Hande NAYMAN/İZMİR, (DHA)- KENDİSİ de karaciğer nakilli olan Dr. Zafer Beken, pandemi sürecinde organ naklindeki ciddi azalmaya dikkati çekti. “Bir hekim olarak aynı zamanda Sağlık Bakanlığı Organ Nakil Koordinatörüyüm” diyen Dr. Beken, ülke genelinde bağış oranlarının yarı yarıya düştüğünü belirterek, vatandaşlara bağış çağrısında bulundu.
İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Park Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Zafer Beken, 2005 yılında aldığı ‘hepatite bağlı karaciğer sirozu’ teşhisiyle, nakil bekleyen hastalardan biri oldu. Dr. Beken, kız kardeşi Ayfer Beken’den yani canlı bağışçıdan alınan karaciğer nakliyle hayata tutundu.
‘ORGAN NAKLİNDE NEREDEYSE YARI YARIYA AZALMA OLDU’
Nakil ihtiyacı nedeniyle hayatta kalabilme mücadelesini bizzat deneyimleyen Dr. Beken, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası nedeniyle bağışın önemine dikkati çekti. Ülke genelinde bağış oranlarının yarı yarıya düştüğünü ifade eden Dr. Beken, “Organ nakli ülkemiz için çok önemli ama arzu ettiğimiz rakamları ne yazık ki yakalayamıyoruz. Pandemi sürecinde organ nakli ciddi sıkıntılara girdi. Pandemi ve toplum koordinasyonunun bozulması kadavradan verilen bağış sayısını ciddi oranda düştü. Organ naklinde ülke genelinde neredeyse yarı yarıya azalma oldu. Ege Bölgesi, Türkiye’de kadavradan yapılan bağışta öncü durumundaydı. Maalesef bu bölgede de sayılar çok düştü” ifadelerini kullandı.
’25 BİNİN ÜZERİNDE NAKİL BEKLEYEN HASTA VAR’
Karaciğer nakil sürecini anlatan Dr. Beken, “Bir hekim olarak aynı zamanda Sağlık Bakanlığı Organ Nakil Koordinatörüyüm. Aynı zamanda organ nakli hastasıyım. 2005 yılında karaciğer nakli oldum. Hepatite bağlı karaciğer sirozu gelişti. Bunun üzerine kardeşimden yani canlıdan parça alınarak karaciğer nakliyle yeniden hayata tutundum. Türkiye’de bugün itibariyle 25 binin üzerinde organ nakli bekleyen hastamız var. Bunların en büyük kısmını 20 bin ile böbrek ihtiyacı oluşturuyor. 1700 civarında karaciğer nakli, 1300 kornea nakli bekleyen hasta var. Akciğer ve pankreas nakli ise daha az miktarda çünkü bu hastaların yaşama imkanı daha fazla. Böbrek hastalarımızın yaşamasının en büyük nedeni ise diyaliz imkanının olmasıdır. Günümüzde sirozun nedenlerine baktığımız zaman en büyük sebebi karaciğer yağlanmasıdır. Beslenme alışkanlıkları oldukça değişti. 16 yıl önce karaciğer nakli olduğum dönemde Türkiye’de en büyük sebep hepatit idi” dedi.
‘KİŞİ BAĞIŞLADIYSA AİLESİ ENGEL OLMAMALI’
Gelişmiş ülkelerde organ nakillerinin yüzde 80’inin kadavradan, yüzde 20’sinin canlı bağışçıdan yapıldığını dile getiren Dr. Beken, “Maalesef bu durum ülkemizde tam tersi. Bunu daha çok kadavra bağış sistemine taşıyabilirsek, sağlıklı kişileri ameliyat masasına yatırıp riske atmamış olacağız. İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Park Hastanesi olarak bugüne kadar bizde 161 organ nakli yapıldı. Başarılı sonuçlar alındı. Eğer bir kişi hayatında organlarını kendi rızası ile bağışladıysa, kişi vefat ettiğinde de ailesinin buna engel olmaması gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
‘DİNİ AÇIDAN HİÇBİR SAKINCASI YOKTUR’
Vatandaşların farklı endişelerle bağıştan çekindiğine değinen Dr. Beken, “Dini açıdan baktığımız zaman birçok büyük dinde organ bağışı teşvik edilmektedir. Dinimiz açısından da hiçbir sakıncası yoktur. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 1980 yılında çıkardığı bir kararda da organ nakli yapılması zaruri ise alınacak organ karşılığında bağışçıya ücret ödenmiyorsa, her iki tarafın razı olması durumunda organ bağışının rahatlıkla yapılabildiği ifade edilmiştir. Aynı karar organ naklini dini açıdan bir iyilik kabul ederek desteklemektedir. Kur’an-ı Kerim’de de ‘kim bir insana hayat verirse, onun tüm insanlara hayat vermişçesine sevap kazanacağı’ beyan olmaktadır” diye konuştu.
FOTOĞRAFLI