Engin ÖZMEN-Caner AKSU-Cafer ELMAS/BİLECİK,(DHA)- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bizim bir helalleşme süreci başlatmamız lazım. Bizi tanımanız lazım. Ne söylediğimizi dinlemeniz lazım. İyiye gitmeyen bir süreç var, Türkiye’yi buradan çekip çıkartmamız lazım” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çeşitli ziyaretlerde bulunmak üzere kara yoluyla Bilecik’in Bozüyük ilçesine geldi. Kılıçdaroğlu, Bozüyük Belediyesi önünde Belediye Başkanı Mehmet Talat Bakkalcıoğlu’nun yanı sıra milletvekilleri ile bazı illerin belediye başkanları tarafından karşılandı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başkan Bakkalcıoğlu’nu makamında ziyaret ederek ilçe hakkında bilgi aldı. Çıkışta vatandaşlarla sohbet eden Kılıçdaroğlu daha sonra bir otelde kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve muhtarlarla bir araya geldi.
‘YANLIŞ YAPIYORLAR ÜLKEYİ BU HALE GETİRDİLER’
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Yol yapıyorsun, köprü yapıyorsun, metro yapıyorsun. Güzel, ne yapıyorsan yap. Devleti dolar üzerinden borçlandırıyorsun. Geçiş dolarla, ister köprüden geç ister tünelden geç, ister yoldan geç dolarla, pek çok şey dolarla. Hava alanı, uçak dolarla. Kim ödüyor bunları? Sizler ödüyorsunuz. Hep beraber ödüyoruz. Dolarla bu işi yaptıranlar veya yapanlar hiç şikayet ederler mi? Asla şikayet etmezler. Türk lirası karşısında doların değeri yükseldikçe bunların işi işler. Hiçbir zararı olmaz. 100 alırken 150 alırlar, 200 alırken 250 alacaklar. Bunların da tuzu kuru. Devletin bütün ihalelerini vermişsin. Ya o müteahhit? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Yatırımın yapıldığı yer Türkiye Cumhuriyeti toprakları. Taşeronlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, onların işçileri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları. Peki sen işi niye dolarla veriyorsun? Niye euro ile veriyorsun? Hani sen yerli ve milliydin? Nasıl oldu da bu iş oldu. Kanaat önderleri olarak size şikayet ediyorum. Yanlış yapıyorlar ve ülkeyi bu hale getirdiler. O nedenle beraber düşünmemiz lazım. Devletin borcu ölü halde, gittiler döviz borçlandılar. Son iki haftadır Türkiye Cumhuriyeti Devleti 151 milyar lira dışında, 82 milyar lira devletin borcu var. Nereden ödeyecek bu parayı, siz ödeyeceksiniz. Kim ödeyecek başka? Devletin borcunu herhalde Fransızlar ödemeyecek. Amerikalılar, Almanlar ödemeyecek. Biz ödeyeceğiz, beraber ödeyeceğiz. Dolarla maaş alanlarda bir sorun yok, ihaleyi alanlarda bir sorun yok. Sorun nedir? Gelirini Türk lirasıyla alan, aylığı Türk lirasıyla alan, alışverişini Türk lirasıyla yapan insanlar geçinemiyorlar. Sorun burada geçinemiyorlar.”
