BAKAN KARAİSMAİLOĞLU’NDAN İKİZDERE AÇIKLAMASI: 10 AĞAÇ ETKİLENECEKSE YERİNE 100 AĞAÇ EKECEĞİZ (2)
TAŞ OCAĞI KARŞITLARIYLA GÖRÜŞTÜ
Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Rize’de, Lojistik Liman Projesi deniz dolgusu için taş ocağı açılması planlanan İkizdere ilçesinde taş alımına karşı çıkan vatandaşlarla bir araya geldi. Cevizli köyünde taş ocağı karşıtlarıyla görüşen Bakan Adil Karaismailoğlu, “Devletimiz bütçesinden bir kaynak ayırdı. Büyük bir yatırımı buraya kazandıracak. Bunun için de gerekli taşın alınması lazım. Diyeceksiniz ki ‘buradan değil başka yerden alın; ama araştırdık, başka bir yerde böyle bir taş yok. Benim evim de bu dağın arkasında, biz de buralıyız. Hassasiyetinizi anlıyorum. Bu yatırımı yapmamız lazım. Bizim çocuklarımız burada çalışacak, lütfen o gözle bakın. Ne kadar az zarar vereceksek, sizi rahatsız etmeden bunu hep birlikte yapalım” dedi.
Vatandaşlar da, bölgede taş ocağı istemediklerini belirterek, Bakan Karaismailoğlu’na endişelerini dile getirdi. Gruptan ‘Taş ocağına hayır’ sloganının atılması üzerine görüşmeyi sonlandıran Bakan, Karaismailoğlu bölgeden ayrıldı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Bakan Karaismailoğlu, görüşme
-Açıklama ve köyde yaşananlar
HABER KAMERA: Arzu ERBAŞ-Doğancan İLEK/RİZE-DHA
===============
ENGELLİ HAFİZE, ‘DEMİR KAFESTE’ ÖLDÜ (2)
‘AİLESİ İYİ BAKMAK İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPTI’
Antalya’nın Manavgat ilçesinde evlerinde kendisine zarar vermemesi için koyulduğu kafeste ölü bulunan zihinsel engelli Hafize Bakır’ın cenazesi Akseki ilçesinde toprağa verildi. Hafize Bakır’ın ailesinin komşusu Ayşe Yıldırım (83), ailenin 4 yıl önce mahalleye taşındığını ve vefat eden Hafize’nin küçüklükten bu yana hasta olduğunu belirterek, “Ailesi iyi bakmak için elinden geleni yaptı. Gece yatmaz, gündüz yatmaz, bu adamlar pervane olurdu çevresinde. Gece uykusu yoktu. Evden kaçtığında hepimize sıkıntı ederdi” dedi.
‘KAFESİ YENİ GÖRDÜM’
Ailenin çocuklarına çok iyi baktığını söyleyen Ayşe Yıldırım, evdeki kafesi kendisinin yeni gördüğünü kaydederek, şunları kaydetti:
“Kafesi ben görmemiştim. Öldükten sonra gördüm. Zapt olmadığı için yaparlar, ne yapsınlar. O kafesin yanında yatıyorlarmış. Odada burada kafes var, burada yanında annesi babası yatardı. Upuzun bir döşeği vardı. O kafesin dışında bekliyorlardı. Ne yapsınlar yavrum.”
GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ
Haber Kodu : 210510158
HABER- KAMERA: Mithat ABAKAN- Ömer KARÇA/MANAVGAT (Antalya), (DHA)
==============
ADIYAMAN’DA FİLİSTİN’E DESTEK İÇİN KONVOY DÜZENLENDİ
ADIYAMAN’da, işgal altındaki Doğu Kudüs’te İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırıları nedeniyle İnsanı Yardım Vakfı tarafından düzenlenen basın açıklamasının ardından, destek konvoyu düzenlendi.
