İSTANBUL, (DHA)-Yaşam kalitesini etkileyen çene eklemi rahatsızlığının her 10 kişiden 3’ünde görüldüğüne dikkat çeken diş hekimi Dr. Öğretim Üyesi Burcu Bal, bu hastalığın tedavisinde diş hekiminin uygulayacağı tedavilerin yanı sıra fizyoterapi uygulamalarından da yararlandıklarını dile getirdi. Bu rahatsızlık için elle yapılan ‘osteopatik manuel terapi’ uyguladıklarını belirten Fizyoterapist Dr. Ayça Akkar Çörekçi ise, “Tedavi uygulamalarında yaşam ve uyku kalitesi, ağrı seviyeleri istatistiksel olarak anlamlı ölçüde iyileşti” dedi.
Her 10 kişiden 3’ünde görülebilen; yetişkinlerde yüzde 31, çocuk ve ergenlerin ise yüzde 11’inde meydana gelen çene eklemi rahatsızlıkları, yaşam kalitesini etkiliyor. Travma, diş sıkma ve gıcırdatma, duruş bozuklukları, tek taraflı çiğneme alışkanlığı ve stres gibi birçok dış etkenin neden olduğu çene eklemi rahatsızlıkları için Yeditepe Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Fzt. Ayça Aklar Çörekçi ve Diş Hekimliği Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Burcu Bal bir çalışmaya imza attı. Çalışma, diş hekiminin teşhis koyduğu, çene ekleminde ağrı olan ve klik sesi gelen 21 hasta üzerinde yapıldı. Hastalar 2 ayrı grup şeklinde ayrıldı ve bir gruba sadece splint (alt çene ya da üst çeneye kişiye özel olarak hazırlanan, dişlerin arasında duran, şeffaf, sert, takılıp çıkartılabilen bir aparey) uygulanırken, diğer gruba hem splint hem de osteopatik manuel terapi uygulandı. Kişiye göre planlanıp, elle uygulanan osteopatik manuel terapi için fizyoterapist Çörekçi, “Bu tedavi vücuda bütün olarak bakar. 6 hafta sonunda tedaviler sonrası iki grupta da ağrı şikayetleri azaldı. Osteopatik manuel terapi uyguladığımız grupta ise yaşam kalitesi ve uyku düzeni ciddi anlamda değişti. MR görüntüleri üzerinde elde ettiğimiz değişimleri de göz önünde bulundurursak hastalar için etkili bir tedavi olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.
BU BELİRTİLERE DİKKAT; EN AZ BİRİ VARSA DİŞ HEKİMİNE BAŞVURUN!
Çene eklemi rahatsızlığının sadece eklem ya da kaslarla alakalı olmadığını hatırlatan Diş Hekimliği Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Burcu Bal, bu rahatsızlığa direkt ya da indirekt travmaların neden olabileceğini söyledi.
Hafif başlayan belirtilerin ileride büyük sorunlara yol açabileceğini vurgulayan Bal, “Hafif başlayan belirtiler zaman içinde yemek yerken kulak önünde ağrı, yüz, baş-boyun bölgesinde ve şakaklarda ağrı, ağız açarken çenede tıklama denilen ses gelmesi, ağız açarken çenenin bir tarafa doğru kayarak açılması, ağız açmada zorluk, çiğneme fonksiyonlarında problemler, çene kilitlenmesi yaşanabilir. Bu şikâyetlerden en az birini yaşayan kişinin mutlaka diş hekimine başvurması gerekiyor. Çünkü ne kadar erken tespit edilirse tedavisi de o kadar kolay oluyor” diye konuştu.
TEDAVİDE HER ALANDAN DESTEK ALINIYOR
En önemli teşhisin klinik muayene olduğunu belirten Bal, röntgen ve MR görüntüleme yöntemlerinden de faydalandıklarına dikkat çekti.
Bal, “Tedavi için tıbbın diğer alanlarından da yararlanabiliyoruz. Kulak Burun Boğaz, nöroloji, algoloji, romatoloji,fizyoterapi ve psikiyatriden de destek alabiliyoruz. Doğru teşhisi koyduktan sonra tedaviye ne kadar hızlı başlarsak o kadar başarılı oluyoruz” dedi.
