1) ‘AŞI BİZİM İÇİN EN GÜVENLİ İLAÇ’
ERCİYES Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Farmakoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Ahmet İnal, insanlarda aşı konusunda tereddüt olduğunu belirterek, “İnsanlarımızın ‘Aşının içine farklı maddeler mi konuluyor ya da başka ilaçlar mı konuluyor?’ gibi düşünmemesi lazım. Böyle bir ihtimal yok. Aşılar bizim için en güvenli ilaç” dedi.
Dr. Ahmet İnal, ülkede aşı karşıtlığından çok aşı tereddüdü olduğunu, insanların doğru bilgilendirilmesi gerektiğini söyledi. Dr. İnal, aşıların en güvenli ilaç olduğunu belirterek, “Bizim ilaç olarak kullandığımız belki en güvenli grup, diyebiliriz. Aşının nasıl etki ettiğini anlatmamız lazım. Vücudumuza koronavirüs girdikten sonra savunma hücrelerimiz bu virüsü tanımıyor. Tanımadığı için de virüs hücrelerin içine girdikten sonra bizim savunma hücrelerimiz anormal bir tepki veriyor ve kendi hücrelerimizi yıkmaya başlıyor. Yani bir nevi vücut kendi kendine saldırmaya başlıyor. Mesela nasıl oluyor? Hasta kalp krizi geçiriyor. Böbrek yetmezliğine giriyor ve bunun gibi birçok kronik sorun ortaya çıkıyor. Çocuklara MIS-C hastalığı meydana gelebiliyor. Dolayısıyla aşırı aktif bağışıklık sisteminin olumsuz tüm etkilerini yaşıyoruz” diye konuştu.
‘VÜCUDA VİRÜS TANITILIYOR’
Dr. Ahmet İnal, aşı olunması çağrısında bulunarak, “Bizim aşıda yaptığımız şu; virüsün ölü halini vücuda tanıtmak amacıyla veriyoruz. Vücudun savunma hücreleri virüsü tanıdığı zaman anormal tepki verip, kendi hücrelerine saldırmıyor. Biz bağışıklık sistemine ‘Böyle bir virüs geldiği zaman anormal tepki verme, sen bunu zaten tanıyorsun’ diyoruz. Bizim bağışıklık sistemimiz bu sefer anormal tepki vermeden yine virüsle savaşmaya başlıyor. İnsanlarımızın ‘Aşının içine farklı maddeler mi konuluyor ya da başka ilaçlar mı konuluyor?’ gibi düşünmemesi lazım ya da ‘Aşının içine genetik materyali etkileyecek bir şey mi konuluyor?’ deniliyor. İnsanların öyle bir niyeti olsa biz yurt dışından çok ilaç alıyoruz. Onların içine koyabilirler; ancak zaten böyle bir ihtimal yok. Dolayısıyla aşılar bizim için en güvenli ilaç” dedi.
Görüntü Dökümü
———————–
-Dr. Ahmet İnal ile röportaj
-Genel ve detaylar
Haber-Kamera:Olcay DÜZGÜN /KAYSERİ,(DHA)
===============================================
2) 46 SAAT SONRA BULUNAN OTİZMLİ KERİM CAN’IN BABASI: ÇOK KORKTUM
BURDUR’un Dirmil ilçesindeki ormanlık arazide kaybolan ve 46 saat sonra bulunan otizmli ve işitme engelli 10 yaşındaki Kerim Can’ın babası Adem Güney, oğluna tekrar kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor. “Çok dua ettim” diyen 47 yaşındaki baba Güney, “Ekiplerin oğlumu bulduğu yerden ben de iki kez geçmiştim. Oğlum için çok dua ettim. 3 yaşındayken hastane içinde kayboldu ve kendisi geri gelmişti” dedi. Altınyayla ilçesine bağlı Asmabağ köyünde pazar günü saat 11.30 sıralarında ailesiyle ormanlık alandaki tarlaya giden otizmli ve işitme engelli Kerim Can Güney ortadan kayboldu. Bir süre Kerim Can’ı arayan ailesi izine rastlayamayınca kayıp ihbarında bulundu. İhbar sonrası bölgeye AFAD, jandarma, AKUT, UMKE ve sağlık ekipleri sevk edildi. Kerim Can’ı arama çalışmaları, jandarma, AFAD ve UMKE’ye bağlı 100 ekip ile yaklaşık 200 köylünün katılımıyla sürdürüldü. Kerim Can’ın kaybolduğu arazide yaklaşık 5 kilometre çapında bir alanda arama yapıldı. Kerim Can’ın işitme engelli ve konuşma yeteneğinin de olmaması ekiplerin işini zorlaştırdı. İl Jandarma Komutanlığı ekipleri hem dron hem de köpeklerle aramaya katılırken, Afyonkarahisar AFAD ekipleri K-9 köpekleriyle köye geldi ve arama çalışmalarına dahil oldu. ‘Zeus’ ve ‘Badi’ ismindeki 2 iz köpeği farklı noktalarda dönüşümlü olarak arama çalışmalarına katıldı.