Atatürk Bulvarı’nda toplanan İnsanı Yardım Vakfı üyeleri, son günlerde yaşanan olaylar nedeniyle İsrail aleyhine sloganlar attı. Bayrak ve dövizlerle sık sık protesto seslerinin yükseldiği alanda bulunan kalabalığa seslenen İnsanı Yardım Vakfı Adıyaman Şube Başkanı Mehmet Halit Tekbaş, “Kutsal mabedimiz Mescid-i Aksa uluslararası camide de devlet vasfı taşıyan ama gerçekte son derece organize bir terör devleti gibi davranan İsrail’in türlü entrikalarla mübarek şehir Kudüs’ü Yahudileşme politikaları devam etmemektedir. İsrail’de cuma günü başlayan ve halen devam eden saldırılarında yüzlerce Filistinli ve bu olayları görüntülemeye çalışan onlarca basın mensubu yaralandı. Uluslararası kamuoyu sivil toplum kuruşları, siyasal kurumlar, siyonistler bu şımarık işgalciler ve kural tanımaz tavrına karşı bir an önce bir araya gelmeli ve elini taşın altına koymalıdır. Bu kurumlar İsrail’in tavrına karşı sessizliğini koruduğu müddetçe bu saldırılar devam edecek Filistin’de barıştan uzlaşıdan söz etmek mümkün değildir. Dil, din, ırk gözetmeksizin herkesin özgürce yaşadığı bir Kudüs’ten bahsetmek istiyorsak geçmişin tecrübeleri ve bugün yaşananları göz önünde bulundurmak tüm dünyanın vazifesidir” dedi
Basın açıklamasının ardından 300 araçlık konvoy, kornolar ve bayraklar eşliğinde şehir merkezinde ilerledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Araçlardan görüntü
-Filistin ve Türk Bayrakları
– Başkanı Mehmet Halit Tekbaş açıklaması
-Araçların hareket etmesi
-Konvoydan görüntü
-Genel ve detay görüntü
Haber-Kamera: Mahir ALAN -ADIYAMAN-DHA
===============
MESCİD-İ AKSA SALDIRISINA İHH’DAN TEPKİ
EDİRNE’de İnsan Hak ve Hürriyetler (İHH) İnsani Yardım Vakfı Edirne Şubesi, İsrail’in Mescid-i Aksa’da Filistinlilere yönelik saldırılarını kınadı.
İHH İnsani Yardım Vakfı Edirne Şubesi, İsrail’in Mescid-i Aksa’da namaz kılan cemaate saldırması ve 205 Filistin’linin yaralanmasını Edirne’de Esi Cami önünde kınadı. Çok sayıda vakıf üyesinin katıldığı kınamada, Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırının ve işgalin kabul edilemez olduğu belirtildi, İHH İnsani Yardım Vakfı üyesi Hakan Çalışkan’ın okuduğu basın açıklamasında Mescid-i Aksa’yı kuşatan ve bombalayan İsrail’in uluslararası hukuku ihlal ederek insanlık suçu işlediği belirtildi. Çalışkan’ın okuduğu basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“Bizler, dünyayı yönetenlerin duyarsızlığına isyan ediyoruz. Halkımız ve bütün insanlık bilmelidir ki bu bölgede akan kanın, bütün iç savaşların ve terör olaylarının arkasında doğrudan ya da dolaylı olarak Amerika ve İsrail vardır. İslam coğrafyasının parçalanmışlığı, Müslümanların sessizliği, Müslüman halkların başındaki liderlerin İslam ülkelerinde yapılanlara kayıtsız kalması İsrail’i cesaretlendirmektedir. Vicdanımızın gözüyle görüp vicdanımızın sesiyle haykırıyoruz: Her türlü şiddete ve hukuk ihlaline amasız karşıyız. Terör rejimi İsrail var olduğu müddetçe bu coğrafyanın barışa ve huzura kavuşması mümkün değildir. Bölgedeki etnik kavgaların, mezhep savaşlarının ve de tüm terör olaylarının kışkırtıcısı İsrail ve Amerika’dır. Bütün Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’nın işgali kabul edilemez.”
‘BİRLİKTE HAREKET EDİLMELİ’
Açıklamada, birlik çağrısı yapılarak, “Vatanımıza ve ümmetin herhangi bir beldesine kasteden müstekbirlere, İslam düşmanlarına ve her türlü tehlikelere, tehditlere karşı Müslümanların sürekli teyakkuzda, uyanık olmaları gerekir. Sultanlar şehri Edirne’den Mescid-i Aksa’ya şu anda nöbet bekleyen yüzbinlerce Müslümana selam gönderiyoruz. Allah’ım ayaklarını sabit kıl. Siyonistleri bizim ellerimizle cezalandır. Etrafı bereketlendirilmiş ve mübarek kılınmış Filistin topraklarının işgali kabul edilemez” denildi.
