Otelden 96 televizyon çalan eski çalışan tutuklandı
KOCAELİ’nin Kandıra ilçesindeki bir otelden 96 televizyon çaldığı öne sürülen R.Ç. ve İ.G., yakalanıp gözaltına alındı. Otelin eski güvenlik görevlisi olduğu belirlenen R.Ç tutuklanırken, diğer şüpheli serbest bırakıldı.
İlçenin turistik Kerpe bölgesinde bulunan bir otelden 96 adet LCD televizyon çalındı. Jandarmanın yaptığı incelemede hırsızlık olayını gerçekleştiren şüphelilerin R.Ç. ve İ.G. olduğu belirlendi. Ekipler, 2 şüpheliyi çalınan televizyonlar ile birlikte yakaladı.
Gözaltına alınan şüpheliler, jandarmadaki işlemlerin ardından adliyeye sevk edildi. Otelin eski güvenlik görevlisi olduğu belirlenen R.Ç tutuklanarak cezaevine gönderilirken, İ.G. ise savcılık tarafından serbest bırakıldı. Televizyonlar ise otel sahibi T.A.’ya teslim edildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Gözaltına alınan şüpheliler
Selda Hatun TAN/KANDIRA (Kocaeli), (DHA)-
=====================
Dağ keçileri, yiyecek bulabilmek için Aladağlar’ın eteklerine indi
NİĞDE Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Dr. Cengiz Kayacılar, zorlu kış koşulları nedeniyle yiyecek bulabilmek için Aladağlar’ın eteklerine inen dağ keçileri ve bir tilkiyi görüntüledi.
Uzmanlık alanı jeomorfoloji ve dağ coğrafyası olan, 22 yıldır bu alanda çalışmalar yapan Dr. Cengiz Kayacılar, özellikle Aladağlar, Bolkar Dağları, Niğde Orta Toroslar’ın diğer bölümleri, volkanik dağlar Hasan Dağı, Melendiz ve Kayseri Erciyes dağlarının çalışma alanını kapsadığını söyledi. Dr. Kayacılar, bu bölgelerde hem fiziki ortam hem insan kullanımı açısından dağ kültürü, Yörük ve Türkmenlerin yayla hayatı gibi alanlarda birçok çalışma yaptıklarını anlattı.
KURUMLARDAN ÖRNEK İŞ BİRLİĞİ
Yok olmaya yüz tutmuş dağ kültürü değerlerini yaşatmak için çaba gösterdiklerini belirten Dr. Kayacılar, “Büyük baskı altında olan yaban hayatımız ve çevre sorunlarına dikkat çekmek istiyoruz. Başta Niğde Valiliği olmak üzere Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü, Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü gibi kurumların koruma konusunda çok güzel çalışmaları var. Biz de akademisyen olarak destek vermeye çalışıyoruz” dedi.
DOĞAL HAYVAN PARKI GİBİ
Aladağlar’ın muhteşem bir doğaya ve zengin yaban hayatına sahip olduğunu dile getiren Dr. Kayacılar, “Tabiri caizse bir zoopark, doğal hayvan parkı haline geldi. Özellikle Demirkazık ve Pınarbaşı köylerinin olduğu bölgeye insanlar çoluk-çocuk arabalarıyla gelerek, bu mevsimde yükseklere kar yağması nedeniyle beslenemeyen ve aç kalmamak için aşağı kesimlere inen dağ keçileri ve diğer yaban hayvanlarını izlemeye geliyor. Rahatsız etmeyecek şekilde, araçlarından inmeden izliyorlar. Rahatsız edilmedikleri için de insanlara alıştılar, kaçmıyorlar” dedi.
Dr. Kayacılar, Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) ekiplerinin, dağ keçilerinin zorlu kış koşullarında açlıktan ölmemesi ve bahar mevsimine taşınması için kuru saman ve yonca balyalarla uzun yıllardır yemleme çalışmaları yaptığını kaydetti. Bölgede dağ keçisi popülasyonunun çok iyi olduğunu söyleyen Dr. Kayacılar, vaşak, kurt, tilki, altın kartaldan akbaba türlerine her türlü yırtıcı kuş türünü görmenin mümkün olduğunu söyledi.
