Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the jetpack-boost domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /home/haberolduk/domains/haberolduk.com/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114

Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the jetpack domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /home/haberolduk/domains/haberolduk.com/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114
DHA YURT BÜLTENİ – 4 – Haberolduk.com – Son Dakika Haberler

DHA YURT BÜLTENİ – 4

dha-yurt-bulteni-4-HJAjKNHW.jpg

1) VAKA SAYISININ ARTTIĞI TEK İL TUNCELİ, ÖLÜM ORANI EN DÜŞÜK KENT

SAĞLIK Bakanlığı’nın bu haftaki koronavirüs risk haritasında vaka sayısı artan tek il olan Tunceli, aynı zamanda ölüm oranı en düşük olan kent. İl Sağlık Müdürü Opr. Dr. Çağdaş Özdemir, vaka sayısı artışının, kapanma sürecinde il dışından gelenlerden kaynaklandığını belirterek, “Vaka sayımız yükselse de, ölüm oranı çok düşük. Ölüm oranında Türkiye’de en düşük kentiz” dedi.
Sağlık Bakanlığı’nca açıklanan koronavirüs risk haritasında Tunceli, geçen haftaki vaka oranı 100 binde 123,44 olurken, bu hafta ise 124,64 oranıyla Türkiye’de vaka artışının olduğu tek il olarak belirlendi. Vaka sayılarının arttığı tek kent olmasına rağmen Tunceli, ülke genelindeki en düşük ölüm ve yoğun bakım oranına sahip. İl Sağlık Müdürü Opr. Dr. Çağdaş Özdemir, vaka sayısının artışının, kapanma sürecinde il dışından gelen kişilerden kaynaklandığını belirterek, “Şubat ayında, vaka sayımız tek haneli rakamlara düşmüştü. Çok az sayıda vaka görülüyordu. Kapanma sürecinden sonra, vaka sayılarımız ciddi oranda arttı. Yaklaşık 100 binde 400’e çıkan vaka sayılarıyla karşılaştık. Vaka sayımızda tam kapanmanın etkisiyle, yüzde 75 oranında bir düşüş gerçekleşmişti. Bu sayı yeterli değil. Tam kapanmanın etkisiyle daha ciddi oranda azalma bekliyorduk. Tam kapanma öncesinde, ilimize gelen misafirlerimiz oldu. Özellikle bazı ilçe ve köylerimize çok sayıda kişi geldi. Gelenlerle vaka sayımız arttı. Yaz aylarında da il dışından gelen kişi sayısı çok artacak. Bu durum, vaka sayımızı ciddi oranda yükseltecektir. Şu anda bir azalma içerisindeyiz, vatandaşlarımızdan çok dikkatli olmalarını istiyoruz. İl dışından gelen kişiler yüzünden vaka sayımız artıyor” dedi.
‘ÖLÜM VE YOĞUN BAKIM DOLULUK ORANI EN DÜŞÜK OLAN İLİZ’
83 bin nüfuslu kentin yaklaşık yarısı aşı olduğuna dikkat çeken Özdemir, “Nüfusun yaklaşık yarısını aşılamış bulunmaktayız. Tek doz 40 bin aşı yaptık. Aşıdan kaynaklı ölüm ve yoğun bakım oranımız çok düşük. Önceki dönemlerde, ölüm ve yoğun bakım oranı çok yüksekti. Bu kötü durumu bu sefer görmedik. Vaka sayımız yükselse de, ölüm oranı çok düşük. Ölüm oranında Türkiye’de en düşük kentiz. Vatandaşlarımızın bu kısıtlama sürecinde, evlerinde sıkıldığını biliyoruz. Onların bunaldıklarını tahmin edebiliyoruz. Ancak yaz aylarında rahat gezmek istiyorsak, Tunceli’nin doğal güzelliklerinden faydalanmak istiyorsak, kurallara aşı oranımız tam yükselene kadar riayet edersek, çok iyi olacak” diye konuştu.

