İSTANBUL (DHA) – Son zamanlarda Parkinson hastalığının sık görüldüğünü belirten Nişantaşı Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Aynur Müdüroğlu, nörodejeneretif hastalıkların hücresel tedavisi için patentlenebilir bir protokol oluşturmaya yönelik AR-GE çalışması yapıldığını söyledi. Bu çalışma için Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı’na (TUSEB) yaklaşık 1 milyon liralık araştırma fonu ile başvurulduğunu ve projenin kabul edildiğini söyleyen Müdüroğlu, detaylara ilişkin bilgi verdi.
Nişantaşı Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ile Teknoloji Geliştirme Bölgesi alanı içerisindeki Sankara Beyin ve Biyoteknoloji Araştırma Merkezi’nde Parkinson ve Alzheimer gibi nörodejeneratif tedavisine yönelik ortak çalışmalar yapmaya başladı. Projenin yürütücüsü olan Nişantaşı Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Aynur Müdüroğlu, 28 ay sürecek çalışma için Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TUSEB) tarafından araştırma fonu sağlandığını belirtti. Müdüroğlu, çalışmanın detayları, uygulanabilirliği ve iyi sonuçlar alındığı takdirde hastalıkların seyrini nasıl değiştireceği ile ilgili açıklamalarda bulundu.
60 YAŞ ÜSTÜNDE YÜZDE 1 ORANINDA PARKİNSON GÖRÜLÜYOR
Nörodejeneratif hastalıklarla ilgili olarak çok uzun zamandır çalıştıklarını vurgulayan Müdüroğlu, “Son zamanlarda da Parkinson hastalığına yoğunlaştık. Bu nedenle de TUSEB’in yenilikçi ilaç geliştirme stratejik AR-GE proje çağrısına başvurduk ve başvurumuz kabul edildi. Parkinson hastalığı, 60 yaş üzerinde yaygın olarak görülüyor. Nadir de olsa genç yaşlarda da görülebiliyor. 60 yaş üstünde yüzde 1 civarında görülme sıklığı vardır. Bu bir hareket bozukluğu hastalığıdır. Kasılma ve titreme ile şekillenen bir hastalıktır. Maalesef herhangi bir tedavisi yoktur. Projemizin amacı bu hastalığın tedavisine ışık tutabilecek bir protokol geliştirmektir. Şu anda semptomları tedavi etmek için bazı yöntemler var. Fakat bunlar, hastalığın ilerlemesini engellemiyor. Hastalık ilerliyor, sadece titreme ve kas aktivitesindeki bazı bozukluklar belirli bir süre için tedavi ediyor. Belli bir süre sonra o da tedavi olmuyor” dedi.
PROJE NASIL UYGULANACAK?
Parkinson Hastalığının sinsi seyreden bir hastalık olduğunun altını çizen Müdüroğlu, “ Beynimizde ‘Substantia nigra’ diye bir bölge var ve bu bölgede dopamin üretimini yapan nöronlar var. Parkinson hastalığında buradaki nöronlar yavaş yavaş ölüyor. O yüzden Parkinson, sinsi ilerleyen bir hastalık olarak karşımıza çıkıyor. Projemizin amacı, aynı bir organ naklinde olduğu gibi, kaybolan bu dopamin nöronlarının yerine yenilerinin konmasını içeren hücresel tedavidir. Parkinson hastalığının hücresel tedavisi için oluşturulmuş projemiz, indüklenmiş pluripotent kök hücreleri saf veya safa en yakın bir şekilde ortabeyin dopamin nöronlarına dönüştürmek için patentlenebilir bir protokol oluşturmaya yönelik AR-GE çalışmasıdır. İn vivo ve invitro çalışmayı içeren 28 aylık bir proje. İnşallah güzel sonuçlarla beraber insan çalışmalarına da başlayacağız” diye konuştu.
EKONOMİYE KATKI SAĞLANACAK
28 aylık çalışmanın ardından iyi sonuçlar alındığı takdirde nörodejeneratif hastalıklar için bir umut olabileceğini söyleyen Müdüroğlu şu ifadeleri kullandı:
“Şu anda çalışmalar bittikten sonraki kısım için net bir cevap veremem. Eğer 28 aylık çalışmalar sonucunda hayvan çalışmalarının sonuçları istediğimiz seviyede güzel çıkarsa insan çalışmalarına başlanacaktır. Parkinson hastalarını tek bir birey olarak düşünüyoruz ama onların aileleri de var. Bu açıdan da bakıldığında istenilen sonuçlar alındığı takdirde, sadece bu hastalıktan muzdarip insanların sağlıklarını düzeltmiş değil; aynı zamanda ekonomiye de bir katkı sağlamış olacağız. Parkinson, sadece titreme ve kas hastalığı belirtileriyle seyretmeyebiliyor. Yüzde 30’a kadar varan ciddi bir oranda depresyon ve demansa kadar gidebiliyor. Bir de bu külfetle uğraşılıyor. Dolayısıyla bu çalışmanın maddi ve manevi külfetlerden kurtarmak adına bir tohum atacağını düşünüyoruz.”