Görüntü Dökümü
– Kalabalığın slogan atması
– Kalabalığın tekbir getirmesi
– Kalabalıkta Filistin bayrağı tutan çocuklar
– Çocuklardan detay
– Basın açıklaması
– Kalabalıktan detay
Haber – Kamera: Olgay GÜLER / EDİRNE, (DHA)
=================
PROF. YAŞAR: DENİZİ ÖLDÜRÜP, ORGANLARINI BAĞIŞLAMAYIN
İZMİR Körfezi’nde, su yüzeyinde sığ sularda bulunan yeşil deniz marulunun görülmesinin ardından, Marmara’yı tehdit eden deniz salyasına (müsilaj) da rastlanmaya başlandı. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde görevli Prof. Dr. Doğan Yaşar, bu oluşumların denizleri oksijensiz bıraktığını ve büyük tehdit oluşturduğunu belirterek, “Bunların tarımsal atık olarak kullanılabilmesi konuşuluyor. Bu birini öldürüp, organlarını bağışlamaya benzer” dedi.
İzmir Körfezi’nde halk arasında ‘deniz marulu’ olarak bilinen ‘ulva lactuca’ adlı yeşil renkli yosunların görülmesinin ardından, Marmara Denizi’ni tehdit eden deniz salyasına (müsilaj) da rastlanmaya başlandı. Uzmanlar insan sağlığı açısından bir risk oluşturmasa da denizler için büyük tehlike arz eden bu oluşumların nüfus artışına bağlı olarak son yıllarda arttığını ifade etti. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, “Müsilaj sebebiyle deniz oksijensiz kalıyor. Denizde oksijen yoksa yaşam yoktur. Bu tür olaylar tüm canlılara zarar verir. Müsilaj ve planktom patlamaları, deniz maruluna göre daha risklidir. Zehirli türleri ciddi balık ölümlerine neden olur. Bu oluşumların tarımda kullanılabilmesi gündemde yer alıyor. Bu bir insanı öldürüp, organlarını bağışlamaya benzer. Önce denizimizi kurtarmalıyız” dedi.
‘NÜFUS ARTTIKÇA RİSK ARTIYOR’
Deniz salyasının bir çeşit plankton patlaması olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yaşar, “Her bir litre deniz suyunda yaklaşık olarak 1 milyon civarında canlı yaşar ancak havanın ısınmasıyla bunların sayısı 2 milyona çıkar. Bir anda ortamdaki oksijeni çekerler ve ardından ölürler. Beyaz, kahverengi ve kırmızı gibi farklı renklerde görülebilirler. Deniz marulu da salyası da aynı sebeple ortaya çıkar. Denizdeki besin veya nütrientlerin aşırı oranda artması nedeniyle oluşurlar. İzmir’de nüfus az olduğunda hiç sorun yaşanmıyordu. Nüfus arttıkça insanların atıkları denizlere karışıyor ve denizler doygunluğa ulaşıyor. Bu yüzden her an patlıyor. Son 10 yılda her yıl plankton patlaması yaşıyoruz” diye konuştu.
‘DENİZİN RAHATSIZLIĞINI İFADE EDİYOR’
Deniz marulu ve salyasının denizin rahatsızlığını ifade ettiğini anlatan Prof. Dr. Yaşar, “Bir tarlaya fazla gübre verilirse tarla yanar. Olay buna benzetilebilir. Bizim görevimiz müsilajların bu denli sık olmasının önüne geçmektir. Yerel yöneticilerin yapması gereken arıtma tesislerini düzgün biçimde çalıştırıp kontrol altında tutmaktır” diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Muhabir anonsu
-İnciraltı Sahili’ndeki yosunlardan genel detay görüntüler
– Prof. Dr. Doğan Yaşar
Haber: Hande NAYMAN Kamera: Mücahit BEKTAŞ / İzmir, (DHA)