Türkiye’de son 2 haftada artan döviz kurlarının ardından devletin yeni borçlar edindiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Son iki haftada Türkiye Cumhuriyeti devletine gelen mali yük toplam 151 milyar lira bir, 82 milyar lira bir, 101 milyar lira bir ve döviz kredi kullanımı var içinde 11 milyar lira bir. Son iki haftada ek maliyet. Hepimizin ödeyeceği rakam bu. Buna razı mıyız değil miyiz? Siz razı olsanız da olmasanız da bu paraları ödeyeceksiniz. Beraber ödeyeceğiz, birlikte ödeyeceğiz. Yüklendiğimiz maliyet işte bu. ‘Geçinemiyorum’ e geçinemeyecek tabii. Bu parayı ödemek için birilerinden bir şey almak lazım. Kimden alacaksın? Vatandaştan alacaksın, zam yapacaksın. Efendim gübreye zam geldi güzel, mazota zam geldi güzel, ilaca zam geldi evet güzel, otoyollara zam geldi, dolar arttıkça, euro arttıkça onlara da zam geldi. Her şeye zam geldi. Şimdi Allah aşkına bir düşünün, bu zamları yapan bay Kemal mi? Kim yaptı bu zamları? Yoksa dış güçler mi bu zamları yapan? Şimdi vatandaşa diyoruz ki ‘Neden pahalı satıyorsun sen?’ efendim işte gönderdim denetim elemanlarını, belediye zabıta ekiplerini, polisleri gönderdim fiyatları denetleyecekler. İyi de kardeşim mazota sen zam yaptın. Otoyollardan geçerken, euro üzerinden fiyat ödüyor. Otoyoldan geçmeyeyim diyor, oradan geçeceksin, mecburen geçeceksin, bu parayı da ödeyeceksin diyor. İlaca zam, gübreye zam. Gübreye yaptıkları zammın farkında mı bunlar. Bu gübre fiyatları nerede, nereye gitti, kim yaptı bu zammı? Fatura kime çıkıyor? Vatandaşa çıkıyor. Niye pahalı satıyorsun? E kardeşim ucuza ver, ucuza satayım. Pahalıya veriyorsun, esnaf şunu söylüyor malı alıyor satıyorum ama gidiyorum yeniden aynı malı aynı miktarda alamıyorum çünkü zam geldi. Haftada bir etiketler değişiyor. Kabahat kimde onlara göre kabahat vatandaşta kendisinin hiçbir kabahati yok. Sanki o yapmadı zammı başkaları yaptı.”
‘SAKIN UMUTSUZLUĞA KAPILMAYIN’
Türkiye’nin çözülmeyecek yeni bir sorunu olmadığını belirten CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kimsenin umutsuzluğa kapılmaması gerektiğini söyledi. Siyasete girerken mal varlığını açıkladığını ve siyasetle zenginleşmenin mümkün olmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu,
“Hepimizin düşünmesi lazım birlikte düşünmemiz lazım. Türkiye’yi birlikte aydınlığa çıkaracağız. Bu eleştirileri yapıyorum ama sakın umutsuzluğa kapılmayın Türkiye’nin yeni çözülmeyecek hiçbir sorunu yoktur. Bütün mesele şudur, siyasetin temiz ve ahlaklı olması lazım, siyasetin dürüst olması lazım. Siyasete girdiğim gün kendi mal varlığımı kendi internet siteme koydum, karımın yüzüğü dahil. Hepsi benim alın teriyle kazandığım para, imkan. Evimi, dairemi bunları yazdım internet siteme koydum hala şimdi Cumhuriyet Halk Partisi’nin genel merkezinde internet sitesinde benim mal varlığım var orası. Şunu gördüm 2002’den beri siyasetin içindeyim. Siyasete girip de bir adam zenginleşiyorsa kesin malı götürüyordur. Bu işin ortası yok. Siyasette zenginleşmek mümkün değil. Nasıl zenginleşeceksin, nasıl köşeyi döneceksin. Aldığımız maaş iyidir onu da söyleyeyim el aleme muhtaç olmuyoruz. Ama öyle kişiler var ki bir yerden değil iki yerden, üç yerden dört yerden, beş yerden maaş alıyorlar. Onların keyfi yerinde onlarda bir sorun yok” dedi.
‘MUHTARLIK KURUMUNA KİŞİLİK KAZANDIRMAMIZ LAZIM’
Salondaki muhtarlara seslenerek ‘muhtarlık’ kurumunun güçlendirilmesi gerektiğini anlatan CHP lideri Kılıçdaroğlu, muhtarlara yasal güvence ve maaş verilmesi gerektiğini belirterkek, şunları söyledi:
