1. Haberler
  2. Gündem
  3. HABEROLDUK YURT BÜLTENİ – 5

HABEROLDUK YURT BÜLTENİ – 5

featured
service

1) OTİZMLİ ÇOCUKLARIN EĞİTİM GÖRDÜĞÜ OKUL TALAN EDİLDİ
 
İZMİR’in Konak ilçesinde, otizmli çocuklara eğitim verilen okul depremde ağır hasar aldığı için yıkıldı. Okulun geçici olarak taşındığı liseye aynı ay içinde 4 kez hırsız girdi. Okula ait eşyaların neredeyse tümünün çalındığını söyleyen veliler, yeni eğitim öğretim yılı öncesinde yeni okul için çağrıda bulundu.
Tepecik Moris Bencuya Özel Eğitim Otizm Okulu, İzmir depreminde ağır hasar alınca yıkıldı. Orta ve ağır otizmli çocukların eğitime devam edebilmesi için dersler, geçici olarak yıkılan binanın hemen arkasında bulunan Ziya Gökalp İmam Hatip Ortaokulu’nda görülmeye başlandı. Ancak okulda mayıs ayında 4 hırsızlık olayı yaşandı. Hırsızlık, güvenlik kamerası görüntülerine de yansırken, bilgisayarlar, yazıcılar ve okulun demir parmaklıkları başta olmak üzere özel eğitim merkezine ait eşyaların neredeyse tamamı çalındı. 
Bir süre sonra, otizmli çocukların yemekhanesindeki İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’ne (İZSU) ait su sayaçları da çalındı. Tüm bu olumsuzlukların ardından okul düzenleri de değiştiği için rutinleri bozulan 90 otizmli çocuktan yaklaşık 30’u eğitim almaya bıraktı. Okul aile birliği ve veliler, özel eğitim alan otizmli çocukların bu durumdan dolayı mağduriyet yaşadığını belirterek, en kısa zamanda çocukların eğitimine uygun okul yapılması için çağrıda bulundu.
‘ÇOCUKLARIMIZI YOLLUYORUZ AMA GÖZÜMÜZ ARKADA KALIYOR’
Okul binası yıkıldıktan sonra otizmli çocukların çok sayıda engelle karşı karşıya kaldığını belirten Tepecik Moris Bencuya Özel Eğitim Otizm Okul Aile Birliği Başkanı Semra Avince (40), “Okulumuzun bir an önce yeniden yapılmasını istiyoruz. Kışın okul çok soğuktu. Sınıflar bir türlü ısınmadı. Bize gösterilen okulda oyun alanı yok. Çocukların alanı çok kısıtlandı. Eğitim için çocuklarımızın önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Kendi okulumuzda sadece otizmli çocuklar eğitim görüyordu. Şimdi bize verilen geçici derslik, liseye ait ve kışın okullar açıldığında otizmli çocuklarımız lise öğrencileriyle aynı ortamda eğitim görecek. Bu konuda da çok zorlanacağız. Başkasından gelebilecek zararları bilmiyorlar. Bu durum da velileri çok rahatsız ediyor. Ayrıca okulumuz defalarca soyuldu. Su sayaçlarımıza kadar her şey çalındı. Çocuklarımızı yolluyoruz ama gözümüz arkada kalıyor” dedi.
‘ÇOCUKLAR YA OKULA GİTMEK İSTEMİYOR YA DA AİLELERİ GÖNDERMİYOR’
Yeni eğitim öğretim yılında özel eğitim gören otizmli çocuklara uygun okulun yapılmasını istediklerini dile getiren Nilgün Elver (42), “Mayıs ayında hırsızlık olayları yaşandı. Bilgisayarlarımız, yazıcılarımız, yemekhanemizdeki su sayaçları çalındığı için otizmli çocuklarımız yemek yiyemiyor. Bilgisayarlarımız çalındığı için idarecilerimiz İZSU’ya dilekçe yazamıyor. Yıkılan okulumuzun arkasındaki okuldan bize 12 derslik verildi. Çocuklarımız alışma konusunda zorlanıyorlar. Otizmli çocuklarımızın bir rutini var, yeniliğe kapalıdır. O rutin bozulduğu için çocuklarımız çok zorlanıyor. Bahçemiz vardı, orada oyunlar oynanıyordu. Okula gelmek istemiyorlar. Ayrıca hırsızlık olaylarından sonra okula çocuğunu göndermek istemeyen veliler var. Okulumuza adı verilen bağışçımız Moris Bencuya, desteğini sürdürüyor. İnşaat başlarsa destek olacak” diye konuştu.
‘YARDIMSEVERLERİN DE DESTEĞİNİ  BEKLİYORUZ’
Otizmli 2 oğlunun okulda eğitim gördüğünü ifade eden Arzu Kıpçak (36), çocukların uzaktan eğitim almak gibi bir şansları olmadığından yüz yüze eğitimin çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Çocuklarımız yerlerini yadırgıyor, okula gitmek istemiyorlar. Diğer çocuklar gibi uzaktan eğitim alamıyoruz, öğretmenler bile birebir eğitimde zorlanırken bizlerin evde eğitim vermesi mümkün olmadı. Bizi dinlemiyorlar, ders yapamıyoruz. Burası en büyük desteğimiz, anneyle öğretmeni ayırt ettikleri için okulda ders yapıyorlar. Okulumuzu bir an önce istiyoruz. Yardımseverlerin de desteğini bekliyoruz” dedi.

