1) RUS SAVAŞ GEMİSİ ‘NOVOCHERKASSK’, ÇANAKKALE BOĞAZI’NDAN GEÇTİ
ÇANAKKALE Boğazı’ndan geçen Rus Donanması’na ait 142 borda numaralı ‘Novocherkassk’ adlı savaş gemisi, Ege Denizi’ne doğru yol aldı. Marmara Denizi’nden saat 08.00’de Çanakkale Boğazı’na giriş yapan Rus Donanması’na ait 142 borda numaralı ‘Novocherkassk’ adlı savaş gemisi, saat 10.00 sıralarında Çanakkale önlerinde oldu. Kilitbahir Köyü dağındaki ‘Dur Yolcu’ yazısı ile Kilitbahir Kalesi önünden geçen geçen Rus savaş gemisinin güvertesinde can yelekli askerin olduğu görüldü.
Gemiye, Çanakkale Boğazı’ndan geçişine Türk Sahil Güvenlik botu eşlik etti.
Görüntü Dökümü
——————–
-Geminin boğazdan geçişi
-Detaylar
Nedim BAYHAN/ÇANAKKALE, (DHA)-
===================================================
2) ERZURUM’DA NİSAN AYINDA KAR ŞAŞKINLIĞI
ERZURUM’da bahar beklenirken, gece saatlerinde yağan kar, kent merkezini yeniden beyaza bürüdü. Ramazanın ilk günü evlerinden çıkan vatandaşlar gördükleri manzara karşısında şaşkına döndü. Antrenmana giden milli boksör Eylem Çankaya, hayvanseverler tarafından ağaçlık alana bırakılan kuş yuvalarının karlarını temizledi.
Dün gece yarısına doğru başlayan kar yağışı zaman zaman etkisini arttırdı. Giderek şiddetini artıran kar, kısa sürede cadde, sokak ve park halindeki araçları kapladı. Kentte bulunan bir çok büst kardan adama döndü. Ramazanın ilk günü olan 13 Nisan sabahı evlerinden çıkanlar araçlarının karlarını temizledi. Kıştan kalma günleri hatırlatan kar yağışına sevindiklerini söyleyen vatandaşlar, bu aylarda yağan karın bereketli olduğunu belirtti.
Sabah evinden çıkıp antrenmana giden milli boksör Eylem Çankaya, yolunun üzerindeki parkta bulunan kuş yuvalarının içini ve dışını kardan temizledi. Hangi mevsimde yağarsa yağsın karın Erzurum’a çok yakıştığını söyleyen Çankaya, “Erzurumlular olarak bu duruma alışkınız. Geçen yıl da nisan ayında köyde eksi 40 dereceyi gördük. Bir tilki donarak ölmüştü. Erzurum’a sıcak yakışmıyor. Erzurum’daki hayvansevreler tarafından kuş ve kediler için parka bırakılan yuvaların yüzeyi ve içeresine dolan karları temizledim” diye konuştu.
Metoroloji 12’inci Bölge Müdürlüğü yetkileri, bölgede havanın çok bulutlu, aralıklı karla karışık yağmurlu geçeceğini, Erzincan ve Iğdır çevrelerinin çok bulutlu, yer yer gök gürültülü sağnak yağışlı olacağını belirtti. Sıcaklıkların mevsim normalleri civarında seyredeceğinin kaydedildiği açılamada; rüzgarın Güney yönünden hafif, ara ara orta kuvvette esmesi beklendiğini, bölge genelinde yüksek kar örtüsü olan dik yamaçlarda ise çığ oluşma riskine karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerektiği konusunda uyarı yapıldı.
Meteoroloji 12’inci Bölge Müdürlüğü, dün gece hava sıcaklığının sıfırın altında olmak üzere Ağrı’da 5 ve Erzurum’da 2 dereceye kadar düştüğünü açıkladı.
