1) 15 SENE ÖNCE KAYBOLAN KIZLARINI ARIYORLAR
ZMİR’de, 15 yıl önce ailesiyle pikniğe giden ve o zaman 5 yaşında olan İlayda Taşçı, ormanlık alanda kayboldu. Gerek polisin gerekse jandarmanın araştırmalarına ve İlayda’nın son haline yönelik robot resimlerinin çizilmesine rağmen sonuç alınamadı. Gözyaşları içinde yardım isteyen anne Bedriye Taşçı, “Bazen el işi yapardım, yanıma gelirdi, omzuma yaslanırdı, ‘Anne’ derdi. Ben de ‘Bırak, el işi yapacağım’ derdim. Şimdi diyorum ki keşke el işi yapmasaydım, çocuğumla oynasaydım, bütün zamanımı onunla geçirseydim. Lütfen benim sesimi duyun, kızımı bulun” dedi.
Buca ilçesinde yaşayan Bedriye Taşçı, 9 Nisan 2006’da, 5 yaşındaki kızı İlayda Taşçı’yı da alıp, akrabalarıyla Kaynaklar mevkiine pikniğe gitti. Akşam saatlerine kadar burada vakit geçiren Bedriye Taşçı, eve dönmek üzere hazırlık yaptığı sırada, kızı İlayda’yı göremedi. Taşçı ve o sırada yanında olan akrabaları kendi çabalarıyla bölgede arama yaptı. Ancak yapılan aramalardan sonuç alınamadı. Bunun üzerine Taşçı, durumu jandarma ekiplerine bildirdi. Jandarma ekiplerince İlayda’yı bulmak için çalışma başlatıldı. İlayda’nın kaybolduğu bölgede günlerce köpeklerle arama yapıldı, gidebileceği yerlere bakıldı. Ancak yapılan tüm çalışmalara rağmen İlayda bulunamadı. Bir süre sonra ?İlayda’nın piknik alanında top oynayan kuzeni, bir kişinin, küçük kızı otomobile zorla bindirdiğini iddia etti. Yol üzerindeki güvenlik kameralarının kayıtlarında, görüntüye rastlanılmadı. Köpeklerle piknik alanını günlerce arayan jandarma, olay günü o bölgede bulunan 12 bin 120 kişinin cep telefonu kayıtlarını incelerken, 214 kişi üzerinde yoğunlaşıldı. Tespit edilen şüphelilerin evleri ve iş yerleri arandı. Jandarma, yüzlerce ihbarı değerlendirdi, binlerce kişiyi sorguladı; ancak yıllarca süren araştırmalardan sonuç alınamadı. İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde, çalıntı otomobille yakalanan M.A.A. (16) da ifadesinde, kayıp olan İlayda Taşçı’yı kaçırıp, bir aileye sattıklarını, bir kadını altınları için kaçırdıktan sonra öldürüp, gömdüklerini ve çok sayıda hırsızlık suçuna karıştıklarını anlattı. Ancak daha sonra M.A.A.’nın da yalan söylediği ortaya çıktı.
‘KEŞKE BÜTÜN ZAMANIMI ONUNLA GEÇİRSEYDİM’
15 yıldır gözyaşlarının dinmediğini söyleyen anne Bedriye Taşçı, olay günü pikniğe hiç gitmek istemediğini belirterek, “Olay gün sabah küçük kardeşimle pazara gittik, ardından da pikniğe gittik. Benim içimden hiç gelmiyordu gitmek ama ısrar ettikleri için gittik. İlayda çocuklarla oynamaya başladı. Sonra gelip bana, ‘Anne, bana bir bardak meşrubat verir misin’ dedi. Ne zaman o meşrubattan görsem gözümde o an canlanıyor. Kaybolduğu gün bana, ‘Anne dişim ağrıyor’ demişti. Sanki onun ağrısı o gün bugündür hep benim dişimde. Onun o küçük elleri, yüzü hep benim gözümün önünde. Bazen el işi yapardım, yanıma gelirdi, omzuma yaslanırdı, ‘Anne’ derdi. Ben de ‘Bırak, el işi yapacağım’ derdim. Şimdi diyorum ki keşke el işi yapmasaydım, çocuğumla oynasaydım, bütün zamanımı onunla geçirseydim” diye konuştu.
