1) COVİD YOĞUN BAKIMDA ÇALIŞAN HEMŞİRE, 1 YILDIR OĞLUNA DOKUNAMIYOR
Antalya’da pandemi yoğun bakımında çalışan hemşire Burcu Yüksel (32), hastalığı taşımaktan korktuğu oğlu Umut Ege’ye (8) 1 yıldır sarılamıyor.
Son bir aydır oğluyla yalnızca cep telefonu üzerinden görüşebilen anne Yüksel ile oğlu arasında duygusal anlar yaşanıyor.
Yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarını tutamayan Yüksel, “Bir anne için çok büyük bir şey. Bir sene bir yaş demek. Bir senedir çocuğumun hiçbir şeyiyle ilgilenemedim. Çocuğumun yanımda olmasını isterdim” dedi.
Koronavirüsün Türkiye’de ortaya çıkmasının üzerinden geçen bir senede, sağlık çalışanları virüse yakalanan kişileri sağlıklarına kavuşturmak için çalışıyor. Bu çalışmalar sırasında birçok sağlık çalışanı ise kendi hayatlarından ödün veriyor, ailelerinden uzakta kalıyor. Virüsü evlerine taşımak istemeyen sağlıkçıların birçoğu hala evlerine gidemiyor, özel günlerini ailelerinden, çocuklarından, yakınlarından uzakta geçiriyor.
Kepez Devlet Hastanesi Covid Yoğun Bakım Servisi’nde görev yapan ve eşinden ayrı yaşayan hemşire Burcu Yüksel bunlardan biri. Geçen sene çalıştığı yoğun bakıma gelen ilk koronavirüs hastasından sonra kendisine ‘otel veya yurtta kalabileceği’ söylendi. Bunun üzerine tedirgin olan Yüksel, oğlunu annesinin yanına bıraktı.
‘SENİNLE UYUMAYI ÇOK ÖZLEDİM’
Annesinin yanında kalan oğluyla yalnızca uzaktan görüşebilen hemşire Yüksel, mutasyonlu virüsün yayılmasıyla oğluyla son bir aydır hiç yüzyüze görüşmüyor. Yalnızca cep telefonu üzerinden görüntülü görüşerek hasret giderebilen anne ve oğlun mola sırasında yaptığı görüntülü görüşmede Umut Ege’nin ‘Ne zaman bitecek bu nöbetler. Seni öpemiyorum. Seninle uyumayı çok özledim’ sözleri duygusal anlar yaşanmasına neden oldu.
‘İLK HASTA GELDİĞİNDE EVİMİ AYIRDIM’
Daha önce de birçok enfeksiyon türü gördüklerini ancak bu kadar çaresiz kalmadıklarını söyleyen Burcu Yüksel, “Bu durumda hepimiz çok zorlandık. İlk yoğun bakım nöbetimi hatırlıyorum. Bana akşam eve gidemeyeceğimi, otel veya yurtta kalabileceğimi söylemişlerdi. O gün evimi ayırdım. Bir senedir evim ayrı. Son bir aya kadar zaman zaman çocuğumu görüyordum. Fakat uzaktan görüyordum temas yok, dokunmak yok, sarılmak yok” dedi.
‘BİR ANNE İÇİN ÇOK ZOR BİR DURUM’
İzne ayrıldığında veya nöbeti olmadığında test yaptırıp oğlunu uzaktan da olsa görmek için yanına gidebildiğini söyleyen Yüksel, “Onda da yine mesafeliydi. Bir anne için çok zor bir durum. Bir sene bir yaş demek. Çocuğumu okula giderken göremedim. Akademik olarak hiçbir şeyiyle ilgilenemedim. Annem ve babam olmasa işime devam dahi edemezdim. Çocuğuma bakacak birisi olmadıktan sonra çalışmamın hiçbir anlamı yok” diye konuştu.