Görüntü Dökümü
——————–
-Gece kar yağışından cadde ve sokak detayları
-Gece kar yağışı sırasında B.B Erzurumspor yazısı
-Gece kar yağışında Erzurum bar ekibi heykellerinden detaylar
-Erzurum yazısının gece kar yağışı altında görüntüsü
-Gündüz üzerleri karla kaplı araçların görüntüsü
-Vatandaşların araçlarının karını temizlemesi
-Araç trafiği görüntüsü
-Karlı bank ve uçak maketi görüntüsü
-Milli sporcu Eylem Çankaya ile röp
-Eylem Çankaya’nın kuş yuvalarındaki karları temizlemesi
-Erzurum bar ekibi heykellerinin karla kaplı detayları
Haber: Turgay İPEK / Kamera: Oktay POLAT / ERZURUM, (DHA)
===================================================
(ÖZEL)
3) UYGARLIK TARİHİNE IŞIK TUTAN 12 BİN YILLIK HİLAR MAĞARALARI VE ÇAYÖNÜ’NDE KAZI BAŞLIYOR
DİYARBAKIR’ın Ergani ilçesindeki, insanların göçebelikten yerleşik hayata, avcılıktan tarımsal üretime geçip, köy yaşantısının ilk temellerinin atıldığı 12 bin yıllık geçmişe sahip Hilar Mağaraları ve Çayönü’nde kazı çalışmaları başlıyor. Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu, “Kazıların 12 aya alınması ile ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığımızın bir çalışması var. Buradaki kazı çalışmalarının tamamlanmasını arzu ediyoruz. Önümüzdeki dönem UNESCO listesine girmesi için çalışma yapılabilir” dedi.
Ergani ilçesine bağlı kırsal Sesverenpınar Mahallesi’nde birinci derece arkeolojik sit alanı olarak tescillenen Hilar Mağaraları ve 500 metre kuzeyindeki Çayönü yerleşkesi, uygarlık tarihi açısından önemli bir yere sahip. 1964 yılında başlayan kazı çalışmalarında elde edilen milattan önce 7500 ila 5500 yılları arasındaki döneme ait kalıntı ve buluntularla bölgenin ilk buğday, nohut, mercimek gibi ürünlerin ekildiği, koyun ve keçilerin de evcilleştirilerek avcılıktan yerleşik hayata geçildiği yer olduğu ortaya çıktı.
‘DÜNYA UYGARLIK TARİHİNE IŞIK TUTUYOR’
Kazı çalışmalarında, Cilalı Taş Devri’ne ait önemli bulgular, kemikten yapılan kaşık ve çatal görevi gören aletler ile kaya mezarları ve kabartmalar gün yüzüne çıktı. Bölgede göçebelikten köy yaşantısına, avcılıktan tarımsal üretime geçilerek yerleşik köy yaşantısının ilk temellerinin atıldığı belirlendi. ‘Neolotik Devrim’ olarak bilinen bölge yerleşik tarıma dayalı bu yaşam biçimi, beslenme ekonomisi, insan-doğal çevre ilişkileri ve kültür tarihiyle birçok ilki içinde barındırırken, dünya uygarlık tarihine ışık tuttuğu bildirildi.
‘DİYARBAKIR, İNSANLIĞIN ANAVATANI’
Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca başlatılacak kazı çalışmalarının kesintisiz süreceğini söyledi. Diyarbakır’ın insanlığın anavatanı olduğunu anlatan Vali Karaloğlu, şöyle konuştu:
“Diyarbakır dediğimiz yer, Yukarı Mezopotamya’nın merkezi, Mezopotamya da insanlık tarihinin, medeniyet tarihinin en önemli merkezi. Burası insanlığın toplayıcılık ve avcılıktan yerleşik hayata geçtiği, tarımsal faaliyetlere başladığı, ilk defa buğdayın, arpanın, baklagillerin tarımsal faaliyet olarak yetiştirildiği bir bölge. Bilim insanları Çayönü kazılarında ortaya çıkan arkeolojik eserlerden bunu zaten ortaya koydu. ‘Diyarbakır insanlığın anavatanı’ diyoruz. İnsanlığın ilk yerleşim alanlarından bir tanesi. 12 bin yıllık bir şehirden bahsediyoruz. Çayönü ve Hilar Mağaraları da Diyarbakır’ın 12 bin yıllık yaşını ortaya koyan çok önemli bölgelerden bir tanesi. Kazıların 12 aya alınmasıyla ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığımızın bir çalışması var. Buradaki kazı çalışmalarının tamamlanmasını arzu ediyoruz” diye konuştu.
