1) TÜP BEBEK YÖNTEMİYLE HAMİLE KALDI, KORONAVİRÜSTEN HAYATINI KAYBETTİ
ZONGULDAK’ın Çaycuma ilçesine bağlı Filyos beldesinde yaşayan Gülhan Baruönü Sancı (31), koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirdi. Tüp bebek yöntemiyle hamile kalan Sancı’nın gebeliği, 5’inci ayında koronavirüse yakalandıktan sonra sonlandırılmıştı.
Çaycuma’ya bağlı Filyos beldesinde tuğla fabrikasında çalışan Kemal Sancı ile 2015 yılında evlenen Gülhan Baruönü Sancı, İstanbul’da gördüğü tüp bebek tedavisinin ardından hamile kaldı. 5 aylık hamile Gülhan Baruönü Sancı, kontroller ve devam eden tedavisi için İstanbul’da yaşayan kız kardeşinin yanına yerleşti. Gülhan Baruönü Sancı, bir süre önce koronavirüse yakalandı. İstanbul Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde tedavi altına alınan Gülhan Baruönü Sancı’nın gebeliği, tedavisi sırasında sonlandırıldı. Gülhan Baruönü Sancı ise gece saatlerinde doktorların tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamadı. Genç kadının cenazesinin yarın Filyos beldesinde toprağa verileceği öğrenildi.
Görüntü Dökümü
——————————
-Ölen kadının düğün videosu
-Farklı videoları
-Fotoğrafları
Haber: Yeliz ALAGÖZ/ÇAYCUMA(Zonguldak),(DHA)-
=====================================
2) ARI KOVANLARININ YAKILMAK İSTENDİĞİ İDDİASI
ANTALYA’nın Manavgat ilçesinde arıcılık yapan Hüseyin Çil, arı kovanlarının kimliği belirsiz kişi tarafından yakılmak istendiğini iddia etti. Hüseyin Çil’in “Molotof atmış bizim arı kovanına” iddiasında bulunduğu olayla ilgili jandarma inceleme başlattı.
Sarılar Mahallesi Kır mevkiinde arıcılık yapan Hüseyin Çil’e ait arı kovanlarına kimliği belirsiz kişi tarafından saldırı düzenlendi. Yanıcı bir maddeyle ahşap kovanların yakılmak istendiği olay sonrası çıkan küçük çaptaki yangın bölgede bulunan diğer arıcılar tarafından kovanlara ve arılara zarar gelmeden söndürüldü. Olay yerine gelen jandarma ekipleri inceleme yaparken, yangına müdahale eden arıcılardan biri, kovanların yanına gelen kimliği belirsiz bir kişinin yangın çıkarmak isterken ateşin elinde parladığını ve hemen olay yerinden kaçtığını söyledi. Jandarma arı kovanlarına saldırı yapan kişinin yakalanması için çalışma başlattı.
‘MOLOTOF ATMIŞLAR’
Saldırının önceki gün saat 22.00 sıralarında gerçekleştiğini belirten Hüseyin Çil, “Arıcı arkadaş aradı ‘Hüseyin abi neredesin’ dedi. Evde olduğumu söyleyince ‘Senin arılıkta bir patlama oldu’ dedi. Oğlanla arabaya bindik geldik, molotof atmış bizim arı kovanına. Arkadaşlar söndürürken biz de müdahale ettik. Ondan sonra jandarmayı aradık, jandarma olay yeri incelemeyi çağırdı. Olayla ilgili parmak izi, delildir diye inceleme yaptılar” dedi.
Kış aylarında evine 500 metre mesafede bulunan alanda 100 kovanı ile yasal bir şekilde arıcılık yaptığını söyleyen Çil, “Resmi olarak konaklamam var. Arı kovanlarım resmi olarak İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Arıcılar Birliği’ne kayıtlı. Arılar müdahale olmadığı sürece kesinlikle saldırmaz. Müdahale olur, sopa vurursun, taş vurursun, kovanın kapağını gürültülü bir şekilde açarsın ancak o şekilde saldırır. Her canlı gibi kendini korumaya geçiyor arı da” diye konuştu.
