DHA YURT BÜLTENİ- 16

Bacadan başlayan yangın, binanın çatısını kül etti

KOCAELİ’nin İzmit ilçesinde, bir binanın bacasında başlayan yangın, çatıyı sardı. İtfaiyenin yaklaşık 2 saatte kontrol altına aldığı yangında, 2 kişi dumandan etkilendi. 

Yangın, saat 18.00 sıralarında İzmit Kadıköy Mahallesi Bağdat Caddesi üzerindeki 5 katlı bir binanın çatısında çıktı. Bacada başlayan alevler, kısa sürede tüm çatıyı sardı. Binadan yükselen alevleri görenlerin ihbarı üzerine bölgeye polis, itfaiye ve 112 Acil Sağlık ekipleri geldi. İtfaiye, yangına müdahaleye başlarken, acil sağlık ekipleri de dumandan etkilenen 2 kişiye ambulansta oksijen tedavisi uyguladı. Yangına, Kartepe ve Yahya Kaptan itfaiyelerinden de takviye ekipler gönderildi. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saat süren müdahalesi sonrasında yangın kontrol altına alınarak söndürüldü. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. 
 
Görüntü Dökümü 
– Olay yerinden görüntüler 
– Ekiplerin çalışmaları 
– Detay 
Haber-Kamera: Dinçer AKBİR/İZMİT(Kocaeli),(DHA) 

===============

Turşu fabrikasında numune sonuçlarının olumsuz olması halinde tüm ürünler imha edilecek

SOSYAL medyada paylaşılan ve tepkilere neden olan turşu kazanında yarı çıplak bir kişinin dans ettiği görüntülerin Manisa’daki bir Turşu Fabrikası’nda çekildiği tespit edilmesinin ardından başlatılan soruşturmada, Manisa İl Tarım ve Orman Müdürü Metin Öztürk, fabrikadaki incelemelerinin geniş kapsamlı bir şekilde sürdüğünü, numune sonuçlarının olumsuz olması halinde fabrikadaki tüm ürünlerin imha edileceğini, hijyen ve üretim şartlarını yerine getirene kadar fabrikanın kapalı kalacağını söyledi.

Geçen 29 Mart’ta sosyal medyada paylaşılan bir görüntü, tepki çekti. Turşu tesisinde çekilen görüntülerde, bir çalışanın turşuların depolandığı tanka belden yukarısı çıplak olarak girerek dans ettiği görüldü. Yarı çıplak kişinin tankta dans ettiği görüntülerin Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinde çekildiği iddia edildi. Viranşehir Kaymakamlığı’ndan yapılan açıklamada ise ilçede turşu fabrikası ya da turşu imalatı yapan bir kuruluşun olmadığı, lahana da yetiştirilmediği belirtildi. Basın yayın organlarında yer alan ve tepkilere neden olan olayın ardından Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü’ne bağlı ekipler harekete geçti. Yapılan resmi kontrollerde söz konusu işletmenin Manisa’nın Turgutlu ilçesinde faaliyet gösterdiği ve sosyal medyada görüntüleri paylaşan kişinin Urfa Viranşehir nüfusuna kayıtlı İsa T. olduğu tespit edildi. Urfa ve Manisa’daki güvenlik güçleri ve gıda kontrol ekiplerince eş zamanlı düzenlenen operasyonlar sonucunda İsa T., Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesindeki evinde gözaltına alındı. Turşu kazanına girip, dans eden kişinin ise 24 yaşındaki Ali G. olduğu ve turşu fabrikasında çalıştığı belirlendi. Ali G.’nin İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkililerine ‘Bir cahillik ettim. Keşke girmez olaydım’ dediği öğrenildi. Fabrikada yapılan denetimler sonucunda ise işletme, insan sağlığı ve gıda güvenilirliği açısından tehlike oluşturduğu gerekçesiyle mühürlenip, faaliyetten menedildi. Ayrıca söz konusu turşu kazanı da mühürlendi. Ayrıca, işletmeye 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu kapsamında 30 bin 406 lira idari para cezası uygulandı.