‘OH BE, ÇOK ŞÜKÜR’
Kerim Can Güney’i arama çalışmaları erken saatlerde yeniden başlandı. Ekiplerin ve köylülerin aramaları sürerken, saat 09.30 sıralarında Kerim Can Güney bir taşın arkasında otururken köylüler tarafından fark edildi. Köylüler ve jandarma hemen çocuğun yanına koştu. Yaklaşık 46 saat sonra kaybolduğu noktanın 5 kilometre uzaklığında bulunan Kerim Can’a bir jandarma görevlisi hemen su verdi. Jandarma Astsubay Üstçavuş Hakan Özcan ise Kerim Can’ı kucağına alarak, ‘Oh be. Çok şükür’ diye mutluluktan bağırmıştı.
‘SADECE ANNE VE BABA, DİYOR’
Dirmil ilçesinde berberlik yapan 2 çocuk babası Adem Güney, “Kerim Can, 3 yaşındayken Burdur Devlet Hastanesi’ne gitmiştik. Orada kafeteryada otururken kaybolmuş ve 10 dakika sonra geri gelmişti. İkinci kez kaybolma durumu yaşıyoruz. Oğlum sadece, ‘Anne’ ve ‘Baba’ diyebiliyor. Taşlarla ve kozalaklarla oynar kimseye de bir zararı olmaz” dedi.
‘TİLKİ VE KURTLARIN ZARAR VERMESİNDEN KORKTUM’
Kerim Can’ın kaybolduğu patates tarlasından yaklaşık 7 kilometre uzakta bulunduğunu söyleyen baba Adem Güney, duygularını şöyle dile getirdi: “Jandarma ve ekiplerin oğlumu bulduğu yerden ben de iki kez geçmiştim. Allahıma çok dua ettim. Benim kalbimde birşey yoktur. Ben 30 yıllık esnafım beni herkes bilir. Oğlum için çok dua ettim. 4 yaşındaki oğlum Talip Ali normal. Ama ilk oğlum Kerim Can otizmli. Oğlumun kimseye zararı yoktur. Ormanda tilki ve kurtlar var ve zarar görmesinden çok korktum. Çok dua ettim, benim kalbimde hiçbirşey yoktur. Devletimiz, polisimiz, jandarmamız AFAD’ımız ama herkes Kerim Can’ı bulmak için büyük çaba gösterdi. Millet olarak islam aleminin hamurun kökünde yoğrulduk. Hepimiz çok güçlüyüz. Yoğun aramalarla bizi evladımıza kavuşturdular.”
Susuz kalan ve tedavisi Gölhisar Devlet Hastanesi’nde süren Kerim Can’ın bugün taburcu olması bekleniyor.
Görüntü Dökümü
———————-
-Çocuğun hastane odasındaki görüntüleri (Dün geçilenler)
-Fotoğraflar
HABER: Ahmet İSTEK/BURDUR, (DHA) –
===================================================
(ÖZEL)
3) KURT SALDIRISINA KARŞI BAKIMEVİNDEN KÖPEK SAHİPLENİYORLAR
EDİRNE’nin Bulgaristan sınırındaki ormanlık alanlarda aç kalan kurtlar, Lalapaşa ilçesine bağlı köylere inerek hayvanları parçalamaya başladı. Kurtlarla baş edemeyen köylüler çareyi Edirne Belediyesi Sokak Hayvanları Geçici Bakımevi’nde köpek sahiplenmekle buldu.
Lalapaşa’nın Bulgaristan sınırındaki ormanlık alanda aç kalan kurtlar Süleymandanışment, Hacıdanışment, Sarıdanışment, Vaysal ve Ömeroba köylerine inerek köylünün küçük ve büyükbaş hayvanlarına saldırmaya başladı. Ahırlara kadar giren kurtlar, köylünün onlarca koyununu telef etti, buzağı ve eşeklere de saldırdı. Korkulu rüyaları haline gelen kurtların saldırılarıyla baş edemeyen köylüler, kurtlarla mücadeleyi köpek kullanarak yapmaya karar verdi. Edirne Belediyesi Sokak Hayvanları Geçici Bakımevi’ne giden besiciler, özelikle kangal kırması ‘karaburun’ olarak bilinen onlarca iri köpekleri sahiplenip, köylerine götürdü.’
