Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the jetpack-boost domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /home/haberolduk/domains/haberolduk.com/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114

Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the jetpack domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /home/haberolduk/domains/haberolduk.com/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114
HABEROLDUK YURT BÜLTENİ – 6 – Haberolduk.com – Son Dakika Haberler

HABEROLDUK YURT BÜLTENİ – 6

haberolduk-yurt-bulteni-6-E3IIaGjN.jpg

 

1) MHP MİLLETVEKİLLERİ KAZADA YARALANDI

MHP İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu ve MHP Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağ, Bolu’da otomobilin bariyerlere çarpması sonucu yaralandı.
Kaza saat 10.00 sıralarında, TEM Otoyolu Bolu Çaydurt mevkiinde meydana geldi. Ankara’dan İstanbul’a gitmekte olan MHP İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu idaresindeki 06 CCC 035 plakalı otomobil, yağış nedeniyle kayganlaşan yolda kontrolden çıkarak bariyerlere çarptı. Kazada, Hasan Kalyoncu ve araçta bulunan MHP Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağ hafif yaralandı. Olay yerine gelen 112 Acil Sağlık ekibi Kalyoncu’ya ilk müdahalede bulundu. Karadağ ise Bolu İzzet Baysal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Kalyoncu ve Karadağ’ın sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi. 
Hasan Kalyoncu kazayla ilgili olarak, “Direksiyon hakimiyetini kaybettik ,yandaki bariyerlere çarptık. Allah’a şükür iyiyiz” dedi.

Görüntü Dökümü 
———————–
-Kaza yapan araçtan görüntüler
-Kalyoncu ile röp

HABER: Murat KÜÇÜK/ BOLU, (DHA) – 

==================================================

IĞDIRLI LEVENT’İN FRANSA HAYALİ GLİNA NEHRİ’NDE SON BULDU
 
IĞDIR”da yaşayan Levent Öden (26), 18 Mayıs’ta Fransa’ya kaçak yollarla gitmeye çalışırken girdiği Glina Nehri’nde akıntıya kapılarak kayboldu. Öden’in ailesi Levent’in ölü ya da diri bulunup kendilerine teslim edilmesini istedi.
Merkeze bağlı Özdemir köyünde oturan İpek ve Hasan Öden çiftinin 3 çocuğundan en küçükleri Levent Öden, 18 Mayıs günü 4 arkadaşı ile birlikte Fransa’ya gitmek için uçakla İstanbul’dan Bosna Hersek’e gitti. Geceyi burada geçiren Öden ve arkadaşları, bir gün sonra akşam kaçak yollarla Hırvatistan’ın başkenti Zagrep’e sınırı olan Glina Nehri’ni yüzerek karşıya geçmek istedi. Yüzme bilmeyen Levent Öden, akıntıya kapılıp, kayboldu. Olaydan bir gün sonra Levent Öden’in arkadaşları ailesini arayarak durumu anlattı.
‘ARTIK BU ACIYA DAYANAMIYORUM’
Çaresizlik içinde oğlundan gelecek haberi beklediklerini söyleyen Hasan Öden, “Oğlum 18 Mayıs’ta Türkiye’den ayrılmış. Bir gün sonra da arkadaşları bizi arayarak Levent’in suda boğulduğunu ve öldüğünü söylediler. Ama biz buna inanmıyoruz. O günden itibaren bir haber alamadık. Fransa’da çalışan 2 kardeşim oğlumun kaybolduğu nehirde arama yapmışlar ama onlar da bulamamışlar. Yetkililerden rica ediyorum oğlumu ölü ya da diri bulup bize teslim etsinler. Artık bu acıya dayanacak gücümüz kalmadı” diye konuştu.
‘ÖYLE BİR YOL DENEYECEĞİNİ BİLMİYORDUK’
Oğlu kaybolduktan sonra gecesinin gündüzüne karıştığını belirten gözü yaşlı İpek Öden, “Fransa’ya gitmek istiyordu ama böyle bir yol deneyeceğini bilmiyorduk. Bilsek göndermezdik. Gözüm hep kapıda gelecekmiş gibi bir his var. Allah kimseye evlat acısı vermesin. Yetkililerden tek isteğim oğlumun ölü ya da diri bulunup bize teslim edilmesi” dedi.
Ağabeyi Emin Öden de anne ve babası ile zor günler geçirdiklerini belirterek, kardeşinin bir an önce bulunmasını istedi.