‘SADECE UZAKTAN GÖREBİLDİM’
Bu durumun çok kötü hissettirdiğini söyleyen Yüksel, “Nöbetten çıktıktan sonra eve gidip üstümü değiştirip oğlumu uzaktan görmeye gidiyordum. El sallayarak ‘Ben geldim’ diyordum. Uzaktan temas etmeden konuştuk, görüştük. Son zamanlar mutasyonlu virüslerde ortaya çıkınca yoğun bakımda nöbetlerimiz temas süresini daha da artırdı. Artık oğlumla tamamen ayrılmaya karar verdim. Bir aydır hiç görmüyorum. Sadece görüntülü konuşabiliyorum. Bu durum çok kötü hissettiriyor” dedi.
‘ANNELER GÜNÜNDE YANIMDA OLSUN İSTERDİM’
Anneler gününde çocuğundan ayrı kalmanın zor olduğunu söyleyen Yüksel, “Buradayken hastalara bakıyoruz, doyuma ulaşıyoruz. Buradan bir hastamız tedavisini tamamlandıktan sonra çıkınca mesleki anlamda doyuma ulaşıyorum ama anne olarak çok eksik hissediyorum. Anneler gününde her anne gibi çocuğumun yanında olmayı isterdim. En azından annemle anneler gününü kutlayacak. İsterdim ki ben çocuğuma ulaşabileyim, çocuğumun yanımda olmasını isterdim” diye konuştu.
‘DAHA NE KADAR ÇOCUĞUMU GÖRMEYECEĞİM BİLMİYORUM’
Çocuğunu daha ne kadar süre göremeyeceğini bilmediği belirten Yüksel, “Benim gibi tüm annelerin, tüm kadınların çalıştığı kurumlarda keşke kreş veya gündüz bakım evi imkanı sağlansa. Çocuğumu gün içerisinde 10 dakika dahi görebilsem benim işyerindeki motivasyonumu artıracaktır. Ben daha ne kadar çocuğumu görmeyeceğim bilmiyorum” dedi.
Hemşire Burcu Yüksel, Antalya’dan önceki görev yeri Şanlıurfa’da 2017 yılında ‘yılın hemşiresi’ seçilmişti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
————–
– Yoğun bakım hemşiresi Burcu Yüksel detay
– Burcu Yüksel’in elini yıkaması detay
– Burcu Yüksel’in oğluyla telefonda görüntülü konuşması detay (yaşanan duygulu diyaloglar)
– RÖP: Burcu Yüksek ile röportaj
– Burcu Yüksel’in yoğun bakımda çalışması detay
– Burcu Yüksel koronavirüs hastasıyla ilgilenmesi detay
– Burcu Yüksel yakın yüz detay
– Burcu Yüksel’in oğlu Umut Ege’nin annesine mesajı (cep telefonu görüntüsü)
– Önceden çekilmiş anne oğul doğum günü kutlaması detay
– Anne ve oğlun fotoğrafları
– Detaylar
– Burcu Akdağ’ın Recep Akdağ ile birlikte fotoğrafı
HABER: Semih ERSÖZLER-KAMERA: Burak YALMAN/ANTALYA, (DHA)
=========
2) EVLAT EDİNDİĞİ SAFA’YI ENGELLİ OLDUĞU ORTAYA ÇIKINCA GERİ VERMEYİP, SEVGİYLE BÜYÜTTÜ
RİZE’de çocukları olmayan Kamil (58) ve Asiye Yıldız (54) çifti, evliliklerinin 18’inci yılında 4 aylık Safa’yı evlat edindi. 3 yıl sonra Safa’nın ‘fenilketonüri’ hastası olduğunu öğrenen aile, çocuk yuvası yetkililerinin ‘geri verebilirsiniz’ sözlerine karşı çıktı. Ailenin sevgiyle büyüttüğü yüzde 40 engeli kalan 14 yaşındaki Safa, mutlu bir yaşam sürüyor. Asiye Yıldız, “Safa her anne dediğinde emeklerimin karşılığını aldığını düşünüyorum” dedi.