Görüntü Dökümü
————————
-Tunceli’nin genel drone görüntüsü
-Şehir merkezi
-Kalabalık sokaklar
-Sağlık müdürlüğünün giriş kapısı
-Sağlık müdürünün verileri incelemesi
-Çağdaş Özdemir’in konuşması
-Genel ve detay görüntüleri

Haber-Kamera: Serhat Ozan YILDIRIM/ TUNCELİ,(DHA)

==================================

2) KORONAVİRÜS KORKUSUNDAN HASTANEYE GELMEYEN KALP HASTALARINA UYARI
 
ÇUKUROVA Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çağlar Emre Çağlıyan, koronavirüs salgını döneminde düzenli takiplerini aksatan kronik kalp hastası sayısında büyük artış yaşandığını söyledi. Bu aksatmalardan nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının arttığını belirten Çağlıyan “Kalp krizinde dakikalar önemliyken, belirtileri görüp üçüncü gün hastaneye gelen hastalar gördük. Bu durum kalp kasının geri döndürülemeyecek derecede zarar görmesine sebep oluyor” dedi.
Koronavirüs salgınıyla mücadelede yaklaşık 1.5 yıldır sürerken, TÜrkiye’de tedbirler de devam ediyor. Bu süreçte özellikle hastanelerde mesailer aralıksız devam ederken, koronavirüs dışında rahatsızlıkları olan kişilerin bir kısmı ise salgın korkusun yüzünden sağlık kuruluşlarından uzak durmaya başladı. Koronavirüsle mücadelede tedbirlerin hayati önem taşıdığını ve evde vakit geçirmenin kişi için daha güvenli olduğunu belirten Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çağlar Emre Çağlıyan, kronik rahatsızlığı olanların hastaneye gitmemek için sağlık kontrollerini aksatmasının yanlış olduğunu söyledi.
‘BULGULARI HAFİFE ALMASINLAR’
Salgın döneminde özellikle kalp rahatsızlığı olan hastalarının takiplerini aksatmaya başladıklarını kaydeden Çağlıyan, bu durumun hastaların yaşamını tehlikeye atması anlamına geldiğini söyledi. Kardiyologlar olarak hayati durumlarla karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Çağlıyan, “Kalp, hafife alınmayacak bir alan. İnsanların koronavirüs korkusunu anlıyoruz. Fakat süreç ne olursa olsun, göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi bulguları hafife almamaları gerektiğini söylüyoruz. Bunlar göz ardı edilip hastaneye başvurulmaz ise geri dönüşü olmayan ağır sonuçlar yaşanabilir” dedi.
‘ÖNCEDEN ANINDA GELENLER, ŞİMDİ BEKLİYORLAR’
Salgın döneminde kendisinin de kaybettiği hastalarının olduğunu kaydeden Çağlıyan, en büyük sorunun kalp krizi geçiren kişilerin hastaneye çok geç gelmesi olduğunu söyledi. Kalp krizi geçirmeye başlayan bazı kişilerin belirti olmasına rağmen harekete geçmediğini vurgulayan Çağlıyan, “Önceden ağrı hissettikleri an hastaneye gelenler, şimdi göğüs ağrısının artmasını bekliyorlar. ‘Emin olayım, boşuna gitmeyeyim2 diye düşünerek kendilerini riske atıyorlar. Kalp krizinde dakikalar önemliyken, belirtileri görüp üçüncü gün hastaneye gelen hastalar gördük. Bu durum kalp kasının geri döndürülemeyecek derecede zarar görmesine sebep oluyor. Henüz yüzde olarak hesaplanmasa da bu dönemde kalp rahatsızlıklarından ölenlerin sayısında artış oldu. Pandemiden korunmaya devam edelim ama ciddi şikayetlerimiz için hastaneye gitmeyi ertelemeyelimö diye konuştu.

