DHA YURT BÜLTENİ – 4

dha-yurt-bulteni-4-R6l9FMAK.jpg

1) DR. AHMET İNAL: FAVİPİRAVİR ERKEN DÖNEMDE ETKİLİ

KAYSERİ Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Ahmet İnal, Covid-19 hastalarının tedavisinde kullanılan Favipiravir ilacının, erken dönemde etkili olduğunu söyledi. İnal, “Örneğin PCR pozitif, öksürük ve boğaz ağrısı varsa Favipiravir etkilidir. Yine PCR pozitif olup akciğer tutulumu varsa da yine Favipiravir’in etkili olduğu görülüyor” dedi.

Dr. Ahmet İnal, DHA’ya yaptığı açıklamada, Covid-19 tedavisine ilk başlandığında Hidroksiklorokin ve Favipiravir ilaçlarını uyguladıklarını anımsattı. Geçen hafta Hidroksiklorokin ilacının Sağlık Bakanlığı tarafından tedavi kılavuzundan çıkarıldığını belirten İnal, “Çünkü, yapılan uzun dönem çalışmalarda Hidroksiklorokin çok etkili olmadığı ve riskin görülmesinden dolayı bu ilaç çıkarıldı. Covid-19 tedavisi çok yeni bir hastalık olduğu için devamlı kendini güncelleyebiliyor. Yeni bulgular ile tedaviyi güncellememiz gerekiyor. O yüzden tanı konulduktan sonra artık Favipiravir ile devam ediliyor. Yalnız Hidroksiklorokin ile Favipiravir aynı değil. Favipiravir yeni bir ilaç ama şu anki verilerde çok ciddi yan etkisi olduğu görülmüyor” dedi.
‘FAVİPİRAVİR’İN ERKEN DÖNEMDE ETKİLİ OLDUĞU GÖRÜLÜYOR’
Dr. İnal, Favipiravir’in bir özelliğinin bulunduğunu söyleyerek, “Favipiravir, hastalığa tanı konulduktan sonra erken dönemde etkili oluyor. Örneğin PCR pozitif, öksürük ve boğaz ağrısı varsa Favipiravir etkilidir. Yine PCR pozitif olup akciğer tutulumu varsa da yine Favipiravir’in etkili olduğu görülüyor. Ancak hasta yoğun bakıma gitmiş ise Favipiravir’in etkinliğinin hiç olmadığı görülüyor. Bu dönemde farklı ilaçlar kullanılıyor. Yani Favipiravir ilk semptomlar başladığı zaman kullanıldığında etkili olduğu gözlemlendi. O yüzden filyasyon ekipleri hastalara bu ilacı verdiklerinde kullansınlar. En büyük sıkıntı şu; hasta eğer ki bir semptomu yoksa ‘benim hiçbir sıkıntım yok’ deyip bu ilacı kullanmayabiliyor. Bu ilaç 5 gün kullanılıyor ve sabah 8, akşam 8 tane içiliyor. Dolayısıyla çok fazla ilaç içildiği için bunda korku oluşuyor. Yani 16 tablet içince ‘acaba başıma bir iş gelir mi?’ diye korkup içmeyebiliyor. O yüzden hastalarımız bu dönemde bu ilacı kullanmadıkları zaman bazı hastalarımızda hastalığın geliştiğini görebiliyoruz. O nedenle eğer ki PCR testi pozitif çıkıp, filyasyon ekibi bu ilacı verdiyse mutlaka kullansınlar” diye konuştu.
‘İLAÇ SAATLERİNİN FARKLI OLMASINA DİKKAT EDİN’
Dr. İnal, kronik hastalıkları nedeniyle ilaç kullanan insanları da uyararak, “Hastalığa yakalanan insanların eğer kullandığı bir ilaç varsa bu ilaçlara devam etmeliler. Yani, ‘ben Covid oldum hipertansiyon ilacımı keseyim’ ya da ‘diyabet ilacımı keseyim’ derse hasta yanlış yapar. Bu sefer hasta hipertansiyonun ya da diyabetin komplikasyonuna döner. Ya da başka hastalığı varsa bu da aynı şekilde geçerli. Hastalıkta tüm ilaçlarını kesmeden devam etmesi gerekiyor. İşte, ‘Favipiravir verildiğinde diğer ilaçlar ile etkileşim olabilir mi’ diye düşünülebilir. Böyle durumlarda mümkünse Favipiravir ile diğer ilaçlarını kullandığı saatlerin farklı olmasına dikkat etmesini istiyoruz” ifadesini kullandı.