Görüntü Dökümü 
———————–
-Baba ve anne ile röp
-Kayıp şahsın fotoğrafı
-Glina Nehri’nin fotoğrafı
-Kaybolan Levent Öden’in nfus cüzdanı

Haber-Kamera: Suat DENİZ / IĞDIR, (DHA)

==================================================

İZMİR’DE 900 BİN DOLARLIK BİTCOİN VURGUNUNA 1 TUTUKLAMA

İZMİR’de piyasa değeri yaklaşık 900 bin dolar (7 milyon 703 bin TL) olan bitcoin dolandırıcılığı yapan 3 şüpheli, 7.5 aylık teknik ve fiziki takibin ardından yakalandı. Adliyeye sevk edilen şüphelilerden 1’i tutuklanırken, diğer 2’si serbest bırakıldı.

İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nü geçen Ekim ayında arayan İ.K, Türkiye’de faaliyet gösteren bir kripto para firmasında bulunan 15 bitcoinin çalındığını ihbar etti. İhbar üzerine başlatılan soruşturma kapsamında şüphelilerin; phising (oltalama) yöntemi ile gerçek kripto para firmasının internet sitesine çok yakın URL adresleri ile sahte site oluşturdukları, satın aldıkları reklam hizmeti ile oluşturdukları sahte siteyi internet arama motorunda üst sıralara çıkarıp firma müşterilerini aldatarak oluşturdukları sahte site aracılığı ile müşterilerin kullanıcı bilgilerini elde ettikleri belirlendi. Şüphelinin daha sonra ele geçirdikleri bu bilgiler ile müşterileri telefonla arayarak kripto para firmasından teknik destek amacıyla aradıklarına ikna etmek suretiyle firma müşterilerinin hesaplarını boşaltarak dolandırıcılık yaptıkları ortaya çıktı. Şüphelilerin, suçtan elde ettikleri kripto paraları izlerini kaybettirmek amacıyla çok sayıda cüzdan atlattıktan sonra kendilerine ait kripto para hesapları ve banka hesaplarına aktardıkları tespit edildi. Aynı şüphelilerin en az 14 kişinin kripto paralarını çaldıkları, sadece İ.K’den çaldıkları bitcoinin değerinin geçen geçen Ekim ayında yaklaşık 900 bin dolar olduğu belirtildi. 7.5. aylık teknik ve fiziki takibin ardından kimlikleri belirlenen şüpheliler, N.A., D.A., ve G.A. gözaltına alındı. İfadelerinde kendilerine yöneltilen suçlamaları reddeden şüpheliler adliyeye sevk edildi. Şüphelilerden N.A., tutuklanırken, diğer şüphelilerden D.A. ve G.A ise serbest bırakıldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Zanlılar emniyetten çıkarken görüntü
Haber: Tolga TAHÇI – Kamera: İZMİR, (DHA)

=============

TRAFİKTE YOL VERME İNATLAŞMASI KAZAYLA BİTTİ; O ANLAR KAMERADA

SAMSUN-Ankara kara yolunda seyir halindeki TIR’ın sürücüsü ile hafif ticari araç sürücüsü arasında yol verme inatlaşmasında tehlikeli anlar yaşandı. TIR’ın sıkıştırdığı hafif ticari araç, yoldan çıkarak kaza yaptı.Yaşananlar, başka bir sürücünün cep telefonu kamerasıyla saniye saniye kaydedildi. 
Olay, dün Samsun-Ankara kara yolunda meydana geldi. Trafikte seyir halinde olan 55 AKG 18 plakalı hafif ticari aracın sürücüsü ile plakası belirlenemeyen TIR sürücüsü arasında yol verme inatlaşması yaşandı. Sürücüler, araçlarını birbirlerinin önüne kırarak, durdurmaya çalıştı. Direksiyon hakimiyetini kaybeden hafif ticari aracın sürücüsü, önce yolun sağında bulunan su kanalına girdi, ardından da orta şeride savruldu.TIR sürücüsü olaydan sonra yoluna devam etti. O anlar başka bir sürücünün cep telefonu kamerasına yansıdı. Görüntülerde hafif ticari araç sürücüsü, TIR’ın önüne geçerek el hareketleriyle durmasını işaret ediyor. O sırada TIR şoförü, “Görüyorsunuz değil mi, sonra ben suçlu oluyorum, bak ne yapıyorö diyor. Polis, olayla ilgili soruşturma başlattı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
TIR içinden çekilen görüntü
Hafif ticari aracın yoldan çıktığı anlar

