8 yıldır kayıptı, öldürülüp cesedinin uçurumdan atıldığı ortaya çıktı
KOCAELİ’nin Karamürsel ilçesinde 8 yıldır kayıp olarak aranan Akif Demir’in (38) para meselesi yüzünden öldürüldüğü ortaya çıktı. Olayla ilgili gözaltına alınan 2 kişi, Demir’i otomobilde öldürüp, cesedini uçurumdan attıklarını söyledi.
Karamürsel ilçesinde tesisatçılık yapan Akif Demir’in kızı, 6 Ağustos 2013 tarihinde polise başvurup babasına ulaşamadığını söyledi. Polis ekiplerinin yaptığı çalışmalar sonuçsuz kaldı. Ailesi de Demir’in yurt dışına gittiğini düşündü.
Kayıp ve faili meçhul dosyaları tekrar açan Kocaeli İl Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet ve Gasp Büro Amirliği ekipleri, Akif Demir’in dosyasını yeniden ele aldı. Titiz bir soruşturma yürüten ekipler, Demir’in o dönemdeki banka hesaplarını inceledi, borçlu ve alacağı olduğu kişileri araştırdı. Ekipler, Demir’i tanıyanların ifadelerine başvurarak tartıştığı ya da arasının bozuk olduğu kişilerin listesini çıkardı. Yapılan araştırmalarda C.M. (30) ve H.Ö. (40) isimli kişiler, şüpheli olarak değerlendirildi.
Polis ekipleri, dün gece Karamürsel ilçesi Kızderbent Mahallesi’nde eş zamanlı düzenlediği operasyonla 2 şüpheliyi gözaltına alındı. Şüpheliler, yapılan ilk sorgularında Akif Demir’i para meselesi yüzünden öldürdüklerini itiraf etti. Akif Demir ile tartıştıklarını ve Kızderbent Mahallesi’ndeki ormanlık alanda araç içerisinde tabanca ile vurarak öldürdükten sonra cesedini Aktoprak mevkiindeki uçurumdan attıklarını söyleyen şüpheliler, bölgeye götürülerek yer göstermesi yapıldı. Ancak herhangi bir bulguya rastlanmadı. H.Ö.’nün evinde yapılan aramada, olayda kullanıldığı değerlendirilen 1 ruhsatsız tabanca ele geçirildi.
İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü’ne getirilen C.M. ve H.Ö., işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
——————————-
-Şüphelilerin adliyeye çıkarılması
-Detay
HABER: Dinçer AKBİR-KAMERA: Alişan KOYUNCU/İZMİT(Kocaeli),(DHA)
====================
Güvenlik kameralarını boyayıp seyyar satıcıyı başından vurdular
GAZİANTEP’te iki kişinin silahlı saldırısına uğrayan seyyar satıcı Ömer Helvacı başından vurularak ağır yaralandı. Şüphelilerin saldırıdan önce olay yeri çevresindeki güvenlik kameralarını, ayakkabı boyası ile boyadıkları tespit edildi.
Olay, dün gece Karşıyaka Mahallesi’nde meydana geldi. Seyyar satıcılık yapan Ömer Helvacı, tezgahını kapatıp evine giderken, kendisini takip ettiği iddia edilen iki kişi tüfekle ateş açtı. Başına isabet eden saçmalar ile yaralanan Helvacı’yı görenler, durumu polis ve sağlık ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine bölgeye sevk edilen ekipler, yaralı Ömer Helvacı’yı ambulansla Şehitkamil Devlet Hastanesi’ne kaldırdı. Polis olayın ardından otomobille kaçan şüphelileri yakalamak için çalışma başlattı.
Çevrede araştırma yapan polis ekipleri, şüphelilerin bölgedeki iş yerlerinin güvenlik kameralarını ayakkabı boyası ile siyaha boyadığı belirtildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
—————————-
– Seyyar satıcının vurulma anı
– Güvenlik kameralarının boyanma anı
– Olay yerine gelen polis ekipleri
– Olay yeri görüntüsü
– Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Ahmet KILIÇ -GAZİANTEP-DHA)
====================
Prof. Dr. Eraslan: ‘Clubhouse’un terör örgütlerinin iletişim ağı olma riski var’
SOSYAL Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim Araştırma Derneği (SODİMER) Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan, yalnızca sesli paylaşım yapılabilen sosyal medya uygulaması ‘Clubhouse’ hakkında uyarılarda bulundu. Porf. Dr. Eraslan, bu sosyal medya uygulamasında verilerin depolandığını, terör örgütlerinin iletişim ağı olma riskinin olduğunu belirterek, “Sosyal medyada yeni heyecanları denemek için çok acele etmemeli, mutlaka çok iyi araştırarak sürece dahil olunmalıö dedi.