‘NUMUNELER ANALİZ EDİLİYOR, SONUCUNA GÖRE ÜRÜNLER İMHA EDİLECEK’
Dün polis tarafından gözaltına alınan İsa T., Ali G.’yi tanımadığını söyledi. İsa T., savcılık sorgusunun ardından serbest bırakıldı. Ayrıca sosyal medyada görüntüleri yer alan Ali G. ve işletme yetkilileri hakkında ise Turgutlu Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu. Ali G. ve işletme yetkililerinin önümüzdeki günlerde ifadeye çağrılacağı öğrenildi. Manisa İl Tarım ve Orman Müdürü Metin Öztürk, yaptığı açıklama ile bakanlığın talimatıyla işletmede geniş kapsamlı incelemelerinin sürdüğünü söyledi. Öztürk, şöyle devam etti:

“Son günlerde sosyal medyaya yansıyan görüntüler bizleri üzdü. Bakanlık olarak da hızlı bir şekilde harekete geçtik. Bakanlığımız, emniyet ile iletişime geçerek, görüntüyü paylaşan kişi tespit edildi, daha sonra ise işletme belirlendi. Bakanımızın talimatı ile ekip olarak işletmeye giderek, gerekli idari yaptırımları uyguladık. Gerek işletme gerekse de görüntülerde yer alan kişi hakkında savcılığa suç duyurusuna bulunuldu. İşletme mühürlenerek, faaliyeti durduruldu. Numune çalışmaları yapıldı. Numuneler ilgili gıda kontrol laboratuvarına gönderildi. Gelecek sonuçlara göre gerek idari cezalarımız gerekse de imha işlemleri gerçekleştireceğiz. Vatandaşlarımız müsterih olsunlar. Bakanlık olarak gıda ile ilgili tüm süreçleri hassasiyetle takip ediyoruz. İlimizde 2020 yılında 30 bin 130 denetim gerçekleştirdik ve denetimlerimiz yoğun bir şekilde sürüyor. İşletmede çok detaylı bir denetim gerçekleştirdik. Çalışanların sahip olması belgeler tek tek denetlendi. Bununla ilgili süreçler tek tek takip ediliyor. Aynı zamanda alınan numuneler bakanlığımıza bağlı İzmir İl Gıda Laboratuvarı’nda incelemeye alındı. Bu numuneler analize bağlı tutulacak. Olumsuz sonuçlara göre gerekli idari yaptırımlar ve imha süreci işleyecek. İşletmenin tekrar açılabilmesi için gerekli olan şartları sağlaması gerekir. Bu şartlardan birisi de işletmede aktif bir şekilde bulunması gereken, tanklardan turşuların çıkarılmasını sağlayan ahtapot isimli ekipmanın istenilen şart ve özellikte olmasıdır. Süreç tarafımızca takip edilecek ve neticeye erdirilecek.”

İŞLETME, İSTENİLEN ŞARTLARI YERİNE GETİRİNCEYE KADAR KAPALI KALACAK
Öztürk, işletmenin hijyen ve üretim şartlarını yerine getirene kadar kapalı kalacağını dile getirdi. Öztürk, “İşletmenin tüm faaliyeti durduruldu, içindeki tüm ürünler yediemin deposuna alındı. Buradaki ürünler insan tüketimi için uygun kanaati oluşuncaya kadar kalacak demektir. Eğer rapor sonuçları olumsuz olması halinde buradaki ürünlerinde imhası demek. Şu an numune sonuçlarını bekliyoruz. İşletmenin faaliyete geçmesi için hijyen şartları ve üretim prosesi ile alakalı süreçlerini titizlikle yerine getirmesine bağlı. Bu süreçler yerine getirildiğinde yine bizim gıda kontrol denetmenlerimiz denetleyecek, uygun görmeleri halinde faaliyetine ilişkin durum değerlendirilecek” diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Manisa İl Tarım ve Orman Müdürü Metin Öztürk konuşması

Haber-Kamera: Ersan ERDOĞAN / MANİSA, (DHA)

==================

AK Parti Genel Başkanvekili Yıldırım, Menemen’de partililere seslendi (2)
 