Görüntü Dökümü:
-Dr. Ahmet İnal ile röportaj
-Detay
Haber-Kamera:Olcay DÜZGÜN/KAYSERİ,(DHA)

=====================================

2) ADA’NIN AYAĞI AMPUTE EDİLECEKTİ, DOKTORU KADERİNİ DEĞİŞTİRDİ
 
İZMİR’de yaşayan Ada Yavuz’un (5) ayağında, henüz 4 aylıkken kötü huylu tümör tespit edildi ve ailesine ampute edilmesi gerektiği söylendi. Doktor doktor gezen Nargül Yavuz’un (43) yolunun düştüğü Doç. Dr. Burçin Keçeci, 13 aylıkken operasyonla tümörü alarak, Ada’nın ayağını ampute edilmekten kurtardı. Ada, şimdi doktoruyla koşup, top oynuyor.
Buca’da yaşayan Ada Yavuz’un 4 aylıkken sağ ayağında tümör tespit edildi. Anne Nargül Yavuz’a kızının ayağının bilekten ampute edilmesi gerektiği söylendi. Daha yürümeyi öğrenemeden tarak kemiğindeki iki tümör nedeniyle evladının ayağının ampute edilmesi gerektiğini öğrenen Yavuz, yıkıldı. Doktor doktor gezen Nargül Yavuz ve kızı Ada’nın yolu Medicana International İzmir Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Burçin Keçeci ile kesişti. Doç. Dr. Burçin Keçeci, Ada 13 aylıkken yaptığı operasyonla minik Ada’yı ayağını ampute etmeden tümörden kurtardı. Operasyonun ardından düzenli olarak kontrole giden Ada Yavuz, şimdilerde doktoru Keçeci ile koşup, top oynuyor. Ada’yı tanıdığı zaman çok küçük olduğunu ve ‘Anne, baba ve dede’ kelimeleri dışında konuşamadığını belirten Doç. Dr. Keçeci, “Şimdi her Babalar Günü’nde, doğum günümde beni arıyor. Bu tür hastalarla ilişkimiz çok farklı ve duygusal oluyor. Ada, kurtarabildiğimiz hastalardan çok güzel bir örnek ama savaşıp kurtaramadığımız hastalar da var. Biz hekimler onlar da hastalar olarak savaşmayı hiçbir zaman bırakmayacağız. Sağlıklı bir şekilde Ada’nın genç kız olacağını görmek beni çok mutlu ediyor” dedi.
‘ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KEMİK KANSERLERİ ÇOK SIK GÖRÜLÜYOR’
Bu tür tümörlerde bazen kanserden kurtulmanın tek yolunun uzuv kesmek olduğunu, bunun yanlış bir tedavi yöntemi olmadığını vurgulayan Doç. Dr. Keçeci, çocukluk çağında kemik kanserine çok sık rastlandığını belirtti. Çocuklar ve genç erişkin yaş grubunda kemikte olan ağrıların uyarıcı olması gerektiğini dile getiren Doç. Dr. Keçeci, “Çocukluk çağında kemik kanserleri çok sık görülüyor. Çocuklar yalan söylemez. Çocuk ağrısı olduğunu söylüyorsa anne ve babanın bu ağrıları önemsemesi gerekiyor. Ada’nın annesi ve babası bu durumu önemsedi. Ada geldiğinde 4 aylıktı. Kemoterapi sürecinin ardından Ada, 13 aylıkken operasyon gerçekleştirdik. Bu tür kanserlerde uzuv kesmek tek tedavi olabiliyor. Ada’da da çok küçüktü ve ayağının tarak kemiklerinin ikisinde tümör vardı. Teknik olarak zor bir operasyondu. Ancak mikro cerrahi yöntemlerle ve mikroskoplarla bu ameliyatları yapmak mümkün olabiliyor” diye konuştu.
‘AYAĞININ KESİLMESİ GEREKTİĞİ SÖYLENDİĞİNDE YIKILMIŞTIM’
Kızı henüz 4 aylıkken ayağının tümör nedeniyle kesilmesi gerektiğini öğrendiği günden itibaren tedavi sürecine kadar çok zor günler geçirdiğini ifade eden Nargül Yavuz, “Sağ ayağının üstü sanki sinek ısırmış gibi şişmişti, Ancak ısırık izi, batık ya da darbe söz konusu değildi. Bu konunun üstüne düştük. Birkaç hastaneye başvurduk. Bir doktor ayağında bulunan tarak kemiğinde kötü huylu tümör olduğunu söyledi. Doktor bize tedavisinin zor olduğunu Ada’nın ayağının bilekten kesilmesi gerektiğini söylemişti. Ayağının kesilmesi gerektiği söylendiğinde yıkılmıştım. İçim rahat etsin diye birçok doktor gezdim ta ki doğru kapıyı bulana kadar. Burçin hoca karşımıza çok büyük bir şans olarak çıktı. Ada, bir bebekti ve hiç yürüyemeden, ayağı olmadan büyüyecekti” diye konuştu.

