DHA YURT BÜLTENİ- 2
1) EŞİNİ ÖLDÜREN SANIĞIN YILLARCA UYGULADIĞI ŞİDDETİ KIZLARI ANLATTI
İZMİR’in Buca ilçesinde, geçen yıl 7 Aralık’ta, eşi Bülent Soro’nun (59) bıçaklayıp, öldürdükten sonra cesedini halıya sararak, sakladığı Yazgül Soro’nun (58) kızı Eda Soro, “Babam, anneme sürekli şiddet uyguluyordu. Hakkında birçok kez uzaklaştırma kararı aldırdık. 2 kez şiddetten kaçıp, başka bir eve gittik; ancak her defasında bizi buldu ve geri getirdi” dedi.
Olay, geçen yıl 7 Aralık günü saat 23.00 sıralarında Çaldıran Mahallesi 433/12 Sokak’ta meydana geldi. Yazgül Soro’dan haber alamayan yakınları, durumdan şüphelenip evine gitti. Kapıyı açan Bülent Soro’nun uzaklaştırmaya çalışmasına rağmen içeri giren yakınları, Yazgül Soro’yu yatak odasında üzerinde sandalye ve eşyaların bulunduğu halıya sarılı buldu. İhbar üzerine adrese polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekibinin yaptığı kontrolde Yazgül Soro’nun yaşamını yitirdiği belirlendi.
Ekiplerin yaptığı incelemede, Yazgül Soro’nun evin mutfak bölümünde 6 bıçak darbesi ile öldürüldüğü, ardından da yatak odasına taşındığı tespit edildi. Soro’nun cansız bedeni, otopsinin ardından toprağa verildi.
Gözaltına alınan Bülent Soro polisteki ifadesinde cinayeti itiraf etti. Adliyeye sevk edilen Soro, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Bülent Soro hakkında ‘Eşi kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı. Sanığın yargılanmasına İzmir 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediliyor.
‘ÇOCUKLARI İÇİN KATLANDI’
Çiftin çocuklarından Nazlı Kartop, cinayetten birkaç saat önce annesiyle görüntülü konuştuklarını söyledi. Kartop, “Annem çok fedakar, gülmeyi seven, hayat dolu bir kadındı. Ancak 42 yıllık evliliği boyunca hem fiziksel hem de psikolojik şiddete maruz kalmış. Tüm bunlara rağmen ayakları üzerinde durabilen 5’i kız, 6 çocuk yetiştirmiş. Cinayetten 3 saat önce annemi görüntülü aradım. Gayet de keyifli bir konuşmaydı. Hatta konuşma sırasında babam arkadan bağırıp, hakaret ediyordu” dedi.
Annesinin gördüğü şiddete rağmen çocukları nedeniyle eşinden ayrılamadığını söyleyen Nazlı Kartop, “Annem, geçimini hasta bakarak sağlıyordu. Oradan kazandığı parayla 3 ay önce evini yenilemişti ve bu durumdan çok mutluydu. Ancak babam, annemin mutlu olmasına tahammül edemiyordu. Karakter olarak güçlü biri olmadığı için hayatı boyunca annemi yermeye çalıştı. Bunu başaramayınca da annemizi acımasızca, haince katletti. Şiddet hep vardı. Geçmiş yıllarda annemi bıçaklamıştı. Annem tüm bunlara 6 çocuğu için katlandı ve evlatlarını düzgün yetiştirmek için evde kalmak zorunda kaldı. Annem, televizyonda kadın cinayetlerini gördüğü zaman ağlardı ve tahammül edemezdi. Annemiz, babamız tarafından kurban edildi. Evde sürekli kesici aletler bulunurdu. Kardeşlerimle katilin indirimsiz olarak en ağır cezayı almasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘BAŞKA YAZGÜL’LER SOLMASIN’
Çiftin çocuklarından Eda Soro, son celsede tutuklu sanığın ‘Asıl suçlu bize para göndermeyen kızımdır’ açıklamasına şaşırmadığını, hatta güldüğünü söyledi. Soro, “41 yaşındayım ve kendimi bildim bileli aile içi şiddet vardı. Büyük çocuk ben olduğum için de genellikle günah keçisi olurdum. Tüm kadın katillerinin kullandığı ortak bir dil var. Genellikle aldatıldıklarını iddia ediyorlar. Annemi de böyle suçlamıştı ve suçlamaları asılsız çıktı. Öte yandan aldatma bir boşanma sebebidir, öldürme sebebi değil” dedi.
