Kullandığı teknik üniversitede ders olarak okutuldu; şimdi bu yöntemle Adana’yı resmediyor
ADANALI ressam İbrahim Şendil, askerlik yıllarında fırça ve boya bulamayınca kullanmaya başladığı, sonraki dönemde öğrenim gördüğü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde bir öğretim görevlisinin dikkatini çekmesiyle o yıllarda ders olarak okutulan ‘tükenmez kalem tekniği’ ile Adana’yı tuvale yansıtıyor.
Çocuk yaşlarda resim sanatına ilgi duyan İbrahim Şendil (65), askerlik döneminde fırça ve boya bulamayınca tükenmez kalem ile mikro çalışmalar yapmaya başladı. Bu yöntemle tek seferde hatasız resimler çizen Şendil, bu yeteneğinin 1981 yılında girdiği Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde bir öğretim görevlisinin ilgisini çekti. Şendil’in yöntemi, o yıllarda ‘tükenmez kalem tekniği’ adı altında ders olarak okutulmaya başlandı.
Resim sanatında çok bilinmeyen ve zorlu bir çalışma olan bu tekniği şimdilerde atölyede yeniden gün yüzüne çıkaran emekli resim öğretmeni ve ressam Şendil, çinko, bakır madeni veya tahta gibi plakalara kazıma ve kazınan resimlerin kağıda basılması ile elde edilen gravür sanatına benzer bir görünüm elde ediyor. Tükenmez kalem ile Adana’yı mikro boyutlarda tuvale yansıtan Şendil, bunların yerli ve yabancı turistlerden büyük ilgi gördüğünü dile getirdi.
BÜTÜN TONLARI YANSITABİLİYOR
Tükenmez kalem çalışmalarının inceliklerini anlatan Şendil, şöyle konuştu:
“Tükenmez kalem tekniği gravüre benzer bir teknik ancak çok zor ve dikkat istiyor. Böyle olunca bir resim yağlı boya çalışmasından bile uzun sürebiliyor. Bütün tonları aynı ayarda yapmak zorundasınız. Yöremizde tükenmez kalem ile çalışan birkaç arkadaşımız var. Yalnız onlardan tek farkım çizgileri tamamen eritiyorum. Çizgi göremezsiniz. Ayrıca resme göre bütün tonları verebiliyorum. Kara kalemdeki gibi öncesinde bir çizim yapıp üzerinden gitme gibi bir durum olmuyor, direkt başlayıp bir tabloyu hatasız bir şekilde tamamlayabiliyorum. Sonuçta da başarılı eserler ortaya çıkıyor.”
‘ÜNİVERSİTEDE DERS OLARAK OKUTULDU’
Bu teknikteki başarısının askerlik yıllarına dayandığını dile getiren Şendil, “Orada çok tükenmez kalem ile çalıştım. O şekilde geliştirdim. Üniversitede hocam bunu görünce ilgisini çekti. Öğrencilerin daha fazla dikkatini artırır bu teknik dedi ve rektörlüğe sundu. Rektörlük de bunun için üniversitede ‘tükenmez kalem tekniği’ adı altında bir ders koydu. Ben de atölyede bu dersi vermek istiyorum ama cesaret eden öğrenci sayısı çok az. Çünkü çok dikkat istiyor. En ufak bir hatada bütün resmi çöpe atabilirsiniz. Tükenmez kalemin ucuna mürekkep toplanıyor, o mürekkebi fark edip silmek gerekiyor. Hata yaptıran da bu zaten” diye konuştu.
YERLİ VE YABANCI TURİSTLER İLGİ GÖSTERİYOR
Yaptığı çalışmaların Adana’ya gelen yerli ve yabancı turistler tarafından büyük ilgi gördüğünü dile getiren Şendil, “Tabloların siyah- beyaz oluşu da resme nostalji katıyor. Yerli, yabancı turistler de ziyaret ettikleri kentin anısı kalsın diye bu tablolara büyük ilgi gösteriyor. Resmin konusuna göre 2 saatte de bir resmi bitirebiliyorum, bazen ayları da buluyor. Bunlardan ayda 150- 200 civarı yapıyorum” ifadelerini kullandı.
Görüntü Dökümü
————————
– Ressam İbrahim Şendil ile röp
– Resim çizimleri
– Genel ve detaylar
Haber: Gülşah ÖZGEN -Kamera: Eser PAZARBAŞI/ADANA,(DHA)
==========================
Tüp mide ameliyatı ile biri 65, diğeri 32 kilo verdi
GAZİANTEP’te, fazla kilolarından şikayet eden Yusuf Bedir (29) ile Eda Doğan (22) tüp mide ameliyatı oldu. Yusuf Bedir 8 ayda 65 kilo vererek 175 kilodan 110 kiloya, Eda Doğan ise 5 ayda 32 kilo vererek 95 kilodan 63 kiloya indi.
