Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the jetpack-boost domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /home/haberolduk/domains/haberolduk.com/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114

Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the jetpack domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /home/haberolduk/domains/haberolduk.com/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114
DHA YURT BÜLTENİ -2 – Haberolduk.com – Son Dakika Haberler

DHA YURT BÜLTENİ -2

dha-yurt-bulteni-2-UffAt97m.jpg

 

TEZGAHLARDA EN ÇOK ‘LEVREK, SOMON, ÇUPRA’ İLGİ GÖRÜYOR

KARADENİZ’de av yasağı başladı ancak tezgahlardaki balık bereketi sürüyor. Özellikle ramazan ayıyla birlikte iftar sofraları için balık tercih eden vatandaşlar, balıkçı tezgahlarının yolunu tutuyor. ‘Ramazan bereketiyle geldi’ diyen balıkçılar ise vatandaşların daha çok levrek, somon ve çupra gibi fırında yapılan balıkları tercih ettiğini söyledi.

Karadeniz’de eylül ayında ‘Vira Bismillah’ diyerek ağlarını denize bırakan balıkçılar, 15 Nisan’da başlayan av yasağıyla birlikte teknelerini limana demirledi. Av yasağı başladı ancak balık bereketi devam ediyor. Tezgahlardaki balık çeşitliğini gören vatandaşlar ise iftar için balık alıyor. Özellikle iftar saatlerine yakın balık tezgahlarının önünde kuyruklar oluyor, iftar sofrası için balık tercih eden vatandaşlar en çok levrek, somon ve çupra gibi balık alıyor.  ‘Ramazan bereketiyle geldi’ diyen balıkçılar ise ilgiden memnun.

‘BU RAMAZANDA DA İLGİ OLDUKÇA FAZLA’

Samsun’un Atakum ilçesinde balıkçılık yapan Emrah Cenikli, balığa ciddi bir rağbet olduğunu ifade ederek, “Mübarek ramazan, her zaman olduğu gibi bereketiyle geldi. Her ramazan ayında olduğu gibi bu ramazanda da ilgi oldukça fazla. İftar menüsü için balığı tercih eden vatandaşlarımız var. Hazmı kolay olduğu için daha çok fırında yapılan balıklar tercih ediliyor. Çupra, levrek, somon gibi fırın balıklarını daha çok satıyoruz. Ayrıca olta mezgit ve barbunu da tavada yapıp, satıyoruz. 15 Nisan itibariyle av yasağı başladı. Mezgidin kilosu 42 lira, barbunun 50-58 lira arasında, deniz somonu 37 lira, levrek ise 55 liradan satılıyor. Aslında inişli çıkışlı bir sezon geçirdik. Hamsiyle ilgili zaman zaman yasaklar oldu. Eylül ve ekim ayında bereketli başlayan sezon daha sonra yavaşladı. Ama halkımıza kaliteli balık yedirdikö dedi.

‘PRATİK BİR YEMEK OLDUĞU İÇİN YOĞUN BİR İLGİ VAR’

İftar saati yaklaştıkça hazırlıkların da başladığını belirten balıkçı Emir Alp Cenikli, “Vatandaşlarımız kaliteli balık tercih ediyor. Hem omega-3 hem de protein açısından yüksek olduğu için balığa büyük bir ilgi var. Daha çok levrek, somon, çupra, mezgit, barbun gibi balıklar tercih ediliyor. Pratik bir yemek olduğu için ev hanımları tarafından yoğun bir ilgi varö diye konuştu.

‘YANINA MISIR EKMEĞİ VE TURŞU KAVURMASI YAPACAĞIZ’

İftar için balık alan Uğur Yazlık, “Genel olarak her türlü balığı alıyorum. Fiyatlar biraz artmış durumda. Hafif olduğu için daha çok fırın balıklarını ve tercih ediyoruz, zaman zaman da ızgara yapıyoruz. Bugün çupra ve levrek aldım.  Karadenizli olarak balığın yanına mısır ekmeği yapacağız, turşu kavurması ve salata da yaparızö şeklinde konuştu.