Annelerinin ölümünden sonra diğer kadınlar için mücadele etmeye başladıklarını belirten Eda Soro, “Annemin ölümünden itibaren kendimizde değiliz. Çok acı çekiyoruz. Annemi kaybettim ve annesini kaybetmeyen çocuklar için elimden geleni yapacağım. Başka Yazgül’ler solmasın, arkasındaki çocuklar solmasın diye mücadele edeceğim. İnsanlar sadece öleni görüyorlar, arkasındakini görmüyorlar. Bizler hepimiz yaşayan ölüler olduk ve bizim gibi milyonlar var” diye konuştu.
‘YARDIM ÇIĞLIKLARIMIZI TÜM MAHALLE DUYARDI’
Cinayet günü annesine bir şey olduğunu hissettiğini belirten Soro, “Kız kardeşim arayıp, anneme ulaşamadığını söyledi. Ben de ‘Koşun annemi kurtarın’ dedim. Annemin evde olduğunu ve başına bir şey geldiğini hissettim. Gece olmasın diye dua ederdik. Hep şiddet vardı. Yardım çığlıklarımızı tüm mahalle duyuyordu. Birçok kez hakkında uzaklaştırma kararı aldırmıştık. İki kez şiddetten kaçıp, başka bir eve gittik. Ancak her defasında bizi buldu ve geri getirdi. Annem, her anne gibi çocuklarını bırakamadı” ifadelerini kullandı.
Görüntü dökümü
——————————
-Aile röportajları
-Evden görüntü
-Kilerden görüntü
-Anons.
-İzmir’de koca vahşeti: Öldürdüğü eşini halıya sarıp gizlemeye çalıştı ARŞİV (07/12/2020)
Haber: Tolga TAHÇI – Kamera: Can ÇUBUKÇIOĞLU / İZMİR, (DHA)
===================================================
2) PROF. DR. AYDINLI: HASTALAR, PANDEMİ GEREKÇESİYLE ORGAN NAKLİNİ ERTELEMESİN
AKDENİZ Üniversitesi (AÜ) Organ Nakli Merkezi Müdürü Prof. Dr. Bülent Aydınlı, organ nakli olacak hastaların, pandemi gerekçesiyle nakillerini ertelememesi gerektiğini söyledi. Organ naklinin birçok hastanın tek şansı olduğunu belirten Prof. Dr. Aydınlı, “Organ nakli olacak hastaların şehirler arası yolculuklarında da yardımcı olunacağını düşünüyoruz. Konuyla ilgili gerekli izinler verilecektir; çünkü bu hastalar, yarı acil sayılabilecek hastalardır” dedi.
Organ Nakli Merkezi Müdürü Prof. Dr. Aydınlı, organ naklinin, birçok hastanın tek şansı olduğunu belirtip, pandemi döneminde çalışmalarına ara vermediklerini söyledi. Aydınlı, böbrek naklinin, tüm hijyen şartları en üst seviyede uygulanarak, gerçekleştirildiğini belirtti. Pandemide nakil hastalarının durumunun kritik seyir izlediğine dikkat çeken Aydınlı, “Pandemi devam ediyor, ancak biz Organ Nakli Merkezi olarak nakillere devam etmekteyiz. Pandemi nedeniyle bir miktar hasta başvuru sayısında azalma olmakla birlikte özellikle karaciğer ve böbrek naklinde ameliyatlarımıza ara vermeden devam ediyoruz” diye konuştu.
AMELİYATHANE VE YOĞUN BAKIMLAR
AÜ Hastanesi Organ Nakil Merkezi’nde en ileri seviyede hijyen şartlarına uyulduğunu aktaran Prof. Dr. Aydınlı, hasta refakatçilerinin organ nakli kliniğine alınmayarak, izole ortam oluşturulduğunu belirtti. Aydınlı, “Ameliyathanelerde ve yoğun bakım servislerinde aynı şartlar oluşturularak organ nakli hastalarına belirli yerler ayrılmakta. Hastalarımız pandemi döneminde organ nakli için gelmediğinde, ilerleyen dönemlerde şunu gördük ki sıkıntıları artarak geliyorlar” dedi.