Hacıdanişment köyünde besicilik yapan İsmail Güner, kurt saldırılarında bugüne kadar 10 koyununun telef olduğunu belirterek, “Koyunlarıma çok kurt geliyor. Ben de o nedenle köpek almaya geldim barınağa. Her gece kurt geliyor hayvanlarımıza ve çok zarar veriyorlar. Öldürüp yiyorlar. 10 tane koyunum bu şekilde gitti. Şimdi alacağım köpekle bu durumun önüne geçmeyi ümit ediyorum” dedi.
‘DUVARDAN ATLAYIP KOYUNLARIMIZI YEDİ’
Süleymandanışment köyünde besicilik yapan Süleyman Özcan da son dönemlerde artan kurt saldırılarından hayvanlarını korumak için ahırlarına tel örgü çektiklerini söyledi. Kurtların duvardan atlayıp hayvanlarına saldırdığını belirten Özcan, “Gece yol tarafından gelip duvardan atlıyorlar. 10 gün aralıkla iki kez saldırı oldu. İki tane kuzuyu telef etti. Neyse ki önlemimizi aldık daha büyük bir zarar olmadı. Çok kurt var. Sürekli geliyorlar, hiç boş kalmıyor. En son önlem amaçlı yaptığımız tel örgü sanıyorum işe yaradı. Artık gelmiyorlar. Bunun yanında köyde eşek kalmadı, onları da çok yediler” dedi.’
SÜREKLİ TETİKTEYİZ’
Aynı köyde yaşayan Aydın Yalnız da, sürekli tetikte hayvanlarını otlattıklarını söyledi. Yalnız, “Kurtlar çok zarar veriyor hayvanlarımıza, bu nedenle bizim de çok dikkatli olmamız gerekiyor. Benim bir köpeğim var haber veriyor bana. O tepki verdiği zaman biliyoruz ki kurt var o bölgede. Öyle bir durumda hayvanımı topluyorum zarar görmesinler, diye. Aksi takdirde saldırdığı zaman hemen tutup öldürüyor. Bir seferinde tam hayvanımı öldürecekken ağzından aldım. Bu nedenle sürekli tetikte otlatıyoruz hayvanımızı” diye konuştu.
Köyde yaşadığı kurt saldırısından dolayı Edirne Belediyesi Hayvan Barınağı’na gelerek köpek sahiplenmek isteyen Faruk Göbel ise, “Köydeki yaşanan sıkıntılardan dolayı buradaki arkadaşlardan rica ettim. Onlar da umut ediyorum ki istediğimiz köpeği verecekler. Çünkü kurtlar çok fazla koyunlara, buzağılara ve eşeklere zarar veriyorlar. Bu durum devamlı devam ediyor yıllardan beri” dedi.
‘KÖYDE EŞEK BIRAKMADILAR’
Kurtların sadece koyunlara değil, buzağı ve eşeklere de saldırdığını söyleyen Ahmet Çalışkan, “Bundan 20 gün önce arkadaşların buzağılarını yemişler. Ben de bunun üstüne 2 tane köpek istedim barınaktan. Bize bayağı bir faydası olacağını düşünüyorum. İnsan olmadığı zaman hemen ahıra atlayıp saldırıyorlar çünkü. Köyde eşek kalmadı mesela. Lalapaşa’nın 28 köyünde de bu sıkıntı var. Tüm köyler bu durumdan şikayetçi” şeklinde konuştu.
‘KÖYLERDE KÖPEK KALMADI’
Edirne Belediyesi Geçici Hayvan Bakımevi sorumlusu veteriner hekim İsmail Tatlıgil, pandemi döneminde birçok sahipli köpeğin Edirne merkeze bırakıldığını, köylerde neredeyse köpek kalmadığını söyledi. Sıkıntının buradan kaynaklandığını söyleyen Tatlıgil, “Öyle görülüyor ki köpek nüfusu bazı köylerde bayağı azalmış. Kurtlar da sürü halinde dolaştığı için 1-2 köpeğin karşılarında pek şansı olmuyor. Daha büyük cüsseli ve özellikle kangal türü köpekler bunlarla baş edebiliyor. Arkadaşlardan öğrendiğimiz kadarıyla çok miktarda kurtların neredeyse köyün içlerine kadar indiği, koyunlara, kuzulara hatta buzağılara bile zarar verdiği haberlerini alıyoruz. Oraya bu kangal köpekler veya melezlerini vermeyi düşünüyoruz. Daha iri cüsseli kendilerini koruyabilecek şekilde olan hayvanları köylere bırakmayı düşünüyoruz” diye konuştu.