ZİYARETLERİNİ SÜRDÜRDÜ
İzmir’deki ziyaretlerini Katip Çelebi Üniversitesi’nde sürdüren AK Parti Genel Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’yi makamında ziyaret etti. Prof. Dr. Köse, Yıldırım’a hat sanatı tablosu ve kitap hediye etti. Yıldırım, İzmir’in Çiğli ilçesi Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Katmerciler Araç Üstü Ekipman Sanayi Fabrikası’nı da ziyaret etti. Binali Yıldırım’ı, kurumun Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Katmerci ve İcra kurulu Başkanvekili Furkan Katmerci karşıladı. Yıldırım, araç üstü ekipman sektöründe faaliyet gösteren firma hakkında bilgi aldı. Ardından Balçova ilçesine geçen Yıldırım, Kaya Termal Otel’de Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Kurulu’na katıldı. Burada konuşan Yıldırım, pandeminin ardından yaşanan gelişmelerin Türkiye’ye çok büyük fırsat penceresi açtığını belirterek, zenginlik noktalarının batıdan doğuya doğru geldiğini söyledi. 2023 hedeflerine giden yolda sloganlarının ‘Güven ve istikrar’ olduğunu belirten Yıldırım, Türkiye özel sektörün gelişmeye başlamasıyla kamu bir yatırım yaparken, özel sektörün 9 yatırım yaptığını dile getirerek, “Aslında çoktan bu ülkenin lokomotifi özel sektör olmuştur” dedi.

Şehir hastanelerinin dünyanın en gelişmiş ülkesinden daha donanımlı bir sağlık alt yapısına sahip olduğunu ifade eden Yıldırım, ihracat rakamlarına da değinerek, “Pandemi var, salgın var. Dünya allak bullak, bütün ezberle bozulmuş, adeta taşlar yerinden oynamış, gelişmiş ülkeler, böbürlenen ülkeler birer birer diz çökmüş. Amerika’nın Avrupa Birliği ülkelerinin bu salgında ne kadar hacze düştüğünü gördük. Paraları, zenginlikleri hiçbir şeye yaramadı. Bu salgın dünyanın çarpık düzenini değiştirecek büyük bir dönüşümün habercisidir. Elbette bugünler geride kalacak ama geleceğin dünyasında hiçbir şey aynı kalmayacak. Ülkemize, bize, ASKON’a düşen bu günlere hazır olmaktır. Salgına karşı mücadelemizi başta liderimiz olmak üzere amansız bir şekilde sürdürüyoruz. 20 yıldır iktidardayız şehir hastanelerini yaparken siyasi muhaliflerimizin ne kadar acımasız eleştiri yaptığını ne kadar üzerimize geldiklerini hatırlayın ama bu bir vizyon işi. Bugün biz bu mücadelede başarılı olduysak bunun arkasında sağlık sistemine yaptığımız alt yapı ve dönüşüm vardır. Şehir hastaneleri dünyanın en gelişmiş ülkesinden daha donanımlı bir sağlık alt yapısına sahiptir. Amerika vatandaşlarının 50 milyonuna sağlık hizmet veremiyor ama bu ülkede ‘her şeyin başı sağlık’ laf olarak değil icraat olarak vatandaşımızın ayağına gidiyor. Eskiden filmlerde haberlerde izlerdik, gelişmiş ülkeler başka ülkelere uçak gönderir vatandaşını taşır, imrenirdik. Biz de taşımakla kalmıyoruz, başka ülkelere cömert bir şekilde destek veriyoruz. 90’lı yıllarda bu ülkenin ithalatı ihracatının 2 katıydı. Şimdi ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 80’lere geldi. 80’lerin başına geldiği dönemde 3 milyar dolar ihracatımız vardı. 90’lı yıllarda 20 milyar dolarlar seviyesindeydi. Bugün 160 milyar doları konuşuyoruz ve bu yılın ilk ayı 50 milyar dolarlık bir ihracat büyüklüğüne ulaştık” dedi.

‘SLOGANIMIZ GÜVEN VE İSTİKRAR’
Güven ve istikrarın önemine değinen Yıldırım, “ASKON genel kurulunu yapıyor. Biz de kongremizi yaptık. 2023’e giden yolda sloganımız güven ve istikrar. Bu iki sihirli söz her şeyi ifade ediyor. Güven ve istikrarın olmadığı yerde hiçbir şey olmaz. AK Parti iktidarından önce 9 yılda 9 hükümet, 81 ayda 9 hükümet kurulmuş. Her birinin ömrü 9 ay. 9 ayda bir hükümet ne yapılabilir? Hiçbir şey yapamaz. Kurulur, bakanlar tebriklerini kabul eder sonra da valizini toplayıp vedalaşır. Bu yüzden 90’lı yıllar, 70’li yıllar kayıptır. Türkiye’nin yol aldığı yıllar güçlü tek başına sağ iktidarın olduğu 80’li, 50’li ve 2000’li yıllardan başlayıp bugüne gelen AK Parti iktidarı.  Güven ve istikrar çok önemli Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin de amacı zaten seçimlerin süresi içerisinde yapılaması ve ülkenin bir belirsizliğe bir seçim atmosferine gereksiz yere sokulmaması. 2023’te seçimlerimizi inşallah yapacağız ama 2023’e kadar yapacak daha çok isimiz var” açıklamasında bulundu.