Haber: Hakan AKGÜN SAMSUN-DHA

==========

‘KAÇAK AVLANMA NEDENİYLE KUŞ TÜRLERİNİN AZALMASI, TIRTIL İSTİLASINA NEDEN OLDU’

BİNGÖL’ün Yedisu ilçesinde orman ve bahçelerde etkisini sürdüren tırtıl istilası tedirginliğe neden oldu. Bingöl Üniversitesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mustafa İlçin, tırtıl istilasının insan sağlığını da tehdit ettiğini ifade ederek, “Tırtılların son zamanlarda doğada çoğalmasındaki en önemli nedenlerden birinin kuş türlerinin azalmasıdır. Bu kuş türleri ise günümüzde maalesef kaçak avlanma nedeniyle sayıları azaldı. Ekolojik dengelerin bozulması tırtılların çoğalmasında büyük rol oynuyor” dedi.
Yedisu ilçesinde ormanlık alandan yerleşim yerlerine kadar inen tırtılların yetiştirdikleri ürünlere zarar verdiğini söyleyen ilçe sakinleri, yetkililerden yardım talebinde bulundu. Bingöl Üniversitesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mustafa İlçin, tırtılların çoğalmasında kaçak avlanma ile kuraklığın büyük ölçüde neden olduğunu ifade etti.

‘TIRTILLARLA  BİYOLOJİK MÜCADELEYİ ÖNERİYORUZ’
İlçin, son zamanlarda ortaya çam kese cinsindeki tırtıllar ortaya çıktığını belirterek şu bilgileri verdi:  “Bunlar şimdi yavru aşamasında olduğu için en çok ağaçlara zarar veriyorlar. Sonraki dönemlerde de güveye dönüşecekler. Bu dönemden sonra ağaç türlerini ve meyveleşme durumunda ciddi tehlike oluşturuyor. Bu ortamda tırtıllarla mücadelede biz biyolojik mücadeleyi öneriyoruz. Başta kuş türleri olmak üzere bunlara yönelik doğal düşmanlar var bunları doğaya salmamız gerek. Özellikle keklik ve serçegillerden bazı kuş türleri bu tırtılların çoğalmasını engelleyebilir. Tırtılların son zamanlarda doğada çoğalmasındaki en önemli nedenlerden bir tanesinin kuş türlerinin azalmasıdır. Bu kuş türleri ise günümüzde maalesef kaçak avlanma nedeniyle sayıları azaldı. Ekolojik dengelerin bozulması tırtılların çoğalmasında büyük rol oynuyor.

‘İLAÇLA MÜDAHALE DAHA TEHLİKELİ OLABİLİR’
İlaçlanma tırtılların daha çok çoğalmasını da sağlayabilir. Çevre sağlığı, insan sağlığı ve kalıntı sorunu dediğimiz kalıcılık sorunu söz konusu. Örneğin bu sene ilaçla ortadan kaldırırsınız ama birkaç yıl sonra daha fazla türün ortaya çıkmasına neden olur. Bu çoğalmadan sonra artık ilaç da tesir etmeyebilir.”

İNSAN SAĞLIĞINDA TEHDİT EDİYOR
Tırtılların insan sağlığını da tehdit ettiğine dikkat çeken İlçen, “Örneğin alerjik reaksiyonlara yol açabilirler. Tam tespit olmamakla birlikte bazı viral hastalıkları da taşıdıkları ile ilgili bilgiler var. Fakat bölgemizde görülen tırtıllar ile ilgili henüz net bir şey söyleyemeyiz” dedi.

Görüntü Dökümü
————–
Yedisu ilçesinden detay görüntü
Ormanlık alandan tırtıl görüntüleri
İlçe yolunun tırtılla kaplı görüntüsü
Vatandaş röportajı
Genel ve detay görüntü

Haber-Kamera: Serkan BİNGÖL/YEDİSU(Bingöl),(DHA)

==============

KURBANLIK HAREKETLİLİĞİ BAŞLADI; BÜYÜKBAŞ 12 BİN İLA 40 BİN LİRA ARASINDA DEĞİŞİYOR

Bursa’da, yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde piyasalarda hareketlilik başlarken, bu yıl kurbanlık büyükbaş hayvan fiyatları 12 bin ila 40 bin lira arasında değişiyor.