‘KIZIMIN KAÇIRILDIĞINA EMİNİM, YER YARILDI DA İÇİNE GİRMEDİ’
Bedriye Taşçı, kızının kaçırılıp evlatlık verildiğini düşündüğünü dile getirerek, “Hep ‘yaşıyor’ diye hissediyorum, gönlüme öyle doğuyor. Ben o küçük İlayda’yı istiyorum, hep gözümde o 5 yaşındaki İlayda var. Gece çoğu zaman yastığımla boğuşuyorum. Kapı çalacak, biri arayacak, biri merhamete gelecek ve İlayda’mı gelecek diye bekliyorum. Buradan bütün herkese sesleniyorum. ‘İlayda kaçırıldı’ diye düşünüyorum ve belki o kaçıran annedir, babadır, evlattır, bilmiyorum. Lütfen benim kızımı getirin, davacı bile olmayacağım. Yeter ki kızımı getirsinler, yemin ederim davacı olmayacağım. 15 senedir her gece, ‘Onu kaçıran imana gelsin de kızımı getirsin’ diye İlayda’ma Ayet-el Kürsi okuyorum. Herkes ona beddua ediyor ama ben ‘Şaşırdı ve imanına yenik düştü’ diye düşünüp, tekrar imana gelsin de kızımı getirsin diye dua ediyorum. Ben kızımın kaçırıldığına eminim, yer yarıldı da içine girmiş olamaz” dedi.
‘YARIM SAAT İÇİNDE KAYBOLDU, O GÜN BUGÜNDÜR ARIYORUZ’
Okulda hizmetli olarak görev yapan baba Saim Taşçı, pikniğe gidildiğinde kendisinin iş yerinde olduğunu kaydederek, şunları söyledi:
“Piknik bize zehir oldu. Bugün İlayda’mın kayboluşunun üzerinden 15 sene geçti. Şu an yaşıyorsa 20 yaşında. Anlatacak o kadar çok şey var ki, bitmiyor. Ben iş yerindeydim, eşim, ağabeyi ve kayınbiraderi ile pikniğe gitmişlerdi. Saat 15.00 civarı piknik alanına varıyorlar. Saat 17.30-18.00 arası da İlayda’nın olmadığını fark ediyorlar. Yarım saat içinde İlayda kayboluyor. O gün bugündür arıyoruz ancak bulamadık. O gün saat 23.00 sıralarında piknik alanına gidildi ve kokuya duyarlı köpeklerle arama yapıldı. Belli noktadan sonra çocuğun izinin kaybolduğu söylediler. Zaten görgü tanıkları da o noktada çocuğun beyaz otomobille alındığını söylüyor. Kayınbiraderimin küçük oğlu var, ‘Top oynarken ufak kız çocuğunun beyaz arabaya bindiğini gördüm ama onun İlayda olduğunu fark etmedim’ dedi. Senelerdir İlayda’dan haber alamadık, hala da aramaya devam ediyoruz.”
‘RÜYAMDA BANA, ‘BABA BURADAYIM’ DİYE SESLENİYOR’
Saim Taşçı, görenlerin ve duyanların telefon açması halinde, dünyanın öbür ucunda da olsa kızlarını gidip alacaklarını ifade ederek, “Yeter ki bize yardım etsinler. Yetkililere sesleniyorum, bize ne olur yardım edin. Telefonumda fotoğraflarını her gördüğümde rüyama giriyor. Rüyamda yüzünü hiç göremedim, sadece sesini duyuyorum. Rüyamda bana, ‘Baba buradayım, baba buradayım’ diye sesleniyor. Sadece sesini duyuyorum, yüzünü bir türlü göremedim. Kardeşi, kuzenleri çok etkilendi. Bana hep, ‘Baba İlayda ne zaman gelecek’ diye soruyorlar. Sabırla bekliyoruz, inşallah kapıyı çalıp gelecek. Bu zamana kadar çok ihbar oldu, ama sonuç yok. Gerçek ihbar gelmedi. Ya da geldi de bizim haberimiz olmadı, bilmiyorum” diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
– Anne Bedriye Taşçı ile röp.
– Baba Saim Taşçı ile röp.
– Anne Taşçı’nın, İlayda’nın kıyafetlerini koklamasından görüntü
– Çiftin, İlayda’nın fotoğrafına bakmasından görüntü
– Anne Bedriye Taşçı’nın ağlamasından görüntü
– Genel ve detay görüntü
Haber: Davut CAN – Kamera: Mücahit BEKTAŞ / İZMİR, (DHA)
============================
2) SABAHA KARŞI KAPALI MEKANDA TOPLU HALDE OYUN OYNARKEN YAKALANDILAR
KOCAELİ’nin Darıca ilçesinde, dernek içerisinde oyun oynayan 23 kişi saat 05.00’de yapılan baskınla yakalanırken, koronavirüs tedbirlerine uymamaları nedeniyle ceza kesildi.
