İSTANBUL, (DHA) – Anne babanın hastalanmasının çocuğu ruhsal olarak etkileyen özel bir durum olduğunu belirten Öğr. Gör. Barış Tuncer, “Hastalıkla ilgili temel bilgiler çok fazla uzatılmadan çocuğa anlatılmalı ve çocuğun soru sormasına fırsat tanınmalı. Sorduğu sorulara gerçeği çarpıtmadan, yetişkin bir kişinin anlayabileceği düzeyde, detaylara girilmeden cevap verilmeli” dedi.
“Çocuk için bir yakınının koronavirüse yakalandığını kabullenmek ve bu yeni duruma ayak uydurmak zordur” diyen Altınbaş Üniversitesi Öğr. Gör. Barış Tuncer, bu olağandışı durumla başa çıkabilmeleri için yetişkin desteğine, yönlendirmesine ihtiyaç duyduklarını vurguladı. Tuncer, “Özellikle ebeveynin hastalanması çocuğu ruhsal olarak etkileyen özel bir durumdur. Ebeveynin hastaneye yatması ve çocuğun ebeveyninden ayrı kalması belirli yaşlardaki çocuklar için derin duygusal izler bırakabilir” dedi.
“GERÇEK ÇARPITILMAMALIDIR”
Öğr. Gör. Barış Tuncer, aile bireylerinden biri hastalanması ve doktora gitmek, hastaneye yatmak gibi hayat akışında değişiklikler ortaya çıkması durumunda çocuklara nasıl bilgi verilmesi gerektiğini şöyle anlattı:
“Açıklamaların içeriklerinin basit olması çocuğun durumu algılamasını kolaylaştırır. Tıbbi açıklamalar, karmaşık bilgiler çocuğun kaygısını artıracaktır. Temel bilgiler çok fazla uzatılmadan anlatılmalı ve çocuğun soru sormasına fırsat tanınmalıdır. Çocuğun sorduğu sorulara gerçeği çarpıtmadan, yetişkin bir kişinin anlayabileceği düzeyde, detaylara girilmeden cevap verilmelidir. Çocukla yapılan görüşme sırasında çocuğa bazı duyguları yaşamaması yönünde tavsiye, komut, talimat verilmemelidir. Özellikle 3 yaşında küçük çocuklar ‘ağlama, erkek adam ağlamaz’ gibi sözlerle ağlamamaya teşvik edilmemelidir. Bunun yerine çocuğun bu duyguları besleyen düşüncelerini paylaşmasına izin vermek, eksik ve yanlış bilgilerini düzeltmek bu duyguların yoğunluğunu azaltacaktır.”
Barış Tuncer, koronavirüse yakalanan ebeveynlerin, çocuklarına dürüst bir şekilde hastalıktan söz etmesi gerektiğini belirterek, “Hastalığı adı, bıraktığı etkiler, nelere dikkat edilmesi gerektiği, tedavisi, tedavinin süresi anlatılmalıdır. Bunu yaparken çocuğun umudunu kıracak cümleler kullanılmamalıdır” dedi.
“DUYGULARINI İFADE ETMESİNE İZİN VERİLMELİ”
Çocuğun hastalık karşısında duygu ve düşüncelerini ifade etmesine izin verilmesi gerektiğini vurgulayan Tuncer, “Ev ile ilgili yaşına ve gelişim düzeyine uygun sorumluluklar verilebilir. Bu durum çocuğa yardımcı olma duygusunu yaşatacak ve çocuğun kendini daha değerli görmesini sağlayacaktır. Aileden birisinin hastalandığını öğrenen çocuk bazı davranış problemleri, dikkat çekmeye yönelik davranışlar gösterebilir. Böyle durumlarda sabırlı olmak, çocuğa karşı anlayışlı davranmak gerekmektedir” dedi.
“EBEVEYNDEN UZAK KALMAK SORUNLARA YOL AÇABİLİR”
Ebeveynin koronavirüse yakalanması ve özellikle hastaneye yatmasının küçük çocuklarda ayrılık kaygısı ve kayıp korkusu duygularını doğurduğunu belirten Barış Tuncer, yaş gruplarının bu duyguları nasıl yaşadığı konusunda şu bilgileri verdi:
“3-5 yaş arasındaki çocuklar ebeveynin hastalığından daha ziyade, ebeveynden ayrılma konusunda kaygı yaşamaktadırlar. 3 yaşındaki çocuk ebeveynin hastalığını anlamaz. Ancak ebeveynine uygulanan tedavi veya ebeveynin hastalığı ile ilgili bazı durumlara dikkat çekilebilir. 4 yaşındaki çocuklar olayın ciddiyetinin daha çok farkına varırlar. Çocuk çevresindeki insanların üzüntüleriyle ebeveyninin hastalığını ilişkilendirebilir. Bu yaşta çocuklar üzüntülerini oyunlarına yansıtabilirler. 5 yaşındaki çocuklar ebeveynlerinin hastalıklarının daha çok farkındadırlar, hastalığın ismini bilebilirler, ancak hastalığın vücuda etkilerini açıklayamazlar. Genelde tüm çocuklar ebeveynlerinin hastalığından çok etkilenmektedirler. Bu durumun kendilerinde yarattığı gerginliği ve stresi, yaptıkları resimlere, oyunlarına, anlattıkları konulara yansıtırlar. Hastalık nedeniyle uzun süre ebeveynden uzak kalmak küçük çocuklarda uyku bozuklukları, içe kapanma, gerileme, inatçılık, saldırganlık gibi bazı sorunlara sebep olabilir.”
“HASTALIKLA KORKUTMAK ÇOK YANLIŞ”
Bazı ebeveynlerin, çocuklarının bir şeyi yapmalarını veya yapmamalarını sağlamak için sağlık ve hastalıkla ilgili korku salmaya çalıştığına dikkat çeken Tuncer, “Örneğin; ‘Bir daha yaramazlık yaparsan ben hasta olurum’, “Bak, Ahmet çok üzdüğü için annesi korona olmuş, sen de beni üzersen ben de korona olurum gibi cümlelerle çocuğu duygusal olarak etkileyerek davranışlarını kontrol etmeye çalışmak çok hatalı ve sakıncalı bir tutumdur. Bir yakının hastalanmasından kendisini suçlamasına, çöküntü haline ve düşük benlik saygısı gibi çok ciddi sorunlara sebep olabilir” uyarısında bulundu.