‘AMERİKA VE ÇİN İLİŞKİLERİ GERGİNLEŞİYOR’
Çin ile Amerika arasındaki gerginlik sebebi sadece salgın olmadığını belirten Yıldırım, “Aslında dünyanın birçok ülkesinin ekonomisi salgın sürecinde küçülüyor. G- 20 içerisinde az da olsa büyümeyi başaran iki ülke var. Birisi salgının mimarı Çin ve Türkiye. Diğer ülkeler hep eksideler. Amerika’daki küçülme miktarı Türkiye’nin milli geliri kadar. Avrupa Birliği’ndeki küçülme iki katı kadar. Bu iki ülke neredeyse dünya gayri safi hasılasının milli gelirin yarısını üretiyor. Çin ile Amerika arasındaki gerginlik sebebi sadece bu salgın değil. Çin’in son yılarda dünyayı şaşırtan biri büyüme hikayesi olması. 14 trilyon dolar gayri safi hasılası ile Çin, Amerika’dan sonra dünyanın en fazla milli gelirlerine sahip olan ülke. Bu da Amerika’yı telaşlandırıyor. Amerika ve Çin ilişkileri gerginleşiyor. Arkasında ekonomi ve küresel ticarette olan yarış var. Bu gelişmeler Türkiye’ye çok büyük fırsat penceresi açıyor. Bunu görmemiz lazım. Bu salgından sonra hiçbir şey aynı olmayacak. Yeni bir dünya, zenginlik noktalarının değiştiği bir dünya ile karşı karşıya kalacağız. Geçmişte zenginlik noktaları batıya gitti şimdi doğuya doğru gidiyor. Giderken de gelirken de Türkiye’den geçmek zorunda. O yüzden bulunduğumuz coğrafya bize birçok zorlukların yanında birçok fırsatı da beraberinde getiriyor. Dünyanın merkezindeyiz başka hiçbir ülke yok. 4 saat uçuş ile 30 trilyon dolarlık pazara erişen, 56 ülkeye varan başka dünyada bir ülke, böyle bir coğrafya hiçbir yerde yok. Bölgemiz üzerindeki küresel hesaplar bakımından zorluklarımız var ama her geçen gün kendi kendine yeten bir ülke var. Savunma sanayisiyle, yerli milli sanayisi ile Türkiye kendi kalkınmasını sağlamak hem de bölgenin güvenliğini sağlamak için önemli bir görev ifa ediyor” dedi.

‘ACIMASIZ BİR ŞEKİLDE ELEŞTİRİLDİK’
Türkiye’nin geleceğinin üretimde olduğuna dikkat çeken Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde gerçekleştirilen büyük alt yapı projelerinde acımasız bir şekilde eleştirildiklerini söyleyerek, “Ama onların göremediği bir şey var. Göremedikleri şey; 20 yıl sonrasında Türkiye’nin bölgede ve dünyadaki rolüdür. Eğer geniş bant interneti Türkiye’nin her tarafına yaymasaydık ‘hayat eve sığar’ söyleminin altında olmayacaktı. Evden ticaretimizi yaptık, eğitim aldık, ticaret yaptık akıl ve iletişim yollarını inşa etmiştik, 400 bin kilometre fiber ağlarla ülkemizin her köşesini donatmıştık. 2000’li yılların başında çevirmeli internet vardı. Tüm bunlar üretime, hizmet sektörüne, ihracata katkı sağlıyor. Türkiye’nin geleceği üretimde. Üretim, istihdam, ihracat çok önemli. Biz petrol, doğalgaz kaynağına sahip bir ülke değiliz. 3 aylık ihracata bakalım eğer biz enerji açığı olan bir ülke olmasaydık, dış ticaret fazlamız olacaktı. Artıdaydık. Bu açığı kapatmak için daha çok çalışıp daha çok üreteceğiz. Türkiye’nin kabiliyeti Türkiye’nin yükümlülüklerinden çok fazladır. Gelişmiş ülkelerin hesabı kitabı şaşmıştır. Türkiye toplam borcu çok fazla olan bir ülke değil. Gelişmiş ülkelerin toplam borçları Türkiye’nin 3-4 katıdır. Onlar şimdi iyi gözüküyor çünkü rezerv paraya sahipler ama bu rezerv parayı dağıtırsan tükenir. Bu günler onların iyi günleridir. Üretmeden sanal para üretmenin çok büyük bedeli mutlaka olacak” dedi.

