1) TRABZON’DA, COVİD-19 AŞISI OLANLARDA ANTİKOR DÜZEYİ ARAŞTIRILIYOR
TRABZON’da, ‘Covid-19 aşılı bireyler üzerinde antikor düzey ölçüm araştırması’ başlatıldı. Koronavirüs aşısı yaptıran 18-65 yaş aralığındaki katılımcılardan alınan kan ve trombosit örnekleri analiz edilerek bağışıklığın oluşmasında aşıdan sonra beslenme durumu ve fiziksel aktivitenin etkileri araştırılıyor.
Avrasya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde ‘Covid-19 aşılı bireylerin antikor düzey ölçüm araştırması’ başlatıldı. Buna göre, koronavirüs aşısı yaptıran 18-65 yaş aralığındaki kişilerin vücutlarındaki antikor düzeyleri ve çeşidi, kan ve trombosit örneği alınarak ölçüm cihazında analizleri yapılıyor. Katılımcıların boy, kilo ve vücut kitle endeksi ölçümleri de yapılarak, vücutta antikor oluşumunda etkisi inceleniyor. Bağışıklığın oluşmasında aşıdan sonra beslenme durumu ve fiziksel aktivitenin etkileri de araştırılıyor. Testler, ücretsiz yapılıyor.
‘ANTİKOR MİKTARIYLA DİĞER KRİTERLER KIYASLANACAK’
Avrasya Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yavuz Özoran, “Aşı olunca, hele bunun ilk dozu, ikinci dozu çeşitleri var, bunları aldıktan sonra koronavirüse karşı bağışıklığımız güçleniyor mu? Hangi bağışıklık sistemi üzerinden biz kendimizi savunabilir hale geliyoruz? Beslenme durumu, yaşımız, cinsiyetimiz, fiziksel aktivitemiz etkili oluyor mu? Buradaki amaç, bağışıklığın oluşmasında aşıdan sonra beslenme durumu ve fiziksel aktivitenin bağışıklık üzerine olumlu ya da olumsuz etkileri nelerdir, bunu gözlemlemek. Ölçüm cihazımız antikorların çeşitlerini de ortaya koyuyor. Elektronik donanımlı diğer araç vasıtasıyla vücut kitlesinin ne kadarı yağ, ne kadarı kas kitlesine ait olduğu elde ediliyor. Antikorların miktarıyla diğer kriterleri kıyaslamak mümkün olabilecek. Araştırmanın daha geniş boyutlu uygulanması ve topluma yararlı olabilmesi için katılanların sayısının artmasını amaçlıyoruz” diye konuştu.
‘ÇALIŞMAMIZ TOPLUMA AÇIK VE ÜCRET TAPEL ETMİYORUZ’
Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğretim üyesi proje yürütücüsü Dr. Fatih Cesur da, “Çalışmamızda öğrencilerimiz ve araştırma görevlilerimiz bulunmaktadır. Birinci ve ikinci doz aşı olanları 4 hafta sonra takip ediyor ve cihazımızla antikor ölçümü yapıyoruz. Antikor düzeylerini beslenme ve fiziksel aktivite düzeyleriyle kıyaslama yapacağız. Fiziksel aktivite antikor düzeylerini ne kadar yükseltebilir, kişi düzenli ve sağlıklı mı besleniyor, onun analizini yapacağız. Her aşının insan vücuduna nasıl etki göstereceğini ve düzeylerini, koruyuculuğunu bilemeyiz. Buna göre kendi önlemlerini alıp takip etmelerini isteriz. Çalışmamız, topluma açık olduğu, ücret talep etmediğimiz ve 15 dakikalık bir süreç olduğu için vatandaşlarımızın gelmelerini talep ediyoruz” dedi.