Bursa’nın hayvancılıkta önemli noktalarından biri olan Yenişehir ilçesinde, yaklaşan Kurban Bayramı için kurbanlık satışlarına başlandı. Bazı vatandaşlar, erken davranarak kurbanlıklarını alırken, kurban pazarlarında da yoğunluklar oluştu. Yenişehir ilçesinde büyükbaş hayvan besiciliği yapan Hakan Yıldız, kurbanlık alırken vatandaşların iki noktaya dikkat etmesi gerektiğini belirterek, “Öncelikle hayvanın 2 yaşını doldurmuş olması ve sağlıklı eksiksiz kurban olması gerekiyor. Eğer bunlar bir büyükbaş hayvanda yoksa ondan kurban olmaz. Kurbanda 3 çeşit satış oluyor. Bunlar karkas, ayaktan ve canlı kilo olarak yapılıyor. Bu yıl ortalama olarak büyükbaş kurbanlık fiyatları 12 bin ila 40 bin lira arasında değişmektedirö diye konuştu.

Görüntü dökümü;
-Kurbanlıklardan detaylar
-Anons
-Yıldız’ın açıklamaları

Haber-Kamera: Ezgi ATAV/YENİŞEHİR,(Bursa),(DHA)

=================

TRAKTÖRLE GİDEMEDİKLERİ TARLADAKİ MERCİMEĞİN HASADINI ELLE YAPTILAR

BATMAN’ın Gercüş ilçesinde köylüler traktörle gidemedikleri engebeli tarlalardaki mercimeğin hasadını elleriyle yapıyor. 
Gercüş ilçesinde mercimek hasadı mesaisi sürüyor. Aydınlı köyü Mağaralı mezrasındaki engebeli tarlaya traktör girmeyince, köylüler mercimeği elleriyle toplamaya başladı. Yoğun uğraşlar sonucu hasadı yapılan mercimek el ile biçildikten sonra küme haline getiriliyor. Bir hafta kurtulmaya bırakılan mercimek, daha sonra harman makinesine atılıyor.
El ile mercimek hasadının çok zahmetli olduğunu belirten çiftçilerden Nihat Özdemir, “Tarlamız engebeli olduğu için traktör giremiyor. Bundan dolayı biz de mercimeğimizi el ile biçiyoruz. Dedelerimizden kalma bir arazidir, onların emeği boşuna gitmesin diye bizde bu zahmete katlanıyoruz” dedi.
Dedelerinden kalma yöntemle tarlalarını ekip biçtiklerini aktaran Enes Özdemir ise, “Traktörlerin devrilme riski olduğundan dolayı kimse bu tarlalara giremiyor. Biz de dedelerimizin yadigarı olduğu için el ile biçiyoruz. Her zaman at ile sürüp el ile biçiyoruz bu tarlalarımızı. Dedelerimizden kalma yöntemlerle yapıyoruz” diye konuştu.

Görüntü Dökümü
———
Mezradan görüntü
El ile mercimek hasadı yapan çiftçiler
Patoz ile mercimeği harmanlayıp çalışan çiftçiler
Röportajlar
Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Remziye ÖNER/GERCÜŞ(Batman),(DHA)

========

TARİHİ TÜNEL, DOĞA YÜRÜYÜŞCÜLERİNİN UĞRAK MEKANI OLDU

HATAY’da Harbiye bölgesinden Antakya’ya su taşımak için milattan önce  4’üncü yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen tünel, doğa yürüyüşçülerin ve medeniyet kaşiflerinin uğrak mekanı oldu.
Tarih boyunca birçok medeniyetlere ev sahipliği yapan ve Büyük İskender’in ölümünden sonra komutanlarından Seleucus I. Nikator tarafından M.Ö. 300’lü yıllarda kurulan Antakya, içinde barındığı tarihiyle dikkat çekiyor.  Defne ilçesi Dursunlu Mahallesi’nde bulunan tünel, asırlardır ayakta.
Girişi dar olan ve içeriye doğru bir insan boyunu sığacak şekilde genişleyen kayaya oyulan tarihi tünelin 8 kilometre civarında bir uzunluğa sahip su iletim hattına ait olduğunu söyleyen Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi (HMKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hatice Pamir, “Dursunlu tüneli, Antakya’nın özellikle 2’inci yüzyıl ile 4’üncü yüzyıl arasında nüfusunun yoğun olduğu, en zengin ve en müreffeh olduğu döneme ait su temin hatlarından bir tanesine aittir. Bu hatlar kayaya oyulmuş tüneller, su köprüleri, örme kanallar şeklinde inşa edilmekte kente kadar suyu taşımaktadır” dedi.