Görüntü Dökümü
———————–
-Doç. Dr. Çağlar Emre Çağlıyan ile röp.
-Balcalı Hastanesi dış görüntüsü (ARŞİV)
-Vatandaşlardan detay (ARŞİV)

Haber:Can ÇELİK-Kamera: Eser PAZARBAŞI /ADANA,(DHA)

==================================

3) ‘BALON BALIĞI TEMASLA ZEHİRLEMEZ’
 
KIZILDENİZ’den Akdeniz’e yerleşen ve balık popülasyonuna zarar veren balon ve aslan balıkları, yaz sezonu başında kıyılarda görülmeye başladı. Paylaşılan görüntüler, bu yıl sahillerde denize gireceklerde tedirginliğe yol açtı. Bu tedirginliğin ardından araştırma yapmak için sahilin farklı noktalarından dalış yapan Akdeniz Üniversitesi  (AÜ) Su Ürünleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, geniş çaplı inceleme yaptı. Prof. Dr. Gökoğlu, “Bu sezon denize girerken endişeli olanlar hiç düşünmesinler. Bugüne kadar balon balığı kimseye saldırmadı. Derileriyle temas edince kimse zehirlenmez. Bu balıkların eti zehirli, yendiği zaman zararlı” dedi. 
Kızıldeniz’den gelerek Akdeniz’e yerleşen ve buradaki hem balıkçılara hem de balık popülasyonuna zarar veren balon ve aslan balıkları yaz sezonu başında kıyılarda görülmeye başlaması, balıkçıların zaman zaman kıyıdaki balon balığı görüntülerini çekip sosyal medya hesaplarında paylaşması, bu yıl denize gireceklerde tedirginliğe sebep oldu. Bu tedirginliğin ardından araştırma yapmak için sahilin farklı noktalarından dalış yapan AÜ Su Ürünleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, geniş çaplı inceleme yaptı.
‘TEMAS EDİNCE KİMSE ZEHİRLENMEZ’
Prof. Dr. Gökoğlu, Akdeniz’in suyunun ısındığını ve sıcaklığın 12-13 metre derinliğe kadar ilerlediğini söyledi. Balon, aslan balığı, denizkestanesi gibi tehlikeli türlerin ise sıcak suları sevdiği için kıyıdan çekilerek derinlere ilerlediğini belirten Prof. Dr. Gökoğlu, “Bu sezon denize girerken endişeli olanlar hiç düşünmesinler. Bu güne kadar balon balığı kimseye saldırmadı. Okyanuslarda da var bu balıklardan oralarda da kimselere saldırmadılar. Ben her gün dalış yapıyorum, balon balıklarını da görüntüledim. Bana da saldırmadılar. Derileriyle temas edince kimse zehirlenmez. Bu balıkların eti zehirli, yendiği zaman zararlı” dedi.
‘DENİZ TERLİĞİ YA DA AYAKKABISI’
Balon balıklarının henüz sularda bir avcısı olmadığı için 5-6 kilogramlara kadar büyüyebildiğini anlatan Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, “Bu balıklar başlarda sular soğuk olduğu için ısınan kıyılarda sık görüldü. Ancak şimdi ısınan alan genişledi ve balıklar da derinlere kadar inebildi. Kıyılarda trakonya balığı var. Kumluk alanlarda gizlenen ve dikenleri olan zehirli bir balık. Yine aslan balığı kayalık bölgelerde görülüyor. Denizkestaneleri, aslan ve trakonya balıklarının zarar vermesinin önüne geçmek için yine de vatandaşımız ve tatilcilerimizin deniz terliği ya da deniz ayakkabısı giymesinde fayda var” diye konuştu.
‘HER GÜN 8-10 KİŞİ SORUYOR’
Balon balıklarıyla ilgili her gün sorularla muhatap olduğunu belirten sahildeki işletmecilerden Ali Akın, “Sosyal medyada görüldüğü gibi sahile kadar yaklaştı balon balıkları. Tatilciler de denize girmekten çekinip güneşleniyor. Balon balığının zarar vermediğini anlatmaya çalışıyoruz. Günde 8-10 kişi gelip soruyor. Kimsenin zarar görmeyeceğini anlatıyoruz. Herkes denize giriyor.” dedi.
Gürcistan’dan tatil için Antalya’ya gelen Anna Nassaride de yüzerken balon balığı gördüğünü ancak korkmadığını belirterek, “Bir anda yanıma gelirse elbette korkarım ama yüzüyorum. Korkmuyorum” dedi.
‘DENİZDE GÖRÜRSEM KORKARIM’
Almanya’dan tatile gelen Hasan Yeşil de balon balığının görüntülerini internette izlediğini ve Akdeniz’de hiç karşılaşmadığını ifade etti. Moskova’dan tatile gelen Azerbaycan vatandaşı Nurlana Mageramova ise “Balon balığı görüntülerini ben de izledim. Görürsem korkarım zaten o yüzden terlikle giriyorum” derken, bir başka tatilci Telman Gurbanov, “Balon balıklarını görsem çok korkmam. Denize terlikle girerim” dedi.
‘POPÜLASYONUN KONTROLÜ İÇİN KUYRUK TEŞVİĞİ’
Balon balığının popülasyonunun kontrol altına alınması için Tarım ve Orman Bakanlığı, 8 balon balığı türünün avlanması ve kuyruğunu getirene ödeme yaptığı uygulamayı yeniden hayata geçirdi. Balon balığının Lagocephalus Sceleratus türünden 500 bin adete kadar avlayanlara tanesine 5 lira, diğer türlerini avlayanlara ise 5 milyon adete kadar 0.50 lira ücret ödemesi yapılacak. Avlanan balıklar sayesinde balon balığı varlığı azaltılırken balıkların ekonomiye kazandırılması da sağlanacak.

