1) İKİZDERE VADİSİ’NDE TAŞ OCAĞI GERGİNLİĞİ
RİZE’de Lojistik Merkez ve Liman projesinin inşa edileceği deniz üzerindeki alanın dolgusu için 16 milyon tona yakın taş alınması kararlaştırılan İkizdere ilçesi Cevizlik köyünde taş ocağı açılacak olmasına yöre sakinlerinin tepkisi sürüyor. Vadide nöbet tutan yöre halkı getirilen iş makinelerinin önünü kesmeye çalışırken gerginlik yaşandı. Jandarma alana girişe izin vermedi.
Karadeniz’in termal ve kış turizmi için yeni turizm destinasyonu alanı olarak belirlenen ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ‘örnek yayla’ modellerinin uygulanacağı iki noktadan biri seçilen doğal sit alanı Rize’nin İkizdere Vadisi Cevizlik köyünde açılması planlanan ve 16 milyon tona yakın taşın alınacağı bazalt ocağı projesi tepkilere yol açtı. Yeşil vadinin doğal güzelliğinin yok olacağını, köylerinin ellerinden gideceğini savunan yöre halkı, ‘yatırıma değil, yanlış yer seçilen taş ocağına karşıyız’ mesajı ile nöbete başladı. Köylerinde çay ve bal üretimi yaptıklarını anlatan yöre halkı, İyidere’de deniz doldurularak yapılacak Lojistik Liman projesi için planlanan taş ocağının daha yakın, daha az maliyetli ve doğaya zarar vermeyecek başka bir alanda açılmasını istiyor.
İŞ MAKİNELEİR GELDİ, TANSİYON YÜKSELDİ
Vadide taş ocağı için harekete geçen firma, ağaç kesimi için orman yolu açmak üzere iş makinelerini vadiye getirmeye başladı. Alana giren ilk iş makinesinin önüne çıkan yöre halkı, yolu kesmeye çalıştı. Bu sırada yöre halkı ile askerler arasında gerginlik yaşandı. Jandarmaların müdahale ettiği kişiler uzaklaştırıldı. Vadide nöbet tutan kadınlar da görevlilerle tartıştı. İş makinesinin alana girdiği vadide gergin bekleyiş sürüyor.
‘TAŞ VERMEYECEĞİZ’
Yörede oturan Yüksel Baş, “Bizim çay bahçelerimiz yaşam alanlarımız hep burada. Çaylık alanlarımız var, arılarımız var, su kaynağımız var. Bütün gelirimiz buradan. Taş ocağı olursa biz mahvoluruz” dedi.
Ayşe Baş ise “Malımızı korumak için buradayız. Gece gündüz burada nöbet tutacağız. Biz buradan yol vermeyeceğiz, mal vermeyeceğiz, taş vermeyeceğiz. Onlar bezecek, biz bezmeyeceğiz” diye konuştu.
Vadilerini koruyacaklarını dile getiren Songül Baş ise, “Biz vadimizi koruyoruz. Suyumuzu buradan karşılıyoruz, ineklerimizin otlak yeri burada, peteklerimiz, çayımızı burada. Çayımızı, çocuklarımızı büyütür gibi büyüttük. Şimdi biz bunları vermeyeceğiz. Buraya boşuna iş makinesi gönderdiler” ifadesini kullandı.
Mücadeleden vazgeçmeyeceklerini anlatan Dursun Baş, “Biz mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Biz yatırıma karşı değiliz. Limanı doldurmak için başka alternatifler var. Ormanı katlederek liman dolgusu yapılmaz” dedi.
RAPORDA ALINACAK TEDBİRLER YER ALDI
Cevizlik köyünde açılacak taş ocağı ile ilgili hazırlanan proje tanıtım dosyasındaki raporda ayrıntılı bilgilere ve çevresel etkilere yer verildi. Buna göre taş ocağından alınacak malzeme, İyidere Lojistik Merkez ve Limanı yapım, bakım ve onarım faaliyetlerinde ve bölgedeki yol yapımı projelerinde kullanılacak. Taş ocağından 15 milyon 724 bin 800 ton malzeme alımı yapılacak. Ocak sahasında patlatma ile gevşetilen malzeme, iş makineleri ile çıkarılacak ve kırma- eleme faaliyetine tabi tutulmadan doğrudan inşaat çalışmalarında kullanılacak. Bazalt ocağında açık işletme yöntemlerinden basamaklarda delme–patlatma yöntemi uygulanacak, galeri usulü patlatma yapılmayacak.