Görüntü Dökümü
———————–
-Edirne Belediyesi Sokak Hayvanları barınağından detay
-Muhabir Ali Can Zeray’ın anonsu
-Barınakta yaşayan köpekler
-İsmail Tatlıgil ile röp.
-Köpek sahiplenmeye gelen köylüler
-Köylüler ile röp.
-Köpeklerin araca bindirilmesi
-Köylere götürülmesi
-Köylüye teslim edilmesi
-Köpekleri teslim alanlar ile röp.
-Koyunlarını kurtlara yediren köylüler ile röp.
-Kurtların girdiği ahırlar
-Ahırlardan detay
-Eşşek detayı
-Süleymandanışment köyü tabelası
-Köyden detay
-Koyun sürlerinde detay
-Farklı açılardan detay görüntüler
Haber-Kamera: Ali Can ZERAY-Resul ORUÇOĞLU /EDİRNE,(DHA)
===============================================
(ÖZEL)
4) TUNCELİ’DE TARİHİ MEZAR TAŞLARI TESCİLLENECEK
TUNCELİ’nin Hozat ilçesinde 18’inci yüzyıla ait olduğu değerlendirilen ve ilgisizlikten tahrip olan atbaşı ve koçbaşı figürlü mezar taşlarının tescillenmesi için çalışma başlatıldı.
Hozat ilçesine bağlı Buzlupınar köyünde 18’inci yüzyıla ait olduğu üzerinde durulan atbaşı, koçbaşı gibi figürlü tarihi mezar taşları ilgisizlikten dolayı tahrip oldu. Köylülerin talebi üzerine Tunceli Müzesi Müdürü Kenan Öncel ile Arkeolog Özgür Şahin bölgeye gelerek incelemede bulundu. Öncel ve Şahin, köylülerle birlikte devrilen mezar taşlarını yerlerine yerleştirip, envanter çalışması yaptı. Yapılacak çalışmaların ardından bölgenin sit alanı ilan edilip, mezar taşlarının tescilleneceği bildirildi.
Köylülerden Emir Ali, Müze Müdürlüğü yetkililerine teşekkür ederek, “Buradaki mezar taşlarının hepsi yere düşmüştü. Tarihin ve kültürün gelecek nesillere aktarılması lazım. Benim çocukluğum bu köyde geçti. Bu mezarların hepsi atalarımızın” dedi.
Görüntü Dökümü
———————–
-Tahrip olan mezar taşları
-Yetkililerin ve köylülerin devrilen mezar taşlarını düzeltmesi
-Emir Ali’nin konuşması
-Genel ve detay görüntüleri
Haber-Kamera: Serhat Ozan YILDIRIM/ TUNCELİ, (DHA)
==================================================
5) 8 BİN YILLIK MAĞARA RESİMLERİNİN BULUNDUĞU BÖLGE İÇİN ‘SİT ALANI’ BAŞVURUSU YAPILACAK
MERSİN’in merkez Yenişehir ilçesinin kırsal mahallesi olan İnsu’da bulunan ve yaklaşık 8 bin yıl öncesine ait olduğu tahmin edilen mağara resimleri için belediye harekete geçti. Kayaların üzerine çizilmiş çeşitli resimlerin bulunduğu alanın koruma altına alınması ve arkeolojik sit alanı olarak tescil edilmesi için gerekli başvuruların yapılacağı bildirildi.
Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit ve Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Murat Durukan, Yenişehir’e bağlı İnsu Mahallesi’nde neolitik veya kalkolitik dönemde yapıldığı düşünülen mağara resimlerini yerinde inceledi. Başkan Özyiğit, çizimlerin koruma altına alınması gerektiğini ve bölgenin cazibe merkezi olabileceğini söyledi.