Gaziantep’te küçüklüğünden beri fazla kilolarından şikayetçi olan Yusuf Bedir, ilerleyen yıllarda bu nedenle sağlık sorunları yaşayınca tüp mide ameliyatı olmaya karar verdi. Ameliyat öncesi uygun kıyafet bulamadığı için özel olarak diktiren Bedir, tüp mide ameliyatı ile 8 ayda 65 kilo verdi. Ameliyat öncesi giydiği kıyafetlerin artık içerisinde kaybolduğunu belirten Yusuf Bedir, “175 kilo ile mide ameliyatına girdim ve 8 ayda 65 kilo verdim. Şu anda 110 kiloya kadar geriledim. Tüp mide ameliyatı ile midemin yüzde 80’i alındı. Ameliyattan sonra doktorumun tavsiyeleri ile diyetlerime ve günlük sporlarıma çok dikkat ettim. Günlük 15 bin adım yürüyüş yapıyorum. Şu anda istediğim kıyafetleri alabiliyorum. Ameliyattan önce 8 XL kıyafetler giyiyordum ve hiçbir mağazada bulamıyordum. Şu anda XL kıyafet giyebiliyorum. Artık istediğim kıyafeti mağazalardan gidip kendim seçebiliyorum. Bunun mutluluğunu yaşıyorum” diye konuştu.
‘MİDE AMELİYATI 5 AYDA 32 KİLO VERDİM’
Mide ameliyatı ile beş ayda 32 kilo verip 95 kilodan 63 kiloya düşen Eda Doğan ise, “95 kilo ile mide ameliyatına girdim. 95 kilo bir kadın için çok fazla. Ameliyatımın üzerinden beş ay geçti şu anda 63 kiloya kadar düştüm. 32 kilo verdim. Kilo almamak için işim gereği çok hareketliyim. Bunun yanında da günlük 20- 25 bin adım yürüyüş yaparak spor yapıyorum. Ameliyat için çok büyük tereddütlerim vardı ilk başta. Hocamızla detaylı görüştüm ve obeziteden kurtulmak için karar aldım. Dış görünüşüm ile büyük sıkıntılarım vardı. Aynaya baktığımda mutlu değildim. Sağlık problemlerim baş göstermeye başlamıştı. Şu anda kendimi çok hafif hissediyorum. Kilolu olduğum zamanlarda mağazalara gitmeye korkuyordum. Size uygun kıyafetlerimiz yok deniliyordu. Bu beni çok üzüyordu. Şu anda kendime öz güvenim geldi. İstediğim mağazadan istediğim kıyafetleri alabiliyorum ve en önemlisi sağlıklıyım” şeklinde konuştu.
‘TÜP MİDE AMELİYATLARINDA RİSK BİNDE İKİ SEVİYELERİNDE’
Ameliyatları gerçekleştiren Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Anıl Özmutlu, tüp mide ameliyatının çok düşük riskli bir ameliyat olduğunu söyledi. Tüp mide ameliyatıyla obezite hastalığından kurtulmanın mümkün olduğunu dile getiren Op, Dr. Özmutlu, şöyle konuştu:
“Şişmanlık için gastrik bypass ve tüp mide ameliyatlarımız var. Şu anda dünyada en yaygın olanı ise tüp mide ameliyatı. Kapalı olarak karın kısmında dört delik açılarak ameliyatı gerçekleştiriyoruz. Bu ameliyatın sonucunda midenin yüzde 80’ini kesip çıkarıyoruz. Böylelikle hastanın yeme hissi baskılanıyor. Hastalarımız vücut endeksleri kapsamında ideal kilolarına ulaşabiliyor. Biz burada hastalarımıza yeni bir yeme alışkanlığı ve yaşam biçimi kazandırıyoruz. 180 kilo ile ameliyata girip şu anda 110 kiloya kadar düşen hastalarımız var. Üst sınır olarak şu ana kadar 220 kiloya kadar ameliyatlar yaptık ve ideal kilolarına ulaştılar. Tüp mide ameliyatından kesinlikle korkulmamalı. Tüp mide ameliyatında risk şu anda binde iki seviyelerindedir. Ameliyattan sonra beslenme alışkanlığı ve egzersizler çok önemli. Kilo ve obezite kişinin yaşam kalitesini düşüren bir problem.”
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
——————————-
– Yusuf Bedir ile röp
– Eda Doğan ile röp
– Op. Dr. Anıl Özmutlu ile röp
-Tüp mide ameliyatı öncesi fotoğraflar
– Tüp mide ameliyatı sonrası görüntüler
– Tüp mide ameliyatı hakkında bilgi
– Genel ve detay görüntüler
Haber: Ahmet ATMACA -Kamera: Ahmet KILIÇ /GAZİANTEP-DHA)
====================
Batı Karadeniz’in ilk macera parkı kapılarını açmaya hazırlanıyor
BARTIN’da faaliyet gösteren Kemankeşler Geleneksel Okçuluk Spor Kulübü Derneği, Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı’ndan (BAKKA) aldığı destek ile bölgenin ilk macera parkını açmaya hazırlanıyor.