‘TOZ MİNİMİZE EDİLECEK’
5 basamak oluşturulması planlanan taş ocağında kırma-eleme tesisi kurulmayacak. Ocak sahasında üretime başlanılmadan önce bitkisel toprak sıyrılacak olup, üretim sonrası arazi ıslah çalışmalarında kullanılmak üzere çalışma alanı içerisinde depolanacak. Ocak içi yollar ve nakliye yolları düzenli olarak sulanarak toz oluşumu minimize edilecektir. Proje dosyasında ocak işletmeciliğinde en çok uygulanan yöntemin basamaklı ve patlatmalı açık ocak işletmeciliği olduğuna yer verilerek, planlı, düzenli, ekonomik ve çevreye en az zararı olan yöntemin Cevizlik Bazalt Ocağı’nda uygulanacağı belirtildi.
Görüntü Dökümü
———————–
-Jandarmanın vatandaşa izin vermediği anlar (cep telefonu)
-İş makinesinin gelişi
-Drone görüntüleri
-Vatandaşların beklemesi
-Ateş etrafında bekleyen kadınlar
-Türkü söyleyen kadın
-Yüksel Baş ile röportaj
-Ayşe Baş ile röportaj
-Songül Baş ile röportaj
-Dursun Baş ile röportaj
-Muhabir anonsu (Arzu ERBAŞ)
-Genel ve detay görüntüler
HABER.ARZU ERBAŞ KAMERA:DOĞANCAN İLEK/RİZE-DHA
=====================================================
2) EVLAT NÖBETİNDEKİ AİLELER ’23 NİSAN’I ÇOCUKLARINDAN AYRI GEÇİRECEK OLMANIN HÜZNÜNÜ YAŞIYOR
DİYARBAKIR’da, terör örgütü PKK tarafından kaçırılan çocuklarının bulunmasını isteyen 226 ailenin HDP binası önündeki oturma eylemi, 598’inci günde de sürüyor. Evlat nöbetindeki aileler, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı çocuklarından ayrı geçirecek olmanın hüznünü yaşıyor.
Diyarbakır’da yaşayan Mehmet Akar, 21 Ağustos 2019’da ortadan kayboldu. Akar’ın annesi Hacire Akar, 1 gün sonra HDP’nin Diyarbakır’daki binası önüne geldi. Oğlunun HDP’liler tarafından dağa kaçırıldığını söyleyen Akar, il binası önünde oturma eylemi başlattı. Eylemin 3’üncü gününde ortaya çıkan Mehmet Akar, mahkemece ev hapsiyle cezalandırıldı. Oğluna kavuşup, eylemine son veren Hacire Akar, çocukları kayıp annelere çağrıda bulundu. Akar’ın çocuğuna kavuşması, çocukları terör örgütü PKK tarafından kaçırılan aileler için umut oldu. Akar’ın çağrısıyla harekete geçen çocukları kayıp aileler, 3 Eylül 2019’da HDP binası önünde oturma eylemine başladı.
EVLADINA KAVUŞAN AİLE SAYISI 24 OLDU
Hacire Akar’ın oğlu Mehmet’in yanı sıra eyleme katılanlardan Hatice Ceylan’ın oğlu Cafer, Hüsniye-Hüseyin Kaya çiftinin kızları Mekiye, Halime Kadran’ın torunu Halil İbrahim, Necla-Metin Açan çiftinin oğlu Harun, Nizamettin-Aslıhan Eşrefoğlu çiftinin oğlu Hüseyin, Gevriye Ayhan’ın kızı Pelda, Melik Aslan’ın oğlu Volkan, Muhteber Birlik’in oğlu Veysi, Cahide Alkan’ın oğlu Mehmet Emin, Şahize Altınkaynak’ın kızı Halise Alptekin, Naime Dalmış’ın kızı Tekoşin Açar, Sait Açar’ın oğlu Haşim, Cemal Ertaş’ın oğlu Ramazan, Sever Fidan’ın oğlu Tayfur Fidan, Gülşen Çetin’in oğlu Erdal Çetin, Fahrettin Meryem Akkuş çiftinin oğulları Erkan, Fattah-Perihan Kaya çiftinin oğlu Cuma, Safiye-Mehmet Emin Coşkun çiftinin oğlu İbrahim Coşkun, Mehmet-Keziban Yalçın çiftinin kızları Yasmin ve evlat nöbetinde olmayan 3 ailenin çocukları ile en son Selma Han’ın oğlu Onur’un da teslim olmasıyla evlatlarına kavuşan aile sayısı 24 oldu.