‘İSTEDİĞİM DÜZEYDE ANTİKOR OLUŞMADI’
Araştırmaya katılarak antikor testi yaptıran Avrasya Üniversitesi öğretim üyesi Gönül Uraloğlu, “Daha önce Covid-19 geçirmiştim ve bir süre sonra aslında antikor oluşuyor. Aşılardan önce ölçtürdüm ama istediğim düzeyde antikor oluşmadığı görüldü. Beni korumadığını öğrenince hemen gidip aşımı yaptırdım. Aşıdan sonra da tekrar antikorumu ölçtüreceğim. Biraz rahat olacağım ama mutasyonlara karşı yine de tedbirli olup maskemi çıkarmayacağım. Kendi özel alanımda daha rahat etmem için antikorumu bilmek beni rahatlatacak” ifadesini kullandı.
Görüntü Dökümü
———————–
– Prof. Dr. Yavuz Özoran
– Dr. Fatih Cesur
– Katılımcı Gönül Uraloğlu
– Kan örneği alınması
– Boy ve vücut endeksi ölçümü yapılması
– Antikor ölçüm cihazından sonuç alınması
– Detaylar
Haber-Kamera:Selay SAYKAL/ TRABZON(DHA)
=================================
2) KORONAYI YENEN VE AŞILAMADA YER ALAN HEMŞİRE: DİĞER HASTALIKLARA BENZEMİYOR
KAYSERİ’de koronavirüsü yenip aşı çalışmalarında yer alan devlet hastanesinde görevli hemşire Rukiye Dündar (44), “Biz aşımızı yaptırdık. Herhangi bir sıkıntı yaşamadık. Sizleri de bekliyoruz. Koronavirüs diğer hastalıklara benzemiyor. İnsan başına gelmeyince bilmiyorö dedi.
Kayseri Devlet Hastanesi’nde hemşire Rukiye Dündar, geçen yıl ağustos ayında nefes darlığı ve kas ağrısı şikayetiyle koronavirüs testi yaptırdı. Sonuçları pozitif çıkan Dündar, karantina altına alındı. 14 gün tedavi gören 2 çocuk annesi, koronavirüsü yenip görevinin başına döndü. Hemşire Dündar, geçen ocak ayından bu yana aşı çalışmalarında yer alıyor. Yaşadığı süreci anlatan Dündar, “Ben daha önce koronavirüse yakalanmıştım. 14 gün tedavi gördüm. Sonrasında görevime dönerek aşılama çalışmalarında yer alıyorum. Ocak ayından bu yana vatandaşlarımıza aşılarını uyguluyoruz. Bizler daha önce bu aşı çıkmadığı için hastalığa yakalandık. Zor günler geçirdik. Bütün vatandaşlarımıza aşılarını yaptırmalarını öneriyoruz. Bu şekilde hastanede yatma oranları düşüyor. Ayrıca, toplumumuzun bir an önce normal hayatına dönmesi için lütfen aşılarınızı yaptırınö diye konuştu.
‘BU SIKINTILI BİR HASTALIK’
Hastalığın zorluğuna değinen Dündar, “Biz aşımızı yaptırdık. Herhangi bir sıkıntı yaşamadık. Sizleri de bekliyoruz. Koronavirüs diğer hastalıklara benzemiyor. İnsan başına gelmeyince bilmiyor. Hastalarımızda ağrı ve şikayet görüyorduk. Bizim başımıza da geldi. Bu sıkıntılı bir hastalık. Ben nefes darlığı ve eklem ağrıları yaşadım. Şu anda çok şükür bir sıkıntımız kalmadıö ifadelerini kullandı.
Görüntü Dökümü
———————–
-Hemşire Rukiye Dündar aşılama yaparken görüntü
-Rukiye Dündar ile röportaj
-Genel detay
Haber-Kamera:Olcay DÜZGÜN-İlyas KAPLAN /KAYSERİ,(DHA)
===================================
3) ‘ÜNİVERSİTE KURACAĞIZ’ DİYEREK DOLANDIRICILIK YAPAN 25 ŞÜPHELİYE 175 YILA KADAR HAPİS İSTEM
ANTALYA’da ‘üniversite kuracağız’ deyip 75 kişiyi 11 milyon 73 bin lira toplayıp dolandırdıkları iddia edilen 25 şüpheli hakkında, ‘kamu kurum ve kuruluşları vb. tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık’ suçundan iddianame hazırlandı. Şüpheliler hakkında toplam 50 yıldan 175 yıla kadar hapis ve 125 bin güne kadar adli para cezası isteniyor.
