1. Haberler
  2. Gündem
  3. HABEROLDUK YURT BÜLTENİ-4

HABEROLDUK YURT BÜLTENİ-4

featured
service

9 GÜNDÜR KAYIP FİLİSTİNLİ TIP ÖĞRENCİSİNİN ARKADAŞI: KAÇIRILMIŞ OLABİLİR
 
KONYA’da Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi 6’ncı sınıf öğrencisi Filistin uyruklu Muhammed Salhab’dan (28) 9 gündür haber alınamıyor. Salhab’ın kaçırılmış olabileceğini öne süren arkadaşı Halit O. (26) ” En son 3-4 kişi, camiye giderken görmüş. Görenlerin anlattığına göre, camiye giderken bir minibüs gelmiş, içerisinden 4 kişi maskeli bir şekilde inmiş ve zorla alıp bindirmişler” dedi.
Filistinli Muhammed Salhab, 3 Eylül’de Selçuk Tıp Fakültesi Hastanesi’ndeki nöbetinden sonra Bosna Hersek Mahallesi’ndeki evine gitti. İddiaya göre, cuma namazı için Yörünge Camisi’ne gitmek için evden ayrılan Salhab’dan bir daha haber alınamadı.  Arkadaşlarının kayıp başvurusu üzerine çalışma başlatan polis ekipleri, şu ana kadar Salhab’ın izine rastlamadı. 
‘ANKARA YOLU İSTİKAMETİNE DOĞRU HAREKET ETMİŞ’
Muhammed Salhab ile yaklaşık 6 yıldır arkadaş olduklarını belirten tıp fakültesi öğrencisi Halit O., 2 Eylül’de hastanede karşılaştıklarını belirtti. Salhab’ın kaçırılmış olabileceğini öne süren Halit O., şunları söyledi:
“Perşembe günü hastane polikliniklerinden çıkarken Muhammed’le karşılaştım. Çıkışta görüştük, çay içip muhabbet ettik. Daha sonra eve geçtim, kendisi de nöbetçiydi. Nöbeti bitip evine gittikten sonra bir daha haber alamadık. En son 3-4 kişi, camiye giderken görmüş. Görenlerin anlattığına göre, camiye giderken bir minibüs gelmiş, içerisinden 4 kişi maskeli bir şekilde inmiş ve zorla alıp bindirmişler. Araç, biraz daha ilerledikten sonra 2 kişi daha binmiş. Daha sonra Ankara yolu istikametine doğru hareket etmiş.”
‘KİMSEYLE HUSUMETİ, SIKINTISI YOKTU’
Halit O., Salhab’ın kaybolduğu tarihten 4 gün sonrası için nişan töreni yapmayı planladığını belirterek “Muhammed, dört dörtlük diyebileceğimiz bir arkadaştı. Kendisi hafız, namazında niyazındaydı. Çok iyi bir çocuk. Çok iyi bir ağabeyimizdi. Çok da iyi bir doktor olacaktı. Kimseyle husumeti, sıkıntısı yoktu. En kısa zamanda bulunmasını istiyoruz. Bir doktor kolay yetişmiyor. Zaten mezun olmasına az kalmıştı. İnşallah sağ salim geri döner” diye konuştu.

Görüntü dökümü:
——————————-
-Filistinli Muhammed Salhab’ın fotoğrafları 
-Salhab’ın çalıştığı hastaneden görüntüler
-Arkadaşı Halit O.’nun röp
Haber-Kamera:Salih BÜYÜKSAMANCI/KONYA, (DHA))

=======================================

‘TERS BAKTIN’ KAVGASINDA ÖLDÜRÜLEN BORAN’IN ANNESİ: EN AĞIR CEZAYI ALSINLAR

ADANA’da ‘ters bakma’ meselesinden çıkan kavgada öldürülen Boran Özdemir’in (13) babası Arif (49) ile annesi Raziye Özdemir (45), adalet istediklerini söyledi. Raziye Özdemir, “Oğlumu canice öldürdüler. En ağır cezayı almalarını istiyorum. Bu çocuklar az ceza alırsa yine gidip başkasını bıçaklayacaklar, yine bir annenin canı yanacak. Bu kadar basit olamaz” dedi.