Prof. Dr. Aydınlı, Sağlık Bakanlığı’nın organ naklinde herhangi bir kısıtlama yapmadığını belirterek, “Organ nakli olacak hastaların şehirler arası yolculuklarında da yardımcı olunacağını düşünüyoruz. Konuyla ilgili gerekli izinler verilecektir; çünkü bu hastalar, yarı acil sayılabilecek hastalardır” diye konuştu.
ROBOTİK AMELİYATLAR
Organ nakli hastalarının, en önemli organ nakli merkezlerinden birinin yer aldığı AÜ Hastanesi’nde, emin ellerde ameliyatlarını olabileceklerini söyleyen Aydınlı, şöyle konuştu:
“Bilindiği üzere organ nakli ameliyatlarında özellikle verici ameliyatlarında kapalı yöntemle nakil yapmaktayız. Böylece vericilerimiz 3-4 gün içinde evlerine gidebilmektedir. Tüm imkanlarımızla bu hastaları desteklemekteyiz ve robotik ameliyatlar yapmaktayız. Bunların hepsi özellikle vericilerde çok hızlı iyileşmeyi sağlamak ve bir an önce evlerine gönderebilmek içindir. Alıcılarımız ise 1 hafta yatırılmakta ve en iyi şartlarda sağlıklarına kavuşturulduktan sonra eğitimleri verilerek taburcu edilmekteler. Pandemi döneminde aslında biz şunu gördük, özellikle beyin ölümü sonrasında yapılan bağışların oldukça az olduğu günlerde bekleme listesindeki hastalarımızı daha önceki yıllara göre daha fazla kaybeder olduk. Bu da bizi fazlasıyla üzüyor; çünkü beyin ölümünden donör bulunması, bağış bulunması bugünlerde oldukça az. Ancak canlı vericisi olan kişilerin çok fazla ertelemeden, sıkıntıya girmeden nakil ameliyatı olmalarını bizler de uygun görüyoruz. Bunun için Akdeniz Üniversitesi olarak elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz.”
Görüntü dökümü:
————–
– RÖP: Prof.Dr. Bülent Aydınlı ile röp
– Organ Nakli kliniğindeki hastalardan görüntü
– Nakil ameliyatından görüntü (arşiv)
– AÜ Hastanesi dron görüntüsü
HABER-KAMERA: Erol AKKIR/ANTALYA,(DHA)
===================================================
3) 155 KİLO 550 GRAM AFYON SAKIZINI CEVİZİN İÇİNE YERLEŞTİRDİLER
TÜRKİYE’nin İran’a açılan Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesindeki Gürbulak Sınır Kapısı’nda bir TIR’da yapılan aramada, ceviz kabuklarının içerisine gizlenmiş 153 kilo 550 gram afyon sakızı uyuşturucu madde ele geçirildi.
Gürbulak Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ekipleri, yapılan istihbarat çalışması sonucunda İran’dan Türkiye’ye giriş yapan ceviz yüklü bir TIR’ı durdurdu. Doğubayazıt Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen arama kararının ardından ekipler, dorse de ceviz dolu çuvalları aşağıya indirerek detaylı arama yaptı. Ekipler, 87 çuval içerisindeki ceviz kabuklarının içine zulalanmış 153 kilo 550 gram afyon sakızı ele geçirdi.
Olayla ilgili gözaltına alınan B.G, Ö.K. ve A.H. ifadelerinin ardından adliyeye sevk edildi.