Manavgat’ta özel bir eğitim kurumu yöneticileri tarafından 2011 ve 2012 yılında düzenlenen toplantılarda ilçede özel bir üniversite kurulması konusunda çalışmalar yapıldı. Okuldaki öğrencilerin velileri olan Manavgatlı esnaf ve iş insanları, üniversite için kurulan vakfa bağış yapmaları konusunda ikna edildi. Çoğunluğu özel eğitim kurumunun yöneticisi olmak üzere Mart 2012’de 13 kişilik kurucular kurulu tarafından 63 bin lira sermayeyle vakıf kuruldu. A.İ.’nin başkanı olduğu vakıf, 75 öğrenci velisi ve esnaftan Ocak 2013 tarihine kadar üniversite kurulması şartıyla çek ve senetler aldı.
Bağışçılara, üniversite ve özel lise için Manavgat’ın Sarılar Mahallesi’nde yan yana 2 ayrı arsa alındığı ve yakında inşaata başlanacağı bilgisi verildi. Sarılar Mahallesi’nde temeli atılarak bina inşaatı başlanan arsanın hazine yeri olduğu ve vakfa tahsis edilmediği ortaya çıkınca o dönem faaliyette olan Sarılar Belde Belediyesi tarafından yıkım kararı verildi ve inşaat yıkıldı.
ORTAYA ÇIKINCA ‘VAKFA 12 DAİRE SATIN ALDIK’ DEDİLER
Yükseköğretim Kurulu’na (YÖK) üniversite kurulması konusunda yapılan başvuru ise 2013 yılı başında gerekli mali şartları sağlayamadığı gerekçesiyle kesin olarak reddedildi. Vakfın üniversiteyi kuramayacağının ortaya çıkması üzerine bazı bağışçılara ödemeleri iade edildi. Bir kısmına da vakıf yetkilileri tarafından, “YÖK’ün istediği mal varlığını sağlamak amacıyla Manavgat’ta V.K. adlı müteahhitten 12 daire satın aldık. Bu dairelerle vakfın sürekli geliri olacak. Almanya’nın Aachen kentinde bina alıyoruz. Üniversite yurt dışında da faaliyet gösterecek” denildi. Bu dönemde bazı bağışçıların verdiği çek ve senetler piyasada üçüncü kişilerin eline geçti. Çek ve senetleri tahsil eden üçüncü kişiler tarafından icra takibi başlatılması üzerine vakıf yöneticileri hakkında Manavgat Cumhuriyet Savcılığı’na ‘Kamu kurumları kullanılarak dolandırıcılık yapılması’ suçlamasıyla şikayette bulunuldu. Şikayetleri inceleyen Manavgat Cumhuriyet Savcılığı, Mart 2016’da kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
YOLSUZLUK İDDİASI
Vakfa bağış yapan G.K.K. ve B.J., vakıf yöneticileri hakkında ‘yolsuzluk’ iddiasıyla Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne şikayette bulundu. Şikayet üzerine Manavgat’a gelerek, vakfın tüm belgelerini inceleyen, belgeler kapsamında ilgili kişilerle ve şikayetçi vakıf bağışçılarıyla görüşen Vakıflar Genel Müdürlüğü Başmüfettişi Okan Saydam, 750 sayfalık rapor hazırladı. Raporda, vakfın para hareketlerinde tefecilerle para alışverişi olduğu ve 11 milyon 73 bin liralık para toplandığının altı çizildi. Vakıf kurucuları ve yönetim kurulu üyeleri hakkında da FETÖ/PDY ile irtibat ve iltisaklarının olup olmadığının araştırılması, ayrıca vakfın bütün yöneticileri hakkında ‘güveni kötüye kullanma’, ‘nitelikli dolandırıcılık’ suçlarından suç duyurusunda bulunulmasına, vakfın zararlarının yönetim kurulu üyelerinden tazmini ve vakfa kayyum atanması istendi.