Görüntü Dökümü
————————
– Konyaaltı plaj genel görüntü (ARŞİV)
– Denize girenlerden görüntü (ARŞİV)
– Olta ile yakalanan balon balığının görüntüsü
– Teneke kutu ısıran balon balığı görüntüsü
– Balon balıklarının deniz içinde görüntüsü
– Balon balığı görüntüsü
– RÖP: Tatilcilerden
– RÖP: Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu
– Balon balığının kıyıya gelmesi ve kıyı üzerinde zıplaması
– DHA Muhabiri Alparslan Çınar’ın anonsları

HABER: Alparslan ÇINAR-KAMERA: Mehmet KILIÇASLAN/ ANTALYA,(DHA)

========================================

4) FOTOĞRAF ÇEKMEK İÇİN MARKETTEKİ MUMU YAKTI, SÖNDÜRMEYİNCE YANGIN ÇIKTI

BURSA’nın Nilüfer ilçesindeki AVM’de bulunan markette 10 gün önce çıkan yangın, itfaye tarafından söndürüldü. Yangının çıkış nedenini belirlemek için güvenlik kamerası görüntülerini inceleyen polis, markete gelen İ.S. adlı kızın (16) fotoğraf çekmek için mum yaktığını, daha sonra mumu söndürmeden iş yerinden çıktığını, çalışanların da durumu fark etmeden marketi kapattığını belirledi. Gözaltına alınan İ.S., ifadesinin ardından serbest bırakıldı. 
Nilüfer ilçesindeki bir alışveriş merkezinde bulunan markette, 13 Mayıs günü saat 02.30 sıralarında yangın çıktı. Yangını fark eden AVM’nin güvenlik görevlisi durumu itfaiyeye bildirdi. Gelen itfaiye ekiplerince başlatılan çalışmayla yangın, yaklaşık 1 saatlik çalışma sonucu söndürdü. İhbar üzerine gelen Nilüfer Suç Önleme ve Soruşturma (SÖS) Büro Amirliği ekipleri, kundaklama şüphesi üzerine yangının çıkış nedenini belirlemek için çalışma başlattı.
Marketteki güvenlik kamerası görüntülerini incelemeye alan polis, saat 16.30 sıralarında yangının çıktığı kozmetik bölümünde bir kızın dolaştığını fark etti. Bu durum üzerine yoğunlaşan ekipler, kızın reyondaki mumu yakıp, fotoğraf çektiğini ancak mumu söndürmeden marketten ayrıldığını tespit etti. Polis, AVM’nin diğer güvenlik kamerası görüntülerini inceleyerek, şüphelinin İ.S. olduğunu belirledi.
Şüphelinin belirlenen adresindeki evine giden polis, İ.S.’yi ifadesini almak üzere emniyete getirdi. Burada ifade veren İ.S., mumu fotoğraf çekmek için yaktığını, söndürmeyi unuttuğunu ve yangın çıkarma kastının olmadığını belirtti.  İ.S., yaşının küçük olması ve herhangi bir kundaklama kastının olmadığının anlaşılması üzerine savcılık talimatıyla emniyetteki ifadesinin ardından serbest bırakıldı.
O ANLAR KAMERADA
Ayrıca İ.S.’nin marketteki mumu yaktığı ve yangının çıktığı anlar güvenlik kamerasınca anbean kaydedildi. Görüntülere, İ.S.’nin bir süre reyonda gezdiği, mumu yaktığı, fotoğraf çektiği, daha sonra mum yanarken reyondan ayrıldığı ve yangının çıktığı anlar yer alıyor.

