Otomobil dünyasına baş yapıtlar kazandıran Rolls-Royce, Phantom Series II ile ilk kez 1925 yılında üretilen kült modelini müşteri isteklerine göre tasarladı ve DNA kodlarının korunmasına özen gösterdi. Sekizinci nesil olarak üretilen model, bilgi ve eğlence sistemi ile yenilendi. Mühendislik ve ustalığını simgeleyen çizgileri ile şekillendi.
Rolls-Royce Phantom yaratılırken, müşteri istekleri doğrultusunda ikonik otomobilde büyük değişikler yapılmamasına dikkat edildi. Küçük tasarım dokunuşları, uyarlamalar yapıldı. Modelin farklılığı da böylece daha ortaya çıktı; değiştirilmesi gereken değil, kalıcı detaylar daha ön plana çıktı. Sonuç olarak iç dekorasyonda çok az değişiklik yapıldı.
Yan profili, kısa ön tekerlek çıkıntısı, uzun dingil mesafesi korundu. Siluet, Spirit of Ecstasy’den incelen arka kuyruğa uzanan zarif ana hatlarına dokunulmadı. Ön çamurluktan başlayan “Bölünmüş kemer” çizgisi, arka kapıya doğru kıvrılarak, otomobilin uzun çizgi-aks orantılarını vurguluyor. Alttan oyulmuş ‘waft çizgisi’ güçlü bir gölge yaratarak markanın eşsiz ‘Magic Carpet Ride-‘ Uçan Halı Sürüşünü görsel olarak oluşturuyor.
Pantheon Grille’in üzerinde yer alan cilalı yatay çizgi daha belirgin hale getirildi. Farlarında, lazer kesim çerçeve kullanıldı ve etrafı tavanını kaplayan Starlight Headliner’a uyum sağlayan yıldız yansımaları ile bezendi. Ghost’ta tanıtılan ve popüler hale getirilen bir özellik olan ızgaranın kendisi aydınlatıldı. Phantom Rolls-Royce imzası bulunan “RR” Badge of Honor ve Spirit of Ecstasy maskotu biraz daha belirgin hale getirildi. İç döşemesinde deri ve kumaş kullanıldı. Ön koltuklar markanın özel derisi ile kaplanırken arkada iki farklı dokulu kumaş tercih edildi. Zaten çok beğenilen iç döşemesine neredeyse dokunulmadı. Sadece direksiyon etrafı genişletilerek bağlantıların daha rahat olması sağladı.
Kaynak: Dünya