AİLELERİN EN BURUK 23 NİSAN’I
Çocukları terör örgütü PKK tarafından kaçırılan ailelerin HDP Diyarbakır İl Başkanlığı binası önündeki evlat nöbeti sürüyor. Aileler, çocuklarından ayrı oldukları için 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na hüzünlü girecek.
2015 yılında 14 yaşındayken kaçırılan kızı Songül Akkuş için eylemini sürdüren Fatma Akkuş, “Onlar daha çocuk. Götürüp dağda ölüme terk ediyorlar. Anasız, babasız, sahipsiz, yazık değil mi bu çocuklara? Siyasi parti olduklarını söylüyorlar, ama değiller. Olsaydılar, bu çocuklara böyle zulüm yapmazlardı. Biz hepimiz garibanız. Çocuklarımızı zorlukla, yoklukla büyüttük. 23 Nisan olduğunda kızıma kıyafet almaya paramız yoktu. Başkası çocuğuna 4-5 balon alırken, ben 1 balon alabiliyordum. Yazık değil mi bize? Biz onlara ne yapmışız? Yeter artık. Ne olur elinizi bu çocukların üzerinden çekin. Bu çocukları, geri döndürün evlerine” dedi.
2014 yılında 14 yaşındayken İstanbul Arnavutköy’de kaçırılan oğlu Tuncay Bingöl için oturma eylemi yapan Şevket Bingöl, “Oğlum lise 1’inci sınıfta okuyordu. Oğlumun çayına ilaç katıp, bayıltarak buraya getirdiler. Bu Kandil binasına kaydını yaptılar. Buradan da tekrar baygın halde dağa gönderdiler. Benim çocuğum okul okuyordu. Elindeki kalemi aldılar, kırdılar, eline boyundan büyük silah verdiler. 14 yaşındaki bir çocuk omuzunda bir silah ne yapabilir. Eğer burada olsaydı, onun 23 Nisan Çocuk Bayramı’nı kutlardım ama nerede? Benim yüreğime acı düşürdüler. Allah da onların yüreğine acı düşürsün. Her ne şartta olursa olsun biz anne ve babalar buradan kalkmayacağız. Oğlum beni duyuyorsan, görüyorsan kaç teslim ol” diye konuştu.
Görüntü Dökümü
———————–
-HDP İl binası ve çadırdan görüntüler
-Bina önünde alınan güvenlik
-Çocuklarını bekleyen anneler
-Anne Fatma Akkuş ile röp.
-Küçük yaşta kaçırılan çocukların fotoğrafları
-Baba Şevket Bingöl ile röp.
-Ailelerden detay
-Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Emrah KIZIL-Serdar SUNAR/DİYARBAKIR,(DHA)
=====================================================
3) GÖKOVA’DA KIYI MAĞARASINDA İLK KEZ 5 FOK AYNI ANDA GÖRÜNTÜLENDİ
AKDENİZ Koruma Derneği’nce Muğla’nın Gökova Körfezi’nde 5 yıl önce hayata geçirilen ‘İzleme’ projesi kapsamında ilk kez bir mağarada 3 yetişkin dişi ve 2 yavru Akdeniz foku aynı anda görüntülendi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın koordinasyonunda Akdeniz Koruma Derneği’nce 2016 yılında hayata geçirilen ‘İzleme’ projesi kapsamında Akdeniz fokunun Gökova Körfezi’nde azalan yaşam alanlarını artırmak üzere bir doğal kıyı mağarasında türün üreme dönemlerinde kullanabileceği platform uygulaması yapıldı. Bugüne kadar dünyada Akdeniz fokları için denenmeyen bu yöntem, ilk olma özelliği taşıyor. Uygulama sayesinde nesli tehdit altındaki tür için potansiyel üreme ve dinlenme mağarası özellikleri taşıyan kıyı mağaralarının sayısı 4’ten 5’e yükseltilmiş oldu. ‘İzleme’ projesi çerçevesinde Gökova Körfezi’nde ilk kez bir mağarada 3 yetişkin dişi ve 2 yavru Akdeniz foku aynı anda görüntülendi. Koruma çabalarının olumlu sonuç vermesi mutluluk yaşattı.
