1) KURAKLIK LEYLEKLERİ DE ETKİLEDİ; YAVRU SAYILARINDA BEKLENİLEN ORANA ULAŞILMAMA TEHLİKESİ BAŞLADI
DİCLE Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kılıç, Türkiye’nin en büyük kolonileri arasından yer alan Diyarbakır-Bismil karayolu kenarındaki elektrik direklerinde konaklayan leyleklerin büyük çoğunluğunun yavrularını dünyaya getirdiklerini belirterek, “Bu sene de maalesef kurak geçiyor. Yiyecek az olduğu için en güçlü olan yavru hayatta kalıyor. Ondan dolayı yavru sayılarında istenen sayıya ulaşamayabiliriz. Umarım öyle olmaz ama kuraklığın olduğu dönemde beklentimiz yavru sayılarının azlığı yönünde” dedi.
Afrika’dan göç edip, Diyarbakır-Bismil karayolu üzerinde yaklaşık 50 kilometrelik yol boyunca 200 metre aralıklarla bulunan yüksek gerilim hatlarını taşıyan direklere yuva kuran leyleklerin büyük çoğunluğu yavrularını dünyaya getirdi. Türkiye’nin birçok bölgesinde etkisini sürdüren ve çiftçilerin korkulu rüyası olan kuraklık, leylekleri de tehdit ediyor. Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kılıç, leyleklerin tabiatı, iklimi anlamak için bir araç olduğunu belirterek, kuraklığın özellikle yeni dünyaya gelen leylek yavrularını tehdit ettiğini söyledi.
‘YİYECEK AZ OLDUĞU İÇİN GÜÇLÜ OLAN YAVRU HAYATTA KALIYOR’
Koloninin Dicle Nehri’ne yakın olması nedeniyle yuva kurmak için en uygun yerlerden olduğunu ve yeni yuvaların da yapıldığını anlatan Prof. Dr. Kılıç, “Bismil kolonisi büyük bir koloni ve bazı leylekler kuluçkayı daha da devam ettiriyor. Bazı yuvalarda muhtemelen yavruların ilk günlerini görüyoruz. Leyleklerde yavru bakımı yaklaşık 2 ay sürüyor. Yani mayıs, haziran boyunca yavrularını büyütecekler. Bu bakımdan bu koloni çok şanslı. Dicle Nehri’ne çok yakın, yiyecek bulunduğu için yuvalarda 4-5 yavru bulunabiliyor. Diğer yerlerde bu kadar sayıya ulaşamıyorlar. Nedeni yavrularda ölüm gerçekleşmesi. Yiyecek az olduğu için en güçlü olan yavru hayatta kalıyor. Bizim yavrularımız yiyeceğin bolluğu dolayısıyla 5 yavruya kadar yaşayabiliyorlar” diye konuştu.
‘YAVRU SAYILARINDA İSTENEN ORANA ULAŞAMAYABİLİRİZ’
Bismil karayolundaki koloninin diğer leylek kolonilerinden farklı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kılıç, şunları söyledi:
“Yuvadan ayrılmayı haziran sonuna doğru bekliyoruz. Ondan sonra 1-2 ay bu bölgede hem yavrular hem de büyükler toplu hale gelecekler ve göç öncesi vücutta yağ miktarını artırmak için beslenecekler. Bol miktarda yağ almaları lazım ki 5-6 bin kilometre yolu kat edebilsinler. Şuanda 50 yuvamız aktif. Bazıları daha yeni kuruluyor. O da çok ilginç; demek ki en uygun yerler burası. Yeni yuvalar da var. Bu sene de maalesef kurak geçiyor. Ondan dolayı yavru sayılarında istenen sayıya ulaşamayabiliriz. Umarım öyle olmaz ama kuraklığın olduğu dönemde beklentimiz yavru sayılarının azlığı yönünde.”
Görüntü Dökümü
———————–
-Muhabir Emrah Kızıl’ın anons
-Drone
-Leylek yuvaları
-Yavru leylekler
-Anne leyleğin yavruları beslemesi
-Prof. Dr. Ahmet Kılıç ile röp.