Olay, 1 Eylül sabahı Yüreğir ilçesi Ali Hocalı Mahallesi’nde meydana geldi. Boran Özdemir, mahalledeki fırının önünde ekmek sırasına girdi. Sırada bekleyen Ö.T.’nin (16), arkasındaki Özdemir’e “Neden ters ters bakıyorsun?” demesi üzerine ikili arasında tartışma çıktı. Tartışma kısa sürede kavgaya dönüşünce ağabeyi Ö.T.’nin sesini duyan N.T. (15), evden aldığı bıçakla fırının önüne geldi. Çıkan arbedede N.T., Özdemir’i göğsünden bıçakladı. Özdemir, kanlar içinde yere yığılırken, Ö.T. ile kardeşi N.T. de olay yerinden kaçtı.
HASTANEDE HAYATINI KAYBETTİ
Çevredekilerin ihbarı üzerine bölgeye polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık görevlilerinin ilk müdahalesini yaptığı Özdemir, ambulansla Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Burada yoğun bakım ünitesinde tedavi gören Boran Özdemir, tüm müdahalelere rağmen 4 Eylül’de hayatını kaybetti.
‘BANA YAN BAKTI’
Cinayet Büro Amirliği ekipleri, N.T. ile ağabeyi Ö.T.’nin yakalanması için çalışma başlattı. Kardeşlerin saklandığı adresi belirleyen polis, 5 Eylül’de Anadolu Mahallesi’ndeki eve yapılan baskında N.T. ile ağabeyi Ö.T.’yi yakaladı. Emniyete götürülen şüphelilerden Ö.T., “Ekmek almaya gidiyordum. Fırının önünde beklerken bana yan bakınca ‘Neden ters ters bakıyorsun?’ dedim. Kavga çıktı” dedi. N.T. ise Boran Özdemir’i öldürmek istemediğini ve pişman olduğunu söyledi. Adliyeye sevk edilen N.T. ile Ö.T., çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.
‘HASTANEYE GÖTÜRDÜĞÜMÜZDE KALBİ DURMUŞTU’
Boran Özdemir’in babası Arif Özdemir, olay günü sabah saatlerinde işe gittiğini, oğlunun da gelmesini beklerken yaralandığı haberini aldığını belirterek, Boran’ın durak yakınında minibüs beklerken tartıştığı N.T. ve Ö.T. tarafından bıçaklı ve sopalı saldırıya uğradığını öne sürdü. Oğlunun hasmı olmayan kişilerce katledildiğini belirten Özdemir, “Oğlum korunmak için yakınındaki bir markete sığınmış. Bir süre sonra tekrar dışarı çıktığında da bıçak ve sopalı saldırıya uğrayıp, yaralanmış. Hastaneye götürdüğümüzde kalbi durmuştu. Doktorlar yeniden kalbini çalıştırdı ancak uzun süre beynine oksijen gitmediği için kaybettik” diye konuştu.
‘OĞLUM ÖLÜNCE ÇOCUKLARINI POLİSE TESLİM ETTİLER’
Oğlunun ölümüne sebep olan çocukların, daha önce de yaralama olayına karıştığını iddia eden Arif Özdemir, “Çocuk yanında bıçak taşıyabiliyorsa, insan öldürmeye cesareti varsa, burada ailenin de ihmali vardır. Oğlum yaralıyken katil zanlıları yakınları tarafından saklandı. Oğlumun vefatından sonra çocukları polise teslim ettiler. Adalet istiyorum” dedi.
‘NE İSTEDİNİZ BENİM OĞLUMDAN’
Anne Raziye Özdemir ise komşularının haber vermesiyle olay yerine gittiğini ve oğlunu kanlar içinde yerde yattığını gördüğünü belirterek, “Ne istediniz benim oğlumdan? Onun hiçbir suçu, günahı yoktu. Onlara ‘Dolmuşa bakıyorum, size değil’ dediği halde katletmişler. Pişman olduklarını söylüyorlar. Pişman olan, bir kişiyi 3 kez bıçaklamaz, başına sopayla vurmaz. Oğlumu canice öldürdüler. En ağır cezayı almalarını istiyorum. Bu çocuklar az ceza alırsa ne olacak? Yine gidip başkasını yaralayacaklar, yine bir annenin canı yanacak. Bu kadar basit olamaz” dedi.