Görüntü Dökümü
———————–
-Tepecik Moris Bencuya Özel Eğitim Otizm Okul Aile Birliği Başkanı Semra Avince röp.
-Vatandaşlardan  Nilgün Elver, Arzu Kıpçak röp.
-Okula giren hırsıza ait güvenlik kamerası görüntüsü
-Genel detay ve görüntüler

Haber:  Eda Ebru NANECİ – Kamera: Ahmet Turhan ALTAY / İZMİR, (DHA)-

====================================

2) POLİS, İFADEYE GELEN AYAĞINDAN RAHATSIZ OTEL ÇALIŞANINI KUCAĞINDA TAŞIDI
 
ANTALYA’nın Kemer ilçesinde iş kazası geçiren otel personeli Satuğ Buğra Dinç, tedavisi sonrası ifade için polis merkezine götürüldü. Yürümekte zorluk çeken Dinç’i kendisine eşlik eden yunus polisi kucağına alıp taşıdı. O anlar güvenlik kameralarına anbean yansıdı.
Kemer’de 15 Mayıs’ta saat 10.00 sıralarında Satuk Buğra Dinç, bellboy olarak çalıştığı 5 yıldızlı otelde müşterilerin eşyalarını taşırken merdivende ayağını burktu. Satuk Buğra Dinç, ilçe merkezinde bulunan özel bir hastanede tedaviye alındı. Tedavisi tamamlanan Dinç, olayın iş kazası olması nedeniyle İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memurları tarafından hastaneden alınarak ifadesi için Merkez Mahallesi’ndeki polis merkezine getirildi.
Otoparkta araçtan inen Satun Buğra Dinç’e görevli yunus polisi eşlik etti. Bir süre yürümeye çalışan Satuk Buğra Dinç’in ayağının üzerine basamadığını ve zorlandığını gören polis kendisini taşıyabileceğini söyledi. Dinç bu isteği geri çevirdi ancak acı çektiğini gören ve bu duruma dayanamayan polis memuru, onu kucaklayarak polis merkezine kadar taşıdı. Olay güvenlik kameralarına anbean yansıdı.

Görüntü Dökümü
———————–
– Polis memurunun vatandaşı taşıdığı anlar güvenlik kamerası

HABER- KAMERA: Levent YENİGÜN/ KEMER (Antalya), (DHA)