Bahçeşehir Koleji Rize Kampüsü’nü ziyaret eden SODİMER Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan, son günlerin popüler uygulaması Clubhouse hakkında uyarılarda bulundu. Her geçen gün üye sayısını artıran, sadece davetiye üzerinden katılım imkanı olan ve ses odalarından oluşan uygulamanın tehlikelerine dikkat çeken Prof. Dr. Eraslan, “Son günlerde tüm dünyada ve ülkemizde sosyal medya modası oluştu, Clubhouse. 90’lı yılların kapalı sohbet odalarının sesli biçimi. Davetiye yoluyla insanların katıldığı sosyal medya zemini. Davetiye geliyor, davetiye kabul edildiği zaman siz gruba dahil oluyorsunuz. Sadece sesle görüşebiliyorsunuz. İnsanların kendilerini özel hissettikleri ve farklı olarak kendini ifade ettiklerini düşündükleri bir mecra. Baktığımız zaman kullanım ve gizlilik politikalarında bazı tehlikeli unsurlar var. Mesela iletişim bilgileri, görüşme bilgileriniz, fotoğraflarınız hatta çerezleriniz gibi bilgileri topladıkları bunları müşteri ilişkilerinde kullandıklarını ifade ediyorlar. Biz Whatsapp’tan kaçtık gizlilik mahremiyet vurgusuyla, şimdi Clubhouse’a gittik. İnsanlar oralarda ne yazık ki şimdi gizli verilerini paylaşıyorlarö dedi.
‘ŞİFRELİ ODALARDA HİÇ TANIMADIĞINIZ İNSANLAR BİR ARAYA GELİYOR’
Uygulamanın terör boyutuna dikkat çeken Prof. Dr. Eraslan, “Clubhouse’un bir diğer boyutu da terör örgütlerinin bir zemini olması. Propaganda, süreç içerisinde eleman temini ve hatta örgüt içi toplantılarını yapabilecekleri bir zemin olma özelliği var. Çünkü şifreli odalarda hiç tanımadığınız insanlar bir araya gelebiliyor. Bu yüzden çok dikkat edilmesi gereken yeni bir sosyal medya ağı. Farkına varmadan böylesi durumlarla karşı karşıya kalabiliriz. Son dönemlerde Clubhouse’ta insanların çeşitli şekillerde tacize uğradığına yönelik bilgiler de gelmekte. Sosyal medyada yeni heyecanları denemek için çok acele etmemeli, mutlaka çok iyi araştırarak sürece dahil olunmalıö diye konuştu.
‘SANAL KUMAR, YETİŞKİN SİTELERE GİRİŞ VE DİJİTAL ZORBALIK ARTTI’
Sosyolog Prof. Dr. Levent Eraslan, pandemi ile beraber çocukların dijital dünyaya ile karşı karşıya kaldığını belirterek aileleri uyardı. Sanal kumar, yetişkin sitelere giriş ve dijital zorbalığın arttığını söyleyen Eraslan, “Pandemi dönemi ile beraber online kalma hali, dijital süreçler ile birlikte olma, ekrana bakma halleri çok arttı. Daha önceden oyun amaçlı kullandığımız birçok eğlence araçlarının tamamı öğretim aracına döndü. Televizyon bir anda öğretmen, tablet bir anda okul oldu. Elbette böyle bir dijital dünya ile karşı karşıya kalmanın da bazı zararları var. Psikolojik olarak çocuklarda yorgunluk, fizyolojik olarak, bel, boyun, kol ağrıları. Özellikle pandemi döneminde artan bir diğer tehlikede dijital oyunlar. Online dijital tehlikeli oyunlar şiddet öğretir. Anne ve babalar online dersler sonrasında çocukların yine tabletle baş başa kaldıklarında ne yaptıklarına bakmalılar. Bu yüzden de onların dünyalarını iyi bilmeleri lazım. Bu takipte emredici, yargılayıcı, suçlayıcı ve yasaklayıcı bir dil kullanmak olumlu sonuç vermiyor. Tehlikeli dijital oyunlar artık mobil sistemi girdiler. Yaygınlığı o kadar artıyor ki insanlar günde 8 saate kadar, özellikle sokağa çıkma kısıtlamasında böylesi alanlarda kalıyorlar. Ekstrem denemeler yapıyorlar. Bu dönemde ne yazık ki sanal kumar çok arttı. Yetişkin sitelerine giriş, dijital zorbalık arttı, suç oranları yükseldi. Bu yüzden anne ve babaların çocuklarının ne yaptığını, nasıl bir alışkanlık içerisinde olduklarını izlemeleri gerek. Sosyal medyada tanımadığı kişilerle konuşmamaları, tanımadığı kişilere kendi verilerini vermemeleri, tanımadığı kişilerle süreç içerisinde özel ilişki kurmamaları gerektiği mutlaka vurgulanmalıö dedi.