Tünel hakkında detayları paylaşan Prof. Dr. Hatice Pamir, şu bilgileri aktardı:
“Antakya’nın özellikle 2’nci yüzyıl ile 4’üncü yüzyıl arasında nüfusunun yoğun olduğu, en zengin ve müreffeh olduğu döneme ait su hatlarından bir tanesidir. Tarih boyunca bu suyun taşınmasında birkaç yöntem kullanılıyor. Bu tünellerin yapımında kayaç kısma rastlandığında,  oyulan tünel  genellikle 60-70 santim eninde ya da bir metre, yüksekliği 1 metre 70 santim kimi zaman daha kısa olabilir, kimi zaman yerine göre daha yüksek olabilir kayacın içini oyarak bir tünel halinde şekillendiriyorlar. Dördüncü yüzyılda Antakya, Roma İmparatorluğu’nun en büyük üç metropolisinden biri ve eyalet merkezidir ve Roma senatosunda temsil ediliyor. İskenderiye, Roma ve Antakya o dönem dünyasının en büyük ve zengin metropolleridir. Yoğun nüfusa sahip Antakya’ da suya duyulan ihtiyaç nedeniyle su yolları inşa edilmiştir. Tabii bu tünellerin en büyük finans kaynağı Roma olsa da, bu tünellerin yapımı ile ilgili tek bir imparator adı veremeyiz, o zamanlarda bir ithaf yazıtı olmadığı için bilemiyoruz.”

‘BU KALINTILARI KORUMAK HEPİMİZİN GÖREVİDİR’
Bazı noktalarda zamanla çökmeler veya tahripler meydana gelse de tünelin ait olduğu su yolunun 8 kilometre civarında bir uzunluğa sahip olduğunu söyleyen Prof. Dr. Pamir, “Bu kentin su yolları, tünelleri, köprüleri bize Antikçağ Antakya’sının görkemini ve muhteşemliğini yansıtıyor. Dolayısıyla bu kanıtları korumak hepimizin için borcudur, hepimiz bunu kendimize görev edinmeliyiz. Çünkü biz Antakya’yı anlatabileceksek sonraki kuşaklara ve dünyaya, ancak bu arkeolojik kalıntılarıyla anlatabiliriz. Yoksa Antakya bir düş, bir hayal ülkesi gibi kalır sadeceö dedi.

TESADÜF ESERİ FARK ETTİLER
Doğa yürüyüşçüsü Kemal Korkmaz ise dağ yürüyüşü sırasında tesadüf eseri tüneli gördüklerini, birkaç denemeden sonra cesaretlerini toplayıp içeri girdiklerini söyledi. Korkmaz, “Tünel, sağlı sollu 400-500 metre uzanıyor. Tünel içinde üç tane yukarıya doğru uzanan havalandırmalar var. Bu bölgede tünel olduğu ile ilgili duyumlar vardı ama ben ilk defa gördüm. Duyumlara göre Antakya Kalesi’ne kadar uzanıyor ama biz 400-500 metre ötesine gidemedik çünkü tünelin devamında zamanla çökmeler meydana gelmişö diye konuştu.