Mağara çizimlerinin koruma altına alınması ve bölgede kapsamlı bir çalışma yapılması amacıyla Yenişehir Belediyesi olarak Mersin İl Kültür Müdürlüğü’ne başvuru yapacaklarını kaydeden Başkan Özyiğit, “Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Murat Durukan, İnsu Mahallesi muhtarı ile birlikte bölgeye gittik. Neolitik çağa ait olduğu düşünülen tarihi eserleri yerinde inceledik. Yenişehir Belediyesi olarak Mersin İl Kültür Müdürlüğü’ne bir yazıyla bölgedeki gelişmeyi aktaracağız. O alanın sit alanı olarak ilan edilmesi ve bölgede var olabilecek o tarihin geniş hatlarıyla ortaya çıkarılması amacıyla bir çalışma yapılmasını isteyeceğiz. Yenişehir Belediyesi olarak bizim de bölgede yapılacak çalışmaların destekleyicisi olacağımızı ifade etmek istiyorum” dedi.
‘SON DERECE ÖNEMLİ BİR KEŞİF YAPTIK’
Kaya resimlerinin, dönemin faunası ile ilgili önemli bilgiler verdiğini belirten Prof. Dr. Murat Durukan ise, şunları söyledi:
“Çok kısa bir süre önce İnsu Köyü’nde Mersin için son derece önemli olan bir keşif yaptık. Bir mağaranın içinde yaklaşık günümüzden 8 bin yıl öncesine tarihleyebileceğimiz kaya resimleri tespit ettik. Bu tarihlemeyi net olarak yapmak belki şu an doğru değil çalışmalarımız devam ediyor. 8 bin yıl ile 5 bin yıl arasında bir zaman dilimine tarihliyoruz. Neolitik veya kalkolitik döneme ait olacağını düşünüyoruz. Bu kaya resimlerini yoğunlukla dağ keçileri veya geyik olarak seçebiliyoruz. Ancak bunun yanı sıra henüz tanımlayamadığımız başka birtakım hayvanlar da var. Bunlar belki fantastik yaratıklar olarak da tanımlanabilir. Kimisi uçan kimisi yüzen vaziyette görülüyor. Ancak bizim bugün bildiğimiz hayvanlara benzemiyorlar. Dönemin faunası ile ilgili birtakım bilgiler vermesinin yanı sıra Mersin merkezine bu yakınlıkta tespit edilmiş ilk kaya resimleri. Biz bunların örneklerini daha önce Gülnar’da ve hatta Çeşmeli ve Mezitli’de tespit ettik. İnsu köyündeki bu mağara Mersin’in hem arkeolojik geçmişini bize anlatması açısından hem de bir turizm cazibe merkezi olarak değerlendirebilecek bir nokta olmasından dolayı önem taşıyor. Bu bağlamda Kültür ve Turizm Bakanlığının ilgili birimleri, Yenişehir Belediyesi ve Mersin Üniversitesi olarak bu konu ile ilgili çalışmalarımıza devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.
‘BU BULGULARA ÖNEM VERİLMELİ’
Prof. Dr. Durukan, “Başkan Abdullah Özyiğit bu kültür mirasına sahip çıktı ve mağaraya kadar tırmandı ki ulaşımı çok zor bir nokta. Kendisini duyarlılığından dolayı tebrik ve teşekkür ediyorum. Kültür mirası turizm için son derece değerli ve turizmin öznesi. Mersin’in de bu güne kadar turizm anlamında çok önemli bir potansiyeli olmasına rağmen sıfır çektiğini düşünürsek bu tip buluntulara önem verilmesi bizim çok değerli. Umarım en kısa zamanda Yenişehir sınırları içerisinde bir cazibe merkezi yaratabiliriz. Bölgede ayrıca koruma önlemi alınması ebetteki çok önemli” dedi
Görüntü Dökümü
———————–
-Mağaranın bulunduğu sarp yamacın görüntüsü
-Kaya resimlerinden genel ve detay görüntüsü
-Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit’in konuşması
-Prof. Dr. Murat Durukan’ın konuşması
Haber-Kamera: MERSİN, (DHA)
=====================================
6) SAMSUN’DA ESNAFA 1000 LİRA YARDIM
SAMSUN Büyükşehir Belediyesi ve Samsun Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (SESOB) arasında imzalanan protokolle il merkezinde bulunan yaklaşık 4 bin 500 esnafa, bin liralık yardımda bulunulacak.
Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından pandemi döneminde zor günler geçiren ve kapalı durumda olan esnaflar için Samsun Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (SESOB) ile destek paketi hazırlandı. Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu’nda düzenlenen tanıtım toplantısına Genel Sekreter İlhan Bayram, Genel Sekreter Yardımcısı Şenol Yıldız, Samsun Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (SESOB) Başkanı Eyüb Güler ve basın mensupları katıldı.