Kentte yaşayan Kamil ve Asiye Yıldız çifti çocukları olmayınca evliliklerinin 18’inci yılında Kocaeli Gazanfer Bilge Çocuk Yuvası’na başvurarak 4 aylık erkek bebeği evlat edindi. Safa adını verdikleri bebekte bir süre sonra farklı davranışlar gören aile, onu hastaneye götürdü. Doktorlar 3 yaşındayken Safa’ya fenilketonüri teşhisi koydu. Çocuk yuvası yetkilileri ‘çocuğu geri verebilirsiniz’ dediğinde Asiye Yıldız karşı çıktı. Yüzde 40 engelli kalan Safa için Asiye Yıldız özel bir bakım uyguluyor. Protein yasaklı özel bir beslenme düzeni ve mama verilen 14 yaşındaki Safa, sevgiyle büyütülüyor.
‘ASLA GERİ VERMEYİ DÜŞÜNMEDİM’
Çocuğun hasta olduğunu öğrendiklerinde geri verme hakları olduğunu, ancak asla bunu düşünmediğini söyleyen Asiye Yıldız, “18 yıl çocuğumuz olmayınca yuvadan çocuk almaya karar verdik. 3 yıl bekledik ve çocuk verileceği müjdesini aldık. Görür görmez onu çok sevdim. 5 ay sonra çocuğun bazı hareketlerinde eksiklikler hissettim. Doktora götürdüm, mental gerilik olduğunu söylediler. Çocuktaki hastalığın teşhisi 3 yaşında konuldu, ‘fenilketonüri’ olduğu söylendi. Ancak birçok şey için geç kalınmıştı. Hastalığı nedeniyle beyin hasar almıştı. Şu an 14 yaşında ve biz 3 yaşından beri bu hastalıkla mücadele ediyoruz. Proteinden yasak beslendiği için özel bir beslenme düzeni var. Bizim yediğimiz yemeklerden yiyemiyor, onun için ayrı yemek hazırlıyorum. Özel karışım mamaları var, onlardan alıyoruz. Maddi açıdan külfetli bir hastalık. Safa’nın hastalığının ilerlememesi için bu külfetin de üstesinden gelmeye çalışıyoruz” dedi.
‘HAYATIMI BIRAKTIM, ONU HAYATA HAZIRLIYORUM’
Çocuğu için mücadele verdiğini anlatan Asiye Yıldız, “Ben onun iyileşmesi için elimden geleni yapıyorum. Kendimden vazgeçtim, hiç özel hayatım kalmadı. Ben bu dünyadan gittiğinde kendi hayatını idame ettirebilmesi için onu hayata hazırlamaya çalışıyorum. Mutfağa girer, çayını, kahvesini yapar, makarnasını yapar. Ev işlerinde bana yardımcı olur. İnsanlar bana ‘sen doğurmadın ki niye bırakamıyorsun’ diyor. Belki kendi doğurduğum çocuk da böyle olacaktı, onu bırakacak mıydım ki Safa’yı bırakayım. Ben Safa’dan anne kelimesini duymak için yıllarca bekledim. İlk anne dediğinde çok ağladım. Bana her anne dediğinde emeklerimin karşılığını aldığını düşünüyorum” diye konuştu.