‘HANIM SİPARİŞ ETTİ, BEN DE ALDIM’

İftar için balık tercih ettiğini ifade eden Fehmi Akkurt, “Mümkün olduğunca haftada 2-3 kez balık yemeye çalışıyoruz. Bugün 1 buçuk kilo çinekop aldım, balığın her türlüsü yemeye çalışıyoruz. Hanımlar için de beleş yemek oluyor, hanım sipariş etti, ben de aldım. Yanına da salata yapar ve yerizö dedi.

Görüntü Dökümü
————–
-Balık tezgahından detay
-Balıklardan detay
-Muhabir Zeynep Irmak Öcal’ın anons
-Balık fiyatlarından detaylar
-Genel detaylar
-Balıkçı Emrah Cenikli’nin röportajı
-Balıkcı Emir Alp Cenikli’nin röportajı
-Müşteri Uğur Yazlık’ın röportajı
-Müşteri Fehmi Akkurt’un röportajı
-Genel detay

Haber-Kamera: Zeynep Irmak ÖCAL, Oğuzhan UYSAL/SAMSUN, (DHA) –

====================

ÇAY TARIMINDA 83 YIL SONRA BÜYÜK DEĞİŞİM BAŞLIYOR

TÜRKİYE’de, 1938 yılında üretimine başlanan ve 830 bin dekara yayılan çay tarımında, ‘Çay Bahçelerinin Rehabilitasyonu’ projesi hazırlandı. Proje kapsamında 83 yıl sonra ekonomik ömrünü tamamlayan çay bahçeleri nitelikli fidanlarla yenilenecek, çayda kalite ve verim artırılacak.

Türkiye’de çay üretimi ilk kez Rize’de, 1938 yılında ürün alınması ile başladı. Hızla yayılan üretim ile tarım alanları 830 bin dekar alana ulaştı. Bölgede Rize, Trabzon, Giresun ve Artvin illerinde yıllık yaklaşık 1 milyon 300 bin ton yaş çay üretimi yapılarak ortalama 250 bin ton kuru çay elde edilmeye başlandı. Çay tarımında 83 yıl sonra ömrünü tamamlayan çay bahçelerinin yenilenmesi için çalışma başlatıldı.

İMZALAR ATILDI

Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü, Çaykur ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) işbirliğinde ‘Çay Bahçelerinin Rehabilitasyonu’ projesi hazırlandı. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin de önceki gün Ankara’da katıldığı ilgili kurumlar arasında imzalanan protokolle hayata geçirilecek projeyle çay üretiminde verim ve kalite artırılacak, sürdürülebilirlik sağlanacak. Proje ile ekonomik ömrünü tamamlamış çay bahçeleri de nitelikli çay fidanlarıyla yenilenecek. 

‘ÇAY FİDANLARININ YENİLENMESİYLE KALİTE VE VERİM ARTACAK’

Çaykur Genel Müdürü Yusuf Ziya Alim, çaylık alanların yaşlanması ve verimden düşmesi nedeniyle yenilenmesine yönelik çalışmalar yürüttüklerini belirterek çelikleme ile yetiştirilecek fidanların öncelikle gönüllü olan üreticilere dağıtılacağını söyledi. Alim “Çaylıkların yaşlanması, verimden düşmesi, kalitenin bozulması sonucunu doğurduğu için çaylıkları yenilenmesi ile kalite ve verim artacaktır. Çay bahçelerine fazla gübre verme ile verimin fazla olmayacağını üreticilerimize bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Dekara 60 -70 kilo gübre yeterli oluyor. Toprağa bakacağız ki çay yetişsin, sebzelerimiz olsun. Son yıllarda bahçede verimin düşmesinin en büyük sebebi toprağın taşlaşması. Bunun nedeni de aşırı gübre vermek ve toprağı hiç havalandırmamak. Çaylıklarımız, dedelerimizden tarafından dikilmiş bugünlere kadar gelmiş. Biz, gübreyi ver, çay topla, sağılan inek gibi devamlı alıyoruz ama kendisine hiç bakmıyoruz. Bu bitkinin iyileşmesi için toprağa ve kendisine bakmamız gerekiyorö dedi.