UNESCO’YA ADAY GÖSTERİLECEK
Önümüzdeki dönem yapılacak çalışmalarla bölgenin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınması için çalışma yapılacağını ifade eden Vali Karaloğlu, “Bu bölgede yaşayan, Ergani’de yaşayan, Diyarbakır’da yaşayan insanımız elimizdeki tarihi varlıkların değerini bilecek ki dönüp dünyaya ‘Elimizde şöyle kıymetli bir varlığımız var. Bunu artık insanlığın ortak değeri haline getirelim’ diyebilelim. Biz daha belki birinci aşamayı tamamlayabilmiş değiliz. O konuda çok çalışma yapmamız lazım. Arkeolojik kazılarda ortaya çıkan eserler Diyarbakır müzemizde sergileniyor. İnsanlığın anavatanında çıkan eserleri ziyarete bekliyoruz.”
Görüntü Dökümü
——————–
Muhabir Emrah Kızıl anons
Hilar Mağaraları
Hatıra fotoğrafı çeken gelin ve damat
Tarihi yeri gezmeye gelen vatandaşlar
Mağaraların bulunduğu alandan detay
Mağaranın içinde detay
Kaya mezarlıkları
Vali Münir Karaloğlu ile röp.
Vali Karaloğlu’nun incelemesi
Mağaranın içinde ezan okunması
Drone
Alandan detay
Çayönü
Genel ve detay
Haber-Kamera: Emrah KIZIL-Serdar SUNAR/ERGANİ(Diyarbakır),(DHA)
====================================================
4) BIÇAKLI KAVGADA YARALANAN 2 KARDEŞTEN BİRİ ÖLDÜ (2)- YENİDEN
ADANA’da Orhan Sükmen’in, araç alışverişi nedeniyle çıkan kavgada bıçakladığı 2 kardeşten Cihat Özdağ (63), tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Kagada kendisi de yaralanan, tedavisinin ardından gözaltına alınan Sükmen ile yanındaki arkadaşı Ahmet B. tutuklandı. Olay, önceki gün saat 18.00 sıralarında merkez Seyhan ilçesi Ziyapaşa Mahallesi’nde meydana geldi. Cihat ve Cahit Özdağ (54) kardeşler, araç alışverişi nedeniyle husumet yaşadıkları öne sürülen Orhan Sükmen’in evine gitti. Tarafların arasında çıkan tartışma, kavgaya dönüştü. Cihat Özdağ, yanında getirdiği odunla Sükmen’i dövmeye başladı. Bu sırada Sükmen’in yanında bulunan arkadaşı Ahmet B. (62), evin kapısını içeridekilerin üzerine kilitleyerek kaçtı. Orhan Sükmen de evden aldığı bıçakla Özdağ kardeşlere saldırdı. Kavgada Özdağ kardeşler bıçakla, Orhan Sükmen de başına aldığı odun darbeleriyle yaralandı.
İhbar üzerine adrese polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Evin kilitli kapısını kırıp içeri giren polis, 3 kişiyi de yerde yatarken buldu. Sağlık ekibinin ilk müdahalesini yaptığı yaralılardan Özdağ kardeşler Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne, Sükmen ise Seyhan Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Ancak yaralılardan Cihat Özdağ, doktorların tüm çabasına karşın kurtarılamadı.
KAÇMASINLAR DİYE KAPIYI KİLİTLEMİŞ
Hastanedeki tedavisinin ardından taburcu olan Orhan Sükmen, İl Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekiplerince gözaltına alındı. Kavga sırasında evin kapısını kilitleyip kaçan Ahmet B. ise polis tarafından yakalandı.
Orhan Sükmen ifadesinde, Özdağ kardeşlere borcu olmadığını, aksine onların kendisine borcu olduğunu öne sürdü. Ahmet B. ise, Orhan Sükmen’i darbedenlerin kaçmamaları için kapıyı kilitlediğini iddia etti.
İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden 2 şüpheli, çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.