‘TÜM SEVGİMİZİ ONA VERDİK’
Kamil Yıldız ise, “Safa ile çocuk yuvasında tanıştık. Ufacık bir bebekti, gördüğüm an ısındım, çok sevdim. Her geçen gün sevgisi artarak devam ediyor. 3 yaşında hastalığı tespit edilince çocuğu geri verebileceğimizi söylediler. Ama geçen 3 yıl içerisinde ona o kadar çok alışmıştık ki hiç geri vermeyi düşünmedik. Süreç biraz zorlu devam ediyor ama sevgi her şeyin üstesinden geliyor” ifadelerini kullandı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Safa’nın bahçede oyun oynaması
-Anne,oğulun mutfak işi yapması
-Annenin Safaya ders çalıştırması
-Baba ile Safa’nın şakalaşması
-Anne ile oğulun sarılması
-Anne Asiye Yıldız ile röportaj
-Baba Kamil Yıldız röportaj
HABER:ARZU ERBAŞ KAMERA:DOĞANCAN İLEK/RİZE-DHA
===========
3) GERİ DÖNÜŞÜM TESİSİNDE YANGIN ÇIKTI
Bursa’da bir geri dönüşüm tesisinde çıkan yangın paniğe neden oldu. İş yerinde maddi hasar oluşturan yangın, itfaiye ekiplerinin yoğun çalışmasının ardından söndürüldü.
Nilüfer ilçesi, Özlüce Mahallesi’ndeki bir geri dönüşüm tesisinde henüz bilinmeyen bir nedenle dün 23.30 sıralarında yangın çıktı. Alevleri gören mahalle sakinleri durumu itfaiye ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangına müdahale ederken, polis ekipleri de güvenlik önlemleri aldı. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık bir saatlik çalışmasının ardından yangın tamamen söndürülen yangın maddi hasara neden oldu.
Ekipler yangının kesin çıkış nedenini belirlemek için soruşturma başlattı.
Görüntü Dökümü
———————————
-Yangın anı vatandaş cep telefonu görüntüsü
-İtfaiye ekiplerinin yangına müdahalesi
-Detaylar
Haber-Kamera: Mehmet İNAN/BURSA, (DHA)
===================================================
4) GAZİANTEP’TE VAKA ORANLARI 10 GÜNDE YÜZDE 50 AZALDI
GAZİANTEP İl Sağlık Müdürü Ümit Mutlu Tiryaki, kentteki Covid-19 vakalarının son 10 günde yüzde 50 oranında azaldığını söyledi. Kent genelinde şu ana kadar 338 bin kişinin aşılandığını belirten Tiryaki, yoğun bakım doluluk oranının ise 10 günlük süreçte yüzde 54 düştüğünü kaydetti.
Koronavirüs risk haritasında ‘çok yüksek riskli’ iller arasına yer alan, 100.000 nüfusa karşılık gelen toplam vaka sayılarında 283’lere kadar çıkan Gaziantep’te bayramı da kapsayan tam kapanma ve aşılama etkisini gösterdi. İl Sağlık Müdürü Ümit Mutlu Tiryaki, tam kapanmanın ve aşılamanın faydasını gördüklerini, yaptıkları çalışmaların olumlu sonuçlar vermeye başladığını belirtti.
338 BİN AŞILAMA YAPILDI
Kentte aşılama ile ilgili bir sıkıntı olmadığını dile getiren Tiryaki, “Gaziantep’te şu ana kadar yapılan aşı sayısı 338 bin civarında” dedi. Aşılamanın koronavirüsle mücadelede maske ve mesafe kadar önemli bir kurala dönüştüğünü anlatan Tiryaki, “Aşıların koruyucu özelliği var. Özetle insanların sıkça aşı ile ilgili dedikodulara itibar etmemesi gerekiyor. Bu aşının bir ilaçtan farkı yoktur. İnsanlarımız tereddüt etmeden gelip aşılarını olsunlar” diye konuştu.