Görüntü dökümü
————————-
-Torbalardaki cevizlerin çekiçle kırılması
-Ceviz içinin üst tabakasından çıkan silikonların temizlenmesi
-Cevizlerin içine gizlenmiş siyah renkli maddenin ortaya çıkması
Haber: Ramazan DEMİR / AĞRI, (DHA)-
===================================================
4) ENGELLİLER, KUŞLAR İÇİN ‘RIZIK AĞACI’NA EKMEK ASTI
ERZURUM’da engelliler, ilkbahar gelmesine rağmen karla kaplı Palandöken Kayak Merkezi’nde, ‘rızık ağacı’ adını verdikleri ağacın dallarına kuşlar için ekmek astı. Eline aldığı ekmek dilimlerini kimseden yardım almadan ağacın dallarına takan görme engelli Necati Özcan, “İnsanlığımızdan değil gözlerimizden olduk” dedi.
Erzurum Kent Konseyi Engelliler Meclisi Başkanı Abdullah Keleşoğlu, aralarında görme, işitme ve bedensel engellilerin bulunduğu üyelerle deniz seviyesinden 3 bin 176 metre yükseklikteki Palandöken’in 2 bin 700 metresine araçlarla çıkıp, ağaçlık bölgeye kadar yürüdü. Üyeler, kuşlar için ağacın dallarını ekmeklerle donattı. Palandöken’e vahşi ve doğal hayatı canlandırmak, aç kalan kuşlara yem vermek için çıktıklarını belirten Başkan Keleşoğlu, “Hayvanların karnını doyurmak, bu haklarını yerine getirmek için Kent Konseyi Engelliler Meclisi olarak yapmış olduğumuz bir farkındalık programı. Ekmek ile donattığımız ağacı, ‘rızık ağacı’ olarak adlandırdık” diye konuştu.
Yaklaşık 10 yıl önce görme yetisini kaybeden, evli ve 3 çocuk babası Aydın Oğuz ise yardım almadan ağacın dallarına ekmek astı. Malulen emekli olduğunu belirten Oğuz, “Biz de normal, sağlıklı insanlar gibi ağaçlara ekmek astık. Bizim için pek fazla bir zorluğu olmadı. Ekmeği elimize alıp, ağacın dalını da bulduktan sonra normal şekilde astık. Çok mutluyuz. Doğadaki canlılara bu nimetleri verip, evimize gittiğimizde çok mutlu olacağız inşallah” dedi.
Görmeden 30 yılının geride kaldığını anlatan Necati Özcan da “Gözlerimi 1991 yılında aniden kaybettim. Rabb’imin verdiklerine hamdolsun. Bizler insan olarak daha mükemmel bir doğada yaşamak istiyoruz” diye konuştu.
Üyeler, ağacın tüm dallarını ekmekle donattıktan sonra birbirlerine destek olarak, karlı ve engebeli yolları aşıp, araçlarına ulaşmalarının ardından bölgeden ayrıldı.
Görüntü dökümü
—————————
-Araçtan ekmek torbalarını alamaları
-Ellerinde ekmeklerle yürümeleri
-Sağlıklı olanların, görme engellilerin bastonlarından tutarak yamaç indirmeleri
-Karlara bata çıka ilerlemeleri
-Ağaçlara ekmekleri asmalarından detaylar
-Görme engelli vatandaşın bastonuyla ağaç dallarını bulması
-Astıkları ekmekleri yumuşaması için su sıkarak ıslatmaları
-Ekmek asmalarının drone ile havadan detayları
-Palandöken dağının havadan görüntüsü
-Engelliler Meclisi Başkanı ile röp
-Görme engelli Necati Özcan ile röp
-Görme engelli Aydın Oğuz ile röp
-Ağaçların yanından ayrılmaları
Haber: Turgay İPEK – Kamera: Oktay POLAT / ERZURUM, (DHA)
===================================================
5) TARİHİ BİNLERCE YIL ÖNCESİNE DAYANAN AYAZİNİ AYAĞA KALDIRILIYOR
Afyonkarahisar’da Hitit, Roma ve Selçuklu döneminden eserlerin bulunduğu, tarihi binlerce yıl öncesine dayanan Ayazini köyünün önemli bir turizm destinasyonu ve cazibe merkezi olması için başlatılan projede sona gelindi. Afyonkarahisar Valisi Gökmen Çiçek, Ayazini’nin bilinen tarihinin 3 bin yıllık olduğunu belirterek, “Yaptığımız araştırmalarla 5 bin yıla kadar gittiğini bilim insanları bize söyledi” dedi.
