Otelde çıkan yangın müşterilere zor anlar yaşattı
Antalya’da bir otelin sauna kısmında çıkan yangın nedeniyle bütün oteli duman bastı. Yoğun dumandan kaçan çalışan ve misafirler terasta zor anlar yaşadı.
Olay, sabah saatlerinde Muratpaşa ilçesi Kışla Mahallesi’nde meydana geldi. Yaklaşık 100 kişinin konakladığı 4 yıldızlı bir otelin sauna kısmında sabah bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Yangının bir anda büyümesi ile çıkan duman bütün oteli kapladı. Yangını gören çalışan ve müşteriler büyük panik yaşarak otelden çıkmaya çalıştı. Bazı kişiler ise otelin terasına çıkarak dumandan etkilenmemeye çalıştı. Olayın 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirilmesiyle olay yerine çok sayıda itfaiye ekibi yönlendirildi. İtfaiye ekipleri hızlı şekilde yangına müdahale ederken, dumandan etkilenen bazı müşteriler ise yüzlerini yıkamaya başladı. Bu sırada çevredeki kişiler ise cep telefonlarıyla yangını görüntülemek için adeta birbiriyle yarıştı.
Yangın kontrol altına alınırken, dumanı tahliye işlemleri sürüyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
————–
– İtfaiye araçlarının gelişi
– Otelden dumanların çıkması
– itfaiye personelinin otele girişi
– Vatandaşların cep telefonu ile görüntü alması
– Otel dışındaki turistler
– İtfaiye araçları ve yoğun duman
HABER: Semih ERSÖZLER-KAMERA: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA, (DHA) –
======================
Otizmli gençlerin hünerleri takdir topladı
HATAY’da yaşayan doğuştan otizmli gençlerin hünerleri takdir topluyor. Erken tanı ve verilen eğitimler sayesinde çok sayıda enstrüman çalabilen, resim çizen ve matematik çözer hale gelen özel bireyler, diğer otizmli çocuk ve ailelerine örnek oluyor.
Antakya ilçesinde doğuştan otizmli özel bireyler, Ertuğrul Gök (17), Evren Zullu (14) ve Hatice Merve Bağrıyanık (11) özel yetenekleriyle takdir topluyor. Kanun, bağlama, yan flüt ve piyanoyu büyük beceriyle çalabilen Ertuğrul Gök, yüzme sporunda da başarından başarıya koşuyor. Karakalem resimler yapan Hatice Merve Bağrıyanık da yeteneğiyle dikkat çekiyor. Evren Zullu ise iki, üç ve dört basamaklı toplama, çarpma, çıkarma ve bölme işlemlerini çok hızlı bir biçimde gerçekleştirebiliyor.
“OTİZMDE ERKEN TANI ÇOK ÖNEMLİDİR”
2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü’nün önemine vurgu yapan Hatay Otizmliler Derneği Başkanı Sara Gök, kendisinin de otizmli birey annesi olduğunu ifade ederek, 2013 yılında kurdukları dernek sayesinde otizmli çocuğu olan tüm ailelere destek olduklarını söyledi. Gök, “Her hastalıkta ve her özel durumda etken olduğu gibi otizmde de erken tanı ve erken özel eğitime başlanması çok önemlidir. Çocuklarımıza küçük yaşta ne kadar yoğun eğitim aldırmaya başlarsak, onların hayata tutunmasına sağlayabiliriz. Erken tanı ile verilen eğitimle beraber, onların yeteneklerini keşfedip çocuklarımızın sağlıklı yaşamını, sosyal yaşamını etkilemeden sürdürebilmeleri için olanak sağlarız. Eğitimlerle ancak, onların toplumda yer edinebilmelerine zemin hazırlarız” dedi.