‘SALGINLA MÜCADELEDE ÇOK ÖNEMLİ MESAFE ALDIK’
Son dönemlerde kent olarak süreci çok iyi yönettiklerini aktaran Tiryaki, vakaların yüzde 50 oranında azaldığını, yoğun bakım ve servis hastalarında da aynı şekilde gerileme olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Kapanmadan önce vaka sayılarımızda düşüş başlamıştı. Filyasyon ekibimizin sayısını artırdık ve yoğun bir çalışma yürüttük. Salgınla mücadele noktasında yaptığımız taramalar ve uyarılar ile önemli başarı sağladık. Vatandaşlarımızın da bize verdiği destek ile önemli bir ivme yakaladık. Tam kapanmayla birlikte sağlık çalışanlarımızın fedakar ve özverili çalışmaları sonunda Covid- 19 servisleri ve yoğun bakım hasta sayılarında çok ciddi düşüş görüyoruz. Rakamlarda şu an da yarı yarıya düşüş olduğunu söyleyebiliriz, yüzde 90’ları bulan yoğun bakım doluluk oranlarının son 10 gün içerisinde yüzde 54’e düştüğünü gördük. Servis doluluk oranlarımızda yüzde 80’lere kadar çıkmıştı. Çok şükür şu anda bu sayı da yüzde 40’lara kadar geriledi. Tedbirlere uyarak bu rakamları daha da aşağı çekebiliriz.”
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
———————————–
– İl Sağlık Müdürü Dr. Ümit Tiryaki ile röp
-İl Sağlık Müdürünün sağlık çalışanlarını ziyareti
-Genel ve detay görüntüler
Haber:Kadir GÜNEŞ -Kamera:Ahmet ATMACA-GAZİANTEP-DHA)
==================================================
5) ADANA’DA 36 BİN LİTRE KAÇAK AKARYAKIT ELE GEÇİRİLDİ
ADANA’da polisin düzenlediği operasyonda 36 bin litre gümrük kaçağı akaryakıt, bin 170 paket kaçak sigara ele geçirildi, 4 kişi gözaltına alındı.
İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürlüğü ekipleri, kaçakçılık suçunun önlenmesine yönelik yürüttüğü çalışma kapsamında, kente yüklü miktarda gümrük kaçağı akaryakıt sokulduğu bilgisine ulaştı. Bu kapsamda iki farklı adrese şok baskın yapan polis, 36 bin litre gümrük kaçağı akaryakıt ele geçirdi. Ekiplerin başka bir adrese yaptığı baskında ise bin 170 paket kaçak sigara ele geçirildi. Operasyonda 4 şüpheli gözaltına alındı.
Görüntü Dökümü
———————–
– Polisin yakıt tankerinde arama yapması
– Polisin yakıt tanklarında arama yapması
– Ele geçirilenler
Haber: Anıl ATAR – Kamera: ADANA, (DHA)
=================================================
6) ANNELERİN ÇİÇEKLERİ BİR ÇOCUK ANNESİ BETÜL’DEN
KARS’ta 15 yıldır çiçekçilik yapan bir çocuk annesi Betül Karakuş (36), annelerin çiceklerini evlerine teslim etti. Karakuş, kendi anneler günü kutlamasının ise mesainin bitmesinden sonra olacağını söyledi.
İçişleri Bakanlığı, anneler günü sebebiyle çiçekçilerin 8-9 Mayıs günleri 10.00-17.00 saatleri arasında açık olabileceğine karar verdi. Bakanlığın izninden sonra Kars’ın Ortakapı Mahallesi Şehit Yusufbey caddesinde çiçekçilik yapan Betül Karakuş, pandemi sebebiyle kapısına kilit vurduğu işyerini açtı. Anneler gününü kutlamak için gelen siparişler için hazırlık yapan Karakuş, çiçekleri evlere ve hastanede yatan annelere ulaştırdı.
Kendisinin de bir çocuk annesi olduğunu söyleyen Betül Karakuş, “Bütün annelerin günü kutlu olsun. Ben de bir anne olarak bu günü özel yaşamak isterim. Benim anneler günüm mesai sonrası kutlanıyor. Bütün çiçekleri kendime geliyor gibi hazırlıyorum, bir anne olarak bunu derinden hissediyorum. Bir anne olarak hem bu güzel güne hem de çalışmaya özenle hazırlanıyorum” diye konuştu.