Darıca’da bir dernek içerisinde oyun oynandığı bilgisi üzerine polis ekipleri harekete geçti. Saat 05.00’de yapılan baskında dernek binasında oyun oynayan 23 kişi tespit edildi. 23 kişiye koronavirüs tedbirleri kapsamında sosyal mesafe ve maske takma kurallarına uymamaları nedeniyle ceza kesildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
– (Polis kamerası) dernek binasındaki kişilerden görüntü
HABER: KOCAELİ, (DHA)
====================
3) ‘HURMAYI TATLANDIRMAK İÇİN GLİKOZ ŞURUPLU SUYA BATIRIYORLAR’
ESKİŞEHİR’de ramazan ayı ile birlikte hurma satışları artarken, aktar Koray Özkılıç, iftar ve sahurların vazgeçilmezi olan hurma alışverişi konusunda uyarılarda bulunarak, “İran ve Libya’dan gelen hurmaların şeker oranı düşük olduğundan dolayı, satışını hızlandırabilmek için glikoz şuruplu suya batırıyorlar. En önemlisi şeker hastaları, glikoz şurubunu aldıkları zaman şeker ile ilgili problem yaşayacaklardırö dedi.
Eskişehir’de, ramazan ayının gelmesiyle birlikte iftar ve sahur sofralarının vazgeçilmezi olan hurma alışverişi hızlandı. Arifiye Mahallesi’ndeki dükkanında 17 çeşit hurma satan aktar Koray Özkılıç, vatandaşlara uyarılarda bulundu. Özellikle İran ve Libya’dan gelen şeker oranı düşük hurmaları tatlandırmak için glikoz şuruplu suya batırıldığını ifade eden Özkılıç, “Hurma çeşidimiz bol. Arabistan, İran, Tunus, Cezayir ve Libya’dan gelen 17 çeşit hurmamız var. Hurma fiyatları 15 liradan başlıyor, 80 liraya kadar çıkıyor. Hurmanın özelliği oruçluyken tok tutmasıdır, lif oranı yüksek olduğu için açlık hissettirmemesidir. İran ve Libya’dan gelen hurmalarda şeker oranı düşük olduğundan dolayı, bunun satışını hızlandırabilmek için glikoz şuruplu suya batırıyorlar. Bun bunu tasvip etmiyoruz. Hurma kendisi zaten tatlı, bir de glikoz şurubunun içerisine girdiği zaman tadı artabilir ama dayanıklılığı azalır, çok kısa sürede tüketilmesi gerekir. En önemlisi, şeker hastaları glikoz şurubunu aldıkları zaman şeker ile ilgili problem yaşayacaklardırö dedi.
‘HURMANIN ŞAHI, MEDİNE MEBRUM HURMASIDIR’
Piyasada satılan, Medine hurmasının genetiği ile oynanarak üretilen Kudüs hurmasının yumuşak olmasından dolayı yaşlılar tarafından çok tercih edildiğini ancak lif oranının düşük olması nedeniyle vücuda bir faydasının olmadığını belirten Özkılıç, “En iyisi Medine hurmalarıdır. Lif oranı yüksek olan hurmadır. Fakat bunun yanında maalesef her alanda olduğu gibi, gıda sektöründe de hurmada bizim Kudüs hurması dediğimiz bir hurma çeşidi var. Bu hurma Medine hurmasının genetiği ile oynanarak, yetiştiriliyor. Kudüs hurması yumuşak bir hurma. Bu yüzden yaşlıların çoğunlukla tercih ettikleri bir hurma. Lif oranı düşük, lezzet olarak güzel ama vücuda protein olarak pek bir şey vermeyen bir hurma. Yaşlılar dişlerinden dolayı ekseriyetle bu hurmayı tercih ediyor. Oysa almış oldukları hurma hiçbir işe yaramaz. Hurmanın şahı Medine Mebrum hurmasıdır. Medine hurması 2-3 yıl kalsa da hiçbir şekilde bozulmaz ve özelliğini kaybetmez. Çünkü sert hurmadır, lif oranı yüksektir. Ama Kudüs hurması buzhaneden çıktıktan sonra bir ay içinde satılmazsa bozulmaya başlar. Lezzeti, tadı kaybolur ve dışında beyazımsı bir renk meydana gelirö diye konuştu.
Görüntü dökümü:
-Hurmalardan detay
-Koray Özkılıç ile röp
-Alışveriş yapanlar
-Genel görüntüler
Haber-Kamera: Hakan TÜRKTAN-Caner AKSU / ESKİŞEHİR-DHA
=======
4) GÖLCÜK’TE, RAMAZAN SESSİZLİĞİ
BOLU’nun doğa harikası Gölcük Tabiat Parkı’nda, kış ve ilkbahar bir arada yaşanırken, Ramazan ayıyla birlikte sessizlik hakim oldu.