‘TOPLAM 10 MİLYON TL’LİK BÜTÇE AYIRDIK’
Protokol hakkında bilgi veren ve belediye olarak toplam 10 milyon TL’lik bir bütçe ayırdıklarını ifade eden Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri İlhan Bayram, “Belediye olarak tüm mağdur insanımıza elimizden geldikçe destek olmaya çalışıyoruz. Bu bağlamda Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği ile yaptığımız görüşmeler sonucu haziran ayı başına kadar 4 bin 500 esnafımıza, bin TL’lik yardım yapacağız. Mağdur olan esnafımız için toplam 10 milyon TL’lik bütçe ayırdık” dedi.
‘YARDIM İÇİN BAŞVURU GEREKİYOR’
Esnafın zor bir dönemden geçtiğini ifade eden SESOB Başkanı Eyüb Güler ise, “İlk olarak Samsun il merkezinde bulunan esnaflarımıza bu yardımları dağıtacağız. Esnaflarımızın yanında çalışan kalfa ve çıraklar ise belediyemize başvuru yaparak, yardım paketlerini alabilir. İş kolları olarak ise lokantacılar, erkek berberleri, bayan kuaförleri, servis işletmecileri, kahvehaneciler, kantinciler, çay ocakları işletmecileri, halı saha, bilardo, oyun salonları, kafe ve kafeteryacılar bize IBAN’ları ile başvuracaklar. Biz de bu bilgileri belediyemiz ile paylaşacağız” diye konuştu.
Konuşmaların ardından toplantı, protokol imzalanmasıyla sona erdi.
Görüntü Dökümü
———————–
-Detaylar
-Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri İlhan Bayram’ın açıklaması
-SESOB Başkanı Eyüb Güler’in açıklaması
-Genel detaylar
Haber-Kamera: Hakan AKGÜN-Oğuzhan UYSAL/SAMSUN, (DHA)
==================================================
7) KANSERDEN ÖLEN KIZI MASAL’IN HİKAYESİNİ DUYURMAK İÇİN KAPI KAPI DOLAŞIYOR
SİVAS’ta, 5 yaşındaki kızı Masal’ı 2 yıl önce kanserden kaybeden Bülent Doğan (42), sağlık dergisi satarak kanser hastası ve ihtiyaç sahiplilerine yardım ediyor. Gittiği yerlerde kızının hikayesini anlatan Doğan, onun çok sevdiği köfte dükkanını yeniden hayata geçirmeyi hedefliyor.
Seyrantepe Mahallesi’nde oturan Bülent ve Esra Doğan çiftinin 2014’te dünyaya gelen kızları Masal’a, doğumundan yaklaşık 2,5 yıl sonra kanser teşhisi konuldu. Beynindeki tümör nedeniyle 2 kez ameliyat geçiren Masal, 5 yaşında yaşamını yitirdi. Kızının vefatının ardından Bülent Doğan, onun anılarını canlı tutmak ve çok sevdiği köfteyi satmak için ‘Masal Baba Köftecisi’ adını verdiği iş yeri açtı. Ancak koronavirüs sürecinde işleri azalınca Doğan, iş yerini kapatmak zorunda kaldı. Doğan, mart ayında sağlık dergisinde çalışmaya başladı. Kapı kapı dolaşıp dergi satan Bülent Doğan, geliriyle hem kanser hastalarına hem de ihtiyaç sahiplerine yardım ediyor. Doğan’ın yeniden büyük bir Masal Baba Köftecisi açarak kızının hikayesini anlatmayı ve sevdiği köfteleri herkese tanıtmayı hedefliyor.
‘AMACIMIZ KANSER HASTALARINA VE İHTİYAÇ SAHİPLERİNE YARDIMCI OLMAK’
Bülent Doğan, “Amacımız kanser hastaları ve ihtiyaç sahipli aileleri bularak onlara destek olmak. Tüm halkımız bizlere bu projemizde destek oluyorlar. Bizler dergimiz sayesinde çevremizdeki tüm ihtiyacı olan insanlara ulaşacağız. Bu benim gönüllü projemdi. Kızımı kanserden kaybettim ve bundan sonra kanser hastaları ve bu gibi durumda olan insanlar için neler yapabilirimin peşinde koştum. Bu süreçte bu dergiyi gördüm ve bu şekilde daha çok insana destek olabileceğimi düşündüm. Bizler kapı kapı dolaşıp insanlarla konuşarak amacımızı anlatıyoruz. Bu şekilde bize destek vermek isteyenler dergimizi alıyor” dedi.