‘TARİHLE İÇ İÇESİNİZ’
Tünel içinde tavandan akan su damlacıklarının zamanla donduğunu gördüklerini söyleyen doğa yürüyüşçüsü Arif Günyaşar da, “İçerideki sıcaklık, ortalama 17-18 derece, çok güzel bir havası var. Böyle yerleri keşfetmeyi seviyorum. Bu bölgede yer yer, eskiden kazılan mağara ve tüneller karşımıza çıkıyor. Biz de onları görmek için her hafta sonu bu bölgelere yürüyüş düzenliyoruz. Bu bölgeler, turizme kazandırılıp yürüyüşler düzenlenebilir çünkü çok heyecan verici bir bölge, tarihle iç içesinizö ifadelerine yer verdi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
———————————-
– Tarihi tünel etrafından detaylar
– Tünel içinden detaylar
– Doğa yürüyüşçülerinin tünel içinde gezmesi
– Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi (HMKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü başkanı Prof. Dr. Hatice Pamir’in konuşması
– Tünel çıkışından detaylar
– Doğa yürüyüşçüsü Kemal Korkmaz’ın konuşması
– Doğa yürüyüşçüsü Arif Günyaşar’ın konuşması
– Doğa yürüyüşünden detaylar

Haber-Kamera: İzzet NAZLI / HATAY,(DHA)

=======

TURBA BATAKLIĞINDA ‘KURAKLIK VE KİRLİLİK’ TEHDİDİ
 
TARBZON’da, 50 hektarı ‘doğal sit alanı’ ve ‘kesin korunacak hassas alan’ ilan edilen 10 bin yıllık Ağaçbaşı Turba Bataklığı, çıkan yangınların ardından bu kez de kirlilik ve kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Semenderlerin yaşam alanı sulak arazi ve derelerde kirliliğin oluştuğunu belirten Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Fen Bilimleri Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Bülbül, “İnsan etkisi hayvanlar için stres kaynağı. İnsanın burada yapacağı kirlilik ne ölçüde olursa, alan o kadar etkilenecektir” dedi.
Köprübaşı ve Sürmene ilçeleri sınırında, asidik torf toprağı ile ölmüş bitkilerden oluşan, Türkiye’nin en büyük yüksek rakımlı sulak alanı olan 600 hektarlık Ağaçbaşı Turba Bataklığı’nın koruma altına alınması için 2009 yılında çalışma başlatıldı. Roma döneminden kaldığı düşünülen taş döşeli Antik Kervan Yolu, Harmantepe Şehitliği ile tarihi hanların da yer aldığı bölgede Trabzon Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu uzmanlarınca araştırma yapıldı. Deniz seviyesinden 2 bin metre yükseklikteki Ağaçbaşı Yaylası’nda 10 bin yıllık geçmişe sahip olduğu belirlenen ekolojik hazine özelliği taşıyan bataklıkta, endemik bitki ve hayvanların yaşam kaynakları ile farklı yaşam türleriyle birlikte bitki ve hayvan fosilleri bulundu. 9 yıl süren incelemelerin ardından bölge ‘Nitelikli koruma ve sürdürülebilir kullanım alanı’ olarak tescillendi.
‘HASSAS ALAN’ İLAN EDİLDİ
Ağaçbaşı Turba Bataklığı’nda 50 hektarlık alanın ‘doğal sit’ alanı ve ‘kesin korunacak hassas alan’ olarak tescillenmesi için de ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvuru yapıldı. Bakanlığın değerlendirmesi ve Cumhurbaşkanlığı’nın onayıyla birlikte, 2019 yılında bu alan, ‘doğal sit’ ve ‘kesin korunacak hassas alan’ olarak tescillendi.
3 YILDA 3 KEZ YANDI
Tescil süreci sonrası bataklık, son 3 yılda 3 kez, kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce yakıldı. Bataklığın 15 gün önce yeniden ateşe verilmesinin ardından jandarma ekipleri inceleme başlattı. Yaklaşık 25 hektar alanda zarara yol açan yangınla ilgili şüphelilere dair herhangi bir ize rastlanılamadı. Bilimsel hazine olarak nitelenen ve endemik türlerin barındığı bataklıkta semender, köstebek ve kuş yuvaları ile çok sayıda canlı türü zarar gördü.
KURAKLIK TEHDİDİ
Bataklığın içinde ve bitişiğinde betonarme yapılar yükselmeye başladı. Kaçak yapıların sayısının arttığı yaylada görüntü kirliliği oluştu. Çöplerin gelişigüzel atıldığı semenderlerin yaşam alanı sulak arazi ve derelerde ise kirliliğin arttığı gözlendi. Mevsimsel yağışların azalmasına bağlı olarak, turba bataklığında sulak alanlarda kuraklık oluştu.
‘SU ORTAMLARI AZALDI’
Alanda incelemelerde bulunan KTÜ Fen Bilimleri Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Bülbül, “Üreme amacıyla suya gelen ‘Karadeniz şeritli semenderinin erkek ve dişi bireylerini gördüm, yalnız sayıları biraz azdı. Yağmurun bu sene fazla yağmadığını söylediler. Durgun su ortamları biraz az. Yangın sırasında ne kadar etkilendiler, o esnada kaç tane birey öldüğünü burada çalışma yapılamadığı için şu an söylemek zor ama mutlaka olumsuz bir etkisi olmuştur. O dönem karadan suya geçiş dönemleriydi ve o yangından etkilenmişlerdir” dedi.
‘KİRLİLİK DOĞAL ORTAMI BOZUYOR’
Bataklıktaki bitki örtüsünde ve suda kirlilik gördüğünü söyleyen Prof. Dr. Bülbül, “İki ölü semenderler gördüğüm suda kirlilik oluşmuş. Bunun analizinin yapılması gerekiyor. Bu canlıların yok olmaması adına uzun soluklu çalışmalara ihtiyaç var. İnsan etkisi bu hayvanlar için stres kaynağı. İnsanın burada yapacağı kirlilik ne ölçüde olursa o kadar etkilenecektir. Buradaki kirliliğin suya karışması buradaki doğal ortamı bozacaktır. Bu hayvanlar savunmasız, insanın korumasına muhtaç durumdalar. Onları korumak için çalışmayı bırakın, zarar verilmemesi bile hayvanlar için yeterli. Onlar bir şekilde kendilerini tolere edecektir. Temmuz’da ne olacağına gelip bakacağız. Semenderler buraya yumurtlayacaklar ama sular kurursa yumurtalar ve larvalar ölecek” diye konuştu.