‘UZAKTAN EĞİTİM DEĞİL, DİJİTAL EĞİTİM’
Pandemi ile beraber dünyada yaklaşık 1 milyar öğrenci ve 300 milyon öğretmenin dijital eğitim süreci ile tanıştığını ifade eden Prof. Dr. Levent Eraslan, “Kullandığımız sistemin adı uzaktan eğitim değil dijital eğitim. Çünkü fiziki olarak farklı yerlerde eğitim almanın çok ötesinde bir şey yapıyoruz. Öğrenme nesneleri, üç boyutlu öğrenme araçları, animasyonlar grafikler o yüzden bu sürecin adı dijital eğitim. Bahçeşehir Eğitim kurumları bu süreçte dijital atak yaptılar. Metodbox adı verilen bir platformda eğitimlerine devam ediyorlar. Bu kurum süreç içerisinde bir dijital eğitim kültürüne sahip. 2000’li yılların başında kurucusu Enver Yücel Giresun’un bir köyünden İstanbul’a uzaktan eğitim uygulaması yaptırmış. Böyle bir çalışmaya girmiş, Apple’da anlaşmalar yapmış, okullarda bu tarz yeni farklılıklar ortaya koymuş bir eğitim lideri. O yüzden bu kurumlarda bu başarıyı görüyoruz. Bahçeşehir Eğitim kurumları çağın tüm özelliklerini eğitim sürecine yansıtmaktadırö açıklamasında bulundu.
‘YÜZ YÜZE EĞİTİMİ SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUZ’
Bahçeşehir Koleji Rize Kampüsü Kurucusu Aziz Sonkaya da pandemi ile beraber başlayan dijital eğitim maratonunu değerlendirerek, “Aslında dijital eğitime yabancı bir kurum değiliz, yaklaşık 10-12 yıl önce uzaktan eğitime yatırım yapmaya başladık. Metodbox diye özel bir dijital platformumuz var. Pandemi sürecinde eğitimimizi metodbox üzerinden vermeye başladık. Bu sistemle biz okulu alıp tamamen dijitale taşıdık. Bize gelen günlük, haftalık yönergeleri alarak ekrana taşıdık. Ekrana taşırken, çocukların alması gereken hem tasarımsal hem uygulamaya yönelik becerilerini de ev iklimine uygun olarak metodbox’un içerisine tasarlandı. Bu sistem Türkiye genelinde oldukça başarılı oldu ve velilerimizden güzel tepkiler aldık. Biz Rize Bahçeşehir’i kurarken 14 atölye açtık. Bu atölyelerde, çocukta tasarım becerisi, bilişim okuryazarlığının gelişmesini hedefledik. Siber güvenlik, yapay zeka, drone pilotluğu gibi atölyelerle öğrencileri yeni yüzyıla hazırlayacak becerilerle donatmaya çalışıyoruz. Türkiye’de ilk kez Rize Bahçeşehir’de kurulan Greenbox laboratuvarı ile çocuklara sosyal medya becerisi katarak sosyal medya etiği ve mahremiyeti oluşturma konularında bilgilendiriliyor. Bütün atölyelerimiz de hazırlıkları yaptık, bu becerileri çocuklarımıza kazandırılacak ortamları hazırladık, yüz yüze eğitimi sabırsızlıkla bekliyoruzö dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
—————————–
-Okuldan detaylar
-SODİMER Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan’dan açıklama
-Bahçeşehir Koleji Rize Kampüsü Kurucusu Aziz Sonkaya açıklama
HABER:ARZU ERBAŞ KAMERA:DOĞANCAN İLEK/RİZE-DHA
===================================
Kocaeli İl Sağlık Müdürü Pehlevan: Bu hastalığı önlemek, tedavi etmekten daha kolay
KOCAELİ’de pozitif vaka sayıları düşmesine rağmen hastalığın kolay bir şekilde bulaşmaya devam ettiğini söyleyen Kocaeli İl Sağlık Müdürü Yüksel Pehlevan, “Bu hastalığı önlemek, tedavi etmekten daha kolay. Daha az zararla çıkabiliriz. Vaka sayısının iyice azalması ve pandeminin ülkemiz ile dünyadan silinmesi için her bireyin kendine göre sorumluluğu varö dedi.