Görüntü Dökümü
——————————
– Yangından görüntü
– Arı kovanlarından yakın ve uzak görüntüler
– RÖP: Kovan sahibi Hüseyin Çil’in konuşması
HABER-KAMERA: Ömer KARÇA/MANAVGAT,(Antalya)(DHA)
=====================================
3) TÜP BEBEK UYGULAMALARINDA TÜRKİYE MODELİ DÜNYAYA TANITILACAK
AMERİKA’da Yale ve Qunnipiac Üniversitelerinin Tıp Fakülteleri’nde öğretim üyesi olan Tıbbi Embriyoloji ve Histoloji Uzmanı Prof. Dr. Bahar Uslu, Türkiye’nin tüp bebek uygulamalarını embriyoloji ve histoloji uzmanı hekimler tarafından yetkili laboratuvarlarda yapmasıyla sayılı ülkeler arasında olduğunu belirterek, “Dünyada özellikle hep takip edilen ülkelerden Amerika’da bile böyle bir şey yok. Çin ise bizi takip ediyor” dedi. Whova sanal etkinlik platformunda, 8-9 Mayıs 2021’de, ‘Geleceğin Tıbbı’ temasıyla ‘International Congress of Future Medical Pioneers-ICOFMEP 2021’ isimli kongre düzenlenecek. Çeşitli alanlarda, gelecek 20 yılın tıp teknolojilerinin konuşulacağı Türkiye merkezli kongreye Amerika’da Yale ve Qunnipiac Üniversiteleri Tıp Fakülteleri’nde öğretim üyesi olan Tıbbi Embriyoloji ve Histoloji Uzmanı Prof. Dr. Bahar Uslu başkanlık edecek. Kadın doğum, tüp bebek ve kısırlık çalışmaları sonucunda dışarıdan destekli hamilelik, tüp bebek edinme gibi bilimsel araştırmalar kapsamında ‘Uslu Yöntemi’ olarak adını uluslararası tıp literatürüne yazdıran Uslu, bu kongre ile tüp bebek tedavisinde Türkiye modeli ve Türk uzmanlığının özelliklerini de dünyaya tanıtacak.
Dünyada yalnızca birkaç ülkede ve Türkiye’de, tıpta embriyoloji ve histoloji uzman hekimleri branşı olduğunu belirten Prof. Dr. Bahar Uslu, tüp bebek uygulamalarının Türkiye’de embriyoloji laboratuvarlarında, branşında uzman hekimler tarafından yapıldığını kaydetti. Tıp alanında çok sayıda ülke tarafından takip edilen Amerika’da dahi böyle bir uygulamanın olmadığını, 6 aylık sertifikasyon alan kişilerce bu işlemlerin yapıldığının altını çizen Prof. Dr. Uslu, tüp bebek tedavisinde Türkiye modeli ve Türk uzmanlığının tüm dünyaya örnek gösterilebileceğini söyledi.
‘AMERİKA’DA YOK, ÇİN BİZİ TAKİP EDİYOR’
Kongredeki konulardan biri olan tüp bebek tedavisinde Türkiye modeli ve Türk uzmanlığının özelliklerini de anlatan Prof. Dr. Uslu, “Bizim tüp bebek uygulamalarımızda dünyada yalnızca birkaç ülkede olan uzman hekim ağırlıklı bir hiyerarşi var. Yani adı ’embriyoloji ve histoloji uzman hekimleri’ olan tıpta uzmanlık branşımız var. Dünyada özellikle hep takip edilen ülkelerde Amerika’da bile böyle bir şey yok. Çin ise bizi takip ediyor. Onlar da böyle bir uzmanlık dalı oluşturdu. Fransa bizden önce yapmış bunu ama biz biraz daha Avrupa tıbbı ile Türkiye modeli olarak dünyaya, bu işin gelecekte hukuksal, etik ve hatta sigortacılık anlamında laboratuvarda hekim sorumluluğunda işlemlerin yapılmasının kurumu, laboratuvarı ve hasta yakınını korumak açısından doğru olduğunu göstermiş oluyoruz” diye konuştu.