‘EN BÜYÜK BEDELİ ÖDEYEN TÜRKİYE’DİR’
Açıklamasını “Bir yandan kendi ülkemizin kalkınması için çalışacağız, diğer yandan da diğer ülkelerin aynı şekilde kalkınması için çalışacağız aynı yerde yaşıyoruz” diye sürdüren Yıldırım, “Dünyada kalkınma ve zenginleşme bakımından bölgesel uçurumlar var. İşte Amerika ve Afrika. 4 trilyon dolar tüm Afrika kıtasının milli geliri var Amerika’nın tek başına 20 trilyon milli geliri var. Mültecilerin sayısı 70 milyonu aşmıştır. Bir ülke kadar. En büyük bedeli ödeyen de Türkiye’dir. Bir yandan etrafımızdaki iç karışıklıklar bir yandan bu refah seviyesindeki uçurumdan dolayı insanlar daha kötüden daha iyiye doğru hicret ediyor. Bu insanın tabiatında olan bir şey. 60’lı yıllarda Avrupa’ya gidiyorduk. Şimdi de bizim doğumuzdaki ülkeler bize geliyor. Bizi öyle görüyorlar. Bizim her şeyimizin iyi olması yan tarafınızda sorun varsa ne değiştirir ki? Bir yandan kendi ülkemizin kalkınması için çalışacağız, diğer yandan da diğer ülkelerin aynı şekilde kalkınması için çalışacağız aynı yerde yaşıyoruz. Üzüntülerimiz bir, sevinçlerimiz bir. Mutlaka dayanışma içerisinde olmak, bölgesel ve küresel sorunlara karşı gözlerimizi kapatmamamız lazım. Türkiye bir yandan bu mücadeleyi verirken bir yandan bölgedeki karışıklıkları ortadan kaldırmak, mazlum, ezilmiş bölge insanını mutlu etmek için var gücüyle çalışıyor. Cumhurbaşkanımızın Suriye’de, Libya’da, Karabağlar’da, Yemen’de başka coğrafyalarda ortaya koyduğu gayretlerin ne anlama geldiğini bu muhalefet anlayamaz, anlamasını da beklememeliyiz ama milletimiz bunları biliyor. Biz dünyaya barış ve huzur getirmiş 619 yıl üç kıtada var olmuş bir ecdadın torunlarıyız, sorumluluklarımız var. Bize ne diyemeyiz” diye konuştu.

‘ÜLKENİN LOKOMOTİFİ ÖZEL SEKTÖR’
Özel sektörün Türkiye açısından önemine değinen Yıldırım, “Türkiye’nin ihracatının neden arttığını düşünmek lazım. Tecrübe kazanmış bir özel sektörümüz olmasaydı ASKON gibi kuruluşlarımız olmasaydı, devlet eliyle ihracatı arttıramazdık. Öyle bir kabiliyetimiz olmazdı. Tek parti dönemi yerli milli üretimleri unutmuş ithalata dayalı kalkınma modelini rutin bir uygulama haline getirmiştir. Ta ki 1950 yılına kadar ondan sonra Türkiye özel sektörde gelişmeye başlamış bugün kamu bir yatırım yapıyorsa, özel sektör 9 yatırım yapıyor. Aslında çoktan bu ülkenin lokomotifi özel sektör olmuştur. Bize düşen sizin işinizi kolaylaştırmak. Böylece ülkenin kalkınma hızını telafi etmiş olacağız” dedi.

