Mehmet YİRUN- RuhanYALÇIN- Şafak TAŞOYAR/ TEKİRDAĞ (DHA)- TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Anayasa gereği kesinleşen bir mahkeme kararı Meclis Genel Kurulu’nda okunur, okunmasıyla hangi milletvekili hakkındaysa o milletvekilinin milletvekilliği sona erer. Anayasaya ve kanunlara göre kazanılan milletvekilliği yine anayasaya ve kanunlara göre sona erer. Burada birçok husus dile getiriliyor, bekletildi vesaire gibi. Bunlar tabi hukuk cehaletinin örnekleridir” dedi.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Tekirdağ’da, Namık Kemal Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’nin açılışına katıldı. Rektör Prof. Dr. Mümin Şahin tarafından karşılanan Şentop, açılışta yaptığı konuşmasına, “Hukuk bizim yaşadığımız hayatın görünmeyen yüzüdür” diye başlayarak, şunları söyledi:
“Tabiri caizse bir madeni para düşünürsek tura tarafı yaşadığımız hayatın kendisidir, yazı tarafı da hukuktur. Bunu biz ancak o madeni para ters döndüğü zaman anlıyoruz, hukukçu olmayanlar özellikle. Hayatımızın her alanı aslında hukuk tarafından düzenlenmiştir. Sabah kalkıp, ekmek alacağımız zaman aslında bir hukuka göre alım satım akdi, sözleşmesi yapmış oluyoruz. Konuşmasak da konuşmadan paramızı bırakıp, ekmeği alsak bu da bir sözleşmedir. Alım- satım sözleşmesidir. Gazete almak aynı şekilde. Buradan bir toplu taşıma aracına bindiğinizde bilet attığınızda bir taşıma sözleşmesi yapmış oluyorsunuz. Yine başka bir şehre gittiğinizde, uçağa bindiğinizde aynı şekilde o bilet bir sözleşmenin işaretidir. Yine trafikte araç kullanıyorsanız eğer aslında aracınızı Karayolları Trafik Kanunu’na ve onun yönetmeliğine göre kullanıyorsunuz. Ama bunu ne zaman anlarsınız? Bir kural ihlali yaptığınızda, trafik polisi sizi durdurduğunda, ceza kestiğinde hukukla karşı karşıya gelirsiniz. Evlilik dediğimiz şey bile, çocuklarla ilişkimiz bile aslında bir hukuk düzeni içerisinde bir yerdedir. Ne zaman anlaşılır, boşanma olduğu zaman anlaşılır. Evlilik de bir sözleşmedir, hukuki sözleşmedir. Çocuklarla ilgili ilişkimiz, yükümlülüklerimiz de bir sözleşmedir. Bunu tabi somuttan soyuta doğru gittikçe hayat içerisinde, hukukun önemi daha fazla ortaya çıkıyor. Devlet de elle tutulur gözle görülür bir şey değil. Tamamen hukuk kurallarıyla çerçevesi belirlenmiş somutlaştırılmış, görünür hale gelmiş şeydir.”
‘MİLLETVEKİLLİĞİNİN NASIL KAZANILACAĞI HUKUKLA BELİRLENDİĞİ GİBİ, NASIL SONA ERECEĞİ ANAYASAYLA BELİRLENMİŞTİR’
“Siyaset yapıyoruz, milletvekili oluyoruz, neye göre milletvekili oluyoruz?” diyen Şentop, şöyle devam etti: “Mesela benim burada 100’üncü Yıl Mahallesi’nde evim var. Bahçeye bir sandık kursam, beni isteyenler yazıp atsınlar sandığa desem ve Tekirdağ’da diyelim ki 50 bin kişi ismimi yazıp sandığa atsa ben milletvekili seçilmiş olur muyum? Hayır. Nasıl oluyor bu? Anayasa’da belirlenen milletvekilliği ile ilgili bir statü var, buna dair kurallar var. Milletvekili Seçim Kanunu var. Bununla ilgili Yüksek Seçim Kurulu’nun ortaya koymuş olduğu bir çerçeve var. Bunlara göre seçiliyoruz. Yani milletvekili seçilmek anayasaya, kanunlara göre elde edilen bir statüdür. Milletvekilliğinin nasıl kazanılacağı hukukla belirlendiği gibi, nasıl sona ereceği de yine anayasayla, kanunlarla belirlenmiştir. Milletvekili seçilirken, milletvekili sıfatını taşırken anayasanın, kanunların vermiş olduğu bir hak olarak görenler, milletvekilliği anayasaya ve kanunlara göre sona erdiğinde de hukukun gereğine razı olmak mecburiyetindedirler. Milletvekili seçilirken ‘ne güzel ben seçildim, milletvekili oldum’ deyip, anayasaya göre düşürüldükten sonra da ‘hayır ben bunu tanımıyorum’ demek bir kere kendi bulunduğu statünün ne olduğunu anlamakta bir acziyet ifade eder. Bunu bir milletvekiliyle ilgili olarak Yargıtay’da kesinleşmiş mahkeme hükmünün meclisin genel kurulunda bildirilmesi sebebiyle milletvekilliğinin düşmesi sebebiyle söylüyorum” dedi.