Görüntü Dökümü
———————–
– Arif ve Raziye Özdemir’den görüntü
– Baba Arif Özdemir ile röportaj
– Anne Raziye Özdemir ile röportaj
– Taziye çadırından genel görüntü
– Baba Arif Özdemir’in oğlunun fotoğrafını tutması
– Olay yerinden genel görüntü 
*ARŞİV*
– Şüpheli N.T. ile Ö.T.’nin adli tıp birimine getirilmesi
– Adli tıp birimi tabelası
– Şüphelilerin polis aracına bindirilmesi
Haber-Kamera: Yaşar SERİNTÜRK/ADANA, (DHA)

=======================================

HAYATINI KAYBEDEN ABLASIYLA KURDUĞU HAYALİ YARIM BIRAKMADI
 
ANTALYA’da sahilde otururken 2 kişilik deniz otomobiline binemeyip ağlayan çocukları görünce 4 kişiliğini üretmek için ablası Ceyda Atalay (60) ile hayal kuran Ferda Atalay (56), ablasının vefatı üzerine, yarım kalan hayalini gerçekleştirdi. Atalay, ablasının adını yaşatmak için de ‘Cey-Car’ adını verdiği deniz otomobilini ihraç etmeyi hedefliyor.
Ticaretle uğraşan bir çocuk annesi Ferda Atalay, bir süre önce emekli oldu. Atalay, 112 Acil Sağlık Ekibi’nde görevli ablası doktor Ceyda Atalay ile sahilde otururken, 2 kişilik deniz otomobiline binenlerin yanında, binemediği için ağlayan çocukları görünce, aracın 4 kişiliğini üretmek için fikir alışverişinde bulundu. Emeklilikten de sıkılan Atalay, bir süre sonra bu otomobilleri yapabileceklerini ablasına anlattı. Atalay kardeşler, deniz otomobili üretmek amacıyla araştırma yapıp, üretim için Döşemealtı’nda bir atölye buldu. Ancak pankreas kanseriyle mücadele eden Ceyda Atalay, geçen 30 Mayıs’ta hayatını kaybetti. Üzüntü yaşayan Ferda Atalay, ablasıyla kurduğu hayali gerçekleştirmek için işin başına geçti.
KKTC’YE SATILDI
Tüm çalışmaları yapılan ilk otomobil, bir haftada tamamlandı. Atalay, üretilen deniz otomobiline ise beraber hayal kurdukları ablasının isminin yaşaması için ‘Cey-Car’ adını verdi. Görünümüyle bir otomobili andıran deniz aracının hız göstergesi, farları, stop lambaları, vitesi bulunuyor. Jet-ski motoruyla denizde süratle hareket eden deniz aracından 7 adet üretildi. Türkiye’nin ilk 4 kişilik deniz otomobili olan deniz aracı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne satıldı. Motorsuz satılan aracın fiyatı ise 90 bin ile 100 bin lira arasında değişiyor.
Kadın girişimci olarak destek gördüğünü belirten Ferda Atalay, “Bu 4 kişilik deniz aracımız polyesterden yapılıyor. Tekne gibi deniz üzerinde hareket ediyor. Bir ürün tüm aksesuarlarını koyduğumuz şekliyle neredeyse bir haftada imal edilebiliyor. Daha önce ticaretle uğraşıyordum zaten. Emekli olduktan sonra bir süre çalışmaya ara verdim ama evde oturmak çok sıkıcı geldi. Pandemi sürecinde bir istihdam yaratayım istedim” dedi.
Ürettikleri araçları yurt dışına ihraç etmeyi hedeflediklerini söyleyen Atalay, “Ablamla bir gün sahilde otururken bu araçların 2 kişilik olanlarını gördük. Çocukların binemedikleri için ağladıklarını görünce ‘Niye bunun 4 kişilikleri yok’ diye düşündük. Araştırdık ve 4 kişilik deniz araçlarını yapmaya karar verdik. Birlikte başladık ancak ablam Ceyda bir süre sonra vefat etti. Biz de onun adının yaşaması için aracımıza Cey-Car ismini verdik. Şu ana kadar 7 araç ürettik” diye konuştu. 