‘TÜRKİYE SALGIN DÖNEMİNDE DİĞER ÜLKELERDEN POZİTİF AYRILIYOR’
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ ise salgın döneminde Türkiye’nin diğer ülkelerden pozitif olarak ayrıldığını söyleyerek, “Buna rağmen Türkiye’nin başarısı görmezden geliniyor. Türkiye’nin ihracatında rekorlar kırdıran iş insanlarına teşekkür ederim” dedi. Salgında zor günler geçiren esnafa hükümet olarak destekte bulunduklarını ifade eden Dağ, “Bundan sonra da devam edeceğiz. Biz bunları yaparken muhalefet ne yaptı? Bugün ana muhalefet genel başkanı 2 makam aracının üzerine mecliste bir makam aracı daha talep etti. Birtakım eleştiriler yaparken, sözler ifade ederken bu eleştirilerin eylemleri karşılamadığını çok net bir şeklide görüyorsunuz. Ülkenin üretimini artırmak için insanların önüne açmak noktasında elimizden geleni yapacağız” dedi.

ASKON Genel Başkanı Orhan Aydın ise, “Gelişmiş ülkelerin negatif büyüme kaydettiği bu dönemde Türkiye pozitif bir büyüme potansiyelini ortaya koymuştur. Mart ayı ihracatımız, geçen senenin aynı ayına göre yüzde 42.2 artışla 18 milyar 985 milyon dolara ulaşmıştır. Bu, tüm zamanların en yüksek aylık ihracat rakamı olmuştur. Pandeminin olumsuz etkilerini görmezden gelen bazı kesimlerce enflasyon ve yüksek faiz üzerinden erken seçim çağrıları yapıldığını görmekteyiz. Bu çağrılar beyhude çağrılardır. Yatırım, üretim, ihracat ve istihdam tek hedefimiz. Üreten Türkiye için yüksek faize dün olduğu gibi bugün de hayır diyoruz” dedi.

Genel Kurula, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ, İzmir milletvekilleri Mahmut Atilla Kaya, Yaşar Kırkpınar, Ceyda Bölünmez Çankırı, Necip Nasır, Cemal Bekle, AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, Katip Çelebi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, İzmir İleri teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Baran, sivil toplum kuruluşları, dernek başkanları ve iş dünyası katıldı. Genel Kurul’da İzmir Şube Başkanı Şerafettin Gücü güven tazeledi. Yıldırım, ASKON Genel Kurulu’nun ardından AK Parti ilçe başkanları ve il yönetim kurulu toplantısına katılarak İzmir’deki ziyaretlerini tamamlayacak.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
– Binali Yıldırım Katip Çelebi Üniversitesi ziyareti
-Katmerciler fabrika ziyareti
-ASKON toplantısı canlı geçildi
-Genel detay ve görüntüler

Haber:  Eda Ebru NANECİ – Kamera: Ahmet Turhan ALTAY / İZMİR, (DHA)

================

Sosyal medyadan hastalığını duyuran Aslı Özkısırlar’dan acı haber

İZMİR’de takı satarak geçimini sağlayan ve sosyal medya hesabından bir tür romatizmal rahatsızlık olan relapsing polikondrit ve Cogan sendromu hastalığına yakalandığını duyuran Aslı Özkısırlar (41), yaşamını yitirdi. Özkısırlar Kokluca Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğrlanırken, talihsiz kadının ailesi ise kızlarının yer olmadığı için hastaneye zamanında yatırılamadığından yaşamını yitirdiğini ileri sürdü.