Akdeniz Koruma Derneği İletişim Yöneticisi Esra Kartal, 2012 yılından bu yana deniz koruma alanlarında Akdeniz foku, kum köpekbalığı başta olmak üzere tür izleme, alan koruma ve denizel habitat restorasyonu üzerine çalışmalar yaptıklarını belirtti. Kartal, “Denizel alandaki tüm çalışmalarımızda öncelikle denizel habitatların korunması ve biyoçeşitliliğin artmasını bu yolla da geçimini denizden sağlayan küçük ölçekli kıyı balıkçılarının desteklenmesini hedefliyoruz. Akdeniz foku izleme ve koruma çalışmalarımızı geliştirmek için 2016’dan bu yana Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü ile ortak hareket ediyoruz. Fokların kıyı mağaralarını kullanım durumunun ve bireylerin tanımlanması ile Türkiye’nin Akdeniz ve Ege kıyılarını kullanan birey sayısı hakkında önemli bilgiler elde ediyoruz” dedi.
‘GÖKOVA KÖRFEZİ, AKDENİZ FOKLARI İÇİN DAHA GÜVENLİ BİR ALAN HALİNE GELDİ’
Akdeniz Koruma Derneği İletim Yöneticisi Kartal, Gökova Körfezi’nde Akdeniz fokunun dinlenme ve yavru büyütmek için kullandığı kıyı mağaralarını foto kapan ve tam zamanlı kamera sistemleri ile izlediklerini belirterek, “Burada yaptığımız bu çalışmayı Gökova Körfezi’nden Gelidonya Burnu’na kadar olan kıyı şeridindeki toplam 14 kıyı mağarasında Türkiye uygulanmasını gerçekleştirdiğimiz ‘Tehdit Altındaki Coğrafyalar Programı’ ile yapıyoruz. Gökova Körfezi’nde İzleme çalışması yürütülen 5 kıyı mağarası bulunuyor. İzleme çalışması yürüttüğümüz bu kıyı mağaralarından birinde aynı anda 3 yetişkin dişi ve 2 yavru Akdeniz foku görüntüsü kaydettik. Bugüne kadar bu kadar Akdeniz foku bir arada bulunduğu bu görüntü, körfez için ilk kez oldu. Gökova Körfezi, Akdeniz fokları için daha güvenli bir alan haline geldi” diye konuştu.
‘KIYI MAĞARALARI İNSAN BASKISINDAN KORUNUYOR VE BALIK BİYOKÜTLESİ ARTIYOR’
Deniz Koruculuğu Sistemi’nin önemine de değinen Kartal, “Balıkçılığa kapalı alanda, Akdeniz foku başta olmak üzere nesli tehdit altındaki türlerin korunması ve popülasyonunun artması, bu sayede de küçük ölçekli balıkçılığın desteklenmesi için ‘Deniz Koruculuğu Sistemi’ uygulanıyor. Bu sistem sayesinde ülkemizin doğa koruma mevzuatına göre izinli araştırma ve izleme çalışmaları dışında her türlü girişin yasak olduğu kıyı mağaraları insan baskısından korunuyor ve balık biyokütlesi artıyor. Bu çalışma Çevre ve Şehircilik ile Tarım ve Orman Bakanlıkları Sahil Güvenlik, jandarma, Gökova Körfezi’ndeki su ürünleri kooperatifleri ve Akdeniz Koruma Derneği’nin ortak çabasının sonucudur” dedi.