ÇAY ÜRETİCİSİ YENİLEMEDEN MEMNUN

Çay üreticisi Fatma Mavi, çay bitkilerinin yıllar sonra yenilenmesinin çok yararlı olacağını belirterek “Topraklar neredeyse betonlaştı. Önceden çay bitkisi kesildiğinde toprak kazılır, havalandırılırdı. Şimdi çoğunluk çay bahçelerinde kazma işini bıraktı. Toprak sertleşti, su neredeyse toprağa işlemiyor, verimde azaldı. Bahçelerimizde çay bitkileri yenilenirse hem bitkilerimiz gençleşecek hem de toprak kazılarak yumuşayacakö dedi.

Nur Mavi de “Çaylıklarımın en yaşlısı 50 yıl var. Budamalarını yapsak da kökünden hiç sökülmedi. Budama yaptığımız zaman toprağı kazıyoruz. Suyunu güzel alsın, gübreyi güzel çeksin diye. Eski bahçelerde her geçen yıl verim kaybı yaşanıyor, bahçeler yenilendiğinde verim ve kalitede geri gelecektirö diye konuştu.

ÇAY ÜRETİMİ

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Rize, Artvin, Trabzon ve Giresun illerinde yaklaşık 830 bin dekar alanda 1 milyon üretici aile tarafından yapılan yaş çay tarımında yıllık yaklaşık 1 milyon 300 bin ton ürün elde ediliyor. Üretilen yaş çayın 151’i özel sektör, 46’sı Çaykur’a ait fabrikalarda işlenerek, yılda ortalama 230 ile 250 bin ton arasında kuru çay elde ediliyor. Dünya Çay Komitesi’nin hazırladığı ‘Dünya Çay Raporu’ sonuçlarına göre, yılda kişi başı en çok çay tüketen ülkeler sıralamasında 3,5 kilogram ile Türkiye ilk sırada yer alıyor. Dünya çay üretiminde ise 2 milyon 270 bin ton ile Çin birinci, 1 milyon 210 bin ton ile Hindistan ikinci, 475 bin ton ile Kenya üçüncü, 329 bin ton ile Sri Lanka dördüncü, 250 bin ton ile Türkiye beşinci sırada yer alıyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Çay bahçelerinden görüntü
-Çaykur Genel Müdürü Yusuf Ziya Alim röportajı
-Üretici Fatma Mavi röportajı
-Üretici Nur Mavi röportajı

Haber: Arzu ERBAŞ – Kamera: Emirhan PEHLİVAN RİZE-DHA

===========================

COVİD’İ YENEN SAĞLIKÇI: NEFES ALAMADIĞIM İÇİN AĞLADIĞIM SAATLERİ HATIRLIYORUM
 
İZMİR’de koronavirüs tedavisinin ardından sağlığına kavuşup, yeniden işinin başına dönen 112 sağlık personeli Halil Kılıç (35), çok zorlu bir süreç geçirdiğini belirterek, “Nefes alamadığım için ağladığım saatleri hatırlıyorum. O denli ağır bir travma geçirdim” dedi. Halen hastalığın etkilerini yaşadığını ifade eden Kılıç, “Çok hızlı hareket edemiyorum. Akciğerlerimde hasar bıraktı. Alkol ve sigara kullanmamama rağmen beni etkiledi” dedi.

Bergama 3 Nolu 112 İstasyonu’nda görevli 112 sağlık personeli Halil Kılıç, yaklaşık 6 ay önce koronavirüse yakalandı. 28 günlük tedavinin ardından yeniden sağlığına kavuşan Halil Kılıç, işinin başına döndü.