‘BÜTÜN ÜLKEYE KIZIMIN HİKAYESİNİ ANLATACAĞIM’
Kızını kaybettikten bir ay sonra onun ismini yaşatmak için köfteci dükkanını açtığını belirten Bülent Doğan, “Sivas’ta Masal Baba Köftecisi’ni açtım. Bir gün evde Masal’a köfte yapmıştım ve çok sevmişti ve sonrasında hep köfte yapmamı istedi. Böyle olunca hem dükkânımızın ismi Masal Baba olsun ve kızımın hikayesini duyurayım hem de insanlar Masal’ın köftesini bilsinler istedim. Bu dükkan da yaklaşık 1 sene burada hizmet vererek kızımın savaşını anlattım. Fakat pandemi ve farklı koşullar nedeniyle orayı kapatmak zorunda kaldım. Ama hayalimden vazgeçmedim. Burada insanlara ulaşıp güzel şeyler yaparak kızımı duyuracağım ve şehrin en güzel yerine büyük bir Masal Baba Köftecisi açıp bütün şehre ve ülkeye kızımın hikayesini anlatacağım” diye konuştu.
Doğan’ın ulaştığı ailelerden Havva Dikparmak, “Doğan Bey ve ekibi bizlere yiyecek getirdiler. Eşya getireceklerini söylediler. Mutluyum. Allah razı olsun. Zaten sadece evimin boyanmasını ve biraz eşya istiyordum, hayırseverlerimiz yardımcı oluyor” diye konuştu.
Görüntü Dökümü
———————–
-Bülent Doğan’ın görüntüsü
-Evleri dolaşıp yardımlarda bulunması
-Kaybettiği kızının fotoğrafı
-Konuşması
-Yardım ettiği Havva Dikparmak’ın konuşması
-Detaylar
Haber-Kamera: Arife Defne ARSLAN /SİVAS, (DHA)
==================================================
(ÖZEL)
8) SEMA USTA, ELİNDE MALAYLA 23 YILDIR İNŞAATLARDA
ÇANAKKALE’nin Bozcaada ilçesinde yaşayan Sema Sırtıkkızıl (50), 23 yıldır ekmeğini inşaatlarda çalışarak kazanıyor. Antalya’da kuzeninin yanında amelelik yaparak işe başlayan Sema Sırtıkkızıl, zamanla çatı yapımı, sıva, boya, mantolama ve ahşap işlerinde ustalaştı. Kendi ekibini kurarak aldığı inşaat işlerini yapan Sema Sırtıkkızıl, çalışkanlığı ile meslektaşlarına taş çıkartıyor.
Türkiye’nin tam kapanma döneminde, yaz sezonu için hazırlıkların devam ettiği Kuzey Ege’nin turizm cenneti Bozcaada’da inşaatlarda çalışan 1 çocuk annesi Sema Sırtıkkızıl, ‘erkek mesleği’ algısı nedeniyle görenleri şaşırtıyor. Ortaokul mezunu olduğunu ve başka bir iş bulamadığı için 1998 yılında kuzeninin yanında amelelik yaparak inşaatlarla tanıştığını belirten Sema Sırtıkkızıl, 23 yıldır Türkiye’nin birçok kentinde bu ağır işi yapıp ekmeğini bu meslekten kazandığını söyledi.
Lise öğrencisi kızını da inşaat ustalığından kazandığı parayla okuttuğunu anlatan Sema Sırtıkkızıl, iyi ustalarla çalışıp zamanla bu meslekte ustalaştığını belirtti. Şu anda inşaatlara çatı yapmak da dahil, sıva, boya, mantolama gibi birçok işi yapabildiğini kaydeden Sema Sırtıkkızıl, aldığı inşaat işlerini de kurduğu ekibiyle birlikte yaptığını, ada halkı tarafından da yaptığı işin takdir gördüğünü belirtti. Zor olan işte başarılı olmasında ise en büyük desteği kızından gördüğünü söyledi.
İnşaatta ilk tozu 1998 yılında yuttuğunu ifade eden Sema Sırtıkkızıl “Amelelikle işe atıldım. Daha sonra iyi ustalarla çalışmak nasip oldu. Kendi çapımda bugüne kadar usta olmaya çalıştım. Beni görüp çok şaşıran da var. Türkiye’nin birçok kentinde bu işi yaptım. Lise 2’ye giden kızım benimle gurur duyuyor. Mesleğimi dürüst ve iyi şekilde yapıyorum. Ekmeğimi de kazanıyorum. Yeterli olmuyor tabi ki, ama şükretmeyi bileceğiz. Pandemi bizi etkilemedi, aksine iyi geldi. Bu kapanma bize iş fırsatı sundu. Şu an adadaki birçok tesis sezona hazırlık için onarımdan geçiyor” dedi.