-Uçan leylekler
-Yuvalarına konan leylekler
-Yuvadan ayrılan leylekler
-Genel ve detay
Haber-Kamera: Emrah KIZIL-Serdar SUNAR/DİYARBAKIR,(DHA)
=========================================================
2) MERYEM ANA KİLİSESİ’Nİ UNUTTURAN YOL SORUNU
KAPADOKYA’nın başlangıç noktası olan Ihlara Vadisi’ndeki Selime Katedrali’nin yanındaki Meryem Ana Kilisesi, sadece yürünerek zorlu bir yoldan ulaşılabildiği için bölgedeki diğer yapıtlar gibi ilgi göremiyor. Yol sorunu olduğu için kiliseye kimsenin gelmek istemediğini söyleyen Selime Belde Belediye Başkanı Levent Çevik, kiliseye yapılacak bir merdivenle rahatlıkla ulaşılabileceğini belirtti.
Aksaray’ın Güzelyurt ilçesinde Kapadokya bölgesinin başlangıcı olan Ihlara Vadisi, Selime Katedrali, Hasan Dağı, Narlı Gölü, kilise gibi tarihi yerleri nedeniyle son yıllarda kültür turizminin gözdesi oldu. Selime Katedrali de Kapadokya’nın en büyük katedrali olma özelliğinin yanı sıra Hazreti İsa’nın göğe çıkışı ile Meryem Ana gibi tasvirleriyle dikkati çekiyor. Katedralin yanındaki Meryem Ana Kilisesi ise yürünerek dik yamaçtan ulaşılabildiği için bölgedeki diğer yapıtlar gibi ilgi göremiyor.
Selime Belde Belediye Başkanı Levent Çevik, belde halkı olarak kilisenin de turizme kazandırılmasını istediklerini belirtti. Kiliseye ulaşılabilmek için dik yamaçtan çıkıldığını belirten Çevik, şunları söyledi:
“Yıllardır bir kanayan yaramız Selime’nin turistlik yerlerini bir türlü tanıtamadık. Selime’ye gelen herkes katedrali biliyor. Oradan daha güzel ve keşfedilmeyi bekleyen Meryem Ana Kilisemiz var. Ben bu kilisenin bir an önce turizme kazandırılması istiyorum. Yol sorunu olduğundan dolayı buraya kimse gelmek istemiyor. Çıkış yolu tehlike arz eden bir bölge, burası turizme kazandırılsa bizim için gurur kaynağı olacak. Çünkü burada hem Selime beldesi kazanacak. Hem de bölge turizmi kazanacak. Sadece burada Katedral ile bu iş olmaz. Beldemize pandemi öncesi yıllık 650 ile 700 bin turist geliyor. Biz istiyoruz ki 1 milyon turist gelsin. Bunun yolu bu kiliseden geçiyor. Meryem Ana Kilisesi’ni birçok kişi bilmiyor. Buraları turizme açalım ve herkes buraları görme imkanı olsun. Nevşehir turizm konusunda her yönü ile kendini tanıtmış. Aksaray’ın Selime Beldesi kendini tanıtamamış. Ben buna çok üzülüyorum. Buranın çok eskiye dayanan bir tarihi var. Buranın tanınmasını istiyorum. Buranın tek sorunu yol problemi var. Gerçekten çok güzel ve görülmeye değer bir kilise. Ben yol yapmak isterim ama tek benim çabam yetmiyor. Tabiat varlıkları ile Konya kuruldan izin almadan bir şey yapamıyoruz.ö
Görüntü Dökümü
———————–
– Kilisenin tabela görüntüsü
-Kiliseye gidin yolun detaylı görüntüsü
-Kilisenin dıştan görüntüsü
-Kilisenin içindeki figürlerin ve yazıların görüntüsü
-Selime Belediye Başkanı Levent Çevik’in açıklaması
-Genel detaylar
Haber- Kamera: Erkan ALTUNTAŞ AKSARAY DHA
=========================================================
3) KONTROLDEN ÇIKAN OTOMOBİL MİNİBÜSLE ÇARPIŞTI: 1’İ AĞIR 2 YARALI
DENİZLİ’nin Pamukkale ilçesinde, kontrolden çıkan otomobilin karşı şeride geçip minibüsle çarpıştığı, 1’i ağır 2 kişinin yaralandığı kazanın güvenlik kameraları tarafından görüntülendiği ortaya çıktı.