Yaklaşık 20 bin sağlık çalışanının 7 gün 24 saat boyunca aralıksız olarak koronavirüs ile savaş verdiği Kocaeli’de, vaka sayıları hızla düşmeye başladı. Kocaeli’de günlük 20 bin koronavirüs testi sonuçlandırılabilirken, 200 filyasyon ekibi ise kapı kapı dolaşarak vatandaşlara ilaçlarını götürüyor ve temaslılara evlerinde test yapıyor. Gereklilik durumunda ise filyasyon ekiplerinin sayısı 400’e kadar yükseltilebiliyor. Kocaeli’de aşılama çalışmaları da büyük bir hız ile devam ediyor. Sağlık Bakanlığı tarafından oluşturulan öncelik sırasına göre aşılama sırası gelenler, Alo 182 ve MHRS sisteminden randevu alarak tüm hastanelerde ve Aile Sağlık Merkezleri’nde aşı olabiliyor. Kocaeli’de her gün 15 bin kişiye kadar aşılama yapılabiliyor. Günlük vaka sayıları düşmesine rağmen hastalığını bulaşma hızında bir azalma olmadığını hatırlatan Kocaeli İl Sağlık Müdürü Yüksel Pehlevan ise, komşu toplanmaları ile taziye ve geçmiş olsun ziyaretlerinin büyük risk oluşturduğunu belirtti.
“ÖNLEMLERİ GEVŞETTİĞİMİZ AN, TEKRAR VAKA SAYISINDA ARTIŞ GÖREBİLMEMİZ MÜMKÜN”
Kocaeli’de vaka sayılarında büyük bir düşüş olduğuna dikkat çeken Kocaeli İl Sağlık Müdürü Yüksel Pehlevan, “Kocaeli’nde geçtiğimiz yılın son 3 ayında yaşadığımız vaka artışından sonra alınan önlemler ve bakanlığımız, personelimiz ile müdürlüğümüzün çalışmaları neticesinde vaka sayısında ciddi anlamda azalma oldu. Hastaneye yatış oranında azalma oldu. Yoğun bakım ve ölüm oranlarında ciddi azalma oldu. Bir yandan da aşılama çalışmaları devam ediyor. Vaka artış hızı azaldı diye kesinlikle rehavete kapılmamamız lazım. Çünkü önlemleri gevşettiğimiz an, tekrar vaka sayısında artış görebilmemiz mümkün. Onun için, en son hasta taburcu olana kadar ve aşılama çalışmaları son aşamaya gelene kadar kesinlikle tedbiri elden bırakmamamız lazım. Ailelerde şüpheli bir kişi varsa kesinlikle kendisini izole etmeli. İlaçlarını mutlaka düzenli kullanmalı. Gerektiğinde Kredi ve Yurtlar Kurumu’ndan bakanlığımıza tahsis edilmiş olan yurtlar var. Eğer vatandaşlarımızın evdeki şartları uygun değilse, izolasyonunu ve tedavisini orada ücretsiz olarak tamamlayabilmekteyizö dedi.
“BU HASTALIĞI ÖNLEMEK, TEDAVİ ETMEKTEN DAHA KOLAY”
Aile içi bulaşların devam ettiğine dikkat çeken Müdür Pehlevan, “Alınan önlemler ve yasakların etkin olabilmesi için kurallara mutlaka uymamız lazım. Maske, mesafe ve hijyene dikkat etmemiz lazım. Bir yandan yasaklar olurken, diğer yandan konu, komşu toplanıp, haberleşip çay içmeler, yemek yemeler inanılmaz bir risk oluşturmakta. Dolayısıyla, o grup içerisinde herhangi bir kişinin pozitif olması, taşıyıcı olması, bütün komşulara ve ailelerine bulaşması riskini taşıyor. Bu hastalığı önlemek, tedavi etmekten daha kolay. Daha az zararla çıkabiliriz. Vaka sayısının iyice azalması ve pandeminin ülkemiz ile dünyadan silinmesi için her bireyin kendine göre sorumluluğu var. Ailemize karşı, sevdiklerimize karşı sorumluluğumuz var. Çünkü, en büyük tehlike, en yakınımızdan gelebilir. Toplu yiyecek yerleri, lokantalar, kafeler kapalı ama aile içi bulaşlar sürüyor. Konu, komşu bir araya gelerek yemek ya da diğer organizasyonları yapmaları bulaşma riskini inanılmaz arttırmaktaö şeklinde konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
– Sokaklardan maskeli insan görüntüleri
– Kocaeli İl Sağlık Müdürü Yüksel Pehlevan ile röp.