Afyonkarahisar’ın İhsaniye ilçesine bağlı, tarihi yıllar öncesine dayanan, Hititler, Roma ve Selçuklu dönemlerinden kalma tarihi yapıların yanı sıra mağaralar ve şapeller bulunan Ayazini köyünde, restorasyon çalışmaları başlatıldı. Vali Gökmen Çiçek’in, Ayazini köyünün baştan sona tarih kokan dokusunu ön plana çıkarmak amacıyla 8 ay önce başlattığı çalışmalarda sona gelindi. Tarihi binalar ve mağaralarda restorasyon çalışmalarının yanı sıra bölgeye gelecek turist kafilelerinin karşılanması ve bölgenin tanıtımı için bir merkez oluşturulmasını kapsayan projenin yüzde 80’lik kısmı tamamlandı. Bölgedeki tarihi eserlere daha önce sprey boyayla yazılan yazılar da temizlenirken, yeniden aynı durumun yaşanmaması için çevreye güvenlik kameraları yerleştirildi. Aynı zamanda bölgede güvenliği sağlamak amacıyla bekçiler de görevlendirildi.
‘5 BİN YILA KADAR GİTTİĞİNİ BİLİM İNSANLARI BİZE SÖYLEDİ’
Tarihi binlerce yıl öncesine dayanan Ayazini köyünün önemli bir turizm destinasyonu olması için yürütülen çalışmalarla ilgili Vali Gökmen Çiçek, Demirören Haber Ajansı’na (DHA) açıklamada bulundu. Köyün geçmişinin 3 bin yıl öncesine dayandığını bilindiğini ancak son yıllarda yapılan araştırmalar sonucu bunun 5 bin yıla kadar uzandığının tespit edildiğini söyleyen Vali Çiçek, “Ayazini köyünde muhteşem bir destinasyondayız. Buraya geldiğimiz zaman her seferinde bambaşka duygulara götürüyor bizi. Burada 3 bin yıl öncesine dayanan tarihi eserlerin olduğu sanılıyor. Fakat yaptığımız araştırmalarla 5 bin yıla kadar gittiğini bilim insanları bize söyledi. Bu köy gerçekten farklı bir köy. Köyün içerisindeki özellikle mağaralar, taş yapılar ve şapeller Roma döneminden, ta Hititler’den kalma eserler, muazzam bir köy ki Selçuklu az önce arkadaşlarıma söylemeyi unuttum. Özellikle Kurtuluş Savaşı ile ilgili inanılmaz siperler burası çok hüzünlü bir yer. Aynı zamanda o geçmişin de o hüzünlerin yaşandığı, acıların yaşandığı, yaşanmışlıkların olduğu tabii aynı zamanda mutlulukların da yaşandığı, tamamen içinde gezdiğinizde sizi bambaşka dünyaya götüren bir köy” dedi.
‘YÜZDE 80 İTİBARIYLA RESTORASYONLARIMIZ TAMAMLANMIŞ DURUMDA’
Ayazini’ni gördüğünde mutlaka bu köyün ayağa kaldırılması gerektiğini düşündüklerini vurgulayan Vali Gökmen Çiçek, “Bu köyle ilgili evlerin restorasyonu, karşılama merkezinin yapılması, elektrik direklerinin yerin altına konulması, restorasyon kafeteryalarının getirilmesi, tanıtım kampanyalarının yapılması birçok aşamalı proje yapmamız gerekiyordu. Anıtlar Kurulu’ndan izinler alınması, projelerin yapılması ve uygulamaya geçilmesi gerekiyordu. Biz bunların hepsini 8 ay gibi süre içerisinde vali yardımcısı arkadaşımız, muhtarımız gece gündüz çalışarak bir ekip halinde 8 aylık bir sürede çok şükür Ayazini köylülerimizin yoğun desteğiyle başardık. Şu an yüzde 80 itibarıyla restorasyonlarımız tamamlanmış durumda” diye konuştu.