Kaza, dün saat 21.30 sıralarında YSE Kavşağı yakınlarında meydana geldi. Adem Pabutçu (19) yönetimindeki 45 S 5445 plakalı otomobil, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu kontrolden çıktı. Bariyerlere ve yaya geçidinin beton bölümüne çarpan otomobil savrularak karşı yönden gelen Selçuk Uzunay yönetimindeki 20 AAT 348 plakalı minibüsle çarpıştı. Kazada otomobil sürücüsü Pabutçu ile minibüs sürücüsü Uzunay yaralandı. Ağır yaralanan otomobil sürücüsü, itfaiye ekiplerince sıkıştığı yerden çıkarıldı. Yaralılar, ambulansla Denizli Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Otomobil sürücüsü Pabutçu’nun hayatı tehlikesinin sürdüğü öğrenildi. Polis kazayla ilgili soruşturma başlattı.
Kaza anı çevredeki bir binanın güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde, otomobilin önce bariyerlere daha sonra da yaya geçidinin ayağına çarptığı belirlendi. Savrularak karşı şeride geçen otomobilin minibüsün çarpışması da ayrıca görüntülerde yer aldı.
Görüntü Dökümü
———————–
-Kaza anının güvenlik kamerası görüntüsü
Haber – Kamera: Deniz TOKAT / DENİZLİ, (DHA)
=========================================================
4) HOBİ OLARAK BAŞLADI, 900 BİN TL DEĞERİNDE TESPİH KOLEKSİYONUNA SAHİP OLDU
MALATYA’da Esat Erdoğan (30), 12 yıl önce hobi olarak biriktirmeye başladığı tespihlerle koleksiyon oluşturdu. Evinde özel olarak yaptırdığı dolapta sergilediği 350 tespihin piyasa değerinin 900 bin TL olduğunu söyleyen Erdoğan, “Amacım tespih sayısını daha da artırmak” dedi.
Malatya’da Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan Esat Erdoğan, dedesinin 2009 yılında hediye ettiği Osmanlı döneminden kalma kehribar tespih ile koleksiyona başladı. Piyasa değeri 150 bin TL olduğu ifade edilen bu tespih sonrası kendisinde merak oluştuğunu anlatan Erdoğan, “O günden sonra değerli taşlardan oluşan tespihleri biriktirmeye başladım” dedi.
Hediye edilen veya satın aldığı tespihleri evinde sergilemeye başladığını anlatan Erdoğan, “Oltu taşı, kehribar, Osmanlı kehribarı, sedef ve inci gibi özel taşlardan oluşan koleksiyonumda şu an 350 tespih bulunuyor. Her gün gelip tespihlerimle vakit geçiriyorum. Onlarla vakit geçirmek huzur veriyor ve beni mutlu ediyor” diye konuştu.
Tespihlerin maddi değerinin yüksek olduğunu ve koleksiyonunu daha da genişletip çocuklarına bırakmak istediğini dile getiren Esat Erdoğan, şunları söyledi:
“2009 yılında dedem bana kendisine miras kalan Osmanlı kehribarı bir tespih hediye etti. Piyasa değerinin yüksek olduğunu öğrenince tespihe merak saldım. O günden sonra tespih satın almaya başladım. Bazı arkadaşlarım da merakımı öğrenince tespih hediye etmeye başladı. Şu anda 350 tespihe sahibim. Tespihin çok güzel bir dili vardır ‘elden, dile gönüle’ diye. Osmanlı kehribarı, damla kehribar ve sıkma kehribarları çok seviyorum. Osmanlı döneminden kalan bu tespihler günümüzde çok zor bulunuyor. Hobi olarak başladığım ama şimdi koleksiyona dönüşen bu tespihlerimi çocuğuma bırakacağım, ondan da torunlarıma miras bırakmasını isteyeceğim.”
Görüntü Dökümü
———————–
– Tespih koleksiyonu
– Değerli taşların yakından görüntüsü
– Esat Erdoğan röp.
– Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Taha AYHAN-MALATYA-DHA
=========================================================
5) KORE GAZİSİ, UNUTAMADIĞI EŞİNİ MEZARI BAŞINDA SEVDİĞİ ŞARKININ SÖZLERİYLE ANIYOR
KOCAELİ’nin Dilovası ilçesinde Kore gazisi Haydar İntepe (93), yaklaşık 2 yıl önce hayatını kaybettiği 65 yıllık eşi Hatice İntepe’nin mezarı başında dua ettikten sonra, eşini hatırlatan için şarkının sözlerini söylüyor. Eşinin ölümünü kabullenemediğini belirten Haydar İntepe, “Buraya geliyorum ağlıyorum, sızlıyorum. Hala ben ayaktaysam onu devamlı andığım için ayaktayımö dedi.
Dilovası’nda yaşayan Kore gazisi Haydar İntepe, yaklaşık 2 yıl önce 65 yıllık eşi Hatice İntepe’yi 93 yaşında yaşlılığa bağlı sebeplerden dolayı kaybetti. Evlilik hayatı boyunca eşi ile mutlu bir birliktelik yaşayan Haydar İntepe, eşinin ölümünden sonra derin üzüntü yaşadı. Eşinin ölümünün ardından sözlerini bir yerde okuduğu ve kendisine ölen eşini hatırlattığını söylediği, ‘Uzun yıllar ötesinden hatırını sorayım mı’ adlı şarkının sözlerini ezberledi. Eşinin mezarına ziyarete her geldiğinde dua ettikten sonra şarkının, “Uzun yıllar ötesinden hatırını sorayım mı? Sana gönül bahçesinden bir demet gül vereyim mi? Canım benim gülüm benim bir demet gül vereyim mi? Senden haber gelmeyince bir kar yağar ince ince, sevgilim diye her gece karanlığı sarayım mı?ö sözlerini söyleyen Haydar İntepe, eşini hala andığı için ilerlemiş yaşına rağmen ayakta kalabildiğini ifade etti.
‘O HAYATTAYMIŞ GİBİ YAŞAMIMA DEVAM EDİYORUM’
Eşinin ölümünü kabullenemediğini ifade eden Haydar İntepe, “Yaklaşık 2 yıl önce eşimi kaybettim. Fakat ben onu unutmuş değilim, unutmak da istemiyorum. Evde mevcutmuş gibi hareket ediyorum, onun yattığı çekyatın üzerine bile oturmuyorum. Hayattayken yanına oturduğum zaman ‘Kalk yerine otur’ diyordu. Ayaklarının dibine oturduğum zaman izin vermiyordu ben aynı kuralı bugün bile devam ettiriyorum o hayattaymış gibi devam ediyorum onun yatağı boş duruyor ben kendi yatağımda yatıyorum.ö dedi.
‘BENİM ONDAN BAŞKA KİMSEM YOK’
Eşinin ölümünün ardından düzenli olarak mezarı başına gelip ezberlediği bu şarkıyı kendisine söylediğini belirten İntepe, şöyle konuştu:
“Ben ölümünden sonra sürekli buraya mezarının başına gelmeye başladım. Ben onun için dua etmeyeceğim de kimin için dua edeceğim ki. Beni bu yaşa getiren oydu. O benim bir parçam. Eğer o benimle evlenmeseydi ben evlenemezdim bile. Buraya geliyorum ağlıyorum, sızlıyorum. Hala ben ayaktaysam onu devamlı andığım için ayaktayım. Ben o dizeleri bir yerde okumuştum. Çok hoşuma gitti bana eşimi hatırlattı. Bende onu okuduktan sonra ve eşimin mezarı başında söylemeye başladım. Mezarının başına her geldiğimde okuyorum.ö
Görüntü Dökümü
———————–
-Haydar İntepe’nin ölen eşi Hatice İntepe’nin fotoğraflarına bakması
-Haydar İntepe’nin eşinin mezarına gelerek şarkı söylemesi
-Haydar İntepe ile röportaj
-Muhabir anonsu (Ergün AYAZ)
-Detaylar
Haber-Kamera: Ergün AYAZ-Alişan KOYUNCU/DİLOVASI(Kocaeli),(DHA)
=========================================================
6) HAFTADA BİR MOBİL OYUN GELİŞTİRİYORLAR
GAZİANTEP’te, bilgisayar mühendisi genç girişimciler, mobil oyunlar üretiyor. Geliştirdikleri oyunlar bugüne kadar 30 milyon indirilen, Türkiye’yi global mobil oyun sektöründe söz sahibi yapmayı hedefleyen mühendisler, her hafta bir oyun üretip piyasaya sürüyor.