Görüntü Dökümü
———————–
*Güncel*
– Şüphelilerin emniyetten çıkarılması
– Emniyet Müdürlüğü tabelası
*Arşiv*
– Olay yerinden genel görüntüler
– Ambulanstan görüntü
– Polis ekiplerinden görüntüler
– Kavgada kullanılan odunun görüntüsü
Haber: Anıl ATAR – Kamera: ADANA, (DHA)
===================================================
5) BU KÖYE SEYYAR SATICI VE DİLENCİLER SADECE CUMA GÜNÜ GİREBİLİYOR
TOKAT’ta merkeze bağlı Bozatalan köyünde, dolandırıcılık ve hırsızlık olaylarının yaşanmaması için girişe ‘Cuma günleri haricinde köye satıcı veya dilenci girmesi yasaktır’ yazılı tabela asıldı. Köy muhtarı Ahmet Tosun (40), diğer günlerde herkesin işinde gücünde olduğunu ama cuma namazı için herkesin köyde bulunduğunu belirterek, böyle bir uygulama yaptıklarını söyledi.
Kent merkezine 20 kilometre uzaklıktaki 300 haneli Bozatalan köyünde yaşayanlar, dolandırıcılık ve hırsızlık olaylarının yaşanmaması ve seyyar satıcı ve dilenci kılığına girerek gelen kişilerin engellenmesi amacıyla yabancıların köye girişini yasaklama kararı getirdi. Köyün huzuru ve güvenliği için alınan bu karar girişe asılan, “Cuma günleri haricinde köye satıcı veya dilenci girmesi yasaktır” yazılı tabela ile duyuruldu. Karar ile dilencilerin ve seyyar satıcıların köye girmesi yasaklandı.
Aldıkları kararı köy sakinlerinin memnuniyetle karşıladığını ifade eden muhtar Ahmet Tosun, “Son günlerde pandemi nedeniyle köylere hırsızlık soysuzluk için gelip dolandıranları duyduk. O yüzden buraya bu levhayı astık. Hafta içi her kim gelirse gelsin yasak. Cuma günleri de gerçekten ihtiyaç sahipleri ihtiyaçlarını görsün diye izin verdik. Köyümüze dilenci, yardıma muhtaç olduğunu söyleyenler geliyorlar. Köylü de bunları gerçekten mağdur bilerek kapısını açıyor. Çıkarken de hırsızlık yapıp çıkıyor. ‘Sağlıkçıyım’ diye gelenler de varmış. Biz de bu yüzden böyle bir karar aldık. Hafta içi herkes işinde gücünde, tarlasında, bahçesinde çalışıyor. Cuma günü namaz için herkes genelde köyde oluyor. Dolayısıyla kimin geldiğini gittiğini herkes daha rahat görebilir” dedi.
Köyde koruculuk yapan Tarık Türk ise, “Köyümüzü korumak bizlere düşüyor. Buraya hurdacılar, dilenciler geliyorlar, bazen hırsızlık yapıyorlar. Biz de böyle bir karar aldık. Geldikleri zaman burada kadınları, çocukları kandırıyorlar. Bunu da önlemiş olacağız” diye konuştu.
Görüntü Dökümü
——————–
-Köyden görüntüler
-Köy girişine asılan tabela
-Muhtar Ahmet Tosun’un konuşması
-Korucu Tarık Türk’ün konuşması
Haber-Kamera: Fatih YILMAZ/TOKAT, (DHA)
=====================
6) KORONAVİRÜSÜ YENDİ, DÖVMESİNİ VÜCUDUNDA ÖLÜMSÜZLEŞTİRDİ
ANTALYA’nın Alanya ilçesinde koronavirüsü yenip sağlığına kavuşan Akın Baycan (43), vücuduna bu hastalığı sembolize eden dövme yaptırdı.
Alanya’da yaşayan Akın Baycan, yaklaşık 4 ay önce koronavirüse yakalandı. Baycan, zorlu geçen tedavi sürecinin ardından sağlığına kavuştu. Akın Baycan, iyileşmesinin ardından tüm dünyayı etkileyen bu virüsü vücuduna dövme yaptırmaya karar verdi. Dünyanın ilk frenchise dövmecisi olma özelliğine sahip Cleopatra Ink’in Damlataş şubesine gelerek dövme yaptırmak istediğini söyleyen Baycan, dövme sanatçısı Eser Kuşer’e nasıl bir tasarım istediğini anlattı. Sanatçı Eser Kuşer, Baycan’ın göğsüne koronavirüsle alakalı bir dövme işledi.