=============================================

3) EĞİRDİR GÖLÜ’NDE SU SAMURU HEYECANI

ISPARTA’nın Eğirdir ilçesinde bulunan ve Türkiye’nin ikinci en büyük içme suyu rezervine sahip Eğirdir Gölü’nde su samuru görüntülendi. Eğirdir Su Ürünleri Enstitüsü Müdürü Su Ürünleri Yüksek Mühendisi Fuat Bilgin, 30 yılı aşkın süredir gölde limnolojik araştırmalar yaptıklarını ancak bugüne kadar su samurunun varlığına ilişkin emareye rastlamadıklarını söyledi.
Eğirdir’de amatör balıkçı Arif Süzen, 25 Mayıs saat 22.00 sıralarında balık tutmak için Eğirdir Gölü’nün Kovada Kanalı Demir Köprü mevkiine gitti. Buraya geldiğinde suda hareket eden bir hayvan gören Arif Süzen, bunu cep telefonuyla görüntülerini çekti. Hayvanın su samuru olduğunu düşünen Arif Süzen, görüntüleri incelenmek üzere Eğirdir Su Ürünleri Enstitüsü’ne gönderdi. Bu güne kadar Eğirdir Gölü’nde yapılan çalışmalarda su samuruna ilişkin herhangi bir emareye rastlamazken, enstitüde görüntüler üzerinden yapılan incelemede ise bunun  su samuru olduğu görüşü ağır bastı.
‘İLK BAŞTA KORKTUM’
Arif Süzen, “Ben amatör balıkçıyım. Buraya balık bakmaya gelmiştim geçerken. 5-6 tane olarak sürüyle geldiler, hatta daha önce anlatıyorlardı ‘daha önce görenler oldu’ diye. Benim de yanımda telefonum vardı, kaydettim. İlk başta korktum aslında, suyun içinde balık zannettim. Daha sonra buradaki balıkları kovalarken gördüm. Balıkla beslenen bir hayvan. Ben de ilk defa gördüm. Daha önce söylüyorlardı fakat görüntüleyen olmamış. Şanslıymışım bana denk geldi, kayıt aldım” dedi.
‘AVLANILMASI YASAK OLAN BİR TÜRDÜR’
Görüntüler üzerinde inceleme yapan Eğirdir Su Ürünleri Enstitüsü Müdürü Su Ürünleri Yüksek Mühendisi Fuat Bilgin, görüntülerdeki hayvanın su samuru olduğunu belirtirken, “Cites ve Bern sözleşmeleri gereği nesli korunmakta olan, kırmızı listede yer alan ve avlanılması yasak olan bir türdür, öncelikle bunu belirtmek lazım. Su samuru çok utangaç bir canlıdır, insandan kaçar, gözden uzak yaşamayı tercih eder. Dolayısıyla görünmesi normal şartlar altında zordur. Genellikle balıklarla beslenir bu canlı. Balıkların yanında kurbağa hatta su kuşlarının yumurtaları ile beslendikleri de bilinmektedir” diye konuştu.
‘LİTERATÜRLERDE SU SAMURU VARLIĞINA İLİŞKİN KAYIT BULUNMAMAKTADIR’
Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü olarak 30 yılı aşkın süredir Eğirdir Gölü’nde limnolojik araştırmalar yaptıklarını vurgulayan Fuat Bilgin, şöyle dedi:
“Bu süre zarfından su samurunun varlığına ilişkin herhangi bir emareye, kayda rastlamadık. Bunun yanında yapılan başka çalışmalarda, literatürlerde su samuru varlığına ilişkin bir kayıt bulunmamaktadır. Su samuruna yönelik çalışmalarımız özelde olmaz ama şu var; zaten limnolojik araştırmalar yapan bir kuruluş olarak gölün bütün limnolojik değerlerine çalışıyoruz. Yapmış olduğumuz bundan sonraki çalışmalarda da bu konuya tabii ki ayrı bir özen göstereceğiz ama eldeki görüntülere bakarak da bunun daha da bir netleşmesi lazım; su samurunun net olarak türünün ortaya konabilmesi açısından. Net olarak türü elde edebilmemiz lazım öncelikli olarak. Zaten avcılığı yasak olduğundan koruma altında olduğundan dolayı inşallah avcılarımız tarafından yakalanmaz ve neslini burada sürdürür.”

Görüntü Dökümü
———————–
– Su samurundan cep telefonu görüntüsü
– Su samurunun görüntülendiği yerden detay görüntü
– Gölden detay görüntü
– RÖP 1: Arif Süzen (Amatör balıkçı)
– Gölden detay 
– RÖP 2: Fuat Bilgin (Eğirdir Su Ürünleri Enstitüsü Müdürü)

HABER- KAMERA: Kemal ERBEN/ EĞİRDİR (Isparta), (DHA)

