Beril SÖNMEZ, (DHA) – Alman seçmenler, 26 Eylül’de ülkenin Angela Merkel’den sonra gelecek yeni şansölyesini seçecek. Partilerin tek başına seçim galibi olması için 598 sandalyeli parlamentoda (Bundestag), 300 sandalyeyi kazanması gerekiyor. 2017’deki son seçimlerde Angela Merkel yönetimindeki merkez sağ bloğu CDU & CSU 1949’dan bu yana en kötü seçim sonucunu aldı ve seçimlere Armin Laschet adayıyla devam ediyor. Olaf Scholz liderliğindeki Sosyal Demokratlar (SPD) anketlerde ilk sırada yer alarak 16 yıllık Merkel yönetimi sonrasında Almanya’nın değişim isteğini simgeliyor. Diğer yandan aşırı sağ görüşlü Almanya için Alternatif Partisi, anketlerde oylarını yükseltirken ülkede doğarak Alman sayılma yerine soy ilkesini getirmek istediğini sadece Alman soyundan gelenlerin Alman sayılacağını belirtiyor.
CDU & CSU BLOĞU: TÜRK ARMİN LAKABI
Merkez Sağ Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) Genel Başkanı ve yeni şansölye adayı Armin Laschet (60), Prof Dr Uğur Şahin ve Özlem Türeci’in Kovid-19 aşısını geliştirmesinden sonra Almanya’da zaman zaman gündeme gelen ırkçılığa karşı parlamentoda yaptığı konuşmasında Prof. Dr. Şahin’i övmesiyle basına ‘Türk Armin’ lakabıyla yansıdı. Mezhep farkı gözetmeden Hristiyan demokrat birliğini temsil eden CDU, Almanya’nın üye açısından en büyük partisi olarak biliniyor ve seçimlere daha önce olduğu gibi Hristiyan Sosyalist Birliği (CSU) ile blok olarak girecek. 16 yıllık ‘Merkelya’ yönetiminden sonra Laschet’in avantajının ülke yönetiminde hem parti hem de lider olarak ‘deneyim’ olduğu ifade edilirken, dezavantajının ise Alman halkının farklı bir yönetim istemesiyle seçimi kaybedebilme olasılığı olduğu belirtiliyor.
SOSYAL DEMOKRATLAR: BELEDİYECİ SCHOLZ
Seçim anketlerinde en önde olan aday, Finans Bakanı ve Şansölye Yardımcısı olarak görev yapan Sosyal Demokrat Parti’den (SPD) Olaf Scholz (62). Daha önce Hamburg belediye başkanı olarak görev yapan Scholz’un anketlerde halkın güvenine sahip olduğu görülürken diğer yandan bakanlığı sırasında yaşanan Wirecard finans skandalından (1.9 milyar Euro nakit açık tespiti sonrasında iflas eden finansal hizmetler şirketi) sonra halkın tercihleri tam kestirilemiyor.
Hükümet programında saatlik asgari ücreti 9.50 Euro’dan 12 Euro’ya çıkartacağını ve ‘belirli süreli iş sözleşmesini’ kaldıracağını belirten Olaf Scholz, oy kullanma yaşını ise 18’den 16’ya düşüreceğini ifade etti. Scholz mülteci politikası konusunda, mülteci kabul eden ülkeleri daha fazla desteklemek ve sorumluluğun paylaşılması gerektiğini ifade etti.
YEŞİLLERİN ADAYI BAERBOCK: FEMİNİST BİR DIŞ POLİTİKA
Yeşiller Partisi’nin (Grüne) genç kadın adayı Annalena Baerbock (40), Avrupa ülkelerinde önemli siyasi kademelere gelen ‘genç ve kadın siyasetçi’ trendini simgeliyor. Hali hazırda Avrupa’nın birçok ülkesinde kadın başbakan ve bakanlardan yola çıkarak Yeşiller Partisi, tercihini genç ve kadın adaydan yana kullandı. Baerbock, partisinin programını daha çok çevreci bir yaklaşımın üzerine kurarak enerji tüketiminin getirdiği maliyetleri düşürmeyi planladıklarını belirtti. Yönetim deneyimi olmadığı için şansının az olduğu basına yer alsa da Yeşil Parti adayı Baerbock, asgari ücreti 12 Euro yapacağını vurgularken feminist bir dış politika benimseyeceklerini ifade etti. Buna göre Baerbock, kadınların ve diğer marjinal grupların üst düzey pozisyonlarda dış ve güvenlik politikası kararlarını şekillendirme ve bunlara katkıda bulunma olasılığının artmasını sağlayacaklarını belirtti.