Görüntü Dökümü 
———————–
-Prof. Dr. Ufuk Bülbül röportajı
-Bataklıkta 16 gün önce yaşanan yangın sonrası görüntüler
-Nesli tehdit altında’ olan ‘Kafkas Semenderi’ (sırtı sarı benekli olan siyah semender) 
-‘Nesli tehdide yakın’ kategorisindeki ‘Şeritli Karadeniz Semender’
-Uludağ kurbağası
-Suda ölü halde bulunan ‘Şeritli Karadeniz Semenderi’
-Detaylar

Haber-Kamera:Selay SAYKAL-Salim SARIKOÇ TRABZON-DHA 

==================================================

ERZURUM’DA KURAKLIK AFET GİBİ
 
ERZURUM son yılların en kurak mayıs ayını yaşıyor. Geçen yıllarda metrekareye 72 kilogram yağış düşen Erzurum’a bu yıl 10 kilogram yağmur yağdı. Merkez ve ilçe mahallelerinde çiftçiler arazilerini yağmurlama sistemiyle sularken, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yasemin Kuşlu, şehirdeki kuraklığın afet gibi olduğunu söyledi.
Arazisinin yüzde 15,17’sinde tarım yapılan Erzurum, kurak geçen nisan ayından sonra mayıs ayında da beklenen yağışı alamadı. Uzun yıllar ortalaması metrekareye 56 kilogram olan nisan ayında bu yıl Erzurum’a 12 kilogram yağış düşerken, ortalama 72 kilogram olan mayıs ayında ise bu yıl yağış miktarı 10 kilogram olarak gerçekleşti. Son yılların en kurak günlerini yaşayan çiftçiler, ekili arazilerinin kurumasını önlemek için çareler ararken, Aşkale ilçesine bağlı bazı kırsal mahallelerde yağmurlama sistemi kullanılmaya başlandı. Aşkale ilçesine bağlı Atlıkonak mahallesinde çiftçilik yapan Murat Üstün, 43 yaşında olduğunu böylesi bir kuraklığı hiç yaşamadıklarını söyledi. 
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Tarımsal Yapılar ve Sulama Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yasemin Kuşlu, Erzurum’da bu dönem hem kış hem de ilkbaharda yağışların azaldığını bildirdi. Kuraklıkla ilgili uzun yıllardan beri senaryolar üretildiğini vurgulayan Kuşlu, “Kuraklıkla ilgili birtakım senaryolar var. Bunlar çok uzun yıllar öncesinden beri dillendiriliyor. İyimser senaryolar, kötümser senaryolar var. Fakat şu anda baktığımız zaman Erzurum için sanırım o kötümser senaryolardan bir tanesi yaşanıyor. Çünkü yağış trendine baktığınız zaman Erzurum uzun yıllar ortalamasının çok çok altında, yani 7’de 1’i kadar bir yağışı almış durumda. Erzurum’da uzun yıllar yağış ortalaması mayıs için söyleyeyim 72 kilogramdır, ama mayıs itibariyle baktığımızda 10 kilograma yakın bir yağış düştü. Bu da çok ciddi bir sorun. Erzurum’da vejetasyon dönemi mayıs ayı ile başlar. Özellikle Erzurum Ovası’nda mayıs ayının ortalarında ekime başlanır. Bu dönemde mutlaka toprak belli bir miktar nemli olmalı. Tohum ekildikten sonra mutlaka yağış beklentisi olur. Çünkü yağış, o çimlenme için gerekli nemi sağlar. Maalesef bu sene bu şekilde olmadı çok ciddi yağışta eksiklik var. Mutlaka bu eksikliğin de ikame edilmesi lazım onun da sulamayla başarılması gerekiyor” diye konuştu. 
