İSTANBUL, (DHA)- ÜNİVERSİTE-sanayi iş birliği, Sankara Beyin ve Biyoteknoloji Merkezi desteğiyle geliştirilen “NishKİT Sporadik Alzheimer Riski PCR Tanı Kiti” kişinin Alzheimer hastalığına yakalanma riskini ölçüyor. Kiti geliştiren ekipte yer alan Dr. Aynur Müdüroğlu Kırmızıbekmez, “Dudak içi ve dilden DNA örneği alarak 6 genin taramasını yapıyoruz” dedi. Kırmızıbekmez, 2 saat içinde hızlı bir şekilde sonuç alınabildiğini belirtti.
Nişantaşı Üniversitesi’nin üniversite-sanayi iş birliği projeleri dahilinde geliştirdiği ‘NishKİT Sporadik Alzheimer Riski PCR Tanı Kiti’ Alzheimer’a yakalanma riskini ölçüyor. İstanbul Üniversitesi içerisinde bulunan Sankara Beyin ve Biyoteknoloji Merkezi’nden Prof. Dr. İhsan Kara ve Dr. Mehmet Oktar Güloglu ile Nisantaşı Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Aynur Müdüroğlu Kırmızıbekmez’in çalışmalarıyla 350 bin liralık yatırımla geliştirilen kitten şu anda 200 tane bulunuyor.
“KENDİLİĞİNDEN OLUŞAN ALZHEİMER HASTALIĞI YÜZDE 95 ORANINDA”
Alzheimer hastalığının tedavisi olmayan ve tüm dünyada en çok görülen nörodejeneratif hastalık olduğunu belirten Dr. Aynur Müdüroğlu Kırmızıbekmez, geliştirdikleri kit hakkında önemli bilgiler verdi. Dr. Aynur Müdüroğlu Kırmızıbekmez, “Hastalık ailesel ve sporadik Alzheimer olarak ikiye ayrılıyor. Ailesel Alzheimer’ın görülme sıklığı yüzde 1 ila 5 arasında değişiyor. Sporadik yani kendiliğinden oluşan Alzheimer hastalığı ise yüzde 95 oranında ve yaşla birlikte görülme oranı artıyor. 60 yaş sonrası yüzde 15, 80 yaşından sonra da yüzde 50 oranında görülme sıklığında artış olabiliyor. Geliştirdiğimiz tanı kiti ile kişinin kendiliğinden gelişen Alzheimer riskinin olup olmadığına bakıyoruz” dedi.
“ALZHEİMER İÇİN EN YÜKSEK RİSKLİ 6 GENİ BULDUK”
Kiti geliştirmeden önce Alzheimer’ın oluşum mekanizmasını da göz önüne alarak gen seçiminde bulunduklarını anlatan Dr. Kırmızıbekmez, “Beyinde amiloid beta (Aß) protein plaklarının ve tau proteinlerinin birikimiyle karakterizedir. Bunları baz alarak tüm uluslararası veri tabanları taranarak en yüksek riskli 6 tane gen tespit ettik. Alzheimer hastalığına neden olan ve en çok görülen 6 gen ve varyantlarının taramasını yapıyoruz. Kişinin dudak içi ve dilinden bir DNA örneği alıyoruz. Bu DNA’da bahsedilen 6 gen üzerinde inceleme yapılıyor. Buna göre analiz ederek yüksek riskli veya düşük riskli olduğunu bulabiliyoruz. Böyle bir tespiti yapmamızdaki sebep, yapılan pekçok bilimsel çalışmanın, çevresel etmenlerin Alzheimer hastalığını ötelediği veya oluşumuna engel olduğunu göstermesidir” diye konuştu.
“3 GÜN 45 DAKİKALIK TEMPOLU YÜRÜYÜŞ YAPMAK RİSKİ AZALTIYOR”
Amaçlarının erken tanı ile kişinin yaşam koşullarını değiştirmeyi sağlamak olduğunu belirten Dr. Kırmızıbekmez şöyle devam etti:
“O nedenle eğer siz risk durumunuzu erken öğrenirseniz, yaşam koşullarınızı değiştirebilirsiniz. Yeme-içme düzeniniz spor yapma alışkanlıklarınızı değiştirirseniz hastalığa yakalanma riskinizi öteleyebilirsiniz. Amacımız bunu sağlamak. Prototipimiz çıktı, kitimiz şu an da çalışmalarda herhangi bir terslik ile karşılaşmadık. Üzerinde birçok deneme yapıldı ve ruhsat aşamasındayız. Şu an hemen hemen tüm hastanelerde ve klinikler bulunan bir cihaz ile geliştirdiğimiz kit kullanılarak bu risk ölçülebiliyor. İsteyen her sağlık kuruluşunda kullanılabilir. Dediğim gibi, Alzheimer hastalığının gelişimini çevresel etmenlerle azaltabildiğimizi biliyoruz. Haftada 3 gün 45 dakikalık tempolu yürüyüş yapmak bunlardan biri. Bunun yanı sıra yeme düzeni, yani pek çok renkli besini aynı anda yeme de etkili. Kırmızı, mor gibi renkli meyve ve sebzeleri genel olarak tüketmek, tek yönlü beslenmemek de Alzheimer hastalığının oluşumunu engelliyor.”