Karakuş, pandemi sebebiyle işyerlerinin kapalı olması yüzünden hediye almak isteyenlerin çiçekçilere yöneldiği için işlerinin yoğun olduğunu söyledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Betül Karakuş’un çalışması
-Betül Karakuş’un çiçekleri hazırlaması
-Çiçek demetleri ve saksılardan görüntü
-Betül Karakuş’un konuşması
-Çiçeklerin araca konulması
-Çiçeklerin evlere teslim edilmesi
(KJ: Haber-Kamera: Orhan Kemal OKTAY / KARS, (DHA)
========================
7) PAPAZ ERİĞİ ÜRETİCİSİNİN YÜZÜ GÜLÜYOR
AYDIN’ın İncirliova ilçesinde hasadına başlanılan papaz eriğinde, fiyatların geçen yıla oranla yüzde 100 artması üreticinin yüzünü güldürdü.
İncirliova’da yaklaşık 2 bin kişinin geçim kaynağı papaz eriğinde, hasat başladı. Sezondan beklentileri yüksek olan üreticiler, fiyatların da kaliteye göre toptan kilo başına 18 ila 22 lira arasında seyretmesinden memnun oldu. Bölgedeki bahçelerden toplanan papaz eriği, Sandıklı ve Acarlar mahallelerindeki işletmelere teslim ediliyor. Burada ayıklanarak elemeden geçirilen erikler yarım kiloluk, kiloluk veya 5 kiloluk paketlere giriyor. Paketler başta İstanbul, Bursa ve İzmir olmak üzere Türkiye’nin çeşitli illerindeki hallere gönderiliyor. Bölgedeki toplam 5 bin dönüm arazideki ağaçlardan yıllık ortalama 1500 ton civarında papaz eriği üretilirken, yöre ve ülke ekonomisine ciddi bir katkı sağlanıyor. Hasadın başlamasıyla İncirliova Belediye Başkanı Aytekin Kaya da üreticileri ziyaret ederek sezonun hayırlı olması temennisinde bulundu.
Acarlar Mahallesi’nde işletmeci Eşref Arpakçı, “Papaz eriği tarladan toplanarak işletmemize geliyor. Burada büyük, orta ve küçük olmak üzere 3 boya ayrılıyor. Müşterilerimizin isteğine göre paketleniyor. Kasalar halinde, İstanbul, İzmir, Bursa ve çevre illere gönderiyoruz. İşletmemizde sezonda 100 ila 120 ton arasında papaz eriği işliyoruz” dedi.
Papaz eriğinin birçok ailenin geçim kaynağı olduğuna değinen üretici Bayram Büyüten, “Sandıklı Mahallemizde bu seneki fiyatlar çok iyi durumda gözüküyor. İlçe genelinde papaz eğrinden kazanç sağlayan üreticilerde memnun durumda. İyi bir sezon geçireceğimizi temenni ediyorum” dedi.
‘TÜRKİYE’NİN EN İYİSİ’
Sandıklı Mahalle Muhtar Fazlı Kurşunlu, “1975 yılından bu yana mahallemizde papaz eriği üretimi yapılıyor. Mahallemizin yer ve toprak bakımından da iyi olmasıyla, ince kabuklu ve sulu olmasıyla standartların üstünde erik üretiliyor. İnşallah çiftçiler, tüccar ve çalışanlarda bu sene emeklerinin karşılığını alırlar. Önemli olan insanlara en iyi şekilde kaliteli temiz ve doğal bir erik yedirmektir. Türkiye’nin en iyi papaz eriği Sandıklı Mahallemizde yetişmektedir” dedi.
İncirliova Ziraat Odası Başkanı Ali Kaykı ise yeni sezonda erik üreticilerine bereketli bir sezon dileyerek fiyatları iyi olmasının herkesi mutlu etti.
Göründü Dökümü
—————
-Erik bahçesinden görüntü
-Erik toplayanlardan görüntü
-İşletmede eriklerin ayıklanmasından görüntü
-İşletmeci Eşref Arpakçı röp.
-Tüccar Bayram Büyüten röp.