Görüntü Dökümü
———————–
– Doç. Dr. Burçin Keçeci röp.
– Anne Nargül Yavuz röp.
– Minik Ada’nın doktoruna koşması, top oynamasından görüntü
– Genel ve detay görüntüler

Haber: Eda Ebru NANECİ – Kamera: Mücahit BEKTAŞ / İZMİR, (DHA)-

========================================

3) TABANCAYLA VURULAN SOKAK KÖPEĞİNDEN İYİ HABER

İZMİR’in Bayraklı ilçesinde, iki kişinin tabancayla rastgele ateş etmesi sonucu kalçasına isabet eden mermi ile yaralanan sokak köpeğinin İzmir Büyükşehir Belediyesi Seyrek Hayvan Barınağı’ndaki tedavisinin sürdüğü bildirildi. Köpeğin hayati tehlikeyi atlattığını belirten Veteriner Hekim Umut Polat, “Merminin yarattığı tahribat ilk olarak bizi oldukça endişelendirmişti. Tedavi sürecinin olumlu gitmesi bu endişeleri ortadan kaldırdı” dedi.

Gümüşpala Mahallesi’nde, geçen 12 Mayıs Çarşamba günü saat 21.00 sıralarında, rastgele tabancayla ateş eden 2 kişinin tabancasından çıkan kurşunlardan biri bu sırada bölgede bulunan sokak köpeğine isabet etti. Köpek acı içinde kıvranırken, iki şüpheli kaçtı. Çevredekiler, durumu polis ve belediye ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine gelen polis ekipleri, olayla ilgili soruşturma başlatırken, belediye ekipleri yaralı köpeği tedavi için İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki Seyrek Hayvan Barınağı’na götürdü. Kalçasının sol tarafından giren mermi sağ tarafından çıktığı belirlenen köpek, tedaviye alındı. Köpeğin hayati tehlikeyi atlattığını belirten Veteriner Hekim Umut Polat, “İhbar geldiğinde ekiplerimiz, en kısa sürede müdahale etti. Ateşli silah yaralanması olduğu için tedavimizi buna göre sürdürdük. Merminin, köpeğin sol tarafından girip kalçasının sağından çıkmış. Merminin giriş ve çıkış noktası çok net olarak da görünüyor. Merminin yarattığı tahribat ilk olarak bizi oldukça endişelendirmişti. Tedavi sürecinin olumlu gitmesi bu endişeleri ortadan kaldırdı. Tedavinin ardından yasa gereğince köpeği, aynı yere bırakacağız. Köpeğin sağlığına kavuşması için elimizden geleni yapacağız. Ancak vatandaşlarımızın da duyarlı olmalarını istiyoruz. Sokak hayvanlarının, bakımları için bizlerin yardımına muhtaç olduklarını unutmamak gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü
———————–
-Veteriner röportaj
-Köpekten görüntü
-Köpek tedavi edilirken görüntü

