Selma KUNAR/ANTALYA, (DHA)- AKDENİZ Üniversitesi (AÜ) İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Ayşen Yalman, yapılan araştırmalara göre bireylerin günde 7 saatini internet başında geçirdiğini belirterek, “Nasıl ki vücuda yakabileceğinden fazla miktarda kalori yüklemesi obeziteye neden oluyorsa, aynı şekilde zihne kullanabileceğinden fazla miktarda bilgi ve bildirim yüklemesi de dijital obeziteye neden oluyor” dedi.
AÜ İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi, Sağlık İletişimi Uzmanı Ayşen Yalman, hayatımıza yeni giren ‘dijital obezite’ kavramının, aşırı ve sağlıksız zihin şişmanlığı anlamı taşıdığını belirtti. Tüm dünyanın bu kavramı konuşmaya başladığını ifade eden Yalman, “Nasıl ki vücuda yakabileceğinden fazla miktarda kalori yüklemesi obeziteye neden oluyorsa, aynı şekilde zihne kullanabileceğinden fazla miktarda bilgi ve bildirim yüklemesi de dijital obeziteye neden oluyor” dedi.
FARKLI DİJİTAL HASTALIKLAR ORTAYA ÇIKIYOR
Dijital obezitenin sağlığı etkileyerek birtakım fiziksel rahatsızlıkların ortaya çıktığını anlatan Yalman, uzun süre ekran karşısında olmanın kas, iskelet ağrıları, uyku bozuklukları, göz hastalıkları, psikolojik sorunlara yol açabildiği gibi dijital hastalıklara da neden olduğunu söyledi. Bu hastalıkların siberhondrik, tıkınmalı izleme, nomofobi ve ego sörfü olduğunu kaydeden Yalman, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ego sörfü, bireylerin arama motorlarına kendi isimlerini yazıp kendileri hakkında bilgi aramaları ve bunu bir takıntı haline getirmeleridir. Mesela ulaştıkları kendi fotoğraflarına tekrar tekrar bakmaları ve ne kadar etkileşim aldığını takip etmeleridir. Tıkınmalı izleme ise dijital platformlardaki dizi, film ve değişik içerikleri hızlı bir şekilde arka arkaya, herhangi bir zaman kısıtlaması olmaksızın izlemek anlamına geliyor. Nomofobi de bireylerin internetin kesilmesi ya da telefonun şarjının bitmesi korkusu ve dolayısıyla sosyal medya platformlarına ulaşamama korkusu olarak tanımlanıyor. Çok önemli bir dijital hastalık ise siberhondrik. Bu da bireylerin, kendi hastalıklarını ya da hasta olduklarını düşündükleri belirtileri internet üzerinden araştırıp, oradaki bilgilerle kendilerine teşhis koymaları. Koydukları teşhis doğrultusunda da kendi tedavilerini uygulamaya başlıyorlar. Çok tehlikeli bir durum. Sonu ölüme bile gidebilir.”
TÜM DÜNYA DİJİTAL OBEZİTEYLE MÜCADELE EDİYOR
Yalman, yapılan araştırmalara göre bireylerin günde 7 saatini internet başında geçirdiğini belirterek, “Bu uzun bir süre. Aslında herkes birer dijital obezite adayı. Bu durumdan kendimizi korumalıyız. Covid 19 pandemisiyle birlikte dijital içeriklerin izlenmesi, sosyal medya platformlarında geçirilen zaman da arttı. Aslında zihinsel anlamda doyma noktasını kaybettik. Bu nedenle de hepimiz birer dijital obez adayıyız ve tüm dünya bugün bununla mücadele ediyor” dedi.
BİREYİN TAMAMEN İNTERNETTEN UZAKLAŞMASI DOĞRU DEĞİL
Bireyin kendisini internet kullanımı ve sosyal medya platformlarından uzaklaştırmasının yanlış olduğunu da vurgulayan Yalman, şöyle devam etti:
“Çünkü bu durum bir taraftan da bireyleri yoksunluk sendromuna taşıyabilir. Bizler psikolog değiliz ama iletişimciler olarak, sosyal medya diyetini öneriyoruz. Nasıl ki normal obezitede düzenli beslenmeye bağlı bir diyet öneriliyorsa, dijital obezitede de benzer süreç işliyor. Yani doğru miktarda doğru biçimde sosyal medyayı kullanmak. Dijital platformlara yüklenen içerikleri zamana yayarak izlemek en doğrusu.”
Yalman, ‘We Are Social 2021’ raporuna göre dünya genelinde internet kullanıcısı sayısının 4,6 milyar olduğunu, tüm dünyada insanların günlük yaklaşık 7 saatini internette geçirdiğini belirterek, dijital yayın platformlarının en popüler olanını 2300’den fazla film ve 1200’den fazla dizi oluşturduğunu hatırlattı.
FOTOĞRAFLI