‘EYLEM PLANI HAZIRLANIP YÜRÜRLÜĞE KONULMALI’
Türkiye’deki bütün valiliklerin eylem planları yaptığını belirten Prof. Dr. Yasemin Kuşlu, şunları söyledi:
“Erzurum Valiliği’nin de böyle bir çalışması var. Mutlaka eylem planlarının hazırlanıp hemen yürürlüğe konulması gerekiyor. Erzurum’da maalesef kuraklık şu anda bir afet gibi gözüküyor. Şöyle söyleyeyim tohumu toprağa koyduktan sonra eğer onun yeterli nem ve sıcaklıkla çimlenmesini sağlayamıyorsanız, ondan sonra tarımsal üretim müthiş bir şekilde düşüyor. Yani burada tarımsal üretimi başlangıçtan itibaren engellenmiş oluyor. Erzurum’da normalde mayıs ayında yağışsız günler beklenir 2-3 gün sürede tohumlar ekilir. Sonrasında yağış düşer ve vejetasyon dönemi başlar. Ama bu sene böyle bir şey olmadığı için tohum ekildikten sonra sulama gerekiyor. Çiftçilerimiz de bunu yağmurlama sistemiyle yapmaya çalışıyor”

Görüntü Dökümü 
———————–
-Arazile boru döşeyen çiftçiler
-Tarlala döşenen boru ve yağmurlama sistemi
-Arazideki yağmurlama sisteminden görüntü
-Çiftçi Murat Üstün ile röp
-Arazilerin yağmurlama sistemi ile sulanması
-Prof. Dr. Yasemin Kuşlu ile röp
-Arazinin sulanmasından detay

Haber-Kamera: Salih TEKİN / ERZURUM, (DHA)

==================================================

KISITLAMADA KUMAR OYNAYAN 23 KİŞİYE 101 BİN LİRA CEZA

TEKİRDAĞ’ın Çorlu ilçesinde kısıtlamayı ihlal ederek kıraathanede kumar oynarken yakalanan 23 kişiye 101 bin 250 lira idari para cezası uygulandı. Baskında polisi karşısında gören bir kişi telefonla, “Basıldık abi, polis abiler geldi” diye konuştu.
Çorlu İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekipleri, Reşadiye Mahallesi ve Cemaliye Mahallesi’nde iki ayrı kıraathanenin kısıtlamada açık olduğu ve içeride kumar oynandığını belirledi. Kıraathanelere baskın düzenleyen polis, iki iş yerinde kuman oynayan 23 kişi yakaladı. Polisin geldiğini gören bir kişi ise cep telefonu ile baskını, “Basıldık abi, polis abiler geldi” diye konuştu. İki işyerinde bulunan toplam 23 kişiye 101 bin 250 lira idari para cezası uygulandı. 
Yakalanan kişiler üzerinde yapılan incelemede 1 kişinin cezaevi firarisi olduğu ve 4 farklı dolandırıcılık suçundan da arandığı belirlenerek, gözaltına alındı.

Görüntü Dökümü 
———————–
-Polisin basın düzenlemesi
-Polisin içeride gezmesi
-‘Basıldık abi’ konuşun kişi
-Detaylar

Haber: Mehmet YİRUN/ ÇORLU(Tekirdağ),(DHA)

==================================================
 

Exit mobile version