Kentte faaliyetlerini sürdüren Kemankeşler Geleneksel Okçuluk Spor Kulübü Derneği, ‘Bartın Kültür ve Macera Turizmine Hazırlanıyor’ projesiyle 2020 yılında BAKKA’ya başvurdu. Ajans tarafından desteklenen proje için Hürriyet Mahallesi’ndeki TOKİ Kent Ormanı bölgesinde 10 dönümlük bir arazi tahsis edildi. Ekim ayında tamamlanan macera parkının inşaat çalışmaları kapsamında araziye 20 Yörük çadırı, 1 otağ çadırı, 110 metre uzunluğunda zipline, 20 oyunlu yüksek ip parkuru, 10 oyunlu çocuk ip parkuru, Survivor parkuru, çocuklar için tırmanma parkuru ve çocuklar için ağ trombolin yapıldı.
‘KENTİMİZE ALTERNATİF TURİZM OLANAĞI SUNMAK İSTEDİK’
Hizmete açılan parkta hem çocuklar hem de yetişkinler için aktivite imkanları olacağını söyleyen Bartın Kemankeşler Geleneksel Okçuluk Spor Kulübü Derneği Başkanı Hüseyin Yaman, “Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın Küçük Ölçekli Turizm Altyapısı projesi kapsamında dernek olarak kentimizin alternatif turizm olanağı sunması kapsamında, ‘Bartın Kültür ve Macera Turizmine Hazırlanıyor’ adı altında proje sunduk ve kabul edildi. Projenin kabul edilmesinin ardından profesyonel olarak insanların stres atabileceği macera parkı ve Yörük çadırı ile otağ çadırı yapımını tamamlandık. Otağ çadırımızı tamamen kültürel etkinliklerin yapılmasında kullanmayı düşünüyoruz. Öte yandan Yörük çadırlarımız da günübirlik ziyaretçiler için hem piknik olanağı hem de çocuklar ve büyükler için aktivite yapma olanakları olacak. Biz daha açılmadan çok büyük bir ilgiyle karşılaştık. İnşallah ilimiz ve bölgemiz adına güzel bir atılım olmuş olacak” dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
——————————–
– Yörük çadırlarından görüntü
– Macera parkından görüntü
– Park için alınan güvenlik önlemleri
– Dernek Başkanı Hüseyin Yaman ile röp.
– Detay
HABER-KAMERA: Ayhan ACAR/BARTIN,(DHA)
================================
Ayağı yamuk doğan yavru papağan 25 gün sonra yürüyebilecek
İZMİT’te ayağı yamuk olarak doğan papağan yavrusu, ameliyat edildi. Operasyonu gerçekleştiren veteriner hekim Ejder Dalkıç, yavru papağanın ayak anomalisi ile doğduğunu, 25 gün sonra yürüyebileceğini söyledi.
İzmit’te Ercan Ergevan’a ait Jako cinsi papağanın, 3 gün önce yavruları yumurtadan çıktı. Yavrulardan birinin ayağının yamuk olduğunu gören Ergevan, yavru kuşu veterinere götürdü. Veteriner hekim Ejder Dalkıç, minik yavruyu ameliyat etti. Yaklaşık 3 saatlik başarılı bir operasyonla minik kuşun çapraz bağı ve ortopedik açıdan yumuşak dokusunu onardı. İyileşme sürecine giren yavru papağan, 25 günlük bir sürecin ardından zorlanmadan yürüyebilecek.
‘BU ŞEKİLDE DOĞMASININ BİRKAÇ SEBEBİ OLABİLİR’
Gerçekleştirdiği operasyonun detaylarını anlatan veteriner hekim Ejder Dalkıç, “Yavru papağan, ayağının birini basamadığı şikayeti ile bize getirildi. Yaptığımız muayenede, yumurtadan yeni çıkmış olan yavru papağanın ayak anomalisi olduğunu tespit ettik. Bunun birkaç nedeni olabilir. Yumurtada sıkışması, annesinin üzerine fazla yatması veya yuva altlığından kaynaklanması sonucu ayağının yamuk doğmuş olabileceğini tahmin ediyoruz. Çapraz bağı ve ortopedik açıdan yumuşak dokusunu onardık. Operasyon başarılı geçti. Yaklaşık 25 gün sonra ayağını basabileceğini düşünüyoruz” dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
——————————–
-Yavru papağanın annesinin yanında yumurtadan çıktıktan sonraki görüntüsü
-Yavru papağandan tek görüntüsü
-Veteriner hekim röp
Haber-Kamera-Ergün AYAZ/İZMİT(Kocaeli)(DHA)
===============================
Saçının çıkması için başını buzağıya yalattı; ‘sonucu zaman gösterecek’ dedi
TRABZON’da saçının çıkması için ahırdaki buzağısına başını yalattığı görüntüler sosyal medyada ilgi gören Ali Suiçmez, “Bir yerde okumuştum buzağının yalayarak kafada saç çıkardığını. Aynaya bakınca sanki saçım çıkmış gibi hissediyorum. Sonucu zaman gösterecek” dedi.