‘YÜZ YIL SONRA DA KONUŞULACAK BİR OLAY’
Eser Kuşer, koronavirüs süreci nedeniyle artık maskeli portreler yapmaya başladıklarını anlatarak, “Çeşitli dövme talepleri geliyor. Sonuçta bin yılda bir insanların başına gelebilecek bir olay. Bununla ilgili şeyleri insanlar bedenlerinde taşımak isteyebiliyor. Hastalığı yenen insanlar bununla ilgili dövmeler yaptırıyor. Maske dövmeleri çok yapılıyor. Önceden portre dövmeleri yapıyorduk, şu an o portrelerin üzerine maske dövmeleri de yapabiliyoruz. İnsanlar bu tarz şeyler de isteyebiliyor. Yüz yıl sonra da konuşulacak bir olay olduğu için insanlar bunu bedenlerinde taşımayı isteyebiliyor. Biz de onlara elimizden geldiğince yardımcı oluyoruz. Genelde koronavirüsü yenip gelen insanlara yapılan dövmeler biraz daha içerisine hikaye katabiliyor. Dövme ucu bucağı çok açık bir olay. İstenilen şey vücuda işlenebiliyor, hayal etmesi yeterli. İnsanlar kendi hikayeleriyle birlikte bize birleştirip farklı şeyler yaptırabiliyorlar” dedi.
‘BU HASTALIĞI ÖLÜMSÜZLEŞTİRMEK İSTEDİM’
Koronavirüsü atlatan Akın Baycan da bunu ölümsüzleştirmek istediğini dile getirerek, “Yaklaşık 1,5 yıldır koronavirüsle mücadele ediyoruz. Bu süre içerisinde ben de biraz bu hastalığı hafife aldım galiba ve bu hastalığa yakalandım. Tedavi süreci geçtikten sonra da dövmeyi de seven bir kişiyim aynı zamanda, ben de atlattığım bu hastalığı ölümsüzleştirmek istedim. Bu yüzden Cleopatra Ink bünyesinde tasarımcı olarak çalışan arkadaşım Aydın ile görüştüm. Sonrasında bunu en iyi kim yapar diye konuştuk ve Eser Kuşer’e ulaştık. Eser de sağ olsun bana unutamayacağım, harika bir dövme yaptı” diye konuştu.
Görüntü Dökümü
——————–
– Akın Baycan’ın Cleopatra Ink’e gelişinden görüntüler
– Dövmenin tasarımı hakkında konuşulurken görüntüler
– Dövmenin yapım aşamalarından genel ve detay görüntüler
– Dövmenin son halinin görüntüleri
– RÖP 1: Eser Kuşer (dövme sanatçısı)
– RÖP 2: Akın Baycan (dövmeyi yaptıran kişi)
HABER-KAMERA: Burcu MUTLU- Engin ANAK/ALANYA (Antalya), (DHA)
===================================================
7)DATÇA’NIN KADIN RAMAZAN DAVULCUSU, ALKIŞLARLA KARŞILANIYOR
MUĞLA’nın Datça ilçesinde, 3 yıldır ramazan davulculuğu yapan 44 yaşındaki Özlem İsar, kanser hastası olmasına rağmen geleneği yaşatmak için, dün gece sokak sokak dolaşıp, maniler eşliğinde Datçalıları sahura kaldırdı. Ramazan ayının ilk gecesi, davulun sesini duyup kapıya çıkan Datçalılar, elinde davulu ve yöresel kıyafeti ile İsar’ı bu yıl da karşılarında gördükleri için mutlu olup, kendisini alkışlayarak destekledi.
İstanbul’da televizyon ve radyo programcılığı, reklamcılık ve sürücü kursu hocalığı gibi çeşitli işlerde çalıştıktan sonra eşinden boşanan Özlem İsar, Datça’ya yerleşip, müzisyenliğe başladı. Datça’nın eğlence gecelerinde çaldığı davuluyla, ‘Malatyalı Özlem’ adıyla herkesi kendine hayran bırakan İsar, ramazan davulculuğunu da hobi olarak sürdürüyor. İsar, Datça’nın tek ramazan davulcusu olarak büyük ilgi görüyor.