‘AMERİKA’NIN BİZİ ÖRNEK ALMASI GEREKİYOR’
Amerika’da yapılan tüp bebek uygulamasından bahseden Uslu, şöyle devam etti:
“Malesef şu an Amerika’da 6 aylık sertifikasyonla embriyoya dokunma hakkını elde etmiş bir yardımcı sağlık personelinin elinde embriyo kaybedildiği zaman hasta yakınları ‘benim bebeğime ne yaptınız?’ diyor. Sigorta firmaları, bir embriyo kaybedildiğinde hasta yakınlarının lehine milyonlarca dolar hastaneleri dava etme hakkı buluyorlar. Aslında enjeksiyon yapma yetkisi bile olmayan kişinin mikro enjeksiyon yaptığını düşünün. Halbuki başında bir hekim olursa hiçbir hekim vicdanı olarak tıbbi uygulamayı bilerek yanlış yapmaz. Bu anlamda Amerika’nın bizi örnek alması gerekiyor.”
‘HER LABORATUVARDA BİR UZMAN HEKİMİMİZ VAR’
Prof. Dr. Bahar Uslu, dünyada yalnızca 1-2 ülkede olan bu branşı almak için Türkiye’de üniversitelere Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) ile girildiğini ve ülkemizde tıbbi embriyoloji ve histoloji uzman hekim branşının 300’ü bulduğunu belirtti. Uslu, “Yani Türkiye’deki her tüp bebek laboratuvarının başında böyle bir hekimin olabilme imkanı var. Bunun tüm dünyada olmasını istiyoruz. Laboratuvarda hekim hiyerarşisi altında embriyonun hukuksal ve etik haklarını koruma altına almayı ve Türkiye’yi de bu anlamda yurt dışında örnek ülke olarak lanse etmeyi düşünüyoruz. Kongrenin ardından Dünya Sağlık Örgütü’ne de sonuç bildirgesi sunulacak” dedi.
Görüntü Dökümü
——————————
– Prof. Dr. Bahar Uslu ile röp.
Haber:Gülşah ÖZGEN-Kamera: Yusuf KANTARLI/ADANA,(DHA)
=====================================
4) ROMA DÖNEMİNDEN KALAN TABAN MOZAİKLERİ TALAN EDİLDİ
Antalya’nın Manavgat ilçesinde Roma döneminden kaldığı belirtilen tarihi eserlerin defineciler ve tarihi eser kaçakçıları tarafından talan edildiği belirlendi. Yaylaalan Mahalle Muhtarı Nuri Köseoğlu, “Kaçakçılar buralarda sürekli dolaşıyor. Bir şeyler buluyorlar mı bilmiyorum ama jeneratör çıkarıyor adam buraya, hilti çıkarıyor ve kazı yapıyor” dedi.
Manavgat’ın Yaylaalan Mahallesi’ne yaklaşık 3 kilometre mesafede bulunan Hisarcıklı Kalesi’nde Roma döneminden kaldığı belirtilen antik kent, defineciler ve tarihi eser kaçakçıları tarafından talan edildi. Harabelerde birkaç yıl öncesine kadar sağlam kalan taban mozaikleri, parçalanarak moloz halinde bir kenara atılmış halde bulundu.
2014 yılında Yaylaalan muhtarı seçildikten sonra harabelerin korunması için mücadele etmeye başladığını söyleyen Nuri Köseoğlu, “Elimizden geldiği kadar korumaya çalıştık ama buraları bir türlü korunamadı. Antalya’da Koruma Kurulu’na dilekçe vermeme rağmen gelip bakılmadı. Birçok kez biz burada tarihi eser kazıcıları var diyerek ihbarda bulunduk” dedi.