‘OĞLUMUN TAKINTILARINI EĞİTİMLERLE OLUMLU YÖNDE GELİŞTİRDİK’
Otizmli çocuğu olan ailelere ve özellikle annelere çok büyük sorumluluklar düştüğünü belirten Gök, “Çocuklarımızın mutlaka bir yeteneği vardır. Çocuklarımızı erken yaşta tanı aldırıp, yeteneğini keşfederek ve o yeteneğin üzerine gitmemiz gerekiyor. Oğlumun da takıntıları vardı, onları eğitimlerle yendik. Kendi oğlumun ellerini çırpma, su ve cami takıntısı vardı ve bunların hepsinin olumlu yöne nasıl çevirebilir diye düşündük eğitimler verdik. Oğlum Ertuğrul verilen eğitimler sonucunda özel bireylerin yüzme yarışlarında dört dalda, dört stilde Türkiye şampiyonu oldu, bu sayede su takıntısını yendik. Ellerini çırpmasını engellemek için verdiğimiz eğitimlerde şu an bir çok enstrüman çalabiliyor ve cami takıntısından yola çıkarak verdiğimiz eğitimlerle Kuran-ı Kerim öğrettik” diye konuştu.
‘OTİZMLİ ÇOCUKLARIMIZIN YETENEKLERİNİ KEŞFETMELİYİZ’
Derneğe kayıtlı olan birçok üyenin yeteneklerini keşfettiklerini söyleyen Gök, “Hatice’miz, görsel öğrenme yöntemiyle çok başarıları resimlere imza atıyor. Öte yandan, matematik konusunda üstün yeteneği olan Evren’imiz var. O da, birçok matematik işlemini kısa sürede zihinden yapabiliyor. Bunun gibi bir çok özel çocuğumuzun keşfedilmemiş başarıları vardır. Bizler, özel çocuklarımızın yetenekleri doğrultusunda eğitimler verdirip, onların hayata kazandırmaya çalışacağız. Dernek olarak her zaman otizmli çocukların ve onların ailelerinin yanında olacağız” şeklinde konuştu.
Görüntü Dökümü:
————————-
– Otizmli Ertuğrul Gök’ün enstrüman çalmasından detaylar
– Otizmli Hatice Merve Bağrıyanık’ın resim çizmesinden detaylar
– Otizmli Evren Zullu’nun matematik çözümünden detaylar
– Hatay Otizmliler Derneği başkanı Sara Gök’ün konuşması
Haber-Kamera: İzzet NAZLI / HATAY,(DHA)
======================
Evdeki çöplerde plastik miktarı korkutuyor
ÇUKUROVA Üniversitesi (ÇÜ) Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, plastik kirliliği konulu derste gönüllü öğrencilerden 1 ay boyunca tükettikleri çöpleri toplamalarını isteyerek yaptığı deneyde, toplanan çöplerin yüzde 80’inin plastikten oluştuğunu tespit etti. Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, deneylerinden elde ettikleri sonucun doğaya atılan çöpler arasındaki plastik varlığıyla oransal açıdan benzer olduğuna dikkati çekti.
Yapılan çalışmalara göre, sahil kumunda, deniz ürünlerinde, sofra tuzunda, karton bardaklarda, biberonda, ambalajda bulunabilen, son yapılan deneylerde plasentaya ve doğmamış bebeğe dahi geçebildiği ortaya konulan, boyutları 5 milimetreden daha küçük mikroplastikler, özellikle tek kullanımlık plastik kullanımıyla insan vücuduna alınıyor. İnsan sağlığı ve çevre kirliliği açısından çeşitli riskler oluşturan ve pandemi dönemiyle birlikte hijyen adı altında kullanımı artan tek kullanımlık plastikler, tüketilen çöpler arasında da ciddi miktarda bulunuyor.
ÖĞRENCİLERLE ÇÖP DENEYİ
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2018 verilerine göre Türkiye’de üretilen 35 milyon ton civarındaki yıllık çöp miktarının yüzde 10’unun plastik olduğunun tahmin edildiğini belirten ÇÜ Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, bu konuyu gönüllü öğrencileri ile yaptığı bir deney ile irdeledi. Doç. Dr. Gündoğdu, plastik kirliliğini anlattığı derste gönüllü olan 3 öğrenciden 1 ay boyunca evlerinde tükettikleri çöpleri toplamalarını istedi. Bir ayın sonunda 8 kiloya yakın çöp toplandığını belirten Doç. Dr. Gündoğdu, bunun yüzde 80’inin, büyük çoğunluğu tek kullanımlık olan plastikten oluştuğunu belirledi.