Görüntü dökümü
————————-
– Ceycar’ın yapım atölyesinden detaylar
– Ceycar’ın farlarından detay
– Yapım aşamasında olan Ceycar’lar detay
– Ceycar’ın koltuklarından ve direksiyonundan detaylar
– Ceycar’ın suya indirilmesi detay
– Ceycar’ın denizde ilerlerken drone görüntüleri
– RÖP: Ferda Atalay ile röportaj
– Ceycar’dan denizde aktüel görüntüler
– Detaylar
HABER: Semih ERSÖZLER- KAMERA: Burak YALMAN/ANTALYA, (DHA)

=======================================

HARPUT KISA FİLM FESTİVALİ’NDE ÖDÜLLER SAHİPLERİNİ BULDU
 
ELAZIĞ’da, ‘Harput Kısa Film Festivali’, 42 kısa film arasından dereceye girenler için düzenlenen ödül töreniyle sona erdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sinema Genel Müdürlüğü, Elazığ Valiliği ve Elazığ Belediyesi destekleriyle kentte ilk kez düzenlenen ‘Harput Kısa Film Festivali’nde izleyiciyle buluşan 42 kısa filmden dereceye girenler için ödül töreni düzenlendi. Törene Vali Yardımcısı Yunus Emre Vural, Belediye Başkan Yardımcısı Nazif Bilginoğlu, Kültür ve Turizm İl Müdürü Ahmet Demirdağ, oyuncular Yılmaz Gruda, Mehmet Çepiç ve Müfit Can Saçıntı, yönetmen Ertuğrul Karslıoğlu, senarist Raşit Çelikezer, davetliler ve sinemaseverler katıldı.
‘BU DEĞERLERİ ULUSLARARASI PLATFORMLARA TAŞIMAMIZ LAZIM’
Yönetmen Ertuğrul Karslıoğlu, festivalde başarılı bir 4 gün geçtiğini dile getirerek, “Başvuran bütün filmler güzel. Finale kalan filmler ise bir adım önde ve finalistler belli oldu. Umarım bu festival, bundan sonraki yıllarda da devam eder. Çünkü Elazığ, çok önemli ve 4 bin yıllık tarihi olan bir kent. Özel değerleri var. Bu değerleri sadece ülkemizde değil uluslararası platforma taşıyıp anlatmamız gerekiyor” dedi.
Oyuncu Mehmet Çepiç de festival nedeniyle memleketine gelmenin mutluluğunu yaşadığını ifade ederek, “Kültür ve sanata bu tür desteklerin olması, artarak devam etmesi çok önemli. Bu festivalin birincisi ve ümit ederiz ki destekler artarak devam etsin” diye konuştu.
Bölge halkı da festivali başarılı bulduklarını belirterek, emeği geçenlere teşekkür etti. Festival, ödül töreninin ardından sona erdi. Festivalde, ‘Bir Nehir Kıyısında’ filmiyle Furkan Daşbilek birinciliğe layık görülürken, belgesel dalında ‘Goca Yörüğün Tohumları’ filmiyle Mehmet Köprü birinci seçildi. Ulusal deprem ve afet temalı senaryo yarışmasında ise ‘Dehşetin Sesi’ senaryosu ile Musa Çalışkan birinci oldu.

Görüntü Dökümü 
—————-
Röportajlar
Vatandaşlardan detay
Törenden detay
Ödüllerin takdim edilmes
Genel ve detay
Haber-Kamera: Ahmet ÇÖTELİ/ELAZIĞ,(DHA)

=======================================

OLBA ANTİK KENTİ’NDE M.Ö. 5 BİN 500 YILINA KADAR ULAŞILDI
 
MERSİN’in Silifke ilçesindeki Olba Antik Kenti’ndeki kazı çalışmaları sonucu, kent geçmişinin M.Ö. 5 bin 500 yılına kadar uzandığı saptandı. Kazı Başkanı Dr. Yavuz Yeğin “Bu sonuçlar, Kilikya bölgesinde kazısı yapılan bir kent için çok önemli ve yeni aslında” dedi.