EN DEĞERLİ TÜR UR KEKLİĞİ
Bölgede kınalı keklik ve bölgenin en değerli türü olarak görülen ur kekliği de bulunduğunu söyleyen Dr. Kayacılar, “Ur kekliği 2 metrenin altına inmez ve göçmen tür değildir. Bu dağın yerel kuşlarıdır. Yurt dışından da birçok kuş gözlemcisi Aladağlar’a geliyor ve bir turizm hareketliliği de oluşuyor” diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
————–
– Dağ keçisinin karlar içinde ilerlemesi
– Yiyecek bulma çabası
– İkili ve üçlü dağ keçilerinden görüntü
– 3 dağ keçisinin karlar içinde otları yemesi
– Bir tilkinin dağ keçisine bakması
– Kar yağışı arasında kayalıkta 3 yavru keçiden görüntü
– Bir yavru dağ keçisinin görüntüsü
– Kekliklerin karlar içinde yiyecek bulmaya çalışması
– Cengiz Kayacılar’ın karlar arasında dağa tırmanması
– Tilkinin karlar arasında gidişi
– Detay
HABER-KAMERA: Mehmet ÇINAR/NİĞDE, (DHA)-
==================
Jandarma, kar nedeniyle yiyecek bulamayan geyikleri besledi
KAHRAMANMARAŞ’ta jandarma ekipleri, kar nedeniyle yiyecek bulmakta zorlanan koruma altındaki geyikler için doğaya yem bıraktı, elleriyle yedirdi.
Kentte kar yağışı özellikle yüksek kesimlerde etkili oldu. Kar nedeniyle yaban hayvanları yiyecek bulmakta sıkıntı çekince İl Jandarma Komutanlığı Çevre, Doğa ve Hayvanları Koruma Tim Komutanlığı ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Kahramanmaraş Şube Müdürlüğü ekipleri, Başkonuş Yaylası’na koruma altındaki geyikler için saman bıraktı. Bu sırada geyikler ekiplerin yanına geldi. Ekipler geyikleri elleriyle besledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
—————–
– Askerlerin samanı taşıması
– Geyikleri beslemesi
Haber-Kamera: Ömer KOÇ-KAHRAMANMARAŞ-DHA)
==================
Binin üzerinde Covid-19 hastasını tedavi eden doktor aynı hastalıkla savaşını kazandı
SAMSUN’da özel bir hastanede görev yapan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Özgür İnce geçtiğimiz aralık ayında yakalandığı Covid-19’a karşı verdiği mücadeleyi kazanarak 1 ay sonra yeniden görevinin başına döndü. Pandemi sürecinde binin üzerinde Covd-19 hastasını tedavi ettiklerini belirten İnce, tedavi sürecinde kendisinin de çok zor anlar yaşadığını söyledi. İnce, vatandaşlara aşı olmaları konusunda çağrıda bulundu,
Samsun’da özel bir hastanede görev yapan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Özgür İnce geçtiğimiz Aralık ayında göğüs orta kısımda yanma ve hafif nefes darlığından şüphelenip Covid-19 testi yaptırdı. Testinin pozitif çıkmasının ardından İnce, hemen evde tedaviye alındı. Bu süreçte İnce’de nefes darlığı ve kalbinde ciddi ritim bozuklukları oluştu. 1 ay evde tedavi gören İnce, evin içerisinde odadan odaya giderken ciddi anlamda sıkıntı yaşar hale geldi. Yapılan tedavi sonrasında hastalığı yenen İnce, 1 ay sonra yeniden görevine başladı.
Pandemi süreci başladığından buyana binin üzerinde koronavirüslü hasta tedavi ettikleri dile getiren Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Özgür İnce, “Covid-19 süreci başladığından bu yana arkadaşlarımla beraber bu mücadelenin içerisindeyiz. Şimdiye kadar tahminen binden fazla koronavirüslü hastamızı tedavi ettik. Son yasaklar gelmeden önce vakalarda ciddi artışlar meydana gelmişti. Bu süreçte çok yoğunduk. Çalışırken kendi önlemlerimizi fazla fazla uyguladık. Bizi zorlayan bir durum olmamasına rağmen vatan hizmeti diyerek, insanlara faydalı olmak adına, gerek yemek yiyemeden çalıştık gerek uyumadan çalıştık. Bağışıklığımız bu süreçte düşünce bende hastalığa yakalandım. Aralık ayının başında hastalığa yakalandım. Süreci evde geçirmeme rağmen zorlu bir süreç yaşadım. Akciğer tutulumu yaşadım ve kan değerlerimde bazı bozulmalar meydana gelmişti. Eşimde doktor olduğu için evde bakımımı yapabildim, normalde hastaneye yatacak duruma gelmiştim. Ancak daha sonradan ilaçlarımı düzenli kullanarak, beslenmeme dikkat ederek düzeldim. Çok zor bir süreç burada hastalarımla beraber mücadele ediyoruz. Vücudu tüketen bir mikrop. Yaklaşık 5 günde 6 ila 8 kilo kaybı yaşıyorsunuz. Halsizlik çok yüksek oluyor” şeklinde konuştu.