SON DÖNEMDE AŞIRI SAĞ PARTİDE YÜKSELİŞ
Almanya’da seçim anketleri sonuçlarına göre, CDU&CSU bloğunun oyları yüzde 20.5 civarında seyrederken, Schulz liderliğindeki SPD’nin oyları yüzde 26’yı bularak anketlerde birinci sıraya yerleşti. Yeşiller Partisi yüzde 15 ile üçüncü sırada bulunurken, artan ayrımcılık söylemleriyle en sağ politik görüşlü parti AfD’nin oyları anketlere yüzde 11.5 olarak yansıdığı görüldü. Liberal parti FDP (Hür Demokrat Parti) ise yüzde 12.5 oranıyla herhangi bir koalisyon durumunda hükümette yer alma olasılığını arttırdı.
AfD: ALMAN VATANDAŞLIĞI İÇİN ALMAN SOYUNDAN GELİNMESİ ZORUNLU
Aşırı sağ görüşleriyle son yıllarda yükselen grafik çizen AfD Partisi, seçimlere iki adayla girecek: Alice Weidel ve Tino Chrupalla. ‘Alman Vatandaşlığı’ konusunda doğum yerine değil ‘soy’ bakılmasını isteyen Parti, programlarında yer alan maddede “2000 yılına kadar olduğu gibi doğum yeri ilkesini kanundan çıkarıp soy ilkesine geri dönmek istiyoruz” ifadeleri yer alıyor.
BAVYERA MİLLETVEKİLİ TAŞDELEN: AfD ÇOK TEHLİKELİ BİR PARTİ
SPD Bavyera Eyalet Milletvekili Arif Taşdelen, seçimlere giren partilerin ‘Almanya’da yaşayan Türkler ve azınlık’ politikalarını DHA için değerlendirdi. Partilerin hükümet programlarından yola çıkarak değerlendirme yapan Milletvekili Taşdelen, Merkel’in partisi CDU & CSU ortaklığının genel anlamda azınlıklara ve Almanya’daki Türklere karşı seçim açıklamaları ılımlı görünse de hükümet programlarında bu konuyla ilgili bir seçim vaadi yer almadığını belirtti. CDU & CSU’nun yabancılara karşı bir iş gücü gözüyle bakan anlayışı olduğunu belirten Taşdelen “Almanya’ya göç edenler sanki sosyal çalışma sistemine göç ediyor gibi anlayış hakim ve diğer partilerin hükümet programlarında çifte vatandaşlık söz konusu bile değil” dedi.
‘ÇİFTE VATANDAŞLIK GETİRMEK İSTİYORUZ’
Milletvekili olduğu SPD’nin azınlık hakları çerçevesinde seçim vaatleri konusunda bilgi veren Taşdelen, “SPD olarak biz azınlıklara ülkeyi benimseyecek haklar getirerek her an sınır dışı edilme korkusu yaşamasınlar istiyoruz. Çifte vatandaşlık getirerek bu konuyu parti programına da aldık. Bu ülkede yaşayan ama Alman pasaportu olmayanlara da yerel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı tanıyacağız. Mevcut durumda, 2 ay önce ülkeye yerleşmiş AB vatandaşı bir İtalyan, yerel seçimde belediye meclisine seçilebiliyor ama 50 yıldır Almanya’da yaşayan ve Alman pasaportu olmayan Türk seçilemiyor” değerlendirmesinde bulundu.
‘AMAÇLARI MÜSLÜMAN GÖÇMENLERDEN ALMANYA’YI TEMİZLEMEK’
Çifte vatandaşlık konusunun Yeşiller Partisi’nin programında yer aldığını belirten Taşdelen, FDP’yi süper zenginlerin liberal partisi olarak nitelendirdi. Milletvekili Taşdelen, AfD Partisi’ni çok tehlikeli bulduğunu ifade ederek “AfD seçim açıklamalarında çok fazla dillendirmeseler de yabancı düşmanlıkları ve İslam karşıtı düşünceye sahipler. Vatandaşlık yerine ‘soy aidiyeti’ getirerek Müslüman olan bir kişinin Alman olmasını imkansız hale getirecekler. Örneğin, ben Türk kökenimle artık Alman sayılmayacağım. Yabancıyla evlenen, Alman sayılmayacak. Özet olarak ‘temiz’ Alman ırkı isteyip, bilhassa Müslüman göçmenlerden Almanya’yı ‘temizlemek’ istiyorlar” dedi.