‘AYAZİNİ’Nİ UÇURACAĞIZ’
Ayazini’ndeki taş binalar ve hanlardaki restorasyon çalışmalarının son sürat devam ettiğini kaydeden Vali Gökmen Çiçek, şöyle devam etti:
“Karşılama merkezimiz bayramdan sonra itmiş olacak. İnşallah bayramdan sonra biz Ayazini’nde pandemi de izin verirse çok büyük, muazzam sayıda misafir bekliyoruz. Şu an Rusya’dan, Ukrayna’dan görüştüğümüz çok ciddi ekipler var. Hatta vali yardımcımızın bizzat takip ettiği, anlaşmalar imzaladığı acenteler var. Türkiye’den Muğla, Denizli, Antalya’dan sözleşme imzaladığımız acenteler var. Hepsi bizden şöyle olursa böyle olursa talepleri vermişti. Birebir hepsini tamamladık. Şu an yasaklar kalktığı andan itibaren biz Ayazini’nde gezmeye bile yer bulacağımızı, zorlanacağımızı düşünüyoruz. Ayazini’ni uçuracağız.”
‘KİMİLERİ SEVDALARINI 4 BİN YILLIK ESERLERİN DUVARLARINA YAZMIŞLARDI’
Köye ve eserlerin olduğu alanlara çok sayıda güvenlik kamerasının takıldığını da aktaran Vali Gökmen Çiçek, “Özellikle bölgemizde ilk geldiğimiz zamanlarda, zaman zaman gençlerimizin maalesef çok üzüldüğümüz bazı yazılar yazdığını görüyorduk. Kimileri sevdalarını 5 bin yıllık eserlerin duvarlarına yazmışlardı. Buna çok üzüldüm. Yani çünkü 4 bin yıldır Hititler’den Frigler’den gelen eserler maalesef gençlerimiz tarafından bazı kalpler çizilerek, bazı yazılar yazılarak, hatta takım tezahüratlarıyla çok üzmüştü bizi. Onları isim isim jandarmamız sağ olsun çok sıkı bir takipler hem tespit etti, ondan sonra güvenlik kameralarıyla bütün bölgeyi güvene aldık. Bundan sonra Ayazini’nde hiçbir tarihi esere zarar verilmesine izin vermeyeceğiz. Kesinlikle en ağır cezaları ne gerekiyorsa uygulayacağız. Ve Ayazini’ni de köylülerime buradan emanet ediyorum. Az önce bir arkadaşımız dedi ki ‘petrol çıksa bir kentte bu kadar katkı sağlardı’. Gelen insanlar, o kadar çok yer açıldı ki işte bu kadar muazzam nimet olan bu tarihi eserlerimizi gözümüz gibi korumalıyız. Güvenlik kameralarımız takıldı, Ayazinililere de emanet ettik, bu saatten sonra inşallah bu tür şeylerle karşılaşmayacağız” dedi.
Ayazini Muhtarı Bekir Yılmaz da Türkiye’yi değil dünyayı Ayazini’ye beklediklerini aktararak, “Turizmin kalbi Ayazini olacak. Buna inanıyorum, hep beraber bütün misafirlerimizi bekliyoruz” diye konuştu.
Görüntü dökümü
——————————
– Afyonkarahisar Valisi Gökmen Çiçek konuşma
– Ayazini Muhtarı Bekir Yılmaz konuşma
– Ayazini’de yapılan tadilat çalışmalarından detay
– Vali Çiçek, Vali yardımcısı Mehmet Boztepe’den çalışmalar hakkında bilgi alırken
– Vali Yardımcısı Mehmet Boztepe ve Sezer Küçükkurt tarihi eserde detay
HABER-KAMERA: Ali Fuat GÜÇLÜER/AFYONKARAHİSAR, (DHA)
===================================================
6) İNCİRLİOVA ‘DA ÜRETİCİ ‘BEYAZ ALTIN PAMUK YERİNE, DAHA AZ SU İSTEYEN AYÇİÇEĞİNE YÖNELMEYE BAŞLADI
AYDIN’ın İncirliova ilçesinde, çiftçiler yaz ayında sulamada yaşanabilecek sıkıntı nedeniyle pamuk yerine daha az su isteyen yağlık çiçek üretimine yöneldi. İlçedeki daha önce pamuk ekilen 26 bin dönüm tarım arazisinin 6 bin dönümüne şimdiden ayçiçeği ekimi yapıldığı bildirildi.