Koronavirüs yakalanma sürecini anlatan Halil Kılıç, “Yaklaşık 6 ay önce İzmir merkeze hasta getirdikten sonra dönüşte, yolda kalbi duran bir vatandaşa müdahale için yeni vakaya gittim. Vakaya gittiğimiz esnada yakınlarına ısrarla, hastaya neyinin olduğunu sormamıza rağmen bizden Covid olduğu gizlendi. Hastaya ileri yaşam desteği sundum. Hastamızı hayata tutundurma çabasındayken, ben de Covid’e yakalandım” dedi.

Yaklaşık 28 günlük bir tedavi süreci olduğunu belirten Kılıç, “Çok ağır geçirdim ben. Bu sürecin 14 günü hastanedeydim. İlk 14 gün inanılmaz ağır geçti, nefes alamadım. Soluk alabilmek için ağlamanın neler yaşattığını hissettim. İlk hafta ateşler içindeydim. Ateşim 39.5’lara kadar çıktı. Aldığım ilaçlar da etkisiz kalıyordu. Nefes alamadığım için ağladığım saatleri hatırlıyorum. O denli ağır bir travma geçirdim” diye konuştu.

Halen koronavirüsün etkilerini yaşadığını belirten Halil Kılıç, “Çok hızlı hareket edemiyorum. Akciğerlerimde hasar bıraktı. Alkol ve sigara kullanmamama rağmen beni etkiledi. ‘Bunu yaşayan bilir’ derler ya o 14 günlük süreçte nefes alamadığım için ağladığım saatleri, her Covid’li hastayı görünce anlıyorum. Psikolojik travma olarak bu kalıyor. İnsanlara bu durumu anlatmak bazen hikaye gibi geliyor. O sıkıntıyı yaşamadan önce belki bizde bu durumu ciddiye almıyorduk ama bir nefes alabilmek için tüm bedenin zorlandığı o anı hatırladığım anda ne kadar sinsi ve kötü bir hastalık olduğunu görüyorum” ifadelerini kullandı.

Vatandaşlara çağrıda bulunan Halil Kılıç, “Bizler yaşama döndürmek, bir soluk olabilmek için sahadayız. Yüzüstü yatıp nefes alamadan ağlayarak geçen dakikaları yaşamamaları için maske, mesafe ve hijyene önem göstersinler. Biz onlar için sahadayız, onlar da bizim için evde kalsınlar” dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
112 sağlık personeli 35 yaşındaki Halil Kılıç ile röp.
Halil Kılıç detay görüntü
Genel ve Detay görüntü

Haber- Kamera: Kadir ÖZEN / İZMİR, (DHA)

==============

OSMANLI’NIN ‘KAYIP LALESİ’ DENİZLİ’DE BULUNDU

DENİZLİ’nin Buldan ilçesinde, kırmızı ve beyaz renkleriyle hayranlık uyandıran, Osmanlı döneminde süslemelerde motif olarak kullanılan, doğada nadir görüldüğü için ‘kayıp lale’ olarak da bilinen ‘Tulipa Clusiana’, yeniden ortaya çıktı.