Esra Kartal, Akdeniz fokunun nesli tükenmekte olan deniz memelileri arasında yer aldığını ve birçok tehdide maruz kaldığını belirtip, “Akdeniz fokunun dünyada yaklaşık 700, Türkiye kıyılarında ise 100 kadar olduğu tahmin ediliyor. Bu türün önemli yaşam alanları arasında bulunan ve dinlenme, yavru bakımı için kullandığı kıyı mağaraları, birçok baskıya maruz kalıyor. Bunların başında kıyılardaki aşırı insan baskısı ve yapılaşmanın artması bulunuyor. Çevre ve Şehircilik, Tarım ve Orman ile İçişleri Bakanlıklarının onayı, Fauna&Flora International’ın ortaklığında yürütülen Tehdit Altındaki Coğrafyalar Programı, bu tehditlerin etkilerini denizel ekosistem restorasyonu ile en aza indirmeyi hedefliyor” diye konuştu.
Akdeniz Koruma Derneği’nin Gökova Saha Yöneticisi Çağdaş Yaşar ise, Gökova Körfezi’nin Akdeniz fokları için güvenilir bir alan olmaya başladığın, bu sayede denizdeki balık popülasyonun arttığını, artışla beraber fokların yaşam alanının genişlemiş olduğunu söyledi.
Görüntü Dökümü
———————–
-Gökova Körfezi’nin havadan görüntüsü
-Dalgıçların Akdeniz Koruma Derneği’ne ait bottan suya atlaması
-Dalgıçların yüzerek fokların bulunduğu bir mağaraya girişi
-Sualtındaki balıklardan görüntü
-Sualtındaki bir fokun görüntüsü
-Mağaradaki 3 yetişkin dişi ve 2 yavru Akdeniz fokunun görüntüsü
-Akdeniz Koruma Derneği İletim Yöneticisi Esra Kartal ile röp.
-Akdeniz Koruma Derneği’nin Gökova Saha Yöneticisi Çağdaş Yaşar ile röp.
Haber – Kamera: Cavit AKGÜN / MUĞLA, DHA
=====================================================
4) SUEDA’NIN ÇENESİ 2 SAATLİK OPERASYONLA GENİŞLETİLDİ
SİVAS’ta, uzun yıllardır üst çene darlığı ve buna bağlı olarak dişlerde çarpıklık sorunu yaşayan Sueda Şeker (16), kentte ilk kez uygulanan çene genişletme operasyonuyla sağlığına kavuştu.
İsmail-Songül Şeker çiftinin 3 çocuğundan ilki olan lise öğrencisi Sueda Şeker’in üst çenesindeki darlık nedeniyle zaman içinde dişlerinde çarpıklık oluştu. İlk olarak Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Diş Hekimliği Fakültesi’ne başvuran Şeker, burada yapılan muayenenin ardından Sivas Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi’ne sevk edildi. Burada Diş ve Çene Cerrahisi Uzamanı Diş Hekimi Aras Erdil tarafından dişleri kontrol edilen Sueda’ya kentte ilk kez uygulanan büyük çene ameliyatı yapıldı. 2 saat süren operasyonda üst çenesi genişletildi.
Operasyon hakkında bilgi veren hastane Başhekimi Fuat Şen, “Ergenlik çağının bitimine kadar hastaya ağız içi aygıtlar kullandırılarak genişletme yapılabilirken, ergenlik dönemini bitirdiğinde bu dönemde cerrahi yöntemler uygulanmaktadır. Burada uyguladığımız cerrahi yöntem, üst çene kemiğini yüz kemiklerine bağlanan kısımlarından kemiğe kesiler yapılarak, üst çenenin kafa iskeletinden bağımsız hale getirilmesi ayrıca üst çenenin orta hatta, kendi içinde oluşturduğu bağlantının ayrılarak genişletilmesini sağlamıştır. Bu şekilde daha sonra ortodonti uzmanlarımızca hem çeneye hem de dişlere aygıtlar takılarak istediğimiz konumda çene ve dişler düzeltilebilmektedir” dedi.