Köprübaşı ilçesinde yaşayan ve renkli davranışlarıyla tanınan Ali Suiçmez, saçının çıkması için ahırdaki buzağısına başını yalattı. Suiçmez, bu anları cep telefonuyla kaydedip, sosyal medya hesabından paylaştı. Görüntüler kısa sürede ilgi odağı olup, çok sayıda kişi tarafından paylaşıldı. Takipçilerin, ‘Karadeniz usulü saç çıkartma’ yorumları yaptığı görüntüler, izleyenleri tebessüm ettirdi. Kimi sosyal medya kullanıcıları da paylaşıma esprili yorumlarda bulundu.
‘BANA BUZAĞI KAFANI YALASIN DEDİLER’
Kayda aldığı görüntülerde buzağıya, “Yerim senin ballarını” diyerek seslenen Suiçmez, paylaşımında “Saçımın çıkması için ‘bana buzağı kafanı yalasın’ dediler. Ben de onun için kafamı buzağıma yalatıyorum. Saç çıkması için saç ektirmeyin, yazıktır paranıza. Allah aşkına buna bir bakın. Saçınızın çıkması için gelin buraya” ifadelerine yer verdi.
‘SAÇIM ÇIKMIŞ GİBİ HİSSEDİYORUM’
Buzağıyla arasında sıcak bağ olduğunu anlatan Suiçmez, “Ben zaten daha önceden de fenomendim. Bir süre önce bir yerde okumuştum buzağının yalayarak kafada saç çıkardığını. Köyde de ufak bir buzağım var. Köye gittiğimde onu sevmeye başladım. Ben onu sevdikçe o da başımı yaladıkça yaladı. Ben bıraksam öyle saatlerce başımı yalamaya devam edecekti. Bazı görenler, saç çıktı esprisinde bulunuyor. Ben de aynaya bakınca sanki saçım çıkmış gibi hissediyorum. Sonucu zaman gösterecek. Saç ektirenlere tavsiyemdir, onlar da buzağı bulup saç olmayan bölgeleri yalatsınlar. Sosyal medyada videomu paylaşınca çok arayanlar oldu beni. Hatta Avrupa’dan bile bana ulaşanlar oldu. Bu da güzel bir anı oldu benim için. Buzağın yanına gittiğim zaman kafamı yalamaya halen daha devam ediyor. İlerleyen süreç gösterecek kafamızda ne kadar saç çıktığını” dedi.
YARDIMSEVERLİĞİYLE TANINIYOR
Öte yandan Sürmene ilçesinde kamu kurumunda çalışan Ali Suiçmez, terzilik, fotoğrafçılık ve futbolculuğa kadar pek çok farklı mesleği de başarılarıyla yapıyor. Köprübaşı Kültür ve Yardımlaşma Derneği Denetim Kurulu Başkanlığını da sürdüren Suiçmez, girişimleriyle iş insanlarından aldığı yardımları, ilçedeki yoksul insanlara dağıtıyor. Dernek faaliyetlerinde aktif olan Suiçmez, esprili davranışlarının yanı sıra yardımsever kişiliğiyle ‘kahraman Ali’ olarak tanınıyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
——————————
-Suiçmez’in kafasını buzağısına yalatma anları
-Suiçmez’in görüntüleri
-Konuşma ve detaylar
-Suiçmez’in buzağısıyla köyde ilgilenmesi
HABER: Fatih TURAN KAMERA: Aleyna KESKİN/TRABZON,(DHA)-
=====================================
Ters Ev yeni yerinde hizmete açıldı
ANTALYA’da 6 yıl önce açılan Ters Ev Aksiyon Parkı, yeni yerine taşındı. Sökümü bir haftada gerçekleşen, 5 ayda yeni yerinde tekrar kurulan Ters Ev, iç ve dış bölümleriyle birlikte 300 metrekarelik alana kavuştu. İçerisine yeni konsept fotoğraf stüdyoları da eklenen Ters Ev, ilk müşterilerini ağırlamaya başladı.
Turizmin başkenti Antalya’da 6 yıl önce Kundu oteller bölgesinde açılan, 400 binin üzerinde yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırlayan Ters Ev Aksiyon Parkı, 2021 sezonunda yeni konseptiyle havalimanı Kardeş Kentler Bulvarı üzerindeki yeni yerine taşındı. Kundu bölgesinde 300 metrekarelik arazi üzerinde 120 metrekare büyüklüğünde inşa edilen Ters Ev, kapalı alanı 200 metrekare olarak hayata geçirildi. Tamamen yenilenen ve büyüyen Ters Ev’in içerisine, bilardo masası salonu, Osmanlı köşesi gibi ek fotoğraf alanları yapıldı.