Buldan Doğal Hayatı Koruma Derneği Başkanı Sait Yalçın, Girne Mahallesi’nde bulunan kayınpederinin bahçesinde kırmızı ve beyaz renklere sahip iki lale gördü. Laleyi türünden habersiz fotoğraflayan Yalçın, görselleri bitki türleriyle ilgili bir sosyal medya sayfasında paylaştı. Fotoğraftaki lalenin kısa süre içerisinde ‘kayıp lale’ olduğu belirlendi.  
Latince ismi Tulipa Clusiana olan, ‘Çelebi lalesi’ olarak da bilinen bitki, nadir görünmesi nedeniyle doğaseverleri memnun etti. Kayıp lalenin Osmanlı döneminde, çini işlemelerinde, ebru sanatında, süs motiflerinde sıklıkla kullanıldığı, daha sonraki dönemlerde yok olmaya yüz tuttuğu belirtildi.
Buldan Doğal Hayatı Koruma Derneği Başkanı Yalçın, Osmanlı’nın kayıp lalesini bulduğu için sevinçli olduğunu dile getirdi. Yalçın, derneğin kurulduğu 1992 yılından bu yana, ilçedeki doğal yaşamı tanıtma ve korumak için çalışmalar yaptıklarını söyledi.
FOTOĞRAF TUTKUSU SAYESİNDE ‘KAYIP LALE’Yİ BULDU
Amatör olarak fotoğrafçılıkla ilgilendiğini ve ilçedeki doğal güzellikleri objektifine yansıttığını dile getiren Yalçın, “Fotoğraf tutkum sayesinde, ‘kayıp laleyi’ Buldan’da buldum. 2011 yılında kayınpederimin bahçesinde kendiliğinden çıkan ve türünü bilmediğim bir lale fotoğraflamıştım. Bu fotoğrafı geçen yıl sosyal medyada paylaşınca, akademisyen arkadaşlarım bana ulaşıp çiçeğin ‘Tulipa Clusiana’ olduğunu söyledi. Kayıp Osmanlı lalesi olarak da anılıyor. Beyaz ve kırmızı renklere sahip, muhteşem güzelliğini renklerinden alıyor” dedi.
‘KAYIP LALE’, YENİDEN MOTİF OLACAK
Türkiye’de çok nadir görülen bir bitkiyi bulduklarını ifade eden Yalçın, “Bu lalenin yaşaması, korunması ve yaygınlaşması için gerekli çalışmaları yapıyoruz. İlçemiz, el dokuması ve tekstil ürünlerinin üretimiyle de tanınıyor. Bu lalenin Buldan dokuması ürünlerde motif olarak kullanılmasını sağlayacağız” diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Lalelerin bulunduğu bahçeden görüntü
-Lalelerden görüntü
-Kayı laleyi çeken Sait Yalçın’ın fotoğrafı
-Sait Yalçın’ın laleleri fotoğraflaması
-Sait Yalçın ile röportaj

Haber-Kamera: Deniz TOKAT / DENİZLİ, (DHA)

