce başka yerde yok. Bu halı Yıldızeli Yukarıçakmak köyüne özgü. Biz çok eskiden dokurduk bu halıyı ve tüm geçimimizi bundan sağlıyorduk. Eskiden koyunu kırkıp, yıkayıp, saçağını çekip kirman ile eğirerek dokuyorduk. Ben bu tülüceyi 10 yaşımda dokumaya başladım. Tülüce yapılıp ya satılırdı ya duvarlara asılırdı ya da kızlara, gelinlere çeyiz edilirdi. Köyümüz de bu sanat hala yaşatılıyor. Tarihi olan halıları satın alan oluyor. Ama şu anda yeni yapılanlara pek fazla ilgi yok. Fiyatları kilimin nakışına ve dokusuna göre değişiyor. Benim tülüceme paha biçilmez. Evvele dayanan halı bu ve bu halılar müzeye konuyor. Çok değerli benim tülücem de. Ben değer biçemiyorum ama alıcısıyla konuşup anlaşırız. Ben gelin olurken annemden bana çeyiz kaldı ve ben de uzun zamandır saklıyorum. Hocamız inşallah halımı satacak ben de o parayla hacca gideceğim” dedi.

‘BU HALININ DEĞERİ PAHA BİÇİLMEZ’
Köylerde halı dokuma dersleri veren Şule Saraç (47) ise, “Öğrencilerimizden Fadime teyzenin babasından kalan 100 yılı aşkın tülüce kilim tezgahını kaymakamımıza armağan etti. Kaymakamımız tezgahın onarımını tamirini yaptırıp, vernikletti. Buradan Sivas’ta müzeye gidecek. Kendisinde bulunan halıyı satıp hacca gitmek istiyor. Bizler de büyüklerimizden yardım istiyoruz. Alan olursa eğer ninemiz hacca gidecek. Bu halının değeri paha biçilmez. Tarihi geçmişi var ve 100 yıllık tezgahta dokundu. Ben değer biçemiyorum. Her şeyi tam orijinal, doğal ve boyasına kadar el yapımı. Tülüce kilimimiz Osmanlıdan da önce Selçukluya dayanıyor. Eskiden ninelerimiz, dedelerimiz soğuktan korunmak için yünü duvara asmışlar ve zamanla buna şekil vermişler. Çadırlar da kalındığı için o zamanlar soğuktan korunma ihtiyacı ile ortaya tülüce kilim çıkmış. Şu anda da yine duvarlarda süs olarak kullanılıyor” diye konuştu.

Görüntü Dökümü:
-Köyden görüntüler
-Halı atölyesinden görüntüler
-Fadime Güveç’in kilim dokuması
-Çeyizinden kalan tülüce kiliminin görüntüleri 
-Fadime Güveç’in konuşması
-Eğitmen Şule Saraç’ın konuşmaları

Haber-Kamera: Hüsnü Ümit AVCI- Arife Defne ARSLAN/SİVAS, (DHA)

Exit mobile version