=============================================

4) ANNESİ ÖLEN YAVRU DAĞ KEÇİSİNİ, SAANEN KEÇİSİ EMZİRİYOR
 
ANTALYA Büyükşehir Belediyesi Hayvanat Bahçesi ve Doğal Yaşam Parkı’nda doğum sırasında annesini kaybeden yavru dağ keçisine, bol süt vermesiyle bilinen Saanen keçisi annelik yapıyor.
Antalya’da bir ay önce doğum sırasında annesini kaybeden dağ keçisi yavrusuna, mavi gözleriyle bilinen İsviçre’nin Saanen Vadisi’nde yetişen bir süt keçi ırkı olan Saanen keçisi annelik ediyor.  Doğumun ardından sürüsündeki diğer dağ keçisi annelerinin dışladığı ve emzirmediği yavru dağ keçisi, Saanen keçisinden süt emip güçleniyor. Bakıcısı Kadir Orhan’ın peşini bir an bırakmayan yavru keçi, beslenme saatlerinde Saanen keçisinin yanına yaklaşıp süt içiyor. Ardından bakıcısıyla birlikte doğal yaşam parkını dolaşan sevimli yavru, büyüyüp yetişkin dağ keçilerinin arasında yerini alacağı günü bekliyor.
Yavru keçiyle çok iyi anlaştıklarını anlatan Kadir Orhan, “Beslenme saatinde ona yardımcı oluyorum. Günün geri kalan kısmında benimle birlikte yaşam alanlarını dolaşıyor, ben çalışırken gölgede oturup beni bekliyor” dedi.
Yavrunun ihtiyaçlarıyla ilgilenildiğini ve beslenmesinin sürekli takip edildiğini anlatan Veteriner Hekim Damla Atay ise “Bizleri ailesi sanıyor. Diğer dişi keçiler dışladığı için bir süre beslenmekte zorlandı. Dişi Saanen keçisini ona anne olarak seçtik. Bakıcımızın ısrarıyla ilk etapta isteksiz emzirdi ama sonra o da alıştı. Dişi Saanen kendi yavrusunu emzirdikten sonra dağ keçisi yavrusunu emziriyor. Renk farkları bariz ortada ama artık bunu umursamıyorlar” diye konuştu.

Görüntü Dökümü
———————–
– Hayvanat bahçesi giriş detay
– Yavru dağ keçisi detay
– Yavru keçinin anne Saanen keçisinin arkasında gitmesi detay
– Saanen keçisinin yavru dağ keçisini emzirmesi detay
– Yavru keçiyle veteriner Damla Atay ve bakıcısı detay
– Veteriner Hekim Damla Atay röp1
– Bakıcı Kadir Orhan röp2
– Genel detaylar

HABER-KAMERA: İbrahim LALELİ-Adem AKALAN/ ANTALYA, (DHA)

