Buğra OLAÇ-Muhammet BAYRAM-Harun ÖZALP/ ANKARA, (DHA)- RADYO ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin, “Aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadele edilmesi, kadın istismarının önlenmesi, küçük yaşlardan itibaren çocuk ve gençlerde farkındalık sağlanması, cinsiyet temelli ayrımcılık ve kadına yönelik baskılarla mücadele edilmesi kapsamında Üst Kurulumuz tarafından 2011 yılından itibaren 1842 müeyyide uygulandı” dedi.
TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerini Araştırma Komisyonu, AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık başkanlığında toplandı. Komisyonda sunum yapan RTÜK Başkanı Şahin, RTÜK’ün programlar yayımlanmadan önce yayıncıların hata yapmalarını engellemek için kamuya açık şekilde uyarılarının olduğunu söyledi. Şahin, “Biz bu uyarıları asla ama asla bir sopa göstererek değil, her daim onları doğru yönlendirme amaçlı yapılan uyarılar olarak gördük, görmeye de devam edeceğiz” dedi.
‘1842 MÜEYYİDE UYGULANDI’
Şahin, 6112 sayılı kanunun 8’inci maddesinin ilgili fıkralarına göre kadına yönelik şiddet ve istismarın önlenmesi konusunda aldıkları kararlar olduğunu söyledi. Şahin, “Kadına yönelik şiddete verdiğimiz cezalarda ‘G’ maddesinden 6 kez müeyyide uygulanmış. ‘Ğ’ maddesinden 21 kez müeyyide uygulanmış. ‘S’ maddesinden 49 kez; kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremez. ‘Ş’ maddesinden ‘şiddeti özendirici veya kanıksatıcı olamaz’ 51 kez müeyyide uygulanmış. 6112 sayılı kanunumuzun 8’inci maddesinin 2’nci fıkrası, ‘çocuk ve gençlerin fiziksel ve zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verici nitelikte olamaz yayınlar’ diye bir maddemiz var ki buradan da 616 kez müeyyide uygulanmış. Bu yayınlar sadece dizilerle, sabah kuşağındaki, haber programlarındaki şiddet ögeleriyle ilgili ortaya çıkmamakta. ‘D’ maddemiz var; kadınların istismarına yönelik. Burada da 115 kez müeyyide uygulanmış. Topladığımız zaman 1842 müeyyide uygulanmış, 2011 yılından itibaren” diye konuştu.
‘BU ÖVÜNÜLECEK BİR KONU DEĞİL’
1994 yılından itibaren RTÜK’ün müeyyide uyguladığını belirten Şahin, 6112 sayılı kanunun yayımlanma tarihi olan 2011’i milat kabul ettiklerini belirterek, “Aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadele edilmesi, kadın istismarının önlenmesi, küçük yaşlardan itibaren çocuk ve gençlerde farkındalık sağlanması, cinsiyet temelli ayrımcılık ve kadına yönelik baskılarla mücadele edilmesi kapsamında üst kurulumuz tarafından 2011 yılından itibariyle 1842 müeyyide uygulanmakta. Bu övünülecek bir konu değil. Benim de övünerek anlattığımın bir konu değil. RTÜK’ün bu konuya verilen önem ve yapılacak olan ihlallerle mücadelesini anlatan bir rakam” dedi.
KORKUT: KADINA ŞİDDETİN ÖNLENMESİ ÖNEMLİ
Demirören Haber Ajansı (DHA) Genel Müdürü Celal Korkut da komisyonda sunum yaptı. Korkut, DHA’nın Türkiye’nin hemen her ilçesinde muhabirinin bulunduğunu, her haberi ulusal ve yerel gazete ve televizyonlara servis ederek medya görevini yerine getirdiğini belirtti. Korkut, “Kadına şiddet önlenmesi bizim için çok önemli bir unsur. Bunun için de uzun süredir çalışma yapıyoruz. Yarattığımız ilkelerimiz var. En başta haber yapan muhabir olmak üzere, bölüm şefleri, editörler, haberi servis eden okuyuculara kadar çok dikkat ediyoruz” diye konuştu.