İzmir’in Konak ilçesi Alsancak semtinde 15 yıldır takı satarak geçimini sağlayan Aslı Özkısırlar, polikondrit ve Cogan sendromu hastalığına yakalandı. 10 yıldır tedavi gören Özkısırlar, geçen 31 Mart gecesi Yeşilyurt semtindeki evlerinde rahatsızlandı. Bekar olan Özkısırlar, İzmir Katip Çelebi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Bir gece burada tutulan Özkısırlar, ertesi gün sevk edildiği bir özel hastanede bugün sabah saatlerinde yaşamını yitirdi. Özkısırlar’ın cenazesi bugün öğle saatlerinde Bornova ilçesi Altındağ semtindeki Kokluca Mezarlığı’nda toprağa verildi. Ailesi kızlarının yer olmadığı için hastaneye zamanında yatırılamadığından yaşamını yitirdiğini ileri sürdü. Bir ay önce kardeşi Aslı’yı Bozyaka Eğitim Araştırma Hastanesi’ne götürdüklerini belirten Melike Özkısırlar (33), “Ablam son 3 aydır 25 kilo verdi. Yemek yiyemiyor, devamlı olarak kusuyor. Kendisine Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde stent takıldı. Sonrasında hastalığı romatolojik bir hastalık olduğu için Bozyaka Hastanesi’ne gittik. Oradaki romatoloji doktoru gerekli tetkikleri yaptı, yaklaşık 1 ay önce. Bunun sonucunda, kendisinin durumunun kötü olduğunu, hastalığının ciddi olduğunu, vücudundaki organlarının yangın yeri olduğu söylendi. Kusmasının ve kilo kaybının sebebinin de bu olduğu söylendi. Kendisi araştırmak istiyorum, burada yatarak tedavi olmasını istiyorum ve bu şekilde tedavi etmek istiyorum deyip, yatışını verdi. Fakat yatakların dolu olduğunu söyleyip, bir hafta içerisinde yatıracağım dedi ancak 25 gün oldu ablam yatamadı. Biz 1 hafta önce tekrar hastaneye gittik hastaneye. Çünkü bu 25 günlük sürede sürekli olarak nefes alamama, çarpıntı, duyma kaybı gibi şikayetler yaşadı. 1 hafta önce hastaneye gittiğimizde, doktora ‘Bakın görüyorsunuz, durumu kötü. Nefes alamıyor’ dedim. Zaten ablamın rahatsızlığının en uç noktası zaten nefes alamama. Bu doktorun bunu bilmesi gerekiyordu. Doktor bizi tekrar geri gönderdi, ‘Aslı benim aklımda. Servise tekrardan bildirdim. Boş yatak olduğunda alacağım’ dedi. Benim ablama doktorun, hastanenin ihmalinden, boş yatak olmamasından öldü. Nefes alamaya alamaya öldü benim ablam. Acildeki doktor bize ablamın akciğerlerinin su topladığını söyledi. Bu kadar ağır olan bir hastayı acil değil diyerek geri gönderdi ancak acil olmayan bir hasta nefes alamaya alamaya öldü. Kendisi çok sevilen bir insandı. O kadar kendini kötü hissediyordu ki, kendisi de Sağlık Bakanlığı’na bir çağrıda bulunmuş. Hastanede yatak yok diye. Benim ablam pijamaları, bavulu hazır bir şekilde hastaneye yatacağım diye bekliyordu. Bununla ilgili de bir tweet atarak yatak yok çağrısında bulunmuş. Biz ara ara hastaneye gitmemize rağmen bir çözüm bulmadılar” dedi.

Öte yandan Özkısırlar’ın, iki çocuğundan birini kaybetmenin acısını yaşayan annesi Nebahat Özkısırlar ise sinir krizi geçirdi. Evlat acısı yaşayan anne Özkısırlar’a sağlık ekipleri tarafından sakinleştirici iğre vuruldu.

ARKADAŞLARI TAKI TEZGAHINA ÇİÇEK BIRAKTILAR
Ayrıca, Aslı Özkısırlar’ın ölüm haberi takı tezgahının bulunduğu Alsancak’taki esnaf arkadaşlarını da yasa boğdu. Özkısırlar’ın arkadaşları bugün tezgahını karanfillerle donattı.

‘ÇOK ÖFKELİYİM ÇOK AMA OFF’
Öte yandan, Özkısırlar’ın yaşamını yitirmesinin ardından sosyal medya gönderilerini paylaşan çok sayıda kişi yaşananlara tepkisini dile getirdi. Ünlü televizyon yapımcısı Armağan Çağlayan da “Çok öfkeliyim çok ama off” ifadeleri ile tepki gösterdi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Aslı Özkısırlar’ın fotoğrafları
-Aslı Özkısırlar’ın kardeşi Melike Özkısırlar ile röp.
-Genel ve detay görüntüler

Haber – Davut CAN / Kamera: Can ÇUBUKCIOĞLU, İZMİR, (DHA)

=================

Bakan Dönmez Dünyanın en büyük güneş santrali, enerji üretimine başladı (3)
 