Ters Ev Aksiyon Parkı kurucusu Kaan Karahan, “Ters Ev’in sökümünü gören yüzlerce kişi bize ulaşarak ne olduğunu sordu. Biz de onlara ‘Size daha büyük ev hazırlıyoruz, birkaç ay içinde tekrar sizlerleyiz’ dedik ve sözümüzü tuttuk. Ters Ev Aksiyon Parkı, daha büyük arazi üzerine, daha geniş olarak hayata geçti. Oyun odası ve Osmanlı köşesini ekledik. Çocuk alanımız büyüdü ve genişletildi. 500 bin TL’ye yakın yatırım yaptık. Umarız 2021 yılı pandeminin turizme etkilerinin en az hissedildiği bir yıl olur” diye konuştu.
Yeni Ters Ev’in iç dekorasyonunu tasarlayan Tatyana Karahan ise, “Bu eve kadın eli değdi. Bu ev tamamen Antalya’ya özel bir ev oldu. İçindeki Osmanlı köşesinin yerli ve yabancı turistler için ilgi çekici olacağını düşünüyoruz” dedi.
Önceki Ters Ev’i gezen ve çektiği fotoğrafları sosyal medya üzerinden paylaşan Öykü Doğan, yeni konsepti duyar duymaz gezmeye geldiğini söyledi. Çektiği fotoğrafların dikkat çekici olduğunu anlatan Doğan, “Burası farklı bir yer. Her şey tepetaklak” ifadelerini kullandı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
————–
– Ters ev dış plan detay
– Ters evin içindeki ziyaretçiler detay
– Ters evdeki eşyalardan detaylar
– Bilardo salonu duş vb yerlerden görüntüler
– RÖP1: Ters Ev aksiyon parkı kurucusu Kaan Karahan RÖP
– RÖP2: Tatyana Karahan RÖP
– RÖP3: Öykü Doğan RÖP
– Genel ve detaylar
HABER: İbrahim LALELİ-KAMERA: Burak YALMAN/ANTALYA, (DHA) –
=====================
Erkek arkadaşı tarafından öldürülen Gizem’in son fotoğrafı
BURDUR’un Bucak ilçesinde, parkta tartıştığı sevgilisi olduğu öne sürülen Eren Yıldız (19) tarafından bıçaklanarak öldürülen Gizem Canbulut’un (17) son görüntüleri ortaya çıktı. Nüfus cüzdanı için fotoğraf stüdyosunda fotoğraf çektiren Canbulut’un, ölmeden önceki son görüntüleri de iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı.
Bucak’ta bir süre Bucak Necati Topay Ticaret Meslek Lisesi’nde, aynı dönem farklı sınıflarda öğrenim gören Gizem Canbulut ile Eren Yıldız, 17 Mart Çarşamba günü saat 13.30 sıralarında kenti tepeden gören bir nokta olan Yunus Emre Parkı’nda buluştu. Buradaki surların alt tarafında oturan Gizem Canbulut ile Eren Yıldız arasında tartışma çıktı. Tartışma sırasında Eren Yıldız, yanındaki bıçakla Gizem Canbulut’u boğazından bıçakladı. Genç kız kanlar içinde yere yığılırken, Eren Yıldız ise kaçarak evlerine gitti. Buradan polisi arayıp, olayı ihbar eden Eren Yıldız, daha sonra evine gelen polislerce gözaltına alındı.
TUTUKLANDI
İhbar sonrası parka giden ekipler, Gizem Canbulut’un cansız bedeniyle karşılaştı. Olay yerinde yapılan incelemenin ardından Canbulut’un cenazesi, otopsi için Antalya’daki Adli Tıp Kurumu morguna gönderildi. Eren Yıldız ise tutuklanarak, cezaevine gönderildi.
TOPRAĞA VERİLDİ
Otopsi işlemlerinin ardından yakınları tarafından alınan Gizem Canbulut’un cenazesi, Bucak’a bağlı Susuz köyü mezarlığında gözyaşları arasında toprağa verildi. Lise 11’inci sınıf öğrencisi olan ve ailesiyle Susuz köyünde oturan Gizem Canbulut’un, sınav için ilçeye geldiği öğrenildi.