=============================================

5) ÖĞRENCİLERE MEZUNİYET HATIRASI
 
FOTOĞRAF sanatçılarının ulusal ve uluslararası etkinliklerde başarılı olan eserlerinden esinlenerek, ilkokul 4. sınıf öğrencileri tarafından yazılan hikayelerden oluşan ‘Dörti’den Öyküler’ isimli hikaye kitabı yayımlandı. Öğrencilerin edebi ve görsel sanatlara ilgilerini artırmak amacıyla hazırlanan proje kapsamında yayımlanan hikaye kitabı öğrencilere mezuniyet hatırası olarak dağıtıldı.
Manavgat’ta Çağlayan İlkokulu 4-İ sınıfı öğrencileri tarafından kaleme alınan ‘Dörti’den Öyküler’ isimli hikaye kitabı yayımlandı. Sınıf öğretmeni Soyer Özgür tarafından öğrencilerin edebi ve görsel sanatlara ilgilerini artırmak ve farkındalık oluşturmak amacıyla hazırlanan, 4-5 aylık bir çalışmanın eseri olan hikaye kitabı, bu yıl ilkokuldan mezun olan öğrencilere mezuniyet hediyesi olarak dağıtıldı.
4 yıldır Çağlayan İlkokulu’nda görev yapan Soyer Özgür, projeyi geçen yıl hazırladığını ancak koronavirüs salgını nedeniyle bir yıl ertelemek zorunda kaldıklarını belirterek, “Projeyi okul müdürümüz Ahmet İyiol’a açtım, kendisi de projeyi çok beğendi ve hemen hayata geçirmemizi istedi ancak salgın nedeniyle ertelemek zorunda kaldık. Bu yıl öğrencilerimin okulumuzdan mezun olacak olmaları nedeniyle projeyi tamamlamak istedik” dedi.
HİKAYELER FOTOĞRAFLARDAN ESİNLENDİ
Kendisinin de hobi olarak fotoğraf sanatı ile ilgilendiğini ifade eden Özgür, “Çocuklarımız okula başladıkları ilk günden bu yana edebi ve görsel sanatlara karşı ilgilerini artırmak için çaba harcıyorduk. Neticesinde projeyi hayata geçirdiğimizde farklılık olsun diye tanıdığım ve ortak arkadaşlarım olan fotoğraf sanatçılarından, yazılacak hikayelerde kullanılmak üzere fotoğraf talebimiz oldu. Sağ olsunlar hepsi de öğrencilerimize destek olmak ve katkıda bulunmak için fotoğraflarını ücretsiz olarak verdiler” diye konuştu.
ORTAK KAHRAMAN DÖRTİ
Kitapta yer alan 20 öykünün tamamen öğrenciler tarafından kaleme alındığını, kendisinin ve bir grup öğretmen arkadaşının ise 4-5 aylık bir süreçte yazılan hikayeleri kontrol ederek imla, yazım hataları ile anlatım bozukluklarını düzenleyerek basıma hazır hale getirdiklerini belirten Özgür, şöyle dedi:
“Öykülerimizi fotoğraflar üzerinden şekillendirdik. Tüm hikayelerin ortak kahramanını sınıfımız olan 4-İ’den dolayı ‘Dörti’ olarak belirledik. Dörti bir hikayede 5 yaşında bir erkek çocukken bir diğer hikayede ise 9 yaşında bir kız çocuğu. Biz bunu tamamen çocukların doğaçlamalarına ve görsellerle olan bütünleşmelerine bıraktık. Yaklaşık 4 aylık bir süreçten sonra bizler de kitabımızı tamamladık. Kitabımızda bazen öğrencilerimizin haberlerde gördüğü veya çevrelerinde gördükleri ya da yaşadıkları olayları anlattıklarını gördük. Çeşitli sosyal olaylara, çeşitli kültürel olaylara, tarihi turistik konulara değindiklerini gördük. Hikayelerinin sonlarına atasözlerinden veya herhangi bir duruma ya da öğüt verici bir olayla sonuçlandırmalarını istedik. Genel olarak hikayelerimizin son bölümlerinde öyküde anlatmak istedikleri mesaj. Türkiye’de mutlaka bir sınıf veya bir okul öykü kitabı projesi yapmıştır. Ancak Türkiye’nin ünlü fotoğraf sanatçılarının ulusal veya uluslararası alanda başarılı olmuş fotoğraflarının ele alındığı sınıf öykü kitabı ilk diye düşünüyorum.”
ÖĞRENCİLER DE AİLELERİ DE MUTLU
Öğrencilerden Sinem Tüfekçi ‘Hayalinden asla vazgeçme’ hikayesi ile arkadaşlarına hiçbir zaman pes etmemeleri gerektiği mesajını vermek istediğini belirtirken, ‘Köy tatili’ isimli hikayesi ile kendi hayatını da hikayesinde dile getiren Rüzgar İmdat İnce, doğayı ve canlıları sevdiğini bu nedenle de köyde yaşamayı da çok sevdiğini söyledi.
Başta projenin başarıya ulaşmasını beklemediğini dile getiren öğrenci velisi Devrim Çetin, “Bu güzel projede kızım da bir öykü yazdı. Projeyi önceden olumsuz bir şekilde öğrenciler başaramaz diye düşünmüştük ama öğretmenimiz Soyer Özgür’ün de destekleriyle çocuklar kendi hayal dünyalarına göre çok güzel hikayeler yazdı. Türkiye’de bir ilk olan bu kitabı herkesin ulaşıp okumasını tavsiye ediyorum” diye konuştu. Bir başka öğrenci velisi Çiğdem İnce de “Gerçekten güzel bir proje oldu. Öğretmenimize çok teşekkür ediyorum. Türkiye’de bir ilk proje. Okulumuz adına da gerçekten çok mutlu ve gururluyum. Teşekkür ederiz” diye konuştu.

Görüntü Dökümü
———————–
– Öğrencilere kitap dağıtımı görüntüleri
– Öğrenci velileri Devrim Çetin ve Çiğdem İnce’nin konuşmaları
– Öğrenciler Sinem Tüfekçi, Rüzgar İmdat İnce ve Tuğba Eren’in konuşmaları
– Sınıf öğretmeni Soyer Özgür’ün konuşması
– Öğrencilerin kamleyada kitap okuma görüntüleri

HABER- KAMERA: Ömer KARÇA/ MANAVGAT, (DHA)

=============================================

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Haberolduk.com - Son Dakika Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!