AKDENİZ ANEMİSİ HASTASI
Ekmeğini inşaat işlerinden kazanan Sema Sırtıkkızıl, 20’li yaşların başında teşhisi konulan Akdeniz anemisi hastalığıyla da mücadele ettiğini söyledi. Eşinden de 9 yıl önce ayrılan Sema Sırtıkkızıl, “Henüz 20-21 yaşlarındayken kanla ilgili bir hastalığın teşhisi kondu. Bu hastalığın benimle ömür boyunca yaşayacağı söylendi. Kan değerlerim her zaman düşük, bu nedenle yıllardır kan ilacı kullanıyorum. Çalışırken kan değerlerimin deposunu kullanıyorum. Hastalık nedeniyle zamanla saçlarım da döküldü. Ama Allah’ın verdiği güç ile inşaatlarda mücadeleye devam ediyorum” dedi.
Görüntü Dökümü
———————–
-İnşaat iskelesi üzerinde sıva yaparken görüntü
-Boya yaparken görüntü.
-Sema Sırtıkkızıl ile röp.
-Marangozhanede çalışırken görüntü.
-Evini temizlerken görüntü.
Haber-Kamera: Serkan İLİK-Nedim BAYHAN/BOZCAADA (Çanakkale), (DHA)
==================================================
9) TELEFONU ÇALINAN ENES’E, BAŞKAN DİNÇER TELEFON İLE SAAT HEDİYE ETTİ
AKSARAY’da kısıtlama saatinden elektrikli bisikletiyle arkadaşının yanına giderken cep telefonu kapkaç yöntemiyle çalınan Enes Soyak’a (16) Belediye Başkanı Evren Dinçer, cep telefonu ile saat hediye etti.
Olay, 3 Mart tarihinde Hamidiye Mahallesi 765 Sokak’ta meydana geldi. Enes Soyak, elektrikli bisikletiyle arkadaşının yanına gitmek isterken, yanına yaklaşan 1’i kadın 2 kişi elindeki cep telefonunu alıp kaçtı. Enes Soyak bağırarak çevresinden yardım istedi. Bu sırada bölgede görev yapan ve durumu fark eden trafik polisi, şüphelileri yakalamak için kapkaççıların peşinden koştu. Ancak şüpheliler bulunamadı. Telefonu çalındığı için panikleyen Enes Soyak, polise şüphelilerin eşkalini tarif etti. Enes Soyak bu sırada polislere “Telefonum ne zaman bulunur? Babama mahcup olurum. Bugün bulunur mu?” diye sordu.
Aksaray Belediye Başkanı Evren Dinçer, Hürriyet Mahallesi’nde yaşayan Enes Soyak ve ailesini ziyaret etti. Başkan Dinçer, “Sosyal medyadan telefonun çalındığını görünce biz de üzüldük. Üzüntüsünü bir nebze azaltmak için, Enes’e telefon ile akıllı saat hediye ediyoruz. Burada senden tek şartımız var. Derslerine de çalışacaksın” dedi.
Baba Erol Soyak ise, “Çarşıya giden oğlumun telefonunu gasp etmişler. Başkanımız olayı sosyal medyada duyunca bizi ziyaret etti. Oğluma akıllı saat ile telefon hediye ettiler. Bir nebze de olsa acımızı hafifletti. Ben fırında asgari ücretle çalışan bir işçiyim. Telefonu alalı birkaç gün olmuştu. Birde telefonu taksitle almıştım. Birkaç gün sonra ilk taksidini yatıracağım. Başkanımızdan Allah razı olsun. Çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Görüntü Dökümü
———————–
– Aksaray Belediye Başkanı Evren Dinçer’in Enes’i ziyaret etmesi
– Enes’e başkan Evren Dinçer’in geçmiş olsun dileyip cep telefonu ile saat hediye etmesi
– Enes’in Babası Erol S’in açıklaması
– Kapkaç’a uğrayan Enes S’ın olayı polise anlatması
– Polisin Enes’i sakinleştirmesi
– Enes S’in polise zaman bulunur telefonum? Ben babama mahcup olurum demesi
– Bölgeye gelen polislerin görüntüsü
Haber- Kamera: Erkan ALTUNTAŞ AKSARAY DHA
==================================================