SON GÖRÜNTÜLERİ
Bucak Necati Topay Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde okuyan Gizem Canbulut’un, 17 Mart günü okulda yüz yüze sınava girmek için Susuz köyünden ilçeye geldiği kaydedildi. Sabah saatlerinde babası Hasan Canbulut ile birlikte nüfus cüzdanı için yeni fotoğraf çektirmek amacıyla fotoğraf stüdyosuna gelen Gizem Canbulut’un, ölmeden önceki son görüntüleri de iş yerindeki güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde, Gizem Canbulut’un bir arkadaşı ve babasıyla sabah saatlerinde fotoğraf stüdyosuna gelmesi, fotoğraf çektirdikten sonra ayrılması yer alıyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
————–
(güvenlik kamerası)
– Gizem’in babası ve arkadaşı ile bulunduğu aracın pak etmesi
– Babasının önden, Gizem’in arkadaşı ile arkasından dükkana girmesi
– Gizem’in dükkan içinde
– Gizem’in arkadaşı ve babası ile işyerinden çıkması ve detay
– Gizem’in son halini gösteren vesikalık foto
HABER-KAMERA: Halim AKÇA/BUCAK, (Burdur)(DHA)
=========================
Karides hobisinden yılda 1 milyon Euro gelir hedefliyor
ANTALYA’da karides hobisini meslek edinen eski turist rehberi Timur Eker, 5 katına çıkardığı üretim kapasitesiyle Avrupa’ya açılıyor. Yılda 1 milyon karidesi, anlaşma imzaladığı 8 Avrupa ülkesine göndermeye hazırlanan Eker, yılda 1 milyon Euro gelir hedefliyor.
Antalya’da oturan ve 30 yılı aşkındır akvaryum hobisi bulunan eski turist rehberi Timur Eker, 2008 yılında Almanya’da düzenlenen akvaryum fuarına katıldı. Fuarda gördüğü ‘cüce karides’ ve ‘cüce kerevit’ olarak adlandırılan renkli karides ve kerevitler Eker’in ilgisini çekti. Türkiye’ye dönünce yaklaşık bir yıl bu canlılarla ilgili araştırma yapan Eker, Almanya’dan boyları en fazla 3.5 santimetre olan cüce karidesler ile 5 santimetre olan cüce kerevitlerden renklerine göre 20 çeşit satın aldı. İlk etapta 60 karides ve kereviti Antalya’ya getiren Timur Eker, 6-8 hafta arasında bir dişisi 20 adet üreyen karides ve kerevitlerin sayısının hızla arttığını görünce bunu değerlendirmeye karar verdi.
HOBİSİNİ MESLEK EDİNDİ, ÜRETİMİ 5 KATINA ÇIKARDI
Karides ve kerevit ticareti yapmaya karar veren Timur Eker, Muratpaşa ilçesinde, içerisinde havuzların bulunduğu tesis kurdu. 2013 yılında 100 bin litrelik tesise sahip olan ve üretimi sürdüren Eker, Türkiye’nin farklı bölgelerine akvaryum canlılarını gönderip ticaretini yapmaya başladı. Bu sırada rehberliği de bırakan Timur Eker, hobi olarak başladığı cüce karides ve kerevit ticaretini meslek edindi. Süs amaçlı cüce karides ve kerevit üretimini bu kadar büyük çapta Türkiye’de sadece kendisinin yaptığını belirten Timur Eker, dünyada ise yalnızca Çin’de bu kadar büyük çapta üretildiğini tahmin ettiğini söyledi. Eker, 2013 yılında 100 bin litre olan üretim kapasitesini bugün 5 katına çıkararak 500 bin litrelik hacme ulaştı.
8 ÜLKEYLE TİCARET ANLAŞMASI YAPTI
Türkiye’de akvaryum süsü olarak kerevit ve karidesin bu kadar büyük potansiyelde ticaretini yalnızca kendisinin yaptığını anlatan Eker, ayrıca ihracat için kolları sıvadığını, Almanya ve İtalya’nın aralarında olduğu 8 ülkedeki firmalarla ticaret için sözleşmeleri tamamladığını söyledi. Türkiye’de tüm petshopların kendisinden bu canlıları satın aldığını ifade eden Timur Eker, Edirne’den Kars’a tüm Türkiye’deki petshoplara karides gönderdiğini ve büyük bir ihtiyacı karşıladığını anlattı. Hobicilerin balık yerine bu canlıyı daha küçük akvaryumlarda besleme imkanı nedeniyle tercih ettiğini kaydeden Eker, karideslerin de tıpkı Japon balıkları gibi hemen her renkte üretilebildiğini ifade etti.
HEDEF 1 MİLYON KARİDESTEN 1 MİLYON EURO DÖVİZ
Almanya, İtalya, İspanya, Hollanda, İsveç, Danimarka, Yunanistan ve Bulgaristan ile görüşmeler yaptığını, ürettiği karidesin kalitesinden toptancıların çok memnun olduğunu söyleyen Timur Eker, ihracat aşamasına gelmek için 5 yıl emek verdiğini söyledi. Mevzuatta karidesin yer almaması nedeniyle ihracat için adım atamadığını da belirten Eker, “5 yıl boyunca karidesi mevzuata tanıtmak için uğraştım. 1950-60’lı yıllardan kalan mevzuat kullanıldığı için ihracat izni verilmiyordu. Çünkü mevzuatta karşılığı yoktu bu canlının. Sonrasında kabul ettirdik ve artık ihracat yapacağız. 1 milyon karidesle yılda 1 milyon Euro döviz girdisi hedefliyoruz” dedi.