‘DAHA İNSANCIL YÖNTEM OLUYOR’
Ameliyatı gerçekleştiren Sivas Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Diş Hekimi Aras Erdil ise, “Ameliyat genel anestezi altında yapılıyor. Bu ameliyatın lokal anestezi altında da uygulamaları olabiliyor ama bu durum hasta için biraz travmatik oluyor. Bu travmanın olabildiğince minimize edilmesi için hastanın genel anestezi altında uyurken bu işlemin yapılması daha insancıl bir yöntem. Hastanın şikayetleri 48 saatte artıyor. Ağrısı, şişliği, ağız içinde hafif kanamalar gibi etkiler ameliyat sonrasında beklediğimiz durumlar oluyor. Bu şikayetler ameliyattan 2 gün sonra azalmaya başlıyor. Hatsa yaklaşık 10 gün sonra da ameliyat öncesi haline dönebiliyor” diye konuştu.
Sueda’nın annesi Songül Şeker ise, “Kızımın ameliyat olması gerektiğini söylediler. Hocamıza güvendik, ameliyat başarılı geçti. Dişleri iyi çıkmadığı için tel taktırmak istiyorduk. Önce ölçü alındı, üst damakta küçüklük vardı. Bu yüzden ameliyat olması gerektiğini söylediler. Bu ameliyat olmadan tel takılamazdı” ifadelerini kullandı.
Görüntü Dökümü
———————–
-Hasta ve annesinin görüntüsü
-Başhekim Fuat Şen’in açıklaması
-Diş hekimi Aras Erdil’in açıklaması
-Annesinin konuşması
Haber-Kamera: Hüsnü Ümit AVCI-Ayşe Mine EĞÜZ/SİVAS, (DHA)
=====================================================
5) EV SAHİPLERİ İÇERİDEYKEN HIRSIZLIK YAPAN ŞÜPHELİLER YAKALANDI
DENİZLİ’nin Pamukkale ilçesinde, jandarmanın hırsızlık çetesine yönelik düzenlenen operasyonda 4 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerden 2’sinin ev sahiplerinin evde olduğu sırada bahçede bulunan motosikleti, kamyonetin koltuğunu ve bahçe kapısını çaldıkları ortaya çıktı.
Denizli İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, Pamukkale ilçesindeki bir evden motosiklet, demir bahçe kapısı ve kamyonet koltuğu çalındığı ihbarı üzerine çalışma başlattı. Jandarma Suç Araştırma Timi (JASAT), yaptığı güvenlik kamerası incelemelerinden şüphelilerin Y.A. (38) ve A.B. (42) olduğunu belirledi. Düzenlenen operasyonda, Y.A. ve A.B. evlerinde yakalanıp, gözaltına alındı. Ekipler, çalıntı eşyaları sattığı belirlenen M.G. ve E.Y.’yi de yakalayıp, gözaltına aldı. Yapılan incelemede, Y.A. ve A.B.’nin ev sahiplerinin içeride olduğu sırada, bahçede bulunan motosikleti, kamyonetin koltuğunu ve bahçe kapısını çaldıkları ortaya çıktı. Jandarmadaki işlemleri tamamlanan 4 şüpheli, adliyeye sevk edildi.
ÇAMAŞIR MAKİNESİNİ, İÇİNDEKİ ÇAMAŞIRLARLA ÇALDIĞI İDDİASIYLA YAKALANMIŞTI
Şüphelilerden Y.A’nın 23 Eylül 2019 tarihinde, Sarayköy ilçesindeki bir iş yerinden yalıtım malzemesi çaldığı iddiasıyla gözaltına alınıp serbest kaldıktan 20 dakika sonra bir akaryakıt istasyonundan motosiklet hırsızlığına karıştığı iddiasıyla yakalanmıştı. Tutuksuz yargılanan Y.A., 10 Haziran 2020’de tarihinde de Honaz ilçesinde, çamaşır makinesini içindeki çamaşırlarla çaldığı iddiasıyla yakalanıp gözaltına alınmıştı.
Görüntü Dökümü
———————–
-Şüphelilerin hırsızlıkta kullandığı kamyonetin güvenlik kamerası görüntüsü
-Şüphelilerin adliyeye sevk edilmesi
Haber – Kamera: Deniz TOKAT / DENİZLİ, (DHA)
=====================================================