==========

ÇAM KESE BÖCEĞİNE KARŞI ÜRETİLEN BÖCEKLER DOĞAYA SALINIYOR

İZMİR Orman Bölge Müdürlüğü, kızılçam ormanlarında artan çam kese böceğiyle mücadele için, laboratuar ortamında calosoma böcekleri üretiyor. Kızılçam ağaçlarının büyümesini durduran böcekle mücadele kapsamında ormanda her bir hektara en az 20 adet calosoma bırakılıyor.
Orman böcek ve hastalıklarına karşı en etkili mücadele metotlarını tespit ederek çıkabilecek zararlı ve enfeksiyonlara karşı mücadele planlarının uygulanmasını sağlayan İzmir Orman Bölge Müdürlüğü, kızılçam ağaçlarına zarar veren çam kese böcekleriyle mücadelesini sürdürüyor. İzmir’in Karşıyaka İlçesi Örnekköy Mahallesi yakınlarında, çam keseböceği zararlısına karşı laboratuarda üretilen calosoma böcekleri doğaya salındı.  
İzmir Orman Bölge Müdürü Zafer Derince, ormanlara zarar veren çam kese böceğinin yırtıcılarına ‘calosoma sycophanta’ adı verildiğini söyleyerek zararlılarla biyolojik mücadelenin sürdürüldüğünü açıkladı. Doğaya zarar verilmemesi amacıyla çam kese böceğinin larvalarını yiyen yırtıcı böceği ürettiklerini kaydeden Derince, laboratuar çalışmalarıyla ilgili şu bilgileri verdi:
“Calosoma sycophanta, çam kese böceğinin yırtıcısıdır. Biz bu böceği laboratuarımızda üretiyoruz. Larvalarını çam kese böceğinin tırtıllarını yemek üzere araziye bırakıyoruz. Çam kese böceğiyle mücadele edebilmek için öncelikle biyolojisini bilmek gerekir. Bir larvanın üretilip doğaya salınması yaklaşık 3 haftalık bir süredir. Doğadan topladığımız böcekleri laboratuarımıza getirip yumurtlamalarını sağlıyoruz. O yumurtaları da ayrı kaplara alarak yeni larvaların çıkıp yeni böceklerin büyümesini sağlıyoruz. Daha sonra onları doğaya salıyoruz. Bir böceğin yumurtlayıp tekrar ergin hale gelmesi yaklaşık 3 haftalık bir süre alıyor. Bu işlem çam kese böceğinin doğada faaliyette olduğu 3 ay içerisinde devam ediyor. Bir larvayı 3 haftada yetiştiriyoruz. Ama dönemi 3 ayı kapsıyor.”
Çam kese böceğinin iklim değişikliklerine bağlı kalmak şartıyla kasım aralık aylarında yumurtadan çıkıp çamların yapraklarına doğru gittiğini hatırlatan Zafer Derince, kızılçamların yapraklarını yiyen böceklerin kış aylarını keselerinde geçirdiğini ifade etti. Zararlıların genel olarak geceleri daha fazla yaprak yediğini söyleyen Derince, “Bu böcekler mart sonu nisan başlarında tren katarı şeklinde toprağa inerler. Toprağın altında pupa olarak yazı geçirirler, ekim kasım gibi çıkıp ergin hale geçerler ve kelebek halinde olurlar. Bu süreçte çamların ibrelerini bir araya getirerek yumurtlarlar. Erginler öldükten sonra yumurtalardaki lavralar çıkıp tekrar ağaçta yaprakları yemeye başlarlar. Biz bu biyolojiyi bildiğimiz için yırtıcı böcekleri, çam kese böcekleri ağaçlarda tırtıl halindeyken bırakırız” dedi.
BİR HEKTARA EN AZ 20 ADET BÖCEK
Türkiye’de kızılçam ağaçlarının ağırlıklı olarak Akdeniz iklim kuşağında yayılım gösterdiğini belirten Derince, İzmir ve Manisa illerini kapsayan İzmir Orman Bölge Müdürlüğü’ne bağlı alanda yaklaşık 800 bin hektar kızılçam ağacı bulunduğunu dile getirdi. Zarar gören yerleri bölge şefleri aracılığıyla tespit ettiklerini ve mücadeleyi yoğunlaştırdıklarını anlatan Derince, calosoma böceğini ormanda hektara en az 20 adet olacak şekilde bıraktıklarını kaydetti. Derince, çam kese böceğinin zararıyla ilgili olarak kamuoyunda bir takım yanlış bilgiler olduğunu dile getirerek şöyle konuştu:
“Çam kese böceği kesinlikle ormanları kurutmaz. Büyümesini yavaşlatır ama 2-3 yıl mücadele edilmese bile kurutmaz. Kışın sonlarına doğru kurumuş gibi gözükse de ağaçlar daha sonra yeşerir. Yangınlarla çam kese böceği mukayese ediliyor. O kadar zararlı bir böcek değil. Yani yangınlarla mukayese edilebilecek kadar çok zararı olan bir böcek değil. Biz de zaten çalışmalarımızla bu böceği dengede tutmaya çalışıyoruz. Sıfırlamamız mümkün değil ancak bir dengede tutup tabiatın dengesini muhafaza etmek istiyoruz.”

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Laboratuar ortamındaki çalışmadan detay görüntü,
-Calosoma böceklerinden detay görüntü,
-Calosoma böceklerinin ağaçların diplerine bırakılmasından görüntü,
-Zafer Derince ile röp.

Haber: Nevra UÇKAÇ – Kamera: Ahmet Turhan ALTAY / İZMİR, DHA)

Exit mobile version