BAŞSAVCILIK TARAFINDAN SORUŞTURMA BAŞLATILDI
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün raporu üzerine Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında 60 kişinin şikayetçi, 25 kişinin de şüpheli sıfatıyla ifadesi alındı. Vakfın ve şüphelilerin para hareketleri adım adım geriye doğru takip edildi. Soruşturmanın ardından hazırlanan iddianamede, vakıf yöneticileri hakkında daha önce suç duyurusunda bulunulduğu, o zaman kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği hatırlatıldı. Bu karara karşı kanun yararına bozma yoluna gidildiği, yapılan inceleme neticesinde Yargıtay 15’inci Ceza Dairesi’nin kararı bozduğu belirtilen iddianamede, şüpheliler hakkında 2019 yılında yeniden soruşturma başlatıldığı ifade edildi.
Şüphelilerin ifadelerinde, Manavgat ilçesinde bir üniversite kurmak için karar alındığını, şikayetçi olanların kendi istekleriyle vakfa üye olarak bağış yaptıklarını, yaşanan bazı sıkıntılardan dolayı üniversite kurmak için izin alamadıklarını, bundan dolayı vakfın sıkıntıya girdiğini, yapılan harcamalar için vakıf üyelerinden alınan çek ve senetlerin kullanıldığını, herhangi bir şekilde menfaat temin etmediklerini, bu sebeple üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmediklerini beyan ettikleri belirtilen iddianamede, şüpheliler A.İ., B.E., V.K., İ.Ş., M.A.D., N.A., N.G., N.T., E.Y., E.Y., İ.G., C.Ö., N.A., A.A., F.G. ve diğer 10 kişi hakkında ‘kamu kurum ve kuruluşları, vb. tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık’ suçundan yargılanmaları talep edildi. Manavgat 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen, şüpheliler hakkında toplam 50 yıldan 175 yıla kadar hapis ve 125 bin güne kadar adli para cezası istenen dava önümüzdeki günlerde başlayacak.
‘100’ER BİN DOLARLIK SENET VERDİK’
Şikayetçilerinden Mehmet Küçük, kurucuların kendisine gelerek Manavgat’ta eğitimin önemli bir ihtiyaç olduğunu belirtip, eğitim amaçlı bir vakıf kuracaklarını ve ilçeye üniversite kazandıracaklarını, bunun için 75 kişilik bir isim listesi oluşturduklarını söylediklerini anlattı. Kendisine anlatılanlara inandığını ve 100 bin dolarlık senet verdiğini söyleyen Mehmet Küçük, “Otellerde filan birkaç defa toplantı yaptık, 100’er bin dolarlık senet verdik. Sarılar Mahallesi’nde bir alana inşaat başladı. Temeli törenle atıldı, zemin katı yapıldı. Biz ilk başta senetleri ödemeye başladık. Ben 40 bin liralık bir ödeme yaptım. Senetler herkesin adına yazılmıştı, 10’ar bin dolarlık, 20’şer bin dolarlık bedelliydi. Bir süre sonra inşaat durdu. ‘Üniversite olmayacak’ dendi. Ardından ‘İstanbul’da bir yer aldık, Almanya’nın Aachen kentinde bir üniversite kuruyoruz’ dendi. Fakat herhangi bir işlem olmadı. Biz de ‘yatırdığımız para yandı, borcumuz kalmadı’ diyerek olayı unuttuk” dedi.
‘250- 300 BİN LİRALIK EVİMİ 160 BİN LİRAYA SATTIM’
Bir gün evde otururken avukatlar ve icra memurlarının geldiğini söyleyen Mehmet Küçük, “Meğer bizim senetlerimizi başkalarına vermişler. Benim senedimi alan iş adamı da ‘ödenmiyor’ diyerek icraya vermiş. Araya insanlar koymamıza rağmen senetlerimi alamadım. O zamanın parasıyla 250- 300 bin liralık evimi 160 bin liraya sattım ve parayı da götürüp avukatına teslim ettim. Daha sonra öğrendim ki bazılarının senetleri iade edilmiş ve o insanlar hiçbir zarara uğramamış. Ben hakkımı istiyorum” dedi.