– Detay
HABER: Dinçer AKBİR-KAMERA: Alişan KOYUNCU/İZMİT(Kocaeli),(DHA)
==========================
Vicdan azabı çekince taciz suçlamasını geri çekti, ancak mahkeme 2 polisi mahkum etti
ANTALYA’da 3 yıl önce görevdeki 2 polise ‘taciz’ ve ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçlamasında bulunan H.S.G. (21), dava sürecinde suçlamasını geri aldı, ancak polisler hapse mahkum edilip, meslekten atıldı. H.S.G., “Duruşmalarda S.P. isimli polisin verem, eşinin de yüzde 70 engelli olduğunu, küçük kızının da panik atak hastalığına yakalandığını öğrendiğimde vicdan azabı çektim ve iftira attığımı söyledim. Ancak dikkate alınmadı” dedi. H.S.G., şimdi suçladığı polisin eşiyle birlikte adaletin yerini bulmasını istiyor.
Olay, 14 Aralık 2017 günü, saat 03.00 sıralarında Muratpaşa ilçesi 100. Yıl Bulvarı’nda meydana geldi. Polis merkezine giden H.S.G., kendisini yolda araca alan ve sonrasında bırakan polis memurları S.P. ve A.İ. hakkında, ‘taciz’ ve ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçlamasında bulundu. H.S.G., iddiaya göre polislerin kendisini taciz ederken aldığı ses kayıtlarını da delil olarak sundu. Şikayet sonrası Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne çıkarılan 2 polis, adli kontrol şartı ile serbest kaldı.
Haklarında Antalya 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açılan sanık polisler S.P. ile A.İ., mahkeme sürecinde suçlamaları kabul etmedi ve iftiraya uğradıklarını söyledi. Davanın 3’üncü duruşmasında, sanık polis memuru S.P.’nin eşi ile konuşan H.S.G., olaydan sonra polisin verem, kendisinin yüzde 70 engelli olduğunu, küçük kızının da panik atak hastalığına yakalandığını öğrendi.
‘TACİZ’ SUÇUNDAN VERİLEN CEZANIN YARGITAY YOLU KAPANDI
Vicdan azabı çeken H.S.G., mahkemeye yazılı ifade vererek, polis memurlarına iftira attığını öne sürdü. Ancak bu dilekçeyi dikkate almayan mahkeme, S.P’yi ‘taciz’den 2,5 yıl, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçundan da 2,5 yıl olmak üzere toplam 5 yıl, A.İ.’yi de ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçundan 2,5 yıl hapis cezasına çarptırdı. Karar sonrası iki polis memuru meslekten atıldı. Kararları Bölge Adliye Mahkemesi onadı ve S.P.’nin ‘taciz’den aldığı 2,5 yıl hapis cezası için Yargıtay yolunu kapattı. S.P. ve A.İ., ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçundan aldıkları cezayı Yargıtay’a taşıdı.
‘POLİSLERE TUZAK HAZIRLADIK’
Dava sonrasında DHA muhabiri ile görüşen H.S.G. ve Y.P., süreci anlattı. 2017 yılında 17 yaşındayken Alanya’da ailesiyle tartıştıktan sonra evi terk ettiğini söyleyen H.S.G., şöyle konuştu:
“Antalya’da internetten M.G. ile tanıştım ve ona sığındım. Bir süre sevgili hayatı yaşadıktan sonra beni para karşılığı ilişkiye zorladı. Tehditlerden dolayı sesimi çıkartamadım. Çünkü gidecek bir ailem yoktu. 100. Yıl Bulvarı üzerinde çalışırken polisler bizi çok sık alıyordu. Para kazanmamıza engel oluyorlardı. M.G., polislerin başına bir çorap örmemizi istedi. Onlara tuzak hazırladık. Bir ekip aracı yanımda durdu ve araçlarına bindim. M.G. benim telefonuma bir program yüklemişti ve uzaktan bağlantı ile konuşmalarımızı kaydetmeye başladı. Bana ne dediyse polis aracında onları yaptım. Polisleri baştan çıkarmak için elimden geleni yaptım. Ama onlar oralı olmadı. Sadece konuştuk. Sonrasında bir anons geldi ve polisler beni bırakarak gitti. Ardından M.G., bu ses kayıtlarını özel bir programla montajlayarak bana verdi. Beni tehditle polis merkezine gönderdi ve sürücü koltuğunda oturan polisin bana dokunduğunu söylememi isteyerek, ‘taciz’, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçlamasında bulundum. Polislere iftira attım” dedi.