“Muhtarlık kurumunu güçlendirirseniz demokrasi de güçlenmiş olur. Muhtarlık kurumuna kişilik kazandırmamız lazım. Yasal güvencelerinin olması lazım. Oturabileceği bir alanı, bir yeri olması lazım. Muhtar kardeşlerime ödenek veriyor, maaş vermiyorlar. Niye ödenek veriyorlar? Belediye Başkanına ödenek mi veriliyor? Hayır. Milletvekiline ödenek mi veriyorlar? Hayır. Maaş veriyorlar. Bakanlara ödenek mi veriyorlar? Hayır maaş veriyorlar. Cumhurbaşkanı ödenek mi alıyor? Hayır o da maaş alıyor. E peki onları seçen millet sizi seçmiyor mu? Sizi de seçiyor. Peki niye size maaş vermiyorlar? Çünkü maaş verseler Sosyal güvenlik priminizi de yatırmak mecburiyetindeler. Ödenek olunca ne oluyor, izin alamıyorsunuz, izin aldığınızda ödeneğiniz azalır. Peki belediye başkanı, milletvekili, bakanlar, Cumhurbaşkanı, bunlar izin aldıklarında aylıkları düşüyor mu, kesiliyor mu, hayır, hiçbir şey olmuyor. Demek ki maaş alınması lazım. Görevde olduğunuz, seçildiğiniz andan itibaren belli, standart bir maaşınızın olması lazım. Ve sosyal güvenlik primlerinizin eğer emekliliği hak etmemişseniz devlet tarafından yatırılması lazım. Sizde birleşik oy pusulası yok, niye yok? Girersiniz seçim kabinine oyunuzu kullanmak için beğenmediğiniz bir aday varsa onun oy pusulasını alır cebinize koyar çıkarsınız. Gelen arayacak ya, oy vereceği muhtar nerde, yok orada. Niye birleşik oy pusulası yapmıyorlar? Yapılması lazım. Muhtarlık kurumuna değer vermedikleri için, değer vermeleri lazım. Anayasamızda der ki ‘angarya yasaktır’, gayet güzel, bedava iş yapmak yasaktır yani, Türkçesi o, angarya bedava iş yaptırmak demektir. E size icra dairelerinden bir sürü tebligatlar geliyor değil mi, bunları tebliğ edin diye. Bir bedel ödeniyor mu muhtarlık kurumuna? Ödenmiyor. Aynısını PTT memuru yaptığı zaman maaş alıyor ama siz almıyorsunuz, size vermiyorlar. Bu ne demektir aynı zamanda muhtarlık kurumunun makul bir bütçesi olması demektir. Bir bütçenizin olması lazım. Bir fakir fukara gelecek, yardım yapmanız lazım. Ve sosyal yardımların da muhtarlar aracılığıyla dağıtılması lazım. Niçin? Muhtar bir politik kimlikler ortaya çıkmaz, muhtar der ki ben ahalinin muhtarıyım, köyün muhtarıyım, kendi adıyla çıkar, seçimi kazanır ve gelir yerine oturur. O mahallede kim nasıl yaşıyor, en iyi muhtar bilir. Bir de mahalle bakkalının ikisi bilirler. Muhtarlık bir kamu kurumu değil, şaşıracak muhtar arkadaşlar, evet, kanuna göre muhtarlık bir kamu kurumu değil. Kamu kurumu olmadığı için muhtarlar belediyelerle iş birliği halinde proje yapamazlar. Çünkü kamu kurumu sayılmıyorlar. Sayılması lazım, sizi millet seçti. Önümüzdeki süreçte şöyle bir şey getirecekler, duyarlı olmanız için söylüyorum. Biz itiraz ediyoruz. Muhtarlık seçimiyle belediye başkanı seçimi ayrı ayrı tarihlerde yapılsın. Bu olursa siz muhtar olarak sandığı seçmen getiremezsiniz. Sizin bütçeniz yok ki gidip propaganda yapacaksınız, gelin diyeceksiniz.”
‘HELALLEŞMEMİZ LAZIM’
Kılıçdaroğlu, konuşmasının son bölümde, salondakilere seslenerek ‘helalleşme’ çağrısında bulundu. Kılıçdaroğlu, “Bizim bir helalleşme süreci başlatmamız lazım. Bizi tanımanız lazım. Ne söylediğimizi dinlemeniz lazım. İyiye gitmeyen bir süreç var, Türkiye’yi buradan çekip çıkartmamız lazım. İsteğim bu ama şunu da bilmenizi isterim, sorduğunuz her soruya samimi cevap vereceğim. İçimden gelen cevabı vereceğim. Şundan da emin olmanızı isterim. İnşallah devri iktidarımızda göreceksiniz, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sevk edeceğimiz ilk kanun, siyasi ahlak kanunu olacaktır. Siyaseti kirlilikten arındıracağız. Temiz ve ahlaklı siyaset milletine hesap veren siyaset” diye konuştu.
Bilecik’e henüz yeni bir vali atanmadığına da değinen Kılıçdaroğlu, “Sordum arkadaşlara niye bu kadar sık vali değişiyor, diye. Diyorlar hemen değişiyor, niye değişiyor? Kaç aydır valisi yok. Sanki Türkiye’de valilik yapacak hiç adam bulamadılar. Adam var çok var da kendi kafalarına uygun birisini bulamadılar herhalde” dedi.
FOTOĞRAFLI