Devlet Su İşleri (DSİ) 21. Bölge Müdürlüğü, bir süre önce Aydın Valiliği onayıyla ekili arazilere geçen yıllarda sezon boyunca 4 kez su verildiğini ancak bu yaz yaşanabilecek su sıkıntısını göz önünde bulundurarak 2 kez sulama yapabileceklerini duyurdu. Bunun üzerine toplam 110 bin dönüm tarım arazisinin 26 bin dönümünde pamuk yetiştirilen İncirliova’daki üreticiler ne yapacağının şaşkınlığını yaşadı. Kurak alanlardaki topraklara ekilen pamuğun yılda en az 4 defa sulanması gerektiğini belirten çiftçilerin bir bölümü arayış içine girdi. Yapılan çalışmalar sonucunda özellikle Trakya bölgesinde ekimi gerçekleşen ve pamuğa göre çok daha az su isteyen yağlık ayçiçeği ekmeye karar verildi. Çiftçiler sondaj kuyusu olmayan arazilerine pamuk yerine ayçiçeği ekmeye başladı. İlçede daha önce pamuk yetiştirilen 26 bin dönüm arazinin 6 bin dönümlük bölümüne şimdiden ayçiçeği ekimi yapıldı.
‘BORÇ KALACAĞINA AYÇİÇEĞİ EKMEYİ DÜŞÜNDÜM’
İlk kez ayçiçeği ektiğini belirten çiftçi Murat Şayık, “100 dönümlük arazimi pamuk ekmek için hazırlamıştım. DSİ’den gönderilen yazıya istinaden arazilerimizin bu yıl 4 yerine 2 kez sulanacağı öğrendik. Bunun üzerine fikrimi değiştirip, daha az su isteyen yağlık ayçiçeğine yöneldim. Arazimden her yıl dönüm başına 550 kilo pamuk elde ediyordum. Arazimi ayçiçeği ekerek bir nevi kurtarmaya çalıştım. Bunun haricinde su olmayan 180 dönümlük başka bir arazime de ayrıca ayçiçeği ekeceğim. Tabii ki biraz gelir kaybımız olacak. Ama yapacak bir şey yok biz çiftçiler olarak suyun ne kadar önemli olduğunu da anlamış olduk. Gelirim düşecek olsa da ayçiçeği yetiştirmeye karar verdim. Şimdi ekimini yapıyoruz, 4 ay sonra da hasadı yapılacak. Ayçiçeğinin tohum, gübre ve bir de işçilik gideri var. En azından sulama giderinden kurtulmuş olduk. Dönüm başına 300 kilo ayçiçeği üretilebiliyor. Piyasada şu an ayçiçeğinin kilosu 5 liradan alınıyor. Dönüm başına 1500 lira gibi bir gelir bekliyoruz. Eğer ay çiçeği değil de pamuk ekmiş olsaydık dönüm başına 3 bin 500 liranın üstünde gelir elde ediyor olacaktık” dedi.
KURAK OLAN YERLERE AYÇİÇEĞİ EKİLİYOR
İncirliova Ziraat Odası Başkanı Ali Kaykı ise, “İlçemizin dağı ovası olmak üzere toplamda 110 bin dekar ekili arazisi var. Bunun 48 bin dekarı dağlık alanda kuru tarım yapılabilecek alandır. Geriye kalan kısmı ise ovada bulunuyor. 20 ile 26 bin dekar arasında her yıl pamuk ekimi yapılıyordu. Bu arazilerin bu yıl çoğunlukta kurak olan alanlarına yani yaklaşık 6 bin dekarına ayçiçeği ekimi yapıldı” dedi.
İncirilova’nın Söke, Germencik ve Koçarlı ilçelerinde de üreticilerin yeni yeni ayçiçek üretimine yönelmeye başladığı belirtildi.
Görüntü dökümü
—————————-
-Araziden görüntü
-Ayçiçeği ekiminden görüntü
-Ayçiçeği üreticisi Murat Şayık ile röp;
-İncirliova Zirat Odası Başkanı Ali Kaykı röp.
-Genel ve detay görüntü
Haber – Kamera: Burhan CEYHAN / AYDIN, DHA)