‘KONUŞURKEN DAHİ ZORLUK ÇEKTİM’
Hastalığa kendisi de yakalanan Dr. Özgür İnce, “Bende göğüs orta kısmının arkasında yanma ve hafif nefes darlığı başlangıcı oldu. Daha sonra yapılan incelemelerde akciğer tutulumunu gördük ve hemen tedavimize başladık. Tarafıma verilen ilaçları çok düzenli bir şekilde kullandım. Benim tedavi sürecim tam 26 gün gürdü. İlk 3 hafta problemli bir süreç yaşadık. Akciğer tutulumun 16-17’inci günlerde rahatladı. Bende de akciğer tutulması bittikten sora ciddi bir ritim bozukluğu oluştu. Evin içerisinde odadan odaya giderken ciddi anlamda çarpıntı ve bir anda ritim düşmesi yaşadım. Bunlar çok kötü şeyler. Gelip çalışacak durumda olamadım. Benim sürecim 4 haftayı buldu. Bu hastalığı bir haftada atlatanlarda oluyor, 2-3 ayda atlatanlarda oluyor. Ciddi anlamda en ufak bir harekette dahi terlemeler yaşıyorum. Günde 5-6 kere kıyafetlerimi değiştirmek zorunda kalıyorum. Hastalığa yakalanmadan önce 8’inci kattaki yoğun bakıma bile yürüyerek çıkıyordum. Şuanda ikinci kattaki yemekhaneye bile asansörle çıkak zorunda kalıyorum. Konuşurken dahi zorluk çekiyordum. Konuşmalarımı bile kısa kesiyordum” dedi.
‘22 YAŞINDA YATAN HASTAMIZDA VAR’
Gerçekten dikkate dilmesi gereken ve bana bir şey olmaz denmemesi gereken bir süreç olduğunu dile getiren Dr. İnce, “İlk aylarda yaşlılar risk faktörüydü halende öyleler ancak sadece onlar hasta olabilir gibi bir inanç vardı. Böyle bir şey kesinlikle yok. Şuanda servisimizde 22 yaşında yatan hastamız var, 30 yaşında olan bir hastam yoğun bakımda, 40 yaşında birçok hastam var. Bu hastalıkta bana bir şey olmaz diye bir şey kesinlikle yok. Bu hastalarımızın bağışıklıklarını düşürecek ekstra bir hastalıkları da yok. Bu yüzden kesinlikle bana bir şey olma demeyeceğiz. Mutlaka korunmaya devam etmeliyiz. Mücadeleye devam etmeliyiz. Herkes de her an görülebilir. Kişi ben geçirsem de önemli değil, kendini korumak istemiyorum ve maske takmak istemiyorum diyebilir. Ancak şöyle bir problem var hasta olmasak da o virüsü alıp evime götürüp yaşlı anne ve babama ve çevremdekilere bulaştırma ihtimalim çok yüksek. Bunu lütfen göz ardı etmeyelim. Kendimizi düşünmüyorsak da sevdiklerimizi ve diğer inşaları düşünmek zorundayız. Kişi virüsü aldığı anda hasta olacak diye bir şey yok. Ama başkasına bulaştırarak onu hasta edebilir” diye konuştu.
‘ANİ BAŞLAYAN ŞEKER HASTALIKLARI GÖRÜLMEYE BAŞLANDI’
Koronavirüsün ilk başta akciğer tutulumu veya yoğun bakım süreci yapabildiğini belirten Dr. İnce, “Gençlerde özellikle tüm vücutta damarların içerisinde iç yüzeyi saran bir endotel tabakası vardır, burada da iltihaplara neden oluyor. Damarlarımızda beynimizden aşağı tüm organlarımızda bulunduğundan dolayı, damar hasarına bağlı vücutta fonksiyon bozuklukları olabiliyor. Özellikle genç yaşta ani kalp krizleri, beyin damar tıkanmaları, akciğere pıhtı atması, diğer organ bozuklukları, Pankreas tutunca şeker yüksekliğine sebep olabiliyor. Ani başlayan şeker hastalıları görülmeye başlandı koronavirüs sonrasında. Bunların hepsi bu virüsün yaptığı bir problem. Evdeki karantina süreci bittikten sonra ya da karantina süreci bittikten sonra bu iş bitmiyor. Kendimizi yakın takip etmemiz gerekiyor. Kontrollerimizi düzenli olarak yaptırmamız gerekiyor. Hastalığı geçirdikten sonra da ben geçirdim rahatım diyemeyiz. Aşılarımız geliyor. Herkes lütfen aşıları olsun. Çünkü toplumsal olarak bağışıklık kazanmamız için toplumun çoğunun aşılanması gerekiyor. Birkaç kişi aşılanıp diğerleri ben istemiyorum derse bu iş yine çözülmeyecek” şeklinde konuştu.
Görüntü Dökümü:
———————————-
-Doktordan detaylar
-Doktorun hastalar ile ilgilenmesi
-Hastaların akçiğer filmlerinin incelenmesi
-Detaylar
-Röportaj
Haber-Kamera: Hüseyin KALAY/SAMSUN, (DHA)