-Muhtar Dazlı Kurşunlu röp.
-Genel ve detay görüntü
Haber- Kamera: Burhan CEYHAN / AYDIN, (DHA)
==============================
8) ÇOCUK HASTALARA ‘ANNE ŞEFKATİ’ İLE BAKIYORLAR
KAYSERİ Şehir Hastanesi Çocuk Palyatif Servisi’nden çalışan hemşireler Gülizar Taşdemir, Hatice Koç ve Alev Tutuş, hastanede annelerinden uzak kalan çoğu Suriyeli çocukları anne şefkatiyle tedavi edip, temizlik, beslenme gibi kişisel bakımlarını yapıyor.
Kayseri Şehir Hastanesi Çocuk Palyatif Servisi’nde çalışan 10 yıllık hemşire 2 çocuk annesi Gülizar Taşdemir, 7 yıllık hemşire 1 çocuk annesi Hatice Koç ve 4 yıllık hemşire Alev Tutuş, aralarında Spinal Müsküler Atrofi (SMA), Serebral Palsi (SP) gibi rahatsızlıkları bulunan ve bazıları solunum cihazına bağlı olan çocukların tedavisinin yanında özel bakımlarını da yapıyor. Hemşireler, çoğu Suriyeli olan, hastanede annelerinden uzak kalan çocukları, anne şefkati ile besleyip, temizliklerini yapıyor. Hemşireler, her hafta banyo yaptırdıkları çocukların saçlarını tarayıp tırnaklarını keserek onlara moral veriyor.
‘KİŞİSEL BAKIMLARINI YAPIYORUZ’
Hemşire Gülizar Taşdemir, tedavi gören çocuklara en iyi hizmeti anne şefkati ile vermeye çalıştıklarını belirterek, “Hemşirelik, bilimsel bilginin ve bakım sanatının hümanistlik yönü ile bunlara ilave deneyimler, özellikle ve sosyal bilginin bütüncül bir şekilde ele alındığı profesyonel meslektir. Bu mesleği yaparken kişilerin bireysel özelliklerini, haklarını, mahremiyetlerini birlikte alarak bütüncül bir bakıma odaklanıyoruz. Her çocuk kendine özeldir. Çocukların kişisel bakımları vardır ve biz bunları belli sıraya koyarak onların ihtiyaçları doğrultusunda bilgi getirisi ile birlikte sunmaya çalışıyoruz” dedi.
‘AKLIM HEP ÇOCUKLARDA’
Hemşire Hatice Koç ise hemşireliğin temelinde annelik gibi sevgiyi barındıran bir meslek olduğuna işaret ederek, “Biz bu meslek herkesin bildiği gibi tansiyon bakıp enjeksiyon yapılan bir meslek değil. Hastaları banyo ettiren, besleyen, tırnaklarını kesen çok geniş çaplı bir meslektir. Mesleğimizde din, dil ırkı yoktur. Servisimizdeki birçok hastamız Suriyeli çocuklar. Biz de hastalarımızı elimizden geldiği kadar tedavilerine yardımcı olup bakımlarını yapıyoruz. Buradaki çocuklarla ilgilenince birden fazla çocuğum varmış gibi hissediyorum. Eve gittiğimde kendi çocuklarımla ilgilensem de aklım hastanede bıraktığım çocuklarda kalıyor. Birçok kez çocukların durumunu sormak için meslektaşlarımla görüşüyorum. Hastanede kendi çocuklarımı, evde ise hastanedeki çocuklarımı düşünüyorum” diye konuştu.
Görüntü Dökümü
————–
– Hemşireler hazırlık görüntüsü
– Yatalak Suriyeli çocuğun hemşireler tarafından yıkanması ve giydirilmesi
– Çocuk bakımının detaylarından görüntğ
– Hemşire Gülizar Taşdemir ile röportaj
– Diğer görüntüler
Haber – Kamera: Yasin DALKILIÇ /KAYSERİ, (DHA)