Bolu kent merkezine 13 kilometre uzaklıkta bulunan doğa harikası Gölcük Tabiat Parkı’nda kış ve ilkbahar bir arada yaşanıyor. Tabiat parkının güneş gören kısımlarında karlar erirken, gölge kısımlarda ise beyaz örtü bulunuyor. Her gün, Bolu ve çevre illerden gelen binlerce ziyaretçiyi ağırlayan Gölcük Tabiat Parkı, Ramazan ayının başlamasıyla birlikte sessizliğe büründü. Ayrıca pandemi nedeniyle de tabiat parkına gelişler azaldı. Gölcük’teki yeşil alanlar, iskeleler ve mesire alanları boş kaldı. Gölcük’ün doğa harikası manzaraları ise kendine hayran bıraktı. Boş ve sakin olması nedeniyle yalnızca kuş seslerinin duyulduğu tabiat parkında büyüleyici manzaralar oluştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Gölcük manzaraları
-Boş oturaklar
-Mesire alanları
-Detaylar
Haber-Kamera: Murat KÜÇÜK/BOLU,(DHA)
===============
5) YARALI KÖPEĞİ, POLİS EKİPLERİ VETERİNERE YETİŞTİRDİ
AKSARAY’da güvenlik görevlisi Mehmet Arkaç’ın, otomobiliyle çarptığı yaralı köpeği, Çevre, Doğa ve Hayvanları Koruma polisleri veterinere yetiştirdi. Tedavi altına alınan köpeğin sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi.
Kaza, saat 08.00 sıralarında Aksaray-Nevşehir karayolu Çiftlik Mahallesi kavşağında meydana geldi. Güvenlik görevlisi Mehmet Arkaç (30) otomobiliyle 68 ABF 802 seyir halinde iken yola aniden fırlayan köpeğe çarptı. Köpeğin yaralandığını gören Arkaç, durumu polis ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen Çevre, Doğa ve Hayvanları Koruma polisleri (HAYDİ) polisleri, köpeği aparatla tutup araçların arkasındaki kafes bölüme koyup tedavi için Aksaray Belediyesi’ne ait veterinerliğe götürdü. Burada tedavi altına alınan köpeğin sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi.
Otomibiliyle işe gitmek üzere olduğunu belirten Mehmet Arkaç, öEvden işe doğru gidiyordum. Köpek karşı şeritten bir anda yola fırladı ve benim arabanın altında kaldı. Ben aracımı hemen kenara çekip, polis ekiplerini aradım. Böyle bir yardım yaptıklarını biliyordum. Onlarda hemen geldiler. İnşallah köpek iyi olur. Ekipler veterinere götürüyor. Emniyet ekiplerine çok teşekkür ediyorum.ödedi.
Polis memuru Adem Torun, normalda sürücülerin köpeklere çarpıp kaçtığını belirterek, “Haber merkezimiz Nevşehir yolu Çiftlik Mahallesi yakınlarında bir vatandaşın köpeğe çarptığını bildirdi. Bizde ihbarı alınca hızlı bir şekilde, belirtilen yere gittik. Orada köpeğe çarpan sürücü, köpeğin yol kenarında olduğunu bizlere gösterdi. Çarpmanın etkisiyle köpek yaralanmıştı ve kanaması vardı. Köpeği kendi imkânlarımızla HAYDİ aracına alıp, ardından Aksaray Belediyesi barınağındaki veterinere götürdük. Şu an burada tedavisi yapılıyor. İnşallah sağlığına kavuşacak. Bu köpeğe çarpıp başında bekleyen duyarlı vatandaşa da teşekkür ediyoruz. Halkımızdan böyle davranışların artmasını bekliyoruz sonuçta onlarda bir canlı. Bizim görevimizde hayvanların yardımına koşmakö diye konuştu.
(Görüntü Dökümü
—————–
– Köpeğin yol kenarında görüntüsü
– Polis memuru Adem Özturun’un yaralı köpeği sevmesi
– Polis ekiplerinin aparatla köpeği sakinleştirip araca taşıması
-Aracın arkasındaki sepete koyması
-Kanaması olan köpeği Aksaray Belediyesi veterinere yetiştirmesi
– Veterinere giden köpeğin sedyeye alınışı
– Sedyede giderken görüntüsü
-Köpeğe çarpan güvenlik görevlisi Mehmet Arkaç’ın açıklaması
-Polis memuru Adem Torun’un açıklaması
Haber- Kamera: Erkan ALTUNTAŞ AKSARAY DHA))