Karideslerin genelde Asya ülkeleri tarafından üretilip dünya piyasasına sunulduğunu kaydeden Eker, Türkiye’den bu kadar çok talep olmasının sebebini ise şöyle açıkladı:
“Biz Avrupa’ya daha yakınız. Buradan uçak kargo yapınca Almanya’ya 4 saatte gidiyor. Asya ülkelerinden Avrupa ülkelerine 1 günde gidiyor. Bir de bizim üretimlerimiz oldukça sağlıklı ve daha iri.”
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
– Karides havuzlarından detaylar
– Karideslerden yakın plan görüntüler
– Timur Eker RÖP
– DHA Muhabiri Alparslan ÇINAR’ın karides havuzlarıyla beraber anonsu
– DHA Muhabiri Alparslan ÇINAR’ın elindeki karideslerle anonsu
– Genel ve detaylar
HABER: Alparslan ÇINAR-KAMERA: Burak YALMAN/ANTALYA, (DHA) –
========================
ABD’de akademisyenliği bırakıp, memleketi Burdur’da traktör direksiyonuna geçti
ABD’de akademisyenlik yaparken görevini bırakıp memleketi Burdur’un Karamanlı ilçesine yerleşen Dr. Aynur Ece Onur, susuz tarım yapmaya başladı. Uzun yıllar ABD’deki Indiana Üniversitesi’nde Amerikalı öğrencilere eğitim veren Onur, şimdi ise memleketinde traktör sürüp, tarlada ekim dikim yaparak, hem ülkesi ve insanına faydalı olmanın hem de dedesi ve kendisinin hayalini gerçekleştirmenin peşinden koşuyor.
Türkiye’de asker bir babayla ev kadını bir annenin 2 çocuğundan büyüğü olan Dr. Aynur Ece Onur, eğitimini ve akademik hayatını sürdürmek için ABD’ye gitti. Uzun süre ABD’de kalan Dr. Aynur Ece Onur, askeri ve medikal antropoloji alanlarında uzmanlaştığı Indiana Üniversitesi’nde doktora yapıp, ders vermeye başladı. Kürsüden verdiği derslerle birçok Amerikalıyı eğiten Dr. Aynur Ece Onur, hayatı ve eğitiminde önemli yeri olan dedesini 2011 yılında kaybetti, ancak cenazesi için o dönem Türkiye’ye gelemedi. Dr. Aynur Ece Onur, dedesinin kendi ülkesi ve insanına hizmet etme gayesini yerine getirmek amacıyla Türkiye’ye dönme kararı aldı.
KÜRSÜYÜ BIRAKTI, TRAKTÖRÜN DİREKSİYONUNA GEÇTİ
ABD’deki tüm akademik kariyerini bırakan Dr. Aynur Ece Onur, 2017 yılında İstanbul’a geldi. Bir süre burada kalan Dr. Onur, 2020 yılı temmuz ayında ise dedesinin arazilerinin bulunduğu memleketi Burdur’un Karamanlı ilçesine yerleşti. Makine mühendisi olan kardeşiyle birlikte dedelerinden kalma 135 dönüm arazide susuz tarım yapmaya karar veren Dr. Onur, hedefine ulaşmak için çalışmaya başladı. Arazilerine lavanta ve ölmez çiçek diken Dr. Onur, kardeşiyle birlikte lavanta, ada çayı, kekik, biberiye, ölmez çiçek ve medikal papatya gibi susuz yetişebilen bitkiler üretip, bunlardan çeşitli yağlar, kozmetik malzemeler ve kişisel kullanım ürünleri geliştirmek amacıyla bir de tesis kurmak için düğmeye bastı. ABD’deki günlerinde üniversite amfilerinde kürsüye çıkıp öğrencilerine ders veren Dr. Aynur Ece Onur, şimdi ise Karamanlı’da traktör sürüp, tarlada ekim dikim yaparak, hem ülkesi ve insanına faydalı olmayı hem de dedesi ve kendisinin hayalini gerçekleştirmenin peşinden koşuyor.
‘HAYATIMDAKİ EN BÜYÜK PİŞMANLIĞIMDIR’
Dr. Aynur Ece Onur, yaşadığı süreci ve ABD’den Türkiye’ye dönme kararını Demirören Haber Ajansı’na (DHA) anlattı. Dr. Onur, “2011 yılında dedemi kaybedince Amerika’dan dönmeye karar verdim. Dedem benim hayatımda çok önemli rol oynamış bir figürdü. Çevresi tarafından çok sevilen ve sayılan bir insandı. Aslında Amerika’ya gitmemi hiç istememişti ama eğitimimize çok önem verirdi. Biz 4 kuzeniz. Hem bizim hem de çevresindeki çocukların eğitiminde maddi manevi çok büyük destekleri olmuştur. Yurt dışında eğitim almamı istemekle birlikte, eğitimimi tamamladıktan sonra Türkiye’ye dönmemi, kendi ülkeme, kendi topraklarıma, kendi insanıma hizmet etmemi gönülden dilemişti. Doktora yeterlilik sınavlarıma hazırlandığım için dedemin cenazesine gelemedim. Indiana eyaletinde yaşıyordum ve 3 uçak, 2 vasıta ile gelmek zorundaydım. Maalesef gelemedim. Bu benim için çok büyük bir üzüntü oldu. Dedeme son vazifemi yerine getirememek hayatımdaki en büyük pişmanlığımdır. Bir daha hiçbir sevdiğimin bensiz toprağa verilmesini istemediğim için Türkiye’ye dönme kararı verdim” dedi.