Görüntü Dökümü
————————
-Kızın markette dolanması
-Mumu yakarak fotoğraf çekilmesi
-Marketten ayrılması
-Yangın çıkması

Haber: Derya EVREN/Mehmet İNAN/BURSA, (DHA)

=====================================

5) BURDUR’UN TÜRKÜLERE KONU OLAN ASIRLIK DEĞİRMENLERİNDEN BİR TANE KALDI
 
BURDUR’da yaklaşık 300 yıllık geçmişe sahip ve türkülere konu olan 12 su değirmeninden sadece biri kaldı. Yıllarca bölge halkının kullandığı değirmenlerden zamanla 6’sı yıkıldı, 4’ü kapandı. Değirmenlerden birinin restorasyonu ve müzeye dönüşmesi için belediye çalışma başlatırken, diğeri ise sahipleri tarafından teknolojiye ayak uydurulup, un fabrikasına dönüştürüldü.
Burdur merkez Kurna köyünde başlayıp Burdur Çayı üzerinde 1700’lü yıllarda bölgede yaşayan Rum ve Ermeniler tarafından yaptırılan 12 su değirmeni, yıllarca yöre halkına hizmet verdi. Burdur Çayı’nın suyunun azalmasıyla zamana uyularak, değirmenlerde su gücü yerine elektrik motoru kullanılmaya başlandı. Türkülere konu olacak kadar ünlü olan değirmenler, gelişen teknoloji, tarım arazilerinin azalması, ev ekmeğinin yerine fırın üretiminin almasıyla önemini yitirerek bir bir kapandı.
Tepeli Hasan’ın sözlerini yazdığı ve Muzaffer Sarısözen tarafından derlenen ‘Onikidir Şu Burdur’un Dermeni’ türküsüne konu olan değirmenlerden bugün sadece biri ayakta kaldı. Bugün artık su çarkları dönmeyen ‘Baş Değirmen’,  en son teknolojiyle hizmet veren, günlük 125 ton buğday işleme kapasiteli fabrikaya dönüştü. Kapısına kilit vurulan ‘Ali Bey Değirmeni’ ise Burdur Belediyesi tarafından satın alındı. Restorasyon çalışmaları önümüzdeki günlerde bitecek bina, ‘Değirmen Müzesi’ olarak hizmet verecek.
‘BURDUR ASLINDA BİR SU ŞEHRİDİR’
Burdur’un değirmen kültürünün geçmişinin 300 yıla yakın olduğunu söyleyen Burdur Belediye Başkanı CHP’li Ali Orkun Ercengiz, “Burdur aslında bir su şehridir. Suyu kullanarak değirmen çalıştıran ve bu değirmenleri de bir ticarethaneye dönüştürebilen önemli bir merkez Burdur 1700’lü yıllarda. O dönemin Rum ve Ermeni işletmecileri değirmen kültürünü Burdur’a getirerek sayısı toplamda 12’yi bulan ve ’12’dir Şu Burdur’un Dermeni’ türküsüne konu olan önemli bir ticarethane ve su kültürünü yaşatan önemli bir miras” dedi.
‘SADECE BİRİ AYAKTA’
Değirmenlerden şu an sadece birinin aktif olduğunu vurgulayan Başkan Ercengiz, şöyle konuştu:
“Onun dışındaki değirmenleri maalesef kaybettik. Bunlardan biri bizden önceki dönemde kamulaştırması yapılan ve Ali Bey’in değirmeni olarak bilinen, bizim dönemimizde de restorasyonu başlatılmış, kısmet olursa da birkaç ay içinde hem mesire alanı hem de müze olarak kullanılacak önemli bir yapıyı da Burdur halkının hizmetine sunmayı planlıyoruz. Bir aksilik olmazsa orada su kütürünün yaşatılması, suyla değirmenin nasıl çalıştığının bilinmesi ve hafta sonları da vakit geçirilebilecek bir alanın yaratılması anlamında da çok önemli bir proje. Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı’ndan da mali destek alarak yaptığımız, yöre turizmine de katkı sunacak bir proje. Değirmen bir replikasyon şeklinde planlandı. Burada değirmenin çalışma prensiplerini gösterebileceğimiz bir mekanizma mutlaka çalışacak. Pompa marifetiyle suyu içinde döndürebildiğimiz, bir değirmenin çalışma esaslarını anlatabildiğimiz bir sistemi de oraya kurmayı planlıyoruz. Bir aksilik olmazsa vatandaşımız geldiği zaman orada değirmenin çalışma prensiplerini görebildiği gibi, buğdaydan una serüveni görebilecek.”