Görüntü Dökümü
———————–
– Üniversite yapılacak olan yerden görüntü
– Mehmet Küçük’ün sattığı evin önündeki parka gelip oturması
– Detay
– RÖP: Mehmet Küçük
– Manavgat Adliyesi’nden görüntü
HABER- KAMERA: Mithat ABAKAN/ MANAVGAT (Antalya), (DHA)
===================================
4) KÜÇÜK ÖMER, BOĞAZINDAKİ DELİKTEN KURTULACAK
KOCAELİ’nin Darıca ilçesinde yaklaşık 20 ay önce leblebinin boğazını tıkaması sonucu nefessiz kalan, götürüldüğü hastanede duran kalbi yeniden çalıştırılan 2,5 yaşındaki Ömer Asaf, yatağa mahkum kaldı. Baba Ferhat Koçak, oğlunun yapılacak operasyonla boğazındaki delikten kurtulacağını söyledi.
Darıca’da yaşayan Handan ve Ferhat Koçak çiftinin 3 çocuğundan en küçüğü olan Ömer Asaf, 7 Ocak 2020 tarihinde evde leblebi yuttu. Çocuğunun nefes alamadığını gören Ferhat Koçak, sokağa çıkarak yardım istedi. Bir komşusunun otomobiliyle Darıca Farabi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürülmek için yola çıkarılan Ömer Asaf’ın, yolda kalbi durdu. Hastanede doktorların müdahalesiyle hayata döndürülen Ömer Asaf, ambulans ile Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne sevk edildi. Burada 45 gün yoğun bakım ünitesinde, 18 gün de çocuk servisinde tedavi gören Ömer Asaf, taburcu edildi.
BOĞAZINDA AÇILAN DELİKTEN KURTULUYOR
Baba Ferhat Koçak sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda, “Bunu da başardık. Allah’ın izniyle birkaç operasyona daha gireceğiz ve inşallah sonu mutlulukla bitecek. Bu süreçte sizlerin duasına ihtiyacımız var. Yarın özel bir hastanede trakeostomiden (boğazındaki delik) kurtulacağız. Bunun için birkaç operasyona gireceğiz, lütfen kalben dualarınızı eksik etmeyin. Allah yar ve yardımcımız olsun. Ayrıca oğlumun iyileşme sürecinde hayırsever vatandaşların verdiği desteklerden dolayı teşekkür ediyorum.ö
Görüntü Dökümü
———————–
-29.05.2020 tarihli ARŞİV görüntüler
Haber-Kamera-Erol POLAT /DARICA(Kocaeli)(DHA)
===================================
5) ERASMUS ÖĞRENCİLERİ ‘MEDENİYETLER SOFRASI’ PROJESİNDE BULUŞTU
HATAY Mustafa Kemal Üniversitesi (HMKÜ) Erasmus Ofisi tarafından hazırlanan ‘Medeniyetler Sofrası’ projesi ile Portekiz, Macaristan, Hırvatistan, Romanya ve Kuzey Makedonyalı öğrenciler, kentin yöresel lezzetlerini yakından tanıma, tatma ve yapma fırsatı buldu. Çeşitli ülkelerden gelen öğrenciler, mutfak atölyesinde kendi yörelerine has olan yemekleri de yaptı.
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi tarafından yürütülen, Erasmus Gençlik Değişimi Projesi kapsamında hazırlanan Medeniyetler Sofrası projesi, 20-28 Ağustos tarihlerinde Hatay’da uygulanıyor. Gastronomi içerikli projeye Türkiye, Portekiz, Macaristan, Hırvatistan, Romanya ve Kuzey Makedonya’dan toplam 38 genç katıldı. Proje kapsamında kentin kültürünü yakından tanıma fırsatı bulan öğrenciler ayrıca nefret söylemi, ırkçılık ve ayrımcılık konularına karşı düzenlenen konferansa da katılarak birlikte yaşama kültürü ile ilgili bilgiler aldı. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Antakya Meslek Yüksekokulu’nda bulunan Hatay Mutfağı Ar-Ge Merkezi’nde bir araya gelen öğrenciler, burada kendi ülkelerindeki yöresel lezzetleri yaparak tanıtma fırsatı da buldu.