Abdurrahman Koçak, kendisi gibi bilgisayar mühendisi bir grup arkadaşı ile birlikte 2015 yılında oyun şirketi kurarak mobil oyun üretimine başladı. Koçak ve arkadaşlarının geliştirdiği ve milyonlarca kullanıcı tarafından oynanan bazı mobil oyunlar, iOS, App Strore’de ‘en iyi yeni oyunlar’ listesine girdi. Mobil platformlarda geliştirdikleri oyunların indirilme sayısının 30 milyonu aşması üzerine genç girişimciler, teknoloji yatırımcılarının dikkatini çekti. Dev bütçeli mobil oyun pazarında başarılara imza atan girişimciler, bir teknoloji yatırımcısından 1 milyon 850 bin lira yatırım desteği aldı. Alınan desteğin ardından Gaziantep Üniversitesi Teknopark’ta kurdukları şirkette iş alanlarını genişleten Koçak ve arkadaşları, adeta seri üretime geçerek her hafta yeni bir oyun üretip piyasaya sürmeye başladı.
’30 MİLYON OYUN İNDİRME BAŞARIMIZIN ARDINDAN YATIRIM DESTEĞİ ALDIK’
Yazılım ekibinin liderliğini yürüten Abdurrahman Koçak, geliştirdikleri oyunların dünyada 30 milyon kez indirildiğini ve bu başarıların ardından yatırım desteği aldıklarını söyledi. Koçak, kurduğu ekip ile haftada bir oyun geliştirerek test edildikten sonra kullanılmak üzere sanal ortama sunduklarını belirterek, “Mobil oyunlar geliştiriyoruz. Geliştirdiğimiz oyunları da yayımcılarla birlikte tüm dünyaya ulaştırıyoruz. Daha önce geliştirdiğimiz oyunların dünya genelinde 30 milyon indirmesi gerçekleşti. Bu başarının ardından bir yatırımcıdan destek aldık. Şimdi aldığımız yatırım desteğiyle ekibimizi genişlettik ve artık neredeyse haftada bir oyun geliştiriyoruz. Yaptığımız oyunları test ediyoruz ve sonuçları güzel gelen oyunları yayınlıyoruz” diye konuştu.
‘ÇOCUKKEN OYUNU ‘NASIL GELİŞTİRİRİM’ DİYE DÜŞÜNÜRDÜM’
Abdurrahman Koçak, oyun merakının çocukluğundan geldiğini ve küçüklerin oynadığı oyunları geliştirmek yönünde kafasında fikirler olduğunu söyledi. Çocukluktaki hayallerini gerçekleştirmek için büyüyünce oyun geliştirme merakıyla bilgisayar mühendisliği bölümünü tercih ettiğini anlatan Koçak, “Küçüklükten gelen bir oyun merakım vardı. Her çocuk oyun oynardı, ben o oyunu geliştirmeyi düşünürdüm. Daha küçüklükten sürekli oyun oynarken o oynadığımız oyunların nasıl yapıldığını düşünürdüm hep. Yine okuduğum bölümümü de bu hayallerim uğruna seçtim. Bilgisayar mühendisliği mezunuyum. Yine bu alanda yüksek lisansımı da yapıyorum. Çabalarımızla Gaziantep’ten global bir marka oluşturmak istiyoruz. Şu anda geliştirdiğimiz oyunlar daha çok hyper casual oyun türleridir. Oyunlarımızdan birisi Amerika’da en çok indirilen ücretsiz oyunlarda birinci sıraya kadar yükselmişti” dedi.
Görüntü Dökümü
———————–
– Mobil oyun yapım aşaması
– Mobil oyunu geliştirme aşaması
– Abdurrahman Koçak ile röp
– Yazılan bilgisayar kodu ile nesne boyutlandırma ve mekan oluşturma
– Genel ve detay görüntüler
Haber:Mustafa KANLI-Kamera:Ahmet ATMACA GAZİANTEP-DHA
=========================================================