BAKAN DÖNMEZ TÜRKİYE’NİN HİDROJEN İHRACATINA AVRUPA’DAN BÜYÜK İLGİ VAR

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye’de ilk defa doğalgaz ile hidrojen karıştırılarak performansı arttırılan GAZBİR-GAZMER Temiz Enerji Merkezi’nin açılışını gerçekleştirdi. Açılışta konuşan Bakan Dönmez, Avrupa’nın bir kez daha canlandırmaya çalıştığı hidrojen pazarında, Türkiye hem kendi tecrübesini kullanarak hem de ihracat imkânlarını araştırarak çalışmalarına devam ediyor. Hidrojen konusunda stratejimizin temelinde blending, yani mevcut doğal gaz şebekesine hidrojen karıştırma var. Türkiye’nin doğal gaz altyapısı çok yeni. Hidrojen için bu şebekeyi kullanmak, milli servetin korumasını da sağlayacak. Yeşil hidrojen konusunda birçok yabancı şirket ve kurum Türkiye’nin ihracat potansiyeline büyük bir ilgi gösteriyor. Bizler de yeşil hidrojene dair ihracat potansiyellerimizi çalışıyoruz. Avrupa’ya ihracat imkânlarını değerlendiriyoruz dedi.

‘DOĞAL GAZ İLE HİDROJEN KARIŞTIRILARAK EVSEL CİHAZLARDA KULLANILMASI HAYATA GEÇTİ’

Türkiye Doğal gaz Dağıtıcıları Birliği Teknik Merkezi GAZBİR-GAZMER’in Konya’da kurduğu tesis ile ilgili bilgi veren Bakan Dönmez şöyle dedi Bugün açılışını gerçekleştirdiğimiz tesisimiz toplamda 6 milyon TL yatırım bedeliyle hayata geçirildi. Ocak 2020’de temelleri atıldı ve Ekim 2020’de, yani 10 ay gibi kısa bir sürede ilk testler başladı. Burada Türkiye’de ilk defa doğal gazla hidrojenin karıştırılarak evsel cihazların beslenmesi projesi hayata geçirildi. Laboratuvarda test amaçlı olarak ortalama yüzde 5 ila yüzde 20’ye kadar hidrojen ile yüzden 95 ila yüzde 80’e kadar doğal gaz karıştırıldı ve elde edilen karışım test amaçlı yakıldı. İlk testlerin sonuçları olumlu oldu ve sonraki aşamalar için önemli bir başarı elde edildi. Tüm bir doğal gaz şebekesinin hidrojen karışımlarını yakmaya hazır olup olmadığını bu testler ve mühendislik çalışmaları zaman içerisinde gösterecek. Az önce de bahsettiğim gibi bunlar daha ilk adımlar. İnşallah sonuçlara göre devamının da geleceğini düşünüyorum. Ayrı ayrı bölgelerde kısa-orta mesafe hidrojen hatları düşünülebilir ama referans senaryomuz mevcut gaz sisteminin aşamalı ve öğrenilen bir süreçle hidrojen karışımlarıyla işletilmesidir

‘BU YIL TÜRKİYE’NİN HİDROJEN STRATEJİSİNİ YAYINLAYACAĞIZ’

Türkiye’nin hidrojen stratejisini bu yıl içerisinde yayınlayacaklarını belirten Bakan Dönmez, Hidrojen konusunda paydaşlarımızla sürekli koordinasyon halindeyiz. Bilgi ve tecrübe paylaşımının yanı sıra kendilerine birtakım sorumluluklar verdik. Tüm paydaşların çalışmaları geldikten sonra bizler de bu yıl içerisinde Türkiye’nin hidrojen stratejisini yayınlamış olacağız. Beklentimiz bu stratejinin tüm adımlarının tartışılarak olgunlaştırılması. Bizim ekiplerimiz hızlı bir şekilde hidrojen stratejisi ve hedefleri belirleyebilir. Bakanlık olarak çalıştığımız hedeflerimiz var. Ancak Türkiye 1970’lerin Türkiye’si değil. Özel sektörün rekabetçi Ar-Ge ve teknoloji gelişiminin ana oyuncusu olduğu bir Türkiye’de yaşıyoruz. Kamunun başı çektiği ya da direktiflerle istediğini dikte ettirdiği bir dönemde değiliz dedi.

Bakan Dönmez, tesiste doğal gaz-hidrojen karışımı ocakta pişirilen çayı gazetecileri ikram etti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Bakan Dönmez’in açıklamaları 

HABER: Hasan DÖNMEZ-Salih BÜYÜKSAMANCI -KONYA-DHA
 

Exit mobile version