GELENEĞİ YAŞATIYOR
Datça’da unutulmaya yüz tutan ramazan davulculuğu geleneğini 3 yıl önce tekrar hatırlatan Özlem İsar, bir yıldır kolon kanseri tedavisi görmesine rağmen bu yıl da davul aşkı ile ilçenin sokaklarını arşınlamaya başladı. İsar, Datça sokaklarını dolaşarak, maniler eşliğinde davul çalıp, Datçalıları ramazan ayının ilk sahuruna kaldırdı. Ramazan davulu geleneğinin yaşatılması gerektiğini ifade eden İsar, “Ramazan ayında bu yıl da davulumun başında olduğum için mutluyum. Datça’da 3 yıldır ramazan davulunu çalıyorum. Bu yıl dördüncü senemiz. İnşallah, Allah sağlık sıhhat verdiği müddetçe Datça halkına ramazanı, davulum ve en güzel dilekler ve manilerle yaşatmaya devam edeceğimö dedi.
‘BAŞLANGIÇTA YADIRGAYANLAR OLDU’
Ramazan ayında, davulunu ilk eline aldığında kendisini yadırgayanların olduğunu belirten İsar, “Ne işin var, davul erkek olgusudur’ dediler. Ama ben davula olan sevdam ve ramazan ayına olan saygım, atalarımızdan, dedelerimizden gelen bu geleneği yaşatma aşkı ile yolumdan dönmedim. 3 yıldır ramazan ayında davul çalıyorum. Başlangıçta yadırgayanlar da benimsedi, artık ‘iyi ki varsın’ diyorlar” dedi.
KANSER TEDAVİSİ GÖRÜYOR
Hastalığına rağmen ramazan davulu çalmayı sürdüren İsar, “Bir yıldır kolon kanseri tedavisi görüyorum. Kanser olmam, ramazan davulu çalmama engel değil, olamaz da. Davul aşkıyla, inanıyorum ki, bu kanseri de yeneceğim. Hastalıkta ‘moral çok önemli’ derler. Ben gerçekten de Datça’da o morali iliklerime kadar yaşıyorum. İyi ki de Datça’dayım. Datça’da olmasam bu hastalıkla nasıl baş ederdim, bilemiyorum. Bu yıl Allah’ın izniyle hasta da olsam, ‘Davul çalabilecek misin?’ diye sorduklarında hiç tereddüt etmeden çalacağımı söyledim. ‘Yorulursun’, dediler. Yorulmam dedim. ‘Mutlu olacak mısın’ dediler. Mutlu olurum dedim. ‘Sen mutlu olacaksan çal o zaman’ dediler'” diye konuştu.
Özlem İsar’ın, Datça sokaklarında söylediği manilerden bir kaçı şöyle:
“Haydi Datça sahur vakti / Kur sofranı ye yemeği / Bak davulda Özlem Abla / Geldi sizi kaldırmaya”, “Kanser oldum pes etmedim / İşte yine sizlerleyim / Ben sizleri çok özledim / Kavuştuk geldi ramazan”, “Yine geldi bak ramazan / Korona Datça’dan yaylan / İnşallah bu ramazanda / Sağlık gelir tüm dünyaya”, “Hastalandım vazgeçmedim / Ramazanı iple çektim/ Korona boşa uğraşma / Bak davulda Özlem Abla”
“Türkiye’nin turizm kenti / Bademleri pek lezzetli / İnsanları tatlı dilli / Haydi Datça sahur vakti”
Görüntü Dökümü
——————–
-Datça’nın tek davulcusu bir çocuk annesi Özlem İsar’ın görüntüsü
-İsar’ın Datça sokaklarında davul çalıp maniler söylemesinden görüntü
-Davulun sesini duyup evlerinden çıkanlardan görüntü
-Davulcu Özlem’in manilerini dinleyip ona alkışlarla destek verenlerden görüntü
-Ramazan davulcusu Özlem İsar (43) ile röp.
Haber – Kamera: Mehmet ÇİL / DATÇA (Muğla), (DHA)
========================================================