İlknur SARGUT-Özgür KUMANOVALI/İSTANBUL, (DHA)- Koronavirüs salgınıyla birlikte önemi daha da fazla anlaşılan e-Mahkeme’yle, zamandan tasarruf ederek ‘adalet ekonomisine’ de katkı sağlamak amaçlanıyor. Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Siber Güvenlik Merkezi ile Hukuk Fakültesi iş birliğinde hayata geçirilen “e-Mahkeme” sistemiyle zamandan tasarruf sağlanacağını belirten Doç. Dr. Zafer Kahraman, “En büyük problemimiz yargılamanın uzaması. Kesin bir zaman dilimi vermek mümkün değil ama biz ilk planda sürenin yarısını kazanacağız” dedi.
Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Siber Güvenlik Merkezi ile Hukuk Fakültesi iş birliğinde, aralarında üniversitenin öğrencilerinin de bulunduğu yazılım ekibi tarafından tasarlanan “e-Mahkeme” sistemi ile adalet sisteminin yanı sıra ülke ekonomisine de katkı sağlanması hedefleniyor. Koronavirüs salgınıyla birlikte önemi daha da fazla anlaşılan “e-Mahkeme” sisteminin koronavirüs salgını öncesinde planlandığını anlatan Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Zafer Kahraman, “Mühendislik fakültemiz ile yaptığımız ortak çalışma ile “e-Mahkeme” platformunu hazırladık. Devletimiz bunun önemli olduğunu anladı bakanlık tarafından hazırlanan e-Mahkemeyi kurdu ve çalıştırıyor. Bizimki de şu an çalışabilir durumda teknolojik alt yapısı tamamen hazır. Bundan sonra duruşmalar tüm güvenlik önlemleri alınmış bir şekilde tamamen kişilerin kişilik hakları ticari sırları korunacak şekilde online olarak da yapılabilir mi? Bunun hazırlığını yaptık. Gönlümüz rahat bir şekilde topluma da sunduk” diye konuştu.
“GÜVENLİK ÖNLEMLERİ ALINDI”
Duruşmaların online olarak yapılmasının güvenlik açısından soru işaretlerine neden olduğunu belirten Doç. Dr. Zafer Kahraman, “Duruşmaların hep yüz yüze yapılması esas kuraldır. Online sisteme geçişte bir çekince oldu. Çünkü kişiler ticari sırların online ortama yayılmasından korkuyor. Esas olan bunun güvenlik önlemlerini almak. Üniversitemiz bünyesinde siber güvenlik üzerine çalışan birimimiz de var. Bu birimle mühendislik fakültesinin ortak çalışması sonucu yeterli güvenlik önlemleri alındı. Bugün itibariyle baktığınızda artık biz online ortamda gönül rahatlığıyla e-mahkemelerimizi yapabiliriz” dedi.
“İLK PLANDA SÜRENİN YARISINI KAZANACAĞIZ “
Davalarda en büyük problemlerden birinin zaman olduğunun altını çizen Doç. Dr. Kahraman, e-Mahkeme sisteminin faydalarını şu sözlerle anlattı:
“Bizim en büyük problemimiz yargılamanın uzamasına sebep olan şeyler; hâkimin zamanı yok, avukatın zamanı yok. Bunların hepsinin elektronik ortamda 10 saniyede olduğunu düşünün. Bu size inanılmaz zaman kazandırır. Zaman aslında para demektir. O yüzden usul ekonomisi derken istediğimiz zaman kazanmaktır. Çok hızlı karar verelim dersek yanlış karar verebiliriz. Çok yavaş olduğumuzda da geç gelen adalet, adalet olmaz. Bizim e-Mahkeme sisteminden beklentimiz süreci hem hızlandırması hem yeterli güvenlik önlemleriyle doğru şekilde sürdürmemizi sağlaması. Bunu başarırsak adalet zamanında gelir. Kesin bir zaman dilimi vermek mümkün değil ama biz ilk planda sürenin yarısını kazanacağız. Bu zaman kazancı bile hakime daha iyi değerlendireceği yüzde 50’lik bir zaman kazandırmak demektir.”
HUKUK SİSTEMİNDE YAPAY ZEKA ANALİZİ
Günümüzde yapay zeka hukukunun geleceğin hukuku olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Kahraman, “5 sene sonra bir firmanın yazılımını yazdığı bir aracı yaptığı kazaların hukuki sorunlarını konuşuyor olacaksınız. 5 sene sonra hepimiz göreceğiz ki yapay zeka hastanede sağlık raporlarımızı düzenleyecek. Raporu doktora sunan bir yapay zeka olacak buradan hatalardan doğan sorunların kimin üzerinden kaynaklandığını tartışacağız. Örneğin Çin’de şu anda yapay zeka teknolojisi geçmiş tüm davaları tarıyor, bir dava hakimin önüne geldiğinde hakim önce yapay zekadan bir analiz alıyor. Kararını verirken yapay zekanın analizinin üzerinden düşünüyor. Bunun Çin’de yüzde 70 doğruluk payı ile çalıştığını söylüyorlar. Biz istiyoruz ki Türkiye’de de bu çalışmaları yapalım. Yapay zeka bize yardımcı olsun diye var” ifadelerini kullandı.
YAPAY ZEKANIN KARIŞTIĞI BİR DAVADA SUÇLU KİM?
Bahçeşehir Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Sinan Altunç ise yapay zeka ile ilgili gelişmeler ve teknolojik ilerlemelerin yapay zekanın insandan bağımsız olarak bir suç faili gibi görünmesine henüz izin vermediğini belirterek, “Günümüzde yapay zekalı bir makinenin sebep verdiği bir suç söz konusu olursa ya da bir zarar suça dönüşürse o vakit burada ya makineyi üreten kimse ya programlayan ya da kullanıcı kişinin ceza alması gündeme geliyor. Burada birtakım olasılıklar var. Bunlardan bir tanesi yapay zekanın klasik bir araç gibi kullanılması. Bir ürünün yapay zeka özelliği ortaya çıkarsa yapay zeka kendisini programlayan üreten ya da kullanan insanın iradesinden bağımsız şekilde karar verip bir suçun işlenmesine sebebiyet verirse onun nasıl olacağı problem teşkil ediyor” değerlendirmesinde bulundu.
“YAPAY ZEKA BELLİ BİR SÜRE BOYUNCA KAMU HİZMETİ GÖRECEK DENEBİLİR”
Bu durumun otonom araçlar için kullanıldığını anlatan Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Sinan Altunç, “Kullanıcı araçta gidiyor ilerlerken son dakikada bisikletli bir kadına çarpıyor. Kadına çarparak ölümüne sebebiyet veriyor. Burada kim sorumlu olacak. Sürücüye bir uyarıda bulundular mı ya da uyarı gerekiyor muydu? Burada ya sürücünün kusurlu sayılması mümkün olabilir ya da üretici ya da programlayan kimse onun sorumlu olması mümkün olabilir. Ama otonom araçta sürücüye bile gerek olmayan bir araç olduğu zaman artık orada insan olarak sorumlu tutacağınız kimse de kalmayabilir. O zaman yapay zekanın ceza sorumluluğu tartışılmaya başlanacak. Yapay zekanın bir suça karıştığını düşünelim. Bu yapay zeka belli bir süre boyunca kamu hizmeti görecek denebilir. Yapmış olduğu faaliyeti bedelsiz olarak insanlara sunacak denilebilir” dedi.