‘KÜLTÜRLERİ BİR ARAYA GETİRDİLER’
Medeniyetler Sofrası projesindeki ana amacın Türk kültürünü ve bunun yanında Hatay’ın birlikte yaşama hoşgörüsünü yansıtmak ve yemeklerini tanıtmak olduğunu belirten Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Medeniyetler Sofrası Proje Koordinatörü Melodi Çiftçi, şunları söyledi:
“Projede Hırvatistan, Macaristan, Makedonya, Portekiz, Romanya ve Türkiye’den katılımcılarımız var. Bu katılımcıların bir kısmı aşçılık bölümü öğrencileri, bir kısmı da farklı bölümlerden üniversitemize gelen katılımcılar. Bu katılımcılarımız projemiz kapsamında kendi kültürleri ile Hatay kültürünü bir araya getirdi. Bunu da mutfakta çalışarak, gastronomi yemek kültürü ile yaptılar. Projenin bir bölümünde, Hatay mutfak kültürümüzü yansıtan atölye çalışması yaptık. Bugün de katılımcılarımızın tamamı, kendi kültürlerini yansıtan yemekleri yapmaya devam ediyor. Bugün onların tatlarını deneyeceğiz.”
Çiftçi, proje sonunda İngilizce olarak uluslararası bir kitap hazırlayacaklarını ve bu kitapta tüm ülkelerin yemeklerinin yer alacağını belirtti.
‘BU PROJEDE OLMAK ÇOK KEYİFİLİ’
Öğrencilerle beraber Portekiz’den geldiğini belirten Lusofona Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Fiona Bakas, proje kapsamında çok güzel vakit geçirdiklerini söyledi. Öğrencilerin bu projede farklı ülkelerin yöresel lezzetlerini tanıma fırsatı bulduklarını söyleyen Bakaas “Hatay mutfağını denemeye çalıştık ve çok keyif aldık. Gelecek projemizle ilgili günleri de sabırsızlıkla bekliyoruz. Proje kapsamında gerçekleşen eylemleri öğrenmeyi dört gözle bekliyoruz. Farklı ülkelerden, kültürlerden ve dinlerden gelen insanların bir arada olduğu bir mutfakta olmak çok keyifli, bu projede olmak çok keyifli” diye konuştu.
‘PORTEKİZ’DE BUNLARIN HİÇBİRİ YOK’
Projede bulunmaktan dolayı son derece memnun olduğunu anlatan Portekiz Lusofona Üniversitesi aşçılık bölümü öğrencisi Robert Kennedy de şunları söyledi:
“Farklı kültürlerin bir araya gelmesi ve ırkçılık olmaması çok güzeldi. Çok kültürlü ortamlardan bulunmaktan hoşlanıyorum. Türk yemeklerinin çok güzel olduğunu zaten biliyordum ama Hatay yemeği tahmin ettiğimden de güzel. Bu daha önce yediğim hiçbir şeye benzemiyor. Portekiz’de bunların hiçbiri yok. Buradaki yemeği çok sevdim.”
Hatay MKÜ İngilizce öğretmenliği öğrencisi Yunus Kuyubaşıoğlu da çoklu kültürlerin bu gibi projelerde bir araya gelmesinin ve Hatay’ın buna ev sahipliği yapmasından dolayı mutlu olduğunu söyledi.
Görüntü Dökümü
———————–
-Erasmus öğrencilerinden detay
-Proje koordinatörü Melodi Çiftçi’nin konuşması
-Portekiz Lusofona Üniversitesi Turizm Fakültesi öğretim üyesi Doç. Fiona Bakas’in konuşması
-Portekiz Lusofona Üniversitesi aşçılık bölümü öğrencisi Robert Kennedy’in konuşması
-Hatay MKÜ İngilizce öğretmenliği öğrencisi Yunus Kuyubaşıoğlu’nun konuşması
-Öğrencilerin yöresel yemekleri yapmasından detaylar
Haber-Kamera: İzzet NAZLI/ HATAY, (DHA)
=================================