Mesut MADAN/BURDUR, (DHA)- KURUYAN Burdur Gölü’nün kıyısında, 16 yıldır yapılan susuz tarım faaliyetleriyle bugüne kadar önemli ölçüde su tasarrufu sağlandı. Proje alanının sorumlusu Öztürk Sarıca, bölgede 2005 yılında damlama sulama yöntemiyle gül yetiştiriciliğine başladıklarını, bugün 34 çeşit ıtri bitkiyle çalıştıklarını söyledi. Burdur Gölü’nün yıllık su açığının 60 milyon ton olduğunu da kaydeden Sarıca, “2005’ten bu yana yaklaşık 30 milyon tona yakın su tasarrufu yaptık” dedi.
Burdur’un Karakent köyü yakınlarında bulunan Lisinia Doğa Proje Alanı’nda, bölge çiftçisine örnek olmak amacıyla yaklaşık 16 yıldır susuz tarım projesi yürütülüyor. Vahşi sulama yerine daha az su kullanımının olduğu ‘susuz tarım’ olarak tabir edilen ürünlerin yetiştirilmesi amacıyla başta lavanta, kekik ve ada çayı olmak üzere çeşitli bitkiler yetiştirilerek, su tasarrufu sağlanmaya çalışılıyor. Özellikle kuruyan Burdur Gölü’nün kıyısında yapılan susuz tarım faaliyetleriyle bugüne kadar önemli ölçüde su tasarrufu sağlandı.
34 ÇEŞİT ITRİ BİTKİYLE ÇALIŞMA
Proje Alanı’nın sorumlusu veteriner Öztürk Sarıca, bölgede 2005’te damlama sulama yöntemiyle gül yetiştiriciliğine başladıklarını belirterek, “2005 yılından bu yana Lisinia Proje olarak özellikle Burdur Gölü’nün kurtulması anlamında susuz tarım yapmaktayız. Alanımızda ilk olarak damlama sulama yöntemiyle gül yetiştirmiştik. Sonraki süreçte su tüketmeyen bitkiler anlamında lavanta, kekik ve ada çayı yetiştirdik. Toplam 34 çeşit ıtri bitkiyle çalıştık. Bu yıl bunlardan 3’üyle çok iyi yol katettik. Bu çalışmalarımızın meyvelerini bugünlerde almaktayız” dedi.
Özellikle civan perçemi, altın otu ve papatya konusunda farklı anaç bahçeleri oluşturduklarını belirten Sarıca, “Bu bitkileri önümüzdeki yıllarda farklı yüksekliklere adapte ederek ciddi anlamda üretimlerine başlayacağız. Ulusal ve uluslararası anlamda bunların yağlarını ve kurutulmuş bitkilerinin satışı için pazar araştırması yapacağız. Özellikle bu bitkilerin uluslararası piyasalarda çok da tanınırlığı yok. Ama şu var ki içerikleri açısından çok ciddi etken maddeleri var. Bu amaçla şimdi 60 dekar alanda altın otu, papatyanın türleri ve civan perçeminin türleri konusunda çalışmalar yapıyoruz. Önümüzdeki süreçte diğer üretim alanlarımızda ve Türkiye’de bunun yaygınlaşmasını sağlayacağız. Yeterli pazar araştırması ile ulusal ve uluslararası pazarlarda da uçucu yağlarının pazarlanması konusunda çalışma yapacağız” diye konuştu.
‘BURDUR GÖLÜ’NÜN YILLIK SU AÇIĞI 60 MİLYON TON’
Her geçen gün kuruma tehlikesiyle karşı karşıya olan Burdur Gölü’nün yıllık su açığının 60 milyon ton olduğunu da kaydeden Öztürk Sarıca, şöyle konuştu:
“2005 yılından bu yana yaklaşık 30 milyon tona yakın su tasarrufu yapmış bulunmaktayız ki Burdur Gölü’nün yıllık su açığı 60 milyon ton civarında. Küçük de olsa, küçük su tasarruflarıyla Burdur Gölü’ne ciddi anlamda su kazandırılabilir. Tabi ki olay sadece Burdur Gölü değil. Olay yeraltı sularının kaybı. Diğer taraftan gölün zararlı tozlarıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Dolayısıyla göller yöresinde pek çok kurumuş göl var ve hızlı bir şekilde kurumaya meyilli göller var. Bunların tedbirinin bir an önce alınması gerekiyor.”
‘AROMATİK BİTKİ YETİŞTİRİCİLİĞİNDE SU TASARRUFU YÜZDE 75’
Mısır ve yonca tarımı yerine bir an önce susuz yetişen aromatik bitkilere geçilmesi gerektiğine işaret eden Öztürk Sarıca, “Hiç değilse çiftçilerin bir kısmının susuz yetişen aromatik bitkilere geçmesi gerekiyor ki gelecek nesillerin içme suları kurtulabilsin. Damlama sulama ile siz aromatik bitki yetiştiriciliği yaparsanız yüzde 75 oranında su tasarrufu sağlıyorsunuz, bunun yanında sulu tarımla yetiştirilen mısır ve yonca ile başa baş veya onlardan daha fazla gelir sahibi oluyorsunuz. Özellikle büyükbaş hayvancılık yerine küçükbaş hayvancılık ve su tüketen bitkiler yerine de susuz yetişen aromatik bitkilere Göller Bölgesi’nde bir an evvel geçilmesi gerekiyor ve bunun bir tarım politikası olarak özellikle Göller Yöresi’nde uygulanması gerekiyor” dedi.
FOTOĞRAFLI