Mehmet ÇINAR/ANTALYA, (DHA)- ANTALYA Kuş Gözlem Topluluğu üyesi veteriner hekim Gökçe Coşkun, Gediz Deltası’nda üreme dönemindeki flamingoları görüntüledi. Flamingoları izlemek için gelenlerin neden olduğu çevre kirliliğine dikkati çeken Coşkun, özellikle yakın uçurulan dronların, onlarda büyük strese neden olduğu uyarısında bulundu.
Veteriner hekim Gökçe Coşkun, flamingoların dünyadaki en önemli üreme alanlarından biri olan İzmir Gediz Deltası’nda, flamingolar ve diğer kuş türleri ve yaşam alanlarının korunması amacıyla yürütülen proje çalışmalarına katıldı. Deltada üreme dönemindeki flamingoları görüntüleyen Gökçe Coşkun, ‘flamingo cenneti’ diye nitelediği Gediz’in çok fazla tehdit unsuruyla karşı karşıya olduğuna dikkat çekti.
‘DÜNYADAKİ FLAMİNGO SAYISI 790 BİN’
Dünyadaki flamingo sayısının 790 bin olduğunu, bunların önemli kısmının da Türkiye’de üreme yaptığını kaydeden Coşkun, “Bu türler biraz daha asitli, alkali sularda yaşamlarını sürdürmekte ve buralarda üreme gerçekleştiriyor. Ülkemizde de Gediz Deltası, Konya Kulu, Tuz Gölü, Burdur Yarışlı Gölü gibi alanlarda çok sayıda flamingoyu görmekteyiz. Gediz Deltası, yaban hayatı açısından oldukça verimli. Şehir hayatı içerisinde kalmış olmasına, giderek alanı daralmış olmasına rağmen hala birçok kuş türünü barındırıyor” dedi.
‘YILDA 10 BİN YAVRU’
Deltanın korunması amacıyla hem yerel yönetimler hem de Doğa Koruma ve Milli Parklar’ın çalışmalar yürüttüğünü kaydeden Coşkun, “Gediz Deltası’nda flamingoların üremeleri için üreme adaları yapıldı. Burada 15 bine yakın flamingo kuluçkaya yatıp üreme gerçekleştiriyor. Yılda 10 bine yakın yavru çıkıyor. Bu yavrular bu adalarda bir yıla yakın yaşamlarını sürdürüp, diğer alanlara doğru yayılım gösteriyor. Bu adalara giriş yasak ve ancak özel izinle yapılabiliyor” diye konuştu.
‘GEDİZ’DE İNSAN TEMASI’
Gediz Deltası’nın şehir merkezinin ortasında kalmasının yanı sıra çeşitli tehdit unsurlarıyla da başbaşa olduğunu anlatan Coşkun, “Flamingolar bunların en fazla zarar görenlerinden biri. Gediz Deltası’na gittiğinizde flamingoları görülebiliyor, çiftleşmeleri, kur davranışları ve beslenmelerine tanık olunabiliyor. Flamingolar sudaki omurgasız canlılar ve alglerle besleniyor. Bunun için de genellikle kıyı kesimlerine çok yaklaşıyor ve insanla teması çok fazla” dedi.
‘BİLGİMİZ ÇOK AZ SEVİYEDE’
İnsanların duyarlılık eksikliğinden dolayı alanda çevre kirliliği oluştuğunu ifade eden Coşkun, “Bazı kırsal kesimlerde de ne yazık ki silahla vurulduğunu da görebiliyoruz. Antalya’da karşılaştık geçen sene, kanadından yaralı bir flamingo bulmuştuk. Bizim en büyük sıkıntımız duyarlılık ve farkındalığın yeterli boyutta olmaması. Onların varlığıyla ilgili bilgilerimiz çok az seviyede. Onların yaşam döngüsüne ve onlara saygı duyma seviyemiz de oldukça alçak seviyede” şeklinde konuştu.
‘TÜRKİYE’DE FLAMİNGO YAŞIYOR MU?’ DİYE SORAN VAR
Hala ‘Türkiye’de flamingo yaşıyor mu?’ sorusuyla karşılaştıklarını kaydeden Coşkun, bunun çok üzücü olduğunu belirterek, “’Evet yaşıyor’ diyerek, olumlu cevap vermek güzel bir şey, mutluluk duyuyorum ama bu sorunun hala ülkemizde soruluyor olması üzücü. Çünkü ülkemiz flamingoların ürediği, beslendiği ve bir kısmının da yıl boyunca bulunduğu, göç etmediği bir alan. Yaban hayatı konusundaki duyarlılığımızın artmasıyla, flamingolar başta olmak üzere, diğer kuşların korunması, sürdürülebilirliği ve doğasını sağlayabiliriz” dedi.
‘DRON ÇEKİMİ YAPANLARA UYARI’
Hem Gediz Deltası hem de flamingoların bulunduğu diğer alanlardaki kuş türleri ve flamingoları gözlemlemek için birçok insanın gittiğine işaret eden Coşkun, özellikle dron çekimleriyle ilgili şu uyarıda bulundu:
“Flamingolar pembe renkleriyle çok ilgi çekici, insanlar fotoğraflamak istiyor. Ama büyük yanlışlıklar da yapılıyor. Şu an çok fazla dron sahibi var. Dronlar bilinçsiz şekilde, güzel görüntü elde etmek için flamingoların üzerine sürülebiliyor. Özellikle üreme adasının çok yakınında uçurabiliyorlar. Bu da hayvanlarda büyük stres yaratıyor. Şunu unutmamamız gerekiyor, yaban hayatındaki canlılara direkt zarar vermek onları öldürmek değil sadece, onları sürekli strese maruz bırakmamız da büyük sıkıntılara yol açıyor. Alana gidenlerin buna duyarlılık göstermesi gerekiyor. Dron harici fotoğrafını çekeceklerse bile onlara en az stresi vererek alandan ayrılmaları büyük önem arz ediyor.”
FOTOĞRAFLI