‘BOŞU BOŞUNA 5 YIL HAPİS CEZASI ALDI’
Sonradan isimlerinin S.P. ve A.İ. olduğunu öğrendiği iki polis memuru hakkında dava açıldığını sözlerine ekleyen H.S.G., “Duruşmalarda S.P. isimli polisin verem, eşinin de beyin kanaması geçirerek yüzde 70 engelli olduğunu, küçük kızının da panik atak hastalığına yakalandığını öğrendiğimde vicdan azabı çektim. Özellikle S.P.’nin hiç ama hiçbir suçu yoktu. Boşu boşuna 5 yıl hapis cezası aldı. Mahkemeye dilekçe vererek her şeyi itiraf ettim, ama beni dinleyen olmadı” diye konuştu.
‘ÇOK VİCDAN AZABI ÇEKİYORUM’
Ortada taciz olmadığını anlatan H.S.G., konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ben S.P.’nin eşinden, ailesinin başına gelenleri öğrendiğim sıralarda, beni iftiralarına alet eden M.G.’nin de fuhuştan ve şantajdan aranması olduğunu öğrendim. Onu ihbar ettim ve cezaevine girdi. M.G., cezaevindeyken benimle evlendi ve fuhuş işi yaparak ona para vermemi istedi. Ancak cesaretimi topladım ve gerçekleri anlattım. M.G. şu an dışarıda ve beni fuhşa zorluyor. Ölümle, ailemle tehdit ediyor. Bu olayları anlatmamam için elinden ne geliyorsa yapıyor. Ben artık çok vicdan azabı çekiyorum. İnsanların da kendimin de kurtulmasını istiyorum.”
‘BENİM VE ÇOCUĞUM ÜZERİNE BU YÜKÜ YÜKLEMEYİN’
S.P.’nin eşi Y.P. ise eşinin sicili temiz, 20 yıl polis memurluğu yaptığını belirterek, şöyle konuştu:
“Bu bayan bir şekilde polislere tuzak kurmuş. Olayı öğrendikten sonra psikolojim allak bullak oldu. Eşim iftiraya uğradığını söylemesine rağmen, ilk zamanlar ona tepki gösterdim. Boşanma davası açtım. O günlerde müşteki ile konuştum ve olayı ondan öğrenmek istedim. Bana eşimin suçsuz olduğunu, şikayetinden vazgeçtiğini söyledi. Ondan sonra eşimin arkasında durdum. Ama bu olaydan dolayı eşim verem oldu ve çocuğum panik atak krizi geçirdi. Ben yüzde 70 engelliyim. Psikolojim allak bullak. Şimdi eşimin cezası kesinleşti ve her an suçsuz yere 2,5 yıl cezaevine girebilir. Sizden yardım istiyorum. Ben de M.G. isimli kişiden korkuyorum. Beni de tehdit etmeye başladı. Eşim hapse girerse bana zarar verebilir. Adalet istiyorum. Ne olur eşimi, bizi kurtarın. Bu kişi 2008 yılında da başkalarına kumpas kurduğu için ceza almış. Bu olayın kumpas, şantaj olduğu ortada. Bu davanın tekrar görülmesini istiyorum. Eşimin cezaevine girmesini istemiyorum. Bizim ailemizi mağdur etmeyin. Şerefiyle, onuruyla yıllarca polislik yapan bir insanı mesleğinden etmeyin. Benim ve çocuğum üzerine bu yükü lütfen yüklemeyin. Bize yardım edin.”
S.P.’nin avukatı ise müvekkilinin 2,5 yıllık cezadan dolayı cezaevine gireceğini, Yargıtay’ın ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçundan vereceği cezanın da müvekkilinin yatacağı süreyi uzatabileceğini söyledi. S.P’nin ‘taciz’den aldığı cezadan dolayı cezaevine girmesi bekleniyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
————–
– H.S.G. ve Y.P’den yakın plan detay görüntüler
– H.S.G. ve Y.P. adliyeden çıkarken görüntü
– H.S.G. röp
– Y.P. röp
– Polis S.P.’nin fotosu
HABER-KAMERA: Süleyman EKİN/ANTALYA, (DHA)
=============================
Gaziantep Valisi Gül: Afetlerde zihniyet dönüşümü yaşanmalı
GAZİANTEP Valisi Davut Gül, afetlerde eğitimin önemli olduğunu ifade etti. Vali Gül, “Afetlerle ilgili verilen eğitimlerin toplumun tamamı tarafından sindirilmesi gerekiyor. En önemli konu bir zihniyet dönüşümünün yaşanması” dedi.
Şehitkamil Kültür Merkezi’nde AFAD İl Müdürlüğü tarafından kamu kurum ve kuruluşların temsilcilerine afet riskini azaltma planı anlatıldı. Düzenlenen toplantıya; Gaziantep Valisi Davut Gül, Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, ilçe belediye başkanları, kaymakamlar ve kamu kurum müdürleri katıldı.