Harabelerin turizmciler tarafından değerlendirilebileceğini belirten Köseoğlu, “Tarihimiz burada zayi olup gidiyor. Yetkililerden bu tarihle ilgilenilmesini istiyoruz. Burası sit alanı turizmciler tarafından değerlendirilebilir. Çok güzel bir yer yetkililerden burayı korunma altına almasını istiyoruz” diye konuştu.
DEFİNECİLER JENERATÖR VE HİLTİ İLE GELİYOR
Harabelerin her yerinde açılmış çukur ve kuyuların bulunduğunu aktaran Köseoğlu, yakın çevrede de farklı zamanlarda kaçak kazıcıların ve definecilerin yakalandığını ancak aldıkları cezaların yetersiz olduğunu kaydetti. Köseoğlu, “Kaçakçılar buralarda sürekli dolaşıyor. Bir şeyler buluyorlar mı bulmuyorlar mı bilmiyorum ama jeneratör çıkarıyor adam buraya, hilti çıkarıyor ve burada kazı yapıyor” dedi.
Görüntü Dökümü
——————————
– Hisarcıklı harabelerine gidiş
– Defineciler tarafından açılmış çukurlar
– Harabelerin görüntüsü
– Yok edilen mozaikler ve molozlar
– Yaylaalan Muhtarı Nuri Köseoğlu’nun konuşması
HABER- KAMERA: Ömer KARÇA/MANAVGAT (Antalya), (DHA)
=====================================
5) RABİA’NIN MEKTUBU BAKANLIĞIN KİTABINDA YAYINLANACAK
Manavgat Gençlik Merkezi’nde gönüllü gençlik liderliği yapan Rabia Şeker’in Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından düzenlenen ‘İstiklal Şairimize İstikbalden Mektup Yarışması’na gönderdiği mektup, bakanlık tarafından hazırlanacak olan kitapta yayınlanacak. Mektubunun yayınlanacak kitapta yer alacak olmasından gurur duyduğunu ifade eden Şeker, “Biz gençlerden yapılması beklenen her şeyi mektubumda dile getirdim” dedi.
Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın 2 kategori halinde düzenlediği ‘İstiklal Şairimize İstikbalden Mektup Yarışması’na Manavgat Gençlik Merkezi adına katılan gönüllü gençlik lideri Rabia Şeker’in kaleme aldığı mektup bakanlık tarafından hazırlanacak olan kitapta yer alacak.
Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından arandığını ve mektubun hazırlanacak olan kitapta yayınlanacağının bildirildiğini ifade eden Şeker, “Yarışmada bir derece elde etmemiş olsam da mektubumun hazırlanacak olan kitapta yer alacak olmasından dolayı çok mutluyum ve gururluyum” dedi.
Mektubu yazarken, milli şair Mehmet Akif Ersoy ile birlikte olduğunu onunla konuştuğunu hissettiğini belirten Şeker, “Mehmet Akif Ersoy, biz gençlere başta İstiklal Marşı olmak üzere büyük bir miras bıraktı, ben de mektubumda biz gençlerden beklenen her şeyi kağıda döktüm. Mektubu yazarken, sadece kendi hislerimi değil, bütün gençlerin ve milletimin hislerini de dile getirmek istedim” diye konuştu.
‘MEKTUBUMDA HAYVANLARA YAPILAN ZULÜME DE DEĞİNDİM’
Manavgat Gençlik Merkezi’nde 3 yıldır gönüllü gençlik liderliği yaptığını belirten Şeker, “İnsanlara ve doğadaki tüm canlılara yardımcı olmayı seviyorum, bu benim en büyük motivasyonum. Mektubumu yazarken, aynı zamanda bir baytar olan Mehmet Akif Ersoy’a günümüzde ülkemizde meydana gelen üzücü bazı olaylara, hayvanlara karşı kötü davranışlara da değindim” dedi.
Görüntü Dökümü
——————————-
– Rabia Şeker’in görüntüleri
– Rabia Şeker’in konuşması
HABER- KAMERA: Ömer KARÇA/MANAVGAT,(Antalya)(DHA)