‘BUNLAR HUKUK CEHALETİNİN ÖRNEKLERİDİR’
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, mahkeme kararlarının şüphesiz eleştirilebileceğini ifade ederek, şöyle devam etti: “Herkes eleştirebilir. Bazı eleştiriler haklı olur, bazıları haksızdır. Buna kimsenin diyeceği bir şey yok. Ama sonuç itibariyle Meclis Başkanının mahkeme kararlarından beğendiklerini uygulama, beğenmediklerini uygulamama gibi bir lüksü yoktur. Anayasa gereği kesinleşen bir mahkeme kararı Meclis Genel Kurulunda okunur, okunmasıyla hangi milletvekili hakkındaysa o milletvekilinin milletvekilliği sona erer. Anayasaya ve kanunlara göre kazanılan milletvekilliği yine anayasaya ve kanunlara göre sona erer. Burada birçok husus dile getiriliyor, bekletildi vesaire gibi. Bunlar tabi hukuk cehaletinin örnekleridir. Anayasanın 84’üncü maddesi açıktır. O maddenin 2’nci fıkrasında ‘kesin hüküm genel kurula bildirilir, milletvekilliği düşer’ der. Dönem sonuna bırakılır gibi hikayeler vardır, bunlar tabi okuduğunu anlamakta acziyet yaşamayan bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının anayasanın 84’üncü maddesini bütün olarak okuduğunda anlayacağı bir husus. ‘Cezanın infazı dönem sonuna bırakılır’ demiyor, yani milletvekilliği yani parlamento üyeliğinin sona ermesine bırakılır diyor. Sona erme de 2’nci fıkrada kesin hüküm okunduğu zaman sona erdiği için infaz gerçekleşebilir hale geliyor. Dolayısıyla dönem sonuna bırakmak gibi bir şey ne anayasada ne başka bir kanunda mevcut değildir. ‘Bugüne kadar hep olmuştur’ diyenler de var. Bu da bir cehalet örneğidir. Bunu söyleyen bazı eski meclis başkanları da var çok eskilerden, burada bunu ifade etmek isterim. 1995’te yapılmış bir anayasa değişikliği, burada hukukçular da var onun için bunun biraz daha altını çizeyim. 1995 yılına kadar anayasada milletvekili ile ilgili kesin hüküm geldiği zaman bu Meclis Genel Kurulu’nda oya sunuluyordu. Halbuki 1995’te yapılan bir değişiklik ile oya sunma hususu kaldırılmıştır. Kesin hüküm sadece okunur, okunmasıyla da milletvekilliği düşer. O tarihten bu yana kesin hüküm sebebi ile milletvekilliğinin düşmesine dair meclise gelen bütün hükümler, kararlar vaktinde okunmuştur. Bekleme, bekletme söz konusu değildir.”
‘KIYASLAMALARI DOĞRU BULMUYORUM’
1 Kasım 2015 seçimleri ile başlayıp 24 Haziran 2018 seçimlerine kadar devam eden dönemde 8 tane milletvekilinin milletvekilliği kesin hükmün genel kurula bildirilmesiyle düştüğünü ifade eden Şentop, “Bunlar ne kadar süre içerisinde okunmuştur? En erken okunanı 3 gün içerisinde, en geç okunanı da 56 gün içerisinde olmuştur. Gerekli incelemeler yapılır, meclisin toplantı günleri vardır o günler hesaba katılır. Yani en fazla 56 gün bekleme olmuştur. Onun da meclisin tatilde olması hasebiyle bazı kesintiler sebebiyle bazı hususlar vardır ama onun dışında 8 milletvekilliği düşmüştür. Yine 4 Haziran’da 2020 tarihinde de 3 milletvekili ile ilgili kesin hükümler okunmuştur ve milletvekillikleri düşmüştür. Bunlardan birisi Sayın Enis Berberoğlu konusunda tartışmalar vardı ama diğer 2 milletvekiliyle ilgili hiçbir tartışma yaşanmadı. Son milletvekilliği düşen arkadaşımızın konusu ise Sayın Berberoğlu dosyası ile alakası yoktur, ona hiç benzemez. Çünkü Sayın Enis Berberoğlu meselesi anayasanın geçici 20’nci maddesi ile ilgili dokunulmazlığın topluca kaldırıldığı bir düzenleme ile ilgiliydi. Tartışma o noktadaydı. Halbuki bu son milletvekili arkadaşımızın durumu Berberoğlu ile beraber milletvekilliği düşen 2 HDP’li milletvekilinin durumu ile aynıdır. Anayasanın 14’üncü maddesindeki hususlarla ilgili, dokunulmazlık kazanılamayacağı durumlar ile ilgilidir. Ayrı bir tartışma konusudur. Dolayısıyla bu tür kıyaslamaları doğru bulmuyorum. Milletvekilliği anayasa ve kanunlara göre kazanılır, anayasa ve kanunlara göre sona erer. Herkesin bunu aklına sokması lazım” dedi.
FOTOĞRAFLI