‘KAMUOYU OLUŞTURMAYA ÇALIŞIYORUZ’
Korkut, Manisa’da Şefika Etik adlı kadının eşi tarafından öldürülmesiyle ilgili gazeteye yansıyan haberi göstererek, “Gazeteler zaman zaman böyle haberler yaparak kadına şiddetin nasıl tehlikeli boyutlara ulaştığını göstermek istiyorlar. Biz ajans olarak hiçbir zaman etik ilkelerin dışında abonelerimize hiçbir zaman böyle bir fotoğraf, böyle bir haber servis etme imkanımız yok, servis de etmeyiz hiçbir zaman. Kadına şiddeti önlemek için derneklerin ve kamu kurumlarının yaptığı çalışmaları takip ederek haberleştiriyoruz, kamuoyu oluşturmaya çalışıyoruz. Şiddet uygulandıktan sonra kurbanın kadın olduğu cinayetlerde şüphelinin ceza indiriminden yararlanmak için ortaya attığı, ‘aldatıyordu’, ‘hakaret etti’, ‘telefonda mesaj gördüm’, ‘çocuk senden değil’ gibi ifadeleri haberin başlığında veya flaşında vermiyoruz. Bu konuda mağdur kadının yakınları ile görüşüp, olayı daha detaylı bir şekilde, kadına yönelik şiddetin nereden gelip nereye gittiğini tespit etmeye çalışıyoruz. Tek taraflı haber vermemek için de mutlaka zanlının ifadesini haberin içinde çok fazla büyütmeden vermeye çalışıyoruz. En azından onun savunma hakkını engellememeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
‘ÇOK HASSAS DAVRANIYORUZ’
Kadına şiddet olaylarında olayın öncesini öğrenmek için mağdurun yakınları, komşuları ve çevredekilerle konuştuklarını söyleyen Korkut, “Şiddet ne zamandan beri devam ediyor, daha önce bununla ilgili çalışma yapılmış mı, bu konuda savcılığa, adli mercilere başvuru var mı, başvuru varsa bununla ilgili neler yapılmış bunları tespit edip bunu öne çıkarmaya çalışıyoruz. Kadınla, erkek arasındaki ilişkiyi ifade ederken çok hassas davranıyoruz. ‘Sevgilisiydi’, ‘beraber yaşıyordu’ bu tür ifadeleri verirken doğrulatmadan vermemeye çalışıyoruz” diye konuştu.
‘KESİNLİKLE AÇIK ADINI VERMİYORUZ’
Şiddete uğrayan kadının tekrar şiddete uğramaması için haberlerde açık adres veremeye dikkat ettiklerini söyleyen Korkut, ağabeyi tarafından öldürülen Güldünya Tören’in hikayesini anımsattı.
Haberlerde, mağdurun yüzünü saklamaya, sesini montajla değiştirmeye çalıştıklarını kaydeden Korkut, “İstismara uğrayan kadının rızası olmaması halinde kesinlikle açık adını vermiyoruz. Mutlaka rumuz olarak veriyoruz. Olay yeri görüntülerinde çocukları ve aile mensuplarını rahatsız edecek boyuttaysa onları servis etmiyoruz ya da yüzlerini mozaikleyerek veriyoruz. Tecavüz iddialarıyla ilgili olarak adli tıp, adli tabip raporu olmadan kesinleşmiş bir rapor olmadığı sürece kesinlikle tecavüzden bahsetmekten kaçınıyoruz” diye konuştu.
‘KADINLAR SANIK OLDUĞUNDA POZİTİF AYRIMCILIK YAPIYORUZ’
Konuşması sırasında kocası tarafından işkenceye uğrayan ve eşini öldüren Melek İpek’in fotoğrafını gösteren Korkut, “Kadınların sanık olduğu olaylarda pozitif ayrımcılık yapıyoruz ve Melek İpek’in fotoğrafını verirken yaşadığını anlatmak için ve içinde bulunduğu durumu anlatmak için yüzü açık verdik. Fikri takip bizim için çok önemli. Melek İpek’in her aşamasını takip ettik. Cezaevinden çocuğuna yazdığı mektubu, ailesinin anlattıkları, kocasının ailesinin anlattıkları ne kadar farklı olsa da biz en detayına kadar aileyle görüşerek verdik. 108 gün sonra Melek İpek tahliye olduktan sonra kızlarıyla buluşturduk onları ve şu anda ailesinin Antalya’daki çiftliğinde kızlarıyla beraber yaşıyor. En azından yaşama yeniden tutunması için elimizden geleni yapıyoruz” dedi.
‘KADIN ÇALIŞAN ORANIMIZ YÜZDE 40’
Korkut, şiddetin önlenmesi konusunda akademisyenler ve uzmanlarla görüşerek bunu haberleştirdiklerini; bu haberlerin ulusal ve yerel medyada yer almasını sağladıklarını söyledi. Sunumunun ardından milletvekillerinin sorularını cevaplandıran DHA Genel Müdürü Korkut, ajansın her kademesinde çok sayıda kadın çalışan olduğunu belirterek, kadın çalışan oranının yüzde 40’a yakın olduğunu belirtti. Korkut, milletvekillerinden gelen “Kadınların başarı hikayelerini haberleştirebilirsiniz” önerilerine ilişkin ise “İnsan hikayelerini mutlaka yapıyoruz. Başarılı kadının hikayesini, fabrikada olsun, tarlada olsun hepsinin mutlaka haberini yapıp yayımlıyoruz” diye konuştu.
FOTOĞRAFLI