Toplantıda konuşan Vali Davut Gül, afet durumları için en önemli hususun bilinç olduğuna dikkat çekti. Vali Gül, özellikle kamu kurumlarının acilen depreme dayanıklılık testlerinin tamamlanması gerektiğini ve her an deprem olacakmış gibi düşünülüp önlemlerin sıklaştırılması gerektiğini dikkat çekerek, şöyle konuştu:
“Afet risklerini azaltma planında bizim dört üniversitemizden de desteğe ihtiyacımız var. Eğitim konusu çok önemli. Burada yaşayan 2 buçuk milyon vatandaşın tamamını ilgilendiren bir konu. Verilen eğitimlerin toplumun tamamı tarafından sindirilmesi gerekiyor. En önemli konu bir zihniyet dönüşümünün yaşanması. Öncelikle herkesin deprem dayanıklılık testini kendi binasında yaptırması lazım. Kamu kurumlarında da mutlaka çalışılan kurumların deprem dayanıklılık testlerinin yapılması gerekiyor. Bu süreç bir milat olmalı bu süreçten sonra yapılan tüm binalar ve kamu kurumları afet durumlarına tam hazır olmalı. Envanterlerimizi güçlendirip güncellememiz gerekiyor. Kâğıt üzerinde yıllar önce yazılanlara bağlı kalmamak lazım. Sanki her an deprem olacakmış gibi tüm önlemleri almamız gerekiyor.”
Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ise deprem master planını çok önemsediklerini belirterek, “Bu ülkenin en önemli gerçeği deprem. İnsanları deprem değil aslında çürük binalar öldürüyor, bilinçsizlik öldürüyor. Bu şehirde 2 buçuk milyon insan bize emanet. Sırf afetle ilgili belediye bünyesinde özel bir şube müdürlüğü oluşturduk. Biz deprem master planımızı TÜBİTAK ile çalışıyoruz. Şu anda statikle ilgili kısmı da hızlı bir şekilde çalışıyoruz. Gaziantep modeli oluşturuyoruz. Bu şehrin yüzde ellisinin kentsel dönüşüme ihtiyacı var ve yıkılması lazım. Böyle bir gerçekle de karşı karşıyayız. Bu kapsamda milli bir seferberlik oluşturacağız. Bunu şehrimiz başaramaz ise hiçbir şehir başaramaz” diye konuştu.
ŞEHRİN DEPREM FAY HATTINA UZAKLIĞI 50 KİLOMETRE
Gaziantep AFAD İl Müdürü Bekir Şen, şehrin Gölbaşı-Türkoğlu fay hattına 50 kilometre uzaklıkta olduğunu ve 500 yıldır bu hattın deprem üretmediğini söyledi. Hattın hareketlenmesi durumunda şehrin depremden önemli oranda etkilenebileceğini vurgulayan Şen, “İlimizi etkileyen Gölbaşı ve Türkoğlu fay hattı ilimize kuş uçuşu 50 kilometre uzaklıkta. Özellikle organize sanayi bölgemize çok yakın. Bu ilimiz için ciddi bir risk durumudur. Özellikle Gölbaşı Türkoğlu fay hattı son 500 yıldır deprem üretmemiştir. Uyuyan bir fay hattı niteliğinde” dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
—————————-
-Toplantıya katılanlar
– Gaziantep Valisi Davut Gül’ün konuşması
– Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in konuşması
– AFAD İl Müdürü Bekir Şen’in konuşması
– Genel ve detay görüntüler
Haber: Ahmet ATMACA -Kamera: Ahmet KILIÇ -GAZİANTEP-DHA)
======================================
Kayalıkta mahsur kalan 2 keçi, AFAD ekiplerince kurtarıldı
OSMANİYE’de kayalıklarda mahsur kalan 2 keçi, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) ekiplerinin çalışmasa sonucu kurtarıldı.