‘TÜRKÜNÜN SÖZLERİ’
Onikidir imanım aman,
Şu Burdur’un dermeni
Dermencisi efem aman Urum değil Ermeni
Ya kendisi efeler aman ya kellesi gelmeli
Ay karanlık efem görünmüyor izimiz
Üç kardeşiz efem kurban gitsin birimiz
Bir incecik yol gidiyor dermene
Oturmuşlar efem aman çayır ile çimene
Hem severim efeler aman hem döverim kime ne
Al karanfil aman mor şişede ıslanır
Bir gün olur efem deli gönül uslanır

TÜRKÜLERE KONU OLAN 12 DEĞİRMEN
Ayan Hasan Değirmeni- Kurna köyünde (yıkıldı)
Tıkırdık Değirmeni- Kurna köyünde (yıkıldı)
Çobanönü Değirmeni- (yıkıldı)
Tapucu Yakup Değirmeni- (yıkıldı)
Kaymakamoğlu Değirmeni- Osman Evciler (yıkıldı)
Bavli Değirmeni- (yıkıldı)
Hatip Hoca Değirmeni- (kapalı)
Velicangil Değirmeni- (kapalı)
Kabacalı Değirmeni- (kapalı)
Ali Bey Değirmeni (restorasyonu yapılıyor)
Baş Değirmen (Berberoğlu Un Fabrikası olarak faaliyette)
Hamit Değirmeni (Emin Un) kapalı

Görüntü Dökümü
————————
– Ali Bey Değirmeni’nin drone görüntüsü (restorasyon yapılmadan önce)
– Ali Bey Değirmeni’ndeki restorasyon çalışmaları
– Kapalı olan Kabacalı Değirmeni’nden görüntü
– RÖP: Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz
– Ali Bey Değirmeni’nin drone görüntüsü (restorasyon yapılmadan önce)
– Faaliyetini un fabrikası olarak sürdüren Baş Değirmen’den genel görüntü

HABER- KAMERA: Mesut MADAN/BURDUR, (DHA)

====================================

Exit mobile version