TEK KULLANIMLIK PLASTİKLER YOĞUNLUKTA
Öğrencileriyle yaptığı çalışma ile ilgili değerlendirmede bulunan Gündoğdu, şöyle konuştu:
“Benim plastik kirliliğini anlattığım derste gönüllü olan öğrenci arkadaşlara 1 ay boyunca tükettikleri, bütün her şeyden ürettikleri çöpleri bir kenara ayırmalarını istedim. Bir ayın sonunda 8 kilograma yakın bir çöp üretildiğini tespit ettik. Bunun da neredeyse yüzde 80’i plastikten oluşuyor. Çok ilginç bir sonuçtu. Bu plastiklerin içerisinde yoğun olarak tamamı tek kullanımlık olan; pet şişeler, ambalajlar, dışarıdan istenen yemeklerin plastik kapları, poşetler ve benzer şekilde diğer tek kullanımlık ambalajların yoğunlukta olduğunu gördük.”
SONUÇLAR, DOĞAYA ATILAN ÇÖPLERDEKİ PLASTİK ORANIYLA BENZER
Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, küçük çaplı deneylerinin, doğaya atılan çöpler arasındaki plastik varlığıyla oransal açıdan benzer olduğuna dikkati çekerek, “Doğadaki çöplerin, özellikle denizel ortama atılan çöplerin de büyük çoğunluğu plastik formunda. Bu plastiklerin de neredeyse yüzde 50’si tek kullanımlık plastik. Bizim yaptığımız ufak deneme çalışmasında da üretilen çöplerin yüzde 50’sinden fazlası tek kullanımlık plastik çöplerdi” dedi.
YILLIK 3.5 MİLYON TON PLASTİK ÇÖP ÜRETİLDİĞİ TAHMİN EDİLİYOR
Plastik kullanımından uzaklaşmak ve tek kullanımlık plastikleri sınırlandırmak için tavsiyelerde bulunan Doç. Dr. Gündoğdu, “TÜİK 2018 verilerine göre Türkiye’de bizim toplam ürettiğimiz yıllık 35 milyon ton çöpün 10’unun plastik olduğunu tahmin ediyoruz. 3.5 milyon ton civarında ciddi bir plastik çöp söz konusu. Bunu azaltmak için öncelikle tek kullanımlık ambalajlarla dışarıdan yemek söylemek yerine kendi kaplarını götürüp yemeklerini doldurmalarını tavsiye ederiz. Büyük zincir marketlerin de doldurulabilir ürünlere imkan verecek reyonlar açması, plastikten kaynaklı ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarından ve çevre kirliliğinden kurtulmamıza yardımcı olacaktır. Aksi halde bütün ürünlerin tek kullanımlık ambalajlara ya da plastiklere konulması doğadaki plastik çöp miktarının, denizlere akan yıllık 20 milyon ton çöp miktarının daha da artması anlamına geliyor” diye konuştu.
PLASTİĞİN ALTERNATİFİ NE OLMALI?
Plastik yerine tercih edilebilecek diğer alternatiflerle ilgili değerlendirmede bulunan Gündoğdu, şöyle devam etti:
“Plastiğin diğer alternatiflerinin plastikle kıyaslandığı zaman çok çok iyi olduğunu söyleyemeyiz. Bizim önerimiz çok kullanımlık alternatiflerdir. Bu cam olabilir, metal olabilir hatta zararlı olmadığı ispatlanmış bazı plastik malzemelerin çok kullanımlık olanları da tercih edilebilir. Bunları kullanırken de deforme etmemeye, özellikle çok kullanımlık plastik olanları çok fazla sıcak suyla yıkamamaya özen gösterirsek bu anlamda çok ciddi bir problemi de aşmış olabiliriz.”
Görüntü Dökümü
———————–
– Doç. Dr. Sedat Gündoğdu ile röp
– Toplanan çöplerden detaylar
Haber:Gülşah ÖZGEN-Kamera:Eser PAZARBAŞI/ADANA,(DHA)
======================
Otizmli Taylan’dan Rektör Özkan’a piyano resitali
Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, Antalya Devlet Konservatuvarı öğrencisi otizmli Taylan Hartavi ile bir araya geldi.
Genç piyanistin performansını beğeniyle izleyen Rektör Özkan, “Otizm, ne kadar erken yaşta tanınırsa tedavisinde de o kadar olumlu sonuçlar alınıyor” dedi.
Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü nedeniyle Sıtkı Taylan Hartavi ve annesi Fadime ile babası Ramazan Hartavi çifti ile görüştü. Antalya’da mutlak kulak olarak bilinen özel müzik yeteneğine sahip olan ve çok sayıda enstrüman çalabilen otizmli Taylan Hartavi, Antalya Devlet Konservatuvarı’nda gördüğü eğitimine 2’nci sınıfta devam ettiğini belirterek ünlü piyanist Fazıl Say gibi piyano çalmak istediğini söyledi.
EĞİTİM YAŞAMLARINI DEĞİŞTİRİYOR
Eğitimin otizmli bireylerin hayatındaki önemine değinen Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan, “Taylan gibi ayrıcalıklı bireylerimize verilen eğitim, hayatları boyunca gösterilen özen, onların yaşamlarını değiştiriyor. Ailelerin gösterdikleri çaba ve biz eğitimcilere düşen insan hayatını daha da iyileştirme bilinciyle ayrıcalıklı bireylerimize elimizden geleninin en iyisini sunmamız gerekiyor. Taylan’ın annesi ve babasının göstermiş olduğu çaba onun eğitim hayatını etkilemiş. Ailesinin söylediğine göre Taylan Türkiye’de konservatuvarda okuyan tek otizmli öğrencimiz. Bu bizim için de bir gurur kaynağı. Taylan’a eğitim hayatında başarılar diliyorum” diye konuştu.
Erken tanının önemini vurgulayan Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan, “Toplumumuzda otizmli çocuklarımızın tanı ve tedavisinde gecikmeler olabiliyor. Unutulmamalıdır ki otizm, ne kadar erken yaşta tanınır ve uygun bir şekilde yönlendirilirse, tedavisinde o kadar olumlu sonuçlar alınır” dedi.
KENDİSİNİ NOTALARLA İFADE EDİYOR
Taylan Hartavi’nin annesi Fadime Hartavi de oğlunun müzikle gösterdiği değişimin etkileyici olduğunu vurguladı. Yaşadığı konuşma güçlüğünün müzik eğitimi sonrası azaldığını, kendine güveninin yerine geldiğini söyleyen Fadime Hartavi, “Taylan gerçekten kendisini müzikle ifade ediyor. Piyano çalmayı çok seviyor. Antalya Devlet Konservatuvarı’nda olmak hayalimizdi. Taylan otizmli çocuklara umut oldu. Taylan gibi bütün özel çocuklara eğer emek verilirse onlara fırsat verilirse çok güzel şeyler başarabilirler. Onlar emek vermeye değer insanlar” şeklinde konuştu.
Babası Ramazan Hartavi ise “Taylan gibi çocuklara küçük yaştaki çocuklara ne yapılmasını belirlerseniz iyi bir program ve iyi bir çalışmayla bir yere gelebiliyorlar. Oğlumla gurur duyuyorum” dedi.
ONUN HIRSI BİZİ DE MOTİVE EDİYOR
Taylan Hartavi’nin konservatuvar arkadaşı Nurniran Pınar da “Taylan’ı dört yıldan beri tanıyorum. Ama bir iki yıl içerisinde Akdeniz Üniversitesi Antalya Devler Konservatuvarı’nda okumaya başladığı için daha yakından tanıyorum. Boş zamanlarımda ona destek olmaya çalışıyorum. Onlarla içten bir şekilde ilgilenilmesi gerekiyor. Sevgiyle yaklaştığımız her zaman her insan bize güzel bir dönüş yapabilir. Taylan da bunun örneği. Müzik hem odaklanmayı sağlıyor hem kendi duygularını notalarla karşıya yansıtmasını sağlıyor. Taylan da müzikle beraber hem kendi duygularını yansıtıyor hem de daha rahat bir şekilde ilerlemeye başladı. Onun gösterdiği çaba, bizi de müzik çalışmalarında motive ediyor” ifadelerini kullandı.
Rektör Özkan, genç piyanistin performansını beğeniyle izledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
————–
– Taylan’ın piyano çalarken rektör Özkan ve ailesinin dinlerken
– Rektör Özkan’ın alkışları
– Taylan’ın anne ve babası ile beraber
– Taylan’ın konuşması (Fazıl Say gibi piyanist olmak istiyorum)
– Annenin açıklamaları
– Rektör Özkan’ın Taylan’a hediye verirken
– Arkadaşının Taylan ile ilgili sözler
HABER-KAMERA: ANTALYA,(DHA)