BAŞLANGIÇ TEDAVİLERİ YÜZDE 85 BAŞARI GÖSTERİYOR
Tedavide hasta ihtiyacına göre yol izlenmesinin önemli olduğunu söyleyen Bal, “Hastanın ihtiyacına göre yol izlenmesi gerekiyor. Tedavideki asıl amacımız çene eklemindeki iç basıncı düzenlemek ve kas fonksiyonlarını da düzenleyerek çiğneme sisteminin normal günlük fonksiyonlarını yerine getirmesini sağlamak. Bunun için hastanın farkındalığını yaratmayı hedefliyoruz. Alışkanlıklarını belirledikten sonra bu alışkanlıkları nasıl kontrol etmesi gerektiğini hastaya anlatıyoruz. Günlük hayatta dikkat etmesi gereken şeyleri sıralıyoruz. Kişiye özel hazırladığımız oklüzal splintlerden faydalanıyoruz.Çalışmalar başlangıç tedavilerinin yüzde 85’in üzerinde başarılı olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı.
6 HAFTADA OLUMLU SONUÇ ALMAK MÜMKÜN
Yaptıkları çalışma hakkında detaylı bilgi paylaşan Dr. Ayça Aklar Çörekçi ise, 6 haftada hastalar üzerinde olumlu sonuç aldıklarını söyleyerek, sözlerine şöyle devam etti:
“Çalışmada diş hekimi tarafından yönlendirilen kişilerin MR görüntüleri üzerinden ölçümler yaptık. Bu ölçümlerin sonuçlarının ardından hedeflediğimiz bütüncül bir tedavi olan osteopatik manuel terapinin bu eklem ilişkisi üzerindeki yarattığı değişiklikleri ölçmeye çalıştık.Çalışmada kontrol grubu olması ve MR görüntüleri üzerinden nicel hesaplamalar kullanılarak gruplar arası karşılaştırmanın yapılması sonuçların güvenilirliği açısında önemliydi.Literatürde daha önce böyle bir çalışma yapılmamıştı ve bu anlamda ilk oldu. Ölçümleri yaparken aynı zamanda yaşam kalitesi, uyku kalitesi, hastaların ağrı durumlarını da ölçtük. Bu çalışmanın sonucunda biz diskin geriye doğru bir miktar yer değiştirdiğini gördük. 6 hafta sonrasında ikinci görüntüyü aldık. Her iki grupta da ağrı şikayetleri azaldı. Her ikisinin de yaşam kalitelerinde belirli bir düzeyde iyileşme oldu. Osteopatik manuel terapinin uygulandığı grupta yaşam kalitesi, uyku kalitesi, ağrı seviyeleri istatistiksel olarak anlamlı ölçüde iyileşti. 6 hafta sonunda tamamen ağız kapalı durumda aldığımız MR görüntüsünde bu aradaki diskin konumu 0.74 mm gerilemişti.”
VÜCUDA BÜTÜN OLARAK BAKILIYOR”
Osteopatik manuel terapinin vücuda bütün olarak baktığını hatırlatan Çörekçi, “Ayak parmak ucundan başın tepe noktasına kadar ya da yüzeyden en derine kadar bir bağlantı içindeyiz. Bu bağlantıyı düşünerek çene eklemini etkileyecek diğer yapıları da tedavilerin içine alıyoruz. Bunu yaparken tamamen ellerimizi kullanıyoruz. Sinir yolları üzerinden üst batın organları yani karaciğer ve mide, çene ekleminin duyusal olarak uyaran aynı sinir lifleriyle omurilik üzerinde ortak istasyonları var. Biz bu tedavide eğer hastada endikasyon bulursak üst batın bölgesine de tamamen diyafragma yani solunum, gevşeme teknikleriyle bu bölgelerin tedavisini de yapıyoruz. Çalışmalar boyun bölgesinin ve duruşun çene ekleminin üzerine binen yükleri etkilediğini gösteriyor. Hastaya çene eklemini kullanırken meydana gelebilecek yükleri ortadan kaldıracak eğitimler ve ev programları veriyoruz. Kişiye göre planlanmış bir egzersiz programı oluyor” diyerek sözlerini tamamladı.