‘BU İŞİ ONUNLA BİRLİKTE KURMAYA KARAR VERDİK’
Karamanlı’da makine mühendisi olan kardeşi Gökhan Onur ile susuz tarım işine girdiklerini kaydeden Onur, “Akademik kariyerimi tam anlamıyla bırakmadım. Şu an bir üniversitede görev yapmıyorum fakat bağımsız olarak akademik çalışmalarıma devam ediyorum. Ülkeme dönmeye ve susuz tarım yapmaya karar verdiğim dönemde kardeşim de bir Japon- Amerikan şirketinde Ar-Ge müdürüydü. Biz bu işi onunla birlikte kurmaya karar verdik. Öncelikle topraklarımızın analizini yaptırdık. Hangi tarlada ne gibi ürünler yetişeceğinin ön araştırmasını yaptık. Bazı tarlalarda iki- üç ürün denedik. Hangisinden yüksek verim alabileceğimizi tespit edip ona göre ürünlerin dağılımını yaptık. Toplamda dedemden miras kalan 135 dönüm kadar bir arazimiz var. Bu 135 dönüm toprağın şu an 75 dönümü ekili, dikili. Şu an daha yüksek kapasiteli bir makine almak istediğimiz için topraklarımızın bir kısmını boş bıraktık ancak önümüzdeki bir- iki yıl içerisinde yine bu tarlalara lavanta, ölmez çiçek (altın çiçek) dikimi yapacağız, çünkü en çok bu ürünlerden verim aldık” diye konuştu.
‘BABAM 60 YAŞINDAN SONRA TRAKTÖR KULLANMAYI ÖĞRENDİ’
Kardeşiyle Karamanlı’ya geldiklerinde insanların çok çeşitli tepkileri olduğunu, anne ve babasının ise başta kendilerine çok karşı çıktığını ancak daha sonra en büyük destekçileri olduğunu kaydeden Dr. Onur, şöyle konuştu:
“Çok büyük minnetle söylüyorum, babam 60 yaşından sonra traktör kullanmayı öğrendi. Annem tarlada çalışıyor, babam fabrikanın inşaatında çalıştı. Başta biraz tedirgin oldular, mevcut yüksek hayat standartlarınızı bırakıp böyle bir işe giriyorsunuz diye ama şu an bize güveniyorlar. Ne yaptığımızı bildiğimize inandılar. Artık bunun hayalperest bir proje değil, ayakları yere basan, geleceği olan bir proje olduğunu anladılar. Zaten onlar bizi en başından bu şekilde yetiştirmeselerdi ve desteklemeselerdi ne bu eğitimi alabilirdik ne de ülkemize, kendi toprağımıza dönebilme cesaretini bulabilirdik.”
NİHAİ HEDEF TARIM TEKNOLOJİSİ ÜRETİMİ
Tarım faaliyetleri kapsamında lavanta, ada çayı, kekik, biberiye, ölmez çiçek ve medikal papatya ürettiklerini anlatan Dr. Onur, “Önümüzdeki aylarda da şu anda fizibilite çalışmaları yapılan aynısefa, ıtır ve civan perçemi üretimi yapacağız. Bölgemizde çörek otu ve anason yoğun bir şekilde üretiliyor. Bunların da yağları çıkarılabilir. Fabrikamızda, ürettiğimiz ürünlerimizi distilasyon (damıtma) makinelerinde işleyerek katma değer yaratıyoruz. Öncelikle şampuan, sabun, krem gibi yan ürünler elde etmeyi ve kozmetik sektörüne girmeyi planlıyoruz. Ardından da ilaç sektörüne girmeyi düşünüyoruz. Nihai hedef olarak da kardeşimin çocukluktan beri hayali olan tarım teknolojisi üretimine yönelmek istiyoruz” diye konuştu.
Tesislerinde 18- 76 yaş aralığında üç jenerasyondan 9 kadın çalıştığını da kaydeden Dr. Onur, bu sayıyı daha da artırarak daha çok istihdam sağlamayı amaçladıklarını söyledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
– Aynur Ece Onur’un tarlaları (drone)
– Aynur Ece Onur ile röp.
– Traktör kullanırken
– Tarlasındaki lavantalarla ilgilenirken
– Fabrika binası dış görünüş
HABER- KAMERA: Mesut MADAN/BURDUR, (DHA)