Helenistik dönemin önemli yerleşim yerlerinden Olba Antik Kenti’nde, kazılar yılın 12 ayını kapsayacak şekilde Türk Tarih Kurumu’nun desteği ile sürüyor. Olba Krallığı’nın merkezi ve önemli ticaret merkezi olarak bilinen antik kentte çalışmalar, Ardahan Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Yavuz Yeğin başkanlığındaki geniş bir ekip tarafından yürütülüyor. Görkemli su kemeri, çeşmesi, antik tiyatrosu, manastırı, tapınak planlı görkemli mezar tipleri ile dikkat çeken antik kent, Helenistik Roma ve erken Hristiyanlık dönemlerinde dağlık Kilikya’nın en önemli yaşam merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor.
‘M.Ö. 5500 YILINI ULAŞTIK’
Kazı Başkanı Dr. Yavuz Yeğin, Olba Antik Kenti’nin, Kilikya’nın önemli kentlerinden biri olduğunu belirterek, “Burada yaptığımız arkeolojik çalışmalarda çok eski çağlardan yerleşim izlerini bulabiliyoruz. Olba’ya ilgi, 19’üncü yüzyılın sonlarına doğru başlıyor fakat yabancıların ilgisi daha çok görsel belgeleme üzerine yoğunlaşıyor. Öte yandan Türk araştırmacılarının ilgisi de 2001 yılında şu an Hacı Bayram-ı Veli Üniversitesi’nde görevli olan hocam Prof. Dr. Ayşe Emel Erten’ın başkanlığında başlayan yüzey araştırmaları ve 2010 yılında başlayan arkeolojik kazılarla sürüyor. Bu kazılar, 2020 yılına kadar aralıksız devam etti ve Olba’da tarihi ve geçmişi ile alakalı çok önemli sonuçlara ulaştık. Söz konusu kentin tarihini özellikle elimizdeki arkeolojik verilere göre, günümüzden M.Ö. 5 bin 500 yıllarına kadar götürme olanağına sahip olduk. Bu sonuçlar, Kilikya bölgesinde kazısı yapılan bir kent için çok önemli ve yeni aslında. Çalışmalarımız şu anda hız kesmeden devam etmektedir” dedi.
‘OLBA BİR ROMA EYALETİ’
Olba’nın bir Roma eyaleti olduğunu hatırlatan Yeğin, “Olba, Roma merkezi yönetiminin eyaletlere gösterdiği ilginin çok bariz ve somut bir örneğini temsil ediyor. Dağlık Kilikya’nın dağlık kesiminde yer alan ve geçmişi çok eskilere dayanan, sürekli yerleşimin izlerini takip edebildiğimiz, kendine has faunası ve florası olan bir antik kent. Kentte erken yerleşimin izlerini takip edebildiğimiz, arkeolojik küçük eserlerin ötesinde burada Helenistik Roma ve erken Hristiyanlık dönemlerinin çok kuvvetli olduğunu takip ediyoruz. Bunun da en güçlü kanıtları su kemeri, çeşme binası, tiyatro, yeni vadi içerisinde izlerini takip edebildiğimiz çeşitli form ve özelliklerdeki tapınak planlı mezar tipleri, erken Hristiyanlık dönemini yansıtan bir manastır. Bu manastır ile birlikte çok sayıda erken Hristiyanlık kilisesi, Olba’nın temel arkeolojik eserleri arasında yer alıyor” diye konuştu.
‘HAK ETTİĞİ DEĞERE ULAŞMASI EN BÜYÜK AMACIMIZ’
Bu yılki kazıların akrepolis ve manastırda yapıldığını söyleyen Yeğin, “Çalışmalar kapsamında Kilikya bölgesi için önemli sonuçlara ulaştığımızı söyleyebilirim. Bugüne kadar yeni yapı, yeni mezar tipleri ile kentin hidrolik su sistemi hakkında çok önemli bilgilere ulaştık. Olba ile diğer kentler arasındaki ekonomi, ticari ve siyasi hayat ve dini ilişkiler arasında önemli sonuçlara ulaştık. Olba Manastırı, Alahan Manastırı dışında kazısı yapılan tek manastırdır. Kilikya bölgesinde kazısı yapılan ve sonuçları bir fiil yayınlanan tek manastır olma özelliğini de taşıyor. Olba Antik Kenti’nin Kilikya kentleri arasında hak ettiği değere ulaşması en büyük amacımız. Bunun için de kentteki yapıların, özellikle kazısını gerçekleştirdiğimiz ve ileriki zamanlar da açığa çıkacak mekanların, kalıntıların, önemli yapıların, büyük anıtların restorasyon projelerini gerçekleştirmek en büyük projelerimiz arasında yer alıyor” ifadelerini kullandı. 

Görüntü dökümü
—————————
– Antik kentin drone görüntüsü
– Kazı Başkanı Yavuz Yeğin konuşurken
– Kazı alanında çalışanlar 
– Kazı alanından genel ve detay
Mustafa ERCAN/MERSİN, (DHA) 
 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Haberolduk.com - Son Dakika Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!