Kırmacılı Köyü’nde besicilikle uğraşan Mehmet Tarakçı’ya ait 2 keçi, otlamaya götürüldükleri arazide bulunan kayalık alanda mahsur kaldı. İhbar üzerine bölgeye ulaşan AFAD Arama ve Kurtarma ekibi, yaklaşık 6 saatlik bir çalışma sonrasında, keçileri güvenli bir alana yönlendirerek mahsur kaldıkları yerden aşağı indirdi. Keçileri kurtarılan Mehmet Tarakçı ise AFAD ekibine teşekkür etti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
——————————–
– Kayalıklardan ip yardımı ile aşağı inen AFAD görevlisi
– Afad ekibine yardım eden köylüler
– Araziden genel görüntü
– Kayalık araziden genel detay
– Afad aracı ve görevlileri
Haber: İbrahim EMÜL – Kamera: OSMANİYE,(DHA)
==============================
Spiral makinesiyle demir keserken yüzü parçalandı
KAHRAMANMARAŞ’ın Türkoğlu ilçesinde demir keserken spiral makinesinin taşının patlaması sonucu Ahmet Bolat’ın (65) yüzü parçalandı. 5 saat süren ameliyatta, yüzünün kırılan alt ve üst çene, burun, elmacık ve gözaltı kemiği titanyum vida ve plaklarla onarılmasıyla sağlığına kavuşan Bolat, “Yüzümün ilk halini hatırladığım zaman kâbuslar görüyorum” dedi.
Olay, 21 Ocak’ta Türkoğlu ilçesinde meydana geldi. Brikethaneye giden Ahmet Bolat, spiral makinesiyle iş yerindeki demiri kesmek istedi. Bu sırada spiral taşı patlayarak Bolat’ın yüzüne isabet etti. Yüzü parçalanan ve kanlar içinde kalan Bolat, Sütçü İmam Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Yapılan muayene ve çekilen röntgen filminde Ahmet Bolat’ın yüz kaslarının kesildiği, alt çene, üst çene, burun, elmacık ve gözaltı kemiğinde çok parçalı kırıklar tespit edildi.
Ahmet Bolat, Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahisi Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Alper Ural başkanlığındaki ekip tarafından ameliyata alındı. 5 saat süren ameliyatta ilk olarak Bolat’ın yüzündeki yabancı cisimler temizlendi. Daha sonra titanyum vida ve plaklar kullanılarak alt çene, üst çene, burun kemiği, elmacık kemiği kırıkları eski haline getirilip onarıldı. Daha sonra göz tabanındaki parçalanıp ufalanmış olan kemik yerine, onu taklit eden ağsı yapıdaki titanyum ile göz tabanı yeniden oluşturuldu.
‘HASTAMIZ DAHA İYİYE GİDİYOR’
Dr. Alper Ural, hastanın hastaneye zamanında getirildiğini ve kendilerinin de hemen gerekli müdahaleyi yaptıklarını söyledi. Ahmet Bolat’ın hastaneye geldiğinde durumunun çok kötü olduğunu belirten Ural, “Geldiğinde yüzü bayağı parçalanmıştı spiral kesiğine bağlı olarak. Ağır bir yaralanma olduğu için ameliyathaneye haber verdik, gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra da hemen ameliyathaneye transfer ettik. Çünkü alt çene kemiği kırığı, üst çene kemiği kırığı, elmacık kemiği kırığı, burun kemiği kırığı ve gözü taşıyan gözaltı kemiği tamamen parçalı ve kırıklıydı. Bunların yanında yüz siniri de kesikti. Hem bu kemiklerin onarımlarını yaptık hem de mikro cerrahi sistemiyle yüz sinirlerini onarımını gerçekleştirdik. Yaklaşık 5 saat süren ameliyat sonunda başarılı şekilde müdahalesini gerçekleştirdik. Hastamız daha iyiye gidiyor, ilerleyen zamanlar da daha da iyi olacağını umut ediyoruz” diye konuştu.
‘HATIRLADIĞIM ZAMAN KÂBUSLAR GÖRÜYORUM’
Sağlığına kavuşan Ahmet Bolat ise ölümden döndüğünü söyledi. Dr. Alper Ural ile ekibine teşekkür eden Bolat, yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Demiri keserken o arada nasıl olduysa taş patladı, bu durum oldu. Benim oraya gittiğimden de kimsenin haberi yoktu, çalışma yoktu zaten. Taş patlayınca yüzüme geldi. Motorun şoförü Hüseyin Bozdoğan briket almaya gelmiş. Ondan Ahmet’i çağırmasını istedim. Onlar da beni hastaneye götürdü. Yüzümün ilk halini hatırladığım zaman kâbuslar görüyorum. Ama Allah’a şükür şu an rahatladım. Doktorların tamamından Allah’ım razı olsun. Zaten bu pandemide dünyada başarıda en öne geldiler.”
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
——————————-
– Hastane tabelası
– Ahmet Bolat’ın yattığı servis
– Alper Ural’ın röntgen filmini göstermesi
– Alper Ural, Ahmet Bolat’ın yanında
– Alper Ural ile röp.
– Ahmet Bolat ile röp.
– Bolat’ın yüzünün parçalanmış hali
– Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Ömer KOÇ-KAHRAMANMARAŞ-DHA)