Haber – Kamera: Tolga TAHÇI / İZMİR, (DHA)

=====================================

4) TÜRKİYE’NİN 10’UNCU BÜYÜK MAĞARASI ZİYARETE AÇILIYOR

TÜRKİYE’nin 3 bin 350 metre uzunluğuyla 10’uncu büyük mağarası olan Zonguldak’taki Gökgöl Mağarası, 2 yıl süren restorasyon çalışmalarının ardından 19 Mayıs’ta tekrar ziyarete açılıyor. Gezilebilen 875 metrelik yürüyüş parkuru bölümünde bulunan fosil giriş, astım salonu, harikalar salonu ve mucizeler salonu alanları ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. 

Zonguldak İl Özel İdaresi tarafından 21 Haziran 2001’de turizme açılan 3 bin 350 metre ile Türkiye’nin en uzun 10’uncu ve Zonguldak’ın en uzun 2’inci mağarası olan Gökgöl Mağarası’nın 875 metrelik bölümü yürüyüş parkuruyla bugüne kadar yerli ve yabancı birçok turisti ağırladı. Yapılan araştırmalara göre, karbonifer dönem ile tarihlendirilen ve 350 milyon yıl yaşında olduğu belirlenen Gökgöl Mağarası, mercan fosilleri, dikit, sarkıt, sütun, damlataşı, travertenleri ve yer altı deresiyle hala aktif olmasıyla dikkat çekiyor. Ziyaretçiler, mağarada oluşturulan yürüyüş yolunda, ‘Fosil Giriş’, ‘Astım Salonu’, ‘Harikalar Salonu’ ve ‘Mucizeler Salonu’ gibi alanları gezebiliyor. Ayrıca, yıl içinde sıcaklık ve nem oranının fazla değişmemesi nedeniyle mikroklima özelliğine sahip olan mağara, solunum yolu astım hastalarının tedavisinde de yararlanılmak üzere sağlık turizmi açısından da büyük öneme sahip. 
19 MAYIS’TA ZİYARETE AÇILACAK 
Bugüne kadar yaklaşık 400 bin ziyaretçiyi ağırlayan mağara, 7 Ağustos 2019 tarihinde Zonguldak Mağaraları Ziyaretçi Merkezi Projesi kapsamında ziyarete kapatıldı. Girişine kafe, ziyaretçi alanı, mescit, hediyelik eşya bölümü, kütüphane ve sergi holü yapılan mağaranın 19 Mayıs’ta ziyarete açılması planlanıyor. 

Görüntü Dökümü: 
-Mağaranın girişinden detay 
-Mağaradan detaylar 
Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN/ZONGULDAK,(DHA)

========================================

5) ‘KIRMIZI ELMAS’ HASADI BAŞLADI; 4 ÜLKEYE İHRAÇ EDİLECEK 

Bursa’nın İnegöl ilçesinde üretilen ve ‘kırmızı elmas’ olarak bilinen Kurşunlu çileğinde, yılın ilk hasadı başladı. 4 ülkeye de ihraç edilen çileğin, yıl boyunca getirisinin yaklaşık 300 milyon TL olması bekleniyor.

Türkiye’nin her bölgesinden alıcı bulan ve İnegöl ilçesine bağlı kırsal Kurşunluğu Mahallesi’nde üretimi yapılan Kurşunlu çileğinde, hasat heyecanı yaşanıyor. Çiftçiler, yılın ilk hasadını gerçekleştirirken, ‘Kırmızı elmas’ olarak bilinen çileğin hasadı 8 ay boyunca sürecek. Tarlada kilosu 9 TL’den satılan ve bölgedeki bin 100 haneli mahallede oturan vatandaşların geçim kaynağı olan Kurşunlu çileğinin, önceki yıllarda da olduğu gibi bu yıl da Ukrayna, Gürcistan, Rusya ve Irak’a ihraç edilmesi planlanıyor.
300 MİLYONLUK GELİR 
İnegöl Ziraat Odası Başkanı Sezai Çelik, 10 bin dekarlık alanda çileklerin yetiştiğini belirtti. Çelik, “Hasat Mayıs ayında başlar Aralık ayına kadar sürer. Yıllık 35 bin ton çilek hasadı yapılmaktadır. Kilosu 9 TL’ye satılıyor. Burada dekarından 4 ton çilek hasadı yapılıyor. Yıl boyunca getirisi yaklaşık 300 milyon lira” dedi. 
4 ÜLKEYE İHRACAT
Çilek ihracatı da yapıldığını bildiren Çelik, “Ukrayna, Gürcistan, Rusya ve Irak’a ihraç edeceğiz. Pazar sorunumuz yok. Bölgemiz tarım açısından rahata ve huzura kavuşmuştur. Bizim çileğimizin aroması tadı çok güzel. Talep çok fazla. Buranın çiftçileri çok şanslı. Bu mahallede bulunan fabrikalarda çalışıyorlar ve aynı zamanda hemen hemen herkes burada çilek üretiyor” ifadelerini kullandı. 
ÇİLEK KÖYÜ 
Çiftçi Ünal Zengin ise, “Kurşunlu mahallemizde ilk hasadımıza başladık. Türkiye geneline çilek gönderiyoruz. Bir kaç ülkeye ihraç ediyoruz. Kurşunlu çileğimizin diğer illerdeki çileklerden farkı, şekli, raf ömrü, aroması ve 8 ay süren hasadıyla ön plandadır. Mayıs ayında başlayan hasadımız, Aralık ayına kadar devam etmektedir. Çoluk çocuk tarlalardayız. Mahallemizde ikamet edenlerin yüzde 98 geçim kaynağı çilektir. Çilek bizim sembolümüz. Mahallemiz Türkiye de çilek köyü olarak anılmaktadır” dedi.

Görüntü dökümü
—————————-
-Bölgenin dron görüntüsü
-Çileklerden detaylar
-Başkan Çelik’in açıklamaları
-Çiftçinin açıklamaları
Haber-Kamera: Yavuz YILMAZ/İNEGÖL (Bursa), (DHA)

=====================================

6) BAYRAM TATİLİ DÖNÜŞÜNDE BOLU DAĞI BOŞ KALDI 

TÜRKİYE’nin önemli geçiş noktalarından biri olan Bolu Dağı, tam kapanma sürecinin ve Ramazan Bayramı’nın son günlerinde boş kaldı. Yolda beklenen dönüş yoğunluğu yaşanmıyor.

TEM Otoyolu’nun Bolu Dağı geçişi, koronavirüs tedbirleri kapsamında uygulanan tam kapanma süreciyle birlikte en sakin günlerini yaşıyor. Her bayram gidiş ve dönüşlerinde yüz binlerce aracın geçiş yaptığı Bolu Dağı Tüneli, bu Ramazan Bayramı’nda kısıtlamalar nedeniyle yalnızca seyahat izin belgesi olan araçlar tarafından kullanılabildi. Tam kapanma sürecini bayram tatiliyle birleştirenler nedeniyle de az sayıda aracın kullandığı Bolu Dağı geçişinde bayram dönüşü trafiği yaşanmıyor. Yol, daha önceki yıllara göre bayram dönüşünden en sakin zamanlarını geçiriyor. 

Görüntü dökümü
————————-
-Boş yollardan görüntüler
-Detaylar
Haber-Kamera: